Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Sakatların kamuda ayrımcılığa uğramadan çalışabilmeleri [Tartışma]

Babür abi sen de başladın manevra yapmaya.

Sevgili abi önce tezini bir "doğru" gibi sundun. Ben de senin doğru gibi göstermeye çalıştığın şeyin yanlış olduğunu anlattım.

Bak şimdi de tezini "gerçek" üzerine oturtuyorsun. Sevgili abi biz ülkemizin gerçeğinin bu olup olmadığını tartışmıyoruz ki. Gerçek şu an böyle olmasa zaten buna itiraz etmeyiz. biz burada olması gerekeni yani doğruyu anlatıyoruz.

Ülkemizin gerçeği böyle diye bize yaşatılanları, zihinlere serpiştirilen şemaları olduğu gibi doğru kabul etmeyelim diyoruz.

Sen abartılı şekilde taktığımı söylüyorsun ama ilk mesajında "karizma" diyerek aslında sembolik bir kelime kullandın sen. O kelimede yaşadığımız bütün sorunların tohumları yatıyor zaten.

Engelli bir kişi karizmatik değildir lafının altında yatan şey bu nedenle onun belli sınırlar içine hapsedilmesini içeriyor. İşte karizma ya da her ne başka gerekçeyle olursa olsun bu yaklaşım kendisini yeniden üretiyor ve hepimizi prangalıyor canım abim. Ben bile zaman zaman hakettiğimi düşündüğüm şeyleri sırf engelli olduğum için haketmeyebileceğimi işte tam da bu şemalar yüzünden düşünüyorum.

Koçgiri isyanını bastırırken topal Osman bu dediklerini duysa kellen gitmişti. Adam bütün karadenizi Pontus çetelerinden temizlemedi mi? Topal bacağıyla sekerken bütün karadeniz uşaklarını peşinde toplamadı mı? Bütün karadenizde kahraman ilan edilmedi mi? Madem ABD başkanı bize uzak diyorsun al san kendi tarihimizden bir portre. Topal Osman caniydi maniydi o ayrı mesele; ama sonuçta geniş kitleleri peşinden sürükleyebilmişti. Etrafımıza bakarsak Şu İsrail in öldürdüğü tekerlekli sandalyedeki Hamas lideri, adını unuttum. Tek elinin işaretiyle yüzlerce intihar komandosunu ölüme yollamıyor muydu? Sevgili abi böyle bir çok örnek sayabiliriz. Ama gerek yok. Çünkü gerçekten anlamsız bunu savunmak...


Canım abim engelli general olmasın diyorsak engelli evlenmesin de diyebiliriz. Öyle ya bırak askerliği bir erkeğin karizmasına onun eşinden fazla kim ihtiyaç duyar ki...(İkinci baharın kulakları çınlasın...) Güzel ülkemizde kadınlar eşlerini kanatları altına sığınacak bir güç abidesi olarak gördükleri için ve bu ülkemizin sosyal bir gerçekliği olduğu için o zaman engellilerin evlenmesinin de mantıksız olduğu kolayca öne sürülebilir. Senin ileri ürdüğün gibi sosyal gerçeklik böyle emrediyorsa ne diyecez; başım gözüm üstüne mi?

Sevgili abi gördüğün üzre bu işin sonu Hitlerin haralarında bitiyor. Senin niyetinden bağımsız olarak bile bu fikrin gideceği yer belli.

Özetleyecek olursak güzel ülkemizin güzel insanlarının içinde bulunduğu çok güzel sosyo kültürel atmosfer değil derdimiz. İçinde yaşadığımız koşulların farkındayız. Söylediğimiz şey bir şeylerin değişmesi gerektiğidir. Üniversitelerde bir sürü kuş beyinli prof tanıdım ben. Artık hiçkimseyi gözümde büyütemiyorum. Bu insanların şu sitede tanıdıgım bazı çok ama çok zeki insanlardan -ki bunlara sen de dahilsin- daha değerli ya da ne bileyim işte yöneticiliğe layık oldukları düşüncesini kabul edemiyorum.

Kimseyi abartmaya gerek yok.

Bu ülkede bir zamanlar kadın başbakan da olur muymuş tartışması yapılıyordu, hatırlayın. Kadın bir başbakanımız oldu ve sağolsun bizlere erkeklerden hiç de farklı olmadıgını gösterdi. (Onlar kadar berbattı...)

İşte bir gün engellilerin de general, başbakan ya da ne bileyim klendilerine layık görülmeyen makamlarda diğerlerinden aşağı kalmayacaklarını göreceğiz.

Bu nedenle bana gerçek doğru karmaşası yapıp yarattığın anaforda mevzi kazanma manevraları çekme olmaz mı canım abim... :D
 
Valla bu sitede öyle şeyler yapmayacak tek kişi varsa o da benim.. :D Dört yıldır evden çıkmadığım için, bütün dünyayı sanal olarak görmeye başladım. :D

Yani henüz "olması gerekenler"den bahsetmeyi bitirip "olanlardan bahsetmeye" başlamaya gelemedim.. O gördüklerin yeşillik olsun diyedir.

E.. "doğru pratik, doğru teoriden çıkar" şiarıyla yetişince böyle oluyor. Ve bunlar ayrılmaz ikilidir! Teoriyi de pratiğin mihenk taşında sınamadan hiç bir şey elde edemezsin..

Tamam.. "İstemek" de sınır yok.. Atış serbest! :lol: Ama ayaklar yere bassın biraz! Ve "merdiveni ağır ağır çıkalım!" Birinci basamaktan onuncu basamağa kimse bir anda çıkamaz! ;)

Ayrıca, Roosvelt'in başkanlığı gerçektir ve kendi içinde doğrdur! Sen ikisini bir arada salata yapınca bişey yok da ben yapınca mı "manevra" oluyor? :roll:
 
Kamuda yönetici kademesinde çalışan bir engelli avukat olarak, bu yükseklikte tutunmak çok daha zor! Gördüğüm kadarıyla buna ne halk hazır, ne astlarım, ne üstlerim, ne de diğer yöneticiler! Ama bir yerden başlamak lazım öyle değil mi? 'Kamu bizi kapıdan kovduğunda bacadan girmeliyiz' diye düşünüyorum. Bu arada yöneticilik, çalışan olmaktan daha kolay geldi bana. Umarım, kamuda yükselen engellilerin sayısı artar. Çünkü toplumun dönüşmesi, değişmesi için karşısında mevki, makam sahibi engelliler görmesi de önemli diyorum. Ve umarım bizden sonraki engelli nesil bayrağı daha da yukarılara taşır.
 
SAYIN BABEN "doğru pratik, doğru teoriden çıkar" şiarıyla yetişince..."
EVET ABİCİĞİM BENDE O ŞİARLA YETİŞTİM.
fAKAT OLMASI GEREKENİ SÖYLEMEYİ İSTEMEYİ ÇABA SARFETMEMEYİ GEREKTİRMİYOR.HELE HELE TOPLUMDA OLUŞAN STATÜKOLARI PARÇALANMAYACAĞINI DÜŞÜNMEMEYİ GEREKTİRMİYOR.
BU KONUDA PEGASUS'A TAM DESTEK VERİYORUM.
GERÇEKTEN DE "....ENGELLİLER HİÇ EVLENMESİN.." MANTIĞINA KADAR GİDER.
OYSA BİZLER KONYADAN İSTANBULDAN ANKARADAN BU VE BENZERLERİ İÇİN BİRARAYA GELMEYE DÜŞÜNCELERİMİZİ AYNI BARAJDA TOPLAMAYA ÇALIŞIYOR BELKİDE TOHUMLARA BİR CAN SUYU VS OLABİLİR Mİ DİYE..
ENGELLİ ARKADAŞLARIMIZA VE HATTA BİZE GEÇİRİLMEYE ÇALIŞILAN
PARANGALARI KIRMALIYIZ.
AYDIN YARINLAR...
 
Ben o "prangaları" kırmayalım demiyorum ki!...

Burada şimdiye kadar yaptığım da "olan"dan[pratik-gerçek] çok "olması gereken"den[teori-doğru] bahsetmek.. "Yani henüz "olması gerekenler"den bahsetmeyi bitirip "olanlardan bahsetmeye" başlamaya gelemedim ". Ama her şeyin bir şekli-şemali, yolu-yordamı vardır.. Yukarda dediğim gibi: " Birinci basamaktan onuncu basamağa kimse bir anda çıkamaz! "

Bir buçuk yıl önce de şunları demişim: " Ağzınla kuş tutsan götürsen "bir de ayağınla yakala da getir" diyorlar. Engelli topluluğu içerisinde, bırak ayağıyla, ağzıyla.. Eliyle bile kuş yakalayacak kaç kişi biliyorsun? Üstelik bu öylesine bir iştir ki.. Sadece hamasi nutuklarla, sloganlarla falan hiçbir yere varamaz.. :( (Onun bile yeri zamanı vardır.) Ve sadece 'engelli' topluluğunun tek başına savaşmasıyla olmaz!! Bütün bir toplumun ezilen kesiminin yeterince bilinçlenip, örgütlenmesiyle kazanılacak bir savaştır bu.. Belki o zaman savaşmaya gerek bile kalmaz. ;)



Not: Sürekli büyük harf kullanarak yazmamaya çalışırsan daha çok sevineceğim.. :) Okunması zor oluyor da..
 
engelli subayı ben ankarada askeri rehabilitasyon merkezinde gördüm. t.sandalyesinde ve ünüformalı. ama bir sakat neden ölüm,yıkım ve yine sakatlık demek olan savaş aygıtının bir parçası olmak ister anlamış değilim. yetersizlik kompleksi mi? adamdan sayılmamanın hıncı mı?
pegasyus geçelim bunları demiş bense aşalım bunları diyorum.
 
Everest dünyada generallik mesleği yok olduğu gün söz ben de engelli general talebimde ısrar etmeyeceğim. Onun dışında genel olarak insanlık adına askerlik mesleğinin yok olması dileğine sonuna kadar katılıyorum.

Buradaki talep askerlikle sınırlı değil dikkat edersen. Eğer sadece general olmaya odaklansaydık bunun öldürme kudreti talep eden kudretsiz kompleksi oldugunu iddia edebilrdik belki. ama derdimiz general olmak değil ki dost biz burada general ya da başka bir mesleğe dahil olamamanın sırf engelimiz nedeniyle gerçekleşmesine itiraz ediyoruz. Bu insanları öldürmek istemek değil. Bir engelliden öte bir insan olarak keşke diyorum keşke dediğin gibi aşabilsek bunları.

Ama itiraf edeyim ki görünür gelecekte bunun asla mümkün olacağına inanmıyorum.
 
Bizim oralarda bir deyim vardır."Halına göre hallanmak" diye...Bu deyimi "üstesinden gelebileceğin işe soyun"manasında kullanırlar.Öğretmenlik tercihi yaptığım sene bu sözü önüme gelen herkesten duydum diyebilirim.İyi de benim çok ciddi bir sorunum yok ki bedensel olarak.Yine de yakıştırılmıyordu işte...Bir de çevremizde engelli olup da kamu alanında başarı göstermiş kimse yoktu. İnsanoğlu görmediği şeyden korkuyor i...Ya da yeterince güvenmiyor.

Mesleğimde 9.yıla giriyorum.Kendimi ispat etmek adına asla keyfi olarak masayı kullanmıyorum.-Zaten oturmayı da pek sevdiğim söylenemez-Amirlerimden biri beni masada ders anlatırken görecek de yetersiz olduğumu düşünecek diye çok huzursuz oldum kısa bir dönem...Halbuki ben o masalarda örgü ören hatunlara,uyuklayan sapasağlam öğretmenlere çoook rastladım.Ama onlar göze batmıyor,bunu ben yapsam "yetersiz" damgası yiyorum.

Kısacası, gelişigüzel oluşturulmuş kriterlere tek çözüm, her alanda insanlara varlığımızı kabul ettirmekten geçiyor.Engelli kişi öyle donanımlı olmalı ki başkaları için ihtiyaç hasıl olsun...Size mecbur olsunlar... 8)
 
Sakatların işe alınana kadar ve alındıktan sonraki olmak üzere 2 zorlu süreci yaşamaları gerekir.Çalıştığın müessesenin fiziki durumu (asansör,wc falan filan) uygun değil ise işte sorun burada başlıyor.İşveren böyle problemlerle uğraşmak istemiyor.Bazı işverenlerde sadece sağlam insanları görmek istiyor,sakat bir görüntüye bile tahammülleri olmuyor.Yahu herif yok efendim ben böyle sakat görmek istemiyorum diyorsa der yani,saygı duyarım. :D Yeterki bunu hotantovari söylemesin. :D Kurumsal imajının sakat çalışan ile sarsılacağını sanıyor.Sakat bireylerin psikolojilerinin hassasiyetleri, ufak bir sözden müteessir olmaları…

Türkiye’de tam donanımlı,özgüvene sahip kaç sakat var ki?Evden dışarı çıkamıyoruz,okula gidemiyoruz diyenler oluyor.Evden çıkamıyorsun ,peki evdeki imkanları neden değerlendirmiyorsun!Hele evinden interneti olup ta ,nasıl okuyacağım diye düşünenler var ya pes doğrusu.Hiç bir şey yapamıyorsan bir yabancı dil öğren…Ben kişinin kendi kendine tıp eğitimi bile alacağına inanıyorum.Ha ne olur,sadece teorik bilgin olur pratiği gerçekleştiremezsin…İstersen japoncayı bile sökersin.:)Epistemin olsun da ne olursa olsun.:)Bilgin olursa özgüveninde olur ,minicikte olsa olur.Acıların bir tanesi de bilgisizlik acısı…
Sakat hakim,savcı,bilim adamı,asker vs. vs. olabilir.Neden olmasın ki sen hücrede nüve,organizmada beyin sen hep santralde olacaksın.Yoksa fiziksel kısmı herkes yapabilir.Voltranı oluşturalım.:)
İngiliz evrenbilimci Stephen William Hawking(tam ismini google amcaya sordum)’i anmadan geçemeyeceğim. Filistin’in intifada öncülerinden hamas lideri Şeyh Ahmed Yasin…Bu adamın parlak zekası,mücadele ve dava ruhu sakatlığını arka plana atıyordu.Demek ki sakat asker olabilir.Sadece bizim milletimizin buna alışması için zaman lazım.

Yani toplum bizi kabul etmiyor,kurum bizi kabul etmiyor fasa fiso dan ibaret.Salt görsellikten bahsedilirse evet ama sen işini yaparsan ve kişi sana mahkum olursa bak bakayım!
Bizim halkımız değişiklere aşina değil.Toplumun bakış açısı eskiye nazaran değişti,daha da çok değişmeli.Daha çok sakat üniversite okumalı,istersen başarırsın hiç bir şey engel değil,senin nasıl yaparım ki diyen zihniyetinden başka.Sen elinden geleni yap,toplumdan sana ne!

Dr. Siyami Ersek Hastanesinde kalp ameliyatı olduğum yıl(2003) elleri ve bacakları engelli başhekim yardımcısı vardı.Hastalar onu dışarıda görse vahvah derler ki,bazıları dayanamayıp ordada öyle dedi.Ama imza için ona mahkumdular.O sahne çok hoşuma gitmişti.Umarım hala oradadır.Üniformaya saygı var bir de.Ah o beyaz önlükler(sağ kol soldan 20 cm. kısa:)),sizi nasıl unuturum.

Selim-Kerim kardeşler mesela,gözleri görmediği halde,bin bir zahmetle okullarını bitirdiler ama kendi mesleklerini icra edemiyorlar.Kendi işini yapamayan engellilerde var.Bu durum insana mutsuzluğa neden olsa da…

Ben de gelecekte engelli astronotlar,bilim adamları,cerrahlar(kendimi de sayıyorum),hatta TÜBİTAK’ın başında neden bir engelli olmasın ki…İnanın orda gözüm var.:)

Önce çalışabilecek,iş yapabilecek beyin donat,sonra müteakibi gelir.Ben kendime BONON TAŞI’nı çok seviyorum..Önce kendini güneş ışınlarıyla aydınlatıyorsun,bir gün karanlık olunca ya da güneşe küsersen o ışınlarla yaşıyorsun.

İşe ilk başladığım yıl insan kaynakları müdürümüz dedi ki ,sen nasıl rahat edersin,senin için ekstra aparat ya da kullanım kolaylığı sağlayacak bir şey var ise söyle alalım.Ben böyle rahat ettiğimi sorun olmadığını söyledim.Onun o jesti içinde teşekkür ettim.Çalışanlar beni olduğum gibi kabul edene kadar zorluklar yaşadım elbet.Ama şuan her şey çok güzel ve daha da güzel olacak.

Babür abi sen sanaldan bile baksan, gerçek dünyayı görebilecek basirete sahipsin.:)Evden dışarı çıkmaman sırf merdiven meselesinden mi?Çok uzun zaman olmuş,hayali bile imkansız. Sormadan edemedim.
 
Bu başlığa ciddi yazmamak için kendimi şu ana kadar tuttum..
M.kederi kışkırttı beni..(Baştaki M.'yi özellikle kısa kestim..Çünkü M.'nin kederi
nasıl olur, anlatıncaya kadar yazmayacağım..Baktım bulamadım ben..)

Otuz üç yıldır özel sektörde çalışıyorum..Her kademesinde çalıştım..En son işyerime
davetli olarak gittim..Bana uygun bir işyeri değil..Asansör yok örneğin..Rakibim
olarak yüzlerce iş başvurusu olmuş..Fakat onlar beni davet etti..O.boğa bilir, nasıl
patronlarla çalıştığımı ve şirketin ne cesammette olduğunu..İşi kabul ettikten bir ay
sonra maaşıma zam yaptılar,aman kaçmasın diye..Asansör yapılıncaya kadar da iki güvenlik
görevlisi emrimde..Niye mi anlatıyorum bunları? Belki hepsi palavra..Özelimi bilen yokki..
Oturan boğa ve dante dahil..Sadece resim yapıyorum..Başaranlar olabilir ve vardır diye..

Fakat bu başarı öyküleri belki bazılarımıza ışık tutuyor, fakat genelde engelli sorunlarına
sis perdesi oluşturuyor..Örtüyor..Sistemi aklıyor,vicdanını rahatlatıyor..

Kamuda yada özel sektörde engelliler LÜTFEN istihdam ediliyor..Esas sorun bu..Çünkü engelli
denilen yığın eğitimsiz..Mesleksiz..Bu bir veri..Bu veri olmaktan çıkmadıktan sonra engelliye
bakış açısı zor değişir..Bu bakış açısı en çok eğitimli ve mesleği olan engellileri acıtıyor..
Diğerleri kendileri yada onlar adına hareket edenler ağlama/yalvarma/şükretme toplulukları
içinde, insan olmanın temel vasıflarını uzaktan seyrediyorlar..

Vaz geçilmez olmak sadece iş yerinde olmazki ayrıca..Vaz geçilmez olmak hayatın her noktasında
olur..Eğlencede, sözde, dansta, düğünde, bayramda..İşte bizler vaz geçilmez insanlar oldukça,
bizsiz yedikleri, içtikleri, gördükleri içlerine sinmeyecektir insanların..Savaşırkende yanlarında
isteyecekler bizleri, barışırkende..Sevişirken diyemiyecem, başka şey anlaşılır..
 
Hasan abi güzel bir noktaya parmak basmış. Engellilere yönelik başarı hikayeleri kimi zaman sorunun gerçek yüzünü gizleyebiliyor. Sistemde sorunun devamına neden olan kişiler tutup "bakın işte isteyen başarıyor demek ki sorun sende" diyebilirler başarılı engellileri gösterip. Engellenen, koşullarla her türlü zincire vurulan birine başarılı bir engelliyi gösterip "sorun sende" demek kadar alçakça bir şey düşünemiyorum.

Bazı engelli arkadaşlarımız da elde ettikleri başarıları içinde bulundukları koşulların sağladığı avantajları düşünmeden iyice abartıp başaramayanlara burun kıvırabilir. Öyledir zaten insanoğlu başarıları kendi bireysel niteliklerin; başarısızlıkları da içinde bulunduğu koşulların bir sonucu olarak görmeye eğilimlidir. Ben her zaman bundan kaçınmaya çalıştım. Hiçbirimizin böyle bir şeye hakkı olduğunu düşünmüyorum. hiçbirimiz diğerinin içinde bulunduğu koşulları tam olarak bilemeyiz çünkü.

Öte yandan bu olumsuz yanına rağmen başarı hikayelerine yine de ihtiyacımız var. Burada yapılmak istenen de zaten bu hikayeleri başaramayan arkadaşlarımızı suçlamak için değil aksine eğer uygun koşulları varsa o koşulları zorlamaları gerektiğini düşündüğümüz için dile getiriyoruz. Kaldıki hayatta her koşulda uğrunda mücadele edilecek bir şeyler bulunabilir.

Engelliler başarısız olsalar bile toplumsal yaşamda mücadele vermeliler. Sadece savaştığımızın görülmesi dahi kafalara var olduğumuz gerçeğini dank ettirecektir.

Gerçekten yapacak çok işimiz, katedilecek çok yolumuz var.
 
Başarı öykülerinin sis perdesi oluşturduğu fikrine katılmıyorum.Sistemi akladığını,vicdanını rahatlattığını da sanmıyorum. Çünkü öyle bir "vicdan " kavramı "dayı" kavramının önüne asla geçemez...Malesef Türkiye'de sizin sancılı bulduğunuz sistem, sadece sakatlara değil mahkemede dayısı olmayan herkese acımasız davranıyor...

Sevgili Kuyucak,ben rumuzumun en çok da "mezopotamyalı" kısmını severim.Lütfen kısaltma.En azından bunu bilerek yapma rica ederim... Bazen bir mezopotamyalı kederi yaşarım.Hani mezopotamyalılar tarih boyunca derin acılardan büyükçe pay almıştır ya,bencileyin de kederle demlenirken böyle bir rumuz alıvermişim işte.Bu saatten sonra değiştirme(m)... 8)
 
Yıllar önce serbest avukatlık yaparken, kamuda avukat olarak çalışmak istemiş ve ilgili kurumun avukatlarıyla kamu avukatlığı konusunda bilgi alışverişinde bulunmak üzere ziyaretlerine gitmiştim. Avukatlardan biri engelimden dolayı mesleği icra edemeyeceğimi söyledi 'bilgece'! İcra edebileceğimi söyleyerek konuyu kapatıyordum ki; bir başka avukat ısrarla icra edemeyeceğimi söyledi kendince sebepler ileri sürerek. İşin ilginç yanı ısrar eden ikinci avukatın da engelli olmasıydı. Diyordu ki özetle; "Tamam ben de engelliyim ama senin engellilik oranın benimkinden daha fazla"!!?
Yani önümüzde o kadar çok engel var ki: Mevzuat, bizim sınırlarımızı olabildiğince daraltmaya çalışan doktor raporları, bürokratlar, siyesetçiler, geri kalmış toplum ve hatta kendilerine biçilen rolü fazlasıyla benimseyen engelliler! Somut bir örnek; ülkemizde engelliler hakim-savcı olamıyor! Oysa gelişmiş ülkelerde böyle bir kısıtlama yok! "Efendim hakim savcı her türlü arazide çalışmak zorunda kalabilir; keşif, olay mahallinde inceleme vs." Engellinin bunları yapamayacağını arazide test ettiniz mi? Diyelim ki arazide çalışamadı, tamam ama mesela neden vergi hakimi olamıyor o zaman, ya da tetkik hakimi ya da idare hakimi? Özetle engellilerin önündeki engellerin kaldırılmasında en büyük görev kamuya düşüyor. Görevini hatırlatmak da bize.
 
Sevgili Mehmet lise mezunu olan hiçbir engelli üniversite düzeyinde sınava girmiyo ki, giremez de çünkü gerek kpps olsun,gerek diğer engelli sınavları olsun hepsi herkesin öğrenim düzeyine göre!
Ben hem kpss ye hem de diğer sınavlara girmiş biri olarak, engelli sınavlarının yeterince esnek olduğunu düşünüyorum. İş biraz da bizlere düşüyor,kendimizi geliştimemize, eğitim seviyemizi yükseltmemize. Bi köşeye çekilip bi şeylerin,engelliyiz diye,ayağımıza kadar gelmesini beklemezsek general da oluruz başbakan da...
 
tarelif' Alıntı:
Babür abi sen sanaldan bile baksan, gerçek dünyayı görebilecek basirete sahipsin.:)Evden dışarı çıkmaman sırf merdiven meselesinden mi?Çok uzun zaman olmuş,hayali bile imkansız. Sormadan edemedim.
Konuyu dağıtmamak için "spoiler" yapıyorum:[spoiler:ecf7115203="tarelif'e"]Sevgili Elif, sanal-reel kısmı lâtifeydi elbette.. :) Ama yine de bilfiil içerisinde olmak gibi olmuyor..
Bu ( http://www.engelliler.biz/forum/viewtopic.php?p=217750#217750 ) ve birkaç başlıkta daha anlatmıştım niye evden çıkmadığımı.. Ayrıca okuma, çalışma gibi bir faaliyet olmayınca, hele internet gibi bir ortam olunca dışarı çıkmaya ihtiyaç duyulmuyor. Sonra burada bir kısmını anlatmaya çalışmıştım hastalığımın: http://www.engelliler.biz/forum/viewtopic.php?p=78653#78653 Diğer birçok sakatlık ve hastalıktan farkı; zaman içerisinde ağırlaşması. :( [/spoiler:ecf7115203]


kuyucak' Alıntı:
Kamuda yada özel sektörde engelliler LÜTFEN istihdam ediliyor..Esas sorun bu..Çünkü engelli denilen yığın eğitimsiz..Mesleksiz..Bu bir veri..Bu veri olmaktan çıkmadıktan sonra engelliye bakış açısı zor değişir

Çok doğru kuyucak! :) İşte bütün mesele bu.. Tüm toplumun da eğitimli olması gerekir diye ekleyim. Başka türlü önyargılar kırılmaz çünkü!!! Tarih yazmamıştır.. ;)
 
Topluma zararlı akıldan sakat onca yetkili varken, zararı sadece kendine olan biz sakatların neden yetkili hatta neden birinci dereceden yetkili olamayacaklarını, olmadıklarını anlamıyorum.
 
O bir raporla belirlenemiyor da ondan Fuzulim.. :D

Yani "topluma zarar" izafî bi şey.. Sana göre zararlıdır, öbürüne göre değil!
Sakatların ise yukarıda anlatılan önyargılardan tut, eğitime, kurumsal imaja kadar aşması gereken o kadar çok engel var ki.. Adı üstünde "engelli" işte.. Boş yere takılmamış yani o ad. ;)
 
Sevgili Başak81'e katılmıyorum. KPSS de de engellilrin taban puanını geçmeleri lazım, hani burda esneklik? Yada sen esneklik deyince başka birşeyi kasteddin yada ben anlamadım. Okuyan engelliler taşvik edileceğine, sınavlarda lise mezunu daha çok alınıyor ve temizlik yada benzeri saçma işlere layık görülüyorlar.
 
Bende bir kamu kurumunda çalışıyorum.1996 yılında girdim.Yazılıyı kazandım,sözlüde ( kurum kendi yaptı ) sınav komisyonunun sorduğu tüm soruları cevapladım.Ama komisyon başkanı olan o zamanki müdür '' Ya bu koltuk değnekli daha sağlamları var onlardan birini alalım'' demiş,bunu sonradan öğrendim.Ama komisyonda kurumun avukatı vardı,iyi bir insandı,''olmaz öyle şey domatesmi seçiyorsunuz'' diye itiraz edince bir şey diyememiş.Ben işe başladım tuvaletler uygun değil,zor bela çalıştığım kata bir klozet yaptılar.
 
Kamu engelli çalıştırmakdan muaf tutmuş.

Devletin kendisi engel. nedenmi devlet engelli çalıştırma zorunluluğundan kendisini muaf tutmuş. ee bur arada imam böyle yaparsa özel kurumlara nasıl örnek olacak güzelim devletim.

Hukuk fakültesini bitirmiş bir engelli kamu sektöründe (baroda) çalışmak istemektedir.Devlet memurluğunu sınavını bekleyip sonunda sınava girmiş ve kazanmışsa da, avukat olarak değil adliyenin santral operatörü olarak atanmış bir ülkede yaşıyoruz. üstüne üslük çalıştığı kurumunda tekerlekli sandalyelinin bağımsız giriş çıkışı sağlanacak bir rampası bulunmamaktadır. yemekhanedede 2 basamak bulunmakta ise sürekli arkadaşlarının yardımı ile inip çıkmakta ise. insanın lanet olsun içimizdeki ...... sevgisine diyesi geliyor.

Eğitimini tamamlamış olsan bile kamuda mesleğini yapma hakkını bile kullanmakta sıkıntılar yaşanırken nasıl bir sorgulama yapacağımı bilemediğim için bundan sonra bu konuda susma hakkımı kullanıyorum.
 
Sevgili Erkan, esneklikten kastım engelli sınavlarındaki soruların kolay oluşu.Bildiğim ve girdiğim kadarıyla bu sınavlar herkesin seviyesine göre oluyor.ilk,orta,lise,üniversite herkes kendi düzeyinde giriyor zaten. Sınavlarda lise mezunları daha çok alınıyor evet. Başlarda ben de yadırgamıştım, boşuna mı üniversite okuyoruz diye ama maalesef engellilerin çoğu ilköğretim ve lise mezunu, üniversite okuyan engelliler çok az, dolayısıyla önce eğitim düzeyi düşük olanların istihdam edilmesi amaçlanmış buna katılıyorum ama çalıştırılma alanı yanlış. Hele hele fiziksel engelli birinin temizlik vs kadrosunda istihdam edilmesi çok saçma. Sorgulanması gereken de bu bence…
Bu yüzden kpss ye bi itirazım yok, olmamalı bence yani senin dediğin tarzda…Kpss lisans mezunları için her yıl yapılıyo senin de bildiğin gibi bu yıl lise mezunları için de yapılacak. Yani herkes burada da eğitim seviyesine göre giriyo bunda bi problem yok sanırım? Demek istediğim engeli olmayan her vatandaş gibi biz de lisans mezunu olabiliyorsak ve kpss ye girebiliyorsak neden faklı bi muamele görelim? Tabi ki taban puanı geçmeliyiz. Okuyan engelliler kendini bi göstersin ki engelliler teşvik edilsin her alanda.
 
Üst Alt