Konuya Kader ve kazadan girmeyi uygun buldum. Bildiğim kadarıyla keder; Yüce Allahın insan oğlunun dünyada neye karar vereceğini, nasıl yapacağını önceden bilmesine denir bunun diğer bir adıda alın yazısıdır. Kaza ise Allahın insanların kaderıne göre yaratığı doğa ve nesnelerle tecelli etmesine denir. ( Daha geniş anlam ve tanımlarıda vardır ben sadece bunu biliyorum) Buradan anladığımız kadarıyla engelli olmamızın Allahın bizi böyle yarattığınız düşünmek ynlş olur. Bizim kaderımız bizim olduğu kadar çevremızınde etkisindedir. Atom bombasıyla yada akraba evlilğiyle yada başka beşeri nedenlerden dolayı insanoğlunun dünyaya engelli olarak gelmesi yada sonradan bir ihmal, ynlş yada hata yüzünden engelli olması kaderidir fkt bu insan oğlunun yaptıklarından dolayı gelen bir kaderdir. Akla şöyle bir soru gelir neden başka ailede doğmadımda engelli olarak burda doğrum.( Bu sorunun cevabını anca alimler verir şahsen bilmiyorum)
Tüm insanlık dünyaya sınanmak için gönderilmiştir. Bu sınavda adalet beklemek realiteye aykırıdır. İnsan oğlu özgür bırakılmıştır gerek otoriteler gerekse örf ve adetler kültürler insan oğlunun kendi ürünüdür. İnsan oğlunun yarattığı dünya düzenınde patronada ihtiyac duyulur, işçiyede. Bir insanın patron yada işçi olması insan oğlunun meydana getirdiği düzenın getirdiği bir durumdur. Yani burda kaderımızı Allahın değil kendımız ve insan oğlu belirliyor Yüce Allah herşeyi önceden biliyor insanları özgür bırakmış ve yapılanalardan Allah değil insan oğlu sorumludur. Aslında daha adaletli konuşmak gerekirse bu dünya düzenınde bu şarttır aksi mümkün değildir. herkes patron olursa kim işçi olacak?
Yüce Allah mahşer günü hesap sorduğunda dünyada içinde bulunduğumuz konumu göz önüne alarak hesaplar. işçi, patron, engelli yada sağlam, hangi yy bunların hepsı ve daha fazlası göz önüne alınarak hesaba çeker. İçinde bulunduğumuz durumda zorlanıyorsak, muhakak öbür dünyada bu göz önüne alınır ve hafifletme nedenı olur. Yani engelli olmamız vereceğimiz hesap açısından bir avantajdır. Allah çektiğimiz sıkıntıları mahşerde hesabı hafifletme nedenı olarak ele alır.
Bir insan nasıl düşünürse öyle görür öyle inanır. Kalp gözümüzü yönlendiren beyındeki düşüncelerdir. Daima pozitif olmak bardağın dolu tarafına bakmak en hayırlısıdır. Hiç kuşku yok ki dertler insanı pişirir olgunlaştırır insanı insan yapar. İsyankar olmasak elimizdekiyle şükretmesını madden değil manevi yönden mutlu olmasını bilirsek çektiğimiz sıkıntılar bizi ruhen daha sağlam daha olgun insan yapar.
Tüm insanlık dünyaya sınanmak için gönderilmiştir. Bu sınavda adalet beklemek realiteye aykırıdır. İnsan oğlu özgür bırakılmıştır gerek otoriteler gerekse örf ve adetler kültürler insan oğlunun kendi ürünüdür. İnsan oğlunun yarattığı dünya düzenınde patronada ihtiyac duyulur, işçiyede. Bir insanın patron yada işçi olması insan oğlunun meydana getirdiği düzenın getirdiği bir durumdur. Yani burda kaderımızı Allahın değil kendımız ve insan oğlu belirliyor Yüce Allah herşeyi önceden biliyor insanları özgür bırakmış ve yapılanalardan Allah değil insan oğlu sorumludur. Aslında daha adaletli konuşmak gerekirse bu dünya düzenınde bu şarttır aksi mümkün değildir. herkes patron olursa kim işçi olacak?
Yüce Allah mahşer günü hesap sorduğunda dünyada içinde bulunduğumuz konumu göz önüne alarak hesaplar. işçi, patron, engelli yada sağlam, hangi yy bunların hepsı ve daha fazlası göz önüne alınarak hesaba çeker. İçinde bulunduğumuz durumda zorlanıyorsak, muhakak öbür dünyada bu göz önüne alınır ve hafifletme nedenı olur. Yani engelli olmamız vereceğimiz hesap açısından bir avantajdır. Allah çektiğimiz sıkıntıları mahşerde hesabı hafifletme nedenı olarak ele alır.
Bir insan nasıl düşünürse öyle görür öyle inanır. Kalp gözümüzü yönlendiren beyındeki düşüncelerdir. Daima pozitif olmak bardağın dolu tarafına bakmak en hayırlısıdır. Hiç kuşku yok ki dertler insanı pişirir olgunlaştırır insanı insan yapar. İsyankar olmasak elimizdekiyle şükretmesını madden değil manevi yönden mutlu olmasını bilirsek çektiğimiz sıkıntılar bizi ruhen daha sağlam daha olgun insan yapar.