Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Fotoğrafların Diliyle Gündem (2)[Hadi Konuşalım/KADIN]

andante

Üye
Üyelik
11 Ocak 2005
Konular
23
Mesajlar
755
Reaksiyonlar
0
Kadınlar…..

Nasıl tanımlanır ki kadın…..Ya da tanımlamak kolay mı dır? Kaç tane taşıdığı kimlik var acaba? O da ne!? kadın; kadındır, diyen sesleri duyar gibi oluyorum.Şehirlisi, köylüsü, çalışanı çalışmayanıyla hepsinin benzer kimlikleri olan kadınlarımız. Ama taa derine indiğimizde hepsinin kendine özgü dünyasında hep anamız, bacımız, eşimiz, dostumuz,sevgilimiz vs…. miz

Doğru mu bu? Yoksa büyük bir yanılgının içinde miyiz?… Şimdilik bilemiyoruz. Fotoğrafların diliyle dile getireceğiz yine düşüncelerimizi.



















 
Kadın metadır, kadın annedir nerde olursa, kadın öğretmendir her taşıdığı kimlikte, kadın patronda olabilir erkeklere rağmen, kadın tarlada ırgattır, beyaz meleklertirler bazen ve işçidir kadın her zaman her yerde aslında kadın hep işçidir emek verendir hangi kimlik içinde olursa olsun.
 
Nasılda güzel yazmışsın pegasusum söylenecek kelime bulmakta zorlandım bir an için.

Yazdığın satırların gerçekliğine inanmaktayım.Ve öylesine duru ve içtenki satırların...

Bu satırlar olmasa veya buna benzer satırlar, nefes alamayacak kadınlar .

Oysa öylesine güzel bir bütün ki, insanı tanımlayabilmek için; kadın ve erkek eleleliği. Tıpkı bir tangodaki olmazsa olmazın uyumu ve bütünlüğü gibi. Ne biz erkeksiz, ne de sizler kadınsız insan bile değiliz bana göre.

İzleyin sevgili dostlar;

Tango

Ve ben sana inansam da satırlarının gerçekliğine de inanmak istiyorum sevgili dostum. Yazdıklarınla yüzümde tatlı bir gülümseme belirse de içten içe huzursuzum. İnanmadığımdan değil sana, ama öyle şeyler gördü ve duydu ki bu kulaklar, beynimde gidip geliyor binlerce ses ve görüntü.

Onlar böyle değil canımcım. Onlar başka gerçekleri anlatıyor.Bu kadar güzel şeyler yazılabiliyorsa bizler için bir yerde bir yanlış var ya da yalan...

Hadi bunu da izleyin :oops:

Kadın
 
Sanem buraya tango koymakla benim en gizli yaramı kanatmış oldun.

Ben ki tangoya bir danstan çok daha derin anlamlar yüklemişim.

İnsan varoluşunun sembol aktivitesi bellemişim.

Tango gördüğümde insan dediğimiz canlının en üstün estetikte ve tamamlanma halinde belirdiğini düşünmüşüm

Ve bu diyarda bir daha hiç açamayacak olduğuma içten içe yanar dururum.

Tuttun atın beni hüzün çukuruna.

Gel de çık şimdi çıkabilirsen.

Yahu Tango benim hayalimdi.

Hani günün birinde mutlaka öğreneceğim dediğim bir danstı.

Hiç yapmamış olsam bile içimde hep yangınını, heyecanını duyduğum bir dans.

Neden bu kadar çok severim bu dansı.

Belki de kadın ve erkeğin hiçbirinin pasif olmaması, dansı eşit bir baskınlıkla paylaşabilmelerindendir.

İki insanın -bana göre- yapabileceği en estetik dans olduğundan belki.

İnsan varoluşunun bu iki yarısının en güzel akımı.

Ne desem zor anlatmak

Her halükarda içim eridi yine.

Öldüm ben öldüm.

Aşkol sen emi.
 
İlk iki resimde Erkekliğimi hatırladım.
Sonraki resimlerde ise insanlığımı, kadının varlığını.
Kompozisyon bütünlüğü yok gibi.
 
Fuzulim' Alıntı:
İlk iki resimde Erkekliğimi hatırladım.
Sonraki resimlerde ise insanlığımı, kadının varlığını.
Kompozisyon bütünlüğü yok gibi.

Fuzuli zaten bu ilk bölümde kadının kimliğini ortaya çıkarmaya çalıştık. Ve görüyorum ki yaptığın yorumda bunu vermeyi başarmışız. İlk iki fotoğrafta erkekliğini hatırlaryorsan bu kadının dişi kimliğinin anlatıldığı ve verildiği anlamına gelir. Kompozisyon bütünlüğün de kimlikler üzerinden gidersen aradığın kompozisyonu bulursun zaten. Yani biz ilk iki fotoğrafta kadının dişi kimliğini sonrasında anne kimliğini ve çalışan kadın her koşulda kimliklerini vermeye çalıştık fotoğraflarda görüyorum ki vermek istediğimizi yakalamışsın. Yorumunla o kompozisyonun içindesin bir başka değişle. Yani bütünlük kadının tek başına taşıdığı kimliklerin için de Fuzuli. Evet bu noktadan yoruma devam etmeni bekliyoruz... Ha bir de videoları izlemeni öneririmm...
 
Açıkcası yorumlarına hayran oldum fuzulim , burda bazı şeyleri armağan etmek moda oldu, bu da benden sana armağan olsun: :D

Ünlü Meksikalı fotoğrafçı Lopez,

 
Canım pegasusum,

Bu da senin için dostum;



Bir konu ve vermeye çalıştığı anlam bu kadar mı güzel algılanır. Gerçekten de tango bir dans değildir sadece. Portenos adlı liman adamlarının daha iyi bir yaşam için köyden kente gelişleriyle başladı herşey.Küba ya ait neşeli müzikleri Brezilyadan gelen zencilerin ritimleriyle birleştirdiler.Bunlar çalışmak için gelen kişiler olduklarından, yaşama karşı açtılar yani.

Ve bir de kadınsızdılar üstüne üstlük. Argo, küfür karışımı bir dilleri vardı. Gelen geleneydi o zamanlar o limana. İtalyanlar geldi bir de. Onlarda kendilerine ait müzikleri ve çalgıları birleştirdiler onlarla. Almanlar başka bir şey kattı. Kısacası her bir insan bir şeyler katıyordu yeni oluşan müziğe.

Söyledikleri şarkılar şehir kıyısına onlar için kurulan genelevlerin içine yerleşmeye başladı. Kadın erkek hiç bir ayrım yapmadan dilekleri gibi duygularını, kederlerini, coşkularını bir bedende toparladılar. Bir de baktık ki tango ortaya çıkmış.

Çok edepsiz buldu kentsoylular o zaman bu dansı. Bir ara yasakladılar. Ama insanın doğasında var olan bir olmak güdüsüne karşı koyamadı dünya.

Evet canım tango bir dans değildir. Erkek ve kadının aynı anda bir olma durumudur. Hiçbirinin diğerine bir üsttünlüğü olmadan tek bedende tek vucud olma durumudur.

Sana kötü şeyler hissettirmediğimi umuyorum. İçinde kalan yapmayı arzuladığın şeyi sen cümlelerinle, duygularınla var olan bedeninle yapıyorsun zaten.

Tango insan bedeninin ortaya koyduğu en güzel dans olabilir ama inan bana tango ruhu beyinlerdedir.

Seni seviyorum.
 
ahmet altan demiş kiii :
Bir erkeğin düşünsel yeteneği, estetik birikimleri ne olursa olsun, hayatta durduğu kat, içine doğduğu kattır, tanıdığı ilk kadının, annesinin onu bıraktığı kat.
Giyim zevkinin bulunmadığı bir bahçede doğduysanız, giyim zevkinin gelişmiş olduğu bir bahçeye sizi ancak bir kadın götürür.
Sofraların inceliklerle donatılmadığı bir katta doğduysanız, incelikli sofraların bulunduğu kata sizi götürecek olan da yine bir kadındır.
Birlikte olduğunuz kadın değiştiğinde, değişen yalnızca bir kadın değildir, hayatın neredeyse bütünü değişir.
Bir başka kata, bir başka bahçeye geçersiniz, orada her şey farklıdır. Dinlediğiniz müzik, okuduğunuz kitap, yediğiniz yemek, gittiğiniz yerler, buluştuğunuz arkadaşlar, hatta taktığınız kravat bile değişir.
Bir erkeği hayatın içinde kadınlar gezdirir, hayatın katları arasında kadınlar dolaşır.
Zevkli bir kadına rastlarsanız, zevkiniz.
Bilgili bir kadına rastlarsanız, bilginiz.
Esprili bir kadına rastlarsanız, espriniz.
Zeki bir kadına rastlarsanız, zekanız gelişir.
Yeni huysuzluklar, kaprisler, kavga nedenleri, acılar da öğrenirsiniz.
Hayat kutsal kitaplarda anlatıldığı gibi kat kattır. Kabil’in asma bahçeleri gibi teraslar halinde yükselir. Bir terastan bir terasa sizi kadınlar götürür.
Ve, bugün durduğunuz teras, seyrettiğiniz manzara, yaşadığınız hayat, yanınızdaki kadının terası, manzarası, hayatıdır.
Hayatın hangi katında durduğunuzu, yanınızdaki kadının durduğu kat belirler.
Hayatınız, seçtiğiniz kadındır.
Bir kadın değil, bir hayat seçersiniz çünkü...

..ve bu anlatıma ekleyecek fazla bi sözü olmayan bayke der kiiii:

kadınsız bi dünya heralde alkolsüz bira gibi bi şey olurdu...
içiyon içiyon bi numara yok..!
kadınsız dünya..
yaşa yaşa bi anlamı yok.
ot gibi..
 












Tüm kadın hakları savunucuları kadının bir meta olarak kullanılmasının yanlışlığını savunur durur kendimi bildiğimden beri.Erkeklerimizde zaman zaman bu davranışın yanlışlığına katılsa bile çıplak bir kadın fotoğrafı gördüklerinde erkekliklerini hatırlayıverirler. Bunları son derece normal ve olması gereken olgular olarak ele alıyorum açıkcası.

Erkek olalım yada kadın olalım çıplaklığımız doğallığımızdır.Ama benim için kadının meta olarak kullanıldığı yer sadece çıplaklığı değildir. Bu çok basit bir yaklaşım olur genelde.

Bizler her halimizle genelde bir meta olarak kullanılırız. Anneliğimiz de kullanılır bir meta olarak, işlerimiz de kullanılır meta olarak ....

Her yerde kadın kimliği bir meta olarak kullanılır açıkcası. Benim için daha önemlisi kadının gerçek gücünün kadınlar tarafından bile farkında olunmamasıdır. Çektiği onca acıya ve ızdıraba direnen kadın ayakta kalmışlığını güç gibi algılar genelde.

Asıl gücümüz ister anne olalım ister sevgili olalım ,sığınılacak güvenli bir liman olmamızdır. Bu gücümüzdendir hiç ummadığımız bir anda korktuğumuzda yada irkildiğimizde kullandığımız " anne " sözcüğü....
 












Bakınca bu fotoğraflara diyorum ki insanlara; erkeklere erkekliğini hatırlatan bu gözler kapansın görmesin kadının kimliğini meta olarak gören bu gözler. Kadına utanç maskesi takmasın yine bu gözler bir gardiyan gibi başında beklemesin o bedenin ve bir güle benzetip gülü parçaladığı gibi rüzgar erkekte kadınının rüzgarı olup onu paramparça etmesin. Sanatçının gördüğü düş gibi bende erkeklerin kadına yüklediği meta kimliğini düş olarak görmek istiyorum. Umarım bir gün kadın bu kimliğinden kurtulur bir düş olarak kalır gerilerde bu kimlik. Ama o kadar zor ki hala erkekliğini hatırlatan kadının bu kimliğinin yıkılması çok zorrrr...
 
Re: [Hadi Konuşalım/KADIN] Fotoğrafların Diliyle Gündem (2)

Oya Tekin' Alıntı:
Bakınca bu fotoğraflara diyorum ki insanlara; erkeklere erkekliğini hatırlatan bu gözler kapansın görmesin kadının kimliğini meta olarak gören bu gözler. Kadına utanç maskesi takmasın yine bu gözler bir gardiyan gibi başında beklemesin o bedenin ve bir güle benzetip gülü parçaladığı gibi rüzgar erkekte kadınının rüzgarı olup onu paramparça etmesin. Sanatçının gördüğü düş gibi bende erkeklerin kadına yüklediği meta kimliğini düş olarak görmek istiyorum. Umarım bir gün kadın bu kimliğinden kurtulur bir düş olarak kalır gerilerde bu kimlik. Ama o kadar zor ki hala erkekliğini hatırlatan kadının bu kimliğinin yıkılması çok zorrrr...
Evet çok zor görünüyor.
Şu modacılar, kuaförler yokmu?
Sarıyorlar beze, çaputa,
Süsleyip bezetip yanı karaları,
Bırakıp sokaklara,
Salıyorlar canımıza. :D
 
Oya Tekin' Alıntı:


Bakınca bu fotoğraflara diyorum ki insanlara; erkeklere erkekliğini hatırlatan bu gözler kapansın görmesin kadının kimliğini meta olarak gören bu gözler. Kadına utanç maskesi takmasın yine bu gözler bir gardiyan gibi başında beklemesin o bedenin ve bir güle benzetip gülü parçaladığı gibi rüzgar erkekte kadınının rüzgarı olup onu paramparça etmesin. Sanatçının gördüğü düş gibi bende erkeklerin kadına yüklediği meta kimliğini düş olarak görmek istiyorum. Umarım bir gün kadın bu kimliğinden kurtulur bir düş olarak kalır gerilerde bu kimlik. Ama o kadar zor ki hala erkekliğini hatırlatan kadının bu kimliğinin yıkılması çok zorrrr...

Resimden de sezilebileceği gibi asıl sorun şu ki birçok arkadaş çağdaşlaşmayla yozlaşmayı birbirine karıştırıyor. :)

Erkeğin ve kadının yaradılışını reddederek işe başlamamak gerek. Yine unutmamak gerek ki metalaştırmak yalnızca kadına değil erkeğe de ait bir kavram. Kavram ortaya çıktığı anda metalaştırılan her kadına karşılık metalaştırılan bir de erkek olacaktır. Kadının metalaştırılmasında kadına ağır gelen yükler olduğu gibi erkeğin metalaştırılmasında da erkeğe ağır gelen yükler var.

Ancak metalaştırılma kavramında daha çok karşı çıkılan şey kadının cinsel kimliği. Ya da bir başka deyişle kadınlığı. Belki biraz uç bir soru olacak ama sana kadın gözüyle bakmayan bir erkekle beraber olmak ister misin? Yani çağdaşlaşmayla yozlaşma arasındaki farkı iyi belirlemek gerek. Ve bu farkı belirlerken de kadının yapısı ile erkeğin yapısı arasında da doğru dengeyi kurmak gerek. Eğer sadece kadının isteklerinden yola çıkarsan bu sefer de erkeği ayırımcılığa uğratmış olursun. Zira doğal olan ikisinin beraberliği.

Yani kısaca belirlenmesi gereken şey metalaştırma kavramı nerede başlıyor, bu tek taraflı mı ve bunda kadınların onayı hatta isteği yok mu?

Not: andante, kadına anne kimliğinin yüklenmesi metalaştırma değil mi? :)
 
Atlamışsın neptünnnnnnnnnnnn :D

Erkek olalım yada kadın olalım çıplaklığımız doğallığımızdır.Ama benim için kadının meta olarak kullanıldığı yer sadece çıplaklığı değildir. Bu çok basit bir yaklaşım olur genelde.

Bizler her halimizle genelde bir meta olarak kullanılırız. Anneliğimiz de kullanılır bir meta olarak, işlerimiz de kullanılır meta olarak ....

Sen çok yaşa emi!!!
 
Kuaförlere suçu atıp kurtulduk yani bu da güzel. Tarihten bu yana kadın metalaştırılmıştır. Kadının meta olarak gören gözler sadece cinsel kimliği ile metalaştırmamıştır ki kadını. Kadına yüklenen anne kimliği, evde sadece yatağa hapsedilmesi, bazı yerlerde sofrada öküzden sonra yer verilmeside kadının meta olarak görülmesinden kaynaklıdır. andantenin de belirttiği gibi. Yani kadın sadece cinselliği ile meta değildir. Ama en çok öne çıkarılan yönlerin başında dişiliği gelir. Hatta son yıllarda müzik parçalarında işlenen iki motif vardır. Birincisi kadının cinsel bir nesne olarak sunulması, ikincisi bireylerin anlık duygularına ve cinsel güdülerine seslenilmesidir. Kadın cinselliğini kullanan ve bireyin anlık duygularına seslenen bu tür müzik parçaları rağbet görmekte ve talep edilmektedir. Ve dahada fazlası yapılan kliplerde de bu ön plana çıkarılmaktadır. Böylece insanların bilinçleri saptırılmakta ve tüketimi tek değer olarak gören sistem bunuda da kitlelere yutturmaktadır. Kadının cinsel bir meta olarak değer bulması ve para getiren bir nesne haline gelmesi için erkekliği her türlü yöntem ve araçla alabildiğine kışkırtarak, kadının cinselliğine talebi fazlasıyla arttırmıştır. Erkeklerin bu konuda talepkar olması kendiliğinden ortaya çıkmamıştır. Bir de doğası gereği sürekli buna hazırdır.Kadının cinsel meta olarak kullanılması bu talebi daha da arttırmış. Talep artınca da kadın cinselliği para getiren bir meta haline gelmiştir. Fahişeliğin dünyanın en eski mesleklerinden biri olması düşünülürse sonuç ortadadır zaten.


Bugün televizyonlarda birçok porno kanal bulunmaktadır. TV'lerin bugün ticari bir araç haline geldiği düşünülürse, bu kanalların sahiplerine kazanç getirdiği için bu kadar çoğaldığı anlaşılır. Şimdi bu kanallara talep var, denilerek bunlar, toplumun ihtiyacını karşılayan işler olarak değerlendirilebilir mi? Hiç kimse bu kanalların cinsellik konusunda eğitsel bir işlev gördüğünü iddia edemez. Şimdi neredeyse kadını her alanda cinsel meta olarak kullanmak moda haline geldi. Önceleri kadın hareketleri reklamlarda kadının cinselliğinin kullanılmasına karşı çıkarlardı. Ne var ki, toplum buna o kadar alıştırılmış ki, karşı çıkan sesler çok cılız olmaktadır. Neredeyse kadının cinselliğinin meta olarak kullanılması normal bir şeymiş gibi algılanmaktadır. İşin kötü olan yanıda zaten bu normalleştirmeden kaynaklanmaktadır. Bu normalleştirme sonucu bunun yanlış olduğunu savunması gereken ve bu konuda hassas davranması beklenen TV'ler ve yayın organları da bu konudaki hassasiyetlerini kaybetmişlerdir. Dünyada herkes böyle yapıyor, bizimkilerin de yapması normaldir, diyerek bakıp geçiliyorlar.

Aslında bir toplumu ve yaşamı tanımak ve belirlemek için kadının yerine bakmak gerekir. Kadının yerinin cinsel meta olduğu bir toplum, herhalde en fazla lanetlenmesi gereken bir karaktere sahiptir. Kadın şiirde, romanda, müzikte yer alabilir. Ama bu yeralış, toplumun kimliğini dejenere etmeyecek bir şekilde olmalıdır. Aksi halde binlerce yıldır kadına erkeğin cinsel ihtiyaçlarını karşılayan bir nesne olarak yaklaşan erkek egemenlikli, iktidarcı ve sömürücü sistemin yarattığı zihniyeti kırıp cinsiyet özgürlükçü bir dünya yaratamayız.

Müzik ve sanat yapanlar eğer cinsiyet özgürlükçü, demokratik bir toplum arzuluyorlarsa, kadına doğru bir yaklaşım- ister kadın ister erkek olsun- göstermeleri gerekir. Talep var, para kazanıyoruz, düşüncesiyle kadın cinselliğini her ne biçimde olursa olsun kullanmak, söz konusu kişileri toplumsal ahlakı bitiren ve kadını metalaştıran sistemin suç ortağı haline getirir. Bu tür müzikler bırakalım aşk ve sevgiyi anlamlı hale getiren değerler üretmesi, tersine bu değerleri tümden bitiren ve erkeğin cinsellik hoyratlığında kadını aşağılayan bir zihniyet ve kadın-erkek ilişkisi üretmektedir. Yanlız sadece müzikler değil bu kimlikle para kazanmayı hedef edinen tüm düşünceler. Tabii bu kimlikten kurtulmak biraz da kadının kendi elindedir. Oda sistemin bu kazançlı pastasından pay almasının kendine getirdiği zararlı duruşun farkına varırsa eğer bu kimlikten kurtulabilir diye düşünüyorummm.

Yani senin söylediğin gibi kuaförlerin suçu yok Fuzuli. Ha bu yazım senin yorumuna istinaden yazılmamıştır Fotoğraflarda ki anlatımların altını çizmek adına genel bir yorumdur. Üstüne alma ama doğru çıkar emi Fuzuliii.
 
Birkaç soru daha sorabilir miyim? :)

Oya Tekin' Alıntı:
Talep artınca da kadın cinselliği para getiren bir meta haline gelmiştir. Fahişeliğin dünyanın en eski mesleklerinden biri olması düşünülürse sonuç ortadadır zaten.

Bu biraz çelişkili gibi. Demek ki kapitalizm ile ortaya çıkan bir süreçten bahsetmek çok doğru olmayabilir.

Oya Tekin' Alıntı:
Hiç kimse bu kanalların cinsellik konusunda eğitsel bir işlev gördüğünü iddia edemez.

Neden amaç sadece eğitim olsun ki? Eğlence bir gereksinim değil mi? Bir sürü eğlence programı da var. Bunların eğitsel olup olmamasından kimse bahsetmiyor. Eleştirilenler düzeysiz olanlar. Düzeyli pornografiye onay verebilir miyiz o zaman? Ya da pornografinin yasak olduğu toplumları yüceltebilir miyiz?
Ama kadının yerinin daha yüksekte olduğu batılı toplumların çoğunda söylediğin tür pornografik metalaştırma doğulu toplumlardan çok daha fazla. Ayrıca doğulu toplumlarda kadın ahlak ya da inanç odaklı metalaştırmaya uğramıyor mu? Korumaya çalıştığın toplumsal ahlak kadının bu durumundan sorumlu değil mi?


Oya Tekin' Alıntı:
Müzik ve sanat yapanlar eğer cinsiyet özgürlükçü, demokratik bir toplum arzuluyorlarsa, kadına doğru bir yaklaşım- ister kadın ister erkek olsun- göstermeleri gerekir.

Bu doğruyu kim belirleyecek? Ya doğru olan onlara göre buysa?

Oya Tekin' Alıntı:
Aksi halde binlerce yıldır kadına erkeğin cinsel ihtiyaçlarını karşılayan bir nesne olarak yaklaşan erkek egemenlikli, iktidarcı ve sömürücü sistemin yarattığı zihniyeti kırıp cinsiyet özgürlükçü bir dünya yaratamayız.

Terliksi hayvan gibi bölünerek üreyebilen insanların olduğu bir toplumda bu gerçekleşebilir ancak. Ama sömürü tarafından çok da emin olmamak gerek. Porno filmler aracılığı ile asıl sömürülenler neden erkekler olmasın? Belki de oynayan kadınlar ve film şirketleri beraberce cinselliği kullanarak erkekleri sömürüyorlardır. :) Peki bir kadının evleneceği erkekte iyi bir iş veya gelir araması cinsel sömürü değil mi? Kadınlığını kullanıp erkeği sömürüyor olmuyor mu o zaman? Bu aslında erkeğin metalaştırılması değil mi?


Peki erkeğin çalışmasından geçtim insanın çalışması bir tür metalaştırma değil mi? Metalaştırma nedir o zaman? Sömürü mü? Bir kadın -diyelim ki- Fransa'da porno filimde oynadığında sömürülüyor mu? Yani bir komedi filminde oynayan kadın el üstünde tutulup porno filmde oynayanları hücrelerde karın tokluğuna besleyip de mi çalıştırıyorlar?

Aslında işin doğrusu şu ki metalaştırılan kadının metalaştırılmama seçeneği varsa bu - bu topikte söz edilen şekilde - bir metalaştırma değildir. Yani ponografik bir filmde oynayan kadının oynamama seçeneği varsa bu kadının metalaştırılması değil tam tersine söylediğin şekilde kadının özgürlüğüdür. Ama kadının toplumsal ahlakın dışına çıkma seçeneği yoksa; evlenene kadar başı önünde ahlaklı bir yaşam sürme, sonra da evinin kadını olup kocasının ihtiyaçlarını karşılama, çocuk doğurma, ev işi yapma vs gibi zorunlulukları varsa asıl bu kadının metalaştırılmasıdır. :) :)

Selamlar. :)
 
Bence,

Dünyanın en güzel metası kadındır.

:D

...............
 
Tabiki sorabilirsin Neptün zaten sormuşsun bile. :wink: Söylemek istediklerini anlıyorum neptün. Haklı yanların olmadığını söyleyemem. Örneğin ev kadını olarak metalaşması yine atlamışsın bunu zaten belirttim bende, aynı anne olarak metalaşmasını belirttiğim gibi. Ama hepsinin önüne cinsel metalaşması geçiyor. Yani cinsel kimliği dişiliği. Erkeğin sömürüldüğünü söylüyorsun ben zaten bunu en son cümlelerimde dile getirdim. Kandının dişiliği ön plana çıkarılarak kadın sömürüldüğü gibi erkekte sömürülüyor. Erkek doğasında var olan dürtüsü kışkırtılarak.

Bazı cümlelerimden alıntı yapmışsın ben de yapayım. Zaten ilk yazını girdiğinde görmemiştim yazını aynı anda yazdık sanırım bu yüzden sormak istediklerim de olacak ilk yazında ki yorumlarla ilgili şimdi bana yönelttiğin sorularla başlayayım.

Oya Tekin demiş ki:

Talep artınca da kadın cinselliği para getiren bir meta haline gelmiştir. Fahişeliğin dünyanın en eski mesleklerinden biri olması düşünülürse sonuç ortadadır zaten.

Neptün demiş ki;

Bu biraz çelişkili gibi. Demek ki kapitalizm ile ortaya çıkan bir süreçten bahsetmek çok doğru olmayabilir.

Ben kadının meta olarak kullanıldığını kapitalizme bağlamadım zaten ama bu sistem içinde yükelişini gösterdi bugün ki şekliyle daha ön planda kadının dişiliği bunun da nedenlerini kendi düşüncelerim içerisinde ilk cümlelerimde açıkladım.

Oya Tekin demiş ki:

Hiç kimse bu kanalların cinsellik konusunda eğitsel bir işlev gördüğünü iddia edemez.

Neptün demiş ki;

Neden amaç sadece eğitim olsun ki? Eğlence bir gereksinim değil mi? Bir sürü eğlence programı da var. Bunların eğitsel olup olmamasından kimse bahsetmiyor. Eleştirilenler düzeysiz olanlar. Düzeyli pornografiye onay verebilir miyiz o zaman? Ya da pornografinin yasak olduğu toplumları yüceltebilir miyiz?

Ama kadının yerinin daha yüksekte olduğu batılı toplumların çoğunda söylediğin tür pornografik metalaştırma doğulu toplumlardan çok daha fazla. Ayrıca doğulu toplumlarda kadın ahlak ya da inanç odaklı metalaştırmaya uğramıyor mu? Korumaya çalıştığın toplumsal ahlak kadının bu durumundan sorumlu değil mi?

Eğlence programlarına da karşı değilim ama kara kutunun eğitici özelliği olması gerektiğini savunmaktayım. Yaşınız yeter mi bilmem ama tek kanallı dönemlerde yasaklara her ne kadar karşı olsam da toplumun yararına ise bu yasaklar aynı zamanda olmalıdır diyenlerdenim. Bizlerde eğlence programları izlerdik ama kadın çıplak değildi popo kelimesi söylendiğinde bugün RTÜK yasak uyguluyorken her gün kadın poposu gösterildiği halde yasak uygulamıyor. Buna seyirci kalıyor kelimenin kendisi yasak iken aslı en görsel şekliyle karşımızda ve en eğitsel haliyle. Poponuzu güzelleştirin der gibi. Sanırım eğlence de eğitsellik yada programlarda eğitsellik neden gerekli anlatabilmişimdir. Batılı toplumlara gelince ben batılı yada doğulu ayrımı yapmadım. Yani onların kadına daha çok değer verdiğini söyleyen hiçbir cümlem yok. Biz kopya bir toplumuz onlardan aldıklarımızı kendimize yarım yamalak uyarlayarak sunuyoruz. İnançlarla metalaşmasına gelince bunu da atlamışsın Neptün :wink: dini tartışmaya dönmemesi için konuyu kısaca tüm düşünceler diyerek kesip atmıştım. Şimdi sorduğun için onu da söyleyeyim toplumsal ahlakla senin belirttiğin çağdaşlaşmayı karıştırıyoruz biz. Tabi bunu sen söylüyorsun ben değil. Diyorsun ya;

Neptün demiş ki;

Resimden de sezilebileceği gibi asıl sorun şu ki birçok arkadaş çağdaşlaşmayla yozlaşmayı birbirine karıştırıyor

Çağdaşlaşma eğer her şeyin normalleşmesi anlayışıysa bugün ki sonuç ortada. Çağdaşlık adı altında çıplaklık ve birçok şey çok normal, işte sorunda bu zaten. Bu yüzden toplumsal ahlak anlayışının önemini anlamamız gerek.

Ve bu kadının tercihi midir soruna gelince. Bunu da atlamışsın Neptün. :D


Oya Tekin demiş ki;
Tabii bu kimlikten kurtulmak biraz da kadının kendi elindedir. Oda sistemin bu kazançlı pastasından pay almasının kendine getirdiği zararlı duruşun farkına varırsa eğer bu kimlikten kurtulabilir diye düşünüyorummm.

Bugün baya atlayarak gitmişsin arkadaşım umarım bu sefer cevaplarım seni tatmin etmiştir. :D Bundan sonra soracağın sorulara birkaç gün cevap veremeyebilirim sakın yanlış anlama emi biraz yokumda….
:wink:
 
Bu topikte gerçekten atladıklarım oldu. Bugünlerde kafam pek yerinde değil galiba. :)

Bir de telekomun kampanyası bittiği için 1024 kotalıdan 256 sınırsıza geri döndüm dün. Artık bu topik gibi bol resimli sayfaların açılması çok uzun sürdüğünden "dur" butonunu sık kullanmaya başladım. Böylece msjları yarım yamalak okumuşum sanırım. :)

Bazı bölümler için genel bir toparlama olarak düşünün siz de olur mu? :)

Çağdaşlaşma ile yozlaşmanın karıştırılmasını daha farklı yorumlamıştım. Çağdaş insan kimliğini erkeğin yaradılışından uzaklaştırmanın çağdaşlık sayılmayacağını, bunun aslında daha çok bozulma sayılabileceğini söylemek istemiştim. :)
 
Çirkin memeler,
çirkin kadınlar..
çırılçıplak kalmaktan korkmamışlar.
o kadar abartmışsınız ki kadınları ,biseksüel mi olsam diye geçirdim içimden..
kadınların yaptıkları işlerle, kadın kimlğini içiiçe geçirmişsiniz.
Çirkin kadın okadar çok ki..
 
onu bunu bilmem:) bu başlık dünyayı sollar:)
dünyayı dünyamızı sollar...
 
Açıkcası neptün ün ara başlıklarına bende bazı başlıklar katabilirim.

Diyorum ki mesela;

Kadının kullanılması sadece erkeklere özgü bir olgu değildir.

Sevgili Oya televizyon kanallarında kadını kullanları anlatmaya çalışırken kuşkusuz yanlış yapmıyor. Ama kadın programlarını da hatırlamakta yarar var.

Kadın kimliğinin pasifleştirildiği hatta neredeyse yok edildiği programlar kadın sunucularımız ve kadın programcılarımız tarafından yapılmıyor mu?

O programlara konuk olan ünlülerimiz, yada kendileri zaten ünlü olan kadın sunucularımız kadın kimliğini kendileri gibi ucuzlatmıyorlar mı?

İnsanın metalaştırılması cinsiyet ayırt etmez çok iyi bildiğin gibi neptün. İnsanın kadın erkek çocuk çocuk demeden metalaştığı bir zaman diliminde yaşıyoruz.Bunu anlatmıyoruz ki biz burada.

Yani sadece kadın metalaştırılıyor demiyoruz açıkcası. Toplumun ve sistemin insanı nasıl ele aldığını görmezlikten gelenlerden değiliz yanii. Ana başlığımız "kadın " olunca ister istemez kadının metalaştırlmasını vurguluyoruz sadece.

Ben bir ek yaptım şimdi sadece, o da;

Kadını sadece erkekler değil kadınlar da metalaştırıyor diyorum.

Cinsellik kadının en fazla kullanıldığı metalaştırma alanlarından sadece bir tanesidir. Her konu da isteyerek yada istemeyerek kadının fiziksel özelliklerini ön plana çıkartmanın mantıksızlığından söz ediyoruz .Gerek porno olsun gerekse olmasın inan bana kadınlar bu anlamda kendilerine biçilen bu rolü pek fazla sevmiş durumdalar.

Burada değil bir çok yerde, tarihsel süreç içersinde kadının yeri tartışılırken , yaratılış mitosundan yola çıkarak yer altına indirilen kadınların hala yeraltında yaşamayı tercih ettiklerini ve bundan hoşlandıklarını her seferinde söyledim.

Kısacası bu yazı dizisi erkekleri bir şekilde itham etmeyi öne çıkaran feminist bir düşünce yapısıyla ortaya çıkmadı.

Bu bir sorundur. Durum gittikçe de vahimleşmektedir, hem erkek hemde kadınlar için. Ama en çok ta kadınlar için :D . Ne kadarının farkındayız? Bunu anlamaya çalışıyoruz.

Daha sonra eklenecek fotoğraflar bence çok daha sarsıcı olacak. Kadınlar için de erkekler için de...
 
Durun hemen bir iki eleştiriyle başlayayım söze :lol:

İLAYDA demişki.

o yüzden kadın tarlalarda işçi kalır.başka mekanlarda çiçek...
hele akıllıysa zaten "erkek"tir...

Bakın işte bende bu sözü anlamıyorum hele hele bir bayan tarafından söylenirse hiç anlı yamam ne demek hele akıllıysa zaten erkektir.

Bu söz bir taraftan bütün erkekler akıllıdır manasına geliyor bir taraf tanda kadınların akılsızlığına vurgu yapıyor.

Diğer taraftansa erkek gibi kadın olma bir erdemmiş mesajı veriyor oysa bir erkeğe kadın gibi konuşma ya da Türkçesiyle karı gibi konuşma deseniz bunu bir hakaret olarak algılar ama kadınlarda bu tam tersi gibi algılanıyor erkek gibi kadın olmak sözü eminimki kadınların %90 ı tarafından iltifat olarak algılanıyor bu sizce de tuhaf değilmi? Kadın kadınlığıyla öğünsün erkek erkekliğiyle bu anlamda erkek gibi kadın olmak sözünü iltifat olarak algılayan kadınlarda Altan alta erkeklerin aklına hayranlık duyduklarını da söyleyebiliriz.


Oya Tekin demişki.

Eğlence programlarına da karşı değilim ama kara kutunun eğitici özelliği olması gerektiğini savunmaktayım

Oya hanım televizyonun eğitici özelliği çok tartışılan bir konu hatta televizyon için aptal kutusu dendiğini de duymuşsunuzdur

Televizyonun eğitici özelliği olmalımıdır diye bana sorarsanız elbette olmalıdır derim ama bunu T.V. kanallarından bekleyemeyiz hele hele özel kanallardan hiç bekleyemeyiz cünki bunlar ticari kuruluşlar kamu yararından ziyade kendi yararlarını ön plana alırlar.

Hem Türk halkının eğitici programlardan çok eğlence programlarına meylettiğini sizde biliyorsunuzdur bu durumda reklâmlardan para kazanan T.V. kanallarının halkın isteği doğrultusunda hareket etmeleri ve eğitici değilde eğlence programlarına fazla yer vermesinden T.V kanallarını değil kendimizi suçlamalıyız diye düşünüyorum bilmem haksızmıyım?
 
Çok güzel, çok güzel de bazı bölümleri atlamayın lütfen.

Lütfen birinci sayfadaki 5. mesajımda video olarak görüntülen gerçeklere de bir göz atınız.

Gözden kaçtıysa yazayım. Görsellik bazen çok daha etkili olmasına rağmen akılda yazılar daha çok kalıcı olabiliyor.

1) Dünyadaki işlerin % 66 sı kadınlar tarafından görülüyor. :D

2) Buna karşın dünyadaki toplam gelirin % 10 kadınların :oops:

3) Kadınlar dünyadaki mal varlığının sadece % 1 ine sahip :oops:

4) Yani erkekler dünyadaki toplam gelirin % 90 nına sahipken dünyadaki toplam mal varlığının % 90 ına sahip anlamına geliyor bu.

5) Türkiye deki şehirde yaşayan kadınların % 18 i, Köylerde yaşayan kadınların % 76 sı kocalarından dayak yiyor :oops:

6 )Aile içi suçların % 90 ı kadına karşı işleniyor. :oops:

Şimdi bu gerçekleri görmemezlikten gelip erkek gibi kadın mantığının nerden çıktığını sorgulamayalım. Erkeklerin büyük bir kısmı tarafından böylesine hiç yerine konulan dünyamızda ve ülkemizde kadın kimliğini tanımlayan bazı şeyler ister istemez "erkek " kelimesini içinde barındıracaktır. Doğru olduğundan değil yaniiiii :D

Bir mola verin ve çok güzel bir ses eşliğinde kadınları izleyin derim ben sizlere...

Neden bu gözyaşları?

Sözlerin tamamını anlayamamış olsak bile sadece son cümleyi sizler için açıklayayım;

BENDEN DAHA İYİ DEĞİLSİN
 
Vallahi komiksin neptün!!!!

Sana gerçekten çok gülüyorum. :D

Dünyadaki işlerin demekle ne denildiğini çok iyi anlamış olmana rağmen olayları saptırma konusundaki yeteneğine hayran olmamak olası değil.

Yemezler kardeş....

İyi de birileri gerçekten bu farkı anlayamayabilir. O da beni ilgilendirmiyor açıkcası.Kim nasıl anlarsa anlasın.

Biz eziliyoruz dediğine göre erkesin sende. Öyle olsun be canımcım, yaparız biz ezer geçeriz hiç gözünüzün yaşına bakmadan.Cidden cinsel kimliğinin ne olduğunu sorgulamak aklıma gelmemişti. :D
 
Şimdi ciddi konuya gelelim.

Evet sevgili halil, kopyaladığın sonuç gerçekten ilginç. Şaşırtıcı değil aslına bakarsan. Neden diye sormuşsun....

İşte bu tartışılması gereken çok farklı konuları içinde barındırır ama bir yerden başlamak gerekir.

Dünya geneline baktığımız zaman bizim ülkemize eş değerde belki de çok daha fazla kadınların erkekler tarafından bir çok anlamda şiddete maruz kaldığı bir gerçek.

Gelişmiş ülkelerde olmaması gerekir gibi anlamsız bir düşünceye kapılıyoruz. Doğru bu. Ama gördüğün gibi gerçek bu değil. Dünyadaki gelişmemiş ülkeler çok daha fazla olduğundan bizim ülkemize benzer sonuçları çok rahatlıkla görebiliyoruz.

Ve sanırım gelişmemiş ülkelerde bize benzer bu durumu olgunlukla karşılayabilirken, gelişmiş ülkelerde de sayı bu kadar fazla olmasa da bu şiddetin söz konusu olduğunu görmek bizleri şaşırtabiliyor.

Sanıyoruz ki eğitim almış ve ekonomik anlamda kendini iyi yerlere getirebilmiş kadınlar kendilerini savunabilirler. En azından bu duruma düşmezler.

İnan bana en ilkel kabilelerde kadın çok daha saygın. :D

Hadi çık şimdi işin içinden değil mi?

Hep beraber irdeleyelim o zaman.

Halil güzel bir soruyu vurguluyor.... NEDEN????
 
andante' Alıntı:
Vallahi komiksin neptün!!!!

Heheh, sen bugün yorulmuşsun. Şakaları anlamıyorsun. :)

Ama buna tek taraflı da bakmamak gerek. Daha önce de söylediğim gibi, hatta senin de bazılarını söylediğin gibi toplumsal cinsiyet rolleri iki tarafı da ezebilmekte. Kadınlar da erkeğe de evi geçindirme, erkek işlerini (ne demekse) yerine getirme, dışarı ile olan ilişkileri uygun şekilde halletme, vs gibi görevleri yüklemekte pek beis görmüyorlar.

Kazanılmış haklar yanımızda kalsın, diğerlerini de istiyoruz demek olmaz ki. :) :p



halil-yılmaz' Alıntı:
kadına karşı şiddette Türkiyede köylerle şehir arasında büyük fark var verdiğiniz rakamla bu da normal olarak insanlarda gelişmişlik ile kadına karşı şiddet eşit orantıda ilerliyor gibi bir düşünce oluşturuyor.

Bana tersi gibi geliyor. Ben mi anlamadım?


halil-yılmaz' Alıntı:
Ama dünyaya baktığımızda cok cok gelişmiş toplumlardada aynı uygulamayı görüyüruz bunu nasıl acıklayacağız peki?

Bunu biraz daha açabilir misin? Sence nasıl bir açıklaması olabilir?
 
Yahu neptün!! gerçekten komiksin.

Ben seni anladım tabikii anlamazmıyım, şakanı da kaldırmış durumdayım üstelik, ama yorgunum o ayrı. Ben de diyorum ki sana bu yazdığını aynen yazıldığı gibi algılayabilirler. Vay be asıl erkekler eziliyorrrrrrrrrr.

Bana kalsa kimse ezilmesin arkadaşlar neden birileri ezilsin ki.

Ben halil in demek istediklerini bütünden yola çıkarak yani alıntıladığı yerden, daha düz hale getirdim. Böyle demek istememişte olabilir bilemiyorum, halil açıklar bu durumu.Çünkü gerçekten ara cümlelerde benim yazdığım sonuç çıkmaz. :D

Bu sebeple esas olarak kopyalanan kısmı alırsak daha net sonuçlar çıkartabiliriz.
 
Üst Alt