Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Yusuf Hayaloğlu

günaydın.başka eserlerini dinleyip okuyamayacağız.1 yıl olacak sanırım vefat edeli.
 
hayrettin sen uzaydamı yaşıon bak alla alla:)
 
geçmiş olsun kardeşim ben şuan uzaya doğru gidiom:)
 
Sana Geldim

Yağmurlar içinden ıslandım geldim
Bir kuru değneye yaslandım geldim
Sıcacık çorbana muhtacım inan
Ölümlerden geçtim uslandım geldim

Üşüdü ellerim üşüdü kalbim
Yaban ellerinde taşlandım geldim
Sanki cehennemdi sensizlik bana

Irmaklar içinden sislendim geldim
Tren yollarında islendim geldim
Kalmadı hevesim kalmadı inan
Yıkandım arındım süslendim geldim

Sana geldim sana kucaklarmısın
Bilmemki yeniden bağışlarmısın

Yusuf Hayaloğlu


Adı Yılmaz


Dalyan gibi bir çocuktu
Benim gözümde küçüktü
Küstü de dağlara çıktı
İner mi inmez mi bilmem

Şimdi dağların tozudur
Belki isyanın sazıdır
Hala kalbimde sızıdır
Diner mi dinmez mi bilmem

Adı Yılmaz kendi Yılmaz
Makamı yok dem tutulmaz
Dağlara soru sorulmaz
İner mi inmez mi bilmem

Mavi gözleri boncuktur
Ölüm korkusu şuncuktur
Azrail atı kancıktır
Biner mi binmez mi bilmem

Parkasına kar yağmıştır
Bir kenarda ağlamıştır
Belki elleri yanmıştır
Söner mi sönmez mi bilmem

Yusuf Hayaloğlu
 
Ben Deli Değilim

O adam niçin siyah
gözlük takıyor;
Niçin öyle ruhsuz ve namussuz?
...O adam o kızın
yanında,
Niçin öyle duruyor, bilmiyor musunuz?

O adam, o kızı
kolundan tutacak,
Belki canını çok fena acıtacak.
O adam, o kızın
babası değil,
O kız, o adamı hiç tanımıyor.
O adam, o kızı
kandıracak, belli,
Götürüp bir pavyona satacak!

Peki ama o
kızın babası kim,
O kız, orada kimi bekliyor?

O kızı
niçin bu kadar önemsediğimi
Ben de bilmiyorum.
O
kızın babası ben miyim yoksa?
Bayağı, gözüm ısırıyor.

Ben
bu kediyi nerede görsem,
Bütün vücudumu bir kaşıntı alıyor.
Bu
kedi beni ne zaman görse,
Böyle aptalca kuyruk sallıyor.

Ben
bu kediyi alsam, eve götürsem, olmaz
Annem, dünyada koymaz.
Ben bu
kediyi şimdi kandırmaya çalışsam
Anında yüzümü cırmalar, huyudur.
Bu
kedi var ya, bu kedi
Başıma gelen bütün uğursuzlukların
Tek ve
tek sormulusudur!

Ben şimdi bunun gırtlağına basıp boğsam,
Mazeretimi
kim anlar?

Bu kedinin beni niçin bu kadar
ilgilendirdiği,
Sizi niçin bu kadar ilgilendiriyor?
Bu
kedi benim şahsi kedim, dün tekmeledim,
İnat etmiş, eve
girmiyor.

Ben şimdi bu vitrinin önünde her gün,
Böyle kazma
gibi durup dikiliyorsam,
Kime zararı var, değil mi?
Herhalde bu
vitrinin bir yerinde,
Dikkatimi cezbeden bir şey var, değil mi?

Yani
şimdi, şu gelinlik kaç para kardeş? desem
Acayip bir fiyat çekerler.
Diyelim
ki param var, diyelim ki, sarın! dedim
Diyelimi ki hemen sarıp
verdiler
Ulan, bu gelinliği anam mı giyecek?
Konu-komşu demez mi,
kime aldın?

Ben burada dikilmekten hoşlanıyorum arkadaş,
Var
mı bir itirazın?

Bu gelinliğin beni niçin bu kadar
etkilediğini,
Ben de düşündüm, çözemedim.
Meret,
o kadar güzel ki, sırf bunu giymek için
Bir günlüğüne,
gelin olmayı isterdim.

Ben şimdi asılıp kulağımı kopartırım,
Kulak
benin kulağım.
Ben şimdi çıkartıp çorabımı da yerim,
Çorap benim
çorabım.
Ama ben şimdi tutup karını dövsem, olmaz
Karı, senin
karın.
Peki, sen şimdi karını dövsen, olur mu?
Karı, senin karındı
hani?
Ama sen şimdi benim karımı dövsen, farketmez,
Çünkü benin
karım yok.

Demek oluyor ki, dostum,
Her istediğini yapma
hususunda,
Senin durumun bombok!

Bu mevzuya niçin bu
kadar taktığımı
Anlamıyor bu doktorlar.
Güya,
bir karım varmış da, kötü dövmüşüm de...
Öldürmüşüm, öyle
diyorlar...

Bak şimdi şuraya, taştan bir adam kondurmuşlar,
Adam
düşünüyor ama derdini bunlar almışlar.
Yani şimdi şu düşünen herif,
Dizini-dirseğini
kırmış, öööyle düşünüyor..
İyi, güzel, tamam da, ne düşünüyor, bilen
var mı?
Yani şimdi onun, öyle kara-kara düşünmesi için
Ortada,
görünür bir sebep var mı?

Yaa, bu herif hiçbir maça gitmiyor,
Takım
filan tutmuyor, loto-ganyan oynamıyor.
Sonra bu herif,
tele-voleleri, dizileri takip etmiyor,
Kira derdi, vergi derdi,
askere gitme derdi yok.
Onu, gözetleme evinde kimse gözetlemiyor,
Deprem
profesörlerinden kimseyi tanımıyor.
İçkiyi ağzına koymamış, sigaraya
hiç alışmamış,
Hayatında bir tek hatunla bile aganigi olmamış.

Bence
bu herifin bir bok düşündüğü yok.
Bu herif bizimle resmen kafa
buluyor...

Bu mevzuları niçin bu kadar uzattığımı
Biraz
olsun, düşünmüyor musunuz?
Peki siz hiçbir şey düşünmeden,
dert etmeden,
Böyle ot gibi yaşarken, ne hissediyorsunuz?

Ben
eskiden böyle değildim, bakmayın siz.
Beni bir gün ne biçim
dövdüler, bilemezsiniz..
Yahu niçin dövüyorsunuz be abiler? dedim
Kes
ulan, burada soruları biz sorarız! dediler.

Neymiş? Çok şey
biliyormuşum, dilim çok uzunmuş,
Çok soru soruyormuşum,
Onları
hasta ediyormuşum.
Niçin ben de uslu bir vatandaş gibi
Hiç
düşünmeden ve eşelemeden yaşamıyormuşum?
Niçin önümdekini yiyip şükür
etmiyormuşum?
Şimdi sana güzel bir ders vereceğiz, dediler
Çırılçıplak
soyup baş aşağı, bir çarmıha gerdiler.
Orada ne kadar kaldığımı
sormayı unutmuşum,
Zaten saldıklarında artık hiç soru sormuyormuşum.

İşte
ben o günden beri hatırlamıyorum bildiklerimi,
İşte ben o günden
beri böyle birazcık hoşum...

Bana niçin öyle
baktığınızı anlamıyorum.
Çekin üstümden gözlerinizi, zoruma
gidiyor.
Vurmayın ulan vurmayın artık, ayıp oluyor!
Vurmayın
be vurmayın, beynim dışarı akıyor!

Yusuf Hayaloğlu
 
Hayat Nedir Anne?

benim hiç sapanım olmadı anne,
ne kuşları vurdum,
ne de kimsenin camını kırdım...
çok uslu bir çocuk değildim ama,
seni hiç kırmadim, hep boynumu kırdım.
ben hayatım boyunca
bir tek kendimi vurdum! ..

suskun görünsem de,
fırtınalı ve mağrurdum anne.
bir mızrak gibi,
aynada hep dik durdum anne! ..
ben sana hiç bir gün laf getirmedim,
leke sürmedim.
ama göğsümü çok hırpaladım,
kalbimi çok yordum...
ben hayatım boyunca, en çok kendimi sordum! ...

benim hiç sevgilim olmadı anne,
ne bir yuva kurdum,
ne bir gün şansım güldü...
öpemeden bir bebeğin gidişini,
tükendi gitti çağım...
kimi yürekten sevdiysem,
yüreğini başkasına böldü...
bir muhabbet kuşum vardı,
o da yalnızlıktan öldü...

sen beni göğsünde
hep acılarla mı soğurdun anne?
yoksa evlat diye,
koca bir taş mı doğurdun anne?
eziyet degilim, zahmet değilim,
musibet hiç değilim;
bir senin mi balına sinek kondu, söylesene!
doğurdun da beni,
ne ile yoğurdun anne?

benim hiç hayalim olmadı anne...
ne seni rahat ettirdim,
ne kendim ettim rahat...
BİR MUTLULUK FOTOĞRAFI BİLE ÇEKTİRMEDİ BU HAYAT!
kaybolmuş bir anahtar kadar
sahipsizim anne...
ne omuzumda bir dost eli,
ne saçımda bir şefkat...

say ki yollardan akan,
şu faydasız çamurdum anne...
say ki ıslanmaktım, üşümektim,
say ki yağmurdum anne!
bunca yıldır gözyaşlarını,
hangi denizlere sakladın?
oy ben öleyim,
SEN BENİ NE DİYE DOĞURDUN ANNE? ? ?

Yusuf Hayaloğlu
 
Üst Alt