II. İnönü Savaşı (26 Mart-1 Nisan 1921): Londra Konferansında yeni Türk Devletine isteklerini kabul ettiremeyen itilâf Devletleri Yunanistan'ı yeniden saldırıya geçirttiler. Amaç yine I. İnönü Savaşındakinin aynısı idi. Sonuç da aynı oldu. Yunanlılar yenildi. Bu başarı TBMM Hükümetinin otoritesini artırdı. Halkın orduya olan güvenini pekiştirdi. İtalya bu zaferden sonra Antalya ve Muğla’dan çekilmeye başladılar. -Mustafa Kemal, ismet Paşa'ya "Siz orada yalnız düşmanı değil, milletin makûs tali*hini de yendiniz." sözünü bu zafer üzerine söylemiştir.
Kütahya - Eskişehir Savaşları (10-24 Temmuz 1921): -Üst üste yenilgiye uğrayan Yunanlılar bü*yük bir hazırlık yaparak şiddetli bir saldı*rıya geçtiler. Afyon, Kütahya, Eskişehir Yunanlıların eline geçti. Türk ordusu daha elverişli şartlarda savaş*mak üzere Mustafa Kemal'in emriyle Sakarya’nın doğusuna çekildi. Ordumuzun fazla kayıp vermesi önlendi. Araç - gereç sağlandı. Yunan kuvvetleri, Anadolu içine çekilerek mevzilerinden uzaklaştırılmış oldu. - Ancak, önceki başarıların yarattığı iyim*serlik kayboldu. Hükümet merkezinin Kayseri'ye taşınması bile gündeme geldi. Fakat TBMM kabul etmedi. - Bu savaşla Türk ordusunun daha saldırı (taarruz ) gücü olmadığı anlaşıldı.
Savaşa Rağmen Eğitim Kongresi: Maarif nazırı (milli eğitim Bakanı)Hamdullah Suphi Bey Eğitim sorunlarını ve ilerideki eğitim politikalarını konuşmak üzere konferans ayarlamıştı. Kütahya Eskişehir savaşlarını görünce M. Kemal’e konferansı isterse erteleyelim dedi. M. Kemal eğitimin önemli olduğunu cehaletin eğitimle yenileceğini söyleyerek kongrenin toplanmasını istedi. Kendiside bizzat katılarak konuşma yaptı.15-21 Temmuz 1921 tarihleri arasında yapıldı.
M. Kemal’e Baş Komutanlığın Verilmesi (
5 Ağustos 1921): - Kütahya- Eskişehir Savaşları sonunda ordu geri çekilince Meclis içinde bir grup M. Kemal’in ordunun başına geçmesini istedi. M. Kemal orunun başına geçeceğini ancak Meclisin tüm yetkilerinin kendine bir süre için verilmesini istedi. Uzun tartışmalar sonunda M. Kemal meclisin tüm yetkilerini üç aylığına alarak alarak baş komutan oldu. Ve Tekalif-i Milliye emirlerini hazırladı.
Tekalif-i Milliye Emirleri (8 Ağustos 1921): Tekalif-i Milliye ulusal yükümlülük anlamına gelir. Sakarya Savaşı öncesi hazırlanıp yayınlanmıştır. Buna göre: 1- Her ilçede Tekalif-i Milliye komisyonları kurulacak. 2- 40 yaşına kadar olan herkes askere alınacak 3- halkın ve esnafın elinde olan giyim eşyası, hayvan ve yiyeceğin %40’ı parası sonra ödenmek şartı ile alınacak 4- Her aile bir askeri giydirecek iç çamaşırı, çorap ve ayakkabı hazırlayıp verecek. 5- Akaryakıt, haberleşme araçları, kamyon lastiklerinin %40’ı devlete verilecek. 6- Halkın elindeki silah ve cephane orduya teslim edilecek 7- Ülkede tüm zanaatkarlar (demirci, dökümcü, marangoz vb.) ordunun emrine alınacak.
Sakarya Savaşı (23 Ağustos-12 Eylül 1921): - Yunanlılar Türk ordusunu hazırlıksız yaka*lamak için 23 Ağustos 1921 de şiddetli bir saldırıya geçti. - Mustafa Kemal askerlerine "
Hattı müdafaa yoktur. Sathı müdafaa vardır. O satıh bü*tün vatandır. Vatanın her karış toprağı va*tandaş kanıyla ıslanmadıkça bırakılamaz." emrini verdi. Savaş 22 gün ve gece sürdü. Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa ve Batı Cephesi Komutanı ismet Paşa yönetimin*deki Türk ordusu büyük bir zafer kazandı.
Sonuçları: - Türk Milletinin bağımsızlık azmi daha da güçlendi. - Türklerin, 1683 II. Viyana ku*şatmasından beri devam eden geri çekilişi durdu. - Mustafa Kemal'e "
Gazilik" unvanı ve "
Mareşallik" rütbesi verildi. - Yunanistan taarruzdan savun*maya geçti. - İtilâf Devletleri, Yunanistan'dan uzaklaş*maya başladı. - Kafkas Cumhuriyetleri ile Kars Antlaşması imzalandı.(13 Ekim 1921) - Fransızlarla Ankara Antlaşması imzalandı.(20 Ekim 1921) - İtalya yurdumuzu terk etti.
Kars Antlaşması (13 Ekim 1921): TBMM Hükümeti ile, Sovyetler Birliği ara*sında daha önce imzalanan Moskova Antlaşmasının, Sovyetler Birliğine bağlı Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan ta*rafından da imzalanmış olmasından iba*rettir. Doğu sınırımız kesin şeklini almıştır.
Büyük Taarruz Ve Başkumandanlık Meydan Muharebesi (26-30 Ağustos 1922): - Sakarya'da yenilen Yunanlılar, işgal ettik*leri yerleri ellerinde tutabilmek için savun*maya geçtiler. - Türk ordusu yaklaşık bir yıllık hazırlıktan sonra düşmanı Anadolu'dan sö*küp atmak için, 26 Ağustos 1922 de taar*ruza geçti. Devletin bütün imkânları ile do*natılan Türk ordusu, Yunan kuvvetlerini kuşattı. 30 Ağustos günü, muharebeyi doğrudan Başkumandan Mustafa Kemal yönetti. Dumlupınar'da Yunan kuvvetleri yok edildi. Kesin zafer kazanıldı. - Mustafa Kemal'in
"Ordular! ilk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri!" emriyle Yunanlılar takip edildi. Yunan Başkumandanı Trikopis esir alındı. Türk kuvvetleri 9 Eylül 1922 de İzmir'e girdi. Bu zafer, Anadolu'nun sonsuza kadar Türk vatanı kalacağını dünyaya ispat etti.
Mudanya Ateşkes Antlaşması (11 Ekim 1922): Batı Anadolu'nun, Yunanlılardan temiz*lenmesinden sonra Türk kuvvetleri Boğazlar ve İstanbul'a yürüdü, İngiltere, Boğazlar ve İstanbul'u savun*mak istediyse de, Fransa ve İtalya'dan gerekli desteği göremedi. Sovyetler Birliği de Türkleri destekleyeceğini açıklayınca, ateşkes görüşmelerini kabul etmek zo*runda kaldı. Türkiye, İngiltere, Fransa ve İtalya ara*sında Mudanya Ateşkes Antlaşması im*zalandı.
Buna göre: 1. Doğu Trakya (Edirne dahil), Meriç Irmağının sol sahiline kadar Yunan ordusu tarafından boşaltılacak ve TBMM Hükümetine teslim edilecek. Türkler barış imzalanana kadar Doğu Trakya'da sekiz bin jandarma bulunduracak. 2. Boğazlar ve İstanbul TBMM Hükümeti yö*netimine bırakılacak. 3. İtilâf Devletlerinin kuvvetleri, barış imzala*nıncaya kadar İstanbul'da kalacak.
Önemi: - *** Boğazlar, İstanbul ve Doğu Trakya, savaş yapılmadan kurtarılmıştır.. - Mondros Ateşkes Antlaşması hükümsüz hale gelmiştir. - İstanbul TBMM’ye bırakılması ile Osmanlı saltanatı hukuken sona erdi .( Resmen Saltanatın kalkması ile sona erecek.) - Kurtuluş Savaşımızın Savaş dönemini bitiren antlaşmadır.
ÜNİTE IV
ÇAĞDAŞ TÜRKİYE YOLUNDA ADIMLAR
1- Saltanatın Kaldırılması (1 Kasım 1922) : - Saltanatın kaldırılma nedenleri: Lozan görüşmelerine çağrılarak ikilik yaratmayı önleme, Kurtuluş Savaşında padişahın olumsuz tutumu ve M. Kemal’in yeni kurulan devlette saltanat yerine Cumhuriyeti istemesidir. - Lozan’a İstanbul hükümeti de çağrılınca M. Kemal Lozan Antlaşması öncesi saltanatla halifeliği ayırarak saltanatı kaldırdı. Son padişah Vahdettin ülkeyi terk edince halife olarak Osmanlı soyundan gelen Abdülmecit Efendi halife oldu.
Sonuçları: 1- 623 yıllık Osmanlı Devleti resmen sona erdi. 2-Padişah Vahdetti kaçarak İngilizlere sığındı. 3- İtilaf Devletlerinin ikilik çıkarma oyunları sona erdi. 4- Cumhuriyetin ilanı için zemin hazırladı. 5- Laikliğe geçişin ilk adımıdır.
Lozan Barış Antlaşması(24 Temmuz 1923): - Mudanya Ateşkes Antlaşmasından sonra barış esaslarını görüşmek üzere Lozan Konferansı toplandı (20 Kasım 1922). Konferansa İstanbul Hükümeti de çağrılınca M. Kemal ikiliği önlemek ve Lozan’a tek katılmak için Saltanatı Lozan Antlaşması öncesi kaldırdı. - Konferansa Türkiye, İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Yugoslavya katıldı. Boğazlarla ilgili konular görüşülürken, Sovyet Rusya ve Bulgaristan da hazır bulundular. Konferansta Türk devletini İsmet Paşa başkanlığında bir heyet temsil etti. Konferans üç önemli konuyu çözecekti. 1. Türk - Yunan barışının esaslarını belirle*mek. 2. Osmanlı Devletinin yerine, yeni Türk Devletini ve onun haklarını tanımak. 3. Osmanlı Devletinin yabancılara vermiş ol*duğu kapitülâsyonları kaldırmak. - Konferans görüşmeleri çok çetin geçti. - Borçlar meselesi, - Kapitülâsyonlar, - İstanbul'un itilâf Devletlerince boşaltılması, - Irak sınırımızın belirlenmesi, konularında an*laşmaya varılamadı. Konferans 4 Şubat 1923’te dağıldı. Tekrar toplandığında Lozan Antlaşması imza*landı (24 Temmuz 1923).
Buna göre: 1. Trakya'da Yunanistan ile olan sınır, Mudanya Ateşkes Antlaşmasında belirlen*diği gibi kaldı. 2. Bozcaada ve Gökçeada Türkiye'ye verildi. Midilli, Sakız, Sisam Yunanlılara bırakıldı ve askersiz hale getirildi. 3. Türkiye'deki Rumlar ile Yunanistan'daki Türkler değiştirilecekler. Fakat "Batı Trakya Türkleri ile İstanbul Rumları bu değişimden ayrı tutulacak." 1930 da çözümlendi. 4. Yunanistan harp tazminatı olarak Karaağaç'ı Türkiye'ye verdi. 5. Kapitülâsyonlar kaldırıldı. (Ekonomik bağımsızlık sağlanmış oldu.) 6. Barış zamanında askerî nitelik taşımayan gemiler ve uçaklar boğazlardan serbestçe geçebilecekti. Savaş anında, Türkiye sa*vaşta yer alırsa boğazlar üzerinde istediği gibi davranacaktı. Boğazların her iki yakası askerden arındırılacaktı. Boğazlardan geçişleri, başkanlığını Türkiye'nin yapa*cağı, uluslararası bir "
Boğazlar Komisyo*nu" düzenleyecekti. 7. Suriye sınırı Ankara Antlaşmasıyla belirle*nen şekliyle kaldı. 8. Doğu sınırımız Moskova ve Kars antlaş*malarıyla belirlenen şekliyle kaldı. 9. Bulgaristan'la sınırımız, Balkan Savaşları sonunda imzalanan İstanbul Antlaşmasıy*la belirlenen şekliyle kaldı. Meriç Nehri sınır oldu. 10. Düyun-u Umumiye idaresi sona erdi. Osmanlı borçları Türkiye ve Osmanlı egemenliğindeki uluslar arasında paylaşılarak ödenecekti. 11-Yabancı okulların, Türkiye’nin koyacağı kurallar çerçevesinde faaliyete devam etmesi kararlaştırıldı. 12- Ortodoks Patrikhanesi , İstanbul’da kalacak ancak siyasi faaliyette bulunmayacak.
Lozan’da Çözümlenemeyen (Yarım Kalan) Konular: 1- Boğazlar sorunu ( Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile çözülecek) 2- Musul Sorunu (İngiltere ile sonra görüşmek üzere bırakıldı. Ancak alınamadı) 3- Hatay Sorunu ( Fransızlarla 1939’da imzalanan Ankara Antlaşması ile Türkiye’ye bağlandı.)
Önemi:Yeni Türk Devleti'ni bütün devletler tanımış oldular. Siyasî bağımsızlık yanında ekonomik ba*ğımsızlık elde edildi. M. Kemal ülkeyi kalkındırmak ve geliştirmek için İnkılaplar dönemini başlatmasını sağladı.
Milli Sınırlardan Milli Ekonomiye: 1. İzmir (Türkiye) İktisat Kongresi (17 Şubat 1923) Ülke ekonomisinin durumu Kurtuluş savaşında iyice bo*zulmuştu. Elde edilen askeri ve siyasi başarının bir ben*zeri ekonomik alanda da sağlanması şarttı. Ekonomiyi güçlendirmek ve milli ekonominin kurulmasıy*la ilgili esasları belirlemek amacıyla 17 Şubat 1923'de İz*mir iktisat kongresi toplandı bu kongreye çiftçi Tüccar, sanayici ve işçi kesimlerinden temsilciler katıldı. Burada Misak-ı iktisadi (ekonomik ant) kabul edildi.
Kongrede alınan kararlar: 1- Sanayinin her alanda geliştirilmesi 2- Yabancı tekelden kaçınılması 3- Çiftçilere kredi sağlanması 4- Milli sanayi kurulması ve ihracatın teşvik edilmesi 5- Bu kongrede devletçilik ilkesi benimsenmiştir.
Başkent Ankara: M.Kemal Sivas kongresinden sonra (27 Aralık 1919) temsil heyeti ile Ankara’ya gelmişti. Savaşı buradan yönetti, meclisi burada açtı.Ankara başkent gibi konumdaydı. M.Kemal Ankara’nın resmi olarak başkent olmasını istedi. 13 ekim 1923 tarihinde tek maddelik kanun teklifi ile “Türkiye Devleti’nin başkenti Ankara’dır.” İfadesi anayasamızda yerini aldı.
Cumhuriyetin İlanı (29 Ekim 1923): 1923 Ekim ayının sonlarına doğru Fethi (Okyar) beyin başkanlığındaki hükümet istifa etti. Yeni hükümet kurma işi bunalıma dönüştü. Meclis Hükümeti sistemi seçimlerde sorun yaratıyordu. M. Kemal bu sorunu ortadan kaldırmak için Cumhuriyetin ilan edilmesini istiyordu. Gelişmeleri yakından takip eden Mustafa Kemal yakın ar*kadaşlarını Çankaya köşküne davet etti. 28 Ekim akşamı yakın arkadaşlarının da görüşlerini aldıktan sonra "
yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz" dedi. O gece Mustafa Kemal ile İsmet Paşa hazırladıkları kanun tasarısını ertesi günü meclise sundular. Aynı gün meclis, cumhuriyetin ilanını resmen kabul etti ve ilk cumhurbaşkanı da oy birliğiyle Mustafa Kemal seçildi.
Sonuçları:- Cumhuriyetin ilanıyla yeni Türk devletinin adı belli ol*du (konuldu) ve rejim konusundaki tartışmalar da so*na erdi. -“Meclis hükümeti” yerine “kabine sistemine” geçildi, (bu*na göre cumhurbaşkanı, başbakanı atayacak, başba*kan da bakanları seçerek cumhurbaşkanının onayına sunacak) - Türkiye Cumhuriyetinin ilk cumhurbaşkanı Mustafa Kemal ilk başbakanı İsmet İnönü, ilk meclis başkanı da Fethi Okyar oldu. - Devlet başkanlığı sorunu çözüldü. Çünkü devletin ye*gane başkanı, cumhurbaşkanı Mustafa Kemal oldu.
Çağdaş Devlete Doğru: - Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924): 1 Kasım 1922'de saltanat ve halifelik birbirinden ayrılarak saltanat kaldırıldı ve halifeliğin yetkileri dinî konularla sınırlandırıldı. Vahdettin'in ülkeyi terk etmesinden sonra, Osmanlı sülâlesinden Abdülmecit Efendi, TBMM tarafından halife seçildi. Kendisine sadece Müslümanların halifesi unvanını kullanması bildirildi. Halife olan Abdülmecit Efendi'nin, zamanla hükümetin talimatlarının dışına çıktığı görüldü. Kendisini devlet başkanı gibi görmeye başladı. Bu durum ise yeni rejim için bir huzursuzluk kaynağı oluyordu. Buna karşı derhal tedbir alınması gerekiyordu. Ayrıca Türkiye'de gerçekleştirilmesi düşünülen inkılâpların yapılabilmesi için halifeliğin kaldırılması zorunlu idi. - Bu sebeplerden dolayı 3 Mart 1924'te TBMM'de kabul edilen bir kanunla halifelik kaldırıldı. - Şeriye ve Evkaf Vekaleti (Şeriat İşleri ve Vakıflar başkanlığı) kaldırılarak yerine Diyanet İşleri Başkanlığı ve Vakıflar Genel Müdürlüğü kuruldu.