Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

[Capricorn] Capricorn'un kaleminden düşenler !!!

Yıl 1989 bilemedin 1990, 5 veya 6 yaşındaydım. O yaz babamın işi nedeniyle yaşadığımız Bitlis'in Tatvan ilçesinden memleketimiz Trabzona uzunca bir yol tepmiş kendimizi karadenizin o muhteşem doğasına atıvermiştik. Babam bizi braktıktan 1 hafta sonra Tatvana geri dönmüştü işlerinden dolayı. Eş dost ziyaretlerinden sonra köyümüzün 3-4 kilometre yukarısın da bulunan rumca ismi ile "sakınora" denilen küçücük bir mezereye gitmiştik. Anneannemin bi evi ordaydı. Köy ile yayla arasında köprü vazifesi gören bu küçük cennetten bi köşe sayılan ufak yerleşim yeri köyden yaylaya yada yayladan köye göç ederken yerel halkın 1-2 haftalık konaklama yeriydi. Tabi sadece sakınora da yaşayan halkta vardı ama toplasan 3-5 haneyi geçmez bunlar.

İşte böyle bir yere gitmiştik ben, annem, kardeşim ve şu an hatırlamadığım 3-5 kişi daha. Kardeşim daha parmak kadar bir bebeydi, bende pek alışık olmadığım bu mezerede kendi başıma bir oyana bi buyana koşturup oynuyordum. Bir fasulye çubuğu bulup onu kendime at yapmıştım, dehhler çüşlerr dıkıdık dıkıdıklar arasında vakit geçiriyordum.. Anneannemin komşusunun kümesinde ki tavuklara bulduğum ufak taşlarla da taciz atışları yapıyordum. Baktım isabet ettiremiyorum biraz daha yaklaşıp yerden topladığım bi sürü taşı bir anda onlara fırlatıp tavukların kümese tilki girmişcesine sağa sola kaçışlarını izliyordum.. Birden 50-60 metre ilerde çitlerin arkasında koşuşturan yaşları 10 ile 20 arasında değişen bi grup gördüm. Oyun oynuyorlar sandım. Hakkatende oyun oynuyorlarmış ama tuhaf bi oyun..:confused:Atıma atlayıp dıkıdık dıkıdık sesleriyle yanlarına gittiğimde anladım bu oyunun 5-6 yaşlarında bir çocuk için uygun olmadığını. Keşke fasulye çubuğundan atımın ayakları kırılsaydı da yanlarına gitmeseydim..

Önce çocukları uzaktan izlemeye başladım. Çocukların oynadığı oyunu daha önce başka hiç bi yerde görmemiştim. Görmezde olsaydım. Çünkü ilgimi çekmişti. Bu psikopat çocuk grubu içlerinde babamın amca çocuğu Erkan abi de olmak üzere benim oyun sandığım ama sonrasında aslında korku filminden farksız bu dehşet dakikalarının bir parçasıydı.. Oyunu anlatayım kısaca

Oyun için gerekli malzemeler,
irili ufaklı taşlar, uzun kısa farketmez sopa ve sinirli bir komşu köpeği. :D
Oyunun tek ve en önemli kuralı,
Koşmak..Geride kalanın canı çıksın hesabı..
Oyunun oynanışı,
Önceden tedarik edilen taş ve sopalarla oyunun en önemli unsuru olan köpeği rahatsız edip kızdırmak ve oyuncuları kovalamasını sağlamak.

Bu grubun tek güvendikleri şey hızlı koşmaları değildi tabi, köpek bağlıydı uzunca bi zincirle. :D köpeğin menziline girenin vay haline böyle bi oyun işte..
Bu çocukların oyununu uzaktan izlemekten sıkılmış onlara katılmak istemiştim. Bu oyuna bu kadar çok katılmamda ki sebep köpeğin başarısız saldırı girişimleri ve çocukların attığı zafer kahkahalarıydı. Evet bende o zaferi istiyordum ve Köpeğin arkasından Erol Taş gibi nihahaha kahkası atmak istiyordum. Yavaşça süzülüp çocukların arasına karışmıştım bile bir sansar gibi. İlk başta tedirgindim ama benimde katıldığım 2-3 kovalamadan sağ çıkmanın gururuyla gaza gelip bir zamanlar atım olan fasulye çubuğunu bu sefer kara muratın kılıcı gibi kahramanca köpeğe sallıyordum. :D
Köpeği son kışkırtmamız benim köpeklerin dünyasında kara muratın kılıcının hiç bir hükmünün olmadığını anlamama sebep olmuştur..Erkan abimin o köpeğe ne yaptıda o kadar sinirlenip zincirini bile koparmasına neden oldu hala düşünürüm bazen.. Abi bildiğin parmak kalınlığında zinciri kopardı köpek . Köpeğin zincirini kopardığını herkes farketmişte bir ben farkedememişim ona yanarım. O kadar çocuğun her saldırıdan koşarak kaçıp köpeğin zincirinin menzilinin dışında her zaman koşmayı bıraktıkları yerde durmamalarından anlamalıydım aslında bir tuhaflık olduğunu, Ağaca tırmanmamıştı kimse daha önce şimdi neden tırmanıyordu ki kırmızı kazaklı çocuk. ?Erkan abim desen yanımdan Hüsein Bolt vari şimşek hızıyla geçerken sadece "kaaaaççç" diyebilmişti ve dünya 100 metre rekorunun gerçek sahibi olarak gönlüme taht kurup gözlerimin önünden kaybolmuştu. Etrafta benden 2-3 yaş büyük bir çocuk dışında kimse kalmamış herkes kendini bukelemun gibi bi yere gizlemişti, o benden 2-3 yaş büyük çocukta yanımdan Şener Şen filmlerinde Şener Şen'in koşarkenki halini o kadar anımsatıyordu ki, topukları dötüne vura vura koşuyordu. :D Ben hala dünyadan bi haber köpeğin zincirinin menzilinin dışına kendimi atmış koşmayı bırakmıştım ve o benden 2-3 yaş büyük çocuğa "tamam koşma artık zinciri buraya kadar gelmiyor" diye arkasından bağırmıştım ki tam yanımdan bembeyaz şimşek gibi bişi geçti o çocuğun arkasından koşarcasına, sadece yutkunabildim.:( Köpek diğer çocuğa kilitlendiğinden benim kaçmadığımı biraz geçde olsa farkedebildi. Bildiğin arka ayaklarını kasarak bi fren yaptı ki sormayın. Kıpkırmızı gözleriyle bana bakıyordu ve " şimdi zıçtım ağzına seni kara murat çakması" diyordu sanki, Hoştt dedim kısık ve korkudan çatallaşan o sesimle. Hassittir ordan der gibi bir adım attı bana doğru, geriye doğru bi adım attım "ben ettim sen etme" der gibi, köpek iki hızlı adım attı " korkma yavrum olacak artık bu" der gibi, Hoşt dedim bi kez daha "hav" dedi ve üzerime öyle bir zıpladı ki "ahh" dedim, "kes lan ib*e" der gibi hırlaya hırlaya omuzumdan kaptı beni. :( Yere düşmedim ama o arka ayaklarının üzerine kalkmış ön ayaklarını omuzlarıma atmış sol omuzumdan ısırıyordu beni. Bende ön ayaklarını tutup geri itmeye çalışıyordum köpeği ama olayı bilmeyen biri geçse o an orda iki sevgili dans ediyor sanır ve rahatsız etmeyelim der çeker gider:D Ölüyordum omuzumda ki acıdan, tabi bu arada kız çocuğu gibi çığlıklarımı duyan ahali geldi, Rannnkkkk diye bir ses geldi köpeğin kafadan ve yere doğru düşen bir sopa parçası gördüm. Köpeğin kafaya kim nasıl indirdiyse o sopayı köpek o acıyla bıraktı omuzumu ve iyykk iykkk iykk sesleri arasında kaçtı klübesine girdi. Anneannem de gelmiş hem bağırıyor hem ağlıyordu. Hemen eve götürüp güzelce pansuman yaptılar, koca karı ilaçları falan sürdüler.. Neyse bizim oralarda bir kanun vardır bir köpek eğer insan ısırırsa o köpeğin cezası idamdır. Çok acımasız bir kanun ama yıllardan beri bu kanun işler. Köpeği hemen ertesi gün çam ağacına boğazından iple asılmış şekilde gördüm. Bizim oyun anlayışımıza kurban gitmişti köpek:(. Üzülmüştüm. O günden sonra hiç bir köpeğe sevmek amacı dışında yaklaşmadım. Bu olayın bende köpek fobisi yaratması gerekirken ben inanılmaz sevmeye başladım köpekleri.

Şimdi omuzumda hala izi belli olan 4 diş izi ve anılarım seni sevgiyle anıyorum güzel beyaz köpek.. Sorumlusuyuz ölümünün, omuzumdaki izlere baktıkça köpekleri sevmem gerektiğini anlıyorum.. Bana verdiğin bu hayat dersi için çok teşekkürler sana..

 
Bilmediğin oyunlara dahil olma bidaha:) meraklı akın:) yeri gelmişken şu sözüde söyleyip gaybolacam "itle dalaşmaktan çalıyı dolaşmak yeğdir"
 
Ömrün boyunca dostsuz kalmaman dileğiyle güzel yürekli kardeşim..;)
 
Boşuna dememişler insanın başına ne gelirse meraktan gelir diye:D Son söylediğin sözü bilen bi çocukta vardı aramızda köpeğin zincirini kopardığını görünce çalıların içine denize atlar gibi atladıydı. Keşke onu takip etseydim :)
 
Sağol abim senin gibi dostlarımı Allahım bi ömür yanımdan eksik etmesin. :)
 
"BEN" Sevdim..



Ben seni çok sevdim,
Seni öyle çok sevdim ki
Senin görmediğin bir yerde "SEN" diye inliyorum belkide.
Ben aşkımı tapınağım bildim,
Aşkın ne demek olduğunu öğrendiğimde..

Ben seni çok sevdim,
Seni öyle çok sevdim ki
Senin bulamayacağın bir yerde "SEN" diye yok oluyorum belkide.
Ben aşkımı kaderim bildim,
Aşkın ne demek olduğunu öğrendiğimde..

Ben seni çok sevidim,
Seni öyle çok sevdim ki
Senin bilmediğin bir yerde "SEN" diye ölüyorum belkide.
Ben aşkımı Ecelim bildim,
Aşkın ne demek olduğunu öğrendiğimde..


Yazan :
Capricorn
 
Haykırış !!
Okyanus dalgalarına adını haykırdım ki,
Dalgalar sahile her vuruşunda ismini fısıldasın.
Kayalık uçurumlara adını haykırdım ki ,
Rüzgarla birlikte her yerde yankılansın.

Boş ovalara adını haykırdım ki,
Adınla birlikte çiçekler her tarafta açsın.
Koca bulutlara adını haykırdım ki,
Kar gibi her yanı kaplasın.

Adını güneşe haykırdım ki,
Kendinden daha sıcak bir şey olduğunu bilsin.
Adını sağır sultana haykırdım ki,
Bu güzelliği duysun ve dinlesin.
Adını tüm insanlığa haykırdım ki,
Aşk nasıl olurmuş herkes öğrensin.


Yazan : capricorn

[SIZE=2]Not: Bu şiir'i 8 yıl önce yazmıştım eski defterlerimi karıştırırken buldum [/SIZE]​
 
SEN OLDUN
Beni tutup kollarımdan kaldıran,
Sönmüş dünyamı gün gibi aydınlatan,
Durmuş kalbimi yeniden canlandıran,
Sen oldun birtanem, sen olacaksın.

Bana aşk duygusunu tek tattıran,
Kötü huylarımı bana bir bir sattıran,
Beni aynaya baktırtan,
Sen oldun birtanem, sen olacaksın.

Çürümüş hislerimi tek tek sağlamlaştıran,
Aşkın basamaklarına beni bastırtan,
Enkaz olmuş ruhumu uçuran,
Sen oldun birtanem, sen olacaksın.

Ölümün elinden beni çekip alan,
Kurumuş bedenime bir ırmak gibi akan,
Tozlanmış kitap gibi beni açıp okuyan,
Sen oldun birtanem, sen olacaksın.


Yazan: capricorn

[SIZE=2]Not: 8 Yıl önce yazdığım şiirlerden biridir.[/SIZE]​
 
HAYKIRIŞ_2
Adını haykırırım, yıkarım gökdelenleri
Adını haykırırım, ağlatırım gökleri
Adını haykırırım, aydınlatırım geceleri
Adını haykırırım, söndürürüm güneşi

Adını haykırırım, kuruturum denizleri
Adını haykırırım, coştururum dereleri
Adını haykırırım, dondururum alevleri
Adını haykırırım, durdururum seneleri

Adını haykırırım, çöktürürüm dağları tepeleri
Adını haykırırım, kaydırırım yıldızları gezegenleri
Adını haykırırım, buluştururum aşıkları sevenleri
Adını haykırırım, yakarım koca şehri


Yazan : capricorn


[SIZE=2]Not : 8 yıl önce yazdığım şiirlerden biridir.[/SIZE]​
 
Lanetlenmiş Sandal
Koca bir okyanusta tek başına salınan bir sandalım ben
Yalnız, yorgun ve bi-çare
Salındıkça içimdekiler dökülür ateşle yazılmış bir şiir gibi,
Gel gör ki kimse bilmez yangınlarımı,
Bu ne vurgun bu ne biçim sahne.
Islanır yüreğim bazen yastaymış misali sırıl sıklam bir yağmur gibi
Sızlatır bedenimi zehirmişcesine ince ince.

Bir sandalım ben egellerime rağmen dalgaları yırtmaya çalışan,
Ama onlar benden büyük benden zalim ve hain.
Korkutuyor gözümü bu öfkeler,
Benim bile boyumu geçip vuslata ulaşan.
Bir sandalım ben kırık dökük, kırılmış ve yamalı
Ama okyanusları seçtim.
Kim bilir belkide içinde boğulup derinlere inmek için.
Ben kefenleri bedenime değil lanetlenmiş ruhuma biçtim,
Varlığımı kanıtlayıp bedenimi karanlıklara mühürlemek için.

Bir garip sandalım ben gözlerim çığlık çığlık
Her kalp atışının anlamı büyüktür benim alemimde
Kanım akar bir kuruş pahasına ama milyon kadar çok ve ılık ılık.
Çığlıklarım sonsuzluktur uçsuz bucaksız cehennemimde.
Duyan irkilir birer korkak gibi,
Ama bastırıyor sesimi işte derinden gelen ilahi bir ıslık.



yazan: capricorn.. 29.01-2009​
 
Ey inat nerdesin !!!
Umutsuzluk sardı ruhumu yine, başa çıkamıyorum küflü korkularımla. Bende ki umuttan kalabalık bu sefer korkularım, yenileceğim galiba bu sefer. Beyaz bayrak açmak üzereyim belki de en doğrusu bu ama neden hala karşı koymaktayım bilmiyorum. Vazgeçilmez bir inat ile saldırıyorum korkularıma ama yenemiyorum, bazen bıkıyorum ama vazgeçmiyorum. Yoruluyorum, yıpranıyorum ve galiba bu sefer ben kaybediyorum. Yerlere düşüyorum ama içimde hep bir ayağa kalkma isteği barındırıyorum, peki neden, niçin ? Kendimden mi vazgeçemiyorum yoksa başka şeyler mi var benim inadıma güç katan ?

Sorular,

Sorular,

Offf yine gel-gitlerdeyim , bu sefer gittiğim savaştan dönebilecekmiyim bilmiyorum ama tek bildiğim, tek inandığım ve tek umudum geçmişte ki zaferlerim. Korkular ve umutsuzluk savaş açtı içimde bugün cesaretime ve umutlarıma. Korkular büyük bir ordu kurmuş bu sefer önce cesaretimi kırmak için, umutsuzluğu ekmiş savaş meydanına umutlarımın ayağına dolansın diye. Bu defa gerçekten yutkundum, ürktüm ve geri adım atasım geldi, bu sefer korkularımla yüzleşmek kolay olmayacak. Karşımda bir dağ gibi yükseliyorlar, ufka kadar uzanıyorlar ve çok haşmetli, çok gadar ve zalimler bu sefer. İçimden korkusuzca karşısına dikilmek geliyor ama ayaklarım kaçmak istiyor er meydanından, bu kez sırtın yere gelecek diye fısıldıyor içime ekilen umutsuzluk. Gözlerimde büyüyor geceler, eriyip gidiyor umutlar ve çöküyor korkular üstüme tek tek bi karabasan gibi. Son bir akıncengiz oyunu oynayayım şunlara gider ayak diyorum ama beynimi bile korkutmuşlar zalim korkular beynim bile bana yanıt vermiyor. Yetiş eyy inadım yetiş atla atına bir şovalye gibi kuşan adalet kılıcını yetiş imdadıma yoksa BEN BEN OLMAKTAN ÇIKACAĞIM.

yazan: capricorn __________10.02-2009
 
Hayat'ın bana olan borcu
Sağlam bir beden,
Bu bedenin yüzünden elimden kayıp giden onca mutluluk,
Atamadığım her adım,
Tepemediğim her top,
Yürüyemediğim alabildiğince uzun kaldırımlar,
Uçuramadığım uçurtmalar ve koşarken yüzümde hissedemediğim rüzgar,
Canım sıkkın olduğunda dolaşmak için çıkamadığım gece yürüyüşleri,
Çocukken kıramadığım bakkal amcanın camı,
Pikniklerde arkadaşlarım oynarken oynayamadığım voleybolu,
Orta okuldan mezuniyet gecesi Gamze ile yapamadığım dansı,
Normal şartlarda ağzını burnu kırabileceğim Musa'dan yediğim yumrukları,
14 yaşında iken benden 4 yaş küçük piç kurusunun sırf kızlara artistlik olsun diye göğsüme attığı uçan tekmeyi ve onu yakalayamayışımı,
Birdir bir oyunundan devamlı dışlanmamı,
Ağaçlara tırmanıp dalından meyve yemeyi,
Ailemin benim yüzümden duyduğu acıyı,
Sevgi ile yaklaştığım her insanın benden kaçışını,
Askerden muaf oluşumu,
Aşk ile yanarken her seferinde bozuk bedenimin yırtık dondan çıkar gibi her an karşıma çıkışını,
Sevdiğime her fırsatta gidemeyişimi,
Gül yüzünü okşayamayışımı,
Ellerini tutamayışımı,
O ağladığında başını omuzuma dayaması için yanında olamayışımı,
Gözlerinin derinlerine bakıpta SENİ SEVİYORUM diyemeyişimi,
Savaşma isteği ile doluyken elimin kolumun bağlanışını,
Bunlar yüzünden döktüğüm her damla göz yaşını
Bu lanet hayat bana borçlu. :(:(:mad:

yazan: Capricorn ___________26.06-2009​
 
Gölgeler...
Yanındayım işte ! Görüyor musun gölgemi seninkinin üstüne düşüyor hemen yanı başında. Seyret gölgelerin dansını şimdi bu zorlu yolda. Bak gör bir an bile ayrılıyor mu birbirinden. Sen nereye ben oraya, gölgen bile sımcıcak ateş gibi tıpkı güneşten bir parça yüreğin misali. Bak görüyor musun, nasıl da güneş battıkça uzuyor boylarımız, nasıl da kocaman oluyor gölgelerimiz ve yine yan yana. Güneş batacak elbet, gölgelerimiz kaybolacak.
İşte o zaman tutu vereceğim sımsıcak ellerini...

Yanındayım işte ! Hissediyor musun ellerimi ellerinde, kenetlenmiş birbirine kopmazcasına. Hisset ellerimden ellerine konan öpücükleri taa o cennet köşesi yüreğinin üstünde. Sımsıkı kavradım sağ elini, ne de yumuşak sanki pamuk gibi. Akı veriyor ellerinden ellerime bir ırmak, ferahlatıyor yüreğimi. Gece soğuk, gece ayaz üşüdü ikimizin elleri de sanki biraz.
Kıyamam ben o ellere sok onları cebine ısınsınlar, sevdanın ateşi ile kor olup alev alev yansınlar. Eller girdi cebe üzülme, bak yanındayım yine işte, çünkü gözlerimi gözlerine kilitledim bile...

Yanındayım işte ! Bakıyor musun gözlerimin içine, iyi bak tanıdık bir yüz göreceksin taa derinlerde. Nasıl göz onlar Allahım, gözlerin gözlerime işliyor sanki yaz'ın sıcağında ten'e işleyen yakıcı güneş misali. Ne görüyorsun şimdi gözlerimde anlat bana, ya da dur ben gözlerimde gördüğün seni anlatayım sana. Hiç bir derdin yıkamayacağı, en kötü anında bile gülümseyen, mutluluk gökkuşağını ayaklara getiren bir melek yaşıyor benim gözlerimin içinde, görüyor musun.
Yoruldun mu ne, göz kapakların düştü gözlerinin karasına. Uzan hadi o zaman, kapat gözlerini uyu biraz. Merak etme yanındayım ben yine. Yanı başına uzandım bile, duyuyor musun ninni söyleyen sesimi ?

Yanındayım işte ! Dinliyor musun sana adanmış türkülerimi. Dinle bak, nasıl da güzel sesim şarkıları sana söylediğim için. Sen olunca işin ucunda sesim bile senin yüreğinden okuyor türküleri, o yüzden güzelleşiyor sesim. Dinle türkülerde ki kavuşmaları, sevdaları ve yaşanmışlıkları. Hepsinde ikimizden bir parça var sanki. Seni anlatırlar, seni çağırırlar canıma, yüreğime ve kanıma. Türkülerle coşan sesime kulak ver, her bir nakaratta sanki senin adını söyler. Bak dalıyorsun yavaş yavaş uykuya, türküler, ninniler eşliğinde öpücük konduruyorum o pak anlına.
Az sonra güneş doğacak yep yeni bir sabaha uyanacağız, umut dolu, inanç dolu ve sıkıntılara karşı inat dolu bir sabaha. Ve işte sabahın ilk ışıkları ile birlikte tanıdık birşeyler yansıyor duvara.
Bak yine onlar çıktı,
Bak yine yanındayım işte.
İşte orda duruyor ya GÖLGELER...



Yazan : Capricorn _________________________02.10.2009​
 
Ağlıyorum Anne

Gözlerim kaynıyor arada bir
Taşanlar yüzümden süzülüp yerlere saçılıyor anne.
Küçükken de ağlarmıydım böylesine içli
Böylesine derin ve kan renginde
Sen sil gözlerimi akmasınlar,
Çünkü acıtıyor anne.
Küçük kalsaydım
Keşke hep düştükten sonra ağlasaydım
Dizlerimi kanatsaydım
Ellerimi parçalasaydım
Keşke,
Keşke aşkı böyle tanımasaydım anne
Büyümüşüm
Kocaman adam olmuşum da yine ağlarım
Koca adam ağlar mı diye kızma bana
Bu aşk hiç birşeye benzemiyor anne.
Hayıflama beni sakın
Garipseme bu halimi
Aşk yüreğimi yakıyor anne.
Neden büyüdüm ki ben
Neden izin verdin büyümeme
Tutsaydın beni dizinin dibinde
Şimdi böyle içim erimezdi anne.
Kanıyorum yine,
Dizlerimden değil ama
Canım yanıyor yine
Koşarken düştüm diye sanma
O küçücük bir yüreğim vardı ya
Şimdi o kanıyor anne
Yanıyor anne
Büyüdüm artık biliyorum o küçük yalanı
Bu sefer öpsen de geçmez ki anne...

Yazan : Capricorn_______________________________06.12.2009
 
Çek git ölüm...
Ecelin amansız nefesi ensemde
Özlemin yaşları düşer gözlerimde
Ben boğulurum aldığım her nefeste
Çek git ölüm,
Tez zamanda yine gel.
Duygularım zincirleme geçmiş birbirine
Öfkem çökmüş umudumun üstüne
Sevgim sarılmış kalbimin ümüğüne
Çek git ölüm,
Tez zamanda yine gel.
Ben dünyayı bir türlü anlayamadım
İki ayağımın üstüne basamadım
Sevdamı bu kollara saramadım
Çek git ölüm,
Tez zamanda yine gel.
Mutluluk bana bir adım ötede
Uzansam biliyorum kaçacak yine
Neyleyim bu kadere sen söyle
Çek git ölüm
Tez zamanda yine gel.
Bana kalan hep acı, bana hep keder
Ve sadece kurduğum yarım yamalak düşler.
Bir de şu nemden küflenmiş gözler
Çek git ölüm
Tez zamanda yine gel.
Çatlak çatlak toprak gibi kurudum
Kalmadı ne çarem nede umudum
Kimsesiz vuslatı bekler dururum
Çek git ölüm
Tez zamanda yine gel.
Gece gündüzü sarıp yutmuşken
İmanım günahlarda can verirken
O bile beni burda unutmuşken
Çek git ölüm,
Tez zamanda yine gel.
Koynumda özlemin kederi
Boynumda sevdanın yağlı ipi
Her gece böyle sayıklarken ismini
Çek git ölüm
Tez zamanda yine gel.
Tadını bilmezken bu ayrılıkların
Şimdi can yoldaşı olmuşum acıların
Ardı gelmez hayelimde sana sarılmaların
Çek git ölüm
Tez zamanda yine gel.
Gör işte, var bende binbir kusur
Akın'ın hali ti zamandan beri budur
Mevlam yinede yücedir uludur
Çek git ölüm,
Tez zamanda yine gel

Yazan: Capricorn____________________________19.12.2009​
 
Kahroluşlar.
Saatin sensizliğe vurduğu anlarda
Yorgun düşüyorum yine,
Sessizce ve usulca
Hissetirmeden kimseye
Kararsız yalvarışlar ve içten içe yok oluşlar
Her gece umutsuzluğa hapsoluşlar.
Ve yine herkesten gizli
Damla damla kahroluşlar.
Bana zor, bana hep yasak
Mutluluktan sarhoşluklar.
Kalbimde bir sızı,
Biraz keskin biraz ince
Tek sebebi, sensiz bir başına boğuluşlar
Sevdam ırak, gülmek bana uzak,
İşte bu yüzden kimsesiz ve hissiz mahfoluşlar...

Yazan : Capricorn ______________________________25.01.2010​
 
Düşler sokağı

Bu soğuk gece de yatağımda
Dolanıyordum işte orda
Düşler sokağında...
Yürüyordum yine,
Sapasağlamdım o sokakta
O sokakta kötü bir şey yok
Her şey Cennet tadında
Belki de bir masal kıvamında
Ama daha gerçekci orada
Evler var kat kat, sıcacık yuva
Hepsinde sevdiklerim oturur
Ben sokaktan geçerken el sallarlar bana
Düşler sokağı burası kötüye yer yok
Herkes mutlu, herkes umutlu orada
Burda göz yaşı mahkum edilmiş göz pınarlarına
İzin bile yok avluda dolaşmalarına
Burası düşler sokağı
Burda dilenciye rastlamazsınız
Herkes zengin gönüllerinin aldığınca
Burda güçlü güçsüzü ezemez, yasak
Hepsi oturur aynı sofraya
Burda sevgilisinden ayrılan bulamazsınız
Hepsi kol kola ve aynı kaldırımda
Buraya kin ve nefret sokamazsınız
Kapıda bırakırsınız girerken bu sokağa
Düşler sokağı burası
İstesende
Yer yok mutsuzluğa ...


Yaza: Capricorn________________________06.02.2010
 
O öyle bir günmüş ki gelecek olan
Nereye baksan sevdalar görürmüşsün

Dans edermiş aşıklar gönüllerde, el ele
Özgürce haykırırlarmış sevgilerini birbirlerine
Ruhlar bile bir olurmuş sevişirmişcesine heryerde, aleni
Türküler, ezgiler dolanırmış önce dile sonra yüreklere

Şubat'ın soğuğunu neden hissediyorum o zaman ensemde
Uzak diyarlar neden tüter bu nemli gözlerimde
Bir sesine hasret kulaklarım neden çınlamaz bile,
Aşk ile yanarken bu yalnızlıkta o zaman ne diye
Tuttuğum bir o dilek kaldı, oda benden sana hediye...


Yazan: Capricorn_____________13.02.2010
 
Korkuyorum geceler, çok korkuyorum..
Her gördüğümde sızlıyorum derinden titrercesine..
Boğuluyorum, kendi içimde yok oluyorum..
Her adımda ona gidiyorum, kaçmak istercesine..

Susuyorum geceler, çığlık çığlığa sessizliğe gömülüyorum..
Her baktığımda kör oluyorum, görmek için can verircesine..
Yanıyorum, alev alev yüreğimden tutuşuyorum..
Her aklıma gelişinde kül oluyorum, toprağa gömülürcesine..

Kanıyorum geceler, damla damla içime kanıyorum..
Her gitmek istediğimde aynı yere geliyorum, ona gidercesine..
Ağlıyorum ve bu sefer gözyaşlarımı saklayamıyorum..
Her onsuz nefes alışımda biraz daha boğuluyorum, ölmek istercesine..

Yazan: Capiricorn_______________08.05.2010
 
Anne..
Anne tut elimi gezelim bu gün engin kırları,
Bırak unutalım bir günde olsa o insafsız acıları.
Gel papatyalar toplayalım saçlarına takmak için.
Yarın çok geç olabilir hatırlamak için o güzel anıları..

Anne tut elimi kaçalım bugün bu küflü şehirden
Sadece sevgini okumak istiyorum melek yüzünden.
Bugün gözyaşına yer yok bunu bilesin.
Çocukların gülüşü saçılmalı o narin gözlerinden.

Anne tut elimi gidelim seninle bugün bulutların ardına.
Hadi gök yüzünden bakalım annesini özleyen çocuklara.
Beraber okşayalım o pembe yanacıklarını.
Ben izin verdim, bu günde onlar anne desin sana.

Anneler gününüz kutlu olsun ..


Yazan: Capricorn___________________09.05.2010​
 
I ( Kötü haberi aldığımda )
Tutuldu dilim, kısıldı sesim
Takatim bile kalmadı, bu kadere lanet okumak için
Sarardı benzim, tutmuyor ellerim
Nefesim bile tükendi sana dua etmek için
Sızladı yüreğim, ağladı gözlerim
Göz pınarım bile kurudu yüzümü ıslatmak için
Durdu beynim, karardı ümitlerim
Ruhum bile terketti, düşlerimde seni görebilmek için.
II ( Seni düşünmeye başladığımda )
Kalktı kaşım, dik seninle başım
Kendine geldi sana uçarcasına koşabilmek için, ayaklarım
Canlandı duygularım, coştu umutlarım
İmdadıma yetişti vazgeçmemek için, sana olan aşkım.
Gerildi omuzlarım, kararlılaştı bakışlarım
Yardım etti sana uzanabilmem için, inancım.
Köreldi korkularım, isyanı attı aklım
Tuttu beni elimden sana kavuşturabilmek için, inadım


Yazan: Capricorn___________________________29.09.2009
 
Bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı vardır ya, bu da öyle bir şey olsa gerek ama daha değerli, daha samimi, daha içten ve yürekten gelen.
Bir bardak çay ile başlayan bir sohbetin insanı nerelere götüreceğini kim bilebilir ki bu hayatta. Ismarlarsın çayını, yaslanırsın arkana ve başlarsın konuşmaya. Yürekten konuşursun çayın sıcaklığı gibi, akarsın karşındaki muhattabına boğazdan içe yüreğe doğru akan çay misali. Dinlersin dertleri, ümit edilenleri, farklı düşünceleri ve niyetleri. Hele ki muhattabının düşünceleri uyuyorsa sana daha farklı çıkarırsın çayının keyfini. Çay biter gider sohbet baki kalır yüreğinde, çünkü çoktan ısıtmıştır yüreğini anlaşmanın ve iletişimin kuvveti. Çoğu insan dostunu, arkadaşını, akrabasını, sevdiğini ve aşkını çay eşliğinde sohbet ederken tanır veya tanımaya bir fırsat bulur
Ben çayımı bir yudumda içerim, dostumun düşüncelerini içtiğim gibi.
Ben çayımı büyük bardakta isterim, dostun büyük yüreklisini istediğim gibi.
Ben çayım hep yanımda olsun derim, dostumu yanımda görmek istediğim gibi.
Ben çayımı en nadidesinden seçerim, dostumu en kıymetlisinden seçtiğim gibi.

Bir bardak çay eşliğinde ki sohbetler koyu olur çoğu zaman, gecenin renginin koyu olduğu gibi. Kopamazsın sohbetten, istemezsin de kopmayı zaten. Kimi zaman tartışırsın karşındaki ile, o insan ailenden biri olsa bile. Sonra kırılırsın sevdiğim bir insanı üzdüm diye. Ama bir bakarsın ki üzdüğünü sandığın kişi çayını tazelemişte koymuş bile önüne. Gülümsersin sevgiyle ve devam edersin o eşsiz sohbete. Elinde tuttuğun çayın kıymetini iyi bilirsin bu sefer, daha anlayışlı ve içten dinlemeye başlarsın. Sonra anlarsın ki elinde tuttuğun sadece bir bardak çay değildir çünkü sevgi kadar sıcak ve samimi bir duygudur ellerinin arasında ki.

Ben çayımı dökmeden içerim, ailemin kırılıp dökülmesini istemediğim gibi.
Ben çayımı sevgi bahçesinden biçerim, ailemin beni sevgiyle tarlaya ektiği gibi.
Ben çayımı sılada isterim, ailemi bırakıpta gurbete gitmeyi istemediğim gibi.
Ben çayımı soframda severim, ailesiz bir sofra sevmediğim gibi.

Bir bardak çayın tadı başka hiç bir şeyde yoktur, aşkın verdiği tadın hiç bir şeyde olmadığı gibi. Çok tatlı gelir sohbetler değer verilen insanlar ile yapılıyorsa. İçinizi çay mı yoksa sohbetten aldığın tat mı ısıtır karar veremezsin bazen. Bu yüzden ikisinden de vazgeçemezsin, zaten vazgeçmek de istemezsin. Çaylar gelir ortaya sanki özlediğin ve uzun zamandan beri görmediğin birisinin gelişi gibi. Bir an da olsa gözbebeklerin büyür mutluluktan ama bunun da çaydan mı yoksa muhabbetten mi kaynaklandığını yine kestiremezsin ve zaman geçmesin istersin. Söylenen tüm kelimelerin tadını çıkarırsın, hayatta duyduğun tüm acı kelâmlara inat. Geçen her saatin, her dakikanın, her saniyenin hatta her SALİSE'nin hesabını yaparsın, hayatında boşa geçirdiğin onca zamana inat.
Ben çayımı 2 şekerli severim, aşkımı ve kendimi ayrı düşünmeyi sevmediğim gibi.
Ben çayımı sıcak sıcak içerim, aşk pınarından kana kana aşkı/aşkımı içer gibi.
Ben çayımı koklarda seçerim, aşkımı milyonlarca aşk arasından bir nefeste seçer gibi.
Ben çayımı en iyi çaycıdan isterim, aşkı yüreğine yakıştırdığım sevgiliden ister gibi.

Bir bardak çayın nelere gebe olduğunu görmek için önce elinizde ki çayı paylaşmayı deneyin ve şöyle deyin ;
Çay tadında bir merhaba dostuma
Çay tadında bir merhaba alt komşuya
Çay tadında bir merhaba manavcı amcaya
Çay tadında bir merhaba tüm insanlara
Çay tadında bir merhaba mutluluğa
Çay tadında bir merhaba hayata
Çay tadında bir merhaba tüm bağlılıklarınıza
Çay tadında bir merhaba ey yüce aşka
Merhaba size
Sana merhaba...

Yazan : Capricorn_________12.05.2009
 
Biz'ce
--------------------------------------------------------------------------------
Bir ay'a ne kadar çok şey sığar hiç düşündünüz mü ? Ne duygular yaşayabileceğinizi, hayatın kırık dökük ve biraz da yamalı sandalının sizi hangi sahile ulaştırabileceğini hiç hayal ettiniz mi ? Vardınız mı o yolun sonunda ki mutluluğa, görebildiniz mi o sahile vuran güneşi, hissettiniz mi onun verdiği sıcaklığı taa yüreğinizde ?
Ben düşündüm, hayalini kurdum ve en mükemmel yoğunlukta yaşıyorum o duyguları. O yolun sonunda ki mutluluğa koşar adımlar ile gidiyorum şu an. Yüreğimden gelen sesi takip ediyorum o mutluluğa ulaşabilmek için. Yaklaşıyorum, çünkü hissediyorum içimi ısıtan güneşin sıcaklığını, her adımda daha da ısınıyor yüreğim, yanıyor alev alev.
Mutluluğun bir elinden ben tutuyorum diğerinden sen.
Sahilin bir köşesinde ben koşuyorum sana doğru diğer köşesinden sen.
Güneş beni ısıtıyor, güneşi ise sen.
Koca bir yürek var sol yanımda, içinde sadece sen.
Gün gelir hüzünleniriz ama beraberce, gün olur seviniriz, ağlarız, düşüncelere dalarız, duygulanırız, umutlanırız, dualarımızı Allah'a sıralarız ama hep beraberce. Sen'ce değil ben'ce değil biz'ce.
Olur ya hüzün kaplar bir gün yüreğini, sızlatır içini inceden inceye. İşte o zaman yanında olacağım paylaşmak için hüzünlerini, biz'ce. Olacak ya sevinçlerimiz anlatabilmek için arayacağız birilerini yine orda olacağız bize yakışır şekilde, biz'ce. Olur ya ağlamak için bir omuz ararsın, sol yanına bak her zaman ki gibi yine orada olacağım yüreğimde hissettiğim gibi seni, biz'ce. Derin düşüncelere dalarız olur ya, çıkmazlara düşer boğulur gibi oluruz, bir el uzatıp çekip çıkarmak için çıkmazlardan orda hazır duracağız tıpkı biz'ce. Duygu denizlerinde kulaçlar atacağız elbet, her türlüsünü yaşayacağız ama tek değil, biz'ce. Umutlarımız olacak, beklentilerimiz. O umutların peşini bırakmamak adına savaşacağız beraberce, biz'ce.
Dualarda buluşacağız ve duaları sıralarken Allah'a ben sol elimi açacağım sen sağ elini ve yine bütünleşeceğiz aynı aynada gördüğümüz gibi birbirimizi, biz'ce.


yazan: Capricorn__________12.06.2009
 
Kendimi zincirledim İstanbul sokaklarına bu gece,
Beklediğim bir ses vardı uzaklardan, taa cennetin bağrından
Gelmedi işte,
Ben sana ağladım, İstanbul bana ağladı bu gece.
Gözlerim ıslandı, düşlerim karanlığın içinde parçalandı
Olmadı kendim beceremedim yine,
Göz yaşlarımı sokak kedileri sildi bu gece.
Üşüdüm hayaline sarıldım, karanlığın koynunda yalnız kaldım
Doldum taştım,
Benimle derdimi sokak çocukları paylaştı be gece.
Rüzgar esti kokunu bana savurdu, yüreğimi sevdanla kavurdu
Sığınacak bir yer aradım,
Bana bir bekçi, kulübesinin kapılarını açtı bu gece.
Radyosunda bir türkü çaldı, aldı beni sanki kör kuyulara attı
Ölmek istedim,
Haberin yok ama o cennet gözlerin hayatımı kurtardı bu gece.
Ey melek yüzlü güzel, İstanbul sana hazır artık bir an önce gel
Sen görmesende olur,
Parklarda ki banklara ismini yazıp kalbimi yanına bıraktım bu gece.

Yazan: Capricorn______________________________________28. 09.2009
 
Gitme, gidersen yıkılır koca bir destan,
Yıkılırda baka kalır öyle ardından.
Diren ne olur vazgeçme hayat sahnesi senin
Gitme, gidersen yok olur bir can daha arkandan.
Gitme, gidersen çöle döner sevdanın verimli toprakları,
Dönerde yakıp kavurur senden sonra yaklaşan insanları.
Umut et ki tutunacak dalın olsun yaşamak için
Gitme, gidersen tüm alem dinler yüreğimde ki çığlıkları.
Gitme, gidersen zehre dönüşür her dakika,
Dönüşürde yüreğime akar damla damla.
Mücadele et bırakma, cennet biraz daha beklesin ne çıkar.
Gitme, gidersen koyarlar benide yanında ki musalla taşına...

Yazan : Capricorn______________________________07.09.2009
 
Bir sen varsın birde senliğin
--------------------------------------------------------------------------------
Hani bir şarkı dinlersinde dalarsın ya bilinmez diyarlara, bende öyle işte sesini duydukça seni dinledikçe kayboluyorum yüreğinin Cennet bahçelerinin içinde. Kayboluyorum da umursamıyorum artık dünyayı, sadece sen ve ben var o alabildiğine muhteşem, uzanabildiğine dingin yüreğin(m)in topraklarında.

Bir sen varsın birde Cennet gözlerin, o gözler ki gökkuşağının o görkemli görüntüsünü bile kıskandırır içinde ki sevgi parıltılarıyla. Kıskanır gözlerinin rengini gökkuşağının tonları, nasılda güzel bir renk o sanki buğulu bir aşkın rengi bulaşmış gözlerinin en derinlerine.

Bir sen varsın birde gülüşlerin, hasetinden çatlar en güzel sesli sanatçılar, bu gülüş nasıl bir melodidir diye. Nasılda neşeli notalara sahip, o gülüşün huzur esintileri bırakır kulaklarda. Mutluluk yağdırır en çoraklaşmış kalplerin içine sanki bir Cennet türküsüymüşcesine.

Bir sen varsın birde minik elin, pamukları kıskandırır yumuşacık teni ile. O nasıl bir eldir ki dokunur yüreklere sanki bir sıcak meltemmişcesine, dokunur da Cennet kokularını serper en çürümüş bedenlerin üstüne sanki bir periymişcesine.

Evet bir sen varsın benden öte benden içeri. Özler dururum tüm senliğini sanki asırlar boyu seni görmemişcesine. Bir sen var ki bende senin bilmediğin, sarılır, öper dururum sanki tam önümdeymişcesine...


Yazan: Capricorn________________________19.10.2009
 
Kelimelerin sustuğu yerde şarkılar konuşurmuş
Onlar anlatırmış içimizdekilerini
Ne hissettiğimizi en iyi onlar bilirmiş
Uğruna feda edebileceklerimizi onlar söylermiş sevdiklerimize
Şarkılarmış çoğu susmaların derin sesi
Aşkı öğretirlermiş, kimi zaman da ayrılıkları
Mutluluğun fısıltısıymış şarkılar, bazen de umutsuzluğun fırtınası
Işıkmış şarkılar geçmişe, yaşanmışlıkların vuslata erdiği yermiş onlar.
Yılların birikimiymiş, gelecekten ümitsizmiş şarkılar.
Onlarmış ölenlerin geride kalan gölgesi ve kalıcı izi
Ruhuymuş şarkılar kopan fırtınaların, notasıymış vazgeçilmeyenlerin
Umuduymuş yaralı kalplerin, zaman ilaçsa yan etkisiymiş şarkılar
Maviymiş şarkılar, sessizliğin çığlığı, sonsuzlukmuş onlar
Senmiş şarkılar, biraz da ben
Es notasıymış sonu belli olmayan insanların
Neşesi olurlarmış şarkılar aşka gerçekten inananların
Soluksuz okunurlarmış sevgililere, bir o kadar da içten
İki kişilikmiş tüm şarkılar, başkasına yer olmaksızın
Zamanmış şarkılar söylenecekmiş durmaksızın...

Yazan: Capricorn___________________________________14.11. 2009
 
Ölüm nerede yaşar ?
--------------------------------------------------------------------------------
Ölüm soğuktur derler ya, artık buna inanmıyorum.
Kaçacak yerin kalmamışsa sığınacak son limandır ölüm,
Biliyorum...
Ölümü düşünüyorum.
Nasıl bir tattır,
Ne kadar acıdır ve ne kadar acıtır.
Nerde başlar ve sonu var mıdır ?
İnciniyorum...
Hep aklıma gelir soğuk gecelerde,
Bir o kadar da yalnız saatlerde
Korkuyorum...
Kurduğum hayallerde boğuluyorum
Kimse duymuyor sessiz çığlıklarımı
Ve her gece ölümün koynunda uyuyorum.
Hissediyorum...
O sıcaklığı duyumsuyorum tenimde
Ruhumda,
En derinler de
Ölümün sıcak nefesi çağırıyor sanki
Duyuyorum...
Çığlık çığlığa bir ses,
Ama içerisi karanlık, korkuyorum.
Adım atsam yetecek belki
Gerisi gelecek gibi.
Terimin şakaklarımdan süzüldüğünü hisssediyorum
Isınıyorum...
Alev alev yanıyorum,
Gecenin yalnız ve soğuk yüzü kayboluyor bu sıcaklıkta.
Eriyorum...
Önce korkular terk ediyor beni,
Sonra umutlarım.
En sonunda da tüm yaşanmışlıklarım, anılarım.
İstiyorum...
Lanet olsun çok istiyorum.
Karşı koyamıyorum, gücüm tükendi,
İnadım bile kaf dağının ardına gitti.
Titriyorum...
Ruhumun emildiğini en derinimde hissediyorum.
O da beni terk edecek biliyorum,
Beni bırakıp korkularımın ve inadımın yanına gidecek.
Kayboluyorum...
Yavaş yavaş bu dünyadan siliniyorum,
Parça parça dökülüyorum karanlıkların siyahına.
Damla damla bırakıyorum göz yaşlarımı sonsuz vuslata.
Ben bitiyorum...
Çağırıyor beni,
Ve ben bu sefer gitmek istiyorum.
Son bir umut ardıma bakayım diyorum
İşte o zaman, arkamda tutunupta kırdığım dalları görüyorum.
Tutunacak bir şey kalmamış
Heryer viran heryer yıkık.
Hayallerim bile ölümün ardına saklanmış.
Dayanamıyorum...
Güneş bile bana küs, geceleri sevdim diye
Ne kadar daha sürecek böyle gel-gitler bilmiyorum.
Sadece içimdekini biliyorum,
Yüreğimdeki fırtınaları hissediyorum.
Ne olacağını artık bende kestiremiyorum
Ben,
Ve biraz da sen,
Bu gece yine ölümün koynunda uyuyoru(z)m...

Yazan: Capricorn______________________________20.11.2009
 
Kahpe zaman
--------------------------------------------------------------------------------
Tik-tak-tik-tak-tik-tak,
Zaman ilaç mı şimdi ?
Kim attı bu koca yalanı çıksın ortaya,
Erkeler ağlamaz diyen o salak kimdi peki,
İşte yalanları bu gece çıktı meydana...
"Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Meçhûle giden bir gemi kalkar bu limandan"
Diye başlar Yahya Kemalin şiiri, İçimdeki fırtınaları en güzel bu şiir özetler

Zaman,
Ahh zaman!!
Kime deva olmuşsun ki bana olacaksın
Sen belli ki beni hergün böyle yakacaksın.
Söyle bana, bir ses ver ne olur,
Sen ne zaman benim yarama merhem olacaksın.
Biliyorum,
Vazgeçmeyeceksin benden
Beni hergün acıtacaksın.
Bugün ağlattın,
Farkındayım hazırlıklarının
Yarın yine ağlatacaksın.
Yıkacaksın yine,
Unutturmayacaksın ki hiç bir acıyı.
Merhem olmayacaksın
Kapatmama izin vermeceksin bu yarayı.
Ay düştümü geceye,
Güneş gittimi in'ine
Yine vuracaksın
Kalbimde ki yaraya avuç avuç tuz basacaksın.
Çullanacaksın üstüme saatin tik-tak sesiyle
Dakikalarınla tokatlıyacaksın,
Yelkovana bağlayıp kalbimi deleceksin saliselerinle.
Boğacaksın, aldığımı nefesi bile çalacaksın.
Beni benden alıp, karanlığa salacaksın.
Bana hiç acımayacaksın dimi,
Hatıralarımı bana saldırtacaksın
Üşücekler üstüme, yiyecekler beynimi,
Kanatacaksın,
Kalbimi bu sessizlikle kanatacaksın.
Beynimi acabalarla boğazlıyacaksın.
Merakla imtihan edeceksin beni,
Endişe ettireceksin,
Aklıma düşüreceksin olmaz vakitlerde.
Yüreğimi olabildiğine sıkacaksın.
İçindekine ulaşmaya çalışacaksın.
Onu benden almak için uğraşacaksın.
İnsafsızsın zaman
Vicdanın yok senin.
Her yola baş vuracaksın
En olmadık oyunlarını hayatın içine katıp oynacaksın,
Ben ebeyi canlandıracağım
Sen hep ulaşılmaz olacaksın
Oyunun bütün yükünü ben taşıyacağım
Bütün keyfi sen alacaksın.
Ben yalnızken,
Sen,
"O"
Olup beni tekrar ebe yapacaksın.
Katilsin zaman,
Anıların katili,
Tüm yaşantıların tek celladısın zaman.
Ağlatacaksın hep,
Ben gözyaşlarımı ayaklarına sererken
Sen,
Onlara acımadan basacaksın.
Güleceksin, zavallı insan diye.
Kahkahalara boğulacaksın.
Biliyorum artık ey zaman,
İlaç değilsin sen.
Şifa diye her içişimde
Boğazımı yakacaksın
Ordan yüreğime tüm ihtişamınla saldıracaksın.
Kalbimi yarıp içindekini almaya çalışacaksın.
Ama sana bir sır vereyim mi zaman
Başaramayacaksın.
Yapamayacaksın,
Ve dinle şimdi beni,
Bak buna çok şaşıracaksın.
Aç kulaklarını ve sadece dinle,
Beni dinle,
Yüreğimdeki çığlığı dinle, inanamayacaksın
Şimdi dinle ve kudur
Sana son söyleyeceğim budur
Yaşarken öldürdün ya sen beni,
Ama unuttun işte,
Ölülerin artık zamana ihtiyacı yoktur...

Yazan: Capricorn____________________________24.11.2009
 
Bu hasret var ya bu hasret acıtıyor,
Çoook acıtıyor
Çoğu zaman da kalbimi incitiyor.
Bekliyorum...
Şimdi çıkıp gelecek diyorum
Bana gülümseyecek
Sıcacık bir merhaba diyecek
Bu özlemi bitirecek diye umuyorum
Ama gelmiyor o beklenen gelmiyor,
Buğulanıyor gözlerim birden
Islanıyor kirpiklerim
Gözlerimden süzülen ırmaklar
Sel olup yüreğime akıyor.
Yakıyor...
Bu özlem yakıyor be sevdam.
Telefonum çalacak olsa
İçim titriyor
Arayan sensindir diye.
Gözlerim büyüyor
Seni görmüşcesine
Sonra yüreğim
Sana ait o yüreğim
Bir kez daha kırılıyor
Arayan babam.
Bazen de uzaklardan kuzenim,
Kimi zaman da amcam.
Yıkılıyor işte hayallerim
Düşüyor yine ellerim
Ve işte bak yine,
İşte yine ağlıyor bu gözlerim.
Nerde benim sevdiğim.
Neden gelmez oldu
Nerde o melek yürekli güzel
Beni niye burda bir başıma koydu.
Özlerdi o beni,
Gelirdi bana doğru.
Unutmazdı o sevdiğini
Koymazdı hüzünlere beni,
Şimdi o hüzünler,
O boş odada ki yalnız hıçkırıklar
Ve kalbimde ki bu ince kırıklar
Öldürür beni
Zehirmiş gibi
Ama unutma canım
Ölsemde ben
Mezarımda özlerim seni..
Yazan : Capricorn _____________________________________09.12.2009
 
Üst Alt