Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

[Capricorn] Capricorn'un kaleminden düşenler !!!

Capricorn

Aktif Üye
Üyelik
11 Haz 2007
Konular
75
Mesajlar
3,411
Reaksiyonlar
11
Hava çok güzeldi, sıcaktı ama güzeldi.. Terlediğimi hissettim bu yüzden dışarı çıkmak için akşamı bekledim. Bindim sandalyeme ve dolaşmak istedim. Bilinçsizce gezdim, ordan oraya sürükledim kendimi nereye gittiğimi bile bilmeden..Kah belediyenin kaldırımlarına sövdüm kah kalabalık insanlara.. Dalmışım iki kere arkamdan çalan korna sesi ile kendime geldim.. Bilmiyorum hüzünlüyüm bu aralar, dikkatimi veremiyorum hiçbirşeye.. Kornayı çalan şöförlere sövdüm yinede.. Anlayın beni diye.. Ben bende değilim ne öttürüyorsun şu zımbırtıyı sanki.. Kafamla selamladım sonra şöförleri hatamı kabullenip.

Yoluma devam ettim..

Yazın geldiği insanların giyiminden nasılda belli oluyor diye kendi kendime söylendim. Sevgililer gördüm onlarca, hepsi nasibini aldım küfürlerimden. Biliyor musun hep senin yüzünden sövdüm onlara, sen yanımda olsan sövermiyim onlara.. Aslında küfrüm onlara değil sensizliğe, ne yapayım çok özlüyorum belkide sana ne.. Neden yolda gördüğüm her kızı sana benzettim sanıyorsun, bunu bende bilmiyorum.. Cafelerde oturan sevgililerin yerine ikimizi hayal etmenin çok tehlikeli olduğunu park etmiş Toyotaya arkadan bindirince anladım.. Bi küfürde onu buraya park eden sahibine tabi, suçu mu ne ? Hayalimi nasıl böler dengesiz herif, belki de kadın..Sonra etrafta milletin bana baktığını hissettim, ee kolay değil akülü sandalyeyle park halinde Toyotanın karıştığı bi kazayı her zaman görmek nasip olmuyor.. Utandım, ne bakıyorsunuz lan diye çıkışacak oldum sittir et deyip yoluma koyuldum. Dizim acıyordu, keşke hep dizim acısa be deyip kendi kendimi teselli ettim. Off hava çok güneşli ama yüzüm bulutlu, dokunsan yağarım ben sağnak halinde. Tanımadığı insanları kıskanır mı insan ya, sana ne elalem sevgilisiyle ailesiyle dolaşıyorsa dimi ? Öyle değil ama işte insan sevdiği insanın yokluğunu derinden hissediyorsa bir tuhaf oluyor ya.. Yine sövesim geldi, küfürbaz ettin lan beni sevdam..

Tam karşımdan bir bebek arabasıyla birbirine çok yakışan bir çift geliyordu, bebek arabasında ki veledi görmek istedim, bu çiftten hangisine benziyordu çok merak ettim..İyice yakınlarından geçtim tam sol tarafımdan geçen bebek arabasının içine doğru baktım, yumuk yumuk kolları, bir eli ağzında, gözleri çipil çipil tatlı mı tatlı bu bebek gülümsüyordu, tüm gün boyunca yüzümü gülümseten tek an bu idi. Babasına benziyordu.. Şanslı ib.e diye içimden geçirdim.. Yoluma devam ettim sonra..
Hayallerimde defalarca seninle gittiğimiz o parkın yanından geçiyordum.. Parkın yanında ki büfeden kendime bir bardak çay söyleyip parka girdim, sevgililerin henüz oturmamış olduğu 3 masadan çardak benzeri üstü kapatılmış olan masaya geçtim. Beş dakika sonra çayımı getirdi büfecinin bacaksız çırağı, başka birşey isteyip istemediğimi sordu. Yok dedim soğuk soğuk, gitti.. Çayın yanına konmuş iki şekeri çayıma atıp karıştırdım, şekerler eridikçe hayallerimin eridiğini hissettim sanki. Moralim bozuldu iyice.. Seviyorum çayı seni sevdiğim gibi dedim sessizce. Yudumladım çayımı, seni yudumlar gibi. Aklımdan onca anı hızla geçmeye başladı. Dalmışım o an, mutluydum o an, seninleydim o an.. Hemen 10 metre ilerde bisikletten düşen çocuğun gürültüsüyle kendime geldim.. Kalktı hemen hiç birşey olmamış gibi tekrar bindi bisikletine ve bastı gitti, sanki sırf hayal dünyamdan ayıltmak için gelmişti velet.. Bi an yarısını içmiş olduğum çay bardağının hemen altında, tahta masaya kazınmış yazılar gördüm. Okudum Betül-Hakan yazıyordu. Masayı iyice bir inceledim bir sürü bu tür sevgililer tarafından yazılmış bi dünya isim vardı. Kenan-Çiğdem, Murat-Ebru ve diğerleri. Kalın kalın yazılmış hepsi, kimisi kalp içinde, kimisi şekilli şekilli.. Kötü oldum.. Gözüm çay kaşığına takıldı, aldım elime masada boş bi yer aradı gözlerim hemen..Orda yazılanlar gibi kalın kalın derin derin kazımak istedim ismini o masaya, gücüm yetmiyordu kollarım o kadar güçlü değildi. Tüm gücümle kazıyordum on dakika boyunca sadece "E" harfini kazıyabildim, yorulmuştum. Ama inat etmiştim yazacaktım ismini oraya. Yarım saat boyunca çabaladım ellerim acıyordu ama bitirmiştim ismini o masa da Artık bir sevdanın daha ismi "Esra" diye yazıyor, diğer isimler gibi kalın kalın olmadı. O kadar derin kazıyacak kadar kollarımda güç yoktu,

Diğer isimler kadar şekilli durmadı diye kıskandım,
Beceremedim diye kendimi hayıfladım,
Belki hiç görmeyeceksin be sevdam ama,
O masaya ismini yazmak için en çok ben uğraştım..

Yazan: Capricorn________________31.05.2010
 
Herkese Merhaba,:)

Sitemizin yeni dizaynı ile artık blog sayfamız da oldu. Ben bu blog sayfasını daha çok günlük yaşantımdan kesitleri sizler ile paylaşmak adına kullanmayı düşünüyorum. Yani bir nevi günlük gibi ama daha farklı.. Birbirimizden öğreneceğimiz çok şey var diye düşünüyorum.. Benim yaşantım, senin yaşantın yok, burda bizim yaşantımız var.. Buraya herhangi bişey yazdığımda "vay be aynısı benimde başıma gelmişti" diyebilmeli insan.. Derdim, sıkıntım,hüznüm, sevincim, neşem aklınıza ne geliyorsa onu paylaşmak ve fikir alışverişinde bulunmak istiyorum sizlerle..
Şimdilik kendinize iyi bakın, bir sonra ki yazım benden ve belkide sizden kesitlerden ibaret olacak.. Fikirleriniz darda kalmış insanlara umut ışığı olabiir derim..
Selametle...

Capricorn...
 
İnsanlar alışık olduğu şeylerin bir anda değişmesinden sonra uyum sorunu yaşıyor sanırım, bende öyle.. Yeni formatımız iyi ve eskisine göre daha fonksiyonlu ama gel gör ki kafam karıştı bile, 12 den önce mi baksaydım siteye acaba diye düşündüm bile bir ara.. Lazlık ile alakası yok sanırım yaf. :) Herşey değişmiş de bi şu aveanın reklamı hala aynı, hala ötüyor. Sus be kadın suuus :mad: Neyse 1 ay daha dinleyecekmişiz.. Ne kaldı ki 20-25 güncük daha :eek:

Adaptasyon dedik, insanların kendilerini yabancı hissetmesinde en önemli etken sanırım. Futbolda yabancı transferler gelince "uyum sorunu var şimdilik, onu aşınca bütün performansımı sergileyecem göreceksiniz" derlerdi de ne söverdim adamlara bahaneye bak diye. "Çık topunu oyna kardeşim, orda ki futbol topu da burda teptiğiniz bostan karpuzu mu". Ama haklılar yahu cidden uyum sorunu, daha doğrusu alışılmış şeylerin bir anda tamamiyle değişmesi insanları etkiliyor.. Ama alışacağız bunada. Portekizli Makakula tee oralardan kalkıp buraya geldikten sonra Türkiyede gol kralı oluyorsa, biz de burda aşarız bu sorunu.. Makakuladan neyimiz eksik :)
Herşeye alışırım da bak kaç gün oldu şu aveanın psikopat gibi durup durup ötmesine alışamayacam sanırım.. Ah Adminim ahh yaktın beni.. :)
 
uyum sorununa çözüm bir an önce eskiyi unutum yeniye sımsıkı sarılmakla oluşur...
ha birde misafir umduğunu değil bulduğunu yer diye düşünürsek yada ne çıkarsa bahtımıza...
ALIŞMAYIPTA NE YAPCAZ FORMU BAİZZZzzzz diyemiceğimize göree :D
CANIM FORMUMUN CANIM İNSANLARI PERFORMANSINDAN BİR ŞEY KAYBETMEDİĞİ SÜRECE HEP HEP AMA HEP KARE AS OLDUĞU MÜDDETÇE....
ESKİLER YERİNİ ŞİRİN CİCİLER BIRAKIRRR....
sevgiyle kal benim biricik akınım....
 
şirin keçim,akıllı lazım...
senin yazılarını hayatından kesitleri okumak duygularına duygularımla yada duygularımızla karşılık vermek çok hoş ve keyifli olacak gibi....
seni çok özleyeceğim...ikimizin yaşamından kesit "DOSTUĞUMUZ...."neşemiz,espirilerimiz,yer yer hüzünlü paylaşımlarımız....
sende kendine iyi bak seni mutsuz,huzursuz ve üzüntü içinde görmek istemiyorum anlaştıkmı ;)
 
kocaman bir sevdan var ama o kocaman yüreğinin derinlerine kazıdığın....
bazen yüreğine kazıdığın sevdanın o derin izleri içten içten kanasada...değer mi değmez mi düşünsede kendince için için
DEĞER BİRTANEM AŞK İÇİN HERŞEYE....şarkı sözleri geliyor aklıma sezen'in....
AKLIMA GELEN BİR BAŞKA KESİT....ŞU MEŞHUR SÖVMELERİN...
hıh işte bak sorunu çözdüm ben :D
"küfürbaz ettin lan beni sevdam.. "
DEMEK TÜM SUÇ SEVDANIN YOKSA MÜLAYİM ÇOCUKSUN VESSELAM....
Hiiçççççç KÜFRETMES BENİM CAPRİM....
anca tuttuğunu yazar :D :D
ahanda işte böleeeee.....!!!:)
bu arada öle kıskanıp durma millete sende olan eşsiz dostluk belki onlarda yok uyusss....
 
Sövdürtme kendine şimdi uyus :)

Evet haklısın be şirinem, aşk her şeye değer..
 
:) :) sen söversen bende sana selam sölerim :D
 
O avea logosundaki bayanın sesi ile ilk tanışmamda pek dikkat etmedimde o logoya tıkladığıma bir kadın sürekli konuşuyor aman Allahım kabus gibiydi şimdi tıklamamak için dikkat ediyorum demek 20-25 gün kaldı iyi bari bunada şükür.Adaptasyon sürecindeyiz hepimizde ama bir önceki formattada aynı sorunu yaşadık ve alıştık ve sevdik o şeklini sanırım bu formatıda adaptasyon sürecinden sonra daha çok seveceğiz ;)
 
Bu adaptasyon süreci bencede çok eğlenceli olacak :) Hem merak etmeyin aveaya ajan soktum o kadını bulunca ajdar dinletcem ona sabah akşam :)
 
sorma akın,aynen bizde de oluyor bu sorun.bakalım sonumuz nereye varır ha:)
 
yahu....kulaklığı takın müzik dinlemeyin duymassınız kadıncağızı :D
 
cinzora_8d91d2d28c38c284qz9.jpg



Bugün aldığım 1 paket sigaranın üstünde bu yukardakine benzer bir resim vardı. Yahu ben testere gibi korkunç filmleri izlemiş biri olarak bundan mı korkacam da bırakacam bu sigarayı dedim. Bu ne leen komedi filmi mi bu.. :) İnsanların bu tarz resimlerden etkilenipte sigarayı bırakacağını hiç düşünmüyorum. Sigarayı bırakmakta ki en etkili yöntem zamdır zaaaamm. İçim gidiyor zam yapacaklar yine diye :D Yarın gazetelerde flaş flaş flaş tekel tüm sigaralara %100 zam yapmış diye bir haber çıksa o an yığılır kalırım. :D

Sigarayı dertten, kederden içtiklerini söyleyen kesime de çok gülüyorum. Araştırmalara göre sigaraya başlama yaşı 14-15 olarak belirlenmiş. 15 yaşında ne derdin vardı da başladın sigaraya. Aşk acısı mı, ekonomik darlık mı ne lan ne ?Sigara keyfidir, sigara insanın bedenine isteyerek ve zevkle çektirdiği tek zulümdür. Arkadaş ortamında ağzın yarılırcasına gülerken de bu sigarayı içiyorsun be adam ne derdi ne kederi :D

Ben orta sonda iken 2 arkadaşım vardı, arkadaş demeye bin şahit lazım. Onlar Fransa ben de herhangi bir Afrika ülkesi sömürür dururlardı beni. Onlar alıştırdı bana bu sigarayı, "iç lan iç bak süper bişi" dediklerinde okulun 200 metre aşağısında yıkık dökük boş bir evin içindeydik. Okul'a bağlı bir keşhaneydi sanki mübarek. Okuldan kaçan orda sigara içmeye gelirdi. İlk içtiğim sigarayı hala hatırlıyorum "ege" marka parasını benim ödediğim ama ne hikmetse o bahsettiğim o 2 arkadaşta duran mavi paketli ege.. Cücük Bayram ve Dombili Erhan bide ben, ayrılmaz üçlüydük.. Ne ayrılmaz üçlüsü beee, benden birşey için para istediklerinde "param yok" dediğimde ayrılabildiğimizi görmüştüm :D Neyse bu sömürgeci arkadaşlar sayesinde tanıştığım sigarayı 3 kere bıraktım zaman içinde ilk bırakışım 4 yıl, ikinci bırakışım 1 yıl, son bırakışım 5 ay sürdü. İrade meselesi istediğim zaman bırakabiliyorum ama genelde arkadaş ortamında iken "ver lan bi sigarada bana" dememle tekrar başlayan sigara maceralarımın sonu gelmeyecek gibi. Dertliyken sigaranın daha fazla tüketildiği belki doğrudur ama sigaranın bırakılmamasındaki tek neden olarak da "dert-keder" gibi kavramların gösterilmesini kabul etmiyorum. Vücudum nikotin manyağı oldu diyemiyoruzda dert diyoruz. Hasstır ordan.

Bu sigara paketlerinde ki korkutucu resimler beni daha da teşvik etti, neden mi ? Eee merak ediyorum bi sonraki pakette nasıl bir resim var diye :D Koleksiyon yapmayı düşünüyorum ben şahsen şu an..:rolleyes: Bir zam daha gelirse kesin 3-4 yıllık bir bırakma sürecine daha girebilirim belki. Koleksiyonumu tamamlamadan zamlanmasa bari. :D

Sigarayı bırakmak için en etkili yöntem dediğim gibi zamdır. Gerçi o zamanda otlakçı dediğimiz kesimin bir baskısı oluşuyor insanlar üzerinde ve paketler çorapların içine gizleniyor. Bu da bi yöntem. Gizli gizli sigara içmek.. 50-60 yaşında ki kocaman adamların bizim ortaokulda iken saklanıp sigara içtiğimiz yıkık viranelerde dumanlandığını düşününce bile keyiften bi sigara yakasım geldi. :D

Şaka bir yanada sigarayı içerken kendimize verdiğimiz zarardan daha çoğunu içmeyenlere verdiğimizi unutmayalım. Senin deyimine göre "dertlendinde yaktın bi sigara" diye dertsiz(içmeyen) insanların başını ağrıtmayalım..

Kabul etmeli insan dertlendiğinden değil dert(hastalık) aradığından içiyoruz bu mereti..

Doktor:
- Üzgünüm ama bacağınızı kesmeliyiz yoksa daha kötü sonuçlar doğurabilir.
Hasta:
-Ama doktor bey ufacık bi derdi niye bu kadar büyütüyorsunuz ki
Doktor:
-Sen mi ben mi büyüttük acaba o derdi
Hasta:
-Ahanda z.çtık..
Doktor:
-Testereyi getir hemşire, hastanın derdini alacaz...

...
 
Parasını El Alır, Dumanını Yel Alır, Derdide Sigarayı İçene Kalır.. :))) allahıma şükür 2 yıldır içmiyorum herkesede bırakmasını tavsiye ediyorum...
 
"Bir gün gelir de unuturmuş insan
En sevdiği hatıraları bile
Bari sen her gece yorgun sesiyle
Saat onikiyi vurduğu zaman
Beni unutma
"

Demiş Selda Bağcan, ne güzelde anlatmış yanlızlık korkusunu. İnsanlar hep aynı korkuyu yaşar unutulmak, hatırlanmamak, anılmamak hiç bir yerde ve hiç bir şekilde...

Peki hiç sorduk mu kendimize unutulmamak için gerçek anlamda neler yaptık şu fani dünyada. Mevlana'yı herkes tanır ve her zaman onun alıntı yazılarını bir şekilde arkadaşlarıyla otururken yada bir internet sitesinde paylaşım olarak sunar. Neydi onu bu kadar hatırı sayılır bir insan yapan, neydi ona bu kadar saygı duymamızı sağlayan. O öyle biriydi ki sadece kendini düşünüp söylemezdi kelamlarını, bütün insanların kendine bir pay çıkarabileceği söylemlerdi onlar. Peki neden şimdi bu tür düşünceye sahip insanlar çıkmıyor dünyada, yada çıkıyorda biz mi görmüyoruz onları ? İnsanoğlu denilen varlık öyle bir hale gelmiş ki kendinden başkasını düşünmeyen birer bencil, egoist makinalara dönüşmüşler. Makina diyorum çünkü bazı şeyleri gerçekten otomatiğe bağlamışlar. Mesela ;
Evli bir erkek düşünün sabah işe giderken karısı ondan kendine biraz zaman ayırmasını ister çocuğu akşam gelirken ona çikolata veya gofret getirmesini ister makina haline gelmiş bu adam kendini işine o kadar kaptırmıştır, o kadar para kazanma derdine düşmüştür ki eve döndüğünde ne karısına zaman ayırabilmiştir yorgunluktan, nede evladının isteğini alabilmiştir unutkanlıktan. Bu genelde her sabah ve her akşam böyle olur. Geriye ne kalıyor peki, kalbi kırılmış iki yürek ve basit birşeyi bile yerine getiremeyen vicdanı incinen bir baba yüreği.

İnsanlar yaptıklarıyla anılır; ne ekersen onu biçersin diye boşuna dememişler. Sen ne kadar çevrendekilere yararlı bir insansan o kadar Mevlanasın, öldükten sonra bile seni hatırlayacak birileri mutlaka olacaktır. Dünya sadece kendi etrafımızda dönmüyor, her insan farklı bir dünyaya açılan bir kapıdır. O kapıyı çalıp içeri girmesini bildikten sonra insanların üzerinde yarattığınız o mükemmel izlenim hiç bir zaman unutulmayacaktır. Kendi dünyalarında yaşayan bencil insanlar ise kaçırdıkları binlerce yeni bir dünyayı tanıma ve o dünyayı keşfetme zevkinden sonsuza kadar mahrum edilmiştir yine kendi taraflarından.

Unutulmak, hatırlanmamak istiyorsan kapan kendi dünyana bencil insan, kapan ki kendi yalnızlığınla boğuş dur bir ömür boyu. Dışarda milyarlarca dünya varken sen bir dünyaya sıkış kal. Nasıl olsa seni kimse hatırlamayacak ve mutlaka UNUTULACAKSIN.

Unutulmayacak insanlar şunu bilin ki her zaman yaptıklarınızla paylaştıklarınızla sonsuza dek HATIRLANACAKSINIZ size dünyalarını açmış insanlar tarafından.


Yeni dünyaları keşfedebilmeniz dileğiyle...


Yazan : capricorn
 
önemli olan hatırlayan değil hatırlanan olabilmek sanırım....eline sağlık canım
 
Yeniden başlamama adına caydırıcı olabileceğine inanıyorum...
 
Güneş doğar ya her sabah bir umutla, sevdayla, inatla hiç vaz geçmez ya doğmaktan. Biz ne kadar kötü olursak olalım ne kadar bencil olursak olalım ne kadar nefret dolu olursak olalım, Güneş hep bizim için doğar bizi ısıtmak için, önümüzü ufkumuzu görelim diye doğar. Bu yönüyle her aşk şiirinde bir yeri vardır sabah doğan güneşin. Çünkü aşk'lara klavuz olur aydınlığıyla, sevenlere bir umut olur karanlık gecelerin sabahında..

Bazen düşünüyorumda insanoğlu neden bu kadar bencil, bu kadar korkak ve nefret dolu. Cansız bir varlık olan bir güneş bile insanlara, aşk'lara böylesine umut kapısı olabiliyorsa, biz insanlar neden canlı, yaşayan, istediğinde başaran varlıklar olarak bu kadar soğuğuz.. Neden kendi içimizi insan sevgisiyle ısıtamıyoruz neden bunu hep güneşten bekliyoruz..Ve sonra kendi sorumu şöyle yanıtlıyorum yine kendimce ; Galiba korkuyoruz da ondan

Eğer insanları seversek bağlanmaktan korkuyoruz, bağlanınca kaybetmekten korkuyoruz, kaybedince yalnızlıktan korkuyoruz, yalnız kalınca bunun sonsuza dek sürmesinden korkuyoruz.. Ama hep unutuyoruz, hep görmezlikten geliyoruz asla yalnız değiliz.. Sabahları o umut yüklü, sevdaların klavuzu, birbirinden uzak sevenlerin altında ısındığı GÜNEŞ'imiz var. Onu yaratıp insanlara yol gösteren ALLAH'ımız var.. Güneş her sabah bizim için geliyor sadece bizi ısıtmak için, yolumuzu aydınlattığı gibi içimizide aydınlatmak için..

Yeter ki insanoğlu biraz cesaretli olsun, insanlar birbirine sevgiyle, şefkatle yaklaşsın. Kırmasınlar birbirlerini kendi sevgilerinden korktukları için. Umutlarının peşini bırakmasınlar.. Hep söylediğim bir laf vardır "UMUT BİTTİĞİ ZAMAN ÖNCE HAYALLER ÖLÜR" diye.. Ben umutsuz olmadım hiç, Çünkü Güneşsiz bir sabahım olmadı daha.. Her sabah içim ısındı, yolum ve gönlüm aydınlandı.. Sakın unutmayın;

Sevgiden korkmayın çünkü; Yalnız kalmayacaksınız hiç.. GÜNEŞ HER SABAH SİZE GELECEK...


Yazan: capricorn
 
Koşmak, canın çıkana kadar koşmak ve asla durmamak. Deniz kıyısındayım, bir sahilde ve sonbaharda ağacın dalından düşen bir yaprak gibi nereye düşeceğimi bilmeden koşuyorum, saatlerce bir sağa bir sola deli gibi koşuyorum, yüzüme vuran rüzgarı hissediyorum. Arada bir nefes nefese kalıyorum ayaktayım ama ellerim dizlerimde biraz soluklanıyorum ve yine koşuyorum, durmuyorum, durduramıyorum ve koşuyorum koşuyorum bazen ayağım sahilde ki kum tepelerine takılıyor yerlerde yuvarlanıyorum ama ayağa kalkıyorum ve yine koşuyorum, olmuyor durduramıyorum bacaklarımı hırsla inatla koşuyorum bir sevgiliye koşar gibi koşuyorum ve en sonunda telefon çalıyor ve hayal dünyamdan çıkıp tekerlekli sandalyeme geri oturuyorum. Ama yüzümde aptalca bir gülümseme var kendimi mutlu hissediyorum ve birazda yorgun, nefes nefese........

Koşmak canın çıkana kadar koşmak ve asla durmamak, yılmamak inadına nefes nefese kalmak. Koşmak, kimseye aldırmadan koşmak, kendine bile... Koşmak, imkanlarını hiçe sayarak koşmak, durmadan, durdurulmadan koşmak ve soluksuz kalıp tıkanmak. Koşmak, bacaklarında ki kramplara aldırmadan, inadına güçlü adımlarla koşmak....

Kim bilir belki bir gün....



Yazan : capricorn
 
Kimbilir belki bir gün...inşallah...Olmadı capris bir iron man kostümüde biz giyeriz süper güçlerimiz olur koşmayı bırak uçarız bile yaw ;)
 
10 seneye kalmaz teknoloji iron man kostümlerini geliştirir ben de seni fizana kadar kovalarım :D:D
 
İnsanlar hep en zor anlarında onlara koşarlar, onların kollarında ağlar, onların yanında huzuru bulurlar. Kimisinin adı Ahmet kimisinin adı Ayşe ama herkes onlara DOST der.

Benim de bir dostum var ona uyusum diye seslendiğim, benim bir dostum var onun gözlerinde nem görmek istemediğim. Benim bir dostum var en büyük sırlarımı söylediğim, benim bir dostum var herşeyin en iyisini hak ettiğini bildiğim...

İşte bu dostumla çok zor şeyler yaşadığım bir dönemde tanıştım, öyle ki insanların hepsinin 5 kuruş etmez olduğunu düşünmeye başlamıştım, yıkılmıştım, yorulmuştum, yaralıydım, aşkın en acı darbesini yemiştim. Böyle sıkışmış bir durumdayken çıkar ya insanın karşılarına dost dedikleri, bana yeniden insanlara güvenmeyi öğretti, zaten dostlarında var olma amacı bu değilmidir "her zorluğa, her adiliğe, her kahbece hançerlenmeye rağmen" güvenebileceğin birilerinin var olduğunu bize göstermek. Her yalın ve soğuk gecede veya fırtınalı bir denizdeymişcesine sığınabileceğini bildiğin bir liman olduğunu bilmek, ve o limanın her zaman, sonsuza dek sana açık olduğunu hissetmek insanı rahatlatmaz mı hiç. Çürümüş umutları yeniden filizlendirmez mi bu güven.

Benim bir dostum var yüreğindeki sıcaklığı bile benimle paylaşan, benim bir dostum var ben uzaylıyım desem bile bana inanan. Benim bir dostum var soğuk ve acımasız yalanlardan anlamayan.

Dürüstlüğüne güvenebildiğiniz kaş kişi vardır şu dünyada hiç saydınız mı ? Ömrünüz boyunca binlerce insanla tanışırsınız ama ölürken sadece gerçek dostların adını sayıklarsınız. Kiminiz onlarla bir meyhanede tanışır, kiminiz okulda, kiminiz barda, çarşıda, pazarda, internette. Gerçek dostluklar gerçek aşk gibidir ilk gördüğünüzde anlarsınız onun sizi asla satmayacağını. Dostluk iman gibidir bir gün konuşamazsan seni huzursuz eder bu durum. Dostluk vicdan gibidir en ufak bi kırgınlıkta yüreğinizi sızlatır. Dostluk yemek gibidir hergün her an ihtiyaç duyarsınız.

Benim bir dostum var yokluğunda kendimi yalnız hissettiğim, benim bir dostum var her gün görmesemde içini bildiğim. Benim bir dostum var yüreğindeki sevgiden beslendiğim, benim bir dostum var ibadet gibi ismini zikrettiğim.

Özlenirler bu dostlar her an bir anne gibi bir baba gibi, hatta bir sevgili gibi. Onun için meraklanırsın bazen haddinden fazla üstüne gidersin bazen, öyle yücedir ki bu dost anlatmaz sana onun için kırılmayasın, üzülmeyesin diye. Yine de kırılırsın sen o an, neden anlatmıyor diye ama düşünemezsin işte akıl edemezsin bir an seni kırdığının iki katı fazla kırılmıştır yüreği, anlatmıyorsa vardır bir bildiği demelisin bu durumda gitmemelisin üstüne. Çünkü dostum dediğin mutlaka anlatacaktır bir gün içindekini. Dostları kolayına kıramazsın ne kadar üzsende, dost dediğin acı gerçeği yüze vurandır çünkü sana kalbinden bağlıdır sağdıktır. O bilir ki sana gerçekleri söylemezse kendi samimiyetinden şüphe duyacaktır, bu yüzden yalan söyleyemez sana hiç bir zaman ve sende bunu bilirsin ve ona kendine güvendiğin kadar güvenirsin. Nice dertleri bu birliktelikle atlatırsınız, sen mutlaka bir gün düşeceksin yere, yığılacaksın ama herkes orda seni tekmelemek için bulunmayacak, içlerinden biri sana elini tekrar uzatacak sen yerden kalkabilesin diye. İşte bu el yalnızca dostuna, dostuma, dostlarımıza ait olacak.

Benim bir dostum var yalanlardan çok mu çok uzak, benim bir dostum var haddimi aşsamda beni anlayacak. Benim bir dostum var kırsamda kırılsamda yüreklerimiz ebedi bağlı kalacak, benim bir dostum var gerçekleri her daim yüzüme vurup bana sağdık kalacak. Benim bir dostum var düştüğümde bana ellerini uzatacak, benim bir dostum var beni asla bırakmayacak.

Ve senin bir dostun var sonsuza kadar seni unutmayacak...

yazan : capricorn
 
Bu dostunu,dostluğunu hiç kaybetmemen dileğiyle kaprişşş;)
 
Dost miniş teşekkür ederim. Dostların gücü adına, selam olsun sana
 
bence iyi bir dost anka kuşudur..kendisi gökte gölgesi yerde ..herkes bir gölgenin peşinde... önce biz dost olmalıyız..bari bizim bulamadığımızı dostumuz bulsun....
 
Ne mutlu Akın kardeş sana bir dost bulamadım gün akşam oldu diyen çok insan var bu dünyada bir değil bir çok dostunun olmasını dilerim.
 
Teşekkür ederim güzel dostlar, Dostluk havuzunda dostlara kulaç atmanız dileğiyle. Boğulmaktan korkmayın o havuzda, dostlarınız varsa boğulmazsınız orada.
 
dost sesi ve dostlar arası muhabbeti duyunca koştum geldim valla:) dostlar meclisi hazır kurulmuşken "ben de buradayım" demezsem çenem kopsun:)
yuregine sağlık caprimiz:)
 
Seninde kocaman yüreğine Selam olsun ablam :)
Evren aşkı hepimize dağıtsın..
 
Üst Alt