Engelliler hakları için neden eylem yapmıyor?
Sorunun kapsamı çok geniş… Engelli deyince aklımıza ne geliyor? Ben engelliler kavramından işitme, görme, bedensel, zihinsel ve kronik engellileri anlıyorum. Bu engelli kümelerinin her birinin ayrı federasyonları, ayrı dernekleri var. Engelliler, örgütlenme bakımından çok dağınık durumda.
Engellilerle ilgili sanal siteleri, bilinç oluşturmak açısından, kitleleri harekete geçirmek bakımından yararlı buluyorum. Ancak, engelli kümelerinin bir araya gelip örgütleneceği yerler, sivil toplum örgütleri olmalıdır bana göre.
Bu sitede ve başka sitelerde derneklerin işlevlerini yerine getirip getirmeme konusu çok tartışıldı. Ancak, yalnızca uzaktan konuşup pratikte bunları uygulamama gibi bir sorunumuz var. Madem ki, dernekler yetersiz. Madem ki, derneklerden şikayetçiyiz. Öyleyse, biraz da konuşanların ellerini taşın altına koyması gerekmiyor mu? Her birimiz kendi egolarımızı doyurmak adına üç beş kişi bir araya gelip dernek kuruyoruz. Sonra da niye bir araya gelemiyoruz diye dert yanıyoruz. Demek ki, sevgili Baben’in de dediği gibi önce biz olma bilincini geliştirmemiz gerekiyor.
Herkes anayasaya göre eşit. Ama gelin görün ki, pratikte hiç de öyle değil. Bir zamanlar engelliler yasası çıksın diye hepimiz bağırıyorduk. Şimdi o da çıktı. Yasada engellilere yönelik geliştirilen ayrımcılıkla mücadele edileceğinden söz ediliyor. Ayrıca engellileri koruyan, engellilerin sorunlarına çözüm getiren maddeler var. Ama gelin görün ki, yasa uygulanmıyor. Niye? Çünkü, sivil toplum örgütleri baskı kümesi değil. Onlar, sorunları yalnızca bireysel olarak çözmeye çalışıyorlar. Zaten derneklere de üyeler, hep işi düşünce uğruyor. Ya iş istiyor. Ya yardım istiyor. İşini, eşini bulunca bir daha derneğe uğramıyor. Dernek yöneticilerini harekete geçiren tabandır. Engellilerde böyle bir taban yok.
Örneğin, bir kamu kurumunda çalışırken, bu kurumda çalışan engelli arkadaşları 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde çeşitli etkinliklere ve derneğe davet etmeme karşın hiçbir olumlu yanıt alamadım. Ama aynı arkadaşlar, bu kamu kurumu özelleştirilince teker teker işten çıkarılmaya başlayınca dernek neden haklarımızı savunmuyor diyerek sızlanmaya başladılar. Bizler, işin ucu kendimize dokunmadığı zaman umarsız davranıyor, ama kendimize dokunduğu zaman hemen eleştirmeye başlıyoruz. Engellilerin sorunu, bireysel değil toplumsal bir sorundur. İşte bunun ayrımına varmalıyız.
Engellilerin örgütlenmemesinin temelinde bildiğiniz gibi çok nedenleri var. Biz bir kere henüz birey olamamışız. Birey olmak için önce ekonomik bağımsızlığı elde etmek gerek. Oysa, engelliler kümesi içinde okur yazar olmayanların bile oranı çok yüksek. Henüz toplum olarak sözlü kültürden yazılı kültüre geçememişiz. Yine toplum olarak sindirilmiş bir toplumuz. Bırakın haklarımızı savunmayı haklarımız ne olduğunu bile bilmiyoruz. Engelliler, eğitim alamadığı için işe giremiyor, işe giremediği için toplumsal yaşamda yerini alamıyor. Sonra da ailesine bağımlı durumda yaşıyor. Çoğunluğu böyle olan bu kitleyi nasıl harekete geçireceğiz?
Aslında sorun çok büyük. Bugün devlet, kamu kesiminde %4 engelli çalışması gerekirken kendisi yasaya uymuyor. Özel kurumlar ise, ya engelli istihdam etmiyor. Ya da yalnızca sigortasını ödeyerek çalışıyor gibi gösteriyor. Ya da işe gitmeden asgari ücret veriyor engelliye. Bu ne biçim ikiyüzlülük? Peki, bunda hiç engellilerin sorumluluğu yok mu? Niçin işe gitmeden ücret alıyorlar? Devlet neden özel kurumları denetlemiyor? Özel kurumların yöneticileri neden engelli çalıştırmak istemiyorlar? Böyle bir zihniyeti anlamakta güçlük çekiyorum. Toplumun engellilere yönelik bakış açısını nasıl değiştireceğiz? Bu da bir sorun.
Neden partilerin tüzüklerinde engelli kotası yok? Yalnızca sivil toplum örgütlerinde örgütlenmekle iş bitmiyor. Engelliler aktif olarak siyasetin içinde olmalı… Ama orada da fırsat eşitliği verilmiyor engellilere… Eğer, bugün yasalar uygulanmıyorsa ya da engelliler eğitim alamıyorsa, işe giremiyorsa, dışarı çıkamıyorsa, bunun böyle olmasında engellilerin siyasetin içinde olmamasıdır nedeni.
Yalnızca sokağa çıkıp biz haklarımızı istiyoruz demekle iş bitmiyor. O da bir şeye yaramıyor ya! Neyse! Çünkü, zaten burjuva demokrasilerinde sivil toplum örgütlerinin işlevi bir çeşit siboptur. Sokakta bağırır, çağırır, rahatlarsınız. Sonra da bir iş yaptım zannedip eve gelip rahatça koltuğunuza oturursunuz. İşte o kadar…