Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Mustafa Cilasun

Yoluna güller döksem, derdi gamını ben çeksem…

Gönlüme düşendi
Bir umut şevkiyle dile gelen muhabbetti
Hak rızasına hasredilen bir samimiyetten ilzam olan hürmetti
Fedakâr olabilmek, samimiyetin hazzıyla hizmete amade bulunmak faziletti
Söylekim yüreğine doğan, hicran damlalarıyla yorulan, bir dostluktan imtina edecekti

Oysa hiç tanımam
Kelimelerin marifetiyle kal eyleyip, yazdık
Göçüp gitmeden, kabre girmeden, kefene bürünmeden arzuladık
Nihayetinde bir ömür yaşamıştık, bazen hazan vebazen de zemheriyi imzaladık
Ve fakat asla asi olmadık, vefasızlık adına bir an bile nankörlük yapmadık, sadıktık

Hilkat olarak mazlumduk
Yaşadığımız şartlar, sahipsizlik ne yazar
Boynu bükük, nazar eden ve fakat isteyemeyen bir canı gamdık
Sevgiye çok susamıştık, hamiyete aç kalmıştık, marifete ne kadar uzaktık
Sosyal şartlar, çaresiz umutlar, bilinçsiz soluklar, nefsi zorbalık semtinde yaşadık

Gülebilmek için çok zorlandık
Her yanımızda bir kaygı taşıdık, evet, çok dışlandık
Varlık ve servet sahipleri tarafından mahkûm eden gözlerle tanıştık
Şımartılmış çocukları, nazından geçilmeyen edaları, can sıkan davranışa alıştık
Bir lokma ekmek, iki çeşit yemek, çay içebilmek, zeytini dörde bölmeden yemek telaştı

Artık nefesin sonları başladı
Tende takat azaldı, acıyan gözler ne büyük cefaydı
Gözyaşları tutulmazdı, demek ki sinirler boşaldı, suskun yer nerede vardı
Kimseler görmesin istiyorum, Rabbime büyük bir umutla sığınıyorum ve ağlıyorum
El açıyorum, her zaman olduğu gibi yine yanımdasın biliyorum, senden başka kimim var diyorum

Ey sevgi ve muhabbetini esirgemeyen
Hali perişanlığımı bilmesine rağmen, himmette bulunan
Nadanlığıma hiç bakmayan, sanki bir arif sezgisiyle taltifler yapıp,taçlandıran
Her iki dünyada aziz olasın, can yoldaşım olarak dilerim unutmazsın, niyazında anarsın
Bu bizar ve bedbin halimin bir lahzada huzura kavuşması için çabalarsın ve sinende saklarsın

Mustafa CİLASUN
 
Hasretin ruhi olmalı, kalbin sevdasıyla yanmalı…

Kalpte tezat bulunmamalı
Akide dirliği ve birliği muhkemce sağlanmalı
Akıl bilgiden uzak durmalı, yoksa ilk “oku” emri nasıl anlaşılmalı
Durağan olan, pasif kılınan akıl ve vicdan ruh ve kalp şevkin azmini nasıl kuşanmalı

Ruh yaratılırken ne vardı
Nefisler zaten ihtar edilen sanıklardı, imtihan ardı
Sıratı müstakim üzere bulunmak kimler için şarttı, başka tarik var mıydı?
Bilen, akleden ibreti gaye edinen, her ayetten dersini ikmal eden, kul olmak maksattı

Hakkı tespit eden, batılı reddeden
İnsanlık adına hizmete ve hikmete ram olmasını bilen
İlimve irfanını yalnızca Hak rızasına tahsis eden, nefsini öncelemeyen
Hiç olabilmenin edebiyle rızkını temin eden, her varlıkta O’na teslimiyeti hasreden

Zalimin zulmüne, fasık’ın fısk’ına
Her türlü şer ve desiselerin ortak paydası olan tuğyana
Allahın hükümleri dışında olmak üzere, hüküm ihdas eden, cebreden Tağut’a
Dünyevileşmek furyasına, paganlık yaftasına, şerikler ihdas eden alalanmış maksada

Yoldan çıkartmak için çabalayana
Haram ve nevilerine karşı bağışıklık kazanmış insanlara
Her türlü edepsizliğini meşrulaştırmak için sınır tanımayan kalpazana
Pişkinlik hastalığına tutulmuş yalan ve riyaya, haset üzere yol alan bühtanlara

Tefekkürü mevtten anlamayan cana
Her fırsatta fıs kını zerk eden izansıza, saftiriklik satana
Nefsi hastalığını ve zafiyetlerini hiçe sayan ahmağa, aklını kullanmayana
İradi olmak adına her vakit nefsi tercihlerde bulunana, heva ve heves için çırpınana

Hasreti sorma, firkati anlatma
Aşkve sevdanın ruha hitap eden, bilinci inşa eden narına
Maksuda ram olabilmenin feryadına, sessiz çığlıkların sukut ettiren sadrına
Hiç temas etme, dinler gibi görünse de sıkılganlığını gizlemeye gerek görmez, acınma

Mustafa CİLASUN
 
Hangi zulümden bahsetsem, bu ümmet için ne söylesem…

Beni âdem adanandı
Maksut için muhabbetle anılan canandı
Mayasında sevgi ve aşk vardı, ruhunda ulvi bir nazar hakikattı
Hak ve batıl kul istidadı olanlar için ne kadar yabancıydı, şaşkınlık niye arttı

Varlık ve servet hardı
İnsan ihsan edeni unutunca bahar hazanlaştı
Nefsi aldanmalar başladı, keyfiyetler mevki atladı, ruh bizardı
Kalp hicrana kanan bir ummandı, sığ sular en ağır ezaydı, zekâ sahibi anlamadı

Akıl, Müslümanlara hastır
Zekâ,ecnebiler için vazgeçilmez bir hesaptır
Kul olabilende hem akıl ve hem de zekâ asıl olan hakikat tır
Kiminde akıl, kiminde zekâ bereketli kılınmıştır, izan sahibi için kalbi olmak şarttır

İslam hukuku katle cevaz vermez
Canlı bomba olmak isteyenlere de caizdir demez
Sevgi ve muhabbeti imha eden her gayrete meşru et nazarıyla hak görmez
Ecel vakti saatlidir, şahadet en nadide azimettir, kul cennetten ziyade O’nun rızasına taliptir

Her Nefs ölümü tadacaktır
Ölüm,vakte ram olmuş bir hicrandır, yarı aşktır
Şahadet kul için en naif bir makamdır,umutlarım içinde en makbul olanıdır
Yoksa bin asır yaşamış olsan, rızadan o nispette uzaksan, sefayı zillet saymıyorsan girdaptır

Zalim kul için ne kadar yabancıdır
Çile vecefa, sabır ve vefa, aşk ve sevda onun için farktır
Dertte,kederde, çilede, eziyette, zulümde, en yakınıyla muhabbet eden canandır
Yoksa uzlet içinde miskinlik yapmak, sosyal hayattan kopma, rakamsal zikirle kurtuluş aramak hüsrandır

Kâinatın her zemininde
Zulme maruz kalan, şiddet ve işgalle canlarından olan
Varlıkları ve hukukları hiçe sayan her mazlumun yanında ve vicdanında
Yer bulmalıyız,yaratan ve nefese bir vakit bahşeden Rabbimizin rızasıyla nefsimizden arınmalıyız

Mustafa CİLASUN
 
Sormayın, arkamdan vurmayın, yaralamayın…

Artık yorgun düşmüştüm
Azim noktasında yenilmiştim, geriye çekilmiştim
Direnmek adına, hoş görü nazarında, bizarlaşan bir halin meftunuydum
Nereye elimi attımsa, hizmet kervanına büyük bir umutla katıldımsa da usanmıştım

Anlayamadığım bir hastalık vardı
Şeklen Müslüman olmak, ne derler için adanmak kardı
Ne kadar nüfus edinirsen, sabah, akşam davetlere gidersen hatırın sayılırdı
Kapına gelen, yardım bekleyen, yurt yaptıracağım diyen, teberru için kapı aşındıran ihsandı

Ne kadar enteresandı, bir gamdı
İçimde derlediğim figandı, sessiz çığlık adına feryattı
Varlık adına hükme bürünen, etrafında hazır kıta duranlarla öğünen yardı
Tevazuu halinden ne kadar uzaktı, makam arabası en ala markaydı, gerdan sarkıktı

Nerden bulurlar, nasıl inanırlar
Safahat içinde yaşadıkları halde hala çok yakınlar
Evlenecek olanlar, kız arayanlar, erkek adaylar onlar tarafından haktı
Şayet nüfus sahibi bir nefes tarafından tavsiye edilmişse, mesele kuşkusuz tamamdı

Resimler marifetiyle tanınan hak
Görücü usulüne ne kadar fark atar fark, konuşmak yasak
Rıza gösterilecek, anne, baba teslim olarak takdir edecek, iki can sonra konuşacak
Hissiyatmış, nazarmış, empati, sinerji ne kadar tuhaf anlaşılan beyanmış, kalp ısınacakmış

Sevdası olan bir yürek ne yapsın
Hangi kapıyı gönül rızasıyla çalsın, bir umut arasın
İnsan olmak bakımından akıl ve izanını ortaya koyarak hakka ulaşsın
“Sultanım benim için bakıyor” diye teslim olan akıl eiradeye, hangi değerle bağlansın

İnsanlararık fark etmeli
Kültür dinini olarak ikame edilen halden vazgeçmeli
Aklını ve muhakemesini yalnızca hakikat uğruna hasredip, ihsana bürünmeli
Nefsi olan her maslahatı seçecek kadar ehilleşmeli, bilgi ve marifet için azmedip öğrenmeli

Mustafa CİLASUN
 
Gözler çaresiz, yaş iner sessiz sessiz, hal kefensiz…

Umut adına ağlamalıyım
Sami yetin her veçhesiyle yakarmalıyım, haykırmalıyım
Kefensiz bedenleri, umut için cehdedenleri, davasına güvenen nefesleri anmalıyım
Ne kadar takatim kalmışsa, varlık adına bir kıymet varsa, o şeref sahiplerine adamalıyım

Ne kadar miskinlik içindeyim
Zilletin her perdesi var, sahneleniyor kibar kibar
Tilavet edilen ayetlerin yüzü suyu hürmetine bırakma nefsimle baş başa yar
Ne yapsam, tezkiye adına kararlar alsam, zafiyetlerden arınmak için uğraşsam bırakma beni bana yar

Hangi mezalime şahit olsam
Günlerce meydanlara çıkıp sloganlar atsam
Ve bir müddet sonra normal ve hak zannettiğim yaşantıma başlasam
Fanilik adına hiç durmadan adansam, en çok andığım ve dikkate aldığımla haşr olsam akıbetin ne feci yar

Ne dillenen cenneti ve cehennemi
Ne kabri ve ne de berzah olan, haşyet sunan âlemi
Her gün önümüzden göçen nefisleri, bin hüzün içinde yas tutan nefesleri
Üç gün sonra normal seyrine dönen servet emellerini, keyfiyet zadeliğini, nasıl izah edelim

Yaşayan Kur’an olamayınca
İkinci bir doğum olan, kemali yete ulaşamayınca
Gün kararınca, gece başlayınca, düşler uykuda bırakmayınca,çırpındıkça
Her korku ve ürpertinin ayak izlerini dünyada ders alana kadar yaşa, ibretinden uzaklaşma

Ey Rabbim sen bilirsin sen
Ne kadar zafiyet ve nedametim bulunsa da sahibimdin
Aczi yet benim, miskinlik sefil halimin, taklit üzere ömür tüketen benliğim
Aşikârken, ne söyleyebilirim, hangi yüzle el açıp, secdenle kapına gelebilirim, razı olduğun kulun olabilirim

Mustafa CİLASUN
 
Kalbin aklı var, edep içinde atar, vicdan ismettir yar…

Sevdası olmalıdır yüreğin
Gücün, takatin, kuvvetin, bilginin, iradenin,azmin
Aşk, zafiyeti reddeder,illa hakikat ihsanını murat eder, gam nefs için keder
Hangi lahzanın sayfasını açarsan aç,tesadüfü ve rastgeleliği asla içinde bulamazsın

Her an hikmeti mucibince takdirdir
Vakit nasıl bir feyzin şevkiyle zuhurat edendir
Her lahzasında bir hikmeti ilahi vardır, nefesi iradi için kaderdir
Bilgi ve akıl umudun vucubiyetinde ki asliyedir, zan ve önyargı marazı vicdandır

Şek içinde bulunmak ve kanmak
Ömrü vakfettiğin umdeler muvazenesinde yol almak
Heva ve hevesi hissiyatına kapılıp meşru saymak, nefsini öne çıkarmak
Elde ettiğinne varsa, şayet varlığın saydığın servetin aracı oldunsa, sual et haline

Arif, gönül diliyle konuşur
Hak ve hakikat sabrıyla yoğrulmuştur, edep içinde ki kuldur
Muradı ihsandır, ecir ve O’nun rızasına adanmışlıktır, nefsi arınmıştır
Sevdasına meftun olan bir sadıktır,sadakati en müstesna yaşayan ve yaşatanıdır

Soyut bilgiyle hal demlenmez
Aşk ve sevdası olmayan umut netice vermez
Canı, canana feda etmeyen aşığa ümit beslenmez, edep dilenmez
Sevgi ve muhabbet çilenin, cefanın,sabrın, azmin, narın, hayânın ve ihsanın, nefs engelleyemez

Hangi cemiyet ve cemaati ansam
Yoluna ve hizmetine ram olmak için fırsat kollasam
Şahit olduğum maraz ve nefsanîliği hiç dikkate almasam,sabırla yol alsam
Gönlüm bizar oluyor, şevk uzaklaşıyor, sabır zorluyor,edep aranıyor, hassasiyet bekleniyor

Arifin meclisine her nefes gelir
Çünkü onun varlığı, hiçliğe terk edilmiş cevherdir
Hangi pası, demiri, pirinci, metal hurdalığı anarsan narıyla tezkiye edendir
Nefsi ve kalbi tedavi eden rehberdir,Efendimiz, hazreti Muhammet(s.a )Mustafa’nın sıratındandır

Mustafa CİLASUN
 
Nerdesin, hangi nasibin kederisin, umut için ne kadar hazinsin...

Kim bilir nerdesin
Nasıl bir hassasiyetin içindesin
Sanki yıllara sâri hasretsin, firkatin ta kendisisin
Ruhuma hüzün zerk eden kedersin, hicranın derin sularındaki hecemsin

Artık ne söylesem
Elemin çilelerini derlesem
Her lahzada gözyaşlarımla bestelesem, söylesem
Bu hasrete çare olacak mı, baht gülecek mi, söyle umutlar yeşerecekmi?

Korkuyorum anmaktan
Rüyalarda pürtelâş olup, fırlamaktan
Sabahlara denk yâdımda saklamaktan, yalnızlığa sığınmaktan
Hazanın solgun çehresinde umutları yoklamaktan, bahtkitabını okumaktan

Bilmem ki neredesin
Şenmisin, kederin kadrinde hasret misin?
Bin hüzünle dillenen şarkıların bestesi misin, yoksa edebin halinde
Sabrın vadesinde, nasibin bahsinde yıllardır yaşlarını gizleyen suhulet misin?

Ne söylesem, kar etmeyecek
Sessizliğin esrarı çözülmeyecek, yüzüm gülmeyecek
Hüzün yüreğimden silinmeyecek, gelen, gidenden haber sual edilmeyecek
Boyun bükülecek, sabır acısı yüreğime inecek, kalan nefesler ne kadar şevkle erecek

Ölmeden ölmek buymuş demek
Her şeyden vazgeçmek, varlık adına umut beslememek
Her an ölümle müştereklik içinde nefeslenmek, kimi zaman öncelemek
Hevesi heva, arzu kitabını bitirmek, ibret adına sonnefese kadar satırlara dökmek

Ey hak demek, ruhu teslim etmek
Ne kadar gün yüzüne hasret umut kalmışsa toprakta demek
Kabir ne kadar yakın halime, derinliğimden nükseden bir hüzünle içimde
Olsun dert etme halimi, sensizlik içinde viran olan kalbimi, ruhumdan akseden kaderleri

Mustafa CİLASUN
 
Gelme, bir söz söyleme, viran eyleme…
Gelme,
Bir teselli verme,
Gözyaşlarını artık silme…

Yüreğimde ki
Acıyı merak etme
Her gün yalnızlığa iten kederi temaşa etme

Huzuru
Zehreden nedensizliği
Çözmek için bir gayrete girme

Alıp götüren
Hicranıma ses etme,
Yüreğimde ki hüzün vadilerini incitme

Verme,
Bir umutla karşıma dikilme

Ecele
El verdiğini söyleme,
Ölüme gittiğinden bahsetme

Yüreğini
Daha fazla incitme,
Kabuk tutmuş yaramı yeniden zedeleme

Ne
Hasretin adını an,
Ne sevginin farkına şimdi var,
Sevda hassasiyettir yar

Artık
Ne söylesem,
Boyun büküp sabretsem

Yüreğimi
Titreten elemi ruhumla
Götürsem, ümit vermesem

Ölmenin sükûnetini
Yaşarken terennüm etsem,
Uzak diyarlara çekilsem

Hatıralarla
Kalan nefesi tüketsem,
Kahrı tedavi etsem, gönlümü teskin eylesem

Ne gelenin
ve de gidenin gözlerine baksam

İçimde
Sakladığım acımla,
Adım adım toprağımı kazsam

Servilere
Hüzünle baksam,
Tenimi okşayan
Rüzgârın halinden bir anlasam

Ufkun kararan
Çehresinde sabahlayıp, sessizliğin
Efkârında topladığım çıraları yaksam

Hangi nefes
Gelirse yanıma, hiç hayıflanmasam

Yıllara sâri
Sukutumdan kalan
Güfteleri muhabbet içinde anlatsam

İster anlasın,
İsterse anlamasın, yeter ki
İçimde ki yangın biraz olsun rahatlasın

Son dem
Hicranım arınsın,
Ruhum huzura kavuşsun, ölüm
Nefsimi korkutmasın, tebessümle baksın

Mustafa CİLASUN
 
Yüreğimde dinmeyen esintiler…
Bitti,
İçimi titreten,
Sürur zerk eden hicran gitti…

Bir inşirah sahnesiydi
Güneş ışınlarının sessizce içeriye girdiği gibi

Sabahın ilk saatlerinde,
Gülmeyen yüzlerde ısıtan ülfet timsaliydi

Neşe ve muhabbete
Ne kadar hasret kalınmışsa gönül,
Kahredercesine benimsiyordu

Derin bir yakınlık duyuyordu
Sanki ruhi tınıları aynı serencamdan nüksediyordu

Kelam etmek,
Bazen derinliğin kıyılarında gezinmek,
Gülebilmek iyi geliyordu

Sineme
Ömürlük bir hakikat sıcaklığını veriyordu,
Huzur ve muhabbet yaşanıyordu

Bir takım
Mahrem konular vardı
Her nasılsa çekinceler hala zindeliğini koruyordu

Sessizliğin gölgesinde ki izler
Bu gerçeği haykırıyordu, güven yetmiyordu

Yaşanmış
Ve iliklere kadar acısı saklanmış
Mazi sayfası, okunmaması gerekiyordu

Her ne şarta olursa olsun
Yaşanmışlık kalbe ve ruha acı vermişse,
Elem vaat etmişse, acıtıyordu

Artık
Yeni bir sayfa açmanın,
Kalan nefesi sürur sandalına bırakmanın

Yegâne sahiple
Baş başa kalmanın, deryanın ruhuma
Aşina gelen sedasıyla uyumak istiyordum

Göreceğim
Düşler artık rahat bıraksın
Huzuru temin için ne kadar varlığım varsa alsın

Kalbimde
Yeis adına hiçbir iz bırakmasın,
Kaygılar esaret yaşatmasın

Akıl ve izan
Tutuklu kalmasın, çile ve cefa
Zulme dönüşmesin, insan olduğun bilinsin

Kalbe düşen
Bir sevda, ruhu yormasın
Hissiyata yas tutturmasın, bütün zamanı almasın

Sevgi adına müştereklik
Ve saygı sadakatle marifet kazansın

Güven
Ve samimiyeti zedeleyen
Her şüphe taliplilerine ulaşsın, muhabbeti yıkmasın

Mustafa CİLASUN
 
Sizi tebessüm ederken görmek ne büyük şans…

Olsun,
Yeter ki tebessüm olsun
Gülen yürekler muhabbete kansın
Hüzün akşamları yaşamasın, sürur uzaklaşmasın
Hicran gecelerinde yalnızlığın kollarında melülleşmesin
Her anında şevk ve neşe ikramı bulunsun
Kalbinde aşk kitabı yazılsın, sevinç gözyaşları aksın
Mütebessim eda ancak bu kadar
Yakışsın, nefes sadece O’na adansın

Aşk, ne yüce bir hece
Kelimeleri içinde barındıran bilmece
Gönüllerin kitabını yazdıran
Sevdayı anlatan berceste
Nefes vaktine aktığı müddetçe
Ruh ahdine sadık olan bir emanetse
Akıl, bilgi, irade, azim kalp için
En masrafsız hazine, edep hal için zaruretse
Deruni bir hasret için lahzalar içinde buluşalım
Ruhi hassasiyetlerimizi öne çıkartalım,
Ahenksiz ne varsa ve hayâdan uzaksa
Etrafımızda barındırmayalım

Evet, ne yapalım
En iyisi sakin ve sessiz sahilin
Efkârıyla bir akşam muhabbete dalalım
Her gamı ve kederi unutalım, nefes nefes koşalım
Ve bazen de gökyüzüne bakarak
Kumların üzerine uzanıp
Hiç ses çıkartmadan içimizle konuşalım,
Rabbimizin sevdasında buluşalım

Faniliğin latifliğinde işaret taşlarını okuyalım
Nazar ettiğimiz her ayette hakikatin suhuletine uzanalım
Ölümle her zaman arkadaşlık kuralım
Emre tabi olduğunu asla unutmayalım
O’n emretmişse, ruhumuz
Ahdine sadık kalacaktır korkmayalım
Umudun her safhasında azim ve hassasiyetle yakaralım

Bilemiyorum, beklide yordum sizi
Vakitsiz hasrettim düşüncelerimi, şevki emelimi
Peki, kifayet eder sanırım
Ve müsaadelerinizi diliyorum

Kalbinizin sahibine emanet olmanız
Temennisiyle selam eğliyorum
Baki selam ve huzuru kalp içinde
Bulunmanızı Rabbimden niyaz ediyorum
Esenlik ve afiyet dileklerimle
Yesari Asım Arsoy’un bestesi olan
Sen olmasaydın eğer, aşka inanmazdım
Eserini dinlemenizi isterim
Zira bu beste bir umre ziyareti sırasında
Gönlüne düşen aşk adına yazılmıştır

Mustafa CİLASUN
 
Ötelere alıp götüren sualler sevdası… Aziz nefes Sureti İrade kardeşim derki;

Böylesi veciz ifadeler karşısında
Meftun olmamak ne kadar kabil, dil susmuş hal konuşmuş
Kalbi dostluğuna kabul edilmeyi ne çok isterdim

Rahleyi tedrisatında, hali edeple yol almayı
Aşk ve sevdanın közünde yanmayı, O’na adanmayı
Varlığın esaretinden kurtulup, nuruyla buluşmayı

Hayat memat ilişkisinde aldanmamayı
Avuntular furyasından kurtulmayı
Bedenin değil, ruhun inşirahında solmayı

Haşyet hassasiyetiyle mücehhez olmayı
Huzur-u divana dururken kaybolmayı
İbadet ve teatin iştiyakıyla buğulanmayı

Her türlü mecazilikten kurtulmayı
Nefsi pişkinlikten sıyrılmayı
Miskinliği dışlayıp, cehte koşmayı

Aktif akıl ve aktif vicdan sahibi olmayı
Akıl, ilim, irfan, idrak, ihsan dirliğinde yaşamayı öğrenirdim…
Bilmem ki başka bir kelama hacet var mı?

Mustafa CİLASUN
 
Nefesin son demi, hasret rüzgârının dinmeyen kederi…

Nerden başlasam
Yüreğimin dalgalarında kulaç atıp açılsam
İçimse sakladığım çocukluğu
Ortaya çıkartsam ve coşsam
Kanatlanmanın hazzına ulaşsam,
Zirvelerden ibretin sezgisinde buluşsam

Taşı elime alsam
Var gücümle sıkıp, takati zorlasam
Nefes nefes kalmanın kederiyle
Düşünceler sokağına dalsam
Suskun ve kimsesizlik içinde üşüyen
Banklara bakıp, halimin faniliğini ansam

Mazlumun nefesi azizdir
Yaratan adına ona muhabbet beslemek caizdir
Kimsesizlik ne kadar büyük fakirliktir,
Hasret kitabında hecedir
Her cümlenin ve kelimenin en bariz temsilcisidir,
Yürek dağlayan efkârı çiledir

Ne zaman hasreti ansam
Rüzgârın imdadıma yetiştiğine kani olsam
Yârin kokusundan esintiler
Getirdiğine tüm kalbimle inansam
Gözyaşlarımı yine sessizce bıraksam,
Sırrı gamımı kimseye duyurmadan yazsam

Nice okunmayan kitaplar vardır
Yazan mevta adına ne kadar hüzünlü bir dramdır
Kim bilir ne umutlarla yazmıştır,
Halin deminden akseden vicdandır
Her umutta bir murat saklıdır, takdiri
Nasip namütenahi bir zamandır, sevdadır

Aşk, ruhun, kalbin hüsnü hicranıdır
Narıyla besleyen, temizleyen,
Terbiye eden gülistandır
Sevdası ihsandır, kalbi hassasiyettir,
Fedayı nefestir, ecri sadıktır
Hiçlikte vücut bulan rızadır,
Varlığından arınmış sedadır, O’na kul olmak esastır

Mustafa CİLASUN
 
Eller semaya açılırken, gözlerden yaş iner…
Hassasiyet kalbindir
Ruhtan neşet eden ahenktir, takvayı akidedir
İman, ruhi ve bedeni kulluk
Sevdasına adanmışlığın gerekçesidir
İbadet ve teati ruhun ve bedenin
Vazgeçilmeyen ihtiyacı ve ihyası adına O’na sesleniştir

Kul, O’nundur, nurdur
Kemali yet sıfatına nail olmanın farkındadır
Varlığı, hiçlik vasfında ihsandır,
Güç ve kuvveti, azmi ecri sadıktır
Nefsiyle baş eden aklı idraktir, zafiyete
Nazar etmeyen arifi edeptir, halden vazgeçendir

Namaz, tanzimi adaptır
Huzura gelme fırsatı bahşeden ulvi cenahtır
Her şartında edep ve adap,
Hassasiyet ve aczi yet şiarı hakikattir
Hazır olmayan, hata ve yanlışta kastı aşan,
Bilincini tazelemek istemeyen için uzaktır

Beş vakit ezan okunur
Öteler adına hakikati hatırlatan arzı nidadır
Aklı ve idraki olana seslenir,
İnsanlık adına vasfı bulunana el verir
Lahuti musikisi ruha şifa gelir,
Kalbin tellerini titretir,
Hasret ve firkati naif hale getirir

Kul, kalbi olacaktır
Ne kadar sureti varsa o illetten kurtulacaktır
Kalbinin bir Nazar gâh olduğunu
Asla ve kat a unutmayacaktır
Azmi, merakı, akıl ve izanı
O’na hakkıyla kul olabilmek
Gayretiyle sevdasına ulaşacaktır

Aşk deyip geçme
Kalbin ne kadar mümbit hale gelmiştir sual eyle
Dünya adına hiç bir şeyi boş verme,
Her imkânını ihsana hasreyle
Allahın resulü Efendimiz(s.a) için fedayı can
Olan sahabelerin teslimiyetlerini hıfz eyle

Tefrikayı davet eden
Ne varsa, hangi maksada binaen maslahatsa
Gönlüde yer verme, fayda
Mülahazası için nefsine itibar etme
Ümmeti Resulullah en naif ve en zarif millettir,
Onun ümmeti olmak yetmez midir, zaaf gösterme

Mustafa CİLASUN
 
Gülüp geçiyorsun, beklide alay ediyorsun, bilmiyorsun…
Bilmiyorsun
Hiç nazar etmeden geçip gidiyorsun
Halin figanını işitmiyorsun,
Her lahzada hasret tohumu ekiyorsun
Titretiyorsun,
Hassasiyet serencamında bekletiyorsun,
Ümitler için şevk vaat etmiyorsun

Gözler görmüştü
Gönül süruru aşk için ömürden geçerdi
Hale nakşeden sevgiden
Nasıl vazgeçilirdi,
Ukdeleşen sır perdeydi
Gönül söz mü dinlerdi,
Yüreğe işleyen sezgiye bir nebze
Nezaket gösterilmez miydi?

Nerden bilirdim
Demek ki bu sevdaya meftun viraneydim
Yalnızlığın ve sessizliğin üşüten
Sokaklarında yıllardır bekledim
Bir tebessüm edebilmek isterdim,
Muhabbetti özlemin,
Dertleşe bilmekti firkatim

Hayallerim vardı
Bir ömür derlediğim
Ve umut beslediğim sırdı
Anlaşılamamak ne kadar garip gelirdi,
Fark edilememek ne büyük dertti
Her zaman susmak mecburiyetti,
Hiç görememek, izini sürememek eleme yeterdi

Bilmezdim, bilemezdim
Kalbime ihsan edilen
İksirden vazgeçemezdim
Ruhumun ve sezgimin talip olduğu
Bu sevdayı yakıp kül edemezdim
Vazgeçerdim, heves, tutku,
Varlık, sıfat adına neler
Ardımdaysa bırakır, giderdim

Bir heyecan var içimde
Ne kadar nezaketli ve sessiz,
Süruru içinde beklemekte
Nasip neredeyse, kader gülecekse,
Murat alınacaksa, kahır etmek niye
Seven, sevdiğine asla kahredemez,
Perişan olmasını isteyemez,
Hatta buğz edemez

Mustafa CİLASUN
 
Gecenin yalnızlık sahnesinde sessiz bekleyiş!
Nice gönlün umutları tohumken
Nefesin müddetinde tevdi
Edilenle bizzat sorumluyken
Hak ve hakikat adına gerekçeli
Ve vadeli mühletken aldırmazlık niye
Şayet utanmak edepse, ar aşkın ikliminde
Umutları yıkayan sadelikse ölüm bize

Vakıadır sabırla direniş letafeti
Kul ruhi serencamında
Bunun suhuletiyle aşkı dilemeli
Bir hedefin mükellefiyeti yıldırmamalı
Ve asla hali solgunlaştırmamalı
Bahtın toprağına ekilen niyetler muhabbetle
Aşkın umudu olmalı vuslatı anlamalı

Şayet o ezalar bir lanet içinse
Derdi halk eden bilinmedikçe
Ve hatta akıl ötelendikçe
Kalp insanın sıratı müstakimi
Bulmasına kifayet etmez bile, ecir nafile
Hesap akıl içindedir, vuslat idrakin
Güzelliğinde erktir,
Lakin edep ihsanla güzeldir


Beklemek ve aşkı nefeslenmek
Vaktin insicamında gerekçedir,
Kudret sahibiyle ahenktir
Her muvazenesiz nefes şirrettir
Zira hesabi olmak azamet içinde şevktir
Nitelik niye zevkle örtüşendir, kültür
Bir örfü ananedir ve etiktir insan için haslettir

La derken neyi reddediyorsun
İlla’yı nefeslenirken kalbin
Sahibini aşkla tasdik ediyorsun
Ve illaki gülü anıyorsun ve ötelerin
Serinliğinde umutlarla buluşuyorsun
Dirilmek için ruhun tevdi edildiğini biliyorsun,
Bizzat nefsinle bedelleşip gidiyorsun


Peki, neyi bekliyorsun vakitte
Edebin rengârenk güzelliğinde
Ve resmedilen urba bedende
Ölüm vuslat için neyin tınısında
Anlamlaşan hakikatse sen imtina etme
Yaşa ki hayatı hakkıyla anla, mavera
Hedefinden asla sapma, korkuyu da hiç anma

Nice aşklar zevkin idrakindedir
Bu anlamda kalbi soluklar
Sessizliğin meşkinde bir umuttur
Sevdalanmak yanmanın ilk tadımı
Ve hasret muhabbetin yegâne tanımıdır
Hani “haydan geldi, huya gitti” tabiri vardır
Ve fakat ne kadar anlaşıldığı muğlâktır

Oysa o idrak adına bir şahittir
Geldiğin yer belliyse,
Göçeceğin erdemde illaki bir keyfiyettir
Neden göçmeler bir hicranı demdir
Ve hüzünle iç içedir muhabbet nerdedir
Ve teslimiyet bu zaman lâfzîdir, ruh
Zaten kendi âleminde bir hazinedir, öyle bilinir

Beklemek hırstan arî sabırdır
Kalbin sesiyle nefeslenmek,
Hikmetin baharında illa umuttur
Nedamet aklı durdurur, asabiyet
Arızilik olur işte bu vakit aşk nefsi tanımlanır
Ölüm o zaman gerçek anlamından soyutlanır
Ve bir kahır olarak ruha azabı hatırlatır

Peki, öyleyse kim kimi kandırır
Hani hesabi olmak ve aklı
Vicdanın sultasında aklamak sanat
Marifet niye vardı, vasıf insan için kul
Olabilmekte ancak hakiki aşkla bir farktı
Ve vuslatı bu anlamda anmak, mukadderat için
Sadakati kuşanmak fazilete sığınaktı

Mustafa CİLASUN
 
Sen sessizlik içine çekilip gidince...
Nereye baksam
Hangi iklimi solusam
Tefekkür yolculuğunda bulunsam
Gecelerin yorgunluğunda sayıklasam
Arzularımı saklasam, efkârımı anlatsam
Kalbim sayfalarında sancılı ve acıyla bağlantılı

Olmuyor işte
Vakit her neyi söylemişse
Hasretin ritimlerinde hüzün içimde
Hazan halime ikamet edince üşüyorum bende
Ne zaman seni ansam, naifliğini kuşanarak baksam
Muhteşem bir hazzın, zarifliğinle adımsın, çünkü manamsın

Şimdi başım önümde
Boynum özleminle bükülünce
Ne sesim ve ne de nefesim şevkin ikliminde
Edebi güzelliğin aklıma gelince hayıflanıyorum işte
Ne yaptım ve nasıl farkı anlayamadım ağlıyorum fakirliğime
Hasretin muvazenemi tarumar edince, hicranı yaşıyorum halimde

Ne heyecan yaşardım
Hasretinle aşk rıhtımına adımlardım
Doyasıya hayatı kuşanırdım, nereye baksam hazdım
Nazına meftun olan coşkuydum, okuduğum şiirlerde tattın
Sanki damarlarımda akan kandın, süruru halimde yaşatandın
Şimdi içimde bir sıkıntı var, her yanıma kar yağar, hasretin dağlar

İtiraf ediyorum korktum
Yolun sonsuzluğunda solgun yolcuydum
Bazen yolumu kaybettim ve bazen de halimde efkârlı demdin
Açan gülde nağmem, nefesin ziyadesinde çarem, sukutun matem oldu
Merakım yoruldu, meramım soluksuzdu ve yaşadığım aşk içimde kordu
Ne muradım kaldıysa ummana yolcuydu, kalbim sancılara gebe hancıydı

Belki vakti var derken
Ve sabır içinde demlenirken
Sevdayı kalp sahibine dava ederken yine yoksun
Sen ömür yolculuğumda asla unutulmayacak anımsın
Yazdığım satırlarda aranan, aşkın sultasında dağlayan aşkı nazsın
Hiçbir zaman görmesem de, sen sinemde her zaman var olacak bir aşksın

Mustafa CİLASUN
 
Buğulu yürekler, suskun gözler, boynu bükük nefesler ne der…

Üşüten ve titreten zamana
Bir sözüm olmalıydı,
Hiç değilse melalim konuşmalıydı
Ne kadar hicranım varsa, hüzün
Her daim yüreğimde kaim olan acıysa
Sormalıydım, birilerine anlatmalıydım,
Nefesi sahibine vermeden doyasıya haykırmalıydım

Ne gözyaşım diner
Ne yüreğimde ki yara gülmeme ister
Buğulu yürekler, suskun gözler,
Boynu bükük nefesler ne der
Lahzalar içindedir gizler, hikmeti
Bilinmeyen nasipler, umudu solduran vakitler

Şair diyorlar…
Ne kadar sefil olduğumu bilmiyorlar
Nadanlığım aşikârdır, fakat
Himmet ediyor, görmek istemiyorlar
Kalbi hassasiyet ne demektir öğrenmemi,
İbretiyle nefeslenmememi bekliyorlar

Kitap soruyorlar…
Nasıl bir gönül ve izan
Sahipleri ki layık görüyorlar
Ve fakat ne yazarım ve ne de şair
Yüreğine layık olan mükâfatım
Sadece gönlüne düşeni yazmaya çalışan,
Vakit gelip gitmeden paylaşmaktır muradım

Rabbim sahibimdir
Varlığımın ve adanmışlığımın
Yegâne adresidir
Niyazım ve idealim, düşlere giren
Hülyalarım yolunda şehit olmaktır
Hakkıyla beceremediğim kulluk ve ihsana,
Ecir ve yolunda ceht ancak böyle ulaşırım

Artık vaktin sonlarındayım
Uzatmaları yaşayan bir hicranı vicdanım
Tedavi görmüş bir kalbin, son dem
Can çeken melalin hissiyatındayım
Hanif bir kul olmayı başaramadım,
Her ideal ve azminde O’nun rızasına kanamadım

Mustafa CİLASUN
 
Şahadet medarı iftiharı hanif kul can kardeşim Esma…
Biliyorum
Bir kutlu sevdanın adanmışıydın
Öyle eğitim aldın,
Her zaman pür dikkat edaydın
Umutlarına rızayı ilahi için ceht kattın,
Aşkıyla türap olan farktın
O genç yaşına rağmen meydanlara çıktın,
Davamız için hakkı haykırdın, korkmadın

Utanır oldum
Ekranlarda, sosyal medyada görünce
Sevdasına meftun olduğun
Şahadet için can verince, kalbim titredi
Gözlerden yaş ne kadar bereketli indi,
Boğazım düğümlendi, torunum çok içerledi

Can baban nezaretiydi
Gönül verdiğin,
Emanetiyim dediğin ciğerparendi
Ufuk kazandıran, her ecrinde
Rızadan ayrılmayan, fetih kurbanıydı
Bin ömrü olsa, Resulü Ekrem efendimiz (s.a)in
Ümmeti olunca hal başkaydı, aşk vardı

Sevdasına meftundur
Bu davaya gönül veren,
Hidayete erişen onurların
Omurgalı olmaları, emri bil mağ ruftan
Ayrılmamaları, ney hi anil münker için koşmanın
Dur durak bilmeden,
Gece gündüz ayırt etmeden,
Şahadete sevdaları en latif ahdi ekberdi

Sen vardın, süruruydun
Umutlarında vaktini bekleyen bariz bir coşkuydun
Nur oldun, kasten vuruldun,
Mütebessim bir eda ile Rabbimize kavuştun
Âlemi kâinat ağladı, gözlerden kan aktı, babanın
Senin için yazdığı mektup en nadide ibreti davaydı

Sen sevdana kavuştun
Nesillere bir ömür önek olacak çığır açtın
Şahadet yolunda feda olmayı
Ne kadar bariz anlattın, yılmadın
İnsani heves ve arzulardan uzak durdun,
Nefsini tezkiye yolunda onurdun,
Kalbi hassasiyetle taçlandırıldın

Mustafa CİLASUN
 
Evet, yaş gözlerden akıyordu oysaki kalbi ağlıyordu…
İnsandı
Davasına adanmış sabırdı,
Hiç yılmadı
Mavera yolculuğuna çıkmıştı,
İrfan sahiplerine danıştı
Erdem sahibi canlarla tanıştı, istişareyi
Hiç bırakmadı, şairleri seven hissiyattı

Mehmet Akit Ersoy
Sezai Karakoç, Necip Fazıl Kısakürek
Ve birçok ideal sahibi vicdanın,
Gönül adamını şiirlerini okudu
Meydanlarda, kapalı alanlarda
Vicdanlara seslendi, kalplere inşirah zerk etti

Bir babaydı
Efradını medyatik ve magazine bulaştırmadı
Seçkin ve sakin nefesler olarak tanındı,
Edep halinde ki canlardı
Heves ve hamaset için heyecana koşmadı,
Had ve sınırı zorlamadı, sabra kandı

Liderlik vasfı vardı
Evet, doğuştan bahşedilmiş bir şiardı
Önemli olan iyi ve hakkıyla taşımaktı,
Hizmetkâr olmak sevdaydı
Milletin saadet ve huzuru için hak rızasına
Koşmak ve adanmak en kutsal inançtı

Aziz milletin
Teveccühüne mazhar oldu, yılışmadı
Hükümranlık taslamak için
Fırsatlarını kullanmadı, sivil inisiyatife ramdı
Milletin tercihlerine saygı duymayan,
Seçilmişleri darbeyle alı koyan kimlerse acırdı

Hak ve adalet için
Mazlum ve mağdurların
Hakkının teslim ve ikame için
Mesai sınırı tanımadı, hissiyatı canlıydı,
Basireti açıktı, şehzadede razıydı
Esma için gözyaşlarını tutamazken
Ne kadar samimi idi, Milletin vicdanında sevilendi

Mustafa CİLASUN
 
Ey hüzünlü kalbime sürur zerk eden Son Yaprak…

İfade etmeliyim ki
Gönül mayanız çok ne kadar berrak
Fevkalade bereketli bir toprak, ummana susamış merak
Siz böyle temiz bir yüreğe sahip oldukça sakın korkmayın, halinizdedir inşirah

Van’dan sesleniyorsun
Her nasılsa bu sefil halime teveccüh gösteriyorsun
Ailece okuduğunuzu söylüyorsun, bilsen ne kadar onur bahşediyorsun
Aslen ruhi ve kalbi bakımdan yalnız ve kimsesiz bir nefesim, yalnızca sahibimleyim

Bedensel bakımından
Güya çevre ve nüfus sahibiyim
Bilsen nasıl bir derbeder emanetçiyim, okumak vazgeçilmezim
Hüzzam ve hicaz besteleri dinlerim, kabak kemanisinden hicaz taksimini de severim

Sezai Karakoç, Nurullah Genç
Cahit Koytak, Necip fazıl, Mehmet Akif Ersoy
Ve birçok şairin gönlünden düşen Kadreleri tetkik eder, beslenirim
Fikri ve felsefi, edebi ve akaidi eserleri takip etmeyi, bilinci yenilemeyi önemserim

Taklit olan her neyse sevmem
Muhakeme edebilmek ve hasetsen düşleyerek
Düşüne bilmeyi başarmak, tahayyül edebilmeme fırsat veriyor
Lakin her vakit bilgi ve idrak kısırlığı karşıma çıkıyor, bazen zaaflarım baskın geliyor

Diyorsun ki;
”Size önerim vana gelebilme durumunuz varmı?nasıl gelebilinir?özel davet mi gerekir? pek bilgi yok ama kesinlikle van sizi şiirileinizi okumalı,sizi tanımalı..
Üzülerek geç tanıdım. sizi dost yakasında tanıdım ailce takdir ediyoruz harika bir
yazı akışınız var, okurken bıktırmayan, sürekliyici... iyi ki tanıdık.. hayatta geç kalmak yoktur..”

Cevabi olarak;
”Memnun oldum ve özel bir muhabbetim var Van ve sakinlerine.
Epey okurumda var ve hatta Vanasyatur sitesine köşe yazarı yapmışlar, ben normalde köşe yazsızı yazmıyorum fakat onlar sağ olsunlar çalışmalarımdan ekliyorlar.

Gelmeyi arzu ederim ve özellikle siz ve değerli ailenizle tanışmayı dilerdim
Benim böyle kitap fuarı ve ya sergilerine gidebilecek yanım ve kabiliyetim yok. Yazmaktan maksadım, göçüp gitmeden hizmet edebilmek meramıyla gayret etmeye çalışıyorum.

Ne şair ve ne de yazarım, sadece yazan adamın.
Fevkalade kalbime sürur bahşeden zarif katkılarınız için minnet borçluyum.
Anne ve babanız çalışmalarımı okumaya layık gördükleri için mutluyum.
Bende sizleri yakından tanımak isterdim, kalbi dostluk ve mavera yolculuğu adına. En kalbi selamlarımla can kardeşim...

Mustafa CİLASUN
 
Bir lahzada kalbe düşen diriliş senfonisi!

Nice umutlar ekiliyor
Kalbim dirliğinde mütemadiyen
Neler biçiliyor
Ruhumuz el aman diyor
Ve fakat bu hakikati bilsem kimler dinliyor

Geceler ahirden akar
Gündüzler idrak sağanağında
Bestelerini yapar
Gözyaşları kalbin ikliminde,
Sancılar içinde vuslatı bağrında koklar

Hicran kim için yanar
Bahtına küskün olanlar
Kimler için ağıtlar yakar
Aşk maksut için ruhun servilerinde
Aranmak için kimin halini yoklar

Vicdan safiliğinde bir nazar
Vildanlar rey yanlar içinde
Hakikati içinde saklar
Kimler anlamak için merak kavliyle
Ve hilkat nazarıyla hüzne bakar

Ey gelip geçen sakin yolcu
Kimler emaneti
Tevdi edenleri hakkıyla sordu
Bağlar bozuldu, asmalar üzümleri
Sofralara kondu ama ne unutuldu

Kalpler umutla yeksan oldu
Ruhun mümbitliği
Kimlere dert olarak aklandı
Müşfik gönüller hamiyeti kuşanarak,
Himmetini mahzunlara sakladı

Ne söylersen yine durma de
Kalbim pervazlarında
Asla direnmeden geçme
Gönül penceresinde vicdanın
Sesiyle muhabbeti esirgeyerek de gelme

Nefsin galebe çalıyor hisset
İradenle tercihlerin
Muvazenesini de ikmal et
Mağfirete rağbet ederek nitelikten
Feragat etmeden basireti sen hak et

Müfredat aldatan olabilir
Fevkalade desiseler
Kalbin çilesinde zarurettir
Akıl kim için azimet cenahında
Seni bekleyen suhulettir ve ibrete erktir

İmkânlar sana sunulandır
Hakikat ise bizatihi
Kalbinde nizamı bulmaktır
Ruhun özgürlüğü kimseye kul olmadan
Yaratan için divana durmaktır

Aşk bilen için bir sancaktır
Kalp ancak onun
Süruruyla aklaşan cenahtır
Vuslat kimler için saklanan fevkalade
İnşirahtır ve müminler için farktır

Mustafa CİLASUN
 
Umut ağlıyor, sabah olmuyor…
Zihnim durulmuyor
Kalbim titriyor, ruhum serencamında
Bilmem ki neyi bekliyor, her nedense sabah olmuyor

Günler peş peşe sıralı
Dertlerin her birisi pek çok farklı
Gönlüm hicran içinde sağanaklı, sinemde neler saklı

Vasıl olmak için aranmak
Merakın sığınağında zekâyı zorlamak
Gecelerde ötelere uzanmak, hilkatinle barışık olmak

Kanın devranını anlamak
Damarların muazzamlığında neyi bulmak
Yürekten kalbe vasıl olarak, hissiyatı anlamlaştırmak

Muvazene içinde konuşmak
Ahengi solumak, davranış bozukluğunu
Nizam ederek, nefse kemaliyeti sabır içinde anlatmak

Asırların hengâmesinde
Nesillerin sahifesinde, nefesleri bulmak
Zaman için başlangıcın tacını terennüm ederek anmak

Ezelden edede giderken
Uykuyu kat be kat dürerken, düşlerin
Letafetini seyrederken, ahirin işaretlerini hissederken

Sabah ezanı titretirken
Ölüm tefekkürü zihnime tebarüz ederken
Kalbim ürpertiler içinde hasreti derlerken aşk nur iken

Bahşedilen uzuvların
Renklerin güzelliğinde hulule gelen hissiyatın
İradi maslahatın azimetteki vuslatın kanaate uzanmanın

Sevda adına sayfaların
Aşkı oynaş sanmanın bağnazlığında adımların
Adamlıkta feri kalmayan saltanatın, menfaat şarlatanın

Komşusu açken yok yatanın
Neme lazım diyerek hakirliği saçanın
Kula kul olan uşakların varlığında ki sancıların artması

Hasret koklanmaktan öte
Aşk sine-i halden yazmak için bir vesile
Lakin tesiri halk eden, nefesi bahşeden Hakka selam ile

Mustafa CİLASUN

Biten an içinde ki buruk çaresizlik...
Mevsim sonbahardı…
Ağaç dalları yalnızlığa hazırlanıyorlardı.
Zamanı dolan yeşil yapraklar, çaresizlerdi…

Derman buldukları dalları,
Terk etmek zorunda kalıyorlardı.
Kuşlar dahi bu duruma hüzünleniyorlardı,
Dal ve kuş açıktalardı.

Ağacın estetiğini,
Yeşil yapraklar oluşturuyordu.
Yapraklar, adeta ağacın saçları durumundaydı.

Saçsız bir kızı,
Tahayyül edebiliyor musunuz ne acı.
İşte bugün bu ağaç,
Hayatın öznesini muştuluyordu.

Hayat ve memat,
Can ve canan akıp giden bir zaman…
Hayat yaşamaktı, neşeydi,
Tecrübeydi, bir gözlemdi…

Himmetti, hizmetti,
Vefaydı, cefaydı, o bir sevdaydı…
Hayatı yaşarken,
Zorunda kalmadan, yaşamayı bilmektir…

Gülerken, ağlarken, severken,
Terk ederken anlaşılır olmaktır…
Bir ah çekmeden, kimseye
Çektirmeden paylaşmayı bilmektir.

Öncelikle saygıyı bilmektir,
Yoksa asla sayılmayacaktır.
Hoşgörü en büyük hazinemizdir,
Cimrilik rahmet eksikliğidir…

Ön yargı, bir hastalık olarak bilinmelidir,
Aksi takdirde sahibini bitirecektir…
Sevmek,
Hiçbir karşılık beklemeden,
Vermeyi bilmektir…

Aşk, yaşamaktır,
Halin yanmasıdır, nefsin külleşmesidir…
Enaniyet, âdemi beşerin değil,
İblise biat edenlerin işidir…

Hareket ve kuvvetin
Gerçek sahibini bilmek, kul olmaktır…
Kul, Rabbinin bir kölesidir,
Çünkü her şeyin sahibi odur.

Ağacın, dalın, yaprağın
Ve kuşun sahibi de Zül celaldir…
Rahmetin müjdecisi,
Kâinatın efendisi olan Peygamberimiz…

Kur’anı bizzat yaşayarak,
Anlaşılmayanı bırakmamıştı…
Dünya ve nimetlerinin,
Sabah namazının iki rekât sünnetinden…

Daha da önemli bulunamadığını,
Ashabına izah etmişti…
Bunun ne anlama geldiğini,
Teferruatıyla anlatmıştı…

Bir han, ister sahibi veya
Misafiri olman hiç fark etmiyor…
Varlığını ve metaını, Hak rızası adına
Ve insanlık için seferber etmek…

Bu konu da asla bir tereddüde
Düşmemek için, aşkı bilmelisin…
Aşk, Onun yolunda buharlaşmaktır,
Aşk, en büyük Hak rızasıdır…

Aşk, bedenin, tenin dili değil,
Kalbin, ruhun en önemli gıdasıdır…
Her müşkül iş, asan olur, her külfet,
Hakikatte bir nimettir…
Sevda onadır, aşk onadır, can odur,
Yar odur, her şey onda yok olur…

Mustafa CİLASUN
 
Bazen ağlatır, hicran akıtır vakit…
Sen olsun ağlama
Halimin hicranına karaları bağlama
Gözyaşlarının sağanağında sancılar yaşatma anla

Nasıl olsa gidiyorum
Nihayete hazırlığı biçiyorum şevkle
Her ne kadar hüznüm okunsa da sen hiç aldırma

Yaşamak farksa
Sanat olmaktan çıkarılıyorsa
Nitelikten azade olarak solumasa ne hazanım işte

Solgunluklar eşikte
Hissiyatın mor lekeleri içimde
Ruhum feveran etse de kalbim hicrana meyletse de

Her yolculuk
Yorgunluğa hazırlık değildir
Bazen vecd içinde sessizliğin dirliğinde bir ahenktir

Kimliğe inmektir
Hesap edebilmenin fevkidir
Nefesler müddetli, yârin hasreti, namelerde asrileşti

Muhabbet yenileşti
Farklı teraneler zihinlerde yer edindi
Özlem varlığa hasredildi, kelam ekâbir için şevkleşti

İşte o vakit
Çare adına suskunluğa inat
Takatsiz direnişler ne kadar hak, maslahatlar farklı tat

Artık umutlar
Düşlere hasrediliyor ne hazin
Türbeler rengârenk süsleniyor billahi vahim ne haddim

Ön yargı çok peşin
Zanlara rağbet etmek hazin mi hazin
Dışlamak çok yakın, hele birde fakirse işte o zaman bakın

Varlık kapatan
Marazları saklayan duraktır
Bir gün elbet hesabı akıl sahiplerinden haşyetle sorulacaktır

Avadanlık olanlar
Farkında olmadan yağdanlık edenler
Rızkın yegâne sahibini bilmeyen hederler olarak karşılanacaktır


Mustafa CİLASUN
 
Nazarın hüsnü hal içinde olmalı, sevgi barındırmalı…
Hiç ummadığım
Ve unutamadığım an
Sessizliğin derinliklerinden akan
Zamanda halini anlamamam
Serkeşliğimin avuntularıyla ve korkuların
Umutlarıyla seni asla anlayamamam

Gül kendi
İkliminde ulviyete açılır
Bülbül hilkatin bulvarlarında
Şakıyarak anlayana umut dağıtır
Yaprak çaresiz bir gün dalı bırakır
Ve ağaç hazan içinde zamanı sana anlatır

Korkma
Umutlarını buhranla budama
Dirliğin sermayesizde gizlenen birliği
İradeyi tercihinle boğma
Hamaset içinde soluma ve sıra dışı
Kalıplar içinde aklını prangaya asla vurma

Kul hakka
Değil de nefsine amade ise
Zanlar içinde kaybolan badirede
Çürüyen anlamsız bir nefesse
Aşk nefsi ve zevki tenlerin solgunluğunda
Ömür içinde biran murakabe edilirse

Kalbin sayfaları
Dürülerek fersizleşirse
Ruh keldi insicamında takatsizleşerek
Sefihliğe terk edilirse
İnsan, manasıyla anlam kazanan can,
Beşer hüviyetine mahkûm olan çaresizdir

Hürriyet,
Sekilerliğin bariz zaafıdır
Ne kadar varlık ise bir o kadarda
Hesapsız zaman hasımdır
Kul ikliminde insan farklıdır, ahir için saklanan
Muazzamdır lakin kim farkındadır

Selviler
Kömürleşirken ati sunuyorlar
Sağanaklar toprağı bulurken
Bilmem ki kime ne anlatıyorlar
Cesetler aleni olarak teşhir edilirken
Nazar eden can, ancak vah çekilen o zaman

Kime neyin
Kefaletini tevdi ediyor
Yasalar insan kimliğinde yozlaşmalara
Fevkalade kapımı aralıyor
Entrikalar kime nasıl kimlik unsurundaki
Hakikatleri anlatarak maslahatlar sunuyor

Devlet içinde
Var edilen hiddet
Ürpertiler içinde deşifre edilirken
Aydın kimliği çok acizleşiyor
Hükümran kuvvetler alışıla gelen teranelerini
Cahilliğin sayfalarında kayıt düşüyor

Öze dönüş
Gönül için şarttır
Ölüm mutlaka şafaklar için
Hicrani çırpınışların açmazlarıdır
Hak ne için vardır ve hakikat kim için
Anlamlı olan fevkalade seviyeli bir felahtır

Mustafa CİLASUN

Kalp hakikatin erkidir, nefsi nazar değişir…
Dönme…
Sakın bir daha yeltenme
Yeniden bir sayfa açmak için niyetlenme

Anlamadın…
Aşkın hazzıyla kuşanmadın
Nedense mütemadiyen arandın yanmadın

Bilseydin…
Kanaat içindeki sevdayı
Sabrın devranında hasret içinde dolanmayı


Zamana…
Umutlar içinde uzanmayı
Nedametle solumadan hamt ile yol almayı

Ne deyim…
Ben sana neyi göstereyim
Kalbin serencamında fakirliğini mi arz edeyim

Ruhun…
İnsicamında bağnazlığı
Avuntularının harmanında mahkûm mu edeyim

Senindir…
Ten içinde gizlenen nefes
Cazibeler esrarında zevkler kafes, sabırsa enfes

Varlık içinde…
Erdemliğin kemaliyle
Nefsin nizamında ki zarafetiyle sabrı anlayarak

Tevekkel…
Bilinçsizliğinden soyutlanmak
Tercihlerin serencamında vuslat için hep koşmak

Fakirlik…
Varlık yoksunluğu değildir
Hal ikliminde edepten soyutlanarak yaşamaktır

Adabı muaşereti…
Deruhte etmeden konuşmaktır
Nefes almayı marifet sanarak zaaflara bırakmaktır

Her ne dilersen…
Niyetinle hesabın rüknündesin
İradenle muamelata geçmekte serbest olan nefsin

Aşkı anlamadan…
Yanmayı zaaf saymadan
Şekliyete katiyen uzanmadan vefada fedakârsan

İşte o zaman…
Toprağın bereketini anlarsın
Sağanak yağmurlara muhabbetle bakarak ağlarsın

Çiçeklerde…
Umudun renkleriyle coşku yaşarsın
Hakkaniyetle ruhun ikliminde zamana yaslanırsın

An için…
Hazırlanarak anlamlaşırsın
Varlığını yalnızca zevklerine hasretmeden yaşarsın

O vakit…
Aşkın ulviyetine kanarsın
Hizmet için heveslerinden vazgeçerek koklanırsın

Mustafa CİLASUN
 
Halin sessizliğinden nükseden melali dinlerken…

Bizler
Ne kadar diren sekte
Bazen huzursuzluk bekler bizi eşikte

Nedense
Hazırsızlık yakalanırız
Her ne sebepse bilinmeyen dile gelse

Ruhun
Safiliğinde, kalbim
Ürperti içinde nefes nefese hissedince

Hâsılı
Mütemadiyen düşünsek te,
Ya nasip desek te, hüzün yudumlamak

Kısmet
Oluyor işte, hiç rağbet
Etmesek te, sessizliğimize çekilsek te

Düşen
Yaprağı düşünsek te,
O vakit serzeniş başlıyor sukutu halimizde

Yaşamak
Şayet bir sevinçse,
Haz ile filizlenmekse, marazlar rasgeleyse

Metanet
Bizimle, kanat kavlince,
Kalp sahibini hissedince, huzur geliyor işte

Sev sekte
Hak etmek için niyetlensek te
Niyetin safiliği ruhun izlerinde ve kalbinde

Hasretmek
Vefayı bilmiyorsan nafile
Fedakârlığı nefeslenmek Hak rızasında vakise

Neden
Hicran öyleyse, düşünsene
Nefesin renksizse, solgunluk tercihinse oysa

Müddeti
Nefes, ömürde dinmez heves
Bereketi sevinç tasası hüzün öyle değimli sence

Mustafa CİLASUN

Sararan yaprağın hicranı ardır, aşkı şiardır…
Orjinal boyutu icin tiklayin 700x525px and 99KB.

Sonsuzluk
Evet, ona doğru uzanmak
Düşlerinde baharı şevkle koklamak

Hazzın
Nihayetiyle süruru bulmak
Ruhun muvazenesini hazla ile yaşmak

Kalbin
Ritmini anlayarak
Murakabede öylece serinliğe uyanmak

Bir an olsun
Unutmak solgun sayfaları
Zihni karmaşaları ve ahenksiz sevdayı

Toprağa
Düşen has damlaları
Koklamak, belayı hatırlamak ve yaşamak

Toprakta
Çamurlaşmayı yaşamak
Maziyi solumak insanlık onuruna ulaşmak

Mazlum
Nefesi anlamayı başarmak
Hak adına konuşmak, rızayı azimle aramak

Nisa
Kimliğinde ülfetli olan
Şefkati, vesilelerde bularak okumayı anmak

Fideyken
Ana kimliğine sorgulamak
Asliyetini koruyarak hazla naifliği koklamak

Ötelerin
Sevdasını haykıran ney sesi
Onu üfleyenin aşk gailesi dinmeyen çileleri

Hüzzam
Şarkılarda gizlenir
Acemaşiran ve mahur semainin ak olan sesi

Tamburun
Hassasiyeti, udunda bam teli
Suskunluğun sineye akseden serzeniş hanesi

Ne sana
Ve nede yalnızlığa mahkûmun
Biliyorum mücerret ve müstakil olan bir ruhum

Kalpte
Muhafaza ettiğim niyet
En nihayetinde olacaktır benimde son umudum

Nedense
Yoktur bir korkum umutluyum
Cennete düşlerde yolcu değilim sadece bir kulum

Melanetlerin
Sancısı olmazsa bir kalpte
Hazan kimin derdiyse ruhun hası göstersene nerde

Mizan
Mücerretse, hukuk belliyle
Sende kalk bir düşün ve hürriyetin adına bir söyle

Muvazene
Nerede af seni bekliyor bekle
Ütopik ümitlerle, niteliksiz kimliklerle ve her yerde

O vakit
Hassasiyet nerede, mihenk önde
Hak tesliminde, Hakkaniyet emin ellerde düşünsene

Nefs
Muvacehesince
İdrak haznesi teslim olacak iradene ve sana amade

Haşyet eşikte
Merak kuşatacak her vesile
Halis ruhun duyacağı sesle irkilecek aşk muhabbetle

İşte sevda
Burada bir badire aşk ikliminde
Keyfiyet güfteleri çıkacak bir telaş içinde ve hayretle

Sazende nerede,
Sazı kendi derdinde hissetsene işte
Zaman kaldı mı fark etsene, hülyadan kurtulmayı dene

Sanatçı kimliğinde
Hak rızası aranacaktır hani nerede
Rezaletler iblisle, kanaat meleğin kadrinde ve tercihinle


Mustafa CİLASUN
 
Sualler içinde dinmeyen yaşlar, haşyet bir ar…
Artık
Tükenmeye
Yüz tutan bir zamanın arifesinde
Sineden yıllara Direnç göstererek

Halini Muhafaza
Eden gözyaşlarım mecrasındaki
Mevcut metanetini koruyamaz oldu artık

Bir hicran karşısında
Direnci o kadar azaldı ki Saklamak
Zorunda kalıyorum adımladığın kalan izlerini

Ezelin izlerinden
Dem vurulunca naçarlığın
Vehmiyle her yanımı perişanlık kuşatıyor

Ruhun sahibi karşısında
Ne kadar duyarsız kaldığımı her geçen
Süre içinde iliklerimin sızısıyla daha çok anlıyorum

Haşyetin mutlak mübelliği
Arzın her yanına işaretlerini nakşederek
Resmetmişti, hücrelerin hilkati üzerine o yöne meylederken

Gafletim
Sebebiyle avuntular
İçinde önüme sürülen tercihlerimde

Ne kadar
Tahkik yaptığımı düşününce
Çocuklar gibi ağlayasım zuhur ediyor

Efradımın Şaşkın bakışları arasında
Utancım hızla katlanıyor, dirliğime bu kadar
Bigâne kalmanın Bedelini kime sormalıydım

Ruhumu bana bırakmayan şartları
Kimlerden sormalıydım çok zor şartlarda
Dünyaya geldiğimi annem her vakit hikâye eder

Yokluğun hüküm sürdüğü
İklim kulağında ruhi tahkikin ne kadar önemi
Kalıyor ki merak ederim, teslim olduğun umdeler

Ne söyleseler,
Neleri öğütleseler
Uymak zorunluluğunu yaşamaktan başka

Bu kadar ucuz muydu ruhi
Kimliğimde ki doygunluğa ulaşmak
İcbar edilenler karşısında ekmek bekleyenler kuşatınca

Her şeye
Bir bedel ödenince
Ruhun ne kadar önemi kalıyor ki

Ritmin
Her geçen gün arttığı,
Kalbin sahibini aradığı
Kulluk noktasınca mutlak bir aczin yaşandığı

Mezarlarda
Manzaraların arandığı
Ölüm vaki olunca vah vahların çoğaldığı
Teranelerle nereye kadar ahir için doyasıya soluklanılır

Zahir için
Bu kadar koşturulurken
Ahire mağfiretler saklanır Her nedense bir bilinse

Gidilirken namütenahi
Bir iklimin topraklarına
Mizanın hasretinde yudumlanacak

Sevgide gül’ün mihengine
Muhtaç olmamak ne kadar mümkün ki
Akıl gerçeği görmek içindir
Akledenler merak ederim nerelerdedir

Mustafa CİLASUN
 
Kalp dingin, niyet ilk adım olmalı…
Edebi dostlar
Mütemadiyen temenni ediyorlar
Kendilerince haklılar, neden karamsarlık diyorlar

Uzun soluklu
Düşündüm, halime nazar ettim
Hazanı buldum, sararan yapraklarda konuk oldum

Yılların ömrümde
Silinmeyen izlerinde kayboldum
Umut adına kapılar zorlamaktan inanın ki yoruldum

Çorak toprakta
Sancıların arasında soluklandım
Sokaklardan medet umdum fersiz lambalara sığındım

Kalbim kimliksiz
Henüz sabi olmamda mesnetsiz
Ruhumun toprağına ekilmeyen filizler, hislere şevksiz

Özlemi yaşamadan
Hasretin demine vakıf olmadan
Sevgiyi hakkıyla tanımadan, yazmak ne kadar anlamlı

Hülyalarda dolaşmak
Düşlerin devranında izler bulmak
Hissizliğe anlam katmak, idraki beceremeden solumak

Ütopik olarak
Hazlarda mekân için zorlanmak
Bin bir çeşit hikâyeleri, halden yoksun desiseleri anmak

Yazmak adına
Yanmayı hissetmeden anlatmak
Gönüllere konuk olmak için bahaneleri koklamak sancıdır

Vicdanım için acıdır
Harç için lüzum eden donanım
Niyet ilk adım, şekliyet marazım, halis olmak tek muradım

Çünkü kalbin sahibi
Nefeslerin ahiri, tesirde ki hali
Gayrette ki rekabetin muvacehesinde sudur edecek nihayet

Ben hali hazırda
Düşüncelerimin uzantısında
Mevcut hissiyatımın akışında, sancıların inkişafında yazıyorum

Mustafa CİLASUN
 
Bir dem halden, bir dem ruhtan kal eğlerken…

Ey zaman
Şimdi sen anlat
Derlediğin hikâyelerin sayfalarını bir bir aç

Şimdi artık
Gizemini bir nebze olsa da bırak
Ey hak, vesileler ikramında bu ne kadar yüce bir sanat
Aşk, yine mi farkıyla ve ummanın esrarında ki fevkiyle süruru bizden uzak

Umutlar
Meşale misali haz
Ey gönül, niyazın ve bahtının azmindedir naz

Kaz mezarcı yine
Mahzun nefesin uhdelerini derinden kaz
Elverir ki bir gün hak olur bizlere de kalbin sesiyle ihlâslı bir niyaz
Durma ey mütefekkir, aranma işte aşikâr hazanın busesi ve hüzünlü sesi yaz

Neler
Umuyorduk ne bulduk
Aranmanın izlerinden soyutlanarak kokuştuk

Kimi zaman çark ettik
Ve kimi zaman ne derlere el verdik
Neden kendimizde geçtik ve kalbin sesinden uzaklaşarak eza istedik
Şimdi kime ne söyledik ve gerekçeleri öteleyerek, hevesler içinde gam diledik

Neden
Mezarlar sukut içinde
Oysa ölüm kalbimin derinliğinde sadakatinde

Ruhum dönmedi
Vaadinden, zihnim iflas etmedi kederinden
Ne yar için ve ne de mal için zevkin, hırsın hıncıyla ihanetle sözleşmedi
Zaman kendi dirliğinde yol alırken, can edep ve naifliğin hazzından geçmedi

Ey boşalan
Ve atiyi anan han
Duvarları kazılarak yazılan kalbi nisyan uyan

Artık uykular zamanlı,
Hülyalar kimin sevdasında korku yaşattı
Aşk, sadece halin sayfasında ve umudun senasında vardı, kar şimdi yağdı
Ölüm beklenen hicrandı, yaren yeşerttiğin sevgiyle anlamlıydı geriye ne kaldı

Ey edip
Neyi beklersin söyle
Hüznün demiyle bari hüzzam bir şarkı söyle

Ne acemaşiran ve ne de
Her hangi bir makam anlatmaz oldu böyle
Kalbimin elemini, çekilen çilelerin yüklerini, ruhumun yorgun argın sesini
Kalan bir nefes varsa şayet, şikâyet kime olacak acep ha ne olur birde sen söyle

Bir çeyiz
Sandığı misali gitmek
Sanki kabin gizlenen umutlarında yeşermek

Bazen bir ah çekmek
Ve bazen de hu demek, nefesi ziyadeleştirmek
Olur ya bir gün duyulur sessiz nidalar ve kalmış umutlarda yaşanır sevdalar
Açılan baharlar, yüzümü ağartan hicranlar, sabrın ve kanatın ecriyle anlamlılar

Artık arama
Aşk, o seni bulur
Bilmelisin ki vesileler içinde nice hikmetler olur

Ne umut solgunlaşır ve ne de
Samimi kul utanır, eğer murat buysa olur
Hazanın eşsizliğinde, hicranın enfes renklerinde merak edersen nice haz bulunur
Niyaz ihsanla, hamt ihlâsla, kalbin inşirahı sayfalara açılır, hiç korkma aşk sunulur

Mustafa CİLASUN
 
Saygıdeğer üstadım sizi bu sitede de görmek varmış kısmetimizde
Artık buradan da takip etme imkanım olacak değerli eserlerinizi
Daim saygılarımla ...
 
Üst Alt