Hiç dikkat ettiniz mi? Özellikle son 2 yıldır, engellilerin maruz kaldığı cinsel istismar ve saldırı haberleri giderek artıyor.Gün geçmiyor ki, (özellikle) zihinsel engelliler başta olmak üzere, işitme engelliler, görme engelliler ve diğer gruplardan engellilere yönelik bir cinsel istismar haberi gazete ya da tv'lerde yer almasın. Koskoca bir ülkenin gözü önünde, tıpkı kadına yönelik şiddet olaylarında olduğu gibi sessiz ve derinden bir canavar, acı, dehşet ve korku salarak engellilerin yaşamlarına nüfus ediyor. Toplum ve sistem ne yazık ki, bu konuda umursamaz, kör, sağır ve dilsiz. En azından yeterince duyarlı değil
duyarlı olsaydı engellilerin yaşadığı ı bu korkunç olaylar giderek artmazdı.
Devlet, engellilerini koruyamıyor!
Sakatlık ve korunma kavramı sorgulanması gereken bir kavram. Zira eğitimde, ulaşımda, toplum yaşamına intibakta korunma kavramı, kişisel olarak kabul etmediğim bir anlayış. Devletin burada yapması gereken sadece eşitlik ilkesinin sağlanması için erişim, fırsat eşitliği vb uygulamalara gitmesidir. Ama eğer, engellilerin korunması denen bir kavram varsa, işte bu kavramın en çok tecavüz, saldırı ve istismar olaylarını ilgilendiren alanlarda, yani yaşama hakkı, özel hayatın korunması ve sağlık alanında uygulamaya geçmesi gerekiyor. Ve ne ilginçtir ki, sistemin en kayıtsız olduğu alanlar da; bu cinsel istismar ve saldırı alanı oluyor!
Yani sistem, engelliyi asıl koruması gereken alanlarda kormuyor, etkili tedbir almıyor.
Daha da acısı,sistem, korumak bir yana, akıl almaz uygulamalara imza atıyor kimi zaman. Koordinatörlüğünü yürüttüğüm Engelli Hakları izleme Grubu projesi kapsamında medya haberlerini tarayarak yaptığımız hak ihlalleri tespitlerinde karşılaştığımız akıl almaz haberler, bunu gösteriyor. Örneğin özellikle zihinsel engelli bireylerin uğradıkları tecavüz vakalarında kimi savcılar, tecavüzün zihinsel engellinin rızasıyla (!) gerçekleştiği iddiasıyla takipsizlik kararı veriyor ya da mahkemede düşük ceza talep ediyor. Yani devlet, etkin tedbir almaması bir tarafa, korumuyor, hatta engelliye cinsel saldırıda bulunana, dolaylı yoldan da olsa müsamaha gösteriyor!
Diğer taraftan engellinin yakın çevresi tarafından uğradığı cinsel istismar olayları da bu çirkin, vahşi ve insanlık dışı fiillerin bir başka boyutunu ortaya koyuyor. Haber taramalarında, engellinin enseste maruz kalması yani aile için cinsel saldırıya uğranması ya da ailesi tarafından para karşılığı istismara maruz bırakılması gibi olaylara da sıkça raslıyoruz ne yazık ki!
Bu olaylar da gösteriyor ki, ngelli bireyin korunması kavramı, sadece onun okulda, iş yerinde ya da sokakta korunmasını içermiyor Koruma, engellinin (özellikle de zihinsel engellilerin) aile içinde izlenmesini de kapsıyor. Ama olaylar gösteriyor ki, engelli bireyler, korumasız bir şekilde her türlü istismara açık bir biçimde yaşamını sürdürüyor..
Üstelik, gazetelerde rastladığımız bu haberler, buzdağının görünen yüzü.. Zira bu konuda devletin istatistiksel bir veri kaynağı ne yazık ki yok. Ama biz, yargıya intikal ettirilmeyen tecavüz vakalarının, ya da engelliin uğradığı tecavüz sonucu hamile kaldığı için merdiven altı muayenehanelerinde kürtaj yapılması gibi olaylarının olduğunu duyuyoruz
Bu olumsuz tablo içinde şu soru akla geliyor. Sorular şu:
1-Devletin, özellikle zihinsel engel gibi, özel tedbirlerle koruması gereken engelli bireyleri izleyip, esenlik ve güvenliğini takip ettiği bir sistem var mıdır? Eğer yoksa bunun için bir hazırlığı var mıdır?
2-Nasıl olur da, tecavüze uğrayan bir zihinsel engelli için bir savcı rızasıyla ilişkiye girmiş diyerek takipsizlik kararı verebiliyor? Adalet sisteminin ya da daha geniş bir çerçevede bakarsak yasama ve yürütmenin bu konuya ilişkin almakta olduğu, almayı düşündüğü bir özel yasal düzenleme var mıdır?
Ortaya koyulan bu soruların ve bağlı oldukları sorunların çözümü için sistemin bu konuda harekete geçmesini sağlamak şu an için en acil ihtiyaç.
Devlet, engellilerini koruyamıyor!
Sakatlık ve korunma kavramı sorgulanması gereken bir kavram. Zira eğitimde, ulaşımda, toplum yaşamına intibakta korunma kavramı, kişisel olarak kabul etmediğim bir anlayış. Devletin burada yapması gereken sadece eşitlik ilkesinin sağlanması için erişim, fırsat eşitliği vb uygulamalara gitmesidir. Ama eğer, engellilerin korunması denen bir kavram varsa, işte bu kavramın en çok tecavüz, saldırı ve istismar olaylarını ilgilendiren alanlarda, yani yaşama hakkı, özel hayatın korunması ve sağlık alanında uygulamaya geçmesi gerekiyor. Ve ne ilginçtir ki, sistemin en kayıtsız olduğu alanlar da; bu cinsel istismar ve saldırı alanı oluyor!
Yani sistem, engelliyi asıl koruması gereken alanlarda kormuyor, etkili tedbir almıyor.
Daha da acısı,sistem, korumak bir yana, akıl almaz uygulamalara imza atıyor kimi zaman. Koordinatörlüğünü yürüttüğüm Engelli Hakları izleme Grubu projesi kapsamında medya haberlerini tarayarak yaptığımız hak ihlalleri tespitlerinde karşılaştığımız akıl almaz haberler, bunu gösteriyor. Örneğin özellikle zihinsel engelli bireylerin uğradıkları tecavüz vakalarında kimi savcılar, tecavüzün zihinsel engellinin rızasıyla (!) gerçekleştiği iddiasıyla takipsizlik kararı veriyor ya da mahkemede düşük ceza talep ediyor. Yani devlet, etkin tedbir almaması bir tarafa, korumuyor, hatta engelliye cinsel saldırıda bulunana, dolaylı yoldan da olsa müsamaha gösteriyor!
Diğer taraftan engellinin yakın çevresi tarafından uğradığı cinsel istismar olayları da bu çirkin, vahşi ve insanlık dışı fiillerin bir başka boyutunu ortaya koyuyor. Haber taramalarında, engellinin enseste maruz kalması yani aile için cinsel saldırıya uğranması ya da ailesi tarafından para karşılığı istismara maruz bırakılması gibi olaylara da sıkça raslıyoruz ne yazık ki!
Bu olaylar da gösteriyor ki, ngelli bireyin korunması kavramı, sadece onun okulda, iş yerinde ya da sokakta korunmasını içermiyor Koruma, engellinin (özellikle de zihinsel engellilerin) aile içinde izlenmesini de kapsıyor. Ama olaylar gösteriyor ki, engelli bireyler, korumasız bir şekilde her türlü istismara açık bir biçimde yaşamını sürdürüyor..
Üstelik, gazetelerde rastladığımız bu haberler, buzdağının görünen yüzü.. Zira bu konuda devletin istatistiksel bir veri kaynağı ne yazık ki yok. Ama biz, yargıya intikal ettirilmeyen tecavüz vakalarının, ya da engelliin uğradığı tecavüz sonucu hamile kaldığı için merdiven altı muayenehanelerinde kürtaj yapılması gibi olaylarının olduğunu duyuyoruz
Bu olumsuz tablo içinde şu soru akla geliyor. Sorular şu:
1-Devletin, özellikle zihinsel engel gibi, özel tedbirlerle koruması gereken engelli bireyleri izleyip, esenlik ve güvenliğini takip ettiği bir sistem var mıdır? Eğer yoksa bunun için bir hazırlığı var mıdır?
2-Nasıl olur da, tecavüze uğrayan bir zihinsel engelli için bir savcı rızasıyla ilişkiye girmiş diyerek takipsizlik kararı verebiliyor? Adalet sisteminin ya da daha geniş bir çerçevede bakarsak yasama ve yürütmenin bu konuya ilişkin almakta olduğu, almayı düşündüğü bir özel yasal düzenleme var mıdır?
Ortaya koyulan bu soruların ve bağlı oldukları sorunların çözümü için sistemin bu konuda harekete geçmesini sağlamak şu an için en acil ihtiyaç.