Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

[Tartışma] Biz sakatlar hiç mi ayrımcılık yapmıyoruz?

sevgili andante;

yazdığım kelimelerle ne ifade etmeye çalıştığımı dipnottaki açıklamayı dikkate alarak okursan problem yok... özgürlük ve hürriyet 'in gerçekte ne olduğuyla ilgili değişmez bir yargıya sahip değilim, hatta senin aklındakiler aklıma yatarsa kabul de edebilirim :) ama burada önemli olan cümlemde o kelimelerle neyi ifade etmeye çalıştığım... dipnotu bu yuzden yazdım zaten, bu kelimeler çok açık ve tartışmasız bi anlama sahip olsaydı dipnota gerek duymazdım ;)
 
Tamamdır siyahpelerinli adam :D

Burada değil ama başka bir platformda, bunu tartışalım.Cidden önemli bir konu bu benim için.Burada konudan uzaklaşmamak adına, noktayı koyuyorum ve anlaştığımızı var sayıyorum. :D
 
"otobüsleri (ve hatta kaldirimlari) sana göre yap(a)madik ama bunu biraz olsun telafi etmek icin ishkenceyle bindigin bu araclara para ödemeni shart koshmuyoz/koshamioz ('para almaktan utanioz' da denilebilir)

Para almaktan utanıyoruz... :) Harika bi ifade olmuş :wink:
Gerçekten bedava olması çarpıklığın kanıtı adeta...
 
"Neden"lerle "sonuç"ların yerini değiştirmeye ne kadar meraklısınız yaaaaa :p
Önce halil-yılmaz, şimdi de Rekursion ;) ..

Daha önce:
Baben' Alıntı:
[size=4] Nedenle sonucun yerlerini değiştirirsek senin sorduğun "kardeşim sen sakatsın sakatlara 2022 maaşı veriliyor dolayısıyla seni işe alamayız bu mudur yani?" sorusunu sorabiliriz.. Sen söyle yapmalı mıyız böyle bir abukluğu? ;) ... Pozitif ayrımcılık, burada "sonuç"tur. Belki başka bir şeyin nedeni olabilir ama bu olayın nedeni/bahanesi olamaz!.. [/size]

Burada, "sakata iş verilmemesi" ayrımcılıktır! Yani nedendir. Ancak, tam istenilen düzeyde olmasa da, 2022 maaşı senin deyiminle "telafi" edici bir haktır! Yani "sonuç"tur.

Ama yine senin dediğin gibi,
[size=4]"haddini bil, otur köshende, ortaligi karishtirma, biz sana hakettigin 'sadakayi' verioruz nasi olsa" anlamina gelir daha cok... yapilan ayrimciligi bi nevii desteklemek olur... [/size]
ya da
[size=4]devlet de böyle düshünüo olmali ki ne egitim kurulushlarini herkes icin ulashilabilir hale getirio ne de "bu cocuk sakat, ugrashtirmayin, okiypta nolucak!" diyen garip kafali "egitimcilerin" hadlerini bildirio... niye bildirsin ki, nasi olsa "2022" var! :)... [/size]
diye düşünürsek, sonucu neden/bahane/gerekçe yapmış oluruz ki, çok tehlikeli bir mantık yürütme olur! Çünkü bu mantıkla yeryüzünde "kazanılmış hak" ve hakları geliştirme mücadelesi diye bir şey bırakmayız..

Patron da işçileri için, aynı mantığı kullanır: "Ben onlara para veriyorum, günde 16 saat eşşşek gibi çalışsınlar.. hak mak yok onlara, sendika, toplu-sözleşme, grev falan benim kitabımda yazmaz!"-ki bunu (hatta daha kötüsünü)yapanlar da var- :( Oysa, patronun kazancından bir bölümünü işçilere ücret olarak verdiği para, işçilerin emek gücünü katarak hammaddeyi meta haline getirdikten sonra onun satılmasıyla elde dilen paradır. Yani işçi için; emeği "neden", aldığı para "sonuçtur". Patron; bunu tersine çevirerek verdiği parayı "neden", emeği "sonuç" haline getirmek ister.

Bu konuyu ilk açtığımızda "eğitim" konusu üzerinde durmamıştım, ama madem konuyu oraya getirdin, kısaca değineyim. Eğitimle (lise sonrası, yani üniversite) sağlam olsun, sakat olsun tüm insanların kazandığı ya da kazanmak istedikleri durum, eski pozisyonlarından daha iyi yaşamalarını sağlayacak bir gelir düzeyidir. Yani 2022 maaşı ya da asgari ücretli iş, işte burada "neden" durumuna geçer; "eğitim"le bu geliri artırmak gayreti içerisine girilir. Bu da herkesin en doğal hakkıdır! Kimse: "babasının ücretli işi var, oğlunu/kızını okutmasa da olur" diyemeyeceği gibi "2022 maaşı alan sakatlar okumasın da diyemez!"


Not: Burada, halil-yılmaz'ın durumunun biraz daha farklı olduğunu geç de olsa fark ettim. Çok çok özür dilerim. :oops: :oops: Ama yukarıda yazdıklarımı da silmeye gönlüm razı gelmediğinden aynen duruyor. :p [size=2]Nota not: Bu notu mesajı yazdıktan 6 saat sonra ekledim.[/size]


Rekursion' Alıntı:
[size=4]... otobüsleri engellilerin de kullanabilecegi hale getirmek ise pozitif ayrimcilik degil, ayrimcilik yapmamaktir... [/size]

Burada hemfikiriz zaten. ;)





Üzgünüm :( sana bu konuda [size=6]"Yuppie ah yeah!!!" [/size] dedirttirecek hiç bi güç yok bu dünyada. Onu da bir sonraki paragrafta "Matrix" benzetmesi yaparak anlatmaya çalışmıştım. O nedenle kafa yormayı bile gereksiz buluyorum.. ;)

Bir başka topicte:
Baben' Alıntı:
[size=4] İnsanların hiç birisi bir diğeriyle tıpatıp aynı değil. Aynı yumurta ikizlerinin bile görünüşleri aynı sadece, iç dünyalarında çok çok büyük farklılıklar olabiliyor. İşin güzelliği de bu belki de.. Düşünsenize, aynı fabrikadan çıkmış gibi "tek tip" insan olsaydı nice olurdu halimiz. :D [/size]

Düşünsene.. O zaman uğruna mücadele yapılacak bir "pozitif ayrımcılığımız" bile olmayacaktı. Mücadele olmayınca, başarı ya da başarısızlık diye de bişey olmayacaktı. Bunlar olmayınca "keyif almak ya da almamak" duyumuzu da yitirecektik.. Şekersiz muhallebi gibi bir hayatımız olacaktı. :( Bunu da "ben almiim" kalsın.. :twisted:


Sabahın 6'sı oldu sayende. ;) Son sorunu da sonra cevaplayım olur mu? :)
 
Aferits arkadaşımız burada gerçekten bunlarımı dile getirmek istemişti? Yoksa site içindeki bazı insanların davranışlarınımı? Site içinde olan arkadaşların,
birbirleriyle ilişkilerinde, asgari olarak uyulması gereken ,sevgi saygı kurallarınımı dile getirmek istemişti?

Bumerang diye bi alet vardır hani,nereye atarsan at,hangi yöne atarsan at, aynı noktaya döner ya hani... Tartışmalarda bunu hissetmeye başlıyorum bazen...
Dağıtmayı oldum olası severim de... Kafamı toparlayamıyorum, yaşlılık işte.

Benim tanıdığım biri var,adı Yüksel,köyden... Bu arkadaş köyün en sevilen adamı desem inanın.Yüksel evden örneğin,ilaç almaya ilçeye gitmek için çıkar. Karşısına çıkan yaşlı bir ninenin ekmeğini alır. Sonra bahçeye su salmaya gider, bir arkadaşıyla. Yolda giderken bozulan minübüsün tamiri ile ilgilenir. İlçede karşılaştığı bir tanıdığının kaymakamlıktaki işlerine bakarlar. Akşam olur eve dönüncede; Hanımına ''ya hanım,aklımda bi iş vardı ama,bir türlü çıkaramıyorum'' der.Benimki bu hal olsa gerek.
Sevgiler....
 
Yaa sevgili kuyucak,

Dokunma geyiğimize.. :p

Nereye giderse gitsin.. ;) Onu bari özgür bırakalım..

Bir çok başlıkta oluyor bu.. "Başlığıa aynnnen sadık kalacaksınz." diye bir ayet inmemiş, değişmez anayasa maddesi de yok.. Hatta forum kuralı bile yok.. Önemli olan seviyeyi düşürmeden bilgi/düşünce paylaşımında bulunmak.. Gerisi hikaye.. ;) Yemişim başlığın konusunu.. :p

"Laf lafı açar" derler. ;) Ayrıca "Su akar, yatağını bulur" diye bir söz de var.
 
Pardon arkadaşlar kafama bir şey takıldı bu 2022 maaşını pozitif ayrımcılık olarak değil de sosyal devlet olmanın gereği olarak düşünemeyiz mi? Sanki sapla saman karışır gibi yada kavram karga gaşımı yaşıyoruz nedir anlayamadım bir yerlerde bir yanlışın olduğunu sezer gibiyim ama bir türlüde jeton düşmedi…. :) :)
 
E. "sosyal devlet olmanın gerekleri" de pozitif ayrımcılık başlığı altında incelenemez mi? "Ülkedeki vatandaşlararası sosyo-ekonomik ayrımın giderilmesi için, ayrımcılıktan birinci derecede sorumlu olan devlet/kamu tarafından yapılan iyileştirici/telafi edici çabalar" olarak tanımlayamaz mıyız sosyal devleti? :roll: (Yeni bir tanım buldum galiba, sanırsam, heralde :p ;) )
 
Birde şu “Pozitif ayrımcılığın” sözlük anlamına bakıp düşünelim sonra tam gaz devam ederiz bu işi bir sonuca bağlarız belkim :)



Pozitif ayrımcılık

ahada şokkkkk yazıyı tam okumadan buraya koydum sonra kaldığım yerden devam ettim ama 22. ve 23. maddeler beni çileden cıkardı allahını seven biri bu maddelerden ne anladığını bana anlatsın.......

Ve şu sorularımı cevaplasın

Kaldırımlara rampa yaparak engellilerin erişimini kolaylaştırmak umuma açık tuvaletleri engellilere uygun hale getirmek “Pozitif ayrımcılık” mıdır?

vikipedi`ye olan inancım bile sarsıldı :( :(
 
Yani sevgili halil!!!!

Açıkcası güldürdün beni.

Sadece o maddelere mi takılı kaldın? Diğer maddeler sana göre tepeni attıracak cinsten değil öylemi? :D Çoğu oldukça bilimsel bu tanımların altıncısının son bölümünü pek sevdiğimi söylemeliyim.

Çoğunlukla çoğu işlerde buna benzer iş yaptığımızı da düşünmüyor değilim :D
 
Sakatların neden "halden anlar" olmaları gerektiğine ve ayrımcılık yapmamaları gerektiğini bu haftaki yazımda tartışacağım..

***
Vikipedi'ye bir zamanlar yazdığım açıklama:

  • Negatif Hak

    Negatif hak, bir toplumda ayrım yapmadan, azınlık-çoğunluk demeden herkese tanınan haklardır; ör. Toplu ulaşımdan yararlanma, mülk edinme, eğitim-sağlık vb. haklar.

    Ne var ki sakatlığı bulunan kişiler bu haklardan yararlanamamaktadırlar. Çünkü herkes için olması gereken bu haklardan yararlanma koşulları, sakatlar gözardı edilerek planlandığı/düzenlendiği için (tekerlekli sandalyeye uygun olmayan toplu ulaşım araçları, yüksek kaldırımlar, asansörsüz binalar, rampasız girişler, mimarisi uygun olmayan eğitim kurumları, alışveriş merkezleri, ayrımcı tutumlar vs.) son tahlilde kullanılamaz haldedir. Yani sakatlığı olan (ya da azınlık olan) kişiler dezavantajlı hale düşmekte ve bu negatif haklardan yararlanamamaktadırlar. İşte böylesi durumlarda pozitif ayrımcılık devreye girmektedir

    Pozitif Ayrımcılık/Hak

    Yalnızca “dezavantajlı” gruplara mensup bireylere verilen ekstra haklardır. Dezavantajlı gruplar herkesin rahatça kullanabildiği Negatif Hakları çeşitli sebeplerden dolayı kullanamadığı için; onlar ancak bazı özel birtakım haklara sahip olurlarsa çoğunlukla gerçekten eşit olma şansını yakalayabilecekleri için, fazladan haklarla desteklenmelidirler.

    Örneğin ülkemizde herkesin kamuya açık tuvaletlerden yararlanması bir (negatif) haktır. Ne var ki tekerlekli sandalye kullanan veya başka sakatlığı bulunan kişiler çoğu zaman bu tuvaletlerden (merdivenler, dar alanlar vb. sebeplerden dolayı) yararlanamazlar. Bu durumda devlet bu tuvaletlerin açılması ve kullanılması ile ilgili düzenlemelere bir madde ekleyerek bu dezavantajlı grup için ekstra pozitif düzenleme yapar ve der ki: "tuvaletlerin girişinde şu-şu ölçülerde rampa, tuvalet kabinleri, kapıları, lavabolar şu-şu özelliklerde olmak zorundadır". İşte bu durumda devlet dezavantajlı kişiler için bir pozitif hak öngörmüş, bu kişilerin herkesle gerçekten eşit olabilmesini ve negatif haklardan yararlanabilmesini sağlamış oluyor.

    Tekrar etmek pahasına: Pozitif ayrımcılık fazladan bir hak değildir. Sadece herkesle gerçekten eşit olunabilmesinin garanti altına alınmasıdır.
 
halil-yılmaz' Alıntı:
Birde şu “Pozitif ayrımcılığın” sözlük anlamına bakıp düşünelim sonra tam gaz devam ederiz bu işi bir sonuca bağlarız belkim :)

...
vikipedi`ye olan inancım bile sarsıldı :( :(

Sevgili halil-yılmaz, o alıntısını yaptığın yer: Ek$i sözlüktür, vikipedi değil..

Ek$i sözlük ki, internet dünyasının bildiğim en süper geyik ortamıdır. :D Hiçbirimiz oradaki baba geyikçilerin eline su dökemeyiz.. :p

Bir sayfası vardır ki ilk maddesi şöyledir:
[size=4]1. yeni ekşi sözlük marşının ilk mısrası.[/size]
Bu sayfanın adı da: bu sitede yazilanlarin hicbiri dogru degildir .. gerisini sen hesapla.. :D

Lâkin, linkini verdiğin sayfadaki 21. maddeyi daha çok tuttum ben. :D
[size=4]21. cinsiyetçilik yahut azınlıklar gibi iki populer konuyla sınırlı algılanmaması gereken bir politika biçimidir..
misal, yol kenarlarına kaldırımlar yapmak, negatif haklar kapsamında, herkese yolda güvenli yürüme olanağı verir..
ancak, yürüme engelli ve tekerlekli sandalyeye bağımlı vatandaşların da o kaldırımlardan faydalanması için kaldırım başlarına eğim vermek bir pozitif ayrımcılık örneğidir..

ha, o eğimleri, biz karda kayıp düşüyoruz diyen esnafın çimentoyla kapaması yahut tahta ile basamaklandırması da bir nevi öküzlük örneğidir ama o, bambaşka bir başlık konusu..[/size]

Ve o sayfadan aldığım başka bir link de beni nereye götürdü:
[size=4]Pozitif ayrımcılığın engelliler üzerindeki etkisi
Doğdukları andan itibaren fiziki farklılıkları, sosyal politika uygulamaları ve düzenleme eksiklikleri dolayısıyla başkalarının yapabildiği birçok mahrum bırakılan engellilerin bu durumunu azaltabilmek adına bazı yasal düzenlemeler yapılmıştır. Pozitif ayrımcılık adına, işe uygun insan bulmanın yanında iş yerini de insana uydurma prensibi benimsenmiştir. Bu düzenlemelere göre; işverenler engelli çalışanlarına doğrudan ya da dolaylı olarak ayrımcılık yapamazlar. Engellilerin çalıştığı alanlarda yapacakları iş, onların fiziksel yetkinlikleri dahilinde olmalıdır bu bağlamda çalışma yerinin engelli çalışanlar için uygun olarak düzenlenmesi gerekir. Bunun yanında, 100 çalışandan daha fazlasına sahip olan işveren, 3% oranında engelliye iş imkanı sağlamak zorunluluğundadır. Bu sayede engellilere iş hayatında da fırsat tanıyarak, topluma kazandırılmaları amaçlanmıştır. Bu da pozitif ayrımcılığın engelliler açısından ulaşmak istediği en temel hedeftir.
Pozitif ayrımcılığın dengeli bir şekilde uygulanması önemlidir. Engelli bir çalışan, yaptığı bir hatadan dolayı uyarılmıyorsa, pozitif ayrımcılığın yapısı etkisi kaybolarak beraberinde sorunlar getirebilir.[/size]

Yani halilcim,

Senin yukarıda konuştuğmuz durumun, üsteki metinde altını çizdiğim yere göre hukuksal bir durum. Eğer delilli ispatlı uğraşabilirsen, AİHM'ye kadar yolu var. Bunun için ayrı bir pozitif ayrımcılığa/hakka gerek yok, bence! OK ;)
 
Rekursion' Alıntı:
...
babenjim' Alıntı:
Pozitif ayrımcılığı olmayan, yapılamayan bir ayrımcılığa "AYRIMCILIK diyebilir miyiz?
bu soruyu neden sorma geregi duydugunu anliamadim ama hersheye tersinden (de) bakmayi severim ya hani :) bu yüzden soruyu tersyüz edip sana iade etmek istiom, kabul edersen tabe; her "pozitif ayrimciligi" gerektiren olgu ille de ayrimcilik sonucu olushan bishi midir? ;)...
...

not; shu "pozitif ayrimcilik" deyimine isinamadim gitti, "pozitif hak" ile ayni sheyleri cagirishtirmio nedense bana... hatta "pozitif hak" yerine de "telafi hakki" denilmesi daha iyi olur gibime gelio...

Rekucum, ;)

Sözümü unutmuş değilim.

her "pozitif ayrimciligi" gerektiren olgu ille de ayrimcilik sonucu olushan bishi midir?
diye sormuşsun..

E.. heralde.. Pozitif hakkı tanıyan kurum/işletme vb. durup dururken, ortada ayrımcılık yokken "al sana pozitif hak veriyorum, tepe tepe kullan" demez.. :D Derse mutlaka arkasında başka bişeyler ararım ben.

Bir de o "telafi hakkı" olmuyor. :( Başka anlamı varmış çünkü

Ben sana bi soru sorayım.. Kabul edersen tabe.. ;)
Yukarıda halil-yılmaz'ın iş konusundaki ayrımcılıkla anlatığı olay, Alamanya'da yaşanır mı, yaşanırsa sonuç ne olur?
 
Evet Baben abi haklısın alıntı yaptığım yer E$ki sözlük fakat daha sonra vikipedi`yede paktım orda`ki tanım`da benim anlayışıma ters düştüğü için vikipedi ye olan inancım sarsıldı dedim zaten o anda şok yaşadığım için bunları acık`la yamadım O.Boğanın yazısın`da vikipedi`nin pozitif ayrımcılık tanımını tuttuğunu görmem şu an bana ayrı bir şok yaşatıyor (benim tanıdığım yada tanıyabildiğim kadarıyla o.boğa buna tanıma isyan etmesi gerekirdi)dünden beri şoktayım yani…

Bir kere daha neden bu tanımlara karşı çıktığımı anlatayım belki beni anlayan birileri olur kaldırımlar o ülkede yaşayan insanların trafiğin akışını bozmadan ve kendi can güvenliklerini tehlikeye düşürmeden kullanmaları için yapılır peki o ülkede yaşayan insanlar için yapılır diyoruz engelliler o ülkede yaşayan insanlar değilmi? Sen devlet olarak sakatlar için kaldırımlarda yeterli düzenlemeyi yapmazsan ben buna ayrımcılık derim yok eğer yaparsan`da bunu adına /yada başına pozitif kelimesi ekleyerek sanki hakkı olmayan ekstradan bir şey vermiş gibi görünmene /göstermene benim vicdanım razı gelmez aynı şeyler toplu taşıma araçları,umuma acık tuvaletler için`de geçerlidir bildik mana`da sağlam insanlar bu haklardan yararlanıyorsa bende sakat olarak yararlanmalıyım benim yararlanmam için bir düzenleme yapılırsa`da bunun adına pozitif ayrımcılık demek yine benim anlayışıma göre sanki hakkım olmayan bir şeyin birileri tarafından bana lütuf`da bulunulmuş gibi gösterilmesidir…..
 
Halilcim,

Şimdi bir yarış düşün. 7 kişi aynı çizgiden başlıyor, 1 kişi 10 metre geriden başlıyor. İşte pozitif hak bu kişiyi sıfır noktasına getirmek için verilir. Ama o kişi (veya başkası) diğerlerinden 10 metre önden başlarsa o zaman "lütuf" olmuş olur.

Yani konu, OturanBoğa'nın orada da yazdığı gibi: "Tekrar etmek pahasına: Pozitif ayrımcılık fazladan bir hak değildir. Sadece herkesle gerçekten eşit olunabilmesinin garanti altına alınmasıdır." Neymiş?.. Pozitif hak, "başına pozitif kelimesi ekleyerek sanki hakkı olmayan ekstradan bir şey vermiş gibi" gösterilmek değilmiş. ;)

Sen ayrıntılara ve "lütuf gibi gösterilmesine" takılma hiç. Onlar kendilerini tatmin etmekten başka bir şey yap(a)mıyorlar. "Sadaka verdik, sevaba girdik" sanıyorlar. Garibanlar.. :evil: :twisted:
 
Pozitif hak, ortada bir eşitsizliğin varlığı halinde gündeme gelen (geçici) bir argümandır. Yani, önce bir haksızlığın olduğu tespiti olur (aaa, herkes rahatça şun-şunu yapıyor, ama sakatlar/kadınlar/eşcinseller vb. yapamıyor, daha doğrusu çeşitli mekanizmalarla yapamaz hale getiriliyor), sonra o eşitsizlik giderilsin diye (o eşitsizliği doğuran ya da sebep olan, ya da eşitsizliğin ortaya çıkmasını engelleyemeyen düzenlemeleri ortadan kaldırmak için) yeni düzenlemeler öngörülür. İşte bunlara pozitif haklar/düzenlemeler deniyor. Bunlar hem geçicidir, hem de bir sorunun varlığına dikkat çekerler.
Bu süreçte kanun yapıcılar birşeylerden ders alır, ve "normali" herkes için erişilebilir/kullanılabilir hale getirmeye yönelik düzenlemeler yaparlar. Ve eğer sonunda herkes gerçekten eşit hale gelmişse, o andan itibaren pozitif/ekstra hak verilmesine de gerek kalmaz zaten... Ama o aşamaya dek bazı grupların korunması gerekmektedir.

Yani, "kardeşim önce önümüze engeller koyuyorsunuz, sonra o engeleri kaldırmak için ekstra haklar veriyormuş gibi yapıyorsunuz. Siz bize engel olmayın, başka şey istemeyiz.." demekle, pozitif haklar talep etmek çelişmez. Şöyle düşünelim. Liberalizim ne vaaz eder: Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler.... İyi ama bıraktığında "güçsüz olanlar" hep eziliyor! Hah! İşte burada devlet, "bırakmıyoruz, aksine, haddinizi/sorumluluğunuzu bilin" demiş oluyor....

Ama son tahlilde Halil'in -olumlu anlamda- cüretkar olması çok çok çok önemli ve hatta yaşamsal. Evet, önce önümüze engelleri kim koyduğunu açık açık ifşa etmeliyiz. Sonra bir geçici çözüm olarak pozitif düzenlemeleri talep etmeliyiz, ve fakat son kertede hedefimizin (olması gerekenin) eşit/engelsiz/özgür/adil bir yaşam ve yaşam koşulları olduğunu unutmamalıyız, unutturmamalıyız. Hedef bu yani... Engelleyenleri/dışlayanları bu edimlerinden/tutumlarından men etmeliyiz...
 
Ayrımcılık şart !

Baben sözü dinleyip, kendi görüşlerimi anlatmak istedim. Pozitif ayrımcılık da, ayrımcılık değil mi? Bunun sonucu negatif ayrımcılığı (OLGU YADA VERİ) kabul etmiş olur muyuz?
Bize düşen ayrımcılığı toptan red etmek değil midir?

Bence bize düşen tek şey var, ÇÖZÜM üretmek. Binlerce yıllık biriken engelli sorunları barajını, dinamitlemek... Şu anda, yani ANDA, düşünmek ayrı şey, olayın felsefesine kapılıp, uzun vadede düşünmek ayrı şey. Bu barajı dinamitleyecek elimizdeki tek güçte şu anda, POZİTİF AYRIMCILIKTIR.

Burada üzerinde durulması gereken kavramlar vardır muhakkak. Bunlar;
-Pozitif ayrımcılık kimsenin istediği/verdiği bir lütuf değildir, olmamalıdır. Burada iyilik, sevap-günah vs yerine temele, İNSAN ONURU konulmalıdır. Yapılan işlem, son anlamda pozitif ayrıma tutulan kişilerin, evrensel-ulusal insani değerlerle, yaşamasının altyapısını sağlamak olmalıdır.
-Pozitif ayrımcılık, bir ayrıcalık, İMTİYAZ istemeye dönüşmemelidir.

Çok kısa zaman önce, yeni oluşacak sivil anayasada engellilerin yeri olmalıdır diye açılan başlıkta benim önerim şuydu: en temel sorunlarımız olan, ekonomik, kentsel yerleşim ve cinsel sorunların çözümü, anayasa güvencesi altında olsun.

Eminim bir çok okuyan bıyık altından gülmüştür. Ama Rekursion bunun doğrusunu anlatır bize. Örneğin Almanya'da ağır sakatlığı olan kişilere özel hemşire veriliyor ve genellikle bunlar eşler oluyor, ciddi paralar alıyorlar ayrıca da.
Örneğin bir pozitif ayrımcılık teklifi yapsak; Evlenecek engelli vatandaşlara
devlet ev ve araba yardımı yapar, iş bulur. Bakın o zaman popüleriteye sakatlardaki.
Saygılar...
 
kuyucak demişki

Eminim bir çok okuyan bıyık altından gülmüştür. Ama Rekursion bunun doğrusunu anlatır bize. Örneğin Almanya'da ağır sakatlığı olan kişilere özel hemşire veriliyor ve genellikle bunlar eşler oluyor, ciddi paralar alıyorlar ayrıca da.
Örneğin bir pozitif ayrımcılık teklifi yapsak; Evlenecek engelli vatandaşlara
devlet ev ve araba yardımı yapar, iş bulur. Bakın o zaman popüleriteye sakatlardaki.
Saygılar...

Ne yalan söyleye`yim ben bu teklifi tuttum hem bekarım hem arabam yok hem`de evlenmek istiyorum…. :) :)

Amma bunu böyle dersem daha önceki yazdıklarımla çelişkiye düşmüş olurum`ki bu durum`da Babem abim tepeme biner valla :( hani sen lütuf istemiyordun diye sorar. belki`de haklıdır sormakta ama bence bu teklif her şeye rağmen tartışılmalıdır şimdi bunu pozitif ayrımcılık olarak değil`de sosyal devlet olmanın gereği olarak tartışsak desem bu sefer`de Babem abi kıvırma diyecek iyimi :) gel`de çık işin içinden…..
:(

Ama coğusu söylemese`de cinsellik biz engelliler için cok ama cok önemli bir konu nasıl yapılır bilmiyorum ama mutlaka bir çözüm yolu bulunmalı bulunabilinirse tabi....
 
kuyucak' Alıntı:
...

Çok kısa zaman önce, yeni oluşacak sivil anayasada engellilerin yeri olmalıdır diye açılan başlıkta benim önerim şuydu: en temel sorunlarımız olan, ekonomik, kentsel yerleşim ve cinsel sorunların çözümü, anayasa güvencesi altında olsun.

Eminim bir çok okuyan bıyık altından gülmüştür. Ama Rekursion bunun doğrusunu anlatır bize. Örneğin Almanya'da ağır sakatlığı olan kişilere özel hemşire veriliyor ve genellikle bunlar eşler oluyor, ciddi paralar alıyorlar ayrıca da.
Örneğin bir pozitif ayrımcılık teklifi yapsak; Evlenecek engelli vatandaşlara
devlet ev ve araba yardımı yapar, iş bulur. Bakın o zaman popüleriteye sakatlardaki.
Saygılar...

E.. böyle bir teklif anayasaya konulacak madde için yapılırsa "bıyık altından gülünür" tabii..

Çünkü, "cinsellik" kişisel bir olgudur/sorundur, çözümü de kişisel olmalıdır. Bunu anayasa maddesi haline getirirsen toplumsallaştırmış/genelleştirmiş olursun. "Kişisel tercihlerin ayrımcılık mı, değil mi olduğu" tartışması burada başlıyor işte (bkz. türban)..

Sonra, Türkiye gibi, bu tür sorunların sadece sakatlar için değil de, sağlamlar için de bir aysberg gibi devasa problemler oluşturduğu bir ülkede, anayasaya böyle bir madde konulduğunda inanın ilk itiraz sağlamlardan gelecektir hatta "isyan" çıkacaktır.

"Onlara var da bize yok mu" diye. :shock:

Hatta "sizin sosyal haklarınız bizde olsaydı bizim köyün alayı i… olurdu, kardiş" :twisted: diye biten fıkradaki gibi, sakatların sayısı da birden bire 18 milyona çıkarsa hiç şaşmamak gerek.. Her şey dengeli olmalı..
 
Üst Alt