Sevgili dostlar o mercedese binen engellilerden birisi de benim. Sürekli mercedes üzerinden çevrildiği için muhabbet cevap verme hakkımı kullanmak isterim.
Aracımı 2016 yılında yıllarca gece gündüz çalışıp biriktirdiğim öz paramla aldım. MErcedes binmekteki amacım bazılarınızın sandığı gibi hava atmak filan değil.
Tekerlekli sandalye kullanan bir engelliyim. Araba benim için tekerlekli sandalyemin devamıdır. Yani benim için bir ortez protez niteliğindedir. Arabama güvenmek benim için son derece önemlidir. Anlatayım.
Yıllar önce oldukça yaşlı ve ucuz bir arabaya hiçbir komplekse kapılmadan biniyordum. Arabamla uzun yolda giderken birden motordan alevler çıkmaya başladı. Sağa çektim. Tekerlekli sandalyemi verecek kimse yoktu. Dumanlar her yanı sarmaya başladı. Yoldan gelip geçen birileri olsa yardım isteyecektim. Ne ki kimse yoktu. O an hissettiğim çaresizliği hiçbir insanın yaşamasını istemem. Tam kendimi arabadan yere atıp sürünerek uzaklaşma planları yapıyordum ki yaşlı bir amca minibüsüyle durdu ve beni aracın içinden çıkarttı. Sırtımda platinler var. O şekilde araçtan çıkmaya çalıssaydım kendimi ciddi şekilde yaralayabilirdim. YAşlı amca yangın söndürücüyle müdahale etti ve aracın alevini söndürdü. Olay Antalya istikametinde Kütahyanın elli km kadar dışında gerçekleşti. Aracımı sanayiye çektirdim ve günlerce tamir için beklemem gerektiği söylendi. Bilin balkalım ne oldu? Bugün ÖTV muafiyetimizi sınırlama yetkisini kendisinde gören hükümetimizin guya denetlediği otellerin hiçbirisinde engelliye uygun oda bulamadım. Sokakta kaldım ben. Sevgili vekillerimizden bir insan evladı okursa bunu kendisini benim yerime koymasını istirham ediyorum. Gitmediğimiz otel kalmadı Kütahyada. Güya belediye var guya denetleniyorlar. Hiçbirinde kalacak oda bulamadım. Yorgundum, acilen yatmam gerekiyordu ve tekerlekli sandalyemle banyosuna girebileceğim bir oda bulamadık. Çok sonraları taa eskişehirden gelen bir arkadaşımın aracıyla beni oldukça uzak bir yerde sadece balayı odasının engellilere uygun oldugu bir otele goturmesiyle kalacak yer bulabildim. Balayı odasının fiyatını burada yazmak istemiyorum. Vekillerimiz beş yıldızlı otellerin o odalarının fiyatlarını bizden iyi bilirler. Günlerce orada kalıp arabamın tamir edilmesini beklemek zorunda kaldım. Çıktığımızda ötel parasını yardıma gelen dostum olmasa ödeyemezdim.
Yine eski bir arabayla İstanbulda Maslakta seyrederken sabah trafiğinde aracım bozuldu. O yuğun trafikte arkamdan korna çalan şöförlerin küfürlerini duyabiliyordum. Aractan inip insanlara arabamın bozuldugunu bile söyleyemiyordum. Kafamı camdan çıkartıp yardım istiyordum ancak korna seslerinden insanlar beni duymuyordu bile. En sonunda resmen beni dövmeye gelenlere sakat oldugumu ve arabamın bozuldugunu söyledim. Yardım edin kenara çekelim dedim. Adamlar öfkeden deliye dönmüşlerdi. Bir şey demeden geri döndüler ve arabalarına binip yanıbasımdan küfrederek uzaklastılar. Sol şeritte kalakalmıstım. Sonra gelen birkaç yardımsever arabamı itip sağa çektiler. İşin ilginç tarafı o gun maslak sanayide arabanın tamiri için dunya kadar para harcamama rağmen arabam aynı noktada bir hafta sonra yine bir sabah trafiğinde duruverdi. Yine küfürler kornalar arasında benzer seyleri yasadım. Yine elimde avucumda ne varsa tamire çekiciye harcadım.
Günün birinde kız arkadasımla BElgrad ormanına gezmeye gittik. Arabada oturmus sohbet ediyorduk. Derken saat geç oldu ve dönmeye karar verdik. Kontağı çevirdim ve arabam çalısmıyordu. Çekici istemek için telefonu açtım, çekmiyordu. Kızın telefonu da çekmedi. Hava biraz karardıgından ve etraftan köpek sesleri geldiği için yanımdaki kızın ödü patlıyordu. Haliyle arabadan cıkıp yardım istemek için gitmeyi de reddetti haklı olarak. İnsan sakatlıgına en fazla boyle anlarda isyan ediyor. Bu çaresizliğin nasıl bir sey oldugunu sayın vekillerimiz bilmez ama biz bunları çeşitli şekillerde defalarca yasadık yasıyoruz. O gün kızla birlikten gece yarısına kadar araba da bekledik. Allah halime acımış olacak ki gece yarısı bir mucize oldu ve araba birden çalıştı. Çalışmasa o soğukta ne olurduk ben düşünmek dahi istemiyorum.
Bunları yasadıktan sonra bizim gibi insanların arabalarına guvenememesinin nasıl bir psikolojik baskı haline geldiğini anlayabilirsiniz. Eski model ya da yeni ama sürekli arıza cıkartabilecek aracınıza guvenip bir ormana dağa ya da uzun yola cıkamazsınız. Araba bizim için son derece önemli bir ortezdir. Bu yüzden nasıl bir gazinin ayagına takılacak ortezin fiyatı konu edilmiyorsa bizim de aracımızın kaliteli olması en temel insan hakkı olarak gorulmelidir. MErcedes lüks oldugu için değil sağlam bir araba oldugu için tarafımca tercih edildi. Bu noktanın cok iyi anlaşılmasını istiyorum.
İstanbul gibi bir sehirde tekerlekli sandalye kullanan bir engellinin okula gitmesi, çalısması, gezmesi aracsız mumkun değildir. Mesafeler uzun ve yakıt pahalı oldugundan nispeten daha az yakıt tuketen dizel aracları tercih ediyoruz. Bu aracların en ortalama olanları bile bahsedilen meblagların üzerinde satılmaktadır. Sadece yakıt değil tekerlekli sandalye kullandıgımız için geniş bagaj hacmi de bizim için hayati derecede önemlidir. Bu da bizi küçük ve ucuz araclardan uzak tutmaya yetiyor.
Engelli dediğiniz insanlar gazileri de içeriyor. Vatanın bekası için bacaklarını feda etmiş bir gaziye sen lüks arac kullanamazsın, kullanırsan herkesten aldıgımız vergiyi senden de alırız demek en hafif tabirle vicdansızlıktır. Hükümetin ayaklarını kullanamayan bir gaziye kaliteli bir araç alırsan bunu lüks tüketim olarak görürüz demesi kabul edilebilir bir sey değildir. Kaldı ki gazi olmak gerekmiyor. Aynı sey çileli hayatlardan muzdarip tüm engelliler için geçerlidir.
BEn kimilerine göre lüks bana göreyse sadece kaliteli bir araca binmekle zengin bir insan olmuyorum. Yasadıgım trajik anılardan sonra bindiğim arabanın hayatımın en önemli eşyası olduguna karar verip çokça fedakarlık yaparak alabildim o arabayı. Eğer ÖTV muafiyeti olmasaydı zaten alamazdım. Kendi adıma çok zengin oldugum için değil bana çok gerekli olduguna inanarak buyuk bir fedakarlık yaparak alabildim o aracı. HEr mercedese binen parasının hesabını bilmeyen bir züppe değil demeye calısıyorum.
Öte yandan benim aracı aldıgım mercedes bayisi son bir yıldır engellilere yüzden fazla arac sattıklarını fakat kendi tekerlekli sandalyesiyle gelip arac alan tek engellinin ben oldugumu söylemişlerdi. Satısların tamamına yakını bir engelli yakınına bu aracı alan kişilerden olusuyor. Adam hasta yakını için 400 milyar değerinde coupe arac alıyor. Cok buyuk ihtimalle o engelli o araca bir kez bile binmiyor. Dolayısıyla bu işin suistimal edildiği açık. BAna defalarca bir yakınımızın adına mercedes alabilir miyiz diye sorulmustur. Bunu soranlar mercedesi kendilerine alacaklarını da çekinmeden belirtiyorlardı. GErçekten hasta yakını olup onların kullanımı için lüks arac almak istenebilir. Buna da kimsenin itirazı olmaması gerekir. Ancak hasta sakat yakınlıgını bahane ederek şahsi kullanımı için arac alan (ki yüzde doksanı bu durumdadır) kişiler için devletimizin förmül geliştirmesi gerekir. Ancak bu formül bizleri magdur etmemelidir. Zira arabamız bizim ortezimizdir. Bizlere siz lüks araç kullanamazsınız demekle kaliteli tekerlekli sandalye ya da ortez kullanamazsınız demek aynı şeydir.
Hemen her şeyde oldugu gibi bu olayda da en buyuk darbeyi yine engelli arkadaslarımızdan yiyoruz. Haklarımız budanırken araca bugunluk ulasamayan engelli arkadaslar baskaları da almasın istiyor ya da tamamen siyasal saiklerle iktidarı destekliyor. Bu budanan haklar yarın sizleri de vuracak sevgili dostlar. Bugun bindiğiniz o ucuz arabalar yarın hayatlarınızda ciddi bir soruna yol açtıgında ne yaptık biz diyeceksiniz.
Hükümetimizin bir üst limit koymasını da anlayabilirim. Ama zaten 1600 motor hacmiyle bu limit buyuk oranda konulmus oluyor. İlla rakam telaffuz edilecekse sınırın satış fiyatı 300 bin TL olarak güncellenmesi gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca kararın kişisel kullanımları devre dısı bırakacak şekilde güncellenmesi gerekir. Yani aracı kendi kullanan engelliler bu kararın dısında bırakılmalı. Yakınlar için de limit 300 bin tl ye çekilmelidir.