Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

[Tartışma] Mutlu olmak için illa tüm organlar olmalı mı?!

OturanBoğa

Yönetici
Üyelik
9 Ocak 2003
Konular
676
Mesajlar
58,529
Reaksiyonlar
944
Mutlu olmak için illa tüm organlarınızın olması mı gerek? Ne bilim, bir kolu olmayan ya da felç olduğu için tekerlekli sandalye kullanan birinin mutlu olup olmamasının, bu uzuv kayıplarıyla doğrudan nasıl bir bağlantısı olabilir?!
Moda olarak sunulan ve "normal" diye dayatılan kriterlerde olmak ya da olmamak mıdır mutlu olmanın belirleyicisi?
Mesela sivilceli olunca mutsuz oluruz genelde. Çünkü sivilceli olmak hoş karşılanmaz toplumda ve dalga geçilecek bir unsur, bir baskı aracı oluverir bir anda ve derhal o sivilceleri giderecek moda ürünler kullanmamız gerektiğini düşünüveririz! Oysa sivilce, bu toplumsal baskı olmasa, yaşamı sürdürmekte/mutlu olmakta tamamen etkisizdir.
Pekii, bu durumda sorgulanması gereken eksik uzuv ya da basit iki sivilce midir, yoksa bu sivilceyi ve farklılığı sorun sayan bakış açısı mıdır? Ve kim belirler bu "normal"leri?
Ssakat olmanın bu sorgulamalar için bizlere ciddi bir avantaj sağladığını söylemek yanlış olmaz diye düşünüyorum; insanlık adına!..
 
Lise yıllarımdaki en yakın arkadaşımın ( hala en yakın ) kilo sorunu vardı.
Sınıfta benim sakatlığım dalga konusu olmazken onunla çok uğraşır kalbini kırarlardı. Sırf dalga geçmek için aşk mektubu yazıp eğlenirlerdi. Evde annesi zayıflaması için baskı yapardı. Düşünebiliyor musunuz ben bacaklarımı hiç takmadan istediğim mayo-bikiniyi alıp giyerken birlikte gittiğimiz mayo alışverişlerinden ağlayarak dönerdi. Gençliğinin en güzel yıllarını takıntı halinde diyet- spor - baskül üçlemesi ile geçirdi. Şimdi dal gibi ince :)
Hangimiz mi daha mutluyduk ? Ölçülüp, biçilen , kıyaslanabilen bir kavram olmasa da sanırım ben daha mutluydum diyebilirim.
 
Evet ne komiktir ki ufacık bir sivilce yüzünden güzelliğim bozuldu krizine giren insanlar var toplumumuz da. Bu sakatlığından utanıp etek giymeyen denize girmeyen insanlar içinde geçerli. Tüm organları yerinde olsaydı peki bu insanlar mutlu olur muydu? Bence olmazdı çünkü bunun temeli kendine olan güven duygusuyla bağlantılı. Kendine güveni olmayan insanlar her zaman bir şeylerden utanacaklardır. Hayatlarının içine kompleks girmişse bir kere asla bunu silemezsiniz. Her şeyleri tam olduğunda bu sefer kendilerinden güzelini , beceriklisini kabul edemezler. Yani bunun adı organların tam olmasıyla gelen mutluluk değil bence. Kendine güvensizlik, kendi yetersizliği. Ve yine bence bu bir tür hastalık. Aynı fobiler gibi. Bu yüzden bu tür insanların önce bu komplekslerini yenmeleri sağlanmalıdır bu yönde tedavi görmelidirler. Kendileri ile barışık olmayı öğrenmelidirler. Aksi taktirde sorunlarının daha ciddi hastalıklara gideceğine inanıyorum ben.
 
Mutluluk aslında anlık birşey. Ne engelli olmakla ilgisi var nede engelsiz olmakla. An geliyor insan kendini dünyanın en mutsuz insanı gibi hissediyor.Çevresindeki bütün herşeyi olumlu,olumsuz negatif algılıyor .An geliyor bütün eksiler artıya dönüveriyor. Mutluluk birazda bakabilmeyi bilmekte sanırım. Gözün olsada, kolun olsada bakmayı kullanmayı bilmiyorsan mutlu olacak birşey de yok ortada.
Aslında insanoğlu biraz garip birşeyleri kaybetmeden onun varlığıyla mutlu olmayı pek beceremiyoruz. Kaybettikten sonrada keşkelerle başlayan cümleler kurmaya başlıyoruz. Mesela çoğumuz şuanda bu formda olduğumuz için, interneti kullanabildiğimiz için ne kadar şanslı olduğumuzun, bunun bizim için bir mutluluk kaynağı olabileceğinin farkında değiliz taki bu imkanlardan mahrup kalıncaya kadar...Düşünüyorumda internetimin olması beni hiç mutlu etmiyor ama olmasa mutsuz olurdum sanırım:) Demek ki varolanın farkına varmak gerekiyor mutlu olmak için. Olmayanlar ve olamayacak olanlar için hayıflanmayı, keşkelerle dolu cümleler kurmayı bırakıp...
 
Hayatın birçok evresinde Sıkıntılar yaşadım ;Üzüldüm,Ağadım, Mutsuz oldum. bunlara sebep: '' Engelli Olmam '' değildi , kesinlikle değildi
 
Nasıl mutlu olyorsam öyle yaşarım. Asla engel tanımam.
Ne bir parça eksikliği nede başka bir şey engel teşkil edemez.
 
Bana göre ;
Bu soruya cevaben, mutluluk kavramı göreceli hal alır,,
Sorgulanması gereken adı üstünde olan basit sivilce değil, eksik uzuv’dur..
Bunun da sorgulama bir açmaza götürür,,
Beyin fonksiyonları ile görsellik aynı paralelde gitmediği sürece bu böyle olacaktır..
Ticari mantalite normalleri belirler,,,
 
(EVET MUTLU OLMAK NASIL BİR DUYGU ACABA) MUTLU OLAMAK BENCE BAŞKASININ MUTLU OLMASINI SAĞLADIGIN ANDA UMUTLU OLMAKDIR BENCE MUTLU OLMAK BUDUR
 
Dünyada yaşayan her insan gibi
yeri gelir ağlar yeri gelir gülerim.
elbetteki engelimizin bize yaşattığı sıkıntılar oluyordur
ama bunu kendime dert edip mutluluğumu engelliyemem :)
 
Soruyu farklı bir şekilerde sorup farklı bir açılardan yaklaşalım.

Şöyle; Sizi mutsuz edebilecek en küçü şey nedir ? sorusunun cavabı , an itibariyle milyonlarca şeydir.

Soruyu "sizi mutlu edebilecek en küçük şey nedir ? "diğe değiştirdiğimizde sorunun cevabı yine aynı an itibariyle milyonlarca şey.

Netice itibariye yüzündeki sivilcesi nediyle mutsuz olan bir kişinin, bir kuru gül ile de çok mutlu olabilmesi muhtemeldir.

( kayarak düşüp bitarafımı incitebileceğim buzlanma beni mutsuz etmez ancak pantatonumda gördüğüm çift ütü çizgisi motivasyonumda deprem yaratbilir ki bunun üstüne duyduğum canım nasılsın sözü yıkık motivasyonumun ilacı olabilir :).. )

yani küçük şeylerden mutsuz olanlar, küçük şeylerle mutlu olamazlar önermesi yanlıştır. Buna paralel büyük problemlerle yaşamak durumda olanlar mutsuz olurlar önermeside yanlıştır.

Durum itibariyle problemleri onları mutsuz edebilir ancak durum itibariylede çok küçük şeyler onlara büyük mutluluk yaşatabilir.

konu itibariyle engelli, engelsiz ayırımı yanlıştır. ki mutluluk ayırmıyor.
 
Bu tartışmayı açmaktaki amacım, sakatlığın mutlu olup olmamakla doğrudan bir ilgisinin buşunmadığının altını çizmektir. Sakat olmayan kişiler, sakat ve mutlu birilerini gördüklerinde şaşırırlar genelde! "Ne güzel, sakat ama mutlu. Ne azimli..." diye düşünür ve çoğu zaman bunu dile getirirler. Yani daha en baştan itibaren sakat olan kişilerin mutlu da olamayacakları düşüncesi hakimdir zihinlerde.
Oysa yaşam akışında insanın durumunu anlatan söz ve bakış açısı "sakat ama..." değil, "sakat ve..."dir;
sakat ve akıllı/aptal, sakat ve çalışkan/tembel, sakat ve güzel/çirkin, sakat ve ve ve ve ve...

Sonuç olarak "sakat ama" ile başlayan bakış açısı, daha en baştan sakatlığı her şeyin üstünde olumsuz bir durum olarak algılar ve aşağılayıp "öteki" yapar, sakatlığı olumsuzlar.
Ve bu yanlıştır.
Sakat olmayanlar bilmelidir ki sakat olmanın sarışın-esmer-kumral-mavi gözlü vs. olmaktan hiç bir farklı yoktur. Sakat olmak, insanı sıradan insan olmaktan alıkoymaz!
 
SLM

ONEMLİ OLAN FİZİKSEL ENGEL DEGİL KALP VEE KAFANDA SORUN YOKSA YETERLİ FİZİGİNLE DEGİL KALBİNLE YASA (İÇİNDE UMUT YOKSA YASAMAK BOS GELİR İNSANA UMUDUNLA YASA )
 
Merhaba,

Sevgili kardeşim ben bu konuda senin gibi düşünmüyorum. Yani sakat olma halinin sarışınlık ve esemerlikteki gibi bir farka tekabul ettiği fikri bence doğru olmadığı gibi çok da gariptir.

Mutluluk kavramının engelli bireyin sahip olduğu sakatlıkla olan etkileşiminden önce belirtilmesi gereken; sağlıklı, sağlıklı olduğu gibi hayatta bilinen anlamda ciddi sorunları olmayan insanlar için bile bir problematik olduğudur. Mutluluğun ne olduğu, ne gibi durumlarda ortaya çıkacağı, ne kadar süreceği binlerce düşünür tarafından binlerce farklı düşüncelerle temellendirilmeye çalışılmıştır. Bu felsefi tartışmayı tekrar açacak değilim.; ancak işin sakat olmakla ilintili kısmı hakkında kendi düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.

Engellilerin dünyasına adımımı atalı önümüzdeki mart ın 19 undan itibaren beş yılı doldurmuş olacağım. Bu süreç zarfında daha ilk günlerden itibaren asla pes etmeyen ve hayatın avuçlarından "yaşamak" adına ne koparırsam kardır şeklinde bir felsefeyle hareket ettim. Bu haldede yapılacak yaşanılacak çok şey vardı. Elde edilecek sayısız başarı bizim içinde biryerlerde bekliyordu ve bizlerin yapması gereken uygun koşulları araştırıp bizi bekleyen bu başarıları elde etmek için çalışmaktı. Ben kendi adıma engelliliği avantaja dönüştürmenin yollarını aramışımdır hep. Peki dedim kendime evet artık sakatım... Hayat artık eskisi gibi olmayacak..Peki Öyleyse bu durumda daha önceki hayatımda yapma fırsatı bulamadığım şeyleri gerçekleştireyim... Okumak istediğim ancak fırsat bulamadığım yüzlerce kitabı okumak, üniversite eğitimi almak, bağlama çalmak... bunlar benim engelli olmakla gerçekleştirme fırsatı bulduğum hayallerimdi. Hepsini yaptım ve yapmaya devam ediyorum; ancak bana şimdi sorsanız "Peki Bülent bunları yapamama pahasına geçmişe dönmek ister miydin?" diye cevabım kesinlikle "EVET" olurdu. Öyleyse bütün bu mutluluk verici edimlerin dışında değerlendirilmesi gereken bir durum var ortada. Nedir o? Şöyle söyleyelim. İnsan doğası gereği koşmak, tırmanmak, dans etmek, cinselliğini yaşamak gibi bir takım özelliklerle donanmış bir canlı. Her şeyden önce bu edimleri yerine getirememe durumu insanın doğasına ters bir durum. Bu terslik halinin gözardı edilmesine karşıyım. Bu terslik hali bir "realitedir" ve kişinin bunun farkında olması gerekir bu durumu yok sayarak polyannacılık oynaması değil...

Peki bu durumu yok saymamak ne demektir. Bence gerekirse bu durumun üzüntüsünü de yaşamaktır..."Ben ayaklarımı kaybettim ; ama inanın ben çok mutluyum" diyen birinin ruh haline kuşkuyla yaklaşırım. Kuşkuyla yaklaştığım o insanın "o anki" mutluluğu değil tabi. Mutluluğun sakatlıkla özdeş hale getirilmesi... Yoksa insan her halde mutlu olacak bir şeyler bulabilir. Örneğin annenizi kaybettiniz. Hepimiz için korkunç bir durumdur bu.; ama bu durumda dahi sizi mutlu edecek bir şeyler olabilir. Ama bunlar annenizin ölümünü umursamamanız gerektiği anlamına gelmemeli.

Sakatlık kendi içinde mutlu olunacak bir durum değildir ve ben de sakat olduğum için mutlu değilim. Sakat bir insanın mutlu olmasının yolu bence bu durumundan uzaklaşmasıyla mümkün olabilir. Hayatta gerçekleştirildiğinde kişiyi mutlu kılacak yüzlerce, belki binlerce eylem var. Engelli birey bu nedenle hayatın içine daha çok atılmalı, yaşamı soluk soluk içine çekmeli ve bu şekilde elde edeceği mutluluklar sakatlıkla birlikte kaybettiklerini ona unutturmalıdır. Bakın son derece açık konusuyorum. Ben kendi adıma hiç bir şey yapmasam ve evimde sakatlığımla başbaşa kalıp hayatı bu gerçeğim üzerinden yaşamaya kalksaydım bu benim için çok zor olurdu; ancak ben yaşamda elde edilecek başarıların, yaşanacak başka mutlulukların hayaliyle bu durumu umursamayacağım bir noktaya gelebiliyorum. Aksi zaten olamazdı. İşte bu nedenle engelli, bireyin mutlu olmasını onun hayatın içine sokulması, yaşamın büyülü yüzüyle karşılaşması sayesinde mümkün olabileceğini düşünüyorum. Okuyan , araştıran, öğrenen ve tüm bunları yaparken elde ettiklerinin verdikleriyle mutlu olabilen... Hayata bu şekilde nufüz edebilen birey herşeyden önce kendisine fazlaca önem vermemesi gerektiğinin farkına varır. Evrendeki minicikliğinin farkına varırken aynı zamanda ne inanılmaz bir derya olduğunuda görür ve bu durumdan memnun olur. Aksi, artık kasları erimiş ayağınızla her gün yüzleşip ardından "olsun ben bu ayaklarlada çok mutluyum" gibi bence özünde çok saçma cümleler kurmaya benzer ki engelli bireyin mutluluğunun bu değil, aksine bu gerçeği aşmakla ilintili durumlar sayesinde olabileceğini düşünüyorum. İşte bu nedenledirki engellilerin yaşamın içine daha çok dahil olmaları gerektiğinin altını çiziyoruz. Yaşama dahil olmak demek kendinizin ve sorunlarınızın önemsizleşmesi demektir çünkü...Yaşama dahil olmak demek insanlşığın ortak sancılarını da hissedebilmeniz demektir. Bu sancıları duymaya başladığınız anda kendi küçük ağrılarınızı umursamamaya başlarsınız. Yoksa kendi ağrılarınızdan(sakatlıgınız) ibaret bir hayatınız var ise eğer bu durumun gölgesinde bırakın onunla mutlu olmayı normal kalmanız bile mümkün olmaz bence.


Sevgiyle
 
Sakatlığın mutlu olup olmamakla doğrudan bir ilgisinin olduğunu sanmıyorum.Herşey kişinin kendi elindedir,bazen en ufak bir meseleyi kişi kendine dert eder ve yaşamı kendine zindan eder.
Bazende ufacık bir mutluluk onun için Dünyalar kadar değerlidir.
Sakatlık veya bir uzvun eksik olması yaşamda bazı kısıtlamar getirse de mutlu olup olmamakla pek bir ilgisi yok.
 
İNSAN İNSANDIR.ENGEL MENGEL İNSANIN İNSAN OLMASINI ENGELLEMEZ.MUTLULUĞUN ENGELLİLİK İLE ALAKASINI KESİNLİKLE VE ALTINI ÇİZEREK RED EDİYORUM.BU BENİM FİKRİM. DİĞER FİKİRLERE SAYGIM SONSUZ. 8)
 
walla oturanboa "sakat olmak esmer-kumral-mavi gözlü vs. olmaktan farkli degil" demishsin ama biraz abartmishin gibi geldi bana :)

mavi göz ile kahverengi gözün arasindaki tek fark renktir, sadece görüntüden ibaret... ama felcli bi bacakla saalam bi bacagin farki biraz daha büyük; ishlevsel bi fark... insanin günlük hayatini doorudan etkileyebilen bi fark... en azindan yardimci aletler gerektiren bi fark, sarishin olmaya pek benzetemiom... tabe bu mutsuzlugu gerektiren bi durum degil... tipki sarishin veya esmer olmanin birer "mecburi mutluluk faktörü" olmadigi gibi...

o cümlenin dishinda sölediklerinin hepsine katiliom... hepimisde siradan birer insanis elbette...

biraz kadin-erkek meselesine benzio galiba bu... kadin ve erkekler bayagi bi farkli aslinda (bence)... ama biz kadinlar tutupta "yaw bu erkekler -kadin olmadiklari halde- nasi oluo da mutlu olabiliolar?!" diye shashirmios mesela =)p

mutlu erkek normalse, mutlu kadin normalse, mutlu homoseksüel normalse, mutlu kumral normalse, mutlu cocuk normalse, mutlu yetishkin normalse, mutlu sakat neden normal olmasin???

bi zengin bi fakirin mutlu olabilmesine shashiosa, kendisinin onca servete ragmen o fakir insan kadar mutlu olamadigina akil erdiremiosa bu onun önyargili oldugunu ve kendini o fakirden üstün gördügünü gösterir bence...

"mutlu sakat" anormal degildir...
bu herkes tarafindan anlashilsin artik !!!

ama sakat insanin mutlulugunu engelleyebilen asil engelleri görmeyip, görmezden gelip, hatta bu engellere katkida bulunup, ayrimcilik yapip, o insanlari dishlayip, yok sayip sonrada hala mutlu olabilio die shashmak cok anormaldir... asosialdir...
 
Mutlu olmak engelli olmak veya engelli olmamakla ilgisi yok bence ama tabiki engellinin daha çok sorunu oluyor daha çok her seyye pozitif bakmakla ilgisi var hayatta ne kadar zevk almayi bildigine bagli bakarsin herseyi vardir mutsuzdur sevmeyi bilmek lazim hayyatti yasamayi :D
 
Sakat olmak elbette mutluluk verici bir şey değildir. Kimse sakatım diye sevinmez (bazı istisna durumlar da vardır elbette).
Ve elbette sakat olan kişiler sakatlığını reddederek, görmezden gelerek polyannacılık oynasın ve rol yapıp mutlu görünsün de demiyorum.
Şunu demeye çalışıyorum: mutlu olup olmamayı belirleyen milyonlarca etkenden/bahaneden biridir sadece sakat olmak. Başka bir deyişle, sakat olmak, mutlu olmak için o milyonlarca etkenden/bahaneden yararlanamayacağım anlamı gelmez asla.
Buna karşın sakat olmayan kişiler, salt sakatım diye, o milyonlarca etkenden/bahaneden biriyle mutlu/mutsuz olabileceğim durumları yaşadığım zaman, durumu şaşkınlıkla karşılıyor!
Dikkat çekmek istediğim konu budur. Ve onun için sakat olmayı çok sıradan bir şey gibi görüyorum.
Ayrıca küçücük sakatlığı olan kişileri göz önüne aldığımızda, bu kişilerin, çoğu zaman o küçük sakatlıktan ziyade, yüzündeki sivilcelerden dolayı ötekileştirilebileceklerini düşünüyorum. Bu durumda sakat olmak tam da esmer-kumral olmak gibi sıradanlaşabiliyor bence.
Yani iş bakanın gördükleriyle alakalı...
 
Bazen "mutluyum" bazen "mutsuz"
yani
Bazen "sakat" bazen "sağlam" mı oluyorum....

Her zaman derim, çokkk demişimdir, ve hep söyleyeceğim.
Sadece elimizin altında hazır bahanemiz var canımız mutsuz olmak istiyorsa,
hiç yorulmadan sakatlığımızı kullanabiliriz, insan mutsuzluğuna çareler aradıkça birileri daha mutsuz oluyor sanki.
Sakatlık bahane gösterildiğinde karşıdaki sana çareler üretemiyor çoğu zaman.
Oh hadi hop mutsuzluğa devam..
 
HICBIRSEY SEVGININ ONUNE GECEMEZ.EGER GERCEK SEVGI VARSA ARADA ISTERSE DAGLAR YIKILSIN.GENEDE HIC KALIR.BIRAKIN BI ORGANIN EKSIK OLMASINI HERSEY EKSIK OLSA DA KIMSE BOZAMAZ.ONEMLI OLAN SEVGININ OLMASIDIR.SEVIYORSAN HER ACIYA KATLANACAKSINKI MUTLU OLASIN.UNUTMAYALIMKI: HAYATI HAYAT YAPAN CEKTIGIN ACILARDIR.ASK UGRUNA CEKILMIS ACI VARSA O DA SEVDADIR... :oops:
 
pegasus tamamiyle sana katılıyorum ağzına sağlık.düşündüklerin çok doğru fakat teoride böyle düşünsemde pratikte bunları yaşamıma dahil edebiliyormuyum,bu tartışılır işte :roll: engelli olduğunda daha hassas oluyorsun,küçük şeylerden mutlu olmak yetiyor insana.tabi bu kişiliklede alakalı.bunların üstüne çevrendeki duyarsızlıkları,çirkinlikleri gördüğünde bunlara müdahale edememenin,yaşanılan acıları yüreğinin derinliklerinde hissetmeninde etkisiyle, biraz daha yorgun biraz daha yılgın hayatla barışık yaşamaya çalışıyoruz yalanda olsa..
YILGINLIK YOK DİRENİŞ VAR! :D
 
yazıma engelliliğin mutsuzluk engelsizliğin mutluluk olma mitosunu çürütmek adına yazıyorum.
idealin kelime anlamı çoğunluk tarafından belli kabul gören demektir.
burada ideal bir tip yada yapıda olan insanların göreceli mutlu olma adına bazı varsayımlar ileri sürülmekte hatta toplumdaki kişilerce kabul edilmektedir.........;)ne varki çoğu yaşlı insanlardan ah bir genc olsam sözünü duymuşsunuzdur, ama gel görki genç olupta aman ne mutluyum diyene pekte rastlamadım doğrusu zira her dönemin ve durumun kendine göre kolaylık,zorluk ve güzellikleri mevcuttur burada odak olarak alınması gerekene kilit nokta ;algıda seçicilik kuramındır nasılkı bir binaya çeşitli meslek uzmanlarınca bakıldığında farklı süjeleri algılanıyorsa ;mimar yapsısnı jeolok yer yapsısı ...............)bir insan unsuru ele alındığındada bu mahiyete bakış açılsı elbetteki doğaldır;ancak unutulmaması gereken şey madem sosyal bir yapı olarak kendimizi kabul ediyoruz kaçınılmazolarak bize yonelecek her türlü bakış açısısyla karşılaşmamız doğaldır zira toplumda ideal tip olma adına büyük çaoğunluğa sahip olamayan bir tipin:) iyikide değiliz düşününki tüm toplum engelli:)böyle bir varsayım bile bana akıl karı gelmiyor pek ama mutlu olma adına benim kanatım ve düşüncem elbetteki bu düşünceme de farklı açılarlala bakan olacaktır; bir biireyin her halinde bir güzellik vardır tabiki görmesini bilene ........)velhaslı kelam (algıda seçicilik:))
 
Soruyu birde şöyle soralım; engellilik kendi içinde bir mutsuzluk kaynağı mıdır? Yani birinin bacağının kopması mutluluk kaynağı olamayacağına göre cevap "evet" dir. Demekki engelilikte kendine içkin bir olumsuzluk var. Buraya kadar anlaştıysak devam edelim. Peki kişi bu olumsuzluk durumuna rağmen mutlu olabilir mi? Cevap yine "evet" dir. Çünkü "mutlu olmak" olumsuz bir takım durumlardan soyutlanarak değerlendirilmesi gereken bir durumdur. Bu durumda sakat bir insan da, kanser hastası bir insan da ve hatta ölmek üzere olan bir insan da mutlu olabilir. Ancak bu mutlulukların hepsi bireyin engeliyle ortaya çıkan olumsuzluğu kendi hayatlarında nötralize edebilmeleriyle ilintilidir. Nasıl olacak bu? Mesela sevgili kardeşim Bülent bu siteyi kurarak ve yine hayatındaki başka bir çok iş ve ilişkiler bütünüyle engeliyle yaşadığı olumsuzluğu geri plana iterek mutsuzluk kaynağının üzerine başka bir çok mutluluk kaynağı ekleyerek bu kaynağın etkisini azaltmıştır. Hayatta sadece engeliyle başbaşa kalan birine "sizin engeliniz sizi mutsuz ediyor mu?" diye bir soru yöneltmek çok saçma geliyor bana.

Ancak bu yaklaşımı sadece engelliliklede sınırlandırmamak gerekir. İşsizlik mesela. Bir insanın hayatı o anki işsizliğinden ve bu işsizliğin getirdiği sıkıntılardan ibaret ise o insana tutup "işsizlik sizin için bir mutsuzluk kaynağı mıdır?" gibi bir soru yöneltsek, adamımızın vereceği cevap evettir. Ancak bu işsizliğe ve kaynağı olduğu mutsuzluğa rağmen kişiyi hayata bağlayacak, hobiler, aile, sevgili, çocuklar vb kişinin bu sıkıntıyı unutmasını sağlayabilir ve hatta bu kişinin yüzünde hafif, yarımda olsa gülümsemelerle karşılaşabilirz.

Mutluluk genel anlamıyla pozitif bir ruh haline sahip olmaktır. Pozitif ruh hali ise içinde bulunduğumuz koşullardan soyutlanarak elde edilebilecek bir durum değil. (Bir takım mistik tecrübeleri ayrı tutarsak) İçinde bulunduğumuz koşullar sağlık, ekonomik, psikolojik, sosyolojik, coğrafi, siyasi dini ve demografik olabilir. Bunların her birinin bireyin mutluluguna olumlu ya da olumsuz etkisi vardır. Kişi bu maddelerden birinden mutsuz olabileceği bir durumla karşılaştığında diğerleri devreye girerek pozitif bir takım etkileşimlerle bu mutsuzluk hali etkisizleştirilir.

Ha şöyle de yaklaşılabilir tabi; "mutluluk" bir kurgudur. Dilsel özelliklerin keyfiyetiyle yaratılmış bir yanılsamadır. Kişiden kişiye değişir. Relatiftir ve bu subjektifliği nedeniylede yorumsanamayandır. Postmodern söylemden esinlenilerek yumurtlanacak bu ve benzeri söylemlerle kelime ayrıştırılıp içi boşaltılır ve yerine bir şey konmaz. Dolayısıyla konuşacak bir meselede kalmaz ortada. Ancak bu durum dünyada akan gözyaşlarının, geceleri sessizce haykırıldığı halde odaların duvarlarını aşamayan çığlıkların cevabını vermez kimseye...
 
Mutlu olup olmamak insanın kendi elindedir bence. Olumsuzlukları büyütüp çok kafana takarsan mutsuz olman da kaçınılmazdır.
 
Bence mutlu olmak için uzuvlara ihtiyaç yok, ihtiyacımız olan tek şey, sağlıklı düşünen bir toplum, birbirine kenetlenmiş insan yumağı, her anında birbirine destek olacak kişiler, sınıf ayrımı yapmadan zengin, fakir, zenci ,beyaz,şişko, zayıf, güzel, çirkinin,engelli ,engelsiz vs ayrım olmayan bir dünya ..
Engelsiz olmayanlarda mutsuz olabilir. Bu, hayata nasıl baktığına bağlı bence
sevgilerimle
 
BEN HEP KORKARIM MUTLU OLAMAMAKTAN ENGELİM MUTLULUĞUMA ENGEL OLUR DÜŞÜNCESİNDEYİM
 
hayata üzülmek için nedenlerim var ve üzülüyorum bakış açısıyla bakarsak bütün organlarımız yerinde ve hatta dört dörtlük çalışıyo olsun mutlu olamayız. Önemli olan başımıza gelen bütün olumsuzlukların içinden olumlu yanlar çıkarıp mutlu olmasını bilmektir. İnsan ancak kendi dünyası ve düşünceleri kadar üzülür bütün bunları bir tarafa atıp mutluluğu kendi içinde yeniden doğurabilir.
Kısacası gülmek, mutlu olmak için iyi niyetli ve olumlu düşünen bir beyin ve kalp ve bir ağız yeterlidir içinde diş olsun olmasın kime ne
 
Mutlu olmam için tüm uzuvlarım eksiksiz tam ve mükemmel bir şekilde çalışır olmalı. Kendim için,Şekilci bir insanım ,sakat kaldıktan sonra hiç mutlu olmadım,mutlu olabileceğim çok an oldu fakat ,kendimi frenledim mutlu olmayı yanlış bir hayatı yaşadığım için layık bulmuyorum kendime.

Bende ,dışardaki diğer sağlıklı insanlar gibi ;çok mutlu birini görünce sakat ama niye mutlu ki diye düşünüyorum ,hala da düşünmekteyim..
Örn:görme eng.. birinin görme üzerine sürekli espriler yapmasını garip buluyorum.
Engelli olma halimi yaşamım için bir avantaja dönüştürme gibi :kendimi olduğumdan başka bir insan sanarak ,kendimden kaçarak yaşamak
bana göre değil.mutlu olmak için muhteşem unutuşları yapamıyorum.
Unuttum zannedenler de ,teslim olmuşlar galiba...
 
Her canlı yaşadığı ortamın şartlarına kıyasla mutluluğu arar.
Örneğin Çok zengin birisinin kendisine aldığı jet uçağı ile orta halli bir kişinin kendisine aldığı binek otomobilin her iki kişiyede verdiği mutluluk derecesi aynı olabilir.
Yani mutluluk izafi bir kavramdır.
Mutlu olmak insanın biraz da kendi elindedir.
Bence;
Kişinin vicdanı rahatsa mutlu olmaması için bir sebep te yoktur.
Mutluluğu kazanmak için başkalarını mutsuz etmektense;
Mutsuz kalmak daha mutluluk vericidir.
Ayrıca Mutlu edebilmekte mutluluktur.
Kişi sadece kendini düşünerek te mutlu olamaz.
Ne mutlu yaşarken yaşatabilenlere... Eksik olsa bile.
 
Mutlu olmayı bilen insan bence en küçük şeyden bile mutlu olabilir
Önemli olan o insanın kendisine yönelik takıntısının olmamasıdır.
Çünkü kendi dünyasına yönelik takıntısı olan insanlar gerek fiziki gerek ruhi
Herşeyden mutlu olmaz ama en küçük olaydan dahi mutsuz olmaları çok kolaydır..
O nedenle ben diyorum ki
Hayatı sevinnn.Ne olursa...Ne şekilde olursanız olun...Ne şartta yaşarsanız yaşayın..
Hayata inat her zaman MUTLU OLUNNNNNNNNNNN
 
Üst Alt