Benzodiyazepinler kaygı bozuklukları ve uyku bozukluklarının tedavisinde yaygın olarak kullanılan sedatif hipnotik ilaçlardır. Bu ilaçlardan klonazepam, lorazepam ve alprazolam kaygı ve uyku bozuklukları dışında akut manik durumların tedavisinde antipsikotiklere, duygudurum dengeleyicilere destekleyici ilaçlar olarak eklenerek günlük uygulamalarda daha yaygın olarak kullanılmaya başlanmışlardır. Yanlış kullanım ve bağımlılık potansiyellerine ek olarak kullanımları esnasında ortaya çıkabilecek yan etkileri tedavinin uygulanması sırasında sorunlar ortaya çıkarabilecek bir düzeye ulaşabilir. İleriye dönük amnezi benzodiyazepinlerin akut kullanımında bazen istenen bir yan etki olabilir. İrritabilitede artış, agresif davranışlar gibi yan etkilerin de benzodiyazepinlerin kullanımı paradoksal biçimde ortaya çıkabildiği bilinmektedir. Daha az sıklıkta görülen yan etkiler olarak işitsel halüsinasyonlar, uyurgezerlik ve deliryum da rapor edilmiştir. Yoğun bakım hastaları ile yapılan bir çalışmada, lorazepam kaynaklı deliryum görüldüğü rapor edilmiştir. İntravenöz lorazepam sonucunda deliryum ile rapor edilen olgular bildirilmiştir. Kliniğimizde lorazepam ile tedavi edilen hastaların bazılarında şuur değişikliği, bilinç bulanıklığı, oryantasyon bozukluğu, canlı görsel halüsinasyonların eşlik ettiği deliryum görüntüsüne rastlanmış olup klinik tedavide lorazepam uygulanan hastalarımız geriye dönük olarak incelenmiştir.
Yöntem: Bu araştırmaya Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesinin 15. Psikiyatri Kliniğinde Ağustos 2013 ile Temmuz 2014 arasında ayakta tedavi edilen 404 kadın hasta dahil edilmiştir. Hastaların dosya bilgileri geriye dönük olarak taranmıştır.
Bulgular: Kliniklerde ayakta tedavi uygulanan 404 kadın hastadan 287'sinde Lorazepam kullanıldığı tespit edilmiştir. Lorazepam kullanan 287 hastadan 9'una (%3,1) Deliryum tedavisi uygulandığı görülmüştür. Bu hastalardan beşine bipolar bozukluk, ikisine şizofreni bozukluğu, birine obsesif kompulsif bozukluk ve birine de madde bağımlılığı teşhisi konmuştur. Deliryum gelişimi görülen hastaların yaş ortalaması diğer hastaların yaş ortalamasından farklı değildir. Hastaların psikiyatrik tanısına eşlik eden deliryumu açıklayan herhangi bir genel tıbbi durum tanısı yada laboratuvar bulguları bulunmamaktadır. Deliryum görülmeyen 278 hastaya günlük olarak ortalama 3,3±2,1mg/gün dozunda lorazepam uygulanırken Deliryum görülen hastalara günlük olarak ortalama 6,1±1,7mg/gün dozunda lorazepam uygulanmıştır. Bu günlük olarak önerilen maksimum lorazepam dozu olan 10mg/günden daha azdır. Lorazepam dışında klinik görüntüyü açıklayacak herhangi bir diğer neden olmadığından, hastalarımızın lorazepam tedavileri sonlandırılmıştır. Sıvı ve destekleyici tedavi esnasında deliryum görüntüsünde gerileme ve gelişme olduğu belirlenmiştir.
Sonuç: Benzodiyazepinler merkezi sinir sitemindeki GABA reseptörleri üzerinde yüksek afiniteye sahiptiler. Bu GABAmimetik etki delirojenik olduğu düşünülen bazı nörotransmiterlerin değişim düzeylerini etkileyebilir. Rapor edilen vakalar çoğunlukla yoğun bakım ünitelerindeki ameliyat sonrası hastalar yada intravenöz lorazepam uygulamasının ardından deliryum gelişen vakalardır. Literatürde psikiyatri kliniklerinde lorazepam tedavisi esnasında rapor edilen deliryum vakalarına rastlanmamıştır. Duygudurum bozukluklarının tedavisinde lorazepamın antipsikotik duygudurum düzenleyiciler ile birlikte yaygın kullanımından ötürü deliryumun lorazepamın yan etkileri arasında alınması gerektiğine dikkat çekmek istedik.