Yazın sıcak ve sıkışık trafiğinde yazmaya fırsat bulamadığım için herşeyden önce özür dilerim. Aynı zamanda anlatmaya başladığım hikaye kahramanıyla kendi kendime yüzyüze görüşmeyi de beklediğimden biraz uzadı .
Şüpheci kadınımız nihayet sevgilisiyle yüzyüze görüşmüştü. Bir önceki gün onunla evimin balkonunda biralarımızı yudumlarken gelişmeleri dinliyordum .
Hemen girişi yapayım. Herşeye son nokta konulup yollar ayrılmıştı.
Öyle bir hale gelimiştiki şüpheci kadınımız artık işin aslı yani, telefondaki numaranın dışında, olayın akış diliminde yaşadıkları çok daha ağır gelmeye başlamıştı.
Hak veririz yada vermeyiz bu konu da bir şey demiyorum şimdilik, ama süreç içersinde şüpheci kadınımızın kendini sorgulayan,kendisine yabancı bir sürü davranış göstermiş olmasının sıkıntısı daha ağır basıyordu.
Öyle bir hale geldim ki Sanem dedi, kendimden şüphe etmeye bile başladım.Acaba durduğu yerde sorun çıkartan, şımarık birimiyim diye kendi kendimi sorguladım. Olay çok basitti işin ilk başlarında, basit bir cevaptı aslında istediğim, ama bildiğin gibi bu cevap bir türlü gelmiyor ve bir yerde dolaylı olarak suçlanıyordum.
Biliyormusun diye devam etti......İhanet yada kıskançlık rüzgarları değildi dağılmama sebep olan. Evet biriyle çok özel bir görüşme yapılmıştı ve bunu inkar da etmedi bildiğin gibi, ama olması gereken birşeydi bu diye direnmesini hala anlayabilmiş değilim.
Bizlere ihanetin yada aldatmanın çok basit tanımları öğretiliyor. Bu konuyla ilgili belli kalıplar var beynimizde. Ama ihanet öyle sıradan bir şey değil ve bizlere öğrettikleri gibi de bir şey değil. Bir adam yada kadın arasına farklı birinin girmesi, nayır nolamazlarla dolu bir anlayışımız var ihanetle ilgili olarak.
İhanetin aslı nedir?
Beraber olduğun birini ne adına olursa olsun, bir anlık yada bir sürelik bir yere koymak ve onun ona en çok ihtiyacı olduğu anda bu ihtiyacı görmemezlikten gelmek ve bir başkasına hangi konu da olursa olsun kanalize olmak. Ve kanalize olurken diğerine haber vermemek.
İhanetin özünde saygısızlık vardır. Onu görmemek yada hiç yerine koymak vardır. Dedi.
Kesinlikle doğru dedim , çok doğru ve mantıklı bir yaklaşım daha doğrusu tanım. Evet bizler, ihanet dediğimizde bir adamın yada kadının bir başkasıyla cinsel ilişkisini gözümüzün önünde canlandırırız. Ama anladığım kadarıyla senin olayında böyle bir şey yok. Sadece bu süreç içersinde sevdiğin adamın bir başkasıyla ne adına olursa olsun bir muhabbeti söz konusu. Bir çok şeyi içinde barındırırabilir bu konu. Son derece masum da olabilirler. Hatta bu kişi bir erkek arkadaşı da olabilirdi.Burda önemli olan sen huysuzlanmaya başladığında net ve açık olabilmek öncelikle bunu yapmadı bu adam.
İkincisi sen anladığım kadarıyla daha detaylı bir derinliktesin. Yaşandıklarınızı bilmiyorum ama senin ona ihtiyacın olduğu bir anda, sen onun başkalarıyla bir ilişki içinde olmasını kabullenmekte zorlanıyorsun. Biraz bencilce ama haklı bir mantığın vardır kuşkusuz..
Evet dedi. Henüz yeni tanıştık gelişmeleri kesinlikle bilmemene rağmen bu kadar sağduyulu olmanda beni şaşırtıyor dedi.
Şaşırtmamalı. Anlattıkları yaşantımın bir çok zaman diliminden öylesine uyan pencelereler gösteriyordu ki. Parçaları birleştirmek pek zor değildi aslında.
Bunlar geçen sene evlenmeye karar vermişler ama birden bire adamın işlerinin ters yüz olması nedeniyle ertelemek zorunda kalmışlar.
Bana göre ertelemenin bir anlamı yoktu. Sonuçta birbirimize bakabilecek ve geçimimizi sağlayabilecek durumdaydık dedi. Ama erkekler daha mı korkak yaşama karşı diye soruverdi?
Sanmıyorum dedim. Daha korkak değil ama bir şekilde gücü ellerinde tutmayı seviyorlar. Ne adına olursa olsun güç daima ellerinde olmalı. Ekonomik anlamda da.Erkek olmanın mantıklarından bir tanesi bu. Bu sebeple adamı anlamak zor değil.
Ben de anladım zaten dedi. Hiç sorun çıkartmadım. Onun yine eski gücüne kavuşabileceğini zaten biliyordum. Kolay olmayacaktı çünkü ülkedeki ekonomik zorlukları da biliyorum ama dayanabileceğimizden emindim dedi.
Bu süreç içersinde işler pek kolay olmamış. Adam yapmaya çalıştığı şeyleri elde edemediği süre içersinde kendi içine kapanmaya başlamış.
Ve şüpheci kadınımız için sevdiği adamın gün be gün çöküşünü izlemek kolay olmamış tabii.Elimden bir şey gelmiyordu, sadece sabır ve şefkat göstermekten başka dedi.
İşte bu noktada şüpheci kadınımızı anlamak o kadar kolay ki benim için. Bizler erkeklerimize istediğimiz kadar sabır ve şefkat gösterelim , bu zaten bizim doğamızda var, bir erkeğin bunu hazmedebilmesi o kadar kolay olmuyor işte. O salak erkeklik onuru denilen şey , hemen herşeyin yanlış anlaşılmasına kadar vardırabilir herşeyi.
Böyle zamanlarda aaa dersin, beee anlaşılır genelde. Kırılırsın. Bir şeyler yavaş yavaş dağılmaya başlar.İstediğin kadar anlayışlı olduğunu söyle, içinde bir ses seninde duymayı istediğin sözlerle çınlamaya başlar, şefkati sende arzularsın ama ne kendine duyurabilirsin bu sesi ne de karşındakine dedim.
Ve birden bire bir telefon numarasıyla dağılıp gidersin. Dolma anındır o senin. Bir başka zaman diliminde olsan gülüp geçeceğin bir şey senin patlama noktan çoktan olmuştur değil mi diye sordum şüpheci kadınımıza.
Aynen dedi. Aynen böyle oldu işte. Bitirmekle doğrumu yaptım çok emin değilim sadece dedi.
Niye bitirdin dedim?
Sevdiğim için dedi.
İşte dedim çoğu kişinin anlayamayacağı bir şey söyledin.Sevdiğim için diyorsun ya, salak der çoğu kişi sana ama seni anlıyorum.Yaşanmış bir sürü güzel şey var aranızda, onların taze ve canlı kalması lazım, Bir şekilde aptalca bir şey yüzünden yanlış anlaşıldınız, kırdınız döktünüz birbirinizi. Ama yaptıklarınız gerçekti. Bu gerçeklikle koruyabilmek sevgiyi yada koruyamamak.... işte tüm sorun bu.
Koruyamayacağına karar vermiş olmalısın ki , bitti demişsin. Hiç itiraz gelmedi mi adamdan ya dedim.
Hayır dedi. Ne ben blöf yaptım hayatımda ne o?
Farkındamısın dedim hepimiz geleneksel Türk filimlerine öylesine alışığız ki. Adamın çıkıp hayırrrrrrrrr, sensiz olamam demesini burda da bekliyoruz.
Yazık oldu demek geliyor içimden izin verirsen dedim. Gülümsedi.
Neyse dedim her gece sabahlara gebedir.
Biralarımızı yudumlamaya devam etmekten başka bir şey yoktu, en azından şimdilik....