Yıl 1989 bilemedin 1990, 5 veya 6 yaşındaydım. O yaz babamın işi nedeniyle yaşadığımız Bitlis'in Tatvan ilçesinden memleketimiz Trabzona uzunca bir yol tepmiş kendimizi karadenizin o muhteşem doğasına atıvermiştik. Babam bizi braktıktan 1 hafta sonra Tatvana geri dönmüştü işlerinden dolayı. Eş dost ziyaretlerinden sonra köyümüzün 3-4 kilometre yukarısın da bulunan rumca ismi ile "sakınora" denilen küçücük bir mezereye gitmiştik. Anneannemin bi evi ordaydı. Köy ile yayla arasında köprü vazifesi gören bu küçük cennetten bi köşe sayılan ufak yerleşim yeri köyden yaylaya yada yayladan köye göç ederken yerel halkın 1-2 haftalık konaklama yeriydi. Tabi sadece sakınora da yaşayan halkta vardı ama toplasan 3-5 haneyi geçmez bunlar.
İşte böyle bir yere gitmiştik ben, annem, kardeşim ve şu an hatırlamadığım 3-5 kişi daha. Kardeşim daha parmak kadar bir bebeydi, bende pek alışık olmadığım bu mezerede kendi başıma bir oyana bi buyana koşturup oynuyordum. Bir fasulye çubuğu bulup onu kendime at yapmıştım, dehhler çüşlerr dıkıdık dıkıdıklar arasında vakit geçiriyordum.. Anneannemin komşusunun kümesinde ki tavuklara bulduğum ufak taşlarla da taciz atışları yapıyordum. Baktım isabet ettiremiyorum biraz daha yaklaşıp yerden topladığım bi sürü taşı bir anda onlara fırlatıp tavukların kümese tilki girmişcesine sağa sola kaçışlarını izliyordum.. Birden 50-60 metre ilerde çitlerin arkasında koşuşturan yaşları 10 ile 20 arasında değişen bi grup gördüm. Oyun oynuyorlar sandım. Hakkatende oyun oynuyorlarmış ama tuhaf bi oyun..Atıma atlayıp dıkıdık dıkıdık sesleriyle yanlarına gittiğimde anladım bu oyunun 5-6 yaşlarında bir çocuk için uygun olmadığını. Keşke fasulye çubuğundan atımın ayakları kırılsaydı da yanlarına gitmeseydim..
Önce çocukları uzaktan izlemeye başladım. Çocukların oynadığı oyunu daha önce başka hiç bi yerde görmemiştim. Görmezde olsaydım. Çünkü ilgimi çekmişti. Bu psikopat çocuk grubu içlerinde babamın amca çocuğu Erkan abi de olmak üzere benim oyun sandığım ama sonrasında aslında korku filminden farksız bu dehşet dakikalarının bir parçasıydı.. Oyunu anlatayım kısaca
Oyun için gerekli malzemeler,
irili ufaklı taşlar, uzun kısa farketmez sopa ve sinirli bir komşu köpeği.
Oyunun tek ve en önemli kuralı,
Koşmak..Geride kalanın canı çıksın hesabı..
Oyunun oynanışı,
Önceden tedarik edilen taş ve sopalarla oyunun en önemli unsuru olan köpeği rahatsız edip kızdırmak ve oyuncuları kovalamasını sağlamak.
Bu grubun tek güvendikleri şey hızlı koşmaları değildi tabi, köpek bağlıydı uzunca bi zincirle. köpeğin menziline girenin vay haline böyle bi oyun işte..
Bu çocukların oyununu uzaktan izlemekten sıkılmış onlara katılmak istemiştim. Bu oyuna bu kadar çok katılmamda ki sebep köpeğin başarısız saldırı girişimleri ve çocukların attığı zafer kahkahalarıydı. Evet bende o zaferi istiyordum ve Köpeğin arkasından Erol Taş gibi nihahaha kahkası atmak istiyordum. Yavaşça süzülüp çocukların arasına karışmıştım bile bir sansar gibi. İlk başta tedirgindim ama benimde katıldığım 2-3 kovalamadan sağ çıkmanın gururuyla gaza gelip bir zamanlar atım olan fasulye çubuğunu bu sefer kara muratın kılıcı gibi kahramanca köpeğe sallıyordum.
Köpeği son kışkırtmamız benim köpeklerin dünyasında kara muratın kılıcının hiç bir hükmünün olmadığını anlamama sebep olmuştur..Erkan abimin o köpeğe ne yaptıda o kadar sinirlenip zincirini bile koparmasına neden oldu hala düşünürüm bazen.. Abi bildiğin parmak kalınlığında zinciri kopardı köpek . Köpeğin zincirini kopardığını herkes farketmişte bir ben farkedememişim ona yanarım. O kadar çocuğun her saldırıdan koşarak kaçıp köpeğin zincirinin menzilinin dışında her zaman koşmayı bıraktıkları yerde durmamalarından anlamalıydım aslında bir tuhaflık olduğunu, Ağaca tırmanmamıştı kimse daha önce şimdi neden tırmanıyordu ki kırmızı kazaklı çocuk. ?Erkan abim desen yanımdan Hüsein Bolt vari şimşek hızıyla geçerken sadece "kaaaaççç" diyebilmişti ve dünya 100 metre rekorunun gerçek sahibi olarak gönlüme taht kurup gözlerimin önünden kaybolmuştu. Etrafta benden 2-3 yaş büyük bir çocuk dışında kimse kalmamış herkes kendini bukelemun gibi bi yere gizlemişti, o benden 2-3 yaş büyük çocukta yanımdan Şener Şen filmlerinde Şener Şen'in koşarkenki halini o kadar anımsatıyordu ki, topukları dötüne vura vura koşuyordu. Ben hala dünyadan bi haber köpeğin zincirinin menzilinin dışına kendimi atmış koşmayı bırakmıştım ve o benden 2-3 yaş büyük çocuğa "tamam koşma artık zinciri buraya kadar gelmiyor" diye arkasından bağırmıştım ki tam yanımdan bembeyaz şimşek gibi bişi geçti o çocuğun arkasından koşarcasına, sadece yutkunabildim. Köpek diğer çocuğa kilitlendiğinden benim kaçmadığımı biraz geçde olsa farkedebildi. Bildiğin arka ayaklarını kasarak bi fren yaptı ki sormayın. Kıpkırmızı gözleriyle bana bakıyordu ve " şimdi zıçtım ağzına seni kara murat çakması" diyordu sanki, Hoştt dedim kısık ve korkudan çatallaşan o sesimle. Hassittir ordan der gibi bir adım attı bana doğru, geriye doğru bi adım attım "ben ettim sen etme" der gibi, köpek iki hızlı adım attı " korkma yavrum olacak artık bu" der gibi, Hoşt dedim bi kez daha "hav" dedi ve üzerime öyle bir zıpladı ki "ahh" dedim, "kes lan ib*e" der gibi hırlaya hırlaya omuzumdan kaptı beni. Yere düşmedim ama o arka ayaklarının üzerine kalkmış ön ayaklarını omuzlarıma atmış sol omuzumdan ısırıyordu beni. Bende ön ayaklarını tutup geri itmeye çalışıyordum köpeği ama olayı bilmeyen biri geçse o an orda iki sevgili dans ediyor sanır ve rahatsız etmeyelim der çeker gider Ölüyordum omuzumda ki acıdan, tabi bu arada kız çocuğu gibi çığlıklarımı duyan ahali geldi, Rannnkkkk diye bir ses geldi köpeğin kafadan ve yere doğru düşen bir sopa parçası gördüm. Köpeğin kafaya kim nasıl indirdiyse o sopayı köpek o acıyla bıraktı omuzumu ve iyykk iykkk iykk sesleri arasında kaçtı klübesine girdi. Anneannem de gelmiş hem bağırıyor hem ağlıyordu. Hemen eve götürüp güzelce pansuman yaptılar, koca karı ilaçları falan sürdüler.. Neyse bizim oralarda bir kanun vardır bir köpek eğer insan ısırırsa o köpeğin cezası idamdır. Çok acımasız bir kanun ama yıllardan beri bu kanun işler. Köpeği hemen ertesi gün çam ağacına boğazından iple asılmış şekilde gördüm. Bizim oyun anlayışımıza kurban gitmişti köpek. Üzülmüştüm. O günden sonra hiç bir köpeğe sevmek amacı dışında yaklaşmadım. Bu olayın bende köpek fobisi yaratması gerekirken ben inanılmaz sevmeye başladım köpekleri.
Şimdi omuzumda hala izi belli olan 4 diş izi ve anılarım seni sevgiyle anıyorum güzel beyaz köpek.. Sorumlusuyuz ölümünün, omuzumdaki izlere baktıkça köpekleri sevmem gerektiğini anlıyorum.. Bana verdiğin bu hayat dersi için çok teşekkürler sana..
İşte böyle bir yere gitmiştik ben, annem, kardeşim ve şu an hatırlamadığım 3-5 kişi daha. Kardeşim daha parmak kadar bir bebeydi, bende pek alışık olmadığım bu mezerede kendi başıma bir oyana bi buyana koşturup oynuyordum. Bir fasulye çubuğu bulup onu kendime at yapmıştım, dehhler çüşlerr dıkıdık dıkıdıklar arasında vakit geçiriyordum.. Anneannemin komşusunun kümesinde ki tavuklara bulduğum ufak taşlarla da taciz atışları yapıyordum. Baktım isabet ettiremiyorum biraz daha yaklaşıp yerden topladığım bi sürü taşı bir anda onlara fırlatıp tavukların kümese tilki girmişcesine sağa sola kaçışlarını izliyordum.. Birden 50-60 metre ilerde çitlerin arkasında koşuşturan yaşları 10 ile 20 arasında değişen bi grup gördüm. Oyun oynuyorlar sandım. Hakkatende oyun oynuyorlarmış ama tuhaf bi oyun..Atıma atlayıp dıkıdık dıkıdık sesleriyle yanlarına gittiğimde anladım bu oyunun 5-6 yaşlarında bir çocuk için uygun olmadığını. Keşke fasulye çubuğundan atımın ayakları kırılsaydı da yanlarına gitmeseydim..
Önce çocukları uzaktan izlemeye başladım. Çocukların oynadığı oyunu daha önce başka hiç bi yerde görmemiştim. Görmezde olsaydım. Çünkü ilgimi çekmişti. Bu psikopat çocuk grubu içlerinde babamın amca çocuğu Erkan abi de olmak üzere benim oyun sandığım ama sonrasında aslında korku filminden farksız bu dehşet dakikalarının bir parçasıydı.. Oyunu anlatayım kısaca
Oyun için gerekli malzemeler,
irili ufaklı taşlar, uzun kısa farketmez sopa ve sinirli bir komşu köpeği.
Oyunun tek ve en önemli kuralı,
Koşmak..Geride kalanın canı çıksın hesabı..
Oyunun oynanışı,
Önceden tedarik edilen taş ve sopalarla oyunun en önemli unsuru olan köpeği rahatsız edip kızdırmak ve oyuncuları kovalamasını sağlamak.
Bu grubun tek güvendikleri şey hızlı koşmaları değildi tabi, köpek bağlıydı uzunca bi zincirle. köpeğin menziline girenin vay haline böyle bi oyun işte..
Bu çocukların oyununu uzaktan izlemekten sıkılmış onlara katılmak istemiştim. Bu oyuna bu kadar çok katılmamda ki sebep köpeğin başarısız saldırı girişimleri ve çocukların attığı zafer kahkahalarıydı. Evet bende o zaferi istiyordum ve Köpeğin arkasından Erol Taş gibi nihahaha kahkası atmak istiyordum. Yavaşça süzülüp çocukların arasına karışmıştım bile bir sansar gibi. İlk başta tedirgindim ama benimde katıldığım 2-3 kovalamadan sağ çıkmanın gururuyla gaza gelip bir zamanlar atım olan fasulye çubuğunu bu sefer kara muratın kılıcı gibi kahramanca köpeğe sallıyordum.
Köpeği son kışkırtmamız benim köpeklerin dünyasında kara muratın kılıcının hiç bir hükmünün olmadığını anlamama sebep olmuştur..Erkan abimin o köpeğe ne yaptıda o kadar sinirlenip zincirini bile koparmasına neden oldu hala düşünürüm bazen.. Abi bildiğin parmak kalınlığında zinciri kopardı köpek . Köpeğin zincirini kopardığını herkes farketmişte bir ben farkedememişim ona yanarım. O kadar çocuğun her saldırıdan koşarak kaçıp köpeğin zincirinin menzilinin dışında her zaman koşmayı bıraktıkları yerde durmamalarından anlamalıydım aslında bir tuhaflık olduğunu, Ağaca tırmanmamıştı kimse daha önce şimdi neden tırmanıyordu ki kırmızı kazaklı çocuk. ?Erkan abim desen yanımdan Hüsein Bolt vari şimşek hızıyla geçerken sadece "kaaaaççç" diyebilmişti ve dünya 100 metre rekorunun gerçek sahibi olarak gönlüme taht kurup gözlerimin önünden kaybolmuştu. Etrafta benden 2-3 yaş büyük bir çocuk dışında kimse kalmamış herkes kendini bukelemun gibi bi yere gizlemişti, o benden 2-3 yaş büyük çocukta yanımdan Şener Şen filmlerinde Şener Şen'in koşarkenki halini o kadar anımsatıyordu ki, topukları dötüne vura vura koşuyordu. Ben hala dünyadan bi haber köpeğin zincirinin menzilinin dışına kendimi atmış koşmayı bırakmıştım ve o benden 2-3 yaş büyük çocuğa "tamam koşma artık zinciri buraya kadar gelmiyor" diye arkasından bağırmıştım ki tam yanımdan bembeyaz şimşek gibi bişi geçti o çocuğun arkasından koşarcasına, sadece yutkunabildim. Köpek diğer çocuğa kilitlendiğinden benim kaçmadığımı biraz geçde olsa farkedebildi. Bildiğin arka ayaklarını kasarak bi fren yaptı ki sormayın. Kıpkırmızı gözleriyle bana bakıyordu ve " şimdi zıçtım ağzına seni kara murat çakması" diyordu sanki, Hoştt dedim kısık ve korkudan çatallaşan o sesimle. Hassittir ordan der gibi bir adım attı bana doğru, geriye doğru bi adım attım "ben ettim sen etme" der gibi, köpek iki hızlı adım attı " korkma yavrum olacak artık bu" der gibi, Hoşt dedim bi kez daha "hav" dedi ve üzerime öyle bir zıpladı ki "ahh" dedim, "kes lan ib*e" der gibi hırlaya hırlaya omuzumdan kaptı beni. Yere düşmedim ama o arka ayaklarının üzerine kalkmış ön ayaklarını omuzlarıma atmış sol omuzumdan ısırıyordu beni. Bende ön ayaklarını tutup geri itmeye çalışıyordum köpeği ama olayı bilmeyen biri geçse o an orda iki sevgili dans ediyor sanır ve rahatsız etmeyelim der çeker gider Ölüyordum omuzumda ki acıdan, tabi bu arada kız çocuğu gibi çığlıklarımı duyan ahali geldi, Rannnkkkk diye bir ses geldi köpeğin kafadan ve yere doğru düşen bir sopa parçası gördüm. Köpeğin kafaya kim nasıl indirdiyse o sopayı köpek o acıyla bıraktı omuzumu ve iyykk iykkk iykk sesleri arasında kaçtı klübesine girdi. Anneannem de gelmiş hem bağırıyor hem ağlıyordu. Hemen eve götürüp güzelce pansuman yaptılar, koca karı ilaçları falan sürdüler.. Neyse bizim oralarda bir kanun vardır bir köpek eğer insan ısırırsa o köpeğin cezası idamdır. Çok acımasız bir kanun ama yıllardan beri bu kanun işler. Köpeği hemen ertesi gün çam ağacına boğazından iple asılmış şekilde gördüm. Bizim oyun anlayışımıza kurban gitmişti köpek. Üzülmüştüm. O günden sonra hiç bir köpeğe sevmek amacı dışında yaklaşmadım. Bu olayın bende köpek fobisi yaratması gerekirken ben inanılmaz sevmeye başladım köpekleri.
Şimdi omuzumda hala izi belli olan 4 diş izi ve anılarım seni sevgiyle anıyorum güzel beyaz köpek.. Sorumlusuyuz ölümünün, omuzumdaki izlere baktıkça köpekleri sevmem gerektiğini anlıyorum.. Bana verdiğin bu hayat dersi için çok teşekkürler sana..