Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

[delgeçvepipet] Bedenin ölümü mü yoksa ruhun ölümü mü..?

UTOPYA' Alıntı:
Sen arkadaşların dediği yoldan git bence. Allah'ın gösterdiği yola git en iyisi. O zaman cennet orda seni bekliyor olucak. Öteki yolu bana bırak, ters şerit bana ait...

Cenneti istediğimi de nerden çıkardın..Belki de hiçbişey istemiyorumdur..
 
o zaman aynı benim kafadansın. benim tek istediğim yok olmak. kim bilir belki de olur...
 
İstediğin zaman pat die yokolamıyosun maalesef..Daha çok kırılmalısın,dost bildiklerin yaralamalı seni,ağlatmalı..Yokolmak öyle kolay değil maalesef..
 
Bi aşk acım vardı yaşadığım,kahreden beni,hergün ağlatan,sevgiye ne kadar aç olduğumu hatırlatan..Birde dost acısı eklendi şimdi buna.Ne yapmalı ne etmeli bilinmez..
 
Yarı dalgalı olmamalı deniz ya tam kudurmalı yada tam durulmalı
yarı ümit verilmemeli sevgiliye ya adam gibi tam sevmeli yada çekip gitmeli
iki gücülük değilmiş hayat kalleşide var kahpeside var zalimide zavallısıda
sevdiğim ahhhhhh ahhhhhh yüreğime akanları yazıyorum sana bilirim bilmezsin
Sen beni kalleşçe vurdun ama ben seni canımdan çok kendimden çok seviyorum
Şunu hiç unutma bu kalp bu beden bu ömür hiç vaz geçmeyecek sen olsanda olmasanda.
Seni sana anlatıyorum be vicdansız zalim ömrümden ömür çaldın
Başka kollarda bilmem ki ne ararsın ben ki geceleri uyuyamıyorum hayalinle
Kendi kendimi avutuyorum olmazlarınla Döküyorum göz yaşlarımı zifiri karanlıklara
Umarım dilerim yalvarırım bir gün bir gün sende benim durumuma düşersin
Sevipte sevilmezsin sevipte acı çekersin ağlayıp ağlayıp kendinden vaz geçersin
İşte ozaman işte o zaman zalim beni kendine benzetirsin.......................
 
bu sana mı ait bilmiyorum.ilk okuduğumdan bu yana ağlıyorum.çok isyankar ve bi okadar paralel yaşamımla..
 
Karamsar olmayalim arkadaslar siyrilin bu karamsarlik giysisinden.
 
Son günüm bu evde.çocukluğumun ve ergenliğimin ilk günlerini yaşadığım bu odada son günüm..
Sabah erkenden kalktım,soğuk bir duştan sonra odamın camına çıktım herzamanki gibi..Vedalaşıyordum sessizce bu şehirle,eski dostlarla ve belki de varlığımı çoktan yüreğinden silmiş olan eski sevgilimle..
Minik bi kumru vardı karşıdaki çatıda..Bebek daha.minicik.tüylerini temizlemeye dalmış..Öyle masum,temiz ve güzeldiki..Birden beni farketti,tedrgin bir iki bakıştan sonra ona ulaşamayacağımı,zarar vermeyeceğimi anlamış olacakki işine devam etti..Arada kafasını kaldırıp beni kontrol etmeyi ihmal etmiyordu elbette..
Birden eski günlerimi özlediğimi farkettim.Saf,çocuk yüreğimi nerede unutmuştum??Mutlu günlerimi??Neden hüzün doldu ruhum??Hep ağlamaklı gözlerim gülmeyecek mi??
İsyan değil şuanki duygularım.Kırgınım yalnızca.Nefret barınabilseydi ruhumda;nefret ederdim belki de herşeyden ama kırgınım yalnızca.Mutlu ya da mutsuz değilim şuan,sadece durgunum.Yarın adına bi umut yok içimde.Biliyorum yarında hüzün var,gözyaşı var..
Ve tekrar baktı bana minik kara gözleriyle bebek kumru,sonra gökyüzüne çevirdi kafasını,uçup gitti aniden..Bişey mi demek istedi acaba??Yoksa ruhumun karanlığı mı rahatsız etti onu anlamadım.Bildiğim tekşey yine yalnız kalmış olduğumdu..
Acaba hata mı etmiştim aramamakla?Bu evden gitmeden,bu şehre veda etmeden önce gidip görmemekle kaderimi yanlış bi yöne mi sürüklemiştim?Sanırım hiçbirzaman öğrenemeyeceğim..
Aramama engel olan şey gururum değildi..Üzmek istemedim onu daha fazla.Tekrar karşısına çıkıp altüst etmek istemedim yaşamını,biliyorumki ölse de aramaz beni.Çok sevsede aramaz.Ama bilmiyorum ki seviyor mu hala?Beklediğini bilsen aramaya cesaret edebilirdim belki.Belki kızar,bağırır,hakaret eder yine..Olsun..Herşeye rağzıyım.Biliyorum ki aramaz beni..Yüreği kanağlasa karşımda dimdik durur.Çaresiz kalsa;bensiz paramparça olsa duyguları,çok sevsede beni kal demez..''Geldim'' desem, ''Git'' der..
Ama arayamam.Belki de yeni bi yaşamı var artık.Belki de bensiz daha mutlu.Kafasını karıştırmaya hakkım yok.
Kapının çalmasıyla bu düşüncelerden sıyrılıyorum.Annem ''Geç kalacaksın'' diyor..Çoktan geç kaldım diyemiyorum ona.''Herşey için geç kaldım anne'' diyemiyorum.Anlamayacak çünkü.Herkes gibi sadece şaşkın şaşkın bakacak yüzüme.Bunun yerine ''Tamam geliyorum'' diyorum.Artık alıştım insanlara duymak istediklerini söylemeye..
Gitme vakti geldi işteiiYine soruyorum kendime;arasamıydım acaba?Ama geç kaldım..

Hoşçakal sevgilim..
 
Sessizlikteyim,sensizlikte ve sonsuzlukta..Yaşamın içinde ölümleyim..Pişmanlıklayım başarının içinde ve yine sensizim,senin içinde..Umudumun tükendiği an yine umutlayım!!Yalnızlık içinde kalabalıklayım ve kalabalık içinde yetim!!Yalanın içinde doğruylayım ya doğrularım yalansa?!!
 
Bu yüreğin ne doğruları yalan nede düşünceleri yanlıştır diyorum . .

ellerine yüreğine sağlık :!: :|
 
Şimdi maviler mora dönüşüyor,karalar da siyaha.Kara ve siyah,kapkara,simsiyah..Artık böyle olacak.Gri bile olmayacak.
Yalnız karanlık..
Şimdi,artık,simsiyah..


Özlediğin gidip göremediğindir;
Ama,gidip görmek istediğin..
Özlem, gidip görememendir
Ama gidip görmek istemen..
Özlediğin,gidip görmek istediğin,
Ama gidip göremediğin..
Özlem,gidip görmek istemen,görememen;
Gene de istemen..
 
Aşk yakıyor yüreğimi,bedenimi,
Canımı yakıyor yokluğun.
Olsanda artık değiştirmez hiçbirşeyi;
Varlığın yokluğun aynı..
Hep yaktın canımı,
Yaşamıma girdiğinden beri,
Gözyaşlarım dinmedi.
Belki de bana yaşattığın hüzne aşık oldum ben;
Sana değil..
Kimbilir çok mutlu olsaydık böyle tutkulu olmazdı sevdam.
Kendimi bir kuş gibi hissediyorum,
Göçmen bir kuş..
Tüm tanıdıklarım göçüp gitmiş.
Bir başıma benle kalmışım.
Sonra bir balık oluveriyorum;
Ama kanıyorum hemen parlak bir iğneye..
Ölüveriyorum.
Oysa bir ağaç olmak isterdim.
İğne yapraklı bir ağaç.
Yaz kış yemyeşil..
Canlılara barınak olmak,
Yaşamı güzelleştirmek..
Ama sevgilim sen yine de dökerdin yapraklarımı.
Dallarımı kırar,gövdemi parçalardın.
Bişey farkettim;
Sen acısın,hüzünsün,kedersin benim için..
Ve belki de ben bu yüzden sevdim seni.
Yeşili anımsatan gözlerindeki hüznü sevdim.
Sen sonbaharsın!!
Ve ben en çok sonbaharı severim..
 
sevgide acı çekenler için yaşam hep sonbahardır ırmak kardeşim..sen yinede güneşli ve mutlu günlerin özlemini bir kerecik hissetsen umarımki seninde düşüncelerin artık değişecektir..
 
ya benim anlamadığım şu. yani bütün bunlar aşk yüzünden mi?
bana çok garip geliyor...
 
aşk var ewet ama yalnızca aşk deil..ailem,ben,ruhumun buhranları var yazdıklarımda..kim ne anlamak isterse onu anlar ama anlattıklarımı yalnızca ben 'gerçekten' anlayabilirim..çünkü içimde daha binlerce yazılmayı bekleyen cümle var..hayat aşktan ibaret değilki acılarımın,kırgınlıklarımın tek nedeni aşk olsun..ben hayata kırgınım..iki yüzlü insanlara..yaşadığımız ülkenin dayattıklarına,din adına yapılanlara,belki de bi hayvana yapılan işkencelere..öle şeylere dargın ki yüreğim hangisini anlatacağını bilemiyor..aşk teması önde tabii son zamanlarda yaşadığım şeyler yüzünden..ama bu karamsarlığın nedeni yalnızca aşk değil..

(umarım cevabını alabilmişsindir sevgili ütopya)
 
yanlış anlama. en azından benim gibi geçerli nedenlerin var...
 
Uzun bir gece olacak..
Sabahından anladım günün..
İçimden bağırmak geldi,
Ama bir bahane bulamadım..
Bu sabah kalktığımda isyanım vardı üstümde..
Kırmızı renkti isyanım..
Tüm benliğim kırmızı olmuştu..
Çok fazla insan suretiyle karşılaştım..
Kaç tanesinin yüreği ''insan'' bilemedim..
Ama hep doğru kişi,gerçek dost dediklerim yaraladı ruhumu..
Yanılgılarım oldu kırgınlıklarımın yanında..
Ve yözyaşlarımın yanında pişmanlıklarım..
Yarın..Yeni bir gün,güzel olacak..
Bunu her söylediğimde,bir yıldız daha kaydı gitti hayatımdan..
Ve ben her kayan yıldızın ardından aynı dileği diledim;
Gittiğin yerde mutlu ol..
Bugünün zor geçeceği sabahtan belliydi..
Hüznümde vardı üstümde,uyandığımda..
Nasıl bugünlere geldim anlamadım..
Gülen güzel kız nerde kaldı bilmiyorum..
İçimdeki ben yolunu kaybetti..
İnsanlığı bulamıyorum..
Görmüyor,duyamıyorum..
Birisi mi sakladı iyi niyeti?
Vicdan nerde??
Yoksa şaka mı yapmak istedi mutluluk...?
Ne olur gelin artık,direnecek gücüm giderek azalıyor..
Yalnızca umut yanımda..
Ama hasta oldu umudum..
Ne kadar ömrü kaldı bilmiyorum..
Kurtarın onu ne olur..
 
bir dinamit filitinden farksızdı sevdamız..
bir dinamit fitili kadar kısa..
bittiğinde öyle bir patlama oldu ki;
ikimizde yokolduk..
 
Eger bir gün kendini aglayacak gibi hissedersen
Ara beni
Seni güldürebilecegime söz veremem
Ama seninle aglayabilirim

Eger bir gün korktugun yagmurlar seni islatirsa
Göz yaslarin süzülürse yanaklarindan
Çagir beni
Bil ki seninle aglayabilirim

Eger bir gün ask sarkisi kulagini tirmalarsa
Nameler karisirsa birbirine
Seslen bana
Ben o sarkiyi sana söyleyebilirim

Eger bir gün yalnizliga yenik düsersen
Geceler uykunu bölerse
Haber yolla
Sana anilarimi getirebilirim..

Eger bir gün her seyi birakip gitmeyi düsünürsen
Beni aramaya korkma
Seni durdurmaya söz veremem
Ama seninle gelebilirim

Eger bir gün hiç kimseyi dinlemek istemiyorsan
Beni ara
Senin için orada olacagima söz veririm
Ve çok sessiz olacagima da

Eger bir gün ölmeye karar verirsen
Beni ara
Sana sensiz olmanin ölüm oldugunu
Anlatabilirim..

Ama eger bir gün beni arar
Ve hiç cevap alamazsan
Çabucak beni görmeye gel
Belki de benim sana ihtiyacim vardir.

Geç kalma olasiligini da hesaba kat
Mutlu olabilecegimi düsün
Elinde bir demet gül
Gel mezarima..
 
Herkes gülüyor,mutlu,umutlu..Onların neşeli kahkahaları kulaklarımı tırmalıyor.Tiz çığlıklar oluveriyor birden..Kafamı gömmek,beynimi parçalamak istiyorum duymamak için.Ama sinsi bakışlar gibi bu gülşlerde peşimde.Ruhumdan kalan parçaları yağmalama çabasındalar.Direnecek gücüm giderek azalıyor.''Durun,yapmayın!!''Kendi kahkahalarından benim yakarışlarımı duymuyorlar!!Kendilerine bakmaktan benim halimi görmüyorlar!!

Tanrım nerdesin?!Yoksa sende mi onlardan yanasın?!Yoksa sende mi bıraktın elimi?!Neden sesimi duymuyorsun?

Yoksa bunca yıl kendimi mi kandırdım?Varlığın yalan mı?Ya da adaletin,sevgin??..
 
Unutma !

Bırakılanların içinde sanada yer açtım, ne sana nede kandime acıdım...
Her şey ile beraber bırakıp giderken seni,ağladım.Sakın ağlayamadığımı sanma,bende ağlarım ve her gece sana olan borcuma ağladım ama hiç bitmedi içimdeki kara kaplı defterdeki listem.Ne çok şey almışım senden,hiç vermeden. Her gece daha iyi anladım ve ağladım....
Şimdi çıkıpda karşına ' Beni affet ' demek vardıya ..
Her şeyden sonra şunu unutma !

Hayat senin varlığın ile sürüyor, sen öldüğünde son bulacak......


( Ben üzerimden attım. Şimdi sen alın.... )
 
Sesszim bugünlerde..Ne çok umutlu, ne de çok umutsuzum..
Sanki bomboş bir caddede yapayalnız yürüyorum.Yaprakları sapsarı olmuş, onlarca ağaç var yolkenarında..İnceden yağmur yağıyor..Yüreğim böyle işte; bir sonbahar gününün tasviri sanki..
Kimine göre bitiş kimine göre başlangıç yaşadıklarım.Bana göre??Bilmem, düşünmedim..Beynim acılarıma öylesine odaklanmıştı ki, bunları düşünemedim.Şimdi ise; düşünmek istemiyorum.Çünkü ne zaman düşünmeye kalksam aynı gözler geliyor aklıma.Hiçbiriniz anlamıyorsunuz değil mi?Anlayamazsınız.Ben bile anlayamamışken henüz beni..
Siz mi kırdınız acaba hep beni yoksa ben zaten hep kırılmaya hazır durumda mı bekliyordum sizi?Kim verebilir bunun cavabını?Ben??Hayır hayır bana bakmayın, birşey bildiğim yok benim..
Birşeyler yapmak istiyorum.Bir işe yaramak belki de.Bir insanın umudu, yoldaşı, kardeşi, herşeyi olmak..Sonra..Diyorum ki: ''Kızım senin kandine hayrın yok, başkasına ne yardımın olacak??''
Yine sessizliğe boğuluyorum sonra.Yüreğim yine o sonbahar gününde.Ne hikmetse huzur veriyor bu alışılmış hüzün bana.Dinleniyorum sanki.Kırgınlıklarım biran için siliniveriyorlar aklımdan ve en önemlisi yüreğim sancımıyor.O boş caddede, bomboş bir halde yürüyorum, yapayalnız..Ne söylenmiş acı sözler var ne yaşanmış kötü günler.Ne sevgiliye duyulan özlem ne aldatılmışlığın ağır yükü var omzumda.Ben varım ve inceden yağan yağmur..Eski bir şarkı dilimde, mırıltılar halinde..
Kim anlayabilir beni?Ben herşeyi anlatıyormuyum ki?Ya da anlatsam yüreğimin tüm kırgınlıklarını, acılarım dinecek mi?Parçalanmış hayallerimi kim yerden toparlayacak benim için, herkesin hayalleri darmadağın olmuşken?..Kim, neden sımsıcak bakmak istesin gözlerime, içi buz tutarken?..Dünya bu kadar kirliyken, kim, neden umudum olmak istesin?..


İncindim, incitildim derinden, terkettim kendimi;
Tesadüfen karşılaştım içimde, kendimle yeniden..
Bir minicik kız çocuğu bak duruyor orada hala,
Anlatamam gördüklerimi o neşeli çocuğa..

......

Siz yine de incelikli davranın,
Benim kadar değilse de..
Ben bu yüzden, incelikler yüzünden,
Belki daha çok üzüldüm..
 
Günler geçer ardindan ve aylar...
Bazen de yillar...
Bebekler büyür, insanlar yaslanir, insanlar ölür,
esyalar eskir, evler yikilir, kurur agaçlar...
Sokaklarin adi degisir...
Acilar bellegin acimasizligina teslim olur...
Sevilen unutur, seven yanar...

Bazen ask gider...
Ve hayat da gider onun pesinden...
Terk edildigin yerde öylece kala kalirsin...
Bir sabah uyanirsin ki gözünü açtigin ömür senin ömrün
degildir...
Aynada tek parça görünen bedenin, aslinda lime
limedir...
Nefes diye içine çektigin cigerlerinde parçalanmis
askinin cam kiriklaridir...
Her sabah ölmeyip neden uyandigina lanet edersin...

Bazen ask gider...
Önünde bir kadeh raki, küllükte bir ölüm dolusu
izmarit öylece bakakalirsin arkasindan...
Kulagin hiç çalmayacak olan telefondadir...
Zaman dursun saatler hiç geçmesin istersin...
"Tanrim ne olur gerçek olmasin, ne olur günes dogmadan
geri dönsün, teninde bir baska tenin kokusunu getirse
bile dönsün yeter ki hiçbir sey sormam ona, bu geceyi
yasanmamis sayarim, unuturum yeter ki asik olmasin..."
içimde durmaksizin çiglik atar dualar...

Ama bazen ask gider ve o çaresizce yalvardigin Tanri
bile gider pesinden...
Sonra sabah olur, günes dogar...
Askin gelmez bir türlü...
Bir gecede degisir ömrün...
O bir türlü inanmak istemedigin kader seninle alay
eder gibidir...
Ömrünü adadigin, yillarini önüne serdigin askin bir
gecede bir baska hayata karismistir iste...
Bir gecede bir baskasinin aski olmustur...
iNANAMAZSIN!...

Bazen ask gider...
Ve sen yilardir içinde yasadigin yürekten valizler
dolusu anilarla kendi yalnizligina tasinirsin...
Elin varmaya varmaya bosaltirsin dolaplari...
Çekmeceden çikan her giysi parçasi onunla geçirdigin
anilarin tarihiyle agirlastikça agirlasir...
Onun kollarinda geceler boyu cennet uykularina
karistigin yatak sen giderken utancindan bakamaz
yüzüne...
Dogmamis bebegin yerine koyup büyüttügün cam önündeki
o küçük mor menekse yapraklarina kondurdugun veda
öpücügüyle büker boynunu...
Valizlerini kapinin önüne yigip yüzün sirilsiklam son
bir sigara için yigilirsin koltuga...
Gidiyorsundur iste...
Askini kendi ellerinle bir baska aska teslim edip...
Ömrünü onun ömrüne, hayallerini onun hayallerine,
sevdani onun sevdasina ekleyip...

Bazen ask gider...
Ve adresi degisir evinin...
Sesinin tonu degisir, yüzünün rengi...
Yastiginin sicakligi, yedigin yemegin tadi uykularin
degisir...
Ve rüyalarin her aksam açip girdigin kapidan baska bir
sevda giriyordur atik...
Her gün oturdugun koltukta o bakmaya doyamadigin
gözlerin isiginda bir baska sevda oturuyordur...
Yillardir evinde agirladigin, masalarina konuk
oldugun, hayatlarini paylastigin dostlarinin
kahkahalari arasina bir baska ses karisiyordur
artik...
Senin gölgene aliskin duvarlar bile çoktan
kabullenmistir yoklugunu...
Her gece uyudugun yastiga bir baska sevda birakiyordur
kokusunu...
O öpmeye kiyamadigin dudaklarda bir baska sevdanin
adi...
Askinin o tek cennet bildigin uykularinda bir baska
sevdanin rüyalari...

Bazen ask gider ve anilarda gider pesinden...
Siz hiç o yüreginize sigdiramadiginiz askinizi bir
baska sevda için aglarken gördünüz mü?...
Ben gördüm!...
Kör oldu gözlerim onunla sevdasina aglamaktan...
Bir alev topu gibi onun için çiglik çiglik yanarken
siz hiç askinizin önünde diz çöküp "Bu kadar çok
seviyorsan birakma onu, sana kiyamam ne olur git,"
diye yalvardiniz mi?...
Onu bir baskasinin kollarinda düsünürken siz hiç
geceler boyu aklinizi kaçirmamak için kendi kendinize
bagirdiniz mi: "Unut onu, unut onu, unut onu ya da
ÖL!..."
içinizdeki o durmak bilmeyen yanginin acisini
dindirsin diye kanatincaya kadar bileklerinizi
isirdiniz mi?...
Göz yaslari içinde yastiginiza gömülüp her Tanri'ya
siginmak istediginizde artik baska bir yürege sevdali
olan askinizi ondan geri istemekten utanip dua
etmekten vazgeçtiginiz oldu mu hiç?...
Siz hiç yana yana sevdiginiz bir sevgilinin yoluna
gençliginizi serip güle güle baska bir aska
ugurladiniz mi?...

Bazen ask gider!...
Ama ölüm gelmez bir türlü...
Ne yapsaniz öfke duyamazsiniz, giderken bir kibrit
aleviyle atese verdigi ömrünün alevleri içinde eriyip
giden yüzünüze siliniz giden kokunuza, kül olan
yüreginize dönüp bir kez bile bakmayan o sevdaniza...
Anlarsiniz asktir bu, öfkeyi bir türlü yurduna kabul
etmeyen...
Vefasiz bir unutusa kurban olsa da solup yitmeyen...
Hayattan sogutup size ölümü özleten...
Ölü bir bedende canli kalmakta direnen...
Anlarsiniz asktir bu...

Ama bazen ask gider...
Aslinda bilirsiniz nereye gittigini...
Onu çagiran o eksik yarali ve hep kanayan
çocuklugudur...
Onu çagiran hani o gözlerinde görüpte en çok bu yüzden
vuruldugunuz ertelenmis çocuklugunun o mavi
bahçesidir...
Dönüp dünüp yeniden baktigi o gizemli bahçede onu
eksik severek yaralamis annesinin sesini duyar gibi
olmustur belki de...
Yanildigini anladiginda da ürkekçe o bahçenin kösesine
siginip gözyaslarina bogulmustur...
Belki onu bu yüzden affedersiniz...
Belki de baska bir sevda için karsinizda gözyaslarina
boguldugunda onunla beraber aglayip "Git ve aramaya
devam et, unut beni," dersiniz...
Çünkü bilirsiniz ki ask çocuklugun arka bahçelerinde
dalip gittiginiz ve sonra evin yolunu bir türlü
bulamadiginiz, kurallarini kimsenin bilmedigi garip
bir oyundur aslinda...
Bir gün ansizin o oyunda yanivermis hak etmediginiz
halde o bahçeden kovulmussunuzdur...
Anlayamazsiniz neden kovuldugunuzu, nerede hata
yaptiginizi, neden unutuldugunuzu...
Yilardir oynadiginiz o büyülü oyuna dalip hayati
disinizda biraktiginiz için bir gün ask gider ve siz
evin yolunu bir türlü bulamazsiniz...
Sonra zaman geçer...
O karanlik bahçe aydinlanir...
Ve anlarsiniz ki sevda denen o büyülü oyunda herkesin
kurallari bir birinden farklidir...
Siz ayni bahçede ayni oyunu oynadiginizi sanirdiniz
belki ama onun sevdasi sizinkinden farklidir...
Kendi bahçenizle onun bahçesini, kendi oyununuzla onun
oyununu, kendi kurallarinizla onun kurallarini, kendi
askinizla onun askini sinayamazsiniz...
Belki de bunu anlattiginiz için kendi bahçenizden onun
bahçesini, kendi çocuklugunuzdan onun çocuklugunu,
kendi sevdanizdan onun sevdasini seve bildiginiz için
bir gün ASK GiDER ve siz onun gerçek ask oldugunu
anlayip UNUTAMAZSINIZ...
Belki bu yüzden bir kibrit atesiyle yakip gittigi
ömrünün alevleri arasinda sizi unutan askiniz
çocuklugun o karanlik bahçesinde annesinin yarim
biraktigi sevgiyi aramaya gittiginde ona öfke
duyamazsiniz. Ve belki de bu yüzden aslinda
yanildigini anlayip o bahçenin bir kösesinde ürkekçe
size yeniden çocuk ellerini uzattiginda ona yüreginizi
sonuna kadar açarsiniz...

Bazen ask gider...
Günler geçer ardindan ve aylar...
Bazen de yilar...
Bebekler büyür, insanlar yaslanir, insanlar ölür,
esyalar eskir, evler yikilir, kurur agaçlar...
Sokaklarin adi degisir...
Acilar bellegin acimasizligina teslim olur...
Sevilen unutur, seven yanar..

Bazen ask gider...
Ya da siz gittigini sanirsiniz...

NOT:Bu şiiri ben yazmadım..Kim yazdı onu da bilemiyorum.Fakat bu güzel şiiiri sizlerle paylaşmak istedim..
 
Çok güzel... Ben Cezmi Ersöz'ün tarzına benzettim. Büyük ihtimalle o yazmıştır.
 
Üst Alt