Ruhum hicran içinde, gönlüm hüznün kadrinde…
Masumiyet katlediliyor
Mazlum gönüller, köleliğe layık görülüyor
Kapital adına saptıran yüzler, arlanmadan hala gözyaşı döküyor
Rol çalmak isteyen sanat adına densizler, günboyu ezber bozarak serkeşlik ediyor
Ülkem adına sızı duymak
Aziz milletin sabrını ve suskunluğunu zorlamak
Kadirşinas olan gönülleri hiçe sayarak dışlamak ve dahi suçlamak
İnsani sıfatları yatsıyarak adeta canavara taş çıkartırçasına kimi görse ve bulsa saldırmak
Bir vakitler sahnelenen ne varsa
Emel ve hırsları adına maksat güden şirretler hakikatsa
Bu vakıa her zaman birşekliyle ve sosyolojik olarak yeryüzünde yaşanacaksa
Ümmeti Muhammedin haline yanarım, sessiz çığlıklar karşısında ki temaşasına niye ağlarım
Şayet kul olabilmek muratsa
Kur’anın beyan ettiği ayetler gönüllere yabancıysa
Keyfi ve hevesi için çırpınan nefesler, varlık adına coşan kimseler O’ndan uzaksa
Ne hicranın ve ne de hüznün senası hakkıyla gönülde yer bulmaz, sızılar asla onunla barışmaz
En yakınlarımız yabancılaştı
Sanki farklı dünyaların kapıları onlar için aralandı
Nefsine cazip gelen ne varsa bir bir sıralandı, anne-babalar evet, yetrsiz kaldı
Çoçuklar akıldaneli yapmaya başladı, anne, baba onlara akıl danışmak için sabırla sızlandı
Yapılan bu hesaplar aşikardı
Yenik ve ac millet ne yapacaktı, esarete zorlayan kuvvet işbirlikçiydi
Cehaletle itham edenler satılmış kesimlerdi, devleti sahiplenenler zaten ithaldi
Zavallılık ve mazlumluk sanki milletin kaderiydi, özünden koparılan izan neyi hakkıyla anlayacaktı
Hükmedenler ecnebiler için canhıraştı
Her halukarda aldıkları emir ve talimatları uygulamak için yarıştaydı
Milletin ah u zarını kim tanırdı, cebir ve şiddet en alasından ve alenen uygulanan acıydı
Zaman umutların hülyasıydı, sabır ve azim içinde ki halk yılmadı, cefakarlıkla kepazelikleri yakinen anladı
Mustafa CİLASUN
Masumiyet katlediliyor
Mazlum gönüller, köleliğe layık görülüyor
Kapital adına saptıran yüzler, arlanmadan hala gözyaşı döküyor
Rol çalmak isteyen sanat adına densizler, günboyu ezber bozarak serkeşlik ediyor
Ülkem adına sızı duymak
Aziz milletin sabrını ve suskunluğunu zorlamak
Kadirşinas olan gönülleri hiçe sayarak dışlamak ve dahi suçlamak
İnsani sıfatları yatsıyarak adeta canavara taş çıkartırçasına kimi görse ve bulsa saldırmak
Bir vakitler sahnelenen ne varsa
Emel ve hırsları adına maksat güden şirretler hakikatsa
Bu vakıa her zaman birşekliyle ve sosyolojik olarak yeryüzünde yaşanacaksa
Ümmeti Muhammedin haline yanarım, sessiz çığlıklar karşısında ki temaşasına niye ağlarım
Şayet kul olabilmek muratsa
Kur’anın beyan ettiği ayetler gönüllere yabancıysa
Keyfi ve hevesi için çırpınan nefesler, varlık adına coşan kimseler O’ndan uzaksa
Ne hicranın ve ne de hüznün senası hakkıyla gönülde yer bulmaz, sızılar asla onunla barışmaz
En yakınlarımız yabancılaştı
Sanki farklı dünyaların kapıları onlar için aralandı
Nefsine cazip gelen ne varsa bir bir sıralandı, anne-babalar evet, yetrsiz kaldı
Çoçuklar akıldaneli yapmaya başladı, anne, baba onlara akıl danışmak için sabırla sızlandı
Yapılan bu hesaplar aşikardı
Yenik ve ac millet ne yapacaktı, esarete zorlayan kuvvet işbirlikçiydi
Cehaletle itham edenler satılmış kesimlerdi, devleti sahiplenenler zaten ithaldi
Zavallılık ve mazlumluk sanki milletin kaderiydi, özünden koparılan izan neyi hakkıyla anlayacaktı
Hükmedenler ecnebiler için canhıraştı
Her halukarda aldıkları emir ve talimatları uygulamak için yarıştaydı
Milletin ah u zarını kim tanırdı, cebir ve şiddet en alasından ve alenen uygulanan acıydı
Zaman umutların hülyasıydı, sabır ve azim içinde ki halk yılmadı, cefakarlıkla kepazelikleri yakinen anladı
Mustafa CİLASUN