Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Engelli halinizi kabul etmek için ne kadar beklediniz? [Yaşam]

archimuge

Üye
Üyelik
30 Eki 2004
Konular
4
Mesajlar
50
Reaksiyonlar
0
cevremdekı cogu engellı arkadasım ve ıtıraf edeyım ben de kendımı kabul etmekte zorlanmıstım.ozellıkle genclıgın baslangıc yıllarında.herseyı yapabılecegımı dusunur ama bır turlu o cekıngenlıgımı atamazdım.gırıskendım ama yakın cevremde.yenı gırısımler daıma ertelenırdı.
sonra her gecenın gunduze donmesı gıbı ben de kendımle barıstım.basarısız olmaktan korkmadım ve denemekten de sıkılmadım.ben anca bu kadar mutlu olabılırım dıyebılıyorum ve ıyıkı bu bedenı tasıyorum ya sız?
 
Nedense, oturuyor olmaktan dolayı kendimde "kabul etmek" olarak niteleyebileceğim bir kaygım hiç olmadı. Engelli olmayı kendime hiç kompleks yapmadım.
Tabi ki, çevremdekilerin ve ailemin büyük desteği oldu bu konuda. Onlarsız bunu "başarmak" çok zor olurdu.
Sonuçta sağlıklı biri de çoğu zamanını işyerinde, bürosunda, evinde, otobüste, tatilde vs. oturarak geçirmiyor mu? Ben sandalyemi yanımda gezdiriyorum, o kadar. :)
Sanırım burada önemli olan, kendi özgüvenimiz. Yapmamız gereken, bu özgüveni sağlayacak ve pekiştirecek eğitimi, kültürü vs. alabilmek. Bunun için mücadele etmek. Hatta örgütlü ve hep beraber mücadele etmek.
Keza bu mücadelenin bir diğer katkısı da, bir amacın doğması ve bir sınıfa (engelli) aidiyetlik hissinin oluşmasıdır. Bunun sonucunda, yalnız olmadığını bilmek ve aşılması gereken sorunların üstüne yürümek daha bir kolay oluyor.
 
tesekkurler

oturanboga aslında sana tamamen katılıyorumve bu bılıncın uyanmasında aılenın ve yakın cevrenın etkısının oldugunda da hem fıkırız.aslında olay bıreyde bıtıyor.bu gucunden ve gucumuzden beraber bır seyler cıkabılırızı dusunuyorum.bunu dıle getırmemın sebebı zaten buydu.yazdıkların ıcın ve zaman ayrırıp okudugun ıcın tesekkurler.
bıblo sana gelınce bence kendını kabul etmek ıcın gec degıl.ıcıne don maddenı bıraktıgın gun kendını bulursun.esas gucun bedenınde degıl ıcınde yatıyor.emın ol senı en ıyı tasıyan sey beynın.bedenın sadece arac.bunu dusun.zaman ayırdıgın ıcın sana da tesekkur ederım.sevgıler
 
Kendimi mahkeme salonundaymış gibi hissediyorum, soruyorlar:
-Engelli misin?
-Evet engelliyim, bir mahsuru mu vardı?

bir taraftan sorduğun için engelli olduğumu kabul ediyorum. Tıpkı Oturanboğa'nın bahsettiği gibi NE VAR BUNDA diyeceğim. sorun yok bende alışmışım bunlara, ne güzel yaşayıp gidiyoruz.
Diğer taraftan kusuru yüzüme vurduğunuz için BİBLO'nun bahsettiği gibi hayır ben engelli değilim diyeceğim. Bir görev verin bana yapacağım bir görev:gel gör en güzelini biz yaparız. Öyle değil mi?

Ben hayatımı buraya kadar yaşamışsam iyi yada kötü, size ne canım...
Sizlere gaz vereyim bu arada, lisansüstü eğitimi almaya karar verdim ve gözüm döndü...
 
Bir tek dua ederken bunu kabulleniyorum ve mutlu oluyorum. Allah kullarını bir annenin çocuğunu sevdiğinden daha çok severmiş. Ve dua ederken başka kimse umrumda olmuyor. Allah'ın beni böyle yarattığını ve sevdiğini düşünüyorum. Ötesi yalan geliyor. Hem hayat fani. Diğer tarafta herkes eşit. Bunu düşünmek te acımı dindiriyor fakat genel yaşantımda çoğunlukla bunu kabullenemiyorum işte. Belki de karşılaştığım kişiler buna neden oluyor. O bakışlar buna neden oluyor. O bakışlar... içimi nasıl delip geçiyor, ruhumu nasıl eziyor kelimelerle ifade edemiyorum...Anladığınızı biliyorum...
 
Otuz yaşıma kadar engelli olduğumu bilmeden yaşadım.Birgün bendeki kusurun engel olduğunu söylediler ve öğrendim bu bir engelmiş.Benim için ne değişti?Hiçbirşey.Çünki hiçbir zaman şekilci olmadım çevremde de şekilciliye önem veren insanlara yer vermedim vermemde.Benim yanımda engelimi ön planda gören beni ben olarak görmeyen insanlar zaten benim dostum olamaz.Hayatıma böyle insanları sokmam.

Ben kendimi çok iyi tanıyan ve ne istediğimi bilen biriyim ve hiç bir zaman çalıştığım,yaşadığım ortamlarda insanların bana acıyarak baktıklarınıda görmedim.Çünki buna fırsat vermedim, vermem.

Ben engelimle yaşamadım engelim benimle yaşıyor ve bana ayak uyduruyor.Benim gibi esnemesini,aktif olmasını ve gevşemesini biliyor.Ezmeyi bilgiyle yapıyor,gücünü bilgiyle gösteriyor,azmini koşmadan projeleriyle ve kendine olan öz güveniyle gösteriyor.Şekilci kişileri öz güveniyle siliyor, yok ediyor.Saygıyı bilgiye yönlendiriyor yani o beni örnek alıyor ben engelimi örnek almıyorum.Benim arkamdan koşuyor çok yoruluyor ama durmadan aynı hızla koşuyor.Bana ayak uydurmayı başarıyor bu yüzden herşeyin gerisinde onu unutuyorum onun varlığını hiç hissetmiyorum.

Ben onunla oda benimle var biz mutluyuz bunu bizi seven dostlarımız çok iyi biliyor,bilmeyenlerde bizden çok şey öğreniyor.Korkmadan onu konuşuyorum oda beni konuşuyor.Yani benim en yakın arkadaşım.

Ve ben Allahın sevgili kuluyum diyorum.Çünki Allah sevdiği kulunu farklı yaratır.Ben farklıyım bunu biliyorum dahada farklı olmak için kendimi zenginleştirmenin çabasında olmalıyım diyorum ve bunu yapıyorum.Bence hepimiz bunu yapmalıyız mutlu olmanın en kolay yolu hayata ters bakmaktan geçer.Ben hayata tersinden bakıyorum ve çok mutluyum.
 
Ya herhalde benim kabul etmem çok kolay oldu . Neden mi? çünkü ayaklarım kesilmeden önce o kadar ağrılarım varki morfinler kar etmiyordu. Ayaklarım diz altı kesildiğinde ağrılar kesildi inanamamıştım söylüyorlardı ama kesildiğinde rahatlıyacaksın diye iyiki kesilmiş diyorum çünkü ağrılarım yok.Ama tabi birden başıma bu olay gelseydi belki daha zor olurdu.Ama sonuçta çaresi var oturanboğanın dediği gibi o tekerlikli sandalyeyle bende ilerde protezlerle beraber rahatlıkla yürüyeceğime göre neden engelli olduğumuzu kabullenmeyelim ki.....Doktorlar bana fantom ağrılarımın olacağını söylemişler di ama diger hastalara göre ben çok az fantom ağrı çektim. Neden mi çünkü beynimde olayı bitirmişte ondan.....
Sevgiler
Nafiye
 
ben ne olduğunu pek anlamadım diyebilirim: çocuk yaşta olmamdan belki.ilkokul son sınıfa gidiyordum o sıralar,sonra yanımda bir silah patladı,sonrasında sürekli hastaneler,uzun süren rehabilitasyon,taşkardi,böbrek yetmezliği,yatak yaraları derken baktım ki çoğu geçmiş,sınıf arkadaşalarımdan üç yaş büyük olarak ortaokula başlamışım,hayat devam ediyor ama sadece şekli biraz değişmiş,1 metre 40 cm dolayları göz hizasından takip ediyorum:)

şekli ne olursa olsun yaşamın içinde olmak isteyip istemediği kendime sorduğumda (ergenlik dönemlerimdi) 'evet,kesinlikle' dedim.kabullenmek buysa o zaman kabullenmiştim sanırım:)

oturanboğanın "bürosunda, evinde, otobüste, tatilde vs. oturarak geçirmiyor mu? Ben sandalyemi yanımda gezdiriyorum, o kadar." deyişine ek olarak; hiç olmazsa ayalarıma kara sular indi diye bir şikayetimiz olmayacak:)

meopius dostum lisans üstü eğitimde başarılar dilerim
 
Benim bir sansim yoktu, pek cok sey ters gitti yasamda, bu ulkenin olanaksizliklariydi tedavimi bitirmeme neden olan, belki de "ne kadar daha tedavi olmayi umuyorsun ki? sakatsin iste" diyen prof un soyledikleri.
Yo yo. Kabullenmiyorum ben engelli oldugumu. Hic bir engelim yok benim onumde, bana engel koyan baskalari..

Bir de,her gece hayata bakip bazi seyleri dusunurum,kimi zaman bazi seyler aglatir beni. Her insan gibi.. bu gece de "O bakışlar... içimi nasıl delip geçiyor, ruhumu nasıl eziyor kelimelerle ifade edemiyorum... Anladığınızı biliyorum..." buna bakip dusunecegim.. Kimbilir, gecmise aglamak neyi degistirecekse?

Tesekkurler..

Saygilarimla
Christian
 
Benim engelimi kabullenmem yada kabullenmemem diye birşey hiç yaşamadım.Sanırım buda engelimin çok küçük yaşta başlamasından yani kendimi hep böyle bildiğimden oldu. Tabi buna ailem ve çevremdeki insanların davranışlarınında büyük payı olduğunu düşünüyorum. Her zaman normal insanlardan beklenen şeyleri yapmamı istediler benden. Zaman zaman bunun beni yorduğunu ve yıprattığını hissettiğimde oldu. Bu zamana kadar hayat mücadelesinde genellikle yalnızdım yani manevi olarak çevremde ailem ve arkadaşlarım hep oldu ama yaşamak yapmam gereken herşeyi sonuçta pek yardım almadan yaptım. Bunu yapamayacağıma inansalardı mutlaka somut olarakta yanımda olurlardı.
Bu konuda biraz Oya arkadaşıma benziyorum. Bana acıyan insanların benim yanımda hiç yeri olmadı olmazda. Zaten ben bu şekilde de normal insanların bile yapamadığı birçok şeyi başardığıma inanıyorum.Birkaç yaşadığım şeylarden dikkatimi çektide genelde belli bir kültür almış insan bir engelliye bakarken acıma değilde seven bir tavarla yaklaşıyor. Diğer yandan bakıyorsun kendisi acınacak halde birisi bir engelli gördüğünde acıdığını öyle kaba bir şekilde belli ediyorki. Mesela cık cık diye gözüne baka baka ses çıkarıyor.Bunu ben yaşadım. Böyle bir davranışla karşılaştığımda eğer yer ve zaman benim için uygunsa ona kesinlikle cevabını verir yada bakışlarımla ne demek istediğimi anlatırım.Beni deli eden tek davranış şekli budur kısacası. Bununla ilgili birtek çocukları anlayışla karşılarım çünkü onlar çok meraklı ve herşeyi bilmek istiyorlar.Bu konuda onlarla çabuk iletişim kurar ve onların seviyesine inerek açıklarım durum. Bunun dışında engelimle son derece barışık biriyimdir.Çünkü böyle kendimi çok seviyorum. Hatta bazan düşünüyorum da acaba böyle olmasaydım yine de kendimi bu kadar sevebilirmiydim diye. :)
 
ben kendimi ilk zamanlar dünyada bir ben engelliyim diye düşünürdüm ama sonradan sonraya alıştım artık bana ne deseler umruda değil bir zamanlar ... neyse hatırlamayayım o günleri en iyi günler sizin olsun arkadaşlar
 
Engelsiz Engelli

Engelli olduğumu bildiğim halde tüm eğitim öğretim hayatımı ve öss sınavlara normal kişi :) olarak girdim

lise bitti össde iyi puan alamadım ve bir hocamın önerisi ile özürlü raporu aldım ve işte o gün ben engelliyim dedim
ve o günden bu yana 3 yıl oldu ankara yolları ile tanıştım
her sınava girdim çoğunda başarılı oldum ancak sonuç hala işsizim
:)

Bu arada ilk defa bu sene össye özürlü olarak başvurdum ama bi fark göremedim
ek puan umuyordum boş çıktı
Normmal koşulda girdiğim öss den tek farkı yanım da bir kişinin beni izlemesi oldu
 
Topal diye bilirdim ben kendimi küçükken öyle seslenirdi sokakta çocuklar üzülürdüm, ağlardım ama pek üzerinde durmazdım, unutuverirdim eee çocuktum nede olsa.....
ilk defa aşık olduğumda kafamı kurcalamaya başladı, acaba böyle olmasaydım beni sever miydi?????

İşte ondan sonra başladı cevabını bulamadığım sorular uçuşmaya hayatımda, isyanlarım çoktu anneme kızıyordum niye beni doğurdun diye, hayat hem benim için hem ailem için çekilmez bir hal almıştı, onlar hep sabrettiler ailem, dostlarım onlar sabretti ama bende sabır yoktu.... Kendimi toparlamış o buhranlı dönemleri atlatmıştım ki ( ailem ve dostlarım sayesinde ) sevdiğim insan ve ailesi bir kez daha yüzüme vurdu farklılığımı...

....herkese kızgındım....

Sonra bir gün harika bir insanla tanıştım o benim meleğim, o benim hayatımın sihirli değneği....onun sayesinde ben yenilendim ve gerçek ben oldum, hayatına çıkan tüm engellere, tüm engellenmişliğine rağmen yılmamış ve mücadele etmiş, bana mücadeleyi öğreten dostum....ve tabii diğer dostlarım.......

Benim gibi hayatı farklı yaşayan dostlarımın her birini tanımama vesile olan farkındalığımı seviyorum, o olmasaydı son birkaç yıldır tanıdığım dostlarımda olmayacaktı........
Ruhum serbest artık ama hala düzelmesi gereken çok şey var ki fiziken engellenmişliğim ortadan kalksın.......
 
2,5 yaşından beri engelliyim. Ailemde ve bulunduğum çevrede hep sevgiyle yaklaşıldı. Açıkçası çok korunup kollandım, şımartıldım da biraz. Bana hiçbir zaman “ sen bunu yapamazsın” diyen olmadı çevremde. Engelimden çok başka özelliklerim ön plana çıktı. Okulda hep başarılıydım, arkadaşlarımı ders çalıştırır , sürekli öğretmenlerden takdir alır, örnek gösterilirdim. Oyun oynarken aralarına katılırdım, izlemem gerektiği zaman , seyredip eğlenirdim. Ameliyatlarımda bile , “arkadaşlarım gezip oynarken ben böyle acı çekiyorum” demek aklıma gelmedi hiçbir zaman , olduğu gibi kabullenmiştim herşeyi çocuk aklımla...

Böyle güllük gülistanlık her şey yolunda gitti... Ta ki 22 yaşında , okulu bitirip çalışmak isteyene kadar. Bir takım kendini bilmez insanlarla karşılaştım, acımasızca yüzüme vurdular engelimi. Sanki engelsiz personeller çalışırken akrobasi yapıyormuş gibi, masabaşı işini çok gördüler. Aynı şekilde evlilik gündeme geldiği zaman hatırlattı benzer kendini bilmez insanlar, rencide etmeye çalışırken ne kadar basit olduklarının hiçbir zaman farkına varmayarak... Bugün bunların hiçbirisinin anlamı yok gözümde, belki inançlarım çok kuvvetli olduğu için “ Allah beni korumuş, herşeyin hayırlısı” diyorum, geriye kalan ise hatırladığımda küçük bir mide bulantısı ... Hiç kimseye aldırmadan , dimdik yoluma devam ediyorum , yüreğim de , ruhum da , karekterim de engelsiz...
 
yeni bir üye

Öncelile şunu söylemeliyim. Bu bölümdeki tüm mesajları okudum. Hemen hemen hepsi müthiş. Benim hikayem ise
Ben engelli olduğumu da ha 4 ay önce öğrendim. Üniversiteyi bitirip askere gittiğim de öğrendim.O zamana kadar gözlerimdeki rahatsızlığım ile yaşamasını öğrenmiştim hala aynı. Askere gittikten 35 gün sonra doktor kontrolünden sonra beni askerlikten muaf yaptılar.Ardından engelli raporu aldım.engelimi tescillediler güya.Şunu söylemeliyim farklı duygular içindeyim.
Bugüne kadar hiç böyle birşey gündeme gelmemişti.Tabi zaman zaman engelim yüzünden bazı zorluklar yaşadım. Ama hiç üstünde durmazdım. Çünkü ailem ve arkadaşlarım hiç bir zaman beni engelli olarak görmedi. Böyle görenlerden zaten uzak durdum.
Şimdi iş arıyorum. Bir kaç yerle konuştum. Cevap bekliyorum. Engelli personel için başvuru yapmadım. Benden daha çok ihtiyacı olan arkadaşlar olabilir.
Bu olaylardan sonra hayatımda hiç birşeyin değişmedi ve değişmesine izin vermem Bir arkadaşın dediği gibi ben engelinmin peşinde koşmam o benim peşimden sürüklensin. Aynı şekilde bana bakıp cık cık yapanları da arkamdan sürüklerim.
 
fw

ben bu sitedeki arkadaşların yazılarını okudukça ağlıyorum
çünkü çok az bir özürüm olmasına rağmen hala kabullenememiştim
ama görüyorumki ben ne kadar yanlış yapmışım
ve şimdi beni ve özürlü arkadaşlarımı hor görenleri ben BEN BEYİN ÖZÜRLÜ ilan ettim ,,,,insan nekadar haline şükretse azdır diyorum
bu sitedeki tüm arkadaşlarımı canu gönülden sevdiğimi bilmenizi isterim
hepimiz Allahın verdiği canı özürlüde olsak taşıyoruz daha bundan büyük nimet olmaz....
 
Yeditepe, bende işitme engelliyim ve yazını okuyunca bu benim hayatım dedim, yalnız benimki ilkokul beşteyken teşhis edildi. O yılları hazırladıkça gülümsüyorum, arkadaşlarım bana kulağımdaki cihazın ne olduğunu sorarlardı bende 'küpe' derdim. Daha bir meraklı bakarlardı bu da benim hoşuma giderdi. Ama ortaokulda bu yalan tutmadı tabi :) Galiba engelli olduğumu hissetmemde ortaokulda başladı, çünkü anadolu lisesinde hazırlık sınıfına başlamıştım ve ingilizce benim başımın belasıydı, artık işitme kaybım çok ilerlemişti ve yeni bir dil öğrenmek tam bir işkenceydi. Hocam, duyamadığımı anlamıyordu ve tembel olduğum için başarısız olduğumu sanıyordu. Bana ingilizceyi hiç bir zaman öğrenemeyeceğimi bile söyledi. Hazırlık sınıfını bir şekilde atlattıktan sonra kendimi toparladım ama kendimi tam olarak kabullenmem üniversitede oldu. İngilizce hocama inat ODTÜ yü kazandım, ve hala öğrenciyim, şimdi çok rahat engelli olduğumu söyleyebiliyorum. Ama bazen kalabaklıktan kaçtığımı ve bazen derslerden sonra dersi duyamadığım için saatlerce ağladığımı itiraf edebilirim...Ama eminim bunlarda geçecek...

Ya benim hikayem de böyle işte.... :)
 
arkadaşlar hepimizin bir hikayesi var gerçekten ve ben bunları okurken şunu düşündüm.bizler mücadeleyi seviyoruz ve mücadelemizle de mutluyuz.paylasımlarınız ıcın tesekkurler
 
yeditepe sanki beni anlatmışsın(benim annem kabullendi ama) üniv. bende bazen derslerden kaçardım.
ders notlarını hep arkadaşlarımdan alırdım...hatta bikeresinde "gidip not tutsana biz nasıl tutuyoruz...aman sen keyfini bozma"diyen birisi olmuştu nasıl bozulmuştum...salak gibi gidip ağlamıştım....tabi sonrasında onun dönem ödevlerini gizlice mürekkebe batırdım....hemde teslim etmeye bigün kala ...napim elimde değildi...nasılki gördüğümüzü ,kokladığımızı kabul edebiliyoruz ben de o şekilde engelli olmayıda gayet doğal bişey gibi kabul ettim....benim zorlandığım çevremdekilere kabul ettirmek oldu....ha bu arada !bu siteye yazınca engelli olmakla alakalı bişeyleri paylaşınca sanki engelli olmanın yükü biraz daha hafifliyor.... :wink:
 
Burada okuduğum her yeni anıda, her duygu, düşüncede dünyam daha bir genişliyor sanki... bazen şaşılacak derecede aynı şeyler yaşıyoruz yani ne kadar farklı olsakta ortak noktamız o kadar çok ki
 
Hayatım bir kamyonun freni ile bir anda değişti...Daha yaşım 11'di..Tam 6 ay hastane yaşantısı ve 6 ameliyat...Zor toparladılar vücudumu...Kendime geldiğimde vücudumda bişeylerin eksikliğini hemen anlamıştım...Ama acılarım dindiği için bu durum çokta önemli değildi...Ama yaşım ilerledikçe ve insanların arasına girmeye başlayınca vücudumdaki eksiklik daha da dert olmaya başladı bende...
-Ben ne evlenebilirim nede bi iş sahibi olabilirim..!! korkusu çok zaman derin düşüncelere atıyordu beni...Ama hayata küsmedim,yılmadım ve daha fazla çalıştım...BAŞARDIM...!!!! Şimdi severek çalıştığım bir işim,güzel bir ailem ve dünya tatlısı bir oğlum var...HAYAT GERÇEKTEN ONLARLA ÇOK GÜZEL...

LÜTFEN YAŞAMA SIMSIKI SARILIN...
 
Ben hele öyle bir sinsi sinsi yatay geçiş yaptım ki asla bana başıma neler geleceğini hissettirmedi. Neticede topal kaldım.

Sadece bazı aktiviteleri yapamayan biri gibi görüyordum kendimi.

Evet bu durum can sıkıcı idi ama ben canımı fazla sıkmadım. Artık eksikliğimi diğer meleklerimi zorlayarak geliştirerek baş etmeye başladım.
Tabi bunda ailemin vede çevremin büyük yardımı oldu.

Birde ben engelin kafasını kullanan biri için avantaj olacağını da keşfetmiştim.

İki üçbin kişilik okullarda okurken beni tanımayan yoktu. Çünkü çok iyi bir kartvizitim vardı.

"Topal" vede fiziken çok güçlüydüm. Üstüne üstlük en çok sıkıntı çekebileceğim orta okul sıralarında birde yanımda baston vardı. Tam bir ninja gibi bastonum benim en büyük yardımcımdı. Kimse bana yan bakamazdı. Bilirdiki bastonumu çok iyi kullanırdım.
Sonraları devreye kızlar girdi. Artık bastona veda etme zamanı gelmişti. Ani bir kararla bastonu biraktım. Kendimi sosyal alanda iyice geliştirerek açıklarımı kapattım. Artık hayatta yapamıyacağım şeyler çok azalmıştı İstediklerimi elde etmeye başlamıştım. Sıkıştığım durularda engelimide kullanıyordum. Eee madem herzaman yanımda taşıyordum bari hiç olmazsa bazı konularda bir işe yarasın bana yardımcı olsun.Bilgimi ve dilimi geliştirmiştim. Hayat mücadeleme onlarla devam etmeye karar vermiştim.

Sonra kısa bir işsizlikten sonra hiç hayalini bile kurmadığı bankaclık mesleğine girdim. İş hayatımda da çok iyiç evre edindim. Ben insanların benim kişiliğime, karekterime bakmalarını sağlamıştım. Bana baktıklarında verilen her işi dürt dörtlük yapan sözüne güvenilir güçlü kişilği olan biri olarak gördüler.

Sosyal hayatımda da sakatlığım bana çelme takamadı. İşte olduğu kadar sosyal hayatta da her zaman ilk sıralardaydım.

Artık iyice olgunlaşmıştım ve bu arada sakatlığımı da terbiye etmiştim. Artık benim emrimdeydi.

Yeri gelir dağa tırmanırım hiç sakatlığım söz konusu olmaz. Yeri gelir iki adım atmam çünkü ben sakatım. :lol:

Bu taktiği bana devlet öğretmişti. Yıllarca işine geldiği zaman beni sağlam sınıfına koydu, işine gelmediği zaman da sakat sınıfına koydu.

Yani sizin anlayacağınız sakatlığımın benden daha çok çekeceği var.
 
Kaza geçireli 30 yıllı geçti , kazadan hemen sonra Anne, Babamın ölümü ,beni hayatla mucadelemde yanlız bıraktı ,tam parapleji 'yim acılar ,zorluklar beni yıldırmadı mutluluğumu engeleyemedi yıllardır yanlız yaşıyorum ,bir çok sağlam kişilerden mutluyum ,başarılıyım ,bu durumumu hiç sorun yapmam , her engel benim mucadelemi artırır, engelleri aşmayı başarırım , kendi halime oturup ağlanıp sızlanmayı sevmem, ne kadar engel o kadar başarı , engeller yıldırmaz beni , saygılarımla
 
engelliliği kabullenmek?
red etme şansım hiç olmadı galiba hani dayatırlar ya illa bu diye!!!!!!
arife tarif gerekmez ya onun gibi bir şey kabullenmekte kasıt sorunu kafada yenmekmi?
eğer sorunun cevabı bu paraleldeyse 41 yıl oldu beraber geçinip gidiyoruz seviyor beni namussuz bırakmadı galiba bırakmayacak.
işin aslı galiba Babam ölünce onunla başbaşa kaldım.gerçek o zaman gösterdi yüzünü :p
süpriz her zaman hayat kolaydı yada kolaylaştırıcı biri vardı yanımda arkamda hiç eksiklik his ettirmedi bana amaaaaaaa bir gün hayatın gerçeği dikildi ve benim yapacaklarımın sınırlı olduğunu ifade etti eh ondan sonra roman gibi hikaye gibi bir şey çoğumuzun yaşadığı olaylarla benzeşir.
sonuç!!!!!!!
işte ben AYHAN kolay olmadı tabi ama hala sevemediğim yerleri var engelli olmanın.
Çünki onu mecburen seviyorum seçme şansım yok kavga etmektense geçinmeyi tercih ediyorum galiba sevişip gidiyoruz işte ne yaparsın el mahkum ayak gardiyan :wink: :wink: :wink:
 
Ben kendimi bildim bileli çok halsizdim. Çocukken pek dışarı çıkarmazlar, parka götürseler yorulmamamı, fazla koşmamamı söylerlerdi. Bir de sürekli dalak, ciğer yedirtirlerdi. (Iyyyy...) Çocukluğumun bir kısmı hastanelerde yatarak geçti. Daha sonra da düzenli hastane yolcusu oldum. İlkokuldayken arkadaşlarıma hergün iğne olduğumu söylediğimde, kendimi kahraman gibi hissediyordum. (Ben ne iğneler oluyorum pöh, sizin iğne korkunuz ne ki?) Sonra beden dersleri başlayınca sağolsun bizimkiler rapor aldılar yine yorulmayayım diye. Arkadaşlarım imrenerek bakardı bana, "ne güzel beden dersine girmek zorunda değilsin." derlerdi. Öğretmenlerin de özel ilgisine mazhardım. Sağolsun annem çevremdeki herkesi bilgilendirdiği için bu çok doğal oldu benim için de, ben de kendimi bildim bileli her zaman hastalığımı herkese söyledim, anlattım. Üniversitedeyken babam arazi çalışmasına gitmeme izin vermedi, iki hafta uzakta olacaktım ama bilmiyorum hastalığımı bahane etti. Sonra ben dağcılık yapmak isteyince de izin vermemişti. Yalvar yakar izin alabilmiştim. Doktoruma sordum. Tedavini aksatmadığın sürece herşeyi yapabilirsin ama 3000 m.yi aşmasan iyi olur dedi. (Ben de 3800'e çıktım en yüksek..) Birgün hastanede benim gibi talasemili bir arkadaşım "Özürlü kartın var mı Barış?" dedi, ne? ne özürlü kartı? dedim ben de..
Sonra özürlü kartım oldu. O güne kadar kendimin engelli olarak tanımlandığını bilmiyordum. Şimdi de bazı arkadaşlarım engelli olmadıklarını söylüyor ama ben bunu normal karşılıyorum. Çünkü kendisini öyle hissetmiyor, hatta bazıları kendilerini hasta bile hissetmiyor. Gelgelelim bu her zaman iyi bir şey değil çünkü tedaviyi reddetme, hastalığını kabullenmeme durumları oluyor. Uzun sözün kısası bu, ben de bazılarınız gibi engelli olduğumun geç farkına vardım. Özürlü kartımı örneğin ilk zamanlar kullanırken yüzümü bir sıcaklık kaplıyordu ama artık alıştım, kimliğimi gösterir gibi gösteriyorum.
İyi ki engelli olduğumun farkına vardım, sizin bir parçanız olmak beni mutlu ediyor.
 
Ben kendimi bildim bileli işitme sorunum olduğunun farkındaydım ,ama annem bana yaşadığı sürece kulaklık görevi yaptı hemde hiç incitmeden hiç sıkılmadan yardım etti ,ondan çok şanslıyım ben ,işitme cihazınıda onu kaybetmeden az önce almıştım sesini gerçek anlamda duydum ve en uzun kullandığım gün onun son günüydü ,iyiki böle bir angelim var çok keskin gözlem gücü kazandırdı gözler radar gibi çalışıyo ben hiç isyan falan etmedim burada bazı arkadaşlar benim sorunumun sorun olmadığını söylüyorlar sıkıntı yaratıyorsa sorundur bu sadece sen onu büyütürsün yada çok küçültürsün ....
 
Ben üniversiteye kadar işitme cihazı takmayı kabul etmedim.
 
:) çok şükür ki ailem ve çevrem deki insanlar sayesinde böyle bir sorunum olmadı ama
yinede kendi kendime biçok sıkıntılar da çektirmedim değil
 
ARKADAŞLAR LÜTFEN ENGELİNİZİ KABULLENMEYİN...,
Kabullenme, ideal tutum değldir ve bizi içten çökertir.
Ben, doğum anında oksijensiz kalmama bağlı,Cerebral Palsy'liyim ve sakatlığımı benimsiyorum.
Kabullenme ile benimseme arasında dağlar kadar fark vardır.
Lütfen, hiçbir şeyi ZORLA KABULLENMEYİN...
 
Üst Alt