Cem abi sınavdır şudur budur uzak kaldım bir hayli...Neyse Porcupine diyoruz...
Fear of a blank Planet bu sene Nisan da satışa sunuldu ve ve ben sabırsız bir Porcupine dinleyisicisi olarak albümü çıktıktan sonra bir iki ay içerisinde büyük bir oburlukla dinledim..Ve hala ilk çıktığı zamanki oburlukla dinliyorum...
Albüm yine Porcupine nın başka bir başyapıtı ve Mikael Akerfeltin
dediği gibi
önümüzdeki 50 yılda Progressive listelerinde yer alacak klasikleri barındırıyor.
Albüm her şeyden önce çok çarpıcı bir konuyu temel almış.70'lerin X generation ve kayıp zihniyet hareketlerinden '90 ların b
aşındaki grunge ve punkın yükselemesine değin kafası boşaltılmış
kuşaklar yaratılması üzerine gidilmiş.
Albümden bahsetmeden önce Steven Wilson ı bilmeden Porcupine Tree den ya da bir PT albümü konseptindne bahsetmek yanlış olur.
Öncelikler Steven Wilson Kimdir?...
Porcupine Tree nin gitar-vokali tanımıyla başlayabiliriz..Ötesinde
çok farklı ve Progressive dinleyicisinin bilmesi şart olan başka kimlikleir vardır.
Wilson bir self-taught prodüktördür.Müziği ticari kaygıdan sıyırma
derdi onu bu yöne itmiştir.Ve bu gün Progressive müziği icra eden
hemen hemen her insan ona danışmadan tabiri yerindeyse bi şey yapmaz..
Mesela Opeth e taparız di mi?Peki Opeth i Opeth yapan adam kimdir?
Cevap veriyorum:Steven Wilson!!!Blackwater park albümünden başlayarak Opeth in 5 efsanevi albümün prodüktörlüğünü yapmış
adma Steven dır..
Opeth le Wilson ın karşılaşması da Mikael in Porcupine Tree nin
müziğine tabiri yerindeyse aşık olmasıyla başlar.
http://youtube.com/watch?v=y69fZ5GdDxI
Yukarıda verdiğim link Mikael in Porcupine hakkında yaptığı 3
bölümlük röportajın birinci kısmı...2 ve 3. kısmı da bulabilirsiniz.
Ama ben kısaca o röportaj hakkında bir özet geçeyim.Mikael
Porcupine ın onun için dünyada en özel ve iyi müz,k yapan
progressive grubu olduğunu söyler.Kendisi büyük ve tapınılan
bir müzisyen olmasına rağmen Porcupine konusundaki çocuksu
ve sıradna bir fanmış gibi heyecanını asla saklayamaz saklamaz.
Cem abi şimdi senin asıl dikkatini çekecek başka bir işinden
bahsedecem Steven ın.Progressive dünyası Steven a danışır
dedim ya.Bunların başında Dream Theater gelir.Her albümden
önce Steven aranır,sound kaygıları dile getirlir.Ve Steven İ
ngiltereden DT için Amerikaya uçar.
Systematic Chaos albümde Repetance ı dinlemişsindir.
O şarkıda konuşanlardna biri Steven dır ve ne der biliyor musun?.
"D T yi asla severek dinleyemedim"...Wilson bir D T
şarkısında bunu itiraf eder ve Progressive müzğin bir
anlamda D T den intikamını alır.Elbette Portnoyla sıkı
dostlardır.Ama müzikal kaygı ve de gerçeklik başka bir durum.
Dream Theater için şöyle der:"Çalınması zor şeyleri
sıralayıp müzik yapmak kolaycılıktır.İyi prodüksiyon,sound
kaygıları ve atmosferik uyuşmayı yakalamak zor solo çalıp
gaz ritmler döşemekten daha sanatsal bir iştir.D T bu konuda
bazen kaygı verici.."
Portnoy ve Kevin Moore ortak projesi O.s.i. ın ilk albümüne
de yardımda bulunmuş ve ve Shut down gibi çok çok güzel
bir şarkıyı çalmış söylmiş ve albüme güzel mi güzel bir tat
ve iz bırakmış insandır yine Wilson...
Artık gelelim son albüme...Son albüm Konseptini Bret Easton Ellis in
2005 te yayınlanmış Luna Park romanından beslemiş.
Henüz Türkçe çevirisi olmayan bu kitabı buldum ve okuyorum..
ama bitirmedim daha...AMa şunu diyebilrim ki kitaptaki
olayların perspektifi değiştirilmiş.Kitapta olaylar babanın
gözünden verilirken albümde çocuğun bakış açısı ele alınmış..
Ve kavramsal olarak tema değişmiş.Yani kitaptaki temel
mesaj Steven ın yeni nesil üzerindeki kaygılarıyla
birlikte tamamen bambaşka bir boyut almış.
Albüm müzikal olarak konseptinin atmosferini çok çok
başarılı bir şekilde yakalamış.Cem abi Fear of a Blank
planet a sen sıkı şarkı demişsin.Ama bence bu tanım
yetersiz.Bu şarkı derdini olgunlukla anlatmayı başarabilmiş
başarılı bir şarkıdır.
Ama albümde 'masterpiece' unvanına değer başka
bir şarkı vardır ki.Bu şarkı Hem Porcupine Tree nin hem
Progressive müziğin bir özeti kabuul ediliyor şimdiden.
Anesthetize...20 dakikalık bir müzik şöleni...ama değerinin
anlaşılması için albümün bütün oalrka en az bir iki ay dinlenmesi gerekiyor.Yani zahmetli iş..
Cem abi..Porcupine için Pink floyd dan bahsetmişim ya..
o sözlerimin hepsini çöpe at..çünkü porcupine tree sadece
ama sadece kendi müziğiyle taçlandırılabilir.İlk dönemleri
psyhchedelic etkileri taşıyor evet ama..Procupine ın o
dönemleri o kadar eskiye dayanır ki (90 ların başı) henüz
Pink FLoyd un büyük ve muhteşem albümü Division Bell
çıkmamıştır bile...
Sonrası da zetan Porcupine ın bambaşka bir müzğie
yelken açtığı dönemdir..
Radiohead-Porcupine konusunda Thom yorke zaten diyeceğini
demiştir.. Thom,Porcupine önünde el pence divan saygı durusunu sergilemiştir.Benzerlik söz konusu değil,ingiliz olmaları
tek benzerlik sanırım..
The mars voltayla Porcupine tek benzerliği ikisinde
Progressive müzik ismiyle anılmaları.Yoksa başka hiç bir
benzerlikleri olmadığı çok bellidir...Zaten The MArs Volta
o kadar kendine has bir müzik yapar ki..O müzik bazen bir
müziği bile benzemez
Onlara da selam olsun bu arada..
Steven ın yine de alternative bir yanı vardır..Bu bazen
Porcupine ın müziğine yansır..ama bunun dışında tamamen
alternatif müzik yaptığı Blackfield diye bir band vardır..
Blazkfield için radiohead e benzer denilebilir.Ama bu
Stevevn müzikal orjinalitesine zerre zarar vermez..
Aksine onu besler...
Cem abi yine konuşturdun beni bu kadar...
..yine
ulaştın amacına...
Son olarka Steven ın yeni uğarışı Anethema nın 2008 de ç
ıkacka albümü için prodüksiyon yapmasıdır..Bu arada Steven ı
Opeth in Windowpane ve Harvest kliplerinde mix aleti b
aşında ve bazen keyboard önündengörebilirsin..
-Bu arada en iyi progressive davulcu ödülünü de
Portnoyun elinden almış kişi Gave Harrison Porcupine ın
davulcusudur...
Progressive kendini tekrar etmeyi affetmez bir müzik.
Kavrayışı bu şekilde sanırım...
susmak bilmiyorum...müziği açmalıyım..