Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Dostluğa dair

[FONT=Tahoma]Hayatımızdaki olumsuzlukları karşısında kendimizi ne kadar dirençli tutabiliyoruz?

Hayatımnızda yaşdığımız olumsuzlukların bizi olumsuz etkilememesi gerçekten çok önemlidir. Çünkü yaşanılan olmsuzluklardan meydana gelen stresin insan sağlığını önemli ölçüde bozduğuda bilinmektedir.

Bunları düşündüğümüzde hayatımızda yaşadığımız olumsuzluklara rağmen biraz daha dirençli olmanın önemi sanırım biraz dah ortaya çıkıyor. Hayata olumlu yönleriyle bakmakta çok önemlidir. Bazı olumsuzlukların mimarıda maalesef bizim kendimiz oluyor. Bazı kaprislerimizin kurbanıda olabiliyoruz. İşte buşekilde düşündüğümüzde hayatımızdaki olumsuzlukları en aza indirmenin bize sağlayacağı yararda sanırım tartışılmaz.

Her ne olursa olsun yaşamımızın olumsuz olmaması için elimizden geldiğince pozitif olmak olayları iyi yönleriyle değerlendirerek iyi yönleriyle bakmak çok daha mantıklı olacaktır.

Elbetteki ister istemez bazı olumsuzlukların yaşanılmasıda normaldir. Çünkü her insan bizim gibi düşünmüyor, hayatta her istediğimiz bizim isteğimiz doğrultusunda gerçekleşmiyor. Bundan dolayı bazı olumsuzluklarında olmasını doğal karşılamalıyız.

Olumsuzlukların hayatımızda hiç olmadığı bir yaşam dilerim.[/FONT]

[FONT=Tahoma] [/FONT]
 
[FONT=Tahoma]İnsanlara olan güvenimiz…

Hayatımız boyunca yaşadığımız çeşitli olaylarda, kimi zaman insanların bizi üzdüğü, kimi zamansa bizi sevindirdiği olmuştur. Hayatımızda çok güvendiğimiz veya hiç güvenmediğimiz insanlar mutlaka vardır. Yani insanın hayatı inişli ve çıkışlı olarak seyretmektedir.

İnsanlar konusunda bana göre çok acele etmeden, insanları tanımadan, hemen önyargılı hareket etmemeliyiz. Zira sadece dış görünüşüyle değerlendirdiğimiz kişiler hakkında yanılabiliriz. İşte burada insanları sadece bir yönleriyle değil, birçok yönleriyle değerlendirerek kararımızı ona göre vermeliyiz. Ama insanları zamanla tanıdıkça da ne kadar güvenli veya değil anlamakta mümkün olabiliyor. İşte bu zamanı değerlendirerek insanları tanıma fırsatını bulabilmeliyiz.

Burada dikkat etmemiz gerek bir noktada şudur, bütün insanlara güvensiz bir şekilde bakarak kendimizi insanlardan uzaklaştırmakta doğru bir davranış olmaz. İnsanlara karşı önyargılarda olmamalıyız. Hemen güvenerek kendimizi riske de atmamalıyız.[/FONT]

[FONT=Tahoma] [/FONT]
 
[FONT=Tahoma]Zaman...

Zaman, insan için doğumla başlayarak ölümle biten, bir hayatın iki noktası arasındaki yaşamış olduklarının belirli dilimler halinde ölçülendirilmesidir. Hayatında anı yaşayan insan geçmişi düşündüğünde, zamanın ne kadar hızlı bir şekilde akıp gittiğinin farkına varıyor. Bu kadar hızlı akıp giden zamanın peşinde koşmak çok zordur. İşte burada zamanın peşinden sürüklenmeden zamana ayak uydurmalıyız.

Yaşamış olduğumuz hayatta çokta uzun olmayan, doğum ile ölüm arasındaki zamanı en iyi şekilde değerlendirerek, hem kendimize, hem de insanlığa güzel hizmetler sunabilmektir. Bunu yapabilmekte zamanımızı faydalı işlerle değerlendirmekten geçmektedir.

Günümüzde kendimize ve etrafımıza baktığımız zaman, insanların zamanlarının çoğunu boşa geçirdiklerini görebilmekteyiz. Oysa o kadar boşa geçen zamanda, o kadar güzel şeyler yapılabilir ki, işte bunun farkına vararak boşa geçirdiğimiz zamanımız en güzel şekilde değerlendirebilmeliyiz. Hem ömrümüzün kısa olduğunu söylemek, hem de zamanı boşa geçirmek önemli bir çelişki olarak değerlendirilebilir. Böyle bir ikilemde kalmamak adına, zaman kavramının değerini sadece söylemlerimize değil, aynı zamanda eylemlerimize de yansıtabilmektir. Hayatımızda dolu dolu yaşadığımız zamanların fazla olması çok daha yerinde olacaktır.

Oysa zamanı en güzel şekilde verimli olarak geçirmek için yapılacak birçok işlerin olduğunu hepimiz biliriz, hepimiz söyleriz. Üstelik bu işlerin bize, çevremize ve hatta bütün insanlara yarar sağlayabileceğinizde çok iyi biliriz. Lakin bu işleri yapma konusunda nedense hep geri planda kalırız. Zira zamanımızın en küçük anını bile en güzel şekilde değerlendirerek kendimizi geliştirmemizin başta bizim en yakınızda olan sevdiklerimize olmak üzere birçok kişinin bunda faydalanmasını sağlamakta sanırım ayrı bir güzellik, Ayrı bir mutluluk olacaktır. İşte bu mutlulukları yaşayabilmek için her anımızı değerlendirmeliyiz.

Zamanımızı en güzel şekilde değerlendirerek, bütün insanlara faydalı olabilmek temennisiyle…[/FONT]
 
[FONT=Tahoma]Benim duygularımın ifadesi şiirlerim...

Ben kendimi böyle anlatmayı, böyle hisstetmeyi benimsemişim. Bu şekilde gerçekten çok rahat ediyorum. İnsanların her birinin kendisini ifade edebilme ve anlatabilme tarzları mevcuttur. işte benimkisi de şiirlerdir.

Tabi her insanında anladığı bir dil vardır bunu çözmekte anlamkta insanları tanımak için çok önemlidir. İnsanların isteklerini öğrenebilmek için dillerinden iyi anlamak gerekmektedir.[/FONT]

[FONT=Tahoma]Şiirler ne kadar güzel. İnsanın her zaman yanındalar. Bütün duygularını şiirlere yükleyerek kendini ifade etmek ne kadar kolay oluyor. Aslında kendini anlatmak çok kolay oluyorda, hani demişler ya "Anlatana değili, anlayana bak" Bu sözü söyleyen ne kadar güzel söylemiş. Bir olayı anlatmak kadar anlaşılmakta önemlidir.

Umarım, bütün güzellikleriyle güzel olan duygularımızı, hem anlatabilmek, hemde anlaşılmak dileğiyle...[/FONT]
 
[FONT=Tahoma]1. [/FONT][FONT=Tahoma]Şiirler hakkında,

Şirin anlamı insanın hayatında her zaman var olmuştur. İnsanlar kendilerini anlatmak, kendilerini ifade etmek, için yaşadıkları duygularını kafiyeli bir hale getirerek hoş bir mizaç ile anlatmaktadır.

Benim için şiirin hayatımda ki anlam ve önemi,

Benim için kendimi anlatma yöntemlerinden birisi olan şiiri ben genelde kullanırım. Tabi ortamına göre şiiri kullanmak insanın anlatım şeklindeki farlılığı da bir ortaya koymaktadır. Şiirin etkili bir anlatım şekli olması asla tartışılmaz. Tabi bunun etkili olmasında karşı taraftaki kişiye ve topluluğa şiirdeki duygunun anlamını hissettirmek çok önemlidir. Yani buda ayrı bir sanattır.

Şiirin gerçek manada şiir olabilmesi için hissederek, duyguları yükleyerek yazabilmektir. Zaten duyguların olmadığı bir şiir vasattan öteye gidemez.

Hayatımızın şiir tadında olması ve şiirlerin hayatımıza anlam katması temennisiyle…. [/FONT]

[FONT=Tahoma] [/FONT]
 
[FONT=Tahoma]Gururlu olmak

Her insanda bir nebze de olsa gurur vardır. Ama bunu abartmadan yerli yerince gurur yapmak sanırım birçok anlamda bizim kendimizi daha iyi anlatmamızı sağlayacaktır.

Bazı insanlarda fazla gurur olması her şeyi gurur yapması aslında çok anlamlı bir davranış değildir. Tabi bazı konularda da adeta gurursuzca kendimiz ezdirmekte çok doru olmaz işte burada belirli olan bir ölçüyü tutturabilmek önem arz eder.

Bir insanın sevdiğine karşı gururlu davranması her zaman için gurur ön panda tutması sevgiyi kısmen de olsa zorlaştırır. Sevgide gururun yeri bana göre çok azdır. Her şeyi gurur meselesi haline getirmek sevgilerdeki en zor duygulardan birisidir. İşte böyle anlarda gururumuzu bir tarafa bırakarak onurumuzla sevgimizi sürdürmek sanırım en güzeli olur.

Onurumuzla dimdik ayakta durabilmek temennisiyle[/FONT]
 
[FONT=Tahoma]Bu gün duygusallığım yine üzerimde...

Hani bazan insan kendi kendine düşünür ya, bazı olaylara anlam veremez ya işte bende aynen böyle bir duygusallık yaşıyorum. Oysa bazı değerler o kdar yücedir ki; benim gözümde benim yüreğimde... Ben hayatım boyunca değer verdiğim herşeye bağlı kaldım. İnanmadığım birşeye zaten değer vemem asla söz konusu olamaz. Tabi bazen yanılmadım diyemem. İnsandır hata yapar. Bende bazı konularda mutlaka hata yaparım. Ama ben bir kişiye değer vermişsem, önem vermişsem, onun bana verdiği değerin çok bir önemi yoktur. Çünkü benim gözümde o insan bir değer, bir kıymet bulabilmişse benim için değerlidir.

Hayatımızda en yüce değerlere erişmek temennisiyle...[/FONT]
 
[FONT=Tahoma]İnsanlara değer vermek!

İnsanlara değer vermek çok önemlidir. Tabi verilen değeri de bilmek çok önemlidir. İşte bu şekilde düşündüğümüz zaman, her şeyden evvel insanlara insan olduğu için değer vermek gerekmektedir. Benim için değer verdiğim insanların yüreğimdeki yerleri her zaman için çok farklıdır.

Sebep ne olursa olsun. İnsanlar hakkında önyargılarla düşünmek çok yanlıştır. Olayları biçimlendirirken sadece kendi baktığımız yönüyle değil de, karşı tarafın görüşlerini alarak bir değerlendirme yapılabilir. Hayatım buyunca gururumu hiç bir zaman öne çıkartma gayretinde olmadım. Tabi onurlu bir şekilde davranmak kaydıyla….

Herkesin en değer verdiği insanların değerlerini bilerek yaşaması temennisiyle.[/FONT]

[FONT=Tahoma] [/FONT]
 
[FONT=Tahoma]En güzel dostluklar, gerçek dostluklar bitmez…

Bana göre bir insanı gerçek manada kendime dost olarak kabul etmişsem asla onu yüreğimden silmem. Çünkü benim için gerçek dostluklar çok değerlidir. Zira bir dostluk, bir arkadaşlık çok basit sebeplerle bitiyorsa zaten o gerçek dostluk olmaz. Bu nedenle gerçek gibi görünerek gerçek olmayan dostlukların çok çabuk biteceği aşikârdır.

Ben her zaman dostum olan, arkadaşım olan kişiyi başımın üstünde taşırım. Kesinlikle onu aldatıcı, yanıltıcı bir bilgiyi ne söylem olarak ne de eylem olarak vermem. Yani şüpheye yer bırakmamak için paylaşımlarımı en açık ve net ifadelerle aktarma gayreti içerisinde olurum. Zira bir dostluk ve arkadaşlıkta şüphe varsa zaten dostluk ve arkadaşlık bitmiştir[/FONT]
 
[FONT=Tahoma]İnsanların haklarını araması...

Evet, haklarımızı araka konusunda gerekli olan tepkilerimizi göstererek, aradığımız hakkın bize verilmesini beklemeden, kendimiz talep etmeliyiz. Çünkü hiç bir hak talep edilmeden verilmez. Bu doğrultuda hakkımızın ne olduğunu bilerek, karşımızdaki kişiye karşı kendimizi daha iyi anlatabiliriz. Zira bilmediğimiz bir konuda hakkımız dahi olsa fazla ısrarcı olamayız. Yani karşımızdaki kişinin inisiyatifine kalmıştır. İşte bundan dolayı bir hakkımız varsa boş vermeyelim onu kullanalım. Kullanılmayan bir hakkın hiç bir yararı olmaz.

Bu konuda bizimde bilinçli birer birey olmamız gerekmektedir. Eğer yeteri kadar bilgimiz yoksa bu konuda kendimizi geliştirelim. Artık bilgilere ulaşmak o kadar kolaydır. İnternetten istediğin kanunun istediğin maddesini bulmak veya her hangi bir konuyu bulmak birkaç dakika sürmektedir. Bütün bu bağlamda tarafımıza yapılan haksızlıklarda şikâyet etsem de bir şey çıkmaz mantığı bana göre yanlış bir mantıktır. Şikâyetimizi, tepkimizi ortaya koyalım. Belki bir şikâyetten bir şey çıkmayabilir ama şikâyetler çoğaldıkça ister istemez tepkilerde büyüyecektir. İşte o zaman gerekende yapılacaktır. Ama biz hiç sesimizi çıkartmadan verilene razı olursak, verilmeyen de kalsın diyerek düşünürsek, bir gün o verilenlerde verilmeyecektir. Yani elimizden alınacaktır. Sesimiz ne kadar gür çıkarsa o kadar iyi duyulur.[/FONT]
 
[FONT=Tahoma]Kendimizi anlatmak.

Bir insanın kendisini ifade edebilmesi çok önemlidir. Kendimizi birçok anlamda ifade edebilmek kendimizi insanlara anlatarak varlığımızı hissettirmek gerekir. Bizimde bu topluma kendimizi anlatarak çeşitli konularda fikirlerimizi ortaya koyarak etkin bir şekilde toplum içinde yer almamızın faydalı olacağıda aşikardır.

Bizim kendimizi ifade edemediğimiz zaman, birçok sorunları yaşayacağımızda nerdeyse kesindir. Kendimizi tanımlamadan, kendimizi anlatmadan, sorunlarımızı bilmemiz ve karşı tarafa aktarmamız mümkün olamaz. İşte bunu için yerli yerince olmak üzere kendimizi anlatabilmek adna kendimizi ifade etmeliyiz.[/FONT]
 
[FONT=Tahoma]
Yaşamış olduğumuz çevremizde insanlara baktığımız zaman genel itibarıyla insanların rutin işlerle uğraştıklarını görürüz. Tabi bu genel anlamda bir değerlendirmedir. Hayatını çok değişik güzelliklerle süsleyerek kendisi ve çevresindeki insanlar çeşitli güzellikler yaşatan insanlarda mevcuttur.

Hayatımızı renkli kılabilmek birazda bizim elimizdedir. Çünkü yaşamış olduğumuz hayatımız, yine yaşamış olduğumuz olaylara göre şekillenmektedir… Tabi bunun güzel ve iyi yönleriyle değerlendirmek bizi daha mutlu edecektir. Fakat nedense biz insanlar olayları hep kötü yönleriyle değerlendiririz. Sanki mutlu olmak istemiyormuşuz gibi…

Bütün insanlar genelde şu söylemi dile getirirler. “Şu üç günlük dünyada kimseyi kırmaya değmez… Mutlu olmayacak ne var ki;” gibi… Oysa şimdiki ortamlara baktığımız zaman insanların hiçte söyledikleri gibi hareket etmedikleri açık ve net bir şekilde görülmektedir. Bunların genelde söylemlerde kalması da üzücü dür.

Bizlerin de kendimizi ve çevremizdeki insanları mutlu edecek güzellikleri görerek hem kendimize, hem çevremize pozitif enerji vermemiz birçok güzellikleri yaşamak adına örnek bir davranış olacaktır. Hayatımızda her zaman olayları iyi yönleriyle güzel bir şekilde analiz ederek değerlendirmek herkes adına yararlı olacaktır.

Hayatımızdan güzelliklerin eksik olmaması temennisiyle[/FONT]
 
[FONT=Tahoma]Hayattan insana değerr vermek çok önemlidir. Tabi değer verirkende kendinede değer verildiğini hissetmek gerekmektedir. Burada karşılıklı bir değer verme söz konusu ise değerler daha iyi anlaşılır.

Bazı değerler vardır ki; insan için çok önemlidir bu değerlerede saygı göstermek gerekmektedir. Aynı zamanda birilerine değer vermeden değer beklmek sanırım biraz bencillik olur. İşte olayaı bu yönüle değerlendirdiğimiz zaman daha mantıklı bir düşünce ortaya konulabilir. Karşımızdaki kişinin konumu ne olursa olsun verdiğimiz değer her zaman için o kişinin gerçekleştirdikleriyle ölçülmelidir. Yani mevki ile makam ile ölçülen değerler insanı yanıltır.

Hayatta her zaman değer verebilmek ve değer bulabilmek temennisiyle...[/FONT]

[FONT=Tahoma] [/FONT]
 
[FONT=Tahoma]Sevgi...

Sevgi sözcüğü ilk duyulduğu anda bile insana gerekten mutluluk veren bir sözcüktür. Kimi sevdiğine sevgisini anlatır, kimi duygularını anlatır, kimide içinden geldiği gibi haykırır sevgi sözcüğünü...

Sevgi insan hayatının vazgeçilmezidir. Birçok güzellikler sevgiyle başlar sevgiyle devam ederek gider. İşte biz insanların çok ihtiyaçları olduğu sevgi kelimesinin anlamıda çok büyüktür. İnsanın yaşam kalitesini artıran, insanın güzel duygularla yaşamasını sağlayan, insanı insan yapan sevgi hayatımızdan hiç eksik olmamalıdır. Sevginin değerini kıymetini bilerek sevgiyi öncelikle kendi yüreğimizde hakettiiği yere getirebilmeliyiz.

İnsanlar için önemli bir ihtiyaçtır sevgi... yaşama en güzel değerleri katarak, insanları bam başka deryalara götürür sevgi...

Dilinizdeki sevgi sözcüğünün ve hayatınızdaki sevginin hiç eksilmeyerek devam etmesini diliyorum.

Sevgiyle yaşayın, sevgiyle kalın[/FONT]

[FONT=Tahoma] [/FONT]
 
[FONT=Tahoma]İbret alınacak gerçek bir öykü…

O zamanlar özel sektörde çalışıyordum. Daha yeni işe başlamıştım. Tabi ben özel sektörde işe başlarken engelli kadrosundan girmedim. Fakat engelli kadrosunda yaklaşık olarak 30 kişi falan çalışıyordu. Beni öyle bir işe verdiler ki; tam görmeyle alakalı bir iş, ben kısmen görme engelli olduğum için sıkıntı yoktu. Yani işimde de oldukça başarılıydım. Bunun üstüne zaten 4 ay sonra vardiya sorumlusu (ustası) oldum. Kendi çalıştığım vardiyanın ustası olduğum için bütün arkadaşları da tanıyordum. Bundan dolayı iyi bir ekip olarak güzel bir çalışma ortamı oluşturmuştuk.

Engelli olanları ise, eşit olarak her vardiyaya dağıtmışlardı. Fakat engelinden dolayı vardiyaya gelemeyecek olan kişilerde, sürekli olarak gündüz vardiyasında çalışıyorlardı. Tabi vardiyada çalışan kişilerde engeline göre uygun olan işlerde çalıştırılıyorlardı.

Bir gün işletme şefimiz, bütün vardiya ustalarını toplayarak bir toplantı düzenledi. İşletme şefimiz önce kendisi kısa bir konuşma yaptı ve daha sonra herkesin sorunlarını anlatmasını istedi. Herkes sorunlarını anlatırken sıra bayan olan bir usta arkadaşımıza geldi. Arkadaşımız kendi vardiyasıyla ilgili sorunları anlattı. O arkadaşımızın vardiyasında çalışan ve engelli olan kişilerden verim alamadığını vurguladı. Bu sorun benim dikkatimi çekti. İşletme şefimizde eğer verim alamıyorsak müdürle görüşeyim, gerekirse tazminatlarını verelim, işten çıkartalım dedi. O an böyle bir şeyin olması beni o kadar üzdü ki, anlatamam. Sadece engelli değil, normal kadroda çalışan bir kişinin dahi işten çıkartılması beni üzerdi. Sonra sıra bana geldi. Ben kendi vardiyamla ilgili sorunları aktardıktan sonra, engelli olan arkadaşları, işten çıkartmak yerine ben kendi vardiyamda çalıştırabileceğimi söyledim. Arkadaşlara böyle bir fırsat verelim dedim. İşletme şefimizde bu öneriyi olumlu karşıladı. Bu arkadaşlarımızdan 2 tanesi benim vardiyama geçti. Ekip olarak çok güçlü ve organizeli bir ekip olduğumuz için, bu arkadaşlarda o ekibe ayak uydurarak, güzel bir çalışma ortamı sağlandı. Tabi ay sonlarında herkesin üretimleri oransal olarak belli olduğu için, benim üretimimde bırakın düşmeyi, çok daha verimli bir ay oldu. Yani insanları idare ederek, insanları iş konusunda iyi bir şekilde yönlendirmek çok önemlidir. Tabi çalışma arkadaşlarımın fedakârlığı da en az bunun kadar önemlidir.

Daha sonra o bayan olan vardiya sorumlusu arkadaşımla bu konuyu görüştük. Ben kendisine böyle bir şeyi gündeme getirmesinin yanlış olduğunu söyledim. Engelli diye, zayıf ve güçsüz diye, insanları sınıflandırmanın yanlış olduğunu belirttim. Tabi bu arkadaşımla bu konu da benimle hemfikir değildik. Belki iyi niyetliydi, ama ısrarla engelli insanların bu tür işlerde çalışmasının uygun olmadığını savunuyordu. Ben de zaten fazla ısrar etmedim.

Aradan yaklaşık olarak bir yıl falan geçmişti. Ben daha işten saat gece 12:00 de çıkmıştım. Yani o bayan arkadaşıma vardiyayı teslim ettim, eve geldim. Yattım uyumak üzereydim bir telefon geldi. Arayan işyerindeki güvenlikçi arkadaşlardı. Araba gönderiyoruz hemen işyerine gel, işlere bakacak kimse yok dediler. Bir anda şaşırdım! Ben vardiyayı arkadaşa teslim ettim dedim. Ne oldu bir şey mi var? Dedim. Sen gel dediler. Neyse işyerine gittim. Gördüklerim karşısında şok oldum. O an ki; manzara insanın tüylerini diken diken edecek kadar dehşet vericiydi. Bayan olan vardiya sorumlusu arkadaşımız, geçirmiş olduğu iş kazasında elinin bileğine kadar olan kısmını, makine içine almış. Öyle bir şekilde olmuş ki; elinin kemiklerinin, her bir parçası pirinç tanesi kadar olmuş. Etraftaki kan izleri, makinedeki yapışmış olan kemik ve et parçaları hâlâ güzümün önünden gitmiyor. İnsanların korku dolu bakışları, olayın etkisinde kalınarak düşülen psikolojik durum, insanlarda etkin bir şekle görülüyordu. O arada kendi arkadaşının öyle bir durumda olduğunu görmek insanı o kadar etkiliyor, o kadar ürkütüyor ki; gerçekten çok kötü oluyor. Bu karşılaştığım durum benim hayatımdaki en üzücü ve en etkileyici anlardan birisi olarak hafızamda yer etmiştir.

Tabi arkadaşımızı hastaneye göndermişler. Bütün herkes işyerinde olayın şokunu yaşıyordu. İnsanların o durum karşısındaki duygularını anlamak ve bazı şeyleri anlatmak çok zor oluyor. Adeta sözün bittiği anlar oluyor diyebilirim. Ben o gün sabaha kadar işyerinde kalmak zorunda kaldım. Sabah işten çıkınca direk olarak hastaneye gittim. Tabi ailesi, akrabaları bütün herkes oradaydı. Hepsi üzüntü içerisindeydi. Annesinin o anki hali çok kötüydü. Kadın gözyaşları içerisinde bir köşede sessizce ağlıyordu. Arkadaşımızla görüştüm. Geçmiş olsun dedim. Zaten kendisi pek konuşacak durumda değildi. Gerçekten zor bir durumdu. Aradan birkaç gün geçtikten sonra, işyerindeki arkadaşlarla hep beraber arkadaşımızı hastaneye ziyarete gittik. Arkadaşımız bizi görünce gözyaşlarını tutamadı. Bütün arkadaşlar kendisine teselli olmak için içlerinden gelenler söylediler. Tabi o an duygular çok yoğundu. Hatta bazı bayan arkadaşlımın gözyaşlarına hâkim olamadıklarını gördüm.

Aradan yaklaşık olarak 4 ay falan geçti. Arkadaşımız işyerine döndü. Tabi eli olmadığı için vardiya ustalığı yapamıyordu. Birkaç gün benimle çalıştı. Benim vardiyamda çalıştığı süre içerisinde, bütün arkadaşlar gerekli hassasiyeti göstererek, arkadaşımızı hayata bağlamak adına, herkes üzerine düşeni yaptılar. Daha sonra arkadaşımızı idari kısma aldılar. Orada kendisine uygun bir iş verildi. Aradan biraz daha zaman geçtikten sonra, işyerimizin sahibi arkadaşımızın elinin yerine protez kol taktırdı.

İlerleyen zaman içerisinde, bir gün bu arkadaşımız benim yanıma gelerek şöyle bir şey dedi; hatırlıyor musun? İşletme şefiyle yaptığımız toplantıyı, o toplantıda engelli olan kişilerden verim alamadığımı söylediğim günü dedi. Ama bunu söylerken de gözyaşlarına hâkim olamadığını gördüm. Ve devam etti, Aslında sen beni uyarmıştın fakat ben daha fazla üretim için, seni dinlemedim dedi. Bir süre ağlamaktan konuşamadı. O an geçmişte yaptığı hatadan dolayı kendisini suçluyordu. Bu durum karşısında bende aşırı bir duygu yoğunluğu yaşadım. Bende kendisine her insanın hata yapabileceğini, fakat bu saatten sonra bunları düşünmenin hiç kimseye bir yarar getirmeyeceğini anlattım. Kendisine teselli vermeye çalıştım, ama bir noktada sözlerin kifayetsiz etmediğini gördüm. Yani kendisini suçlama psikolojisini yenemediğini gördüm. Ama ilerleyen zaman dilimi içerisinde bazı olayları daha iyi anlatma fırsatı buldum.

Arkadaşımız bütün bu yaşadıklarına rağmen hayatta mücadele etmesini başarabildi. Yani sonradan engellide olsa, yaşanan olayların etkisinden kurtulabildi. Aynı zamanda çok neşeli ve güler yüzlü bir arkadaşımızdı. Engelli olduktan sonra da yine kendisinin yüzündeki tebessümü hiç eksilmedi. Zaten bu çok önemliydi.

Daha sonra benim en iyi arkadaşlarımdan birisi oldu. Hatta ben kendim için sağlık kurulu raporunu almayı ve birçok engelli haklarının nasıl olduğunu onunla birlikte araştırarak öğrendim.

İşte olayları şöyle bir özetleyecek olursak, “hayatta insan ne oldum dememeli, ne olacağım demelidir.” Bu örnekte de olduğu gibi insanın hayatta başına ne geleceği hiç belli olmuyor. Hiç kimse ben sağlıklı bir insanım, bana bir şey olmaz dememelidir. Engellileri küçük görmemelidir. Engellilerinde bu toplumda herkes gibi yaşamaya haklarının olduğunu bilmelidir. Bunu düşünerek! Hareket etmelidir. Zira yarın engelli olmayan bir insanın kendiside engelli olabilir veya en sevdiklerimizde engelli olabilir, bunu iyi hesap ederek olaylara geniş bir açıdan bakmalıyız. Şunu da iyi bilmeliyiz ki, “Son pişmanlık asla fayda vermiyor.” İşte bunun için olayları değerlendirirken sadece kendimizi değil, karşımızdaki insanı da düşünerek geniş bir yelpazeden bakarsak, doğruları görmemiz ve anlamamız daha kolay olabilir.

Hayatta hiç kimse engelli olmasın. Fakat herkes engelliyi anlasın.[/FONT]

[FONT=Tahoma] [/FONT]
 
[FONT=Tahoma] [/FONT]
[FONT=Tahoma]Bugün bir başkayım...

Sanki yaşadığım dünya bir farklı, hayat bir garip bakıyor bana, anlam veremediğim duygularımın tarifi imkansız... İmkansız olan bir şey daha var. O da içimde yaşayan ve ebediyyen yaşayacak olan hayallerim. Belki hayalperest değilim. Ama her insan kadar bende hayal kurarım. Nedensiz, sebepsiz de olsa;

Bak yine batıyor güneş, işte bu güneş gibi sönen umutlar, yıkılan hayaller varya; bitmek tükenmek bilmeyen, içimden gitmeyen hayaller varya; Senin sensizliğin içimde bir ulaşılmazı temsil ediyorsa ve sen çok uzaklarda hemde çok uzaklardaysan... Bunu düşünmek bile beni kahretmeye beni ürkütmeye yetiyorsa. Şimdi yaşadığım duygularımın anlamını bir bilsen, sen olmadan seni yaşadığımı bir görsen... Ama biliyorum bunlar bile benim için bir hayaldir. Ve ben sana sevgilim bile diyemiyorum! Zira buda benim için yalandır.

Hani bazı gerçekler vardır ya! İnsan zamanla kabullenmek zorunda kalır. İşte bende öyleyim. Bunu sen de biliyorsun ki;ve eminim sende öylesin ki; bu sevgimiz en azından içimizde olsun bitmedi, bitmeyecektir[/FONT]
 
[FONT=Tahoma]1. [/FONT][FONT=Tahoma]Menfaatlerin başladığı yerde, dostluklar biter...

Günümüz dünyasına basit bir gözlemleme yapacak olursak, insanların maddi çıkarları çerçevesinde birbirleriyle dostluklar kurma eğilimlerinde olduğunu görmemiz sanırım çok da zor değildir. Aslında gümümüzün acı bir gerçeğidir. İnsanlarla menfaatler doğrultusunda değilde gerçeketen değer bulduğumuz içim dostluklar kurmak gerekir. Zira bu şekilde olmazsa o zaman insanların gerçek değerleri anlaşılamaz. Yani hak eden insana hak ettiği değeri vermemiş oluruz. Diğer bir deyimle bizde hakettiğimiz değeri bulamamıış oluruz.

Yapılan işlerde menfaarler önplandaysa o dostluğun ömrüde mendaatlerin sürdüğü kadardır. Menfaatler bittiği zaman dostlularında bitmesi anlamını taşır. Oysa bizlerin samimi, içten ve candan dostluklara o kadar ihtiyacımız var ki; işte olayı bu boyutuyla değüerlendirdiğimiz zaman gerçek dostlukların önemi bir kez daha ortaya çıkmaktadır.

Gerçek dostluk kendi çıkarından çok dostunun çıkarını düşünmektir. Fedakarlığı, özveriyi, hayatı, acısıyla ve tatlısıyla paylaşmaktır. Sevginin, saygının ve seviyenin en güzel şekilde yaşatıldığı dostluklardır.

Hayatımızda en güzel dostlukları yaşayarak, hayatta güzel günler yaşamak temennisiyle.... [/FONT]

[FONT=Tahoma] [/FONT]
[FONT=Tahoma] [/FONT]
[FONT=Tahoma] [/FONT]
 
[FONT=Tahoma]Hayatı sevgi üzerine kurmak.

Yaşadığımız hayatı sevgi üzerine kurarak, çok daha güzel bir açıdan görmemiz mümkün olabilir. Hayatın her yerinde, her zaman bazı güzellikleri yaşamak ve yaşatmak mutluluk adına umut verici gelişmeler olarak nitelendirilebilir. Hani umutlar zirvedeyken insan bir başka heyecanlı olur. Adeta etrafına gülücükler saçar. İşte bizimde hayatımızdaki güzellikleri sevgiyle besleyerek, etrafımıza sevgi ve güzellik verebilmek çok güzel olacaktır.

Sevginin hayatımızdan hiç eksilmeyerek çoğalması demek, bizim yanımızda çevremizdeki insalarıda sevmek anlamına gelir. Hayatta her sevgi bir anlamı ifade eder. Anlamlı olan herşeyde güzeldir. Bütün bu güzellikleri hayatımızda sevgiyle birlikte yaşamak gerekir.

Hayatımızda sevgi hiç eksik olmasın...[/FONT]
 
[FONT=Tahoma]İnsanlarla insanca yaşamak...

İnsanları her yönüyle iyi tanımak, onları iyi anlamak, gereksiz yere polemk yapmadan güzel bir ortamda yaşamak çok önemlidir. Tabi insan hayatında bazı olumsuzlukların olması kaçınılmazdır. İster istemez bazı durumlar karşısında tepkimizi ortaya koyabiliyoruz. İşte böyle durumların olmaması için öncelikle karşımızdaki insanı iyi analiz ederek ona göre hareket etmemiz güzel dostluklara güzel bir kapı aralayabilir.

İnsanlarla olan diyologlarımızda her zaman için belirli bir seviye ve saygı çizğisinde ilerlememiz ise bize gelecek vaad eden dostluklar kurabilme olanağı verecektir.

Her insandan gerçek dost olmayacağını bilmek, herinsana hemen güvenmemek gerekir tabi bunları yaparkende önyargılı hareket etmemek gerekmektedir.

Sevdiğimiz, saydığımız, güvendiğimiz arkadaşımızı ve dostumuzu hiç bırakmamak gerekir. Hatta ona sımsıkı bir gönül bağıyla bağlanmak gerekir. Zira günümüzde güzel dostluklar maalesef çok zor kuruluyor.

En güzel dostlukları en güzel şekilde yaşayarak güzel bir hayat temenni ederim[/FONT]

[FONT=Tahoma] [/FONT]
[FONT=Tahoma] [/FONT]
 
[FONT=Tahoma]Sevgide kıskanmak..

Bir insanın sevdiğini kıskanması gerekir mi?
Sizin için sevgide kıskanmak neyi ifade eder?

Konu olarak bir insanın sevdiği kişiyi kıskanmasını düşünürsek, sevenin sevdiğini kıskanması, sevdiğini paylaşamayacağı bir duyguyla sevmesidir. Tabi bu kıskançlığın boyutlarını iyi ayarlayarak sınır taşlarını yerli yerince koyarak, bu anlamlı duyguyu anlamlı bir şekilde sevgiye adapte etmek gerekmektedir. Aksi halde bu kıskançlık bencilliğe dönüşerek hem kendi hayatımızı hem de sevdiğimizin hayatını zehir edecek seviyeye gelebilir.

Seven bir insanın kıskanmasının sevgide ayrı bir heyecan olduğunu düşünüyorum. Tabi bu anlamlı olan duyguyu yine anlamlı bir şekilde sevdiğimize hissettirerek yaşamak gerekiyor.

Sevdiğimize güvenmemiz gerekmektedir. Zira güvensizlikten dolayı insanın içinde oluşacak şüpheler sevgiye büyük zararlar verebilir. Hatta insanın içinde bazı duyguların oluşmasını sağlayarak ve bu duyguların körüklemesiyle bazı olumsuzluklar yaşanabilir.

Çok sevdiğim ve değer verdiğim bir arkadaşıma kıskanmak nedir? Diye sorduğum aldığım cevap çok güzel ve anlamlıydı.

Arkadaşımın ifadeleri şu şekilde…

[/FONT]
[FONT=Tahoma]“Ezelden beridir seven insan kıskanır sözünü hepimiz duymuşuzdur. Sevgideki kıskançlığın derecesi neye ve kime göre ölçülür. Hepimiz yaradılışımızdan ötürü bünyemizde insana ait olan bu duygu barındırırız. Kimimizde insan hayatına kastedecek kadar ağır bir duygudur. Kimimizde de özentiyle karışık tatlı bir duygudur. Kıskançlık sevginin göstergesidir derler Sevdiğimiz insana karşı olan kıskançlığımız diğer duygularımızda olduğu gibi bir denge bir ölçü ister. Tıpkı terazinin iki kefesi gibi… İçgüdüsel olarak içimizden gelir. Kimi zaman her ne kadar belli etmemeye çalışsak ta, bir yerden fire verir. İşte bu noktada ya kendi hayatımızı ya da karşımızdaki kişinin hayatını alt üst edebilecek kadar güçlü bir duygudur. Aşkta ve arkadaş ilişkilerinde kıskançlığın boyutu önem teşkil eder. Seven insan sevdiğini neden kıskansın. Burada hem kendine hem de karşı tarafa güven duygusu çok önemlidir. Ve kişinin karakterini ortaya koyar. Güvensizlik kıskançlığın başlıca temelidir. Özgüven kişinin sevgide ve hayatta başarılı olmasını sağlar. Sevgideki ve aşktaki kıskançlık çok sevmeyle alakalı olmamalıdır. Yani hem severim hem kıskanırım düşüncesi ilişkiye zarar verebilir. Ama tatlı kıskançlıklar ki bunun boyutunu iyi ayarlamak gerekir. Belki çoğu kişide olmasa bile ilişkiyi canlı kılmak açısından gerekebilir. Zaten insanın ruhu istem dışı olarak kıskançlığa sürükler kendini Ben kendi hayatımdan örnek veriyorum ne kadar kıskanmayım anlayışlı olayım desem de bunu başaramıyorum. Seven insan belki bir ölçüde sevdiğini tatlı bir kıskançlık doğrultusunda kıskanabilir bu insanın özünde olan bir şeydir diye düşünüyorum. Peki insan kıskanılmayı ister mi? Buna ben kendi adıma cevap vermek isterim. Bazı zamanlar insan kıskanılmayı ister bu sayede sevdiklerinin kendisine değer verdiğini, önemsediğini anlamasına sebep olur ve buda insanı mutlu eder. Tabi ki aşırısı da mutsuz eder. Bu anlamda dozu ayarlayabilmek en güzeli olur, Kimse sevdiği insanın kendisinden bıkmasını istemez öyle değil mi?”[/FONT][FONT=Tahoma]

[/FONT]
[FONT=Tahoma]Kıskanmak insanın yapısında olan bir duygu olduğu için, kıskanmak insanın kendi isteği doğrultusunda şekillenmemektedir. Bu nedenle bizim burada yapacağımız kıskanmanın dozunu ayarlayarak güzel olan bu duyguyu güzel şekilde yaşamalıyız.[/FONT][FONT=Tahoma]

[/FONT]
[FONT=Tahoma]Güzel olan duyguları güzel bir şekilde yaşamak ve yaşatmak dileğimle…[/FONT]
[FONT=Tahoma] [/FONT]
[FONT=Tahoma] [/FONT]
 
[FONT=Tahoma]Yaptıklarımızda ne kadar samimiyiz?

Samimiyet konusunda kendimizi ne kadar samimi buluyoruz. Bazı konularda söylemlerimizle eylemlerimiz gerçekten bir mi? Yoksa çelişiyorlar mı?

İşte bu konuda kendimizi samimi bularak kendimizi mi kandırıyoruz? Yoksa gerçekten bütün açık yürekliliğimizle samimi miyiz?

Evet, şöyle bir düşünelim. Bazı konularda gerçekten samimi davranıyor muyuz? Bu konuda gerçekçi miyiz? İşte bu soruların cevapları çok önemlidir.

Yaşamımızın birçok alanında samimiyet çok önemli bir olgudur. Hatta samimiyetsiz olarak nitelendirdiğimiz kişilere karşı içimizde bir güven eksikliği oluşuverir. Biz kendimizde samimiyetsi davrandığımız zaman insanların gözünde aynı duygular oluşacaktır. Bu nedenle samimi ve içten davranmak gerekir. Fakat gerçek manada samimiyetin olmaması asıl samimiyetsizliktir.

İnsanların kendilerini çok samimi tanımlayarak, tanımlamalarıyla çelişmeleri de üzücü bir durumdur. Bütün açık yürekliliğimizle gerçekçi tavırlar içerisinde olmak her zaman bize güzel kazanımlar sağlayacaktır. Her ne olursa olsun yapmacık olmak samimi ve içten bir insana yakışmaz.

İçten ve samimi tavırlı insanlarla dost olmak temennisiyle…[/FONT]
 
[FONT=Tahoma]Hayatı tadında yaşamak...

Hayatı tadında yaşamak için birçok etkenlerin bir arada olması gerekmektedir. Bunlar belirli öncelik sırasına göre sıralanarak bizim hayatımızı şekillendiren etkenler olarak tanımlanabilmektedir. Tabi bu etkenlerin dışında bizim de hayata bekış açımız çok önemlidir.

Tabi hayatımızı etkilen etkenlerin başında sağlı çok önemldir. Sağlık olmadan yaşamın tadını almak istediğin gibi yaşayabilmek çok da mümkün olmuyor. Yani sağlığımızla ilgili bir sorun olduğu zaman hayatımızda belirli kısıtlamalarda kaçınılmaz oluyor.

Hayatımızı güzel şekilde yaşamak istiyorsak, Yani hayattan zevk alarak yaşamak istiyorsak, herşeyi yerli yerince ve zamanında yaparak hayatımızı düzenli ve mutlu bir şekile sokmalıyız. bu hayat bizimse, bizide bizden çok kimse düşünemezse o zaman biz kendimizi çok daha fazla düşünerek hayatımıza özen göstermeliyiz.

Sağlıklı sıhhatli bir yaşam dilerim[/FONT]

[FONT=Tahoma] [/FONT]
[FONT=Tahoma] [/FONT]
[FONT=Tahoma] [/FONT]
 
[FONT=Tahoma]Hayatımızın hızla geçtiğinin farkındamıyız?

Bizim için çok önemli olan zamanın ne kadar hızlı bir şekilde geçtiğinin farkındamıyız? Bizim için ömrümüzün son noktası olnan ölüme doğru hızla yaklaştığımızın ne kadar farkındayız?

İşte bu soruların cevapları belki bizim için duyupta görmek istemediğimiz türden olabilir. Ama ne olursa olsun bizim için bir gerçeği temsil eder. Yani gerçeklerin kendisini ifade eder. Bizimde bu gerçekleri görmezden gelmek yerine gerçekçi bir şekilde değerlendirerek hayatımızı şekillendirmek daha yerinde olacaktır.

Bizim için çok önemli olan zamamn kıymeti bilinmediği takdirde boş bir şekilde israf olur. Kıymeti bilinirse de en güzel güzelliklere vesile olur.

Zamanımızı en güzel şekilde geçirmek temennisiyle[/FONT]

[FONT=Tahoma] [/FONT]
[FONT=Tahoma] [/FONT]
 
[FONT=Tahoma]Umudun umudu...

Her insanın kendi içinde yaşayan ve bazen hiç kabul etmese de umutları vardır. Çünkü insanın yaşaması için belirli beklentileri belirli umutları olmalıdır. Umudun olmadığı bir hayat düşünülemez… Umutsuz bir hayat şekillenemez…

Umut nedir?

Bu kelime belki dilimizde iptidaî bir kelime olarak kullandığımız cümlelerde yer alsa da o kadar basit ve sıradan değildir. Bunun için umut bir insanın hayatında çok etkili bir kavramdır.

Umut bir insanın hayatında yaşama sevincini temsil eder. Umut bir insanın hayatında bağlılığın timsalini simgeler… Umut umutların var olduğunu anlatır. Umutla pekişir yaşam, umutla yeşerir duygular…
Umut değimlidir, insanı hayata bağlayarak, hayattan koparan,
Nice mutlulukları yaşatan, insanları ağlatan,
Yok, olanı var eden, var olanı yok eden,
Bir umman kadar güzel, gece karanlığı kadar hüzünlü,
Sevgi kadar içten, acılar gibi ıstırap veren,

İşte umut insana karşılıklı olarak iyi ve kötü duyguları yaşatan, fakat hayatımızda olmazsa olma bir beklentidir. Bazı zaman hiçbir umudumu yok desek de o hiç umutlarımızın olmadığını zannetsek de aslında hayatta her zaman bir umudumuz bir beklentimiz vardır. Zira hayatımız bu beklentilerin doğrultusunda şekillenerek devam etmektedir.

Umutlarımız her an bizimle birlikte yaşamaktadır. Tabi gerçekleşmeyen umudun ardından mutlaka bir yeni umut doğmaktadır. İnsanın beklentileri doğrultusunda şekillenecek olan umutlar her zaman bizimle bizim yanımız da olmaya devam edecektir.[/FONT]

[FONT=Tahoma] [/FONT]
[FONT=Tahoma] [/FONT]
 
[FONT=Tahoma]Çook Uzaklarda...

Gözlerim ufuklara dalıyor. Sanki ufuklar da bir şeyler arıyor. Bakıyor… Bakıyor… Yine bakıyor... Baktığım yerde görünenler hep aynı, ama ben baktığımı değil hissettiğimi, hayallerimi görüyorum, ufkun o incecik çizgisinde.

Hani diyorum kendi kendime nerede? Ama bildiğim bir tek şey var o ada çook uzaklarda.

İçim bir başka oluyor, hayallerim ise tesellim, boş gözlerle baktığım uzaklarda sanki senin varlığın karşımda duruyor. İşte bu gönlüm bir umut ışığı arıyor.

Öyle oluyor ki; içimde açan hüzün çiçekleri bile soluyor. Soruyorum kendi kendime yok mu bunun çaresi diye… Ama soruyu soranda benim, cevaplayanda benim.

İçimden atmak geliyor bütün duyguları, silmek geliyor mazideki bütün hatıraları, Tabi çözüm müdür? Bunları yapmak! Yoksa gerçeklerden mi kaçmak? Her zaman hazır mıyız gerçeklerle yüz yüze gelerek hesaplaşmaya! Yoksa korkuyor muyuz aynı duyguları yaşamaya…

Akşamın karanlığı kimine göre korkunçtur. Kimine göre mehtaplı bir ışıltı… Kimi ürperir bu karanlıktan kimi ise ilham alır bu ışıltıdan. Oysa karanlık aynı karanlıktır. Farklı olan ise yaşanan duygular.

Yaşanan duygular bazen sözle ifade edilemez. İşte bu kelimelerin bittiği, dudakların sustuğu, gözlerin ise konuştuğu an dır bu...

İşte bu anlar duyguların en hassas, en heyecanlı ve en dorukta olduğu an dır. İşte insan için yaşanabilecek en güzel an dır.

Yaşamı yaşlanmak için değil, gerçek manada yaşamak için yaşayalım…

Yaşam boyu mutluluklar…[/FONT]

[FONT=Tahoma] [/FONT]
 
[FONT=Tahoma]1. [/FONT][FONT=Tahoma]Bir hayatın penceresinden bakarken dünyaya, hayatın bütün güzelliklerini hissettim. Hissettiklerini anlatabilmek, içini dökebilmek çok rahatlatıyor insanı...

Bir hüzün bahçesi düşün içinde yaşadığın. O hüzünlerden kurtulmak için çabaladığın…

Her umudun bir vuslatı olması mı gerekli, yoksa umudun olması yeterli mi? Anlamlı olanı yapmak mı güzel anlamsızlaşan hayatı düzeltmek mi güzel?

Umudu beklemek mi daha iyidir? Umut olup hayatları süslemek mi?

İşte bütün bunların olduğu dünyada var olabilmek kadar, varlığını hissettirmek de çok güzeldir. Hissettiklerini anlatabilmek, anlatamadığın hislerini yaşamak ve yaşatmakta ayrı bir güzellik olsa gerek…

Anlamsız sanma hiçbir şeyi, her şeyin hayatta bir anlamı vardır. Herkesin anladığı bir dilin olduğu gibi...

Anlamsızlaşan hayata anlam katmak olmalıdır hedeflerde, insanlar için sevgi olmalıdır kalpler de. Gönüller bir olmalıdır yüreklerde. Yüreklerde başlamalıdır sevgiler, umutlar, hayaller... Ve yüreklerde devam etmelidir ebediyen...

Huzur dolmalı insanın içine, umutlarıyla barışmalı, yaşamalı hayatı, insanlarla kaynaşmalı, hüzünleri, dertleri ve kederler içinden atmalı...

Yaşamak için mutluluğu anlamalı... Mutluluk bir insanın hayatında her zaman var olmalı. [/FONT]

[FONT=Tahoma] [/FONT]
[FONT=Tahoma] [/FONT]
[FONT=Tahoma] [/FONT]
 
[FONT=Tahoma]İçimdeki umutların tarifi nedir? Neyi ifade ederler?

Her umudun sonunda neden bir karanlık çöker üstüme? Umutlar bana küstü mü ne? Ama ben barışık olmak istiyorum umutlarımla… Yaşamak istiyorum doya doya,

Umutlarımı yıkanlar acaba şimdi nasıllar? Ama değer mi düşünmeye değer mi aklına getirmeye… Değmez tabi… Değmez. Değer bilmeyene değer verilmez, kıymet bilmeyene kıymet biçilmez.

Hani hayalleri yaşamak vardır. İçinde de olsa hissetmek. Anlatmak vardır, duygularını hem kendine, hem karşındakine… Ama karşında kimse yoksa kime anlatacaksın kime…

Umutları var edebilmek elimizdeyken bu kadar umutsuzluk niye… Umutla yaşamak varken bu kadar çıkmazlar niye… Niye hayata küsmek, niye umut ışıklarını söndürmek niye…

Belki hazan olmuştur yaşadığımız güzellikler. Bu güzellikleri içimizde de olsa yaşatmaya değer. Değer vermek için değerli olması yeter. Unutma ki bu dertler ve çileler bir gün biter.[/FONT]

[FONT=Tahoma] [/FONT]
 
[FONT=Tahoma]Sevgi insanın hayatında bir parçadır. İstesen koparamazsın. Zaten bir insanın içinde sevgi bitmişse birçok şeyi başaramazsın. Sevgiyle yeşeren umutlar vardır, sevgiyle gelişen hayaller…

Her insan sever mi acaba gerçek manada? Yaşar mı içinde en güzel olan duyguları… Yaşatır mı karşısındakine de anlamlı olanı…

Sevginin ödülümüdür. Yaşanan güzellikler, işte sevgiye değer verilirse yaşanır bütün bu özellikler. Mutlu olur insan içi içine sığmaz tükenir dertler.

Sevginin birde çilesi vardır. İşte o da sevgiyi yaşmasını bilmeyen içindir. Eğer sevgiye değer verilmezse sevgi çile olur, dert olur, elem olur. Yaşananlar insanın içinde adeta olur bir kor…[/FONT]

[FONT=Tahoma] [/FONT]
[FONT=Tahoma] [/FONT]
 
[FONT=Tahoma]Seni özlerim, sensizliğini özlerim, gözlerini özlerim, ne zaman gelecek diye hep yollarını gözlerim. Yollara bakmakla kalır gözlerim, uzaklara dalar gözlerim, Ben seni çok ama çok özledim.

Bilmiyorum bu özlemin sonu vuslat mıdır? Her özlemin sonunda duyguları içten içe yaşamaktır. İşte içimde yaşadığım hasretini bir noktaya taşımaktır. Senin hasretine yüreğimde alışmaktır.

Alışır mı bu gönül bu hasrete bilmem, yaşanan onca duyguya yok diyemem, Ben ben şu gönlümden seni hiç bir zaman silemem. Gel desem de biliyorum sevdiğim gelmezsin.

Senin için şu gönlümde bir burukluk var bunu ne kadar da anlatsam ifade edemem. Yaşadığım sürece şu gönlüme dur diyemem. Ben senden asla vazgeçemem..[/FONT]
 
[FONT=Tahoma]Yüreğimden koparcasına kaybolan sevgimin, benden kaçarcasına biten hayallerinin ve bütün bunların odak noktası olan yüreğimin sevgiye o kadar ihtiyacı var ki,o kadar muhtaç ki;

İşte bu sevginin içimde var oluş gayesi sen, uzaklarda olan sen, bütün mutlulukların yanında hüzünleri yaşatan sen, beni hayata bağlayan yine sen…

Bir deniz kıyısında batan güneşi izlerken, işte deniz bana seni hatırlatıyor. Sanki o denizin en uç noktasında sen varsın, sanki güneşin batış noktasında gözlerin var. Hiç görünmeyen bir noktada ise hayallerim var.

İşte senin gözlerin bana umudu anlatır, senin gözlerin bana sevgiyi anlatır, senin gözlerin aşkı anlatır. Anlamı çok derindir bu yaşanan duyguların. İşte sevdiğim budur benim hayatım.[/FONT]

[FONT=Tahoma] [/FONT]
 
Üst Alt