Ayşegülcüm çok güzel anlatmış bence çünkü okurken kendimi romanın içinde hissettim bazı bölümlerde gözyaşlarımı tutamadım ağladım.Ben çok beğendim İSKENDER PALA OD adlı kitabında çok güzel anlatmış BİZİM YUNUS'UN HİKAYESİNİ
Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.
Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.
Bir izmir' liye de böyle şeyler okumak yakışır şefim...Turgut ÖZAKMAN___Cumhuriyet 1. Cilt...
Spoiler/Ayrıntı İçerik:[FONT=Verdana]Kitap ; “Bütün okyanuslar mürekkep, bütün ormanlar kalem olsa acımı yazmaya yine de yetmezdi” cümlesiyle başlıyor. Yazar Meral Tüzün 17 yıl boyunca dünyada 7 kişide rastlanan tedavisi olmayan [/FONT][FONT=Verdana]Bogaert sendromu hastası kızı için verdiği savaşı ve son çaresini anlatıyor. Tıbbın 1 yıldan uzun yaşamaz dediği kızını özel ilgi ve bakımı ile 17 yıl yaşatıyor. Yatağa bağımlı , konuşamayan, yutamayan, su içemeyen, öksüremeyen, hapşıramayan , beynindeki uyku bölümü tahrip olduğu için hiç uyumayan , epilepsi nöbetleri gittikçe sıklaşan, günün 24 saati kızıyla nerdeyse tek vücut yaşayan anne, araştırdığı her türlü tedaviyi , alternatif tıp yöntemlerini uyguluyor, sonuç alamıyor. Kızının her geçen gün dayanılmaz acıları artıyor. Yaşadığı ülkede imkanlar varken kızını hiçbir enstitüye yerleştirmeyi kabul etmiyor.
[/FONT]
[FONT=Verdana]Bu hastalık süreci içinde sadece hastalığın kendisi değil , hastalığın getirdiği başka komplikasyonlar,[/FONT][FONT=Verdana] hastaneler, anlayışsız-ilgisiz hastane personeli, [/FONT][FONT=Verdana]insanların vurdumduymazlığı, acıdan kâr sağlamaya çalışmaları, destek olacak bir dayanağın olmayışı, medikal malzemelerde dolandırıcılık yapan, nereden kazansam diye bakan satıcılar, havaalanında sorun çıkaran personeller ve hayatı hiç de kolaylaştırmayan toplum yaşamı... Dahası hayatı içinden çıkılması zor bir hal almışken, diğer insanların yaşadığı normal hayat da var. Sonuç olarak kimse içinde yaşamadan aynı acıları çekmiyor.
[/FONT]
[FONT=Verdana]Fransa’da 2005’te zorlayıcı tedavi gören hastaların uyutulmasına izin veren bir yasa çıkarılıyor; Leonetti Yasası.
[/FONT]
[FONT=Verdana]Yazarın[/FONT][FONT=Verdana] kansere yakalanan yakın komşusu iyileşme ihtimali olmadığını ve zorlayıcı tedavi istemediğini anlatıyor bir gün kendisine ve bir hastanenin Palyatif bakım birimine yatıyor. [/FONT]
[FONT=Verdana]
(Palyatif bakım ; artık hiçbir iyileşme imkanı olmayan , yaşamının sonuna giden hastaların bu süreci en rahat şekilde geçirmelerini , acılarını en az düzeyde hissetmelerini sağlayan tedavi biçimi) [/FONT]
[FONT=Verdana]
Yakından tanık olduğu bu süreç içinde kendisini sorgulamaya başlıyor. Kızının dayanılmaz acıları artarken “tedavi zorlayıcısı” olduğunu düşünmeye başlıyor. Bu süreç iki yıl sürüyor. Doktoru vasıtasıyla palyatif bakım uygulanması için bir hastaneye başvuruyor, Tıp insanları, filozof, psikolog, sosyolog, hukukçu, hasta cemiyeti üyelerinden oluşan Etik Kurul uzun görüşmeler neticesinde Palyatif Bakım uygulanmasına onay veriyor. En sonunda kızının acıları son buluyor…
[/FONT]
[FONT=Verdana]Anne kitabın gelirini Afrika’da susuz olan köylere su bulunabilmesi amacıyla kurulan EMAUS derneğine bağışlanmış , susuz giden kızının su bulamayanlara deva olması için.[/FONT]