Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Mustafa Cilasun

Şayet bir gün pişman olursan!

Sarf ettiğin nefesin nedametinde
Hissiyatın sağanağında boynun bükülmüşse
Hasret sineni hicran deminde dağlayan kederse yinede üzülme
Henüz zaman geçmiş değil, ömür sayfaları bitmiş değil, gönül sönmüş değil
Halimde kalmışsa bir heyecan, ram olacaktır ona sevdalı can, aşk şevkine inan

Ey süzülen hüzün halimde fevksin
Ne kadar nida etsem de, sükûtumla bütünsün
Neden içimde feyizsin, tefekkürümde ülfetsin, muvazenemdesin
Aşk suhuletinde iffetsin, edebin senasında serinsin, bahtın bahsinde badesin
Terennüm ettiğim yudumlar, gözlerden boşalan yaşlar henüz geçmediğini söyler

Nasıl bir sevdadır bu ey Yarabbi
Her deminde sen varsın, ilkbahar misali nazsın
Aşk ferahlığında davamsın, ruhun adımlarında var olan aşksın
Umman için serapsın, umudun kavlinde farksın, sen biçare gönlün sağanısın
Kim dönerse, kalbin derinliğinden eğlediğim mukabelemle hüzünle anılan ramsın

Ruhum göçebeliğinde mahzun
Kalbim aşkın letafetiyle şimdilerde hazza doygun
Attığım adımlar ve sarf ettiğim soluklar mefkûrem için solgun
Aklım kifayet etmiyor, iradem zafiyet içinde çöküyor, idrak kalbime aşk diyor
Lakin gözlerim fersiz dizlerim takatsiz sözlerim edep için kifayetsiz vakit istiyor

Ah ederek halini her anışımda
Bir âşık misali her yanışımda gözyaşlarım dinmiyor
Yıllar unutturamadı, edebin kalbime sürur kattı, hasretim kat be kat arttı
Hali kuşatan sevdan neleri hatırlattı, aşk kalbin sağanağında ölümle arkadaştı
Issız sokaklar ufkumda seninle arkadaştı, sakin köşeler düşüncelerime seni anlattı

Ömrün kalanında bahar şevktir
Vaktin müddetinde umutlar sürur ilkiyle letafettir
Bahtım senin sessizliğinde fevkalade gariptir, aşk kutsiyeti kalbime şereftir
Kime ne anlatsam elbette ki sancı çekilecektir, lakin aşkı ancak yaşayan bilecektir
Ömür bitse de, kalbim inlese de, şayet aşk ruhuma refakat etmeyince kabrim fakirdir

Yıllara borçluluğum aşk acısıdır
Hasretin sılasına yolculuğum hep kalbimde sancıdır
Nihayetinde ne bir kış ve ne de bir naaş kalacaktır, insan aşkla bir başkadır
Kim darda koyuyorsa, kulun halini anlamadan nara atıyorsa, aşka muhtaçtır
Aşk, kulluk letafetinde fevkalade farktır ve tensellik bakımından hayli bir uzaktır

Mustafa CİLASUN
 
İhsan ve ikram kalbin inşirahından nükseden şavktır! Vealeyküm selam aziz kardeşim;

Lütfen

yaşlılığıma veriniz
ve zaten halinden belliydi deyiniz

Taktir hakkınızı

kullanarak zaman hasredip bir vakitler
hasbihal etmişiz, memnuniyetimi izhar eyliyorum eyvallah..

Ve fakat yüzümün

kızarmasına vesile olan lütfunuz ve ikramınız
için inşallah bu niyet ile nefesimizi teslim eyleriz diyorum..
Evet, bir şair ve yazar

olamadığım için, gönlüne düşeni yazan
"adam" olarak anılmayı diliyorumRabbimden...

Kıymet atfediyor ve okuyorsunuz

sığ düşünce ve tahayyülden yoksun çalışmalarımı,
bu bakımdan halime şevk ihsan ediyorsunuz...

Kalan nefesim sınırlıdır,

geçirmiş olduğum ameliyattan sonra daha yakinen hissediyorum,
bu bakımdan sizlerle ve gönül dostlarımla olmayı yeğliyorum, fırsat buldukça..

Bir kamu sektöründe

çalışan olduğum için ancak akşamları ve 2/3saat zaman
süresinde yazıyor, ilgili sitelere ekliyor ve ayrılıyorum...

Dolayısıyla okuma

lütfunda bulunan ve yorumlar yaparak katkısunan
birçok kardeşlerime dönemiyorum ve vefasızlık olarak addediyorum...

Hal-ifakirliğime onur bahşettiniz,

Rabbim sinenizde vaktini bekleyen umutlarınızı bahtınızla
buluştursun niyazıyla muhabbet ve afiyetdileklerimi ifade ediyorum efendim..

Mustafa CİLASUN

Not: Bu bir kardeşime cevap niteliğinde olduğu için, diğer kardeşlerime de bir anlamda cevap ve bilgi vermiş oluyorum…__M.CİLASUN..

_______________________
SelamünaleykümMustafa Abi,

Yaklaşık 5 Yıl önce başka bir sitede sizinle şiirleriniz üzerine hasbihaletmiştik. Size sevgi ve takdirlerimi sunmuştum.
Şiirleriniz tamamı bir harika, bildiğim piyasadaki tanınmış şairler sizinelinize su bile dökemez. Sizin şiirinizde kelimeler beyninizden, yada kurgulanmışyazılar yada şiir yazmak için yazmadığınız aşikar belli, Sizin cümlelerinizyüreğinizden dökülüyor.

Sizin şiirleriniz mükemmel olmasına rağmen eşlik yada yorum yapmayışımıznkusuruna bakma,
Dinlendiğinde insanı kendinden geçirecek derece de güzel müziklerde var, sizinşiirleriniz gibi, ben biraz uzak durmaya çalışıyorum gerektiğinde gerektiğikadar, fazlasının zarar olduğunu düşünüyorum.
Sizin o güzel şiirleriniz insanın ruhunun etkisi altına alıyor insan acıverebiliyor. Müzik dinleyenin efkarlanması gibi, Dünya hayatının da olmasınıistediğimiz şeylerin olmadığı zaman, neden olmadı isyan, ah felek ah kader gibi olumsuz sözler ( sizleri tenzih ediyorum sözlerim genel manada) söyleniyor.
Ben şahsen etkisi altına giriyorum. yüreğim acıyor, müzik dinlediğimde aynı oluyor.
Sizin eklediğin şiirlerinize cevapsız kalmak istemem.

Teşekürlerimi sunuyorum abi
Rabbim sizden razı olsun...
 
Saklı umudun ar, sabrın en sessiz har!
Hal-i derunundan akan ahu zarını
Feryadı figan olan narı hicranını yudumladıkça yanarım
Öyle bir sessizliğe ve yüreğimi dağlayan enginliğe ne kadar açılsam
Suskun melaline, içli naifliğine, sinemi daraltan efkârına durmadan sessiz ağlarım

Hiç mi bahar açmayacak halinde
Âlemi kuşatan şevkin eşsiz garipliğine, hasret koyan eline
Ruhumun mahzun seyrinde, müddeti bekleyen hüzünlü bir kalp ile
Hissiyatın sükûnetine, idrakin kuşatan letafetine ram olup ötelere aşk ile gideyim

Derdi gamına bir deva olamadım
Aldığım her nefeste kalbinin sayfalarında elemle adımladım
Hali fakirliğime baktım, acizliğime ağladım, umudumla hala ferahlamadım
Yanan bu virane gönlümle hicranın sokaklarında yalnızlığımla avareliği yaşadım

Bak göçüp gidiyor vakti anlam
Ah dinmiyor işte yüreğimi burkan o anlamlı merak-ı heyecan
An durmadan hakkı an, neyleyim bahtımın garipliğine sessizce öyle yan
Artık nefeste kalan ve beklenen o muazzam hesabi zaman, aşina eğliyor her akşam

Ne zaman ufuklarım kararırsa
Umudum ruhuma bir esin olarak kalbimde aşkla mısralaşmazsa
Sine-i efkârım hiç durmasa, dilim halimden kederle uzaklaşsa ve yanmadıkça
Aşkın abadına inanma, meşkûk zaman için korkma, ateşin derdiyle kalbini burkma

Hani niyetin azizliğinde ihlâs var ya
Hakikat tüm kâinatı kuşatan esrarı baharsa, uykuya hiç dalma
Tefekkürün şevkiyle manayı aşkın hikmetini sayıkla ve hazla yudumla
Bekleyen her umudun, bahtın için filizlenmeyen tohumun hicranıyla ne olur yol alma

Ağla, gönül pınarından hiç korkma
Seni kuşatacak bir gün o anlamı saklanan mavera yolcuğunda
Aşkı feyzin her durağında, emeller sarmaşık olunca, çıkıyor semaya hak yoluna
Şayet toprak ilk başlangıç, suyun ruhuma ilham eğlediği muazzam sükût bir aşksa

Mustafa CİLASUN
 
Hangi divanenin umutları sevdanın ecrinde!

Neden sürgün bir nefesin

serencamında hicranı anayım
Ruhumun sessizliğindentebarüz eden hüzünle
Saiklerine uzanayım, muhabbetle yanayım

Uzanan dünya

emellerinde bizar kalayım,
hakikati ancak tefekkür mü sanıp aldanayım
Ne vakit aşkın şehrinemudrik nefeslerin vecdinde
bulayım, gönlümü hasrederek hıçkırayım

Yıllar bir bir geçiyor,

nefes akleden için neler söylüyor
Hangi divanenin umutlarısevdanın fecrinde
secdeyle müsavileşiyor, gözyaşları ne diyor

Kalbim burukluğun

meylinde neden inliyor, şimdi
hüzün sinemde bereketlenip filizleniyor
Hangi kuşa baksam, dağlarınyamaçlarında
susuz kalan canlıyı hicranla ansam acı veriyor

Bahtın telakkisinde ki

teslimiyet akıl ve idrakın iledir
Gerekçesiz ne kadar hebaedilen nefes varsa
beyhudelik lahzasında vaktini bekleyen ferdir

Umut kalbin

en ulvi vecdidir, inayet ve ihsan
mukallitlik içinde gizlenmiş bir aşktadeğildir
Evla olan ilimle ihdasedilen azimet içindeki
gayrettir, niyetin halisliği nefsin içinsuhulettir

Muhtaç olan hangi

nefesi görsen sahipsiz değildir
Kalbinin inşirahı içinbizzat içinde gizlediğin
faziletin telakkisinde ki umudun ecridir

Nefsanilik ruhunla

ilintili değildir her türlü melanet
bizzat aklının tercihinde ki badirendir
Düşünmeden, fikretmeyihak edecek ilme
erişmeden gönlü hasretmek asla bir sevdadeğildir

Aş tuzzsuz olursa,

letafet ramı neye gerekçelidir
Bela ve musibet hangigönlü bekleyen vaktin
ihdasında ki fedrettir, kalbin niyeahenksizdir

Neden zulm ile abat olan

ve bekleyen hesabı bildiği halde
adavetiçinde ki esareti istemektedir
Hak ve hakikat yalınaklın fark ettiği bir nişan mıdır,
öğrenmeden nefeslenmek ne fakirliktir

Mustafa CİLASUN
 
Gözyaşları çare sunmuyor artık, biz nerede yanıldık!

Biliyorum, uçsuz
bucaksız bir serabın mahkumuyum
Kör kuyuların sancısıyım,
ıssız sokakların efkarıyım, neden şimdi firaktayım

Ne hasretin
naadı sinemi yakar, ne vuslatın
şadı ruhumda umutlarım da şaha kalkar

Peki, o vakit
niye hülyalar zihnime akar, yalnızlık
bir yelkenli misali dalgaları anbean aralar

Kalbim ruhun
didarında anlamlaşan ulvi nazardır
Aklım ve izanım idrakimle bedelleşen
hicrandır, iradem hakikat için yalvarandır

Zafiyetler
neden yalandır, bu kadar sancı
niye sinemde cenge davet eden sancıy-ı azaptır

Hevesler neden
gün yüzüne hasret kalan tortulardır,
vicdanım ne zaman aşka aday olacaktır

Yangınlar var içimde,
haşyetiyle izmihlal nefesime
Korkular erişir kalbime, merak etmek hangi
vecdin saikiyle,fikretmek mi ilm-i fakirlikle

Camiler yapılıyor,
vakti saatinde ezanlar davet için
okunuyor peki, cemaattaki tefrika niye

Ne oldu
sadakatli gönüllere rızkın taksiminde
bin bir şüphe mi vardüşüncesi hangi sefilliğe

Adetler değişti,
töreler telakkilere kurban mı gitti
Devlet-i aliyede neler değişti, vatandaş olmak,
milli birliğimize ve dirliğimize hucum etti

Kuvvetin banisi
neden kalplerden feragat etti, hangi
nasipsiz ruhlar vicdanları tarumar etti

Artık sessizlik ve
sükûnet hanelere mi meyletti,
muhabbeti varlığa ihale eden nefsanilik yetti

Gözyaşları çare
sunmuyor artık, nerde yanıldık
Neden futursuz birşekilde sekülerliğe daldık,
şek ve şüphe içinde aymazlığı ne yaptık

Kahkaha atmak için
çareler mi aradık,tefekkür etmeyi
ilimsiz yaptık, o taklide yakınlaştık

Hani nefesin
müddetine inanmıştık, lebbeyk
demeyi ne sandık, akıl ve virfandan uzaklaştık

Mustafa CİLASUN
 
Lal olan dil kalbin hüzün perdesinde!
Sanki sessizliğin
lehçesinden sus diyorlar

Kalbinin
suskun çığlığını dinleyip, an
ve zaman için tefekkür etmemi işaret ediyorlar

Bazen gün yüzüne
çıkıyorlar ve bazen de hasretin
firkat eştiği bir anın vecdini bekliyorlar

Sakın yeis içinde
nefeslenme derken, sabrı ve
kanaati ruhun idrakinden dinlememi istiyorlar

Neden anlamadan
ve dinlemeden yargılıyorlar
Sinemi bizarlaştıran ahımı hiç gale almıyorlar,
siyim siyim akan gözyaşlarını görmüyorlar

Niçin hak ve hukukun
her nefes için zaruret olduğuna
inanmıyorlar,takiyeler kuşanıyorlar

Kalp kimin,
nefes hangi hakikatin nasibinden
emanet edilen gerçeğindir,mahçup olmuyorlar

Demek ki
anlamak zorundayım,niyazdayım
Kalbimin inşiraha erişmesi için azimle
bizar gönlümü ummanın sessizliğine bırakmalıyım

Kimseden
bir şey ummadan,semadan inen
rahmet misali kalbimi aşkı hasretle yıkamalıyım

Şuur ve idraki
ruhumun suskunluğundan okumalıyım,
kalbimin sayfalarına ne yazmalıyım

Yine gönlüm
hüzün içinde, böyle bir demde

Dinlediğim
nağmeler hangi derdi şehre diyor
ahengin sürur bahşeden masum tellerinde

Neden ruhum
hicran ile bir bütünlük içinde,
lal olan dilim kalbimin hüzün perdelerinde

Merakıma mucip
olan mahçubiyetim sinemin
sessizliğinde, ilticaetme vakti ona secdelerde

Gönlüm susmuyor,
gözlerim kapanmıyor, sualler
dirliğim için muhakemenin azmini
işaret ediyor,mukallitlik adına durma çık diyor

Akıl ve irade senindir,
kalp en ulvi payendir,fikretmek
tefekkür içinazimettir diye ekliyorlar

Aldanma keyfiyete
kalbi bizarlaştırantara nelere
ve hangi gönül nefsi halvette sual ediyorlar

Mustafa CİLASUN
 
Ey aziz nefesli , kalbi hamiyetli kardeşim;
Rabbime
ne kadar şükretsem
ve acizliğinin herlahzasında
boyun büküp gönlümühasretsem,
o nispetteferahlıyorum.

Gayretim
ve çalışmalarım buhakikate
duçar olsunçabasındayım.

Nefesin müddetiaşikar,
bir ömürdür ve fakat
takat kalmayınca,
izan yorulunca, halperişanlığı
yudumlayınca kalbimintelleri titriyor.

Bu bakımdan
terki nefes etmedenhissiyatım
ve melalim gün yüzüneçıksın istiyorum.

Fazilet ve erdem
timsali kardeşlerimiz
lütfeder okurlarsave kalbi niyazlarıyla

Bu fakire yardımcı olurlarsa
en büyük bahtiyarlığımolarak
gönlümde sürurhissiyatı estirecektir.

Sizin zarif ve emsal
değer yorum vekanatınız
mahcup olmama kifayetediyor zaten,

Şükran ve minnetdileklerimi lütfen kabul
etmenizi istirhamediyor ve en kalbi muhabbet,
esenlik ve afiyetdileklerimle hayırlar diliyorum efendim...

Mustafa CİLASUN
 
Var olmanın sessiz çığlıkları, boyun büktüren acıları!
Bir ömürdü geçen suskun zaman
Kalbin lisanıyla anlaşan, ruhun hasretiyle yanıp tutşan geçen an
Yorgun düşmüştü vicdan,sabırdı umudu soğutan, kanaatti vecdin içine sokan
Vasıl olmak için yıllarca kıvranan, sancılar içinde yalnızlığına figan edip ağlayan

İrşat ediyordu,nefesi aralıyordu
İnsan olmanın, zafiyetleriyle müşterekliği bulunmanın feryadıydı
Söylemiyordu, susuyordu, her vaktin demi için halin sahifesini sabırla açıyordu
Aşk,üç harf, bir hece düşündükçe içinden çıkamıyordu,ilhamına ömrünü veriyordu

Düşmeli gönle,yıkarak zanları
İçinde yıllarca boğulduğu korkuları, afaki şecaatları,burkan acıları
Var olmanın sessiz çığlıkları, boyun büktüren güne hasret umutları ve gamları
Bir bir sual edip araştırmalı ve vaktin şahitliğini,tahkik etmeden kuşanmamalıydı

Bir kerimenin saflığında ki arda
Suskunlaştığı nazarda,sabrın içinde ki sancılarında, kanaat tacında
Uyku halinde ki melalinde,umut ederken sevda şadında,gözyaşları nar olunca
Anlamalıydı insanlar,itip kalkan canlar, hor ve hakir gören zavallılığı soluyanlar

Aş, kimi vakit taş, kimi vakit azdır
İnsan, kul olmak için yakardıkça,hakikati için çırpındıkça itibarlıdır
Yaratan Rabbine yakın oldukça, emir ve nehiylerini hakkıyla anladıkça sadıktır
Akıl ve idrakiyle farktır azim ve ecriyle zamandır imtihanı adına da büyük adaktır

Kız evladı ne kadar zarif ve naifse
Edebin içinde şekillenen bir mürvetse,kefeni giymeye hazır olan arifeyse
Ehliyetin sahibi ve bu nispette de özgürlüğün naibidir, akıl ve izanda fark edecektir
Sosyal sebepler ötelenmeden, hor ve hakir olarak addetmeden, hal nizama ihtiyaçlıdır

Baba ve anne hadli melüliyetlidir
Akıl ve ehliyet sahibi olduktan sonra, tercihi sebebiyle dışlanmamalıdır
Her nefes için hesap mutlaktır, huhukunu bilmeyene eza eden ne kadar melundür
İnsan,ihsan ve fedakarlığıyla,akıl ve hakikat lehine aldığı kararla ancak furkandır

Mustafa CİLASUN

Hangi mısrayı yazsam, kalbimi titreten hıçkırığa kansam!
Ne olur acımasız olma
Sabahlara denk kalbimi hüzünle soldurma
Ruhumdan sadır olacak acıları hicrana muhtaç bırakma

Gözlerim nehir olsa
Gönlüm acılar içinde kavrularak yansa
Kalbimin sahibi yalnızlığımda mütemadiyen anı soracaksa

Ne vakit ayılacağım
Ruhumun ikmalinden neleri bulacağım
Kalbimin perdelerinden sıyrılıp aşka mı bağlı kalacağım

Nedir sürükleyen umutlar
Baharın bereketinden sadır olan salkımlar
Hazanı anlatan bahtı karalar anlaşılmak için ağlayanlar

Sımsıcak nağmeler karşımda
Gönül seviyorsa neyleyim sever her yaşta
Tambura vurduran aşkta ve güfteyi yaptıran o cenahta

Gel ne olur yargısız gel
Tarumar olan saçlarının hicranıyla okşuyor yel
Gönül yelpazende bitsin artık kalbini solduran her keder

Benim gibi özlesen bilirdin
Hasretin dirliğinden sökün eden hüznü çekerdin
Kuruyan yüreğime bir damla süruru çok görmez gelirdin

Bilirim an ve zaman çağırır
Davetin bağrından hicrani şarkılarla eleme erişir
Kim idrake gebedir ve anlamak için çileleri güfteleştirir

Ne kadar mısralar yazsam da
Şiir yanıklığında buğulanıp akan yaşlara bulansam da
Sen olmayacaksın karşımda ve kalbimi titreten hıçkırıkla

Dinleme olsun boş ver
Birliğin nağmelerinde sen mütemadiyen bir dostol
Kalbi serencamımdaki serzenişlerime artık durma yol ver

Mustafa CİLASUN
 
Hissediş hiç dinmedi,çaresiz sukut etti!

Senden sonra
Ne baharlar geçti gitti
Solgun hazanlar yüreğimi tüketti

Gözlere
Yaşlar sökün etti
Ten titredi, kalp serzenişlerdeydi

Hissiyat
Başaklar misali
Rüzgârlara çok direndi ama dinmedi

Ayazlar
Nefesleri kesti
Çaresiz sukut etti sabırla hep bekledi

Ser verdi
Sır vermedi duyana
Aşkı anlamadan anlatan ve yazanlara

Hali tanımadan
Nefesin kokusunu almadan
Hiçbir vakit hüzün solumadan anlatan

Haykırışları
Solgunlaş an yaprakları
Sessiz çığlıkları duyamamak ne hazin

Yüreğin
Sancısını hissetmemek
Ruhu şekliyete her nedense gark etmek

Derdi halk edeni
Nasip içinde ki vesileleri
Hikmetinde ki ahir hasretini anlamamak

Silik duvarlara
Soysuz nakaratlara
Ruhsuz vicdanlara karalar sürekli aksa da

Nidanın kavlin
Niyaz için liyakat hakkını
Kimlik içine serpilen marazı azat etmeden

Suhuleti bilmeden
Ülfetle nefeslenerek şükretmeden
Hilkatin asudeliğinde seyretmeden gitmek

Mustafa CİLASUN
 
Yanmaktır, kanmahtır, adanmaktır çaresi aşkın!
Kelamın bir ahengi vardır
Kalbin tellerini titretecek kadar deruni ve iştiyaklıdır
Berzah 'tan kal eden feryattır, ruhuma temaşa eyleyen inşirahtır
Aklımı ve izanımı celbeden figandır, yaratılış hilkatine hasret tiren ne müthiş firkattir

Ey Yarat’an, muhatap alan
En yakımında bulunan ve beni bana bırakmayan
Rahmet sıfatıyla varlığımı kuşatan, hiç bir lahzada kalpten uzaklaşmayan
Seni nasıl daha ziyade anlarım, el açar yakarırım, riyadan sakınır, ihlasla yıkanır ağlarım

Biliyorum, hakkıyla azmetmiyorum
Nedense hala bahanelere sığınmaktan sıkılmıyorum
Ve fakat bu hal üzere bulunmaktan bunalıyorum, seni anınca hayıflanıyorum
Zafiyetlerim ve hata yapmakta ısrar eden izanım ruhumu daraltıyor, kalbimi karartıyor

Ne vakit Efendim aklıma gelse
Asla layık olmadığım hakikat yüzüme bir şamar gibi inse
Her zaman öldüğüm ve ruhumun çırpınışları halimi harap ederek inletse
Bir nebze olsun kalbim için çare değil, iradem için tercihler akli ve irfani olmadığı bilinse

İnsan olmak, kemaliyetle haktır
Her doğuşun bir ibret ve hakikate duçar eden sahnesi vardır
Aşk mecazi olmaktan uzaktır, nefs adına zaaftır, kalbi inşiraha ram ettiren ilhamdır
Sevdasıyla yanmak haktır, hak ve hakikatin sahibine adanmak ubudiyet nezninde ihsandır

Arif ve derviş tevazunun aynasıdır
Her türlü gösteriş ve nümayüşten ari olan farktır
Ne kutbu cihan olmak için yanandır ve ne de kul köle yapmak için ağlayandır
Rabbine kul olmak sevdasında olan bir sabırdır, keramete bel bağlamayan firkati ihsandır

Mustafa CİLASUN
 
Aşk; kalbi ve aklı kemale eriştiren nasibi şiardır! .

Sırlar, esrarın cüzlerindendir
Hakikate mepni olmazsa nefsin lahza fırsatıdır
Kul, akleden, iştişareye önem veren, hassasiyetle düşünen muhataptır
Beşer, henüz bu mertebeye erişmeyen candır, emmare içinde bulunan hazin zaaftır

Aklın dereceleri niye vardır
Kalbin telleri her zaman berzaha ram olan meyandır
Ruh yüceldikçe, kalp inkişafa eriştikçe,ihsan hali bürümüşse ne aladır
Ölmeden ölebilmenin, sevdasıyla farka gidilmenin, inayette yarış edilmenin edasıdır

Kul, Hakk’ın rızası için yaşamalı
Her amelinde nedenler bulunmalı,taklit üzere olmaktan kaçınmalı
Tahkikin ehemmiyetine inanarak yol almalı, anlamadan ve bilmeden kanmamalı
Bahane nefsin hevasıdır, gerekçesiz yaşamak ne tuhaftır, insan hakikatine yabancı olmamalı, anlamalı

Evrensel bir dinin müntesibi olmak
Şek ve şüpheyi itidal üzere ayırmak, endişe içinde bulunmak
Merak ve kalbi hassasiyeti muvazene içinde korumak ve azimetle yol almak
Aklına ve kalbine olan özgüvenini, hareket ve kuvvetein sahibine ait olduğunu unutmamak zarurettir

Her kim olursa olsun, asla unutmasın
Kalbi umutların bir vakti vardır, bahtın kalem mizanıdır
Sabır kat a hor görülmeyecek değerdedir, kanaat kalbi inşirahın ikmalidir
Nasip olmayan, gönlümüzde ukde bırakan, ah u zar etmek için sine yakan her neyse rahmet değildir

Rabbibiz bizlere eza etmek için yaratmadı
Akıl ve iradeyi her zaman Kitab’ıCelil’inde ve Efendim’izle hatırlattı
Her ne hikmetse sosyolojik olarak bir fedret devri yaşandı, insan yaşamak adına adandı
Kıta’larda ruhu ve aklı esireden, iradeyi hiçe sayan, modern köleliği alalayan bir dönem başladı

Mustafa CİLASUN
 
Ne vakit maziyi ansam,nedense içim burkulur!

Bilmem ki kime sorayım,
Kalbini şehre dip huzur bulayım
Hangi ilham-ı lahzasında ki tesiriyle yol alayım,
Ruhumun ah u zarını bir nebze olsun anlatayım

Sine-i tarumarlığımı
Ummana bırakayım, titreten bir aşkın
Sahrasında uyuyayım

Yol ver dedim dağlara,
kalbimde kümeleşen bayırlara
Kurumuş ovalara bakıp, içimin yangınlığıyla kalayım

Sanki bulutlar
Baskın yapıyor, geceler niye sızlatıyor
Sabrım ah ediyor, kanaat hangi vaktin
Şafağını bekliyor, umutlarım feryat ediyor

Firkatiyle şad olduğum sürür
Sanki alay ederek bakıyor, muhtaçlığımı kim anlıyor
Yâd ellerden selam gelmiyor, nameler
Niye yazılmıyor kalbimden yalnızlık çıkmıyor

Bazen Üsküdar da,
Kimi zaman Adalarda, Beylerbeyi niye
Temaşa ediyor hicranla

Bir zamanlar ne sakindi Çamlıca,
Boğazın suskun çığlığı sinem de nasıl bir acıysa

Göçüp giden feryatlar kahkaha atarak
Şakıyan canlar kendi canına kıyan insanlar
Neden figan eder martılar, tebessüm eden erguvanlar,
Salınıyor suskunlaşan yalılar

Hani nerdesin ey
Hasret kaldığım zamanlar,

Yâriyle kalbi sürur yaşayan manayı figanlar
Niçin bu kadar perişanlaştı insanlar,
Edebi terk eden hazlar, o aşktan uzaklaşanlar

Ruhuna bigâne kalanlar,
Kalbi letaifleri ihmal eden soluklar,
Fırsat için yarışanlar

Hiç acımadan,
Vicdanın sesini duymadan,
Nefsi hergeleliği bırakmadan yaşayanlar

Neden ölümden medet umar olduk,
Sanki maverayı unuttuk, niye savrulmuşluk
Neden telakkiler, dinmeyen asabiyetler, şuur
Adına dile gelenler, nerden kovulduk

Nerde kaldı kalbi muhabbetler,
Hoşgörüyle kavilleşen akitler, sevgi adına gayretler
Ayrık otu gibi salınıyor kepazelikler,
Ruhunu ve kalbini ihmal ettiren nefsanîlikler

Mustafa CİLASUN

Ser vermesen, renkten renge girsen de suçlusun!
Sebep olduğum halin
Telafisi için her ne yaptımsa durulmadım
İhmalkârlığın ne kadar bizar bıraktığını geçte olsa,
Derinden hissederek anlamıştım

Sinemin
Tarumarlığına hiç aldırmadım,
Çünkü sebebi hakikatin bağrında bizzat vardım

Çaresiz fevkalade
Bir hicran içinde sancılarla baş
Başa kaldım ve hüzünle ağladım

Kuytu mekânları
Zihnimde yoklayarak,
Bir nebze stresten sıyrılmak istedim

Her ağacın dallarından
Süzülen yaprakları kokladım,
Neden böyle bir garabet yaşamıştım

İçimde ki dürtüyle
Şimdi baş başa kalmıştım,
Vicdanım için ıstırabı acıyla yudumladım

Kim vardı içimde,
Neden ben odaklı bir halin
Sofrasında sabahladım diye hayıflandım

Hani fikretmek ve bu minval
Üzere hali serdetmek kul için kamalattı
Ne olmuştu da yanılgılar bir bir kalbimi
Harap etmek için sıralanmış ve yanıltmıştı

Artık nedamet içinde nefeslenmek,
Ne kadar bir izzeti nefesti, edep kim içindi
Şimdi dirlik izanımı terk etti, ülfet bağrımı
Dağlayıp hıçkırıklar eşliğinde ağlatmıştı

Anladım ki sonbaharın
Bizi daldırdığı rüya geçici bir hevesmiş
Renklerin sesi ne kadar duyulsa da, şevksiz
Bir ahu serzenişmiş, yürekten azade değilmiş

Hissettiğin kadar,
Fikretliğin aşikâr olmayınca
Duygusallık salıncağı sabahlara denk
Sallasın hali melalini ne çıkacak düşün edebi ruha

Ellerin bom boş kalınca, yalnızlık
Vurgunu kalbine haşyetiyle şöyle bir dokununca
Gözler ne kadar ağlasa, söz yüreğin tınısında
Hakikatle buluşmayınca, çırpınarak uyukla

Ne gördüğün düşlerin
İnhisarından serdedilen anlamı,
Halin için bir geçit asla sanma
Aklın yolu birdir, muhtaç olduğu tek şey ilimdir,
Hakikattir, selimlik tefekkürle elde edilir

Mustafa CİLASUN

Dinlerken sanki bir rüya halindeydim, öylece dalıp gitmiştim!
Gözlerimin açıldığı,yüreğin dağlandığı andı
İlk evreler batmaya ramak kalmış bir yelkenli andırıyordu hali
Merakın her lehçesi şehre dilmişti, dertlerin ve elemin esrar perdesiaralandığında
Efkârın busesini dile getirmek harap olmuş bir kalbi yeniden imar etmek haylizordu

Bakışları içimi delercesine ötelere gidiyordu
Zikrettiği ne varsa, hüzzam mahzunluğunda olsa da çok hoştu
Kelimelerin hülasasından başlayarak, mazi sayfalarını şad ederek nefesleniyordu
Bir bir açtığı sayfaların arasına dalarak ve mütebessim bakarak coşkuyuyaşıyordu

Bahsettiği konuların içine alarak götürüyordu
Nihayetinde bir yolculuğa başlamıştık, kalbin ne kadar hali varmış
Umman misali sessiz kalsa da, ülfetine ram olduğu aşkı yaşadıkça bir başkaymış
Nefsin iki şubesinden, nizamsız eleminden, idraksiz kavlinden, zafiyetiiradeden aktı

Ölümle alakalı ne kadar çok ibretler anlattı
Hiçbir korkulacak an bırakmadı ve hatta medarı iftiharla açıkladı
Bizler ne kadar farklı şeylere inanıyorduk, korkuyla uzaklaşıpyabancılaşıyorduk
Kime sorsak, hangi sohbete rastlasak, ehli denen kulla konuşsak, bıkkınlıkbaşlardı

Defin edilen mahalde dahi edepsizlik sardı
Musalla taşının suskunluğundan dem vurarak aşkı edebi açıkladı
Sevdanın telinden, nefesin zerresindeki kederden, çilenin asudeliğinden sözühaktı
Günün her saati, ecelin fetreti, ömrün suhuleti, Abidin niyeti asliyesindenkelam etti

Bir avuç toprağı alıp koklayıp bana uzattı
Gözyaşları akmaya başlamıştı, kalbim niye bu kadar burukluk yaşadı
Tahkikin zaruretinden, ilmin hüccetinden, kitabı celilin evrenselliğindekidemden
Bahsederken ne kadar yabancı kaldığımı, şimdiye kadar anlattıklarımınhülasasını

Ne kadar zarif ve o kadarda arifçe anlattı
Arzın tasnifindeki hikmetten, nefesin müddeti halinden, edebin efendisinden
Gülün efsun zerk eden kutsiyetinden ve hatta dikenin ülfetindeki özneden alıpgitti
Sanki bir rüya halindeydim, öylece dalıp gitmiştim, ikram ettiği çaylairkilmiştim

Mustafa CİLASUN
 
Ey sabreden, kalbini dinleyen suhuletli nefes!

Biliyorum ki sukut edersin
Her hikmet ve nimeti kalbinin sahibinden beklersin
Bela ve şer konusunda ne kadar dikkatlisin, hassasiyeti sanki öğretensin
Niçin bu kadar muvazene içindesin, hiç rahat yüzü görmeyecek misin
Yoksa bu hal üzere yaşamaya mefkuren için bedel misin

Nefes vaktine duçar olan erktir
Kalp ancak Nazargah olursa makbul ve muteberdir
Beşer olmak yaratılış hilkatidir, tekamül insan olmak için gerekçedir
İnsan ikinci kez doğumun namzedi ve merak, azim, irade, akıl mertebesinde seçimdir
Anlamadan, bilmeden, azmetmeden,tahkike yönelmeden hidayet nasıl istenir

Umut insanı var eden şevktir
Her halin ve hikmetin gerekçeleriyle yakarmak ülfettir
Zikrin ve ibadetin hassasiyete bürünmüş ve allanmamış icmali ne latiftir
Ruhun ve kalbin sahibi her vakit kiminledir, bilinmeyen yer ve sır hakikat midir
Gönül ne söyler, iradenden nebekler, aklın kemali yet için hangi kazayı talep eder

İnsan yaşlanınca bir hal olur
Her ne kadar dilemezse de muvazenesi ve beden ritmi bozulur
Her ne hikmetse bildiği halde kabullenmeyi unutur, farklı farklı bahane bulur
Yaşlanmanın bir hürmeti vardır,lakin vakar ve edebe nispet edilecek kadarı az bulunur
İnsanın kimliği ve niteliği hassasiyeti, edebi, bilgisi, aksettirdiği ölçüde farkı olur

Ey gönlünü ecre hasretmiş nefes
Bilme ki nerede yetiştin, nasıl biredeple eğitilip kemale eriştin
Hissiyatını ve azmini hasrettiğin melalin kendi adıma hayıflanmama yetiyor
Ne kadar bedbin ve miskin olduğum kanaati hissiyatıma hükmediyor
Bir nefes al, rahatlamayı beyhude sanma, umudu böyle anlama, yaşa

Mustafa CİLASUN
 
Hissiyatın alıp götürdüğü sokaklar!
Hisler ne kadar diri ve işveli
Hangi lahzayı ansam, üşüten vakti hatırlatsam
Kalbime sürur zerkeden hülyalar sayfasını şöyle bir açsam
Bir sevinç, bir neşe nüksediyor, mütebessim bir eda ile başını öne eğiyor

Suskun olan mekanlar cezbediyor
Yüreğinde hiç eksilmeyen hüzün yine bakir bir mekan istiyor
O vakit duygular bereketleniyor, ilham esintisi bir başka sesleniyor
Alıp götüren hicran, ne hece dinliyor ve ne de vezin için dikkat kesiliyor

Hicaz makanımda bir taksim istiyorum
Tanburun dilinden, kendine özgü vakar halinden
Hislerimi ağlatsın, beni bana bırakmasın, ne kadar ah u zarım varsa
Bir başka lehçenin dilinden ruhuma meşk versin, ötelerin kal 'inden hissettirsin

Sevgililer aklıma geliyor, halim değişiyor
Can, nefesi müddetli olan, bir söz üzere yaratılmış bulunan insan
Niçin bu kadar edebi ve hayayı hiçe sayıyor, sarmaş dolaş olmayı hadsizleştiriyor
Kime lazım böylesi alalanmış ve bahanelerle abartılmış birliktelikler,perişan ediyor

Ey zülfüne turap olduğum yar diyen can
O’nun edebi, naifliği, nezaketi, suhuleti için kıymet biçiyor
O’nun halinden nükseden melalin feyziyle kendini buluyor ve gönül veriyor
Vefa ve sadakati, hak ve hakkaniyeti,Cenabı Hakkın kendisine emaneti olarak görüyor

Sesine aşina olduğum suyun başındayım
Ne kadar büyük bir şevkle muhabbetini izhar ediyor
Tayin edildiği istikamete doğru hiç gocunmadan yol alıyor, niçin yapıyor
Nereye baksam, temaşa etmek için hassaten aransam her yanım ayetlerle kuşanmış oluyor

Nazar ettiğim ve işittiği senfoni anlatıyor
Vaktin ve nefesin aşkı ve iştiyakı, ancak hakikat ilimiyle farktır
Meşayıh ve arifler bu hal üzere adanmış canlardır, O’na kul olmak, ne muazzam bahtiyarlıktır
Ruhumu ve kalbimi dinlenmiş bularak ve ibretin her senasına haşyetle bakarak ayrılıyorum sokaklardan

Mustafa CİLASUN
 
Ruhumun Hicran Damlaları....

Henüz nasıl anlatacağımı bilemiyorum
Edebin feyzinde kalbimin fakirliğinde yalın halini özlüyorum
Hasretin kadrinde ve halsiz kalan dirliğinde mahcubiyetime yöneliyorum

Oysa çok haklıydın çok geç kalınsa bile
Hakkaniyet teslim edilmelidir ruhum hicran içinde inlese de
Lakin ömrü yelpazemde mütemadiyen edebine imrensem de yapamıyorum

Hasrettiğin fedakârlığa ve sabır ağına
Müsavi olacak kadar kanaati solumak nefsimi korkutuyor
Sevginin karşısında, teslim ettiğin dostluğun ferahlığıyla sana gelemedim

Utancımdan söyleyemedim ve gizlendim
Bahaneler beyan etmeyeyim diye nefesimi serdetmedim
Lakin muhtaçlığımla sessizce halinin zarafetini takip ederek hazza eriştim

Biliyorum, yüzleşmekten korkuyorum
Neye çare olacak hüzün, ruhumdan imtina ediyorum
Kalbimdeki muhabbetini bilerek her ne hikmetse işte tevessül edemiyorum

Latif şiirini sürurla teneffüs ediyorum
Hasrettiğin enginliğin karşısında şiddetle üşüyorum
Zafiyetlerime nazar edip kalbini hiç hak etmediğimi hazin içinde biliyorum

Bilemiyorum affedecek misin acizliğimi
Halinden gizlediğim melalimdeki sancıların kirliliğini
Ruhumla baş başa kalan acı lekelerimi ve umut sağanağındaki hadsizliğimi

Bağışlayacağını biliyorum ama çekiniyorum
Huzuruna gelmekten imtina ederek sessizliğe giriyorum
Yanıklığımı mısralara deşifre ederek muhabbetinin kadrinde nefesleniyorum

Nelere ve asilzade kişiliğinle gül ikliminde
Diken için kalbim varlığıma meylederek ruhuma hükmetse
Edep birliğinde ve niyazın bereketiyle naif kalbinle asla hüsrana tevessül etme

İtiraf ediyorum acizlik fakir benliğimde
Her ne kadar kalbimden söz ederek hakikati teslim etsem de
Olmuyor işte heveslerim mütemadiyen hissiyatını deruhte ederek ömrü bitirse

Ey hak sen halimin bendinde nesihsin
Kimsenin şahit olmadığı hakikatlere yakın olan bir rahimsin
Bahtımın badiresinde ve nasibin katresinde vuslat için en güzide bir reçetesin

Mustafa CİLASUN

 
Kalbin esrarımücibinden kal ederken…
Elbette ki insan seviyesini bilmeli
Kalpten söz ederken tefekkür ve tahayyül ile biçimlenmeli
Akıl ve izan adına seviye kat etmeli
virgul.gif
ruhun zümrüt tepelerinden vazgeçmemeli
Her halin ve varkıl adına tevdi edilen kuvveti hakikatin
virgul.gif
O’ na ait olduğu şüphe götürmemeli

Kalbin solukları
virgul.gif
harfsiz
virgul.gif
kelimesizdir
Ve fakat en tesirli ve en büyüleyici müsikiyi de ondan dinleriz
Henüz dillere düşmemiş
virgul.gif
gelip kulaklara ulaşmamış
virgul.gif
nefis bir şivasi vardır
virgul.gif
bekleriz
Eğer fesahat ve belagatta kendilerini ifade etmeye çalışanlar bilseydi sinelerine yönelirlerdi

Fakat
virgul.gif
çağ gürültü çağıydı
Adeta insanlarda onun diliyle kendilerini ifade etmeye çalışıyorlardı
Medeniyet harikaları dediğimiz ne varsa atmosferi kirletip
virgul.gif
huzur ve sükunu bozuyorlardı
Biliriz ki bügün itibarıyla dilimiz
virgul.gif
kalplarimizin önünde
virgul.gif
seslerimiz ise makinaları aratmayacak şekildeydi

Bir zamanlar sukut ve sessizlik
Bizim en tabii halimiz ve her zamanki iklimimizdi
Belki çokları farkında değildi
virgul.gif
bu sessizlik musikisinin
virgul.gif
şimdilerde sezemedikleri gibi
O vakitler bu sukunet ikliminde sedece seslerin en tabiiri duyulur
virgul.gif
bir şiir
virgul.gif
musiki gibi dinlenirdi

O zamanlar insanlar henüz
Medeniyet harikalarıyla tanışmamışlardı
Bu geveze varlıkların marifetlerinden haberdar değillerdi
virgul.gif
her taraf sessizdi
Ömürleri her türlü münasebetsizliğe kapalı bir ledünnilik içinde geçireler ayrı bir hava ve sükütilik sergilerlerdi

Konuşmaları icap ettiği yerde
Söz ve beyanları daha ziyade hallerinden süzülen manaları
Açmaya matuf
virgul.gif
müphem hisleri şerh etme istikametinde
virgul.gif
hakikatleri avamileştirme yönünde olurdu
Ağzlarını sık sık açmazlardı
virgul.gif
açtıklarında da süküti durumlarında
virgul.gif
örgüledikleri hikmet cevherlerini sunarlardı

Mustafa CİLASUN
 
Gönül dili hal şivesi ve aşk nişanesidir… Diyor ki Sayın Cilasun Ağabey;

”Yazmaktan maksadım şimdiye kadar gönül hücremde hapsolan duygularımın
virgul.gif

dostlarla paylaşım esasına dayanmaktadır.”

Eğer
virgul.gif
beyan bir anahtarsa
O anahtarla açılan ışıktan görülen dünyanın adı gönüldür
Her kelamın kıymeti onun gönül ile irtibatı ölçüsündedir
virgul.gif
bu bir hakikattir
Bence dil ve dudaktan ifade edilen şeyler sadece gönül beyanının bir gölgesinden ibarettir

Ne var ki hak kelamının
Bir izdüşümü sayılan gönül dilini de ancak ona açık duranlar anlar
Mantık
virgul.gif
muhakeme
virgul.gif
üslup
virgul.gif
meani
virgul.gif
mecaz
virgul.gif
teşbih
virgul.gif
istiare gibi esaslar söze derinlik katar
Her biri ayrı süsleme sanatı sayılan hüsn-ü ta’lil türünden unsurların bedii bir derinliğe katkısıdır

Aksine
virgul.gif
vicdan mekanızmasına
Mal edilmemiş
virgul.gif
gönül diliyle seslendirilmemiş ve hal şivasiyle
Renklendirilmemiş bütün söz ve beyanlar ne kadar yıldızlı olurlarsa olsunlar
Yinede ruhlar üzerinde mütemadi tesir icra edemezler
virgul.gif
insanın iç dünyası her zaman açık bulunmalıdır

Çünkü her vakit mamur mabetler gibi
Pırıl pırıl
virgul.gif
arş-ı rahmete açık ve hep O’nunla münasebet içinde bulunmalı
Zira gönül gözleri kapalı
virgul.gif
ruhu
virgul.gif
bedeni ve cismani ihtirasların baskısı altında bir şey edeceği yoktur
Hayatlarını her faslında O’nu görüyor gibi davranan
virgul.gif
O’nun tarafından görülüyor olduğuna inanır

Kendi özünden habersiz
Mahiyetindeki derinliklere karşı bigae
virgul.gif
hak’la münasebetlerinde
Gerilerin gerisinde birisi oturup kalkıp bülbüller gibi şakısa
virgul.gif
dil döküp çevresine
Destanvari şeyler sunsa da kat’iyen hiçbir gönüle giremez
virgul.gif
hiç kimse üzerinde müessir olamaz

Bugüne kadar ruh ve gönülden
Yükselmeyen ve insan ledünniyatına ulaşamayan kuru bilgiler
Veya söz ebelikleri
virgul.gif
heva ve hevesleri şahlandıran dil ve akıl oyunlarıyla birşeyler
Yaptıklarını sananlar kendilerini avutmuş
virgul.gif
başkalarınıda aldatmışlardır
virgul.gif
sinede ses ve soluk olamamışlardır

Mustafa CİLASUN
 
Ey _elizan_ mahlasıyla hasreden serencam!
Artık bilmeliydim
İdrakin hakikatine ermeliydim
Nefesin mefkûresinde demlenenleri hissetmeliydim

Hissettiğim izlerinde
Niteliğin ve eminliğin hükmü açıktı
Kelamı fevkalade uygun ifade edebilen bir haki kattı

Nezaketi çok aşikârdı
Nefesinin her açılımında edep ardı
Nasıl ve ne şekilde emeğini hasretse bereketi haktı

Hiç bilmezdim
Kendisine zahir olmayan bir nefestim
Uzak diyarlarda ve fakirliğin harmanında anı yazandım

Kendi halimde
Ve nefesim müsaade ettiği müddetçe
Kalbim sahibini zikrettikçe
virgul.gif
yorgunluk sudur etmiyordu

An ve zaman hikmetiyle
Nasıl tesiri kalbe halk ettiyse Hak
Lütfederek değerli nefesini hasrederek yorum yapmıştı

Öyle tanıdım
Ve bu manada haline muttali oldum
Her geçen gün bariz niteliğine haiz oldukça selamlıyordum

Selamı niyazı
Ve bazen de arzu ettiğim istirhamımı
Hiç geri çevirmeden müşkülatı yakinen bilinirken esirgemedi

Çok değerli emeğini
Fevkalade güzel resimlerini renklendirdi
Ve bloğuma hat zariflerini ve hatta fon müzik ilavesi ekledi

Muhakkak ki niyazı hak etti
Henüz hakkıyla vasıl olmadığım naifliği cezp etti
Ve bu mısraları yazmama vesile olarak ta hakkını teslim etti


Mustafa CİLASUN
 
Ey susturan an, gönül telleri kristaldir..
Hangi lahzayı ansam
İçimi burkan nazarlarımı karartsam
virgul.gif
anmasam
Ruhumdan neşet eden hissiyatı vicdanın lisanıyla okusam
Aklım ve izanım başkalaşıyor
virgul.gif
ayrı bir hissiyat kapısı aralanıyor
virgul.gif
hicran içine alıyor

Ne sevgiyi layıkıyla tattık
Ve ne de niteliğini idrak edecek kadar kakkıyla yaşadık
Mecburiyetler kuşağında sağa/sola serpilen figanlardık
virgul.gif
edebe yabancıydık
Yaşamak adına sınırları zorladık
virgul.gif
mütemadiyen savunma durumunda kalmaya adandık

Bir millet atisinden koparıldı
Umman olan dilinden uzaklaştırıldı
virgul.gif
mahfiller cirit attı
Özgürlük ve modernleşme adına uyan bırakıldı
virgul.gif
en zelil topluklar at oynattı
Satılmış ruhlar bir paha karşılığında entrikalara abandı
virgul.gif
hüsn-ü zan ortalıktan kalktı

İnsan-i sıfatlar zaten taraftı
Redd-imiras eden cenahlar hangi sıfatın safındaydı
Gönüller tarafından Esma-ül hüsna ne kadar anlaşıldı
virgul.gif
kamil olmak mı uzaktı
Hak ve hakikat bu kadar aşikar iken
virgul.gif
kararmış gönüller nasıl oldu da
virgul.gif
tasallut adına simsardı

Hayatın her sahnesi imtihandır
Kul için kazaya dönüşen bahtın kitabıdır
virgul.gif
ezel-i haktır
İrade ve akıl bahşeden Rabbimiz
virgul.gif
azim ve ihsan içinde ki hassasiyetimize açıktır
Yoksa fikir ve zikir
virgul.gif
sosyolojik bakımından şartlardan uzaksa
virgul.gif
taklit üzere icra edilen sanıktır

Ülkenin kapitalist tüccarları
Her ne hikmetse halka ve dolayısıyla avama tepeden bakarlar
Ecdatlarının tasarruflarıyla ve kıt kanaat geçinen zahirleriyle alakasızdırlar
Her ne kıymetse siyasete garip bir nazarla bakarlar
virgul.gif
siyasetten uzak
virgul.gif
nasılsa siyaset yaparlar

Eğer bu milletin vicdanını bilseler
Asırlara sari taşıdıkları ruhu keşfedip ibretiyle yetinseler
Dinmeyen umutlarının koruyla nefeslenseler
virgul.gif
kime el açtıklarını hissetseler
Karunlaşmanın
virgul.gif
fravunlaşmanın izlerini sürmezler
virgul.gif
paganlık adına devşirmeliğe girmezler

Mustafa CİLASUN
 
Kimbilir ne zaman, hangi lahzada umut gülecektir..
O’na ne kadar el açsak
Her hicran sahnesinde gözyaşlarıyla yakarsak
Kimi zaman şaşkınlık içinde suskun bir vaziyette bakıp kalsak
Yüreğin hıçkırıklarıyla kavrulup
virgul.gif
ah u zarın figanıyla içimize atıp
virgul.gif
kor olsak ve yansak

Gönlün beklediği bir yar var
Hangi saklı zamanda nefesleniyor ey kalbin sahibi Yar
Dinmiyor ruhumun firkati
virgul.gif
kalbimin umut içinde sabreden mecali kar’i
Ne yapsam
virgul.gif
hangi kanaate sarılsam
virgul.gif
içimi titreten vaktin niyazıyla ayılsam deva değil

Ey Yaratan ve aşkla donatan
Kalbim için sukunet istiyorum
virgul.gif
aklım için dirlik bekliyorum
Edepsizliğin ve hayasızlığın her sahnesinden nazarlarımı korumanı diliyorum
Beşerim
virgul.gif
zafiyet içindeyim
virgul.gif
insan olmak
virgul.gif
kemaliyet kazanmak
virgul.gif
huzurunda mahcup olmamayı istiyorum

Sen ki halkedip
virgul.gif
umut verensin
Kulunun acziyetine en yakın olan koşulsuz rehbersin
Niçin hata yapmama müsaade edersin
virgul.gif
bilinç tazelememe rahmet lütfedersin
Ruhun zümrüt tepeleri halimden ne kadar uzak
virgul.gif
kalbim nazargah olması adına nasıl bir iştiyak ihsan eylersin

Biliyorum ki sabır
virgul.gif
diriliştir
Farketmediğim cefa ve ezaların içinde kıvranan canları hissedişidir
Yarab
virgul.gif
beni bana bırakma
virgul.gif
ruhumu ve varlığımı rızan için feda olmamı geçiktirme
Kulun olmak
virgul.gif
olabilmek ne büyük bir lütuf
virgul.gif
aklım ve iradem için halimde yaşatmamı nasip eyle..

Evet
virgul.gif
Ortadoğu kaynıyor
Güney Afikada hiç yerinde duramıyor
virgul.gif
doğum sancuıları yaklaşıyor
Tahakküm eden
virgul.gif
hükmetmek için haddsizliği seçen müstekbirler varlıkları adına sallanıyor
Artık
virgul.gif
Hak ve Hakikatin en bariz tezahürleri ruhum ve kalbimde ümitle bereketleniyor ve şevk ihsan eyliyor

Mustafa CİLASUN
 
Viran olan kalbimde söyle kimi özlerim..
İçime hep hüzün doluyor
Nereye gitsem
virgul.gif
hangi sessizliği seçsem
virgul.gif
çaresiz boyun büksem
Olmuyor
virgul.gif
içime dolan hüzün sinemi bırakmıyor
virgul.gif
her lahzada vurarak yaşatıyor
Çare adına
virgul.gif
deva muradıyla
virgul.gif
ruhumu ve kalbimi bu sessizliğin ıstırabından kurtarmak ahıyla umut beslesem

Gönül ne söz dinliyor
Ve ne de aklın lisanını biliyor
virgul.gif
sel misali alıp gidiyor
Her yaşattığı med cezirde
virgul.gif
ruhuma aşina olan fedret kadrinde içime işliyor
Arafın insicamı aklıma geliyor
virgul.gif
sualler dinmek bilmiyor
virgul.gif
firkat sineme eza zerkediyor

Nihayetinde yaşanacaktır
Hangi ömrün kitabına baksam elem ve çile okunacaktır
Tozlu raflarda bekleyen nice hülyalar hangi baharın baprında buse sunacaktır
Nefes vaktin şahitliğinde ötelerin ruhumu cezbeden ahengiyle
virgul.gif
sabır ve umut dağları buluşacaktır

Temel aklıma geliyor
Filhakika umut için ne kadar sabırlı davranıyor
Bir filmi 20 kez seyrediyor ve haklı olarak
virgul.gif
elbette ki suallerle karşılaşıyor
Niçin sualine”Filmin bir yerinde kadımn tam yüzünü dönüyor
virgul.gif
göreceğim derken
virgul.gif
aniden bir teren geçiyor
virgul.gif
her seferinde bu sefer yakalarım” diyor

Bazen garip hallerin dilindeyiz
Ve bazende ah u figan ettiren çaresizliğin derdiyle nefeslenmekteyiz
Dağ köylerinde yetişen umut çocuklarını dramı okadar hazin ki
virgul.gif
kadınların bilhassa
Yaşamak adına sabır ve cefa bu kadar barışık olur mu
virgul.gif
insanlar bu denli tutunmak için nasıl bir umudun pervazlarında can çekişiyor

Böylesi bakir mekanlar ihmal ediliyor
Şehrin ileri gelenleri veya şehremin dediğimiz seçtiklerimiz geçikiyor
Bizler buraları ancak mesire yerleri olarak gezmeye gelince hatırlıyor ve acıyı yaşıyoruz
Onlarca kadın ve kız çocuklarının dranmı o kadar hazin ki insanın yüreğine işliyor
virgul.gif
onlardan uzaklaştıkça çaresizlik belini büküyor

Mustafa CİLASUN
 
Artık baharı neyleyin, yazı neyleyim..
Her ne hikmetse bir hal içindeyim
Hicranın en latif meyanında nefeslenip
virgul.gif
ah etmekteyim
Neyleyim
virgul.gif
şiiri
virgul.gif
şairi
virgul.gif
nazı
virgul.gif
işveyi
virgul.gif
aklımı sukut ettiren acıyı gitmekteyim
Gönül kimselere sevdalı olmamalı
virgul.gif
aşkın girdabında boğulmamalı
virgul.gif
dost için yakarmalı
virgul.gif
bilmeliyim

Dost ne ülfetli bir nefes
virgul.gif
karşılı beklemez
Canını sıkan bir hata dahi olsa yüzünü ekşitmeyi istemez
Canını teslim eden her mahremiyetini emin bilen bir eminlik içinde ki sadakattir
Vefa adına en güzide ahenktir
virgul.gif
hak namına hassasiyetini muhafaza eden fark-ı mürşittir

Zaman çok geç artık
virgul.gif
çağlamak neyime
Başımı yaslayıp ağlamak için bir taş yeter
virgul.gif
yastık sahibine
Hangi baharda bulunsan
virgul.gif
sazın bam teline dokunsam
virgul.gif
gözyaşlarıyla içimi boşaltsam ar değil
Ömrümde gün bitti akşam olmaktan
virgul.gif
zaman yarılandı
virgul.gif
ne hal ve ne de takat kaldı yazmaktan
virgul.gif
melalim sır değil

Edebin bendinde nefeslenmek ve ölmek
Halin derlediği kitabı yazmak
virgul.gif
hak rızası için şikayetten kaçmak
Umudun ve emelin farkındalığını bilerek bel bağlayıp
virgul.gif
bahtın inkişafında uyanmak
Her sancılı doğumun beklentisiyle haşyete soyunmak ve gözyaşlarıyla umut içinde müjdeyle yıkanmak

İnsan kim olduğunu bilmeli
Aklının ve kalbinin sahibinin emrinde hareket etmeli
Nefesin müddetli olduğunu idrak ederek
virgul.gif
ne vakit terk-i dünya edeceğine kanaat getirmeli
Her türlü avane ve bahaneden vazgeçmeli
virgul.gif
heva ve hevesin esaretine girip
virgul.gif
iradesine ipotek bindirmemeli

Şayet hissedip
virgul.gif
farkındalığa erişselerdi
Gönül şirazesi hak ve hakikatten asla vazgeçmez ve keder vermez
Vicdan gönül derecelerinin şubesinden birini temsil eder ve eminlik içinde istikametini bekler
Yoksa azap ve bela nihayetinde vaktinde tecelli eder
virgul.gif
ne keşkeler ve ne de ahlar nefsini ihya eder

Mustafa CİLASUN
 
Ey can hangi demde olursan ol Hakiçin yan!

Kalbin bir aşk hikayesi vardır.
Ne kadar kitap yazılmışsa hakkıyla anlatamamıştır
Hak ve kul hangi lahzada vucut bulmuştur, ecir için nefessarhoş olmuştur
Her kim riyadan sarf-ı nazar etmişse her ihsan ve lütfunu kalbinin sahibinden beklemişse masumdur

Kulun bir sevdası olmalı
O’nun yolunda nefsini ve varlıkadına neyi varsa adanmalı
Şekve zandan uzak durmalı, sızlanmayı hak sanmamalı, şikayetten kaçınmalı
En yakını olan, irade bahşederek seçim hakkısunan, nefsini özgür bırakan Rabbine yakarmalı

Şayeterişmezse bahtına umut
Her ne olursa olsun, kalbininderinliğindeukdeleşenleriunut
Seni senden daha ziyade düşünen ve esirgeyen, heracziyetinde vicdanınan yetişendedir sonuç
Ruhunu yeis ile alçatma, kalinihassasiyetinden çıkartıp karalar içinde avunma, sabrı isyan sayma vakt-inasiptir

Ömrünü vefa ve sadakate ram et
Her kim aldattığını var sayıyorsa,sefilliğinever terk et
Beşer olanı, insanlaştıran kalbi niteliği ve irade-i eslimiyetidir, illaki fark et
Aklın derecelerine ulaş, gönlün kısımlarınıve esrar-ı mecarasını yadsıma, inşirah için ceht et

Bir sokak çocuğu olarak büyüdüm
Beş yaşında Süphaneke diyemediğim için hoca tarafından kovuldum
Dilim peltekmiş, bilmiyorum ki neydisuçum, arkadaşlarımadına ne kadar utandım
Yıllarca cami ve bu misyon üzereolan insanlardan uzak kaldım, bilinç altıma ndense anlatamıyordum, niye soğudum

Şerr-işeytanlar alalanmış riyadır
Kalbin aynası ve vicdanı Nazargaholan yaratan Rahmandır
Korkular bühtandır, azap kimler içinvardır, kasdedenler illaki esir-i muhatap mıdır
Şayetnefesin vakti varsa, yaratan Rab hala o nefese zaman tanıyorsa kaygıyla yaşama, eftaldir

Ruhun tenden çıkması için bir vaktivar
Berzah ne kadar sukunet içinde vakt-ilahzasını bekler ey yar
Ruhumdan hicran damlaları nükseder,içimde hüzün yumağıiçinde gözyaşlarıakar
Sen cehaletime bakma ar, edep içindekal edemediğimeyanma yar, niyetin masumluğu ahaktır, aşk-ı rızadır

Mustafa CİLASUN

 
Gönül hakikat sevdasındadır, akıl ikbali şavktır!

Ne gülün rengine tav ol
Ne nefsini celbeden heyacan içinde kaybol
Umut ve ufuktatan başka, sabır ve azimden ziyade yoktur başkadayol
Kalbi hassasiyetin ünsiyetiyle, kanaatın güzelliğiyle, ümitetmenin letafetiyle Aşk-ı ihsana ram ol

Yaratılmışlar içinde İnsan özeldir
Yaratan ve irade başşeden Rabbine karşı en aşina olan edeptir
Arifin urbasına bakma zarurettir, gönlünde yaşattığı haya vehikmet aşk-ı sebeptir
O’ öyle Rahmet ve muhabbetin adresidir ki, en katı yürekler,ümidini yitirenler için vakt-i mücerrettir

Ne vakit güle baksan, yakınlaşsan
Koklamak için yakınlaşıp tutsan, dikeni vardır, sukutu nazardır
İçinde bekleyen nice umutlar vardır, günyüzüne hasret nefeslermisali hüzn-ü hazandır
Melülleşen halinde azim ve sebat timsaldir, kanaat içndezikreden riyasız suphan-ı gir yandır

Fidan gibi bir canın halini bir düşün
Ne kadar cevvaldir, naz, saz,şiir, sanat içinde yaşayan niyazdır
Kim bilir ne kadar bereketli umudu vardır, kimi zaman uykusuzbırakan heyecandır
Muvazenesiz, hız tutkunu bir sırnaşığın çarpmasıyla o lahzada hangidurumlar içinde susmuş melaldir

Ne acil servis ve ne de yoğun bakım
Hekim ve hemşirelerin pürtelaş olmaları yetmeyen vakitte akınakın
En sakin ve sukunetli olması gereken ve hatta teskin etmek içinvazife üslenenda dahi çalım
Her ne yapılsa, bilgi ve becerinin en alası uygulansa, teknik vedonanım çömertçe sunulsa, acziyet içinde etrafına bakın

O gül gibi fidan ruhunu teslim etmiş
İçinde sakladığı sessiz çığlığı ve ayan edemediği figanı bitmiş
Nereden bilecekti, dikkat etmek dahi bazen kifayetsizdi, kaderkalemi tükenmişti
Yüzümden akan yaşları hissedemez, titreyen tenimi bilemez, ahetmem çare etmez, vakt-i saati gelmişti

Mustafa CİLASUN
 
İçimde bir sızı var, kalbim sessizce ağlar!

Ne yol biter ve nedense
hal ruhun ekseninden esinbekler
Vicdan sessizliğinde seyreder, kalbin dirliğinden aşkı diler

Hissiyat bin bir rengin
ihtişamıyla resimlerçizer hazzı ister
Arz insan için tanzim edilen en kutsi değer, aşksız nefesler

Ne ağlamak çare oluyor
ve nede serzenişler halisolduruyor
Umut inancın şavkıyla her bir yanımı kuşatıyor gönül yanıyor

Sazlar ne çalıyor, meramı
kim hakkıyla anlıyor, aşksızlatıyor
Her nedense hasretin çilesi elem veriyor, mısraları yazdırıyor

Günler sarkıyor, ömür
vaktin oluyor, akıl halebakıyor acıtıyor
Kalbim nefsimle bedelleşiyor, irade sancılar için hüzünleniyor

Ne yunusu ve ne de
okyanusu hakkıylabiliyor, neleri bekliyor
Hayat bazen anlamını kaybediyor ve ıssız sokaklar n söylüyor

Ah gönlüm ne kadar
feryat etsen ne çıkar,şuur olmazsa akar
Nitelik insana bakar, keyfiyet örfü anar ve mazi hicranla efkâr

Atimden zanlarım korkar
her bir yanım tuğyaniçinde kim anlar
Parçalanmış cesetler vefayı anar, ağlamak kalbime kanla akar

Şairler İstanbul için
şiirler yazar Üsküdarmelalli halimde nazar
Hasretim ne denizde var ve ne de istikbalimde mezarlar bir kar

Merkez efendi bir başka
nazar, dede efendiyihakkıyla kim anar
Tamburi Cemil nidasıyla sessizliğini tamburla bozar, bir aşk var

İşte adımladığım
kaldırımlarda bir çilekeşnecip fazıl hazzı sunar
Cemil Meriç içtenliğin ritimlerinde ve tahkik şevkinde neleri yazar

Ah gönlüm ne sancılı
dalgalar var, martılarınçırpınışları aşkı anar
Artık halimden geriye ne kalmışsa evet takatsizliğim hicran yaşar

Sanki saklambaç oynuyorum,
körebe oyununu yazıyaboyuyorum
Sinemin tellerinde güfteleşen besteyi okuyorum ve aşk buluyorum

Göçmelerin ikliminde
manzaraları temaşa ediyorumudu anıyorum
Kime sığınıyorum, evet gülü kokluyorum, özlemle mavera diyorum

İşte böyle çıktığım bakir
tepelerde nefesmüddetiyle sırra yönelince
Ne keşkeler benimle ve nede tesadüfler inancı halimde gönül senle

Mağfirete muhtaçlığım
katreler halinde nazgözlerimde sicimleşince
Niyazım tüm iklimlerin filizlerinde tohum bereketin kadrinde Rabbiyle

Mustafa CİLASUN
 
Kalacak sanma bu güzellik, hazan gibi solacak! .

Her vaktin bir mürveti vardır
Hangi lahzanın ibretini okusan nazar-ı heyecandır
Kalp ne kadar zarif bir mekandır, her telinde bir güfteyaşatır
Hassasiyet sahibi nefes, edebin her vechesinde feda ve vefa adına aşiyandır

İnsan hangi mezalimin elindeyse
Şayet bir mefkureye bel bağlamış çilenin hazzı değilse
Kalbini ve ruhun yaratana karşı sevdası firkatleşmemiş nadanbir ümitse
Acısı çok olur, sızı nefsini vurur, aklı durur, dili kurur,gözler bakınsa da can tetikte

İnsanı insan yapan kalbi hassasiyeti
Ruhunun yüceliği, aklının kemaliyet azmi, iradesinin zafiyetreddi
Vicdanının suhulet içinde ki bahtiyarlığı, dimağın hakikat sığınağı kabiliyeti
Afak adına tahayyül ve tefekkür zindeliği, edep ve haya zenginliği iştiyakıyla ilintili farktır

Her ne hikmetse bazen akıl sır yetmiyor
Küresellik adına medeniyet ve modernlik pazarlayanlar katlediyor
Muvahhit Müslümanlar, Ümmet şuurundan yoksun topluluklar,geleneğe ram ediyor
Hangi asabiyeti açsam, alalanmış riyakarlığı haya etmeden yazsam, takatim el vermiyor

Niçin bu kadar tüketim tomlumu olduk
İktisaden borçlar içinde acziyet içinde nefes nefese kıvranıp durduk
Krediler adına faizi meşrulaştırdık, ev bark sahibi olmak adına ne kadar hür kaldık
Alim zatlar sukut ediyor, asırlara sari fetvalarla dem vurup geçiniyor, sosyolojiyi bilmiyor

Masum ve garip annem ruhunu teslim ediyor
Hiç arapça bilmediği halde hoca efendi arapça telkin vererek sanki konuşuyor
Hangi taklidin izlerini sürmekteyiz, neden haniflik ruhunu ihmal etmekteyiz, neyi beklemekteyiz
Gün kararırken, canı, cananı kurban eyleyen, kalbin sahibi için vefayı bilen bilmem ki niçin ah ediyor

Mustafa CİLASUN
 
Lahza nedeni içinde ki dem-i edeptir, kalp içindir!
İmdat edecek söyle kim var
Şahit olduğum zan
etrafımı neden sarar evet, ruhum bizar
Emanetinesadık kalan,
edebin lahzasında kendini bulan nefes,
ne ülfetli bir ar
Sığındığın yaylalar,
temaşa ettiğim suskun dağlar,
yüreğimi burkan anılar, ağlatıyor yar

Nebir gül kopardım,
ne de koklamayı başardım
İçinden çıkılmaz figanları içime attım,
bir tebessüm olsun hasretinde yaşadım
Sinemi kime kapattım,
derdi gamımla nefeslenmeyi amaçladım,
sancıdan kurtulamadım
Nedenbu halvet üzere karar kıldım,
hiç şikâyet etmeden
boyun bükmeyi bir çare sandım

Görebilmek için
bakıyorum, fakat şaşırıyorum
Farkıfark ettiren
idrakin fukaralığını çok yaşıyorum,
kalbi inşirahı anıyorum
Ruhumunsessiz
sancılarından utanıyorum,
aklıma gelen sualleri
kimselere soramıyorum
Sessizve kuytu köşemde
bilmem ki ne kadar anlamlı olacaktır
kalbime düşeni yazıyorum

Bazen sıkıntı duyanları,
rahatlıkla anlıyorum
İlgive yakınlık adına suçlanıyorum
evet, hiç dikkate almamakla kınanıyorum
Kimi zaman kırılan,
kimi vakit ikazıyla çalım satan
nefeslere sadece tebessüm ediyorum
Asla alınmıyorum,
tahammül etmekle iktifa ediyorum
bekleyen canlara eyvallah diyorum

Elbetteki bir edip değilim,
şair ise hiç değilim
Gönlüme düşün katreleri hasreden
bir aciz nefesim,
kendi halimle bedelleşirim
Hiç tanımadığım,
aşina edayla anmadığım,
temaşa etmeye fırsat bulamadığıma ne derim
Vefa adına nasıl bir yola çıkarım,
yâd edemediğim o nefeslerin,
figanlarını kime söylerim

Her halinde yavaş
yavaş öteye giden biriyim
Hak ve hakikat sevdasıyla ağlamayı
ne kadar isterdim,
kurak bir gönül sahibiyim
Edebe muhtaç bir hal içindeyim,
zarif olmayı nasıl becerir
ve tevazuu ile hasrederim
Ne gönül zenginiyim
ve ne de ehl-i hal zadeyim,
her yâdımda niyaz ederek serinlerim

Mustafa CİLASUN

Ey Rabbim, sahibim, başka kime muhtacım…
Hala beşer sıfatındayım

Avam içindefarkındalığı olmayan bir canım

Bahşettiğin ihsanlar,lütfettiğin hikmetler aklıma,

kalbimi inşiraha açmadığı için hicranım

Dinmeyen bir hüzün varsinemde,

yıllardır gün yüzüne hasret kalan melalimde,

niçin aşkına yabancıyım


Ne Yakubun sızısındayım

Ne Yusufun teslimiyet iştiyakının dramındayım

Bilmem ki nasıl bir handanım

Gönlü kararmış bir naçar mıyım

Seni anıp ağlayınca, neden nutkum durur

Kalbim bir tuhaf olur,gözlerim kararır

Sen ki en yakınım, dert ortağım

Her sırrıma vakıf olan, sevdağımsın


Niçin hak adına adaletini

Vicdan adına saadetini

İrade adına kudretini

Kalp adına taltif ettiğin ülfeti

Akıl adına dosdoğru yol olan sırat-ı müstakimi

Bir şekilde ihmal ederim, görmezden gelirim

Olmasaydı mağfiretin, bilmem ki neylerdim


Şefkat ve muhabbet timsali Efendimizi

Her lahzasında ibretin kitabileştiği vecdini

Sabır ve azim hassasiyetini, edep bereketini

Niçin halimizde, akılve idrakimizde

Ömür şirazemizde yaşatmaktan imtina ediyoruz

An senin, nefes senin,akıl senin, ruh senin

Peki, neyin hülyası ve emeliyle tamaha giriyoruz

Ey Rabbim, bizi bize bırakma, hakikatinden uzaklaştırma

Mustafa CİLASUN
 
Gâh hüznün abat olduğu sessizliğin …

Eysazendeler
nelersöylersiniz
hicranın esrarlı perdelerinden

Gâh çokderinlerden,
gâhhüznün abat olduğu
sessizliğin hazinve elemli kadrinden

Çekilen
çilelerin deminden,
sinenin muzdaripliğinden,
dilinedebe hasretinden

Ne kadarserdedilmiş
dert,ummanın senasındaysa,
aşk meftunluğu kalbin sesinden

Aşikâr oldu
halimin sevda yolunda ki
cehdive azimli muvacehesi

Bilmeden
nazar eden,
hissetmeden aklın fakirliğini
zerkeden, ülfeti bilmeden göçen

Vuslatın aidiyet için
sadakatini nefeslenen,
inayet için gönlünü aşka hasreden

Değmeyin
artık gamlı yüreğime,
geçitver ey Hak, gözyaşlarımın hazinliğine

Nehayallerin
peşindensavruldum,
yıllarcakayboldum

Aşkın
sevdasıyla eşiklerin
hülyasında ruhumun iştiyakına
sürurla gark oldum

Çileninefkârıyla
kalbin yegâne sahibine
her fırsatta konuk oldum

Hevesiunuttum,
nefsin talimine vurgundum,
kitabıcelilde aşkın iksirini buldum

Ey derdinfermanına
meftun olmuş hakikat neredesin

Dile gelen hezeyanların,
ihsanı perdeleyen hüznünde misin,
kalbin sesini neylersin

Nesillerin
yüreğine vecdini
yeniden nasıl teslim edersin

Aşkın
suhuletinden eminsin,
aranan gönüllerin heveslerini
bilmem nasıl şehre dersin

Ne zaman
yıkılıp yere düştüysem,
bırakıp gitti dost bildiklerim

Şimdi
gönlümün hazin sesindedir,
eleminefesimden
aksettiren edebi kelimelerim

Boyun büktüren
sadakatsiz ziyaretçilerim,
emeline kapılmış gidiyor nefsi zadelerim

Hakikat sadrından
inkişafeden gönül sazendelerim,
aşka abat olan kutlu yüreklerin

Mustafa CİLASUN
 
İnsanın içi yanar, beşer har içinde nefsine koşar!
Yüzümde resmeden

bir sürgünün melali var
Ne karın naifliği yüreğimi aklar
ve ne de hasretin asudeliği bir ar
Ne kadar yangın yaşamışsam,
hicranın katresiyle yol alarak
uyanmışsam ne har
Hoyratlığımın kime ne zararı var,
yabanlık halimedir ey yar,
aşkın demi latif bahar

Neyi çok görmüşsem
ve ona nefesi hasretmişsem
Nasibin kadrinde yol bularak
kanaat etmemişsem bir lekedir yar
Kim ruhumun
hicran damlalarını anlar,
sine-i sürurumdan
kopan yapraklar ne ar
Hasretinin firakıyla yandığım
sabrın narında sabahladığım
hakikat için çırpındığım

An ve alıp götüren
o zamanın efkârındayım
Artık suskun düşlerim
yüreğimi okşamıyor,
seherler davet etmiyor
Salalar göçenler için
ruhuma hücum ediyor,
ne nefesim aşka erişiyor,
ar ne diyor
Hazanın sökün eden gamı,
yüreğimdeki yangınların
hüznü boyun büktürüp ağlatıyor

Dilim hecelerin
prangasında elem sofrasında
Kalbim bilmem ki
neyin ihatasında,
sancıların sızısıyla hıçkırıkta
Ne söylesem,
sükût ederek diz çöksem,
secdenin vecdiyle
göçüp gitsem o şafakta
Kıraat edilen kitabı celilin
hükmüne türap olduğum
o kalbin sesiyle ayıldığım farkla

Ey yar dilerim
ve teslim ederim ki hasretsin
Halin kal olduğu, halin ram olduğu
bir iklimle yücesin ve latifsin
Edebin rahlesinde
hasrettiğin nefeslin ünsiyeti için fevksin,
ruhum için bir ahitsin
Neslin halisi, adamlığın gailesi,
nisanın naifi ülfetle
ihsan ve ihlâs için mukaddersin

Beşer, insan olmak için
ilk etabın sayfasıdır
Akıl baliğ olunmadıkça
masumluk korunmaya muhtaç vakıadır
Erdem kim için cenahı hazdır,
kul olmak için muhakeme
niye mutlaktır o farktır
Mukallit kimliği, nitelikten
arileşen bir hicrandır,
öte neden hesabidir, mizan aşktır

Şayet vuslata ram olmak,
niyeti aşkla sunmak
Arifin dilinden, Abidin zikrinden
haberdar olarak yolu bulmak
Mecnunun aşkına,
vecdin hakikatine,
idrakine ülfetine
kanarak sevdaya ulaşmak
Taklidin nüvesinden,
şekliye tin rezaletinden,
takiyye nin kepazeliğinden kurtulmak


Ecelin,
titreten haşyetin,
beklenen bir vaktin
Sükût ettiren meşkin,
ıssız sokaklarda
bekleyen muhtaç nefesin
Esirgenen ecrin, idrake
aşkın kutsiyetini haykıran fecrin,
ihmal edilen her gecenin
Teheccüt için kalbin muhtaçlığına
şahit olan ve seni
muhabbetle bekleyen Rabbinin

Hasretini
bir nebze olsun anla,
yaban kalma
Ne ten için gayretin,
ne heves için vazgeçmenin,
zevki neyleyim
Bizatihi idrak için
en değerli bir kültür olduğunu
terennüm edelim, bilinçlenelim
Aldatan kim varsa
ve hala ısrarını muhafaza
etmekte kararlıysa, elbette bir başka

Akide ve hukuk,
kul olabilmek için belki soğuk
Yabansan,
kaygıyla nefesi bırakırsan,
kalbin sahibinden ıraksan
Ruhunun
hicran damlalarını anlamadan,
kalbinin sesini baz almadan yaşarsan
Ne ahirin ve ne de sana
bahşedilen müddeti nefesin
manasına vasıl olmadan harsın

Mustafa CİLASUN

 
Bilmem ki nasıl kal eylesem, suskun melali hasretsem…

Sabır öyle bereketli ve latif bir ülfet ki
Ruhun insicamından nükseden bir hikmet, kanaat-i edeptir
Gönül için umman ne ki, ötenin sadrından beslenen kulunnefsi muvazenelidir
Terbiye ve edep kimler için asliyedir, beşer kalmak niçin zillettir, akıl ve azim kemaliyet içindir

Takva ne riyanın ve ne de avamın
Bin hüzün içinde tarif edilen sedanın maksadı olamaz
Asla içinde nefsin hevasını barındırmaz, başka nazarlar için kendini avutmaz
Takva ne sanmaların ve ne de ütopyada yaşayanların hülyalarıyla kurdukları şatolar sokağı kalamaz

Takva, ne sultanım dedirten sınıfın
Ne müridinin iradesini ve aklını ipotek altına alan nefsi muştunun
Cenneti ve nur aniliği bu kadar ucuza indirgeyen maksadın,ruhla konuşan bühtanın
Keramet ve cezbeye gelmeyi teslimiyete pazarlayan aptalın,esaretine girilmesi için şartlandıran aymazın

Din adına tahkihten kaçan zannın
Önyargılarla hükmeden saçmalığın, bidatlere bek bağlayan anlayışın
Anlam ve maksadından uzak ezbere boğduranın, insanın sosyalyapısını hiçe sayanın
Varlık sahiplerine yamanan ve sığınan belamların, tağutadına savaşan simsarların ufuk ve umutları olamaz

Sıfat ve mevkiine övgüler yağdıran
Efendimizden ziyade anılmasını isteyen, sanki şefaat odağı sanılan
Nüfus ve varlık yarışaına çıkan, yapmacık tevazularla çakasatan, lüksten kaçınmayan
Zekanın, zehabın, zannın, aşkı ve sevdası olamaz, firkatadına feda olmaya soyunamaz, böyle mantık kurtarmaz

Takva, ihsanın, inşirahın, izanın
Akıl ve irfanın çile ve sadakat, sabır ve şecaatserencamının
Fevkiyle kalbin ve ruhun aşkın ramına meftun olduğu sıratınrızay-ı barisiyle
Boyanmanın, Nefs ve tenden arınmanın, azim ve iradi bulunmanın,her cefada O’nda nefes olmanın niyazıdır

Mustafa CİLASUN
 
Üst Alt