ENGELLİLERE YAPILAN ŞİDDETİN BOYUTU İŞKENCEDİR..
Şiddet neleri içerir?
- Güç ve baskı içerir. Zarar gören kişi mutlaka zararı güç ve baskı sonucu alır.
- Güç ve baskıyı uygulayan birey, toplum yada kurum olabilir..
- Şiddet asla fiziksel şiddetle sınırlı değildir Bunun yanı sıra sözlü şiddet, sınırlayıcı yasaklayıcı şiddet vardır.. Ayrıca ekonomik şiddet, cinsel şiddeti de saymak lazım. Aile içi şiddetin içine epey şey doldurulabilir aslında.. Hayvanlara yönelik şiddet var.
O yüzden şiddeti anlatmak için; canlıya zarar veren her tür fiziksel ve ruhsal baskıya şiddet denir. Burada şiddet canlının gelişimini durdurur, acı verir, yıpratır hatta yok eder..Dışlar şiddet aynı zamanda canlıyı..
-Aynı zamanda düşmanlık belirtileri görülür..
Yukarıda anlattığım şiddet unsurlarını, engellilere tanınan yaşam hakkında bulmak zor değildir.. Afrika’da açlıktan ölen çocukların yaşamlarında da bulmak da zor değildir.. Ancak bunu duyarsızlık gibi başka kavramlarla da açıklamaya çalışmak olayın vahim boyutunu gizlemeye çalışmaktır.. Engellinin kişisel gelişimini engellemek, ruhsal bütünlüğünü bozmak, ekonomik olarak gelişimini engellemek, sınırlamak, ona acı çektirmek için güç ve baskıya maruz kalması kadar, onun için yapılması gerekenleri yapmamakta etkendir..
Aynı Afrika’lı çocuk gibi düşünün.. Yapılması gerekenler yapılmayarak, şiddet uygulanmaktadır.. Şiddet sonucu oluşan sonuçlar fazlasıyla vardır engellilerin yaşamlarında.. Hem de kat kat fazlası.. O zaman şiddet kavramının içine bilerek göz ardı edilmeyi mutlaka yerleştirmek zorundayız bizler.. Üstelik şiddetin yanı sıra işkenceyi bile dile getirebiliriz.. Hani bir çok arkadaşın bilmeden söylediği ‘’bu yaşam bu şekilde işkence, bitsin bu işkece’’ sözlerinin ardındaki gerçek duyguların anlamı da ortaya çıkmış olur..
Şiddetin boyutunu artırmanın adı işkencedir. Zor kullanmak diyelim. İnsan yaratıcılığının yıkıcılıkta uyguladığı yöntemlerin sonu yoktur. İşkencenin sınırları da yoktur. Ancak engellilere uygulanan işkenceler, daha çok çin işkencesi adı altında adlandırılabilir: Tıraş edilen kişi hareket edemeyeceği şekilde bağlanırmış.. Üstünden kafasına soğuk damlalar kısa zaman aralıkları ile verilirmiş. Belli süre sonra o küçük damlalar kişiye balyoz etkisi yapmaya başlar ve kişiyi delirtirmiş.
Engellilere yapılan da aynı aslında. Kapatıldıkları evlerinde akıp giden hayata bakmanın nesi farklı kafaya düşen soğuk su damlalarından?
Bunları niye yazıyorum? Yapılanların adını doğru şekilde koymalıyız diye yazıyorum. Teşhis doğru konmadıkça yapılan hiçbir düzeltme mutlu etmeyecek bizi.
Biz bireye, topluma ve kurumlara şöyle demeliyiz: Şiddetiniz işkenceye dönüştü üstümüzdeki, siz işkencecisiniz! İşkence ve şiddete son verin.
Ayrıca bu argümanlarla dünyanın her mahkemesinde hakkımızı ararız.. Ancak kendi toplumunu ve devletini mahkum ettirmek bize ne kazandırır düşünmek lazım.
İç karartmaca yok. Kavgaya devam. Kavga yaşamdır ve güzeldir
Şiddet neleri içerir?
- Güç ve baskı içerir. Zarar gören kişi mutlaka zararı güç ve baskı sonucu alır.
- Güç ve baskıyı uygulayan birey, toplum yada kurum olabilir..
- Şiddet asla fiziksel şiddetle sınırlı değildir Bunun yanı sıra sözlü şiddet, sınırlayıcı yasaklayıcı şiddet vardır.. Ayrıca ekonomik şiddet, cinsel şiddeti de saymak lazım. Aile içi şiddetin içine epey şey doldurulabilir aslında.. Hayvanlara yönelik şiddet var.
O yüzden şiddeti anlatmak için; canlıya zarar veren her tür fiziksel ve ruhsal baskıya şiddet denir. Burada şiddet canlının gelişimini durdurur, acı verir, yıpratır hatta yok eder..Dışlar şiddet aynı zamanda canlıyı..
-Aynı zamanda düşmanlık belirtileri görülür..
Yukarıda anlattığım şiddet unsurlarını, engellilere tanınan yaşam hakkında bulmak zor değildir.. Afrika’da açlıktan ölen çocukların yaşamlarında da bulmak da zor değildir.. Ancak bunu duyarsızlık gibi başka kavramlarla da açıklamaya çalışmak olayın vahim boyutunu gizlemeye çalışmaktır.. Engellinin kişisel gelişimini engellemek, ruhsal bütünlüğünü bozmak, ekonomik olarak gelişimini engellemek, sınırlamak, ona acı çektirmek için güç ve baskıya maruz kalması kadar, onun için yapılması gerekenleri yapmamakta etkendir..
Aynı Afrika’lı çocuk gibi düşünün.. Yapılması gerekenler yapılmayarak, şiddet uygulanmaktadır.. Şiddet sonucu oluşan sonuçlar fazlasıyla vardır engellilerin yaşamlarında.. Hem de kat kat fazlası.. O zaman şiddet kavramının içine bilerek göz ardı edilmeyi mutlaka yerleştirmek zorundayız bizler.. Üstelik şiddetin yanı sıra işkenceyi bile dile getirebiliriz.. Hani bir çok arkadaşın bilmeden söylediği ‘’bu yaşam bu şekilde işkence, bitsin bu işkece’’ sözlerinin ardındaki gerçek duyguların anlamı da ortaya çıkmış olur..
Şiddetin boyutunu artırmanın adı işkencedir. Zor kullanmak diyelim. İnsan yaratıcılığının yıkıcılıkta uyguladığı yöntemlerin sonu yoktur. İşkencenin sınırları da yoktur. Ancak engellilere uygulanan işkenceler, daha çok çin işkencesi adı altında adlandırılabilir: Tıraş edilen kişi hareket edemeyeceği şekilde bağlanırmış.. Üstünden kafasına soğuk damlalar kısa zaman aralıkları ile verilirmiş. Belli süre sonra o küçük damlalar kişiye balyoz etkisi yapmaya başlar ve kişiyi delirtirmiş.
Engellilere yapılan da aynı aslında. Kapatıldıkları evlerinde akıp giden hayata bakmanın nesi farklı kafaya düşen soğuk su damlalarından?
Bunları niye yazıyorum? Yapılanların adını doğru şekilde koymalıyız diye yazıyorum. Teşhis doğru konmadıkça yapılan hiçbir düzeltme mutlu etmeyecek bizi.
Biz bireye, topluma ve kurumlara şöyle demeliyiz: Şiddetiniz işkenceye dönüştü üstümüzdeki, siz işkencecisiniz! İşkence ve şiddete son verin.
Ayrıca bu argümanlarla dünyanın her mahkemesinde hakkımızı ararız.. Ancak kendi toplumunu ve devletini mahkum ettirmek bize ne kazandırır düşünmek lazım.
İç karartmaca yok. Kavgaya devam. Kavga yaşamdır ve güzeldir