engin9
Bahsettiğiniz kesimlere iyileştirme zammı yapması için iktidarın hatırı sayılır ölçüde kaynak bulması gerek. Bunun için fellik fellik arayış içindedir sanırım. Kaynağı bulur bulmaz döviz kurlarında hızlı bir geri çekilme olacaktır. Ama onun öncesinde kurları mümkün olduğunca gereksiz demeçlerle yukarı itmek... Ki a kaynak girişiyle çok daha dramatik düşüş olsun.
Sonra da "bakın, nasıl da kuru düşürdük, deneyimiz başarılı oldu" propagandası...
Gerisi TÜİK'in marifetine kalır. 'Kur düşüyor' kılıfıyla enflasyon rakamları düşük gösterilmeye devam edilecek. Ama kur bahanesiyle yapılan zamlar geri çekilmeyeceğinden (yapışkan enflasyon... enflasyon katılığı... fiyatlama davranışlarında kronik bozulma) gerçek enflasyon %50'nin üzerinde kalmaya devam edecek. Belki de %60-70'leri bile bulabilir. Ekonomiye güven bozuldu bi kere.
Aylıklara ve maaşlara enflasyon oranında zam yapılıp üstüne 2-3 yüz liralık SEYYANEN ZAM yapılır. "Milleti enflasyona ezdirmedik, enflasyonun çok üzerinde zam yaptık" şamatasıyla (erken) seçime gidilir. Asgari ücret zammı açıklanınca işin rengi biraz daha net görülecektir.
Sonuçta reelde yıllık en az %25-30'luk yoksullaşma olur. Ama toplumun büyük kesimi bu 'refah artışı' illüzyonuna kanacaktır.
şöyle ki;
resmi enflasyon %19.99
gerçek enflasyon: %50 (minimum)
maaş ve aylıklara zam oranı: %25-30
reel kayıp: %25 (en az)
seçime kadar dolar kuru: yataya bağlanır ama hala yüksek (ölümü gösterip sıtmaya razı edilme)
seçimden sonra kur-enflasyon sarmalı bir kaç tur daha döner...
Benim senaryom bu şekilde.