Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Sevdiğim kız anne olduğu için ben kendi annemi sorguluyorum..?

Mustafa_33;

Yok. Bu laf engellilere gore degil bize kız yok. Varsada samanlıkta iğne
 
Fazla buhran yapmamak gerek dostum, zamane kızları her ne kadar fiziğe önem versede hala biçok kız kendi dillerinden anlayan erkeklerden hoşlanıyor
 
konu sahibi konuyu açmış kaçmış gibi, gelen cevapların durumun anlaşılmadığını gösteriyor.valla tam da deli kuyu taş meselesi olmuş :D
 
Yorumları hayretle okudum.
Zihinsel/algısal rahatsızlıklar için dışarıdaki dünyada anlaşılmak zaten çok zor, duygularını engelli dostlarıyla paylaşmak istemiş arkadaşımız. Şizofreni rahatsızlığını anlamıyor olabilirsiniz, empati yapmak durumunda da değilsiniz. Ama insanlıktan uzak, dalga geçen, dışlayıcı bu tavırları gördükçe, site adına utandım gerçekten. Rahatsızlıklar konusunda bir arpa boyu bilinç gelişmemiş engelliler arasında bile. Engel kavramını sadece bedene indirgeyen sığ yaklaşımlarınızın değiştiği günü görebileceğim umudum yok artık.
 
Sema;

Bende biri bu tarz bi yorum niye yapmadi diye hayret etmistim. Merakimi giderildi :)
Ayrica kimse burada şahis ile direk dalga geçip alaya almadi. Burda dalga gecilip alaya alinan arkadasi anlamayip yorum cikarim yapanlar. Utanilacak yada yanlis bir durum yok. Bir kac yorum disinda.
 
sözlerim yanlış anlaşılmasın sırf bu başlık bağlamında konuşmuyorum burası engeliler sitesi ve hepimiz aynı engel gurubuna dahil değiliz lütfen herhangi bir başlık açan veya o başlığa yorum yapan arkadaşların sözlerinde bir gariplik yada anlamsızlık hissediyorsanız lütfen profiline bakın o na göre davranın herkese saygılar
 
Sema
Üzerime alınmak istemiyorum ki alınacak bir durumum da yok ama genel olarak konuşmuşsun bazı arkadaşlar dememişsin..
Bu nedenle cevap verme ihtiyacı hissediyorum..
Kesinlikle dalga geçmedim, aksine ne anlatmak istediğini sorup ne için üzülebileceğini çıkarmaya çalıştım.
Daha güzel ayrıntılı anlatabilirse daha iyi cevap alabileceğini söyledim..

Arkadaş farklı bir konu açtı ve buradaki kimseye cevap vermedi.
O konuda söyledim diğer konuda herkes bir şekilde yardımcı olmaya çalışmış cvp ver istersen diye ama vermedi.
Bu sebeple de arkadaşın konuyu açıp kaçtığını söyledim..

Herkes adına konuşamam ama ben kişisel bir dalga geçme görmedim herkes ne olabileceğini düşünerek yardım etmeye çalışmış kendince yorumlayıp,
Aslında sizin yaklaşımız çok sığ
 
ben psikoz hastasıyım sürekli bu kızın sesini duyuyorum beni sevdiğini söylüyor ama gerçek hayatta karşıma bile çıkmıyor. bu süreçte hep annem kahrımı çekiyor fakat onun da bir anne olduğu düşüncesi artık bana yıldızlar kadar uzak olduğunu hissettiriyor
 
[FONT=Arial]"999 tarihli Tıme dergisi, Einstein ve Freud’un resimlerini kapaktan vermiş ve “Yüzyılın Dehaları” başlığını atmıştı. Biz konumuz gereği dergiye kapak olan bilim adamlarından Freud’u ele alacağız.[/FONT][FONT=Arial]Psikanaliz insanoğlunun hayatına gireli 100 yıldan fazla bir zaman oldu. Viyanalı nörolog Sigmund Freud’un söylediklerinin etkisi günümüzde hala devam etmektedir. Kişilik konusunda pek çok görüşe imza atıp, insanların davranışları ile ilgili değerlendirmelerde bulunan bir kuramcının kendi hayatını hep gözlerden uzak tutmak istemesi her zaman için ilgimi çekmiştir. Psikoloji dünyasını temelden etkileyeceksiniz, deha olarak kabul edileceksiniz ama yaşamınız sır olarak kalacak. Freud biyografilere konu olmaktan hep kaçtı. Onu bu kadar tedirgin eden neydi? Neden hep gizlilik gereksinimi içinde oldu?[/FONT][FONT=Arial] Freud kişiliği Topografik modelde bilinç, bilinçöncesi ve bilinçaltı diye üç’e ayırır. “Düşüncelerin çoğunluğu bilinçaltındadır” der ve kuramsal çalışmaları sırasında Goethe’ye ilişkin bir değerlendirme yapar. Şimdi Freud’un Goethe ile ilgili tespitini dikkatle okuyun.[/FONT][FONT=Arial]“ eğer adam annesinin tartışılmaz sevgilisi olursa, o yaşamı boyunca zafer kazanmış(başarılı olmuş) duygusunu, başarıya olan güveni elinde bulundurur, bunun gerçek başarıyı birlikte getirmesi çok nadir olan bir şey değildir. Ve Goethe kendi otobiyografisine bu türden bir başlığı şöyle vermiş olabilirdi: Benim gücümün kökleri annemle olan ilişkimdedir.”.[/FONT][FONT=Arial]Şimdi birde Freud’un ablasının yaptığı değerlendirmeye kulak verelim: “ Belki de annemin Sigmund’un gelecek kaderine olan güveni onun tüm yaşamına verilen eğilimde kesin bir yer aldı.”. Aslında Goethe için ortaya koyulan teori Freud’un kendisi hakkında ortaya koyduğu teorinin ta kendisiydi.[/FONT][FONT=Arial]“Sigi” yada “çok kıymetli sigi”. Annesi Freud’a hep bu şekilde seslendi. Annesinin kıymetlisi olarak onun verdiği değere layık olmaya çalıştı hep. Tercih edilen olarak kalmak için başarması gerektiğini fark eden Freud bu baskıyı ömür boyu üzerinde taşıdı. Başarısız olduğunda sevilmeyi hak etmediğini düşünüyordu. Bu düşüncesini bilinç altına defnetmişti fakat “bana hiçbir şeye malolmayacak bir aşk yaşayabilmeyi arzu ediyorum” diye rüya gördüğünde bu gerçeği fark etti. Freud bir kadının aşkına ilişkin bu görüşü annesi ile olan deneyimlerinden mi elde etmişti? Freud’un yaşamına baktığınızda bu soruya duraksamadan evet cevabını verirsiniz.[/FONT][FONT=Arial]Bilinçaltı dediğimizde doğrudan incelemenin mümkün olmadığı bir alandan bahsederiz. Ne aradığını bilen bir psikolog bilinçaltında aradığı şeyi bulabilir, düşüncesi ne derece kabul edilebilir? Yorumu size bırakıyor ve devam ediyorum.[/FONT][FONT=Arial]“Ben annesiyim”. Freud’un öğrencilerinden ile tanışırken annesi kendisini bu şekilde takdim ediyordu. Annenin oğluyla kurduğu özdeşimin en güze yansımasıydı bu ifade. Freud o kadar çok annesi olmuştu ki annesinin de biraz “Sigi” olmasında herhangi bir sakınca yoktu. Onun içindir ki Freud “Çocukluk aşkı(sevgisi) sınırsızdır, o özel bir sahiplenmeyi talep eder. Hepsinden daha azına razı olmaz” dediğinde içinde bulunduğu durumu ve çıkmazını ne güzel özetlemişti.[/FONT][FONT=Arial]“Üç Tabut’un Konusu” isimli yazısında Freud erkeğin yaşamındaki kadını üç şekilde ele alıp değerlendirdi. Bunlar; anne, eş ve ölüyü kucaklayan toprak ana. Bu üçlüden eş olan kadının anlamı Freud için farklıydı. Freud’un hayattaki en büyük aşkı karısı Martha’ydı ve onun da annesi ile arası iyi değildi. Oğlunu elinden alan tek rakip Martha’ydı ve ona “Sigmund için iyi ol” dediğinde bu durumu çok net ifade ediyordu. Freud ise yaşadığı bu sıkıntıları savunma mekanizmalarına kaynak olarak kullanacaktı. Kendi yaşam deneyimlerinden yola çıkarak hastaları ile yaptığı gözlem ve görüşmelerden beslenerek kuramsal temeller oluşturmak üzere bir yolculuğa çıkmıştı Freud.[/FONT][FONT=Arial]Herkes annesini çok sevdiğini düşünür Freud’un. Acaba Freud annesini çok mu sevmişti? Yoksa annesi tarafından kendisini sevmek zorunda bırakılarak psikolojik bir baskı altında mı tutulmuştu?[/FONT][FONT=Arial]Kendi yaşamında ki zor anlardan birinde “Bir anne ilişkisi ile oğluna sadece sınırsız bir doyum sağlar; bu kesinlikle çok mükemmel bir şey, bütün insan ilişkilerinin ikileminden çok bağımsız, -buraya özel bir dikkat istiyorum-, bir anne oğluna kendinde bastırmak zorunda kaldığı hırsı transfer edebilir ve ondan kendinde kalmış olan erkeklik karmaşasını doyurmasını umabilir” dediğinde Freud aslında kendi durumu ile ilgili bir saptamada bulunmuştu. Annesinin Freud üzerinde kurduğu baskının isyan noktasında seslendirilmesiydi bu ifadeler. Annesine karşı olan kızgınlık duygusunun inkârı Freud’un annesini gerçeğe uymayan biçimde idealleştirmesine sebep olmuştu. Çünkü annesi onu talepkar ve bencil bir şekilde seviyordu. Sigi buna hiçbir zaman karşı koyamadı. Onun içindir ki annesi 95 yaşında öldüğünde, Freud’da açık bir yas yoktu.[/FONT][FONT=Arial]Ve annesinin tabutu başında sesleniyordu; Ben Sigmund Freud annemi çok seviyorum"

Sn Volkan Kumaştan bir alıntıdır...[/FONT]
 
Ailemiz bizden daha çok yaşadığımız duygu karmaşalarının farkındalar. En ufak bir aşırı tepki göstersek, sinirlensek, duygusal davransak, bir çocuğa sıcak davransak bunları gözlemleyip nedenlerini anlıyorlar aslında, sadece bize bunu farkettirmiyorlar. Eminim sizin de anneniz, sizin bile farkında olmadığınız davranışlarınızı yorumlayıp ona göre davranıyordur. Siz bu aşamada yalnızca sevdiğiniz kız ile ilgili yaşadığınız duyguları bastırmaya çalışın ve onunla yaşayamadıklarınızın hırsını kendinizden de, başkasından da çıkarmaya çalışmayın. Kendinizi düşünmemeye çalışarak vs. yormayın, içinizden ne geliyorsa onu yapın bir zaman sonra vazgeçersiniz zaten ya da alışırsınız.
 
SEMA, Sevdiği kız anne olunca, kendi annesini sorgulayabilme yeti ve zekasına sahip birini mi alay konusu yaptık sizce. Ve bu kişi başlığı açıp ortadan kaybolacak kadar da zeki. Arkadaş asıl bizlerle dalga geçiyor, umarım sizde bunun farkındasınızdır.
 
sema hanımın tespitlerine aynen katılıyorum,konuyu açan arkadaş belliki psikolojik rahatsızlıgı olan bir arkadaşımız,açmış oldugu başlıgı belki anlayamabilirsiniz,yada arkadaş ne demek istedigini tam anlatamayabilir,bu durum ona alaycı şekilde cevap vermek,incitmek yada kırmak hakkını size vermez,konuyu anlamadıysanız cevap yazmassınız olur biter,ayrıca başlıgı iyice okursanız arkadaşın ne demek istedigini anlarsınız.ayrıca birine konuyu açıpta kaçtı demek çok hoş bir ifade degil,burda her insanın işi gücü var,sosyal bir hayatı var,zaman zaman forumu takip edemeyebilir,bu onun kaçtıgı anlamına gelmez:) ...
 
belki de Semacımın yazdıkları bu başlığı açan arkadaşın gelip yazmasına vesile olmuştur:) Ki Semacım da tam bu sebeple yazmıştı. Mesaj yerine ulaşmış olmalı ki başlığı açan arkadaşımız sonraki gün (1 Ekim) gelmiş ve yazmış, derdini anlatmış. Ama sorunu anlayamadığını söyleyip anlama kaygısıyla yazdığını ve başlığı açan arkadaşın kaçtığını söyleyen insanlardan eser yok:)))

dert yardımsa buyrun başlığı açan arkadaş, yukarıda yazmış iste ne anlatmak istediğini.

gerçi aradan da 1 ay geçmiş:)
...........................
volkano39 ablacım dur senin o güzel yüreğine bir müzik hediye edeyim: https://www.youtube.com/watch?v=2wIGHK0dCdE
hiçbir şeye canını sıkma ablam. her şey dünden daha güzel olacak inşallah...
 
Volkan kardeşim, yaşamış olduğun pişmanlığı ve keşke deyişlerini hissedebiliyorum. Yalnız tek yapman gereken kafandan silip atmak. Biliyorum bunu hemen yapamazsın ama zamanla her şey yoluna girecektir. Ancak böyle kurtulabilirsin. Pişmanlığın asla geri dönüşü yoktur. Hele ki o insan sevdiği kişiyle çok mutluysa kesinlikle uzak durmalısın.
 
Üst Alt