Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Şekilli Şukullu

Üyelik
14 Ağu 2022
Konular
2
Mesajlar
287
Reaksiyonlar
1
Günlerden bir gündü o da bugündü, dünde olabilirdi, dünün dünü de mümkündü.
Havuza girmeliydi.
Ayakları çıplak, saçları toplu idi.
Her zaman ki trol havasında, onu bunu ciddiye almaz idi.
Sessizce, şekilli şukullu adımlarla havuza doğru ilerledi.
Şekilli şukullu ayakları; sade, dümdüz ayaklıların dikkatini çekti.
Ama o trol ve umursamaz tavrından vazgeçmedi.
Umrunda da hiç kimse olmadı, olmaz idi.
"Ne yani ayaklarım daha şekilli şukulludur diye kendimi dümdüzlülerden daha aşağıda görmeyeceğim gibi daha üstün de değilimdi." derdi.
Sadece onlara kibarca gülümsedi, gözleri ayaklarında, ruhu yükseklerdeydi.
Kuş bakışıyla onları gözlemledi. Kendilerini üstün görmelerini merak eyledi. Onlar herkes gibiydi. Herkes; herkes gibiydi.
Bakışlarını şek-şuk ayaklarına çevirdi. Öpebilseydi, öper idi. Çünkü herkes gibi değildi.
Kendini onlardan üstün gördü. Zaten asıl normal olan kendisiydi. Ama onlar bilmezdi çünkü onlar herkes gibiydi.
Bir doğumun sağlıklı olması anormal idi.
Normal olanı; anormal olmak idi. Ama onlar bilmezdi.
Çünkü onlar herkes gibiydi.
Sessizce havuza girdi. Gözleri şek-şuk ayaklarında, ruhu yükseklerdeydi...
 
DEYİMLERE ÖLÜM!!!

Hacettepe Hastanesi'ne gitmek için geç kalmışlığın verdiği telaşla merdivenleri hızla tırmanıyorum.
Birinci BAS-amak, ikinci BAS-amak, üçüncü BAS-amak ...
Yer-Ayak-Bas(amak).... derken aydınlanmışcasına aklıma belirdi.
Belki yere sağlam basacak bir "Ayağım" yok, misafir olacak "Kulağa" da sahip değilim, ya da açacak bir "Elden" de mahrumum veyahut bakacak bir "Göz" ucum da yok. Ya fitillerin "Burnumdan" gelmesi hiç mümkün değilse.....
Uzattıkça uzatılabilir.
Ne olacak şimdi halka mal edilmiş ancak benimle bir bağlantısı yok.
Sanki atasözlerimiz ve deyimlerimiz organlar üzerine inşa edilmiş. Genlerimiz üzerinde yapılacak ufacık bir değişiklikle organlarımız yok edilirse, deyimlerimizin takriben yarısı anlamsızlaşacaktır.
Velhasıl; Karşımdaki insana göre, alışılagelmiş deyimleri/atasözlerini kullanırken dikkatli olmaya karar verdim o an.
 
Deyimi atasözünü kullanırken karşıdaki insana dikkat edelimde "Bir deli kuyuya taş atmış kırk akıllı çıkartamamış" bunu kullanmak için ne yapacağız? Doktor raporu mu isteyeceğiz? :)
 
Ahaha Delinin attığı taşın peşine düşmek akıl kârı değil nasılsa, heyetten geçen bir engelli raporunu istemek isabet olur
 
:) :)
Ağıt olarak yazılmış söylenmiş türkülere kalkıp oynayan bi milletiz deyimlerde ki atasözlerindeki organlara yapılan vurgular bizi etkiler mi? etkilememeli:)
 
Değil mi 😀

Yalnız işin içine girersek çıkacak gibi durmuyor.

Ama çözümü için, tedavüle bir mafyo organını musallat etmek yeterli 😀😀😀
 
Bohç.. geldiiii bohç..
Yazlık üzüntülerim, ağlarken serinlettirenlerdenim, kışa hazırlık dertlerim, hemde soğuğu unutturanlardanım var.
İlkbaharı, sonbaharda yaşatacak elemlerim, Sonbahar rengine yakışır kederlerim var.

Bohç.. gel... haanımlarrrr bohç...
Ama başka türlü bu. Parayla satılan meseleler bunlar, isterseniz tüm istenmeyen duygusal yüklerimi satın alın size ömür boyu maddi destek sağlayayım, isterseniz de aylık kiraya bağlayayım.

Bir eksiğiniz varsa verelim aaanimmm, tam üstüne yakıştırırım, hiç iğreti durmaz hele emanet hiç durmaz.

Paraya ihtiyacın yoksa da değiş-tokuş yapılır. Varsa mutluluğunuzu, sevinçlerinizi, gülmelerinizi... alalım heybemdeki gün yüzü görmemiş, dokunulmamış duyguları vereyim.

Bohç... gel... aaannnımmm bohç...
Çeyinize yakışır sorunlarım var dikişli, nakışlı. Son modaya uygun, bir ömür eksiğini hissettirmeyenlerdenim var.

Bohçacı gel....
.
.
.
 
TARİHE BİR DİPNOT: İlerleyen zamanlarda teknolojinin soyut anlamdaki gelişmesiyle istenmeyen duyguların aktarımı söz konusu olacaktır.
Demişti dersiniz😎
 
İnsanlarla ilişkilerimi sıfırlamama ramak kaldı. (En yakınlarım hariç. ...eyle kendi üstüne alınma sakın)
İnsanlardan beklentimi minimalize etmeliyim. Neden onların merhametini sığınıyorum
 
Bugün burada ilginç, farklı ve biraz da mizah içeren bir izdivaca şahitlik edeceksiniz.
İlginç ve farklı olan evlendirme memuru, istenen, isteyen, evlenen ve evlendirilen aynı kişi. 😲 İfadeyi takındığınızı hayal ediyorum. Evet evet aynen öyle.

Erkek:Aklım
Kadın:Kalbim ☺️

Hepinizin huzurunda; "AKLIM-I" Allah'ın emirlerini yerine getirmek, Efendimiz'in (sav) sünnetine ittiba edip, hayata hemhal etmek suretiyle "KALB-İ"me istiyorum.

Ruhsal gelgitlerde, triplerde-atarlarda, sevmekte-sevilmemekte, özel-normal günlerde, kıskançlıklarda, ağlamalarda-zırlamalarda, mızmızlıkta ve dahi birçok duyguda "KALB-İ" terk etmeyerek;
Aynı zamanda, objektif görüşlerde, duygu içermeyen meselelerde, mantık çerçevesinde alınan kararlarda, ve dahi birçok düşüncede "KALB-İ" de yanımda her daim isteyerek "KALB-İ" n dest-i izdivacına talibim.

KALB: KELB'e dönüştürmeyeceksen kabul ediyorum.

AKIL: Her zaman yanımda olursan dönüşmezsin.

Evet sevgili dostlar hepinizin huzurunda, AKIL ve KALB'i evlendiriyorum.
Bir ömür birbirlerini hiçbir surette terk etmeyerek, mutlu ve huzurlu yaşamalarını diliyorum.

💃💃💃👏👏👏
 
Yazarken de okurken de çok keyif aldım.😄
Alakası olmayan bir kitap okuyordum biraz önce, bir an da yazmaya karar verdim.

Aynı izdivacı gerçekleştirmek isterseniz, orda alkış tutup, zılgıt çekerek ortamı şenlendirebilirim. 😄
 
Allah mesut bahtiyar etsin. Bir yastıkta kocasinlar
 
Kelb'e dönüşmeyeceksen kabuk ediyorum süper :);)

Akıl' Her zaman yanımda olursan dönüşmem :)

Süper coook derin mana içerir belki de ben öyle anladım bilmiyorum ama super bir yazı olmuş
Hem Hayırlı olsun
Hemde ellerine yüreğine duygularına kalbine sağlık :eek:
 
mufto 27,

Teşekkür ederim darısı başınıza demem gerekir mi bilemedim 😃

Bilirsiniz akıl makine gibidir. İyi şeyler de kullandırsam, iyi bir hayat arkadaşı olur.
Yok kötü şeylere meyl ettirip, geçmişe takılıp, gelecekten endişe ettirsem, çekilmez olur akıl.
Ayrıca Kalbim kelbe de dönüşür başka şeye de.

Bu durumda akıl ve kalbi boşamam gerekebilir.
 
keçiperver rica ederim darısı olsun başımıza diyelim rabbim pişmanlık vermesin :)

Akıl makine gibidir evet ve bir sınırı vardır aklın ve dediğin doğru iyiye kullanırsan iyi kötüye kullanırsan kelb'e ve kelpten daha düşüp bir duruma düşer bu arada burada kelbi kötülemiyorum bu ince noktayı kaçırmayalım
Kelbd'de allahın yarattığı bir mübarek hayvandır.

KALB Kelb'in gerçek sahibini bulursa eğer akıl da kalbin peşinden sürüklenir zaten :) kalbinde kelb'inde aklında asıl ve gerçek sahibini bulmak duasıyla
Vesselam:eek:
 
İnsan sevdiğini anlatır derler. O vakit seni anlatmayacaksam, yad etmeyeceksem ismini, ne önemi var ki yazdıklarımın ve yazacaklarımın. Öyle ki yazdıklarımı ve yazacaklarımı sana ithafen yazıyorum. (ve bunları sana okutturacağım inşallah)

Yıllar evvel bir ....... tanıdım. Tanıdığım herkesten daha farklı. Daha özel biri.
Nasıl anlatsam ki onu. 😌

Zeki ve akıllılık mı? İşte o .......
Anlayışlı ve sabırlı olma mı? .......'dan başka kime yakışırdı ki,
Yetenekli ve güzellik mi? Cisim bulmuş haliydi ....... .

Ama bizim ortak noktamız ideallerimizdi.

....... hatırlar mısın? Odama gelmiştin. Ortaokul ve lisede yaşadığın zorlukları anlatmıştın. Bu durum o kadar hüzünlendirmişti ki, zor ağlayan biri olarak doldurmuştu gözlerimi. Birbirimizi anlamıştık ve daha da kelam sarf etmeye gerek yoktu.

Yine günlerden bir gün yanıma gelmiştin, bir çıkmazdaydın ve medet umuyordun.
- "....... şimdi Tevzifname'den rastgele bir dörtlük seçeceğim, hangisi çıkarsa ona göre hareket et." demiştim, Kabul etmiştin. ( Evet çıkmazdaydık ve her şeye sığınıyorduk) Hala ezberimde, hep ezberimde...

Deme şu niçin şöyle
Yerincedir ol öyle
Bak sonuna sabreyle
Mevla görelim neyler
Neylerse güzel eyler.

Yine bir gün bilgisayarın başında oyun oynuyordum, Sezen Aksu müziğiyle eşlik etmişti bana.
Defterimi alıp söylediği şarkıyı not düşmüştün. Ve sana ait kalan şey bu not ve birkaç hediye. (Hediyelerini eskimesin diye kullanmıyorum.)

Biliyor musun? Bir karavanım olsun istiyorum böylelikle dilediğimiz yere gidebiliriz. Sana da bir Vosvos alırız. Arabanın dış kılıf rengini bordo-lacivert yapacağım. Böyle söylemiştim hatırlarsan.

......, artık bende kaktüs seviyorum.

Hastane randevun vardı ileri tarihli, ben de unutmamak için göz önümde bir yere yapıştırmıştım. Bunu gördüğünde "Hemen ...han'a anlatmalıyım senin gibi beni düşünen biri var" diyecektin.

Demiştik ya: En paspal kıyafetlerimizle vosvos arabana binip en lüx restoranda yemek yiyecektik . Güzelllik/şıklık/dış görünüş algısına tepkimizi koymalıydık.
.
.
.


Mezun olmuştuk ve sınavlar da bitmişti. Arada görüşelim diye sözleşmiştik hatta bunu sen söylemiştin.
Ve sen bir daha dönmemecesine gittin. Nerden bilebilirdim ki bir daha dönmeyeceğini.
Seni ne kadar aradığımı, nasıl aradığımı ve nerelerden aradığımı, kimlere sorduğumu bilsen hayret edersin. Oysa ki bana ulaşmak kolay ve bana ulaşman için her şeyi kolay kıldım.

Bunu söylemek ve kabul etmek zor olsa da artık bunun 'platonik dostluk' olduğunu düşünüyorum.
Seni unutmadım ve çok özlüyorum. (Elbet bir gün karşılaşacağız bir yerde eminim buna.)

Platonik bir dostluksa, bunu senden duyup ikna olmam gerekir. Her şeyi konuşarak halledebiliyorum. Herhangi bir konu da cevapsız bırakılarak, cevap verilmesini anlayamıyorum. Çünkü beni kendi yorumuma emanet ediyorsun. Ve beni bana bırakırsan....
İlla ki istemediğini belitmen lazım.

Umuyorum çok mutlusundur, sağlığın yerindedir ve seni hakeden biriyle aile olmuşsundur.
 
Zamanı, zaman zaman yaşayabiliyor muyuz?
Zaman, gelir akmak bilmez.
Zaman, gelir durmak bilmez.
İşine akıl sır erdirilemez.
Zaman önden ben arkasından gidiyorum.
 
......., başkasının anlayışına kalan duygularımın varlığından nefret ediyorum. Zaaflı duygular bunlar. Bunca senedir baskılanmışlığın volkani patlamasını yaşıyorum. Durdurulamaz birşey sanki. Hepsinin idamına hükmetmeme az kaldı.

Değil midir en karanlık zaman, aydınlığa en yakın zamandır. Az daha, az daha beklemem gerek.
 
Son düzenleme:
Mantıklı, saçma, akıllıca, anlaşılır olması/olmaması her neyse, yazmam iyi geliyor.
 
......., yanımda olsaydın da akıl verseydin bana. Seni dinlerdim ve beni ikna edebilirdin.

......., sana çok kırgınım aslında, neden beni bu kadar yalnız bıraktın ki. Affetmek istemiyorum seni.
 
Son düzenleme:
İnsan sevdiğini anlatır derler. O vakit seni anlatmayacaksam, yad etmeyeceksem ismini, ne önemi var ki yazdıklarımın ve yazacaklarımın. Öyle ki yazdıklarımı ve yazacaklarımı sana ithafen yazıyorum. (ve bunları sana okutturacağım inşallah)

Yıllar evvel bir ....... tanıdım. Tanıdığım herkesten daha farklı. Daha özel biri.
Nasıl anlatsam ki onu. 😌

Zeki ve akıllılık mı? İşte o .......
Anlayışlı ve sabırlı olma mı? .......'dan başka kime yakışırdı ki,
Yetenekli ve güzellik mi? Cisim bulmuş haliydi ....... .

Ama bizim ortak noktamız ideallerimizdi.

....... hatırlar mısın? Odama gelmiştin. Ortaokul ve lisede yaşadığın zorlukları anlatmıştın. Bu durum o kadar hüzünlendirmişti ki, zor ağlayan biri olarak doldurmuştu gözlerimi. Birbirimizi anlamıştık ve daha da kelam sarf etmeye gerek yoktu.

Yine günlerden bir gün yanıma gelmiştin, bir çıkmazdaydın ve medet umuyordun.
- "....... şimdi Tevzifname'den rastgele bir dörtlük seçeceğim, hangisi çıkarsa ona göre hareket et." demiştim, Kabul etmiştin. ( Evet çıkmazdaydık ve her şeye sığınıyorduk) Hala ezberimde, hep ezberimde...

Deme şu niçin şöyle
Yerincedir ol öyle
Bak sonuna sabreyle
Mevla görelim neyler
Neylerse güzel eyler.

Yine bir gün bilgisayarın başında oyun oynuyordum, Sezen Aksu müziğiyle eşlik etmişti bana.
Defterimi alıp söylediği şarkıyı not düşmüştün. Ve sana ait kalan şey bu not ve birkaç hediye. (Hediyelerini eskimesin diye kullanmıyorum.)

Biliyor musun? Bir karavanım olsun istiyorum böylelikle dilediğimiz yere gidebiliriz. Sana da bir Vosvos alırız. Arabanın dış kılıf rengini bordo-lacivert yapacağım. Böyle söylemiştim hatırlarsan.

......, artık bende kaktüs seviyorum.

Hastane randevun vardı ileri tarihli, ben de unutmamak için göz önümde bir yere yapıştırmıştım. Bunu gördüğünde "Hemen ...han'a anlatmalıyım senin gibi beni düşünen biri var" diyecektin.

Demiştik ya: En paspal kıyafetlerimizle vosvos arabana binip en lüx restoranda yemek yiyecektik . Güzelllik/şıklık/dış görünüş algısına tepkimizi koymalıydık.
.
.
.


Mezun olmuştuk ve sınavlar da bitmişti. Arada görüşelim diye sözleşmiştik hatta bunu sen söylemiştin.
Ve sen bir daha dönmemecesine gittin. Nerden bilebilirdim ki bir daha dönmeyeceğini.
Seni ne kadar aradığımı, nasıl aradığımı ve nerelerden aradığımı, kimlere sorduğumu bilsen hayret edersin. Oysa ki bana ulaşmak kolay ve bana ulaşman için her şeyi kolay kıldım.

Bunu söylemek ve kabul etmek zor olsa da artık bunun 'platonik dostluk' olduğunu düşünüyorum.
Seni unutmadım ve çok özlüyorum. (Elbet bir gün karşılaşacağız bir yerde eminim buna.)

Platonik bir dostluksa, bunu senden duyup ikna olmam gerekir. Her şeyi konuşarak halledebiliyorum. Herhangi bir konu da cevapsız bırakılarak, cevap verilmesini anlayamıyorum. Çünkü beni kendi yorumuma emanet ediyorsun. Ve beni bana bırakırsan....
İlla ki istemediğini belitmen lazım.

Umuyorum çok mutlusundur, sağlığın yerindedir ve seni hakeden biriyle aile olmuşsundur.


......., yine birgün senden söz konusu ederken kardeşim: "Seni umursamış olsaydı seni arardı ve bulurdu da. Onun umrunda değilsin ve senin de umrunda olmasın " demişti. Haklıydı, kabul ettim ve seni düşünmemeye karar verdim. Ta ki o gün gelene kadar.

Kendim için radikal bir karar almıştım o gün. Uygulamalı bir radikallik ve gerçekleştirdim de. Aynı günün öğlen vaktinde de bir arkadaş grubuyla bilmediğim bir kitap üzerinde konuşacaktık. Vakit geldi ve gittim. Kitabı okumaya ve kısmi tahliller yapmaya başladılar.

Ben sessizce, şaşkınlıkla, mahzun ve utanmış olarak dinledim.

Çünkü bizi anlatıyordu.

Düşünebiliyor musun? Kitap kahramanlarının isimleri benim ve senindi.

Evet ....... ve ...... idi.

Vee bizim hayatımızı anlatıyordu. İki kız arkadaşın hayatını...

Aynen ......., senin gibiydi. Bazı farklılıklar olsa da amaçlar ve niyetler aynı.
...... da aynen bendim. Kitaplardaki İsteklerimiz ve dileklerimiz farklı olsa da zaaflarımız aynıydı.

İnanmak zor değil mi?
Ama vallahi doğru söylüyorum. Hem biliyorsun yalan söylemem.

Bu bir işaretti ve unutmak olmazdı.


......., başkasının anlayışına kalan duygularımın varlığından nefret ediyorum. Zaaflı duygular bunlar. Bunca senedir baskılanmışlığın volkani patlamasını yaşıyorum. Durdurulamaz birşey sanki. Hepsinin idamına hükmetmeme az kaldı.

Değil midir en karanlık zaman, aydınlığa en yakın zamandır. Az daha, az daha beklemem gerek.

Farkettim ki herhangi bir duygumu kontrol altına almak için, kâinatta olan temel olaylar gibi ruhumda ve bedenimde hissedip, yaşamam gerekir.

Nasıl mı?

Şöyle ki:

Kâinatta ne oluyor? Gelgit olayı meydana gelir, yağmur yağar, güneş açar, mevsimler gelir geçer. Sıcaklık değerleri değişir, depremler olur, volkanlar patlar ve dahası.

Duygu kısmına entegre edeceksem de;

Bir beklentiye giriyorsun ve karşılığı yok mu. Ahhh benim için en zoru.


İçinde bir hareketlilik olur. Olabilir-olmaz-olamaz- ya olursa- belki-olmalı- olsa güzel olur-o da benim gibiyse-... (Gelgit Olayı)

Olmadığı/karşılığını görmediğin için; öfkelenirsin ve SICAKLIK basar.
Ya da,
Yalnız hissedersin ÜŞÜRSÜN.

Cevap bulamadığın sorular karşısında gelgitlerden, soğukluk-sıcaklık basmalarından vb duygularla içinde bir patlama olur ve ağlarsın. (deprem,volkan patlaması, yağmur)

Ama olursa/karşılığını görürsen; güneş açar, denge de kalırsın ve için, ne soğuk ne de sıcak olur Ilıman bir iklim yaşarsın. 4 mevsim gibi.

İnsan kainatın küçültülmüş hâli dedikleri böyle birşey mi yani. Neyse herşeye de mantık çerçevesinde değerlendirmeyeyim.

Su misali oluruna bırakmalıyım.

Böyle işte. Devamını belki sonra getiririm. Bir sürü anlatım bozukluğu vardır ama düzeltmeye çalışmayacağım.

Bir şeyi yapmak için istemenin yeterli olmadığını anlıyorum.

İstiyorsun ama dirayetinin dermanı kalmamış,
İstiyorsun ama sabrının dengesi sarsılmış,
İstiyorsun ama iradenin feleği şaşırmış,
.
.
.
Salt istemekle olmuyor anlıyorum.
Yoksa herşeyden vazgeçebilirim
Hemde her herşeyden.


Bir yerlerde karşılaşacağız kaçınılmaz bir son biliyorum, ama daha çok bildiğim birşey varsa benim için bir mana ifade etmeyeceğidir. Çünkü Necip Fazıl'ın dediği gibi;

Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar,
Ne de şeytan bir günahı,
Seni beklediğim kadar.

Geçti istemem gelmeni,
Yokluğunda buldum seni,
Bırak vehmimde gölgeni,
Gelme, artık neye yarar ?

Emin kardeş çokta şey yapmayayım. Kararlısın sanırım. Yapacağın şey, burdaki büyük abla yada abilere hesabını silmek istediğine dair mesaj atmak. İvedi şekilde silerler hesabını, dürerler bilmem neyi. Öyle yani hemen silerler ismini, hangi isteklerle foruma giriş yaptığını önemsemeden silerler. Ne ummuk ne bulduk ha Emin.
Benden yana helaldir sende helal et. Üst üste mesaj atıp sinirlendirmisimdir yada başka birşey. Ama şunu bilesin asla rahatsızlık etmek amaçlı değildi. En baştan söylemiştim herşeyin açıklanmasiyla anlarim. İma ederek ya da muallakta bırakarak anlamıyorum birşeyi. Seninle yüzyüze tanışmayı da isterdim ama gidiyorsun. Olsun dünyadayız ve herşey sonlu.
Oldu o zaman L
Allah'a emanetsin sende.
 
Üst Alt