Şurada yazdıklarıma bir ekleme: Bir de, zayıf olan geniş mutabakat arar, tabandan destek arar, kılcal damarlarla hayatta kalır, herkese kulak vermek ve herkesin desteğini almak için çabalamak zayıf olanın gücüdür. Tek olansa kimseye kulak vermez. Onun tek ihtiyacı olan en güçlülerin çıkarını korumaktır. Tepedeki 1000 kişi, onun altındaki 10 bin kişi doyduğu sürece (ki bu namussuzlar asla doymaz!) kulakları her şeye kapalıdır. Onların çıkarına ters düşen her talep, her örgütlenme hareketi, her protesto terör muamelesi görür ve devletin polis gücü ile ezilir. Sendikalar, odalar, sivil toplum örgütleri, köylüler, öğretmenler, öğrenciler, akademisyenler, hasılı o tekliğe karşı çoğulculuğu ve halkın çıkarını savunan herkes terörist ilan edilip yok edilmeye çalışılır. Bu, tek adamlığın şaşmaz bir kuralıdır. Arkadaşlarımızın "zayıflık" dediği şeyse bunun tam tersidir. Kimsenin diğerlerini ezeceği bir güce erişememesi, herkesin birbirini kollaması, müzakere etmesi, anlaşması sonucunu doğurur "zayıflık". Antik Yunan'dan beri buna demokrasi deniyor. Ona yeniden ve bu sefer gerçekten kavuşmak tek dileğimdir.