Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Engelli insanlar gerçekten duygusal bir boşluk içindeler mi?

trky
Çok doğal yazmışsınız
Teşekkürler efendim :)
 
Uçmayı seviyorsan, düşmeyi de bileceksin. Korkarak yaşıyorsan, yalnızca hayatı seyredersin…
Ve bir gün gelir tüm dualar kabul olur, yeter ki inanmaktan vazgeçmeyin😊
 
Cok doğru bir tespit inanmak...
Biz önce kendimize inanmalıyız güvenmeliyiz. Bunlar olursa zaten bir çok boşluk yerini güzelliklere bırakacaktır.
 
@ÖzgürKız

Ağzına sağlık aybalam.
Toplumumuzun adeta kanayan yarası olan bu konuda bende bir şeyler diyeyim.

Kaldırımların önüne park eden şöferlere bir çift sözüm var

Eyyyy araba sahipleri, kaldırımı niye işgal ediyorsun, o kaldırımlarda yürüyen insanlar var eline ne geçiyor otopark yokmu, öyleyse siz arabayla kaldırımdan gidin, biz yoldan gidelim.

Beraber yürüdük biz bu yollarda diyelim.
 
Ben de bu konuyu düşünüyorum engelli olmayan bi kız arkadaşım oldu ama ne bilim ailemle tanıştırayim dediğin de çekindim hep derler ya anne babalar eli ayağı sağlam es adayı diye beni kızlarına layik görmezler diye uzaklaştım deliler gibi aşık olduğum kızdan yani evet engelliler bi duygu boşluğu içinde en azından ben öyleyim...
 
" Engelli biri Çoğu insan için ibretlik ders alınacak bir tablo "
" Bazıları hariç hiçkimse engelli bir insana kötülük düşünmez onu ezmek istemez "

Şimdi yukarıda yazılan yazıyı okuyorum da şunlar geçiyor aklımdan ;

Biliyor musunuz aslında kimsenin bizi ötekileştirmesine gerek yok yada ayrımcılık yapmasına ihtiyacımızda yok, biz bunları engelliler olarak zaten kendi kendimize en acımasız şekilde yapıyorum. Öylesine bildiğimiz dalı kesiyor ve kendi bacağımıza sıkıyoruz ki.

Yıllardır özelde kendi engelim genel olarak da engellilik hakkında ve özellikle önyargılar ve ayrımcılık konulu seminerler veriyorum ve genelde dinleyici kitlesi olarak engelli olmaya bireyler seçiyorum. Şimdi anlıyorum ki yanlış yapıyorum yada yanlış yapıyoruz. Asıl bu konuları ilk ele almamız gereken kitle " ENGELLİ" kitlesi.

Öylesine içimizi sinmiş ki hayatı normaller üzerinden formatlama alışkanlığı , biz engelliler dahi normallerin (tırnak içinde) jargonları ile engelliliğimizi değerlendirir olmuşuz. Onları bakış acısı ile yaklaşıyor onların gözüyle görüyoruz kendimizi ve bunu son derece acımasızca ve hatta futursuzca yapıyoruz.

Bu durum olsa olsa " YABANCILAŞMA" kavramı ile açıklanabilir. öyle topluma , çevreye yada doğaya yabancılaşmadan da bahsetmiyorum en babasından yani kişinin özbenliğine yabancılaşmasından bahsediyorum..Başkalarını söcükleriyle ve başkasının insiyatifi ile kendini ve ait olduğu grubu değerlendirmeye başladığında en doruk noktasını yaşıyor birey "YABANCILAŞMANIN"
 
Öncelikle verdiğiniz seminerler ve engelliler konusundaki çalışmalarınızı takdir ediyorum.

Size şu soruyu sorarak başlamak ıstiyorum müsadenizle
Neden engellilerle ilgili seminerde özellikle engelli olmayanları seçiyorsunuz? Bu ayrımcılık olmuyor mu? Bu otekilestirmek değıl mi? Bunu yaparak engellinin bacağına değilde kafasina sıkmıyor musunuz?

Ayağına sıkmak tabirinide açıkcası seminer veren bir kişiye yakıştıramadım. Tabi siz boyle bir lisanla kendinizi ifade edebilirsiniz.
Diğer taraftan ben seminer vermeyen, cahil bir zaat olarak naçizane fikrimce;

Insanların duygularını anlamadan, toplumsal gerçekleri analiz etmeden, bireyselden genele olayları adapte etmeden, sadece bilimsel olarak yapilan çalışmalar eksik kalır.

Siz sirf engelli olduğu ıçin toplumla barışık olmayan insanın duygularına ortak olmadan, sırf engelli olduğun ıçin aglatilanlarin göz yaşını silmeden v.b. durumları anlamadan bu konuda bir adım öteye gidemezsiniz.

Duygusal boşluk konusu da bir gerçektir. Sen ayağına sıkma diye bunu görmezden gelemezsiniz.

Aslinda bir çok insanda duygusal boşluk var. Fakat burada konumuz engelliler ıçin ele alınmıştır. Işin sosyolojik boyutunda engelli bireyi tartışıyoruz.

Bu konuda çözüm sürecini tartışarak neler yapılabilir, engelli bireylere bu konuda nasil bir destek verilebilir? Biz bunlari değerlendiriyoruz.

Bu konuda sizin gibi uzman olarak dusunemeyebiliriz. Ama bu bizimde hıc bir fikrimizin olmadigi anlamına gelmesin. Nede olsa biz ne karl max okuduk, ne simonun kuramlarını analiz ettik...
 
Sevgili Heart,

Evet,güzel bir konuya değinmişsiniz.Rakamlar üzerinden hareket etsek nasıl olurdu dedim kendimce.Konuyla ilgili anket hazırlasanız ve buradaki üyelere uygulasanız nasıl olurdu acaba?

Yani zamanınız şartlarınız buna uygun mu bilemem tabi.
 
İlk tavsiyem size "Engellilik ve Ayrımcılık" kitabı. Okuyun en azında ayrımcılık konusunda kaba bir fikriniz olsun ayrımcılığın ne olduğunu öğrenin daha sonra tartışalım sizinle yukarıda yazdıklarımı. Ama lütfen yazılarımı okuduktan sonra ulan şu ukalaya bir şeyler yazayım da haddini bildireyim psikolojisi ile okumayın ve yazmayın.

İnsan duygularını anlamadığımdan dem vurmuşsunuz :) Beyfendi benim mesleğim bu. Ama sizin karıştırdığınız yada en azından kaçırdığınız bir nokta var. " kurban psikolojisi" kavramı. her gün yüzlerce danışan geliyor psikolojik danışmanlara ve bunların çok büyük bir çoğunluğu "kurban psikolojisinde". İnsanların duygularını anlamak demek altta yatan bu psikolojiyi körüklemek değildir.

Gene kaçırdığınız bir noktayı yazayım siz ve sizin gibi birçok kişi "Empati" kavramı ile "Sempati" kavramını maalesef karıştıyor. insanları anlamak demek her şekilde onlara hak vermek , onlarla üzülmek yada onlarla sevinmek anlamına gelmek. Bizler empati kurarız fakat çoğunlukla Sempati kavramından uzak dururuz etik ilkeler gereği.

Çok takıldığınız belli olan şu "Ayağına sıkma" muhabbetine gelirsek. Eğer bir kişi engelli olmasının sebebini diğer insanlara " İBRET" olsun sebebine bağlıyorsa , o saatten sonra diğer bireylere toplumsal haklar mücadelesinden , eşit haklardan , erişilebilirlik konusundan , ayrımcılık ve ötekileştirme suçlarından bahsedemez.

Sizin hiçbir fikriniz olmadığı konusuna gelirsek , öyle yazmışsınız çünkü. Bakın burası benim babamın sitesi değil , hatta belli bir forumda yönetici bile değilim. Kaldı ki herkes istediği şeyi yazar , çizer hatta öyle ki fikirlerimden dolayı burada özel mesajlarda dahi küfür bile yiyorum. Fakat önemli bir nokta var burada , birey dediğimiz kişi , yaptığı yada yazdığı şeyin sorumluluğunu alabiliyorsa bireydir. Sizler şöyle düşünemezsiniz ben yazarım kimsede karşıt düşüncesi (bazen alaycı da olsa) yazamaz mantığı ile hareket edemezsiniz. Bu düpedüz çocukluğa girer. Top benim , verin topumu oynamıyorum muhabbeti olur bu.

Bazen öyle şeyler okuyorum ki cevap vermezsem kendime saygısızlık olur. cevap verince de bozuluyor arkadaşlar.
Bakın ben bu sitede hiçbir zaman mesleğimin adını ön plana çıkarmadım , hiçbir yerde okumuş , yazmış biri olduğumu ima etmedim , zeki olduğumu hiçbir zaman söylemedim. Bu yazılanlar her zaman diğer ve özellikle de benden nefret edenlerin satırlarında mevcut, biraz inceleyin göreceksiniz bunu.
 
İlk tavsiyem size "Engellilik ve Ayrımcılık" kitabı. Okuyun en azında ayrımcılık konusunda kaba bir fikriniz olsun ayrımcılığın ne olduğunu öğrenin daha sonra tartışalım sizinle yukarıda yazdıklarımı. Ama lütfen yazılarımı okuduktan sonra ulan şu ukalaya bir şeyler yazayım da haddini bildireyim psikolojisi ile okumayın ve yazmayın.

Bu kitabı okuyarak mı tartışma ehliyeti alıyoruz? Ayrımcılık hakkında uzman biri olmadığını zaten yazmıştım. Böyle bir tartışmayı yapmak için uzman olmaya, bilmem kaç tane ayrımcılık üzerine tez yazmaya gerek var mı? Bence yok... Çünkü biz toplumun her seviyesinden insana ulaşabilmeliyiz. Hayatta eğitim şart bu ayrı bir konu. Fakat hayatta yaşanılan insan tecrübelerini eğitimin içine uygulama metodu olarak tahavvül edemezsek bu eğitim imgesel bir düzlemde yapayalnız bırakmış oluruz.

Yok sizin hakkınızda "ukala" gibi bir düşüncem katiyen olmadı, olamaz ve olmayacakta... Fakat içime küçük bir detay takıldı bunu da söylemeden geçemeyeceğim. Hani derler ya "insanlar karşısındakini kendi gibi görürmüş." Ama ben biliyorum ki siz öyle değisiniz.

İnsan duygularını anlamadığımdan dem vurmuşsunuz Beyfendi benim mesleğim bu. Ama sizin karıştırdığınız yada en azından kaçırdığınız bir nokta var. " kurban psikolojisi" kavramı. her gün yüzlerce danışan geliyor psikolojik danışmanlara ve bunların çok büyük bir çoğunluğu "kurban psikolojisinde". İnsanların duygularını anlamak demek altta yatan bu psikolojiyi körüklemek değildir.

Gene kaçırdığınız bir noktayı yazayım siz ve sizin gibi birçok kişi "Empati" kavramı ile "Sempati" kavramını maalesef karıştıyor. insanları anlamak demek her şekilde onlara hak vermek , onlarla üzülmek yada onlarla sevinmek anlamına gelmek. Bizler empati kurarız fakat çoğunlukla Sempati kavramından uzak dururuz etik ilkeler gereği.

Burada kaçırdığımı düşündüğünüz noktalara gelince; Cehaletimizi mazur görün efendim. Bazı noktalar kaçırmış olabiliriz. Ve burada yine uzman bir kişi olarak sizin yardımlarınız elbette takdire şayandır. Çünkü bu sizin işiniz. Ve etik kuralları vardır.Biz kimiz ki?

Fakat ben burada şu empatiyle sempatiyi tam anlayamadım. Empatiyi sadece uzmanla mı kuruyor? Empatinin aşamalarına şimdi burada girmeyeceğim. Zira dersimiz "Etkili iletişim Teknikleri" değil. Bu konuda da uzun uzun tartışırız merak etmeyin.

Aynı zamanda burada teknik terimlerle tartışmayı kimsenin anlamayacağı boyutlara taşımakta istemiyorum. Çünkü biz burada "her lisana, her insana hitap etmeliyiz."

Çok takıldığınız belli olan şu "Ayağına sıkma" muhabbetine gelirsek. Eğer bir kişi engelli olmasının sebebini diğer insanlara " İBRET" olsun sebebine bağlıyorsa , o saatten sonra diğer bireylere toplumsal haklar mücadelesinden , eşit haklardan , erişilebilirlik konusundan , ayrımcılık ve ötekileştirme suçlarından bahsedemez.

Şimdi biz burada kimseye ibret olsun diye bir şeyler yazmadık ki... Lakin engellilik bir ibretlik durum değil zaten. Zira biz olaya böyle bakarak kendimizi acındırma kompleksine girersek zaten "uzun ince bir yoldayım" türküsünü söylemekten öteye gidemeyiz.

Sizin buradaki fikirlerinizi gerçekten önemsiyorum. Burada konuya bir uzman gibi bakmışsınız. Uzman olmasak da küçük bir analiz yeteneğimiz varmış demek ki...

Küçük bir not : Ayağına sıkma uzmana yakışmıyor. Bu terimler sizin ağırlığınız ve karşınızdaki insana etkinizi azaltır düşüncesindeyim. Fakat yine diyorum. Sizin hangi lisanda karşınızdaki kişiyle iletişim kurduğunuz sizin yönteminiz benim dışımda bir olaydır."her yiğidin bir yoğurt yemesi var." Bu konuda sadece fikrimi beyan ettim. Siz kendi tecrübelerinizle devam edin efendim.

Sizin hiçbir fikriniz olmadığı konusuna gelirsek , öyle yazmışsınız çünkü. Bakın burası benim babamın sitesi değil , hatta belli bir forumda yönetici bile değilim. Kaldı ki herkes istediği şeyi yazar , çizer hatta öyle ki fikirlerimden dolayı burada özel mesajlarda dahi küfür bile yiyorum. Fakat önemli bir nokta var burada , birey dediğimiz kişi , yaptığı yada yazdığı şeyin sorumluluğunu alabiliyorsa bireydir. Sizler şöyle düşünemezsiniz ben yazarım kimsede karşıt düşüncesi (bazen alaycı da olsa) yazamaz mantığı ile hareket edemezsiniz. Bu düpedüz çocukluğa girer. Top benim , verin topumu oynamıyorum muhabbeti olur bu.

Benimde babamın sitesi değil. Biz de sadece toplumsal bir sorun hakkında kimseyi incitmemeye, üzmemeye çalışarak elimizden geldiğince, dilimizin döndüğünce bir şeyler paylaşarak ortak bir noktada fikir sahibi olmaya çalışıyoruz. Bilgilerimizi, tecrübelerimizi anlatarak insanların kafasında bir yol oluşturmaya gayret ediyoruz.

Zamanım oldukça; Seviyeli yazılan her yoruma, her tartışmaya cevap yazarım. Seviyesizliğin, hakaretin v.b. gibi kalitesizliklerin olduğu bir konuya zaten yazmam. Çünkü burada insanlar bazen duygularının esaretinde hareket ederek, zaferiyle mamur olma hırsının verdiği deli cesaretiyle saldırarak karşısındaki insanı hiç düşünmeden, ( empati kurmadan) sadece saldırmak gayesiyle yazıyorlar. Ben bunu acımasızlık olarak değerlendiriyorum. Kendisine saygısı olmayanın başkasına saygılı davranmasını beklemek Marmarayda Gemi beklemek gibi bir şey olsa gerek...

Bazen öyle şeyler okuyorum ki cevap vermezsem kendime saygısızlık olur. cevap verince de bozuluyor arkadaşlar.

Bu benim için geçerli olmadığından sorun yok yazın efendim. "No problem " desem yine kızacaksınız bana... Ama kızmayın. Biz Türkçemize aşığız. Ama hayat şartları bizlere bunları öğrenmeye mecbur ediyor maalesef...

Bakın ben bu sitede hiçbir zaman mesleğimin adını ön plana çıkarmadım , hiçbir yerde okumuş , yazmış biri olduğumu ima etmedim , zeki olduğumu hiçbir zaman söylemedim. Bu yazılanlar her zaman diğer ve özellikle de benden nefret edenlerin satırlarında mevcut, biraz inceleyin göreceksiniz bunu.

Evet, bunu biliyorum zaten. Bu yazıyı satır satır okudum. İlk başta sizin mesleğinizi ön plana çıkarmanıza gerçekten şaşırdım. Sizin yazılarınızın bazılarını takip ediyorum. İlk defa burada kendiniz hakkında bu kadar çok bilgi vermişsiniz.

Senden nefret etmek haddimize değil efendim. Çünkü ben yazılarımda duygularımla değil. Yazının içeriği, bilgi, belge ve mantığımla hareket ederim.

Vay bu adam yazmış hemen saldırayım diye düşünmek eçhel insanların işidir. Kaldı ki bizler sadece burada birbirimize yardımcı olabilmek adına çorbada tuz misali bir şeyler yazmaktır.

@KUMSALL

Aslında olaya her açıdan bakmak gerekit kardeşim. Bu olayı tek bir veçheye indirgersek o zaman başarı söz konusu olmaz. Bizim olayı her yönleriyle aşama aşama değerlendirererek, her kesimden insanla, her seviyeden insanların fikir mühasebesiyle varılabilecek en yakın çözüm odaklı fikir noktaına ulaşabilmek önemlidir.
 
Ev den cıkmak, toplumun içinde olmak. İnsan yanlız kalırsa dertdini daha cok düşünür kabuğuna cekilir, kendi kafasında kurmaya baslar.
 
*veli*
Haklisin kardesim işte bizim bu konuda çözüm odaklı düşünerek güncel bağlamda yeni fikirler üretmemiz ve uygulamamız gerekiyor
 
Kısaca sosyal olacağız, yollar,arabalar, mağazalar bize uygun değil diye çekinme olmayacak, misal bi mağazaya girdik akülü araçla iki tarafa vura vura kırıp dökerek,mağaza sahibi her gün zarar edeceğime eşyalar kırılacagına bi düzenleme yapayım engelli müşteride rahatça gelsin alışverişini yapsın diyecek.
 
7 sene önce yüksekten düştüm ve omurilik zedelenmesinden dolayı felçli durumdayım. 7 sene olmasına rağmen Duygusal bir boşluktan öte, psikolojik çöküntü içerisindeyim. 4-5 sene bilgisayarda oyun oynayarak zaman geçirdikten sonra hayata atılıp çalışmaya karar verdim. 2 senedir çalışıyorum, fakat geleceği yönelik çok büyük kaygılarım var.

Daha önce sağlıklı iken bulunduğum konum ve kazadan sonra aynı çevrede yaşamam, onların bana acıyarak bakması ve bunları sözlü olarak yansıtmaları çok büyük rahatsızlık veriyor. Bunun ötesinde, evlenemeyeceğim, yuva kuramayacağım, birilerine muhtaç olmam beni kaygılandıran en büyük etkenler. Çalışmam ve iş'e odaklanmam beni motive ediyor ve en azından zaman geçirmemi sağlıyor ama bu sadece günü kurtarır. Geleceğe baktığımda ve bahsettiğim düşüncelere daldığımda kendimi büyük bir boşluğun içerisinde buluyorum. Elbet bu hayatın son bulacağını ve sabrettiğim zaman mükafatını alacağımı düşündüğüm zaman gönül rahatlığı oluyor ama anlık olarak düşüncelerim değişiyor. Allah hepimizin yardımcısı olsun ne diyelim.
 
Valentine
Öncelikle geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
Yaşadığınız olaylar gerçekten çok zor.
Fakat sabretmesini öğrenmeniz çok güzel.

Duygusal sorunlar psikolojik sıkıntılar insan hayatını etkileyen önemli faktörlerdir. Bu konuda içinizdeki duyguları kontrol edecek yetiye sahip olmak, bır çok sorunu aşmanın ilk adımıdır
 
Her şey yediğimiz içtiğimiz hazır gıdalardan.doğal beslenin,sekeri ve karbonhidratı terkedin.mutlu kalın :)))
 
Duygusal'ın anlamını bilmeyip, duygusal boşlukta olan illa vardır.özellikle erkekler☺
 
nurtan a katiliyorum...evet vardır büyük bir duyqusal açlık boşluk çekenler vardır mutlaka ...o nedenle saqa sola saldıran...naptiqini bilmeyen ...düzqun arkadaşlık yaşayamayanlar vardır mutlaka ...yaşadıkları büyük boşluk nedeniyle insanları kıran üzen inciten davranışlarda yapabilirler...oysa ki mutlu ve boşlukta olmayan insan insanlara quzel yaklaşır kırmaz üzmez....çünkü mutsuz insan insanları üzmek ister ...o an o şekilde yanlış bir mutluluk duyqusu hisseder ....
 
.(yalniz ben qenel olarak yorum yaptım ....ama Nurtan in düşüncelerine de katılıyorum.....druid e de katılıyorum şimdiden...😹.çünkü o da objektif yorumlar yapıyor....😹
 
@Nurtan...ben de o yüzden ona katılıyorum....😹😹yuksek iq lu....😹😹😹objektif yorumlar yapıyor qenelde ....😹😹ayni biz....😹😹😹😹

@druid....nurtan ve benim iq yu ölcebilirmisin acaba lütfen...bir düşme oldumu iq muzda diye endişeleniyoruz....😹😹😹qaliba qecenlerde senin de bi iq dusmesi olmuş sonra tekrar yükselmiş....😹😹😹
 
Üst Alt