Murat Öncül adlı bu vatandaşa yapılan büyük bir terbiyesizlik ve ayrımcılık örneğidir. Umarım hukuki yollardan hakkını arayarak bunun bedelini ödetebilir.
Bir havayolu şirketinde çalışan kuzenime konuşurken bu olayı, bana ilginç şeyler söyledi. Bana anlattıkları üzerine ben de foruma öğrendiklerimi aktarayım.
- Kaptan Pilot uçuş öncesi uygun görmediği bir yolcuyu uçaktan indirme hakkına sahipmiş. Uyuşturucu almış, alkol dozunu aşmış ya da uçakta taşkınlık yapan, diğer yolcuları rahatsız eden yolcuları uçuşunda istemediği takdirde uçaktan indirtebilirmiş.
Kaptan'ın böyle bir hakkı var ama bu o'nu Tanrı yapmıyor haliyle. Bu gerekçeleri keyfi kullanma gibi bir hakkı yok. Ben uçuşumda engelli vatandaş istemiyorum deme hakkı yok, böyle bir embesillik örneğini sergilediği takdirde cingar çıkarmak yerine; hiçbir tartışmaya girmeyerek ayağınıza gelip rica etmesini, bizzat kendileri indirebilirlerse memnun olacağınızı belirtmeniz en isabetli seçim olur. Embesillğe yüzünüze baka baka devam ediyorsa, oradan birkaç insan evladı mutlaka çıkar bu olaya şahitlik yapacak, bu durumda o an pek işinize yaramayabilir ama en azından ipini hukuki yollardan çekebilme şansınız doğuyor. Anlamsız bir tartışmaya girip, birkaç lafınızı içerleyip hazmedemeyerek hakaret kabul edip, 2 de hostesin şahitliğini alırsa bittiniz demektir... Biz buna haklıyken haksız duruma düşmek diyoruz, inşallah bu manşet olayda yaşanmamıştır böylesi bir durum.
- Engelliler uçuş esnasında pencerenin dibindeki koltuklarda seyahat edebilirmiş.
Bunun nedeni epey komik; şayet uçak düşerse ya da bir patlama/yangın olursa, çıkış bölümüne yakın oturan engelli, sağlıklı vatandaşların uçağı hızlı bir şekilde terk etmesini zorlaştırabileceği ya da engelleyebileceği için, engellilere gösterilen koltuklar genelde pencere kenarı oluyormuş. Engeli hafif olanlar, tekerlekli sandalye talebinde bulunmayanlar için dahi dizlerinizi bükebiliyor musunuz? gibi bir soru ile karşılaşmanız olası. Nedeni de bahsettiğim bu hadiseden ötürü. İşin garip tarafı bilet alırken bugüne kadar gişede satış yapan elemanların hiçbirinden bu detayları duymadım.
Ha bir de, uçağa zaten bir şey olsa kim hayatta kalacak diye düşünmeyin, oturduğunuz koltuklar bile şayet bir terslik olursa pilot uçağı denize indirsin/düşürsün ve o koltuklarda boğulmayasınız diye can simidi vazifesini görecek şekilde paranoyakça dizayn edilmiş komponentlerden biri. Öldürmeyen Allah öldürmüyor bilirsiniz…
Başımıza bu tür bir olay geldiğinde kendi aramızda örgütlenerek boykot etme şansımız bile yok. Şimdi benzer bir ayıba THY ya da Sun Express imza attı diyelim, ve bir daha X şirketi kullanmama kararı aldık. Bunu karayolu ile ulaşım sağlayan otobüs firmalarında rahatça uygulayabiliriz. Ankara’dan İstanbul’a gitmeye kalktınız diyelim, alternatifleriniz oldukça fazla. Seyahat sırasında dizüstü bilgisayarınızla internete girebilme şansınız olan firmalar bile mevcut. Ama hava yoluna gelince hadise, işin rengi değişiyor.
Antalya'dan İzmir'e gideceksiniz ve aktarmalı giderek rezil rüsvah olmak istemiyorsunuz. THY dışında alternatifiniz sıfır! Yakın bir tarihe kadar İzmir, Antalya ve İstanbul'dan Ankara'ya yapacağınız tüm uçuşların sadece ve sadece THY'ları tarafından gerçekleştirildiğini biliyor muydunuz? Ben de düne kadar bilmiyordum, bu tip bir hadisede X havayolu şirketin kullanmama gibi bir şansımız ve alternatiflerimiz var mı ? diye olaya vakıf bir vatandaştan edindiğim bilgiler üzerine yazıyorum.
Mesela bir daha THY’nı kullanmıyoruz gibi bir boykot eylemine kalkışsak çok komik durumlara düşmemiz olası. Aktarmasız olarak Antalya’dan İzmir’e gidiş/dönüş sefer yapan tek firma THY. Üstelik Sun Express’in uçaklarını bu seferler için satın alarak gerçekleştiriyor.
Biraz alakasız ama bana epey komik gelen bir başka olay daha var. Biletini önceden satın almış olduğunuz uçağa geç kaldınız, son dakikalar ve biletinizi işlettirmeye çalışıyorsunuz. Bagajınız varsa hiç şansınız yok, yetişseniz dahi o seferle uçmanız mümkün değil. Tam tersi olarak bir de şöyle bir hadise var, diyelim önceden geldiniz ve biletinizi işlettirip bagajınızı verdiniz. Sonrada kafanıza esti, binmiyorum kardeşim! dediniz ve uçağa binmediniz. O binmediğiniz uçak, sizin bagajınız olduğu için kalkamıyormuş. Daha doğrusu kalkana kadar 3 saat rötar yapıyormuş. Tam anlamıyla komedi.
Bir de tekerlekli sandalyeyi bagaja verme sorunsalı var. Akülü hele de ağır bir sandalyeye sahipseniz sakın böyle bir şeyi denemeyin. Akü tipine göre kuru/jel vs. ayrıca aküleri sandalyeden ayrılıp özel paketleniyor ve bizzat görevliler tarafından aküler boşaltılarak uçağa alınıyor. Ve aracınız bagaja alınana dek, şayet birileri ağırlığından dolayı huylanırsa bagajı kabul etmeme hakları onlarda saklı.
Umarım adalet gerekli kişi yada kurumları bilinçlendirir ve tümüne referans olur bu yaşananların sonucu.