"Neden"lerle "sonuç"ların yerini değiştirmeye ne kadar meraklısınız yaaaaa
Önce halil-yılmaz, şimdi de Rekursion
..
Daha önce:
Baben' Alıntı:
[size=4] Nedenle sonucun yerlerini değiştirirsek senin sorduğun "kardeşim sen sakatsın sakatlara 2022 maaşı veriliyor dolayısıyla seni işe alamayız bu mudur yani?" sorusunu sorabiliriz.. Sen söyle yapmalı mıyız böyle bir abukluğu?
... Pozitif ayrımcılık, burada "sonuç"tur. Belki başka bir şeyin nedeni olabilir ama bu olayın nedeni/bahanesi olamaz!.. [/size]
Burada, "sakata iş verilmemesi" ayrımcılıktır! Yani
nedendir. Ancak, tam istenilen düzeyde olmasa da, 2022 maaşı senin deyiminle "telafi" edici bir haktır! Yani "
sonuç"tur.
Ama yine senin dediğin gibi,
[size=4]"haddini bil, otur köshende, ortaligi karishtirma, biz sana hakettigin 'sadakayi' verioruz nasi olsa" anlamina gelir daha cok... yapilan ayrimciligi bi nevii desteklemek olur... [/size]
ya da
[size=4]devlet de böyle düshünüo olmali ki ne egitim kurulushlarini herkes icin ulashilabilir hale getirio ne de "
bu cocuk sakat, ugrashtirmayin, okiypta nolucak!" diyen garip kafali "egitimcilerin" hadlerini bildirio... niye bildirsin ki, nasi olsa "2022" var!
... [/size]
diye düşünürsek, sonucu neden/bahane/gerekçe yapmış oluruz ki, çok tehlikeli bir mantık yürütme olur! Çünkü bu mantıkla yeryüzünde "kazanılmış hak" ve hakları geliştirme mücadelesi diye bir şey bırakmayız..
Patron da işçileri için, aynı mantığı kullanır: "Ben onlara para veriyorum, günde 16 saat eşşşek gibi çalışsınlar.. hak mak yok onlara, sendika, toplu-sözleşme, grev falan benim kitabımda yazmaz!"-ki bunu (hatta daha kötüsünü)yapanlar da var-
Oysa, patronun kazancından bir bölümünü işçilere ücret olarak verdiği para, işçilerin emek gücünü katarak hammaddeyi meta haline getirdikten sonra onun satılmasıyla elde dilen paradır. Yani işçi için; emeği "neden", aldığı para "sonuçtur". Patron; bunu tersine çevirerek verdiği parayı "neden", emeği "sonuç" haline getirmek ister.
Bu konuyu ilk açtığımızda "eğitim" konusu üzerinde durmamıştım, ama madem konuyu oraya getirdin, kısaca değineyim. Eğitimle (lise sonrası, yani üniversite) sağlam olsun, sakat olsun tüm insanların kazandığı ya da kazanmak istedikleri durum, eski pozisyonlarından
daha iyi yaşamalarını sağlayacak bir gelir düzeyidir. Yani 2022 maaşı ya da asgari ücretli iş, işte burada "neden" durumuna geçer; "eğitim"le bu geliri artırmak gayreti içerisine girilir. Bu da herkesin en doğal hakkıdır! Kimse: "babasının ücretli işi var, oğlunu/kızını okutmasa da olur" diyemeyeceği gibi "2022 maaşı alan sakatlar okumasın da diyemez!"
Not: Burada, halil-yılmaz'ın durumunun biraz daha farklı olduğunu geç de olsa fark ettim. Çok çok özür dilerim.
Ama yukarıda yazdıklarımı da silmeye gönlüm razı gelmediğinden aynen duruyor.
[size=2]Nota not: Bu notu mesajı yazdıktan 6 saat sonra ekledim.[/size]
Rekursion' Alıntı:
[size=4]... otobüsleri engellilerin de kullanabilecegi hale getirmek ise pozitif ayrimcilik degil, ayrimcilik yapmamaktir... [/size]
Burada hemfikiriz zaten.
Üzgünüm
sana bu konuda [size=6]"Yuppie ah yeah!!!" [/size] dedirttirecek hiç bi güç yok bu dünyada. Onu da bir sonraki paragrafta "Matrix" benzetmesi yaparak anlatmaya çalışmıştım. O nedenle kafa yormayı bile gereksiz buluyorum..
Bir başka topicte:
Baben' Alıntı:
[size=4] İnsanların hiç birisi bir diğeriyle tıpatıp aynı değil. Aynı yumurta ikizlerinin bile görünüşleri aynı sadece, iç dünyalarında çok çok büyük farklılıklar olabiliyor. İşin güzelliği de bu belki de.. Düşünsenize, aynı fabrikadan çıkmış gibi "tek tip" insan olsaydı nice olurdu halimiz.
[/size]
Düşünsene.. O zaman uğruna mücadele yapılacak bir "pozitif ayrımcılığımız" bile olmayacaktı. Mücadele olmayınca, başarı ya da başarısızlık diye de bişey olmayacaktı. Bunlar olmayınca "keyif almak ya da almamak" duyumuzu da yitirecektik.. Şekersiz muhallebi gibi bir hayatımız olacaktı.
Bunu da "ben almiim" kalsın.. :twisted:
Sabahın 6'sı oldu sayende.
Son sorunu da sonra cevaplayım olur mu?