Hocam sperm ile yumurtanın birleştiği anda canlı oluşur diyen bilimin kendisi.
Evrensel insan hakları bildirgesinde her canlının yaşama hakkı vardır diye bir madde var.
....
Tekrar özür dilerim
Bilmeden sürçü lisan ettiysem affola.
Tekrar belirteyim... ne özür dilemenize, ne de sürçü lisan ederek af dilemenize hiç gerek yok.
Hepimiz fikirlerimizi belirtiyoruz. Bunda ayıplanacak, kırılacak, suçlanacak bir yön yok.
Şimdi insan hakları bildirgesiyle ilgili bir düzeltme yapalım...
Orada "insan hakkından" bahsediliyor. "Canlı haklarından" değil...
Elbette ben de her türlü canlının yaşam hakkına saygıyla yaklaşırım. İnsan bir yana, hayvanların, bitkilerin bile lüzumsuz yere öldürülmesinden hoşlanmam.
Ancak doğada insan da dahil her canlı bir diğerini öldürerek yaşar. Bizler de yemek için bitkileri, besi hayvanlarını öldürüyoruz. Sağlığımızı korumak için zararlı böcekleri öldürüyoruz. Tahılımız, sebzemiz iyi yetişsin diye zararlı otları, kemirgenleri öldürüyoruz... Hatta hayatta kalmak için mikropları, bakterileri antibiyotik kullanarak öldürüyoruz.
Elbette buradan "öldürmek bir haktır" gibi saçma bir sonuca varamayız. Sadece ölümün, yaşamın bir gerçeği olduğunu vurgulamaya çalışıyorum.
Keza savaşlarda düşmanları öldürüyoruz, zina yaptı diye kadınları taşlayarak öldürüyoruz, dinden döndü diye gavurları öldürüyoruz, aldattı diye eşleri öldürüyoruz. Bildiğiniz gibi burada öldürülenler bir zigot gibi POTANSİYEL yaşamlar değil, bizzat, gerçek yaşam sahibi insanlar.
Bir yumurta bir spermle birleştiğinde "potansiyel" bir yaşam söz konusudur. Kesin değildir bu! Döllenmiş yumurtaların ciddi bir kısmı daha rahim içerisine doğru dürüst tutunamadan düşükle sonuçlanır. Sizin laboratuarda tüp bebek amacıyla döllediğiniz yumurtaların da hepsinin yaşama şansı yoktur. 5 tane döllenmiş yumurtayı enjekte etseniz 5 tanesi de düşebilir. Veya 5'i birden tutar. Sizin dediğiniz gibi bunun önlemini almak pek de kolay değildir.
Keza şöyle bir durum da var. Diyelim ki 5 yumurtayı başarıyla döllediniz. Bunlardan 3 tanesinin özürlü olduğunu tespit ettiniz. 5 yumurtayı da rahim içine koyup ya nasip mi diyeceksiniz? Yosa sadece sağlıklı olanları mı seçeceksiniz? Sağlıklı olanları seçerseniz diğerlerini öldürmüş olmuyor musunuz?
Bakın ben burada neyin doğru, neyin yanlış tercih olduğunu savunmuyorum. Sadece bu tercihlerde tek bir doğrunun olamayacağını, bu tercihleri yapan kişilerin herhangi bir şeyle suçlanamayacağını vurgulamaya çalışıyorum. Elbette bir insan kendi inanışı çerçevesinde, 5 yumurtanın da kullanılmasını, sonuçlarına katlanacağını söyleyebilir. Bu onun kişisel tercihi olur. Ama sadece sağlıklı olanların kullanılmasını söyleyen bir kişinin tercihi de yanlış değildir. Bu size göre yanlış olabilir, ama o kişinin tercih hakkıdır.
Keza daha ileri gidersek, daha önce verdiğim örnekte 8-9 ceninin bir arada olduğu durumda bir hekimin önceliği annenin hayatını korumaktır. Çünkü anne bir "olasılık" değil, gerçek bir hayattır. Yeniden gebe kalma şansına sahiptir. Ayrıca bu 8-9 "olası" bebeklerinin tümünün yitirilmesi riski çok yüksektir. Eğer içlerinden 4-5 tanesini feda ederseniz kalanların yaşama şansının 100 kat artacağını bilirseniz nasıl bir tercihte bulunmak istersiniz?
Sizden farklı olarak, pek çok "çocuk sahibi olamamış anne-baba" böyle bir durumda 8-9 "olası" bebeği kaybetme riskini göze almaktansa 1-2 sağlıklı bebeğe sahip olma şansını tercih eder. Bunda ayıplanacak bir taraf da yoktur. Her insan neslini devam ettirecek çocuklara sahip olmak ister. Bu, dini inançların bile ötesinde doğal bir içgüdüdür.
Bu açıdan bakıldığında; ağır özürlü olma riski taşıyan bir fetüs, ana babanın kaynaklarını israf eden ve gelecek vaadetmeyen bir "yatırımdır". Burada kaynakların israfı ile "para-pul" gibi şeylerden bahsettiğim zannedilmesin. Bir hamilelik dönemi 9 ay sürer. Bunun ardından en az 6 ay beden yeniden hamileliğe hazır olmaz. Kaldı ki sürekli bakım ve ilgi isteyen ağır özürlü bir bebek annesi kolay kolay kaynaklarını yeni bir bebeğe harcayamaz.
Şimdi bazı arkadaşlarımız "annem beni engelli diye doğurmasaydı şimdi ben olmayacaktım" şeklinde serzenişte bulunuyorlar. Çok doğru. Ancak her engelli bebek böyle bir cümle kurabilecek kadar şanslı değildir ne yazık ki. Sadece 6 parmaklı doğan engelli bebekten, hiç bir iç organı, hatta beyni gelişmemiş doğana kadar çok çeşitli seviyede engelli bebekler mevcuttur. Çoğu kez modern tıp bununla ilgili iyi kötü bir bilgi verebilir. Eğer size doğacak bebeğin beyninin hiç gelişmediğini söylüyorlarsa bu bebek genellikle ilk bir kaç ayda, kesinlikle ilk 1 yılda ölecektir. Bunu çok büyük paralar ve emek harcayarak bir süre uzatabilirsiniz belki... ama beyni olmayan bir bebeğin gerçekte yaşadığını söylemek de tıbben mümkün değildir. Bildiğiniz gibi "tıbben" beyin ölümü gerçekleşen kişiler ölü kabül edilir. Dolayısıyla beyinsiz doğacak bir bebek zaten tıbben doğmadan ölmüş bir bebektir.
Yazdıklarımın pek çok kişi için çok acımasız bir bakış açısı gibi gelebileceğinin farkındayım. Ancak daha önce de belirttiğim gibi, bilim herhangi bir dini bakış açısının dogmatik prensipleriyle hareket edemez. Prensiplerin her dini, inanışı, hatta inanmayışı bile kapsayacak şekilde olması gerekir. Eğer herhangi bir insan, kendi inanç algısıyla bunun yanlış olduğunu düşünüyorsa evet yanlıştır. Ama o kişi için yanlıştır. Eğer başka bir insan bunun doğru olduğunu düşünüyorsa, evet doğrudur... ama o insan için.
Dolayısıyla; böyle bir kararı verdiği için bir insanı suçlamak da yanlıştır, aksi yönde karar verdi diye diğerini suçlamak da yanlıştır. Burada esas olan bu tür bir açmazda kaldığında her insanın kendi hesabını yapıp ona göre karar vermesidir. Bir hekimin görevi ise hastasına tüm riskleri anlatarak kararı kendisine bırakmaktır.
****************
Son olarak; "Beni doğurmasaydı, ben olmayacaktım" argümanı da aslında felsefik olarak bir safsata çeşididir. Pek çok çift ilişkisinde prezervatif veya başka doğum kontrol yöntemi kullandığında "beni engelledikleri için ben doğmadım" diyebilecek milyonlarca potansiyel hayatı engellemiş olur. Her ilişkide bir yumurtayla bir araya gelip bir canlı oluşturabilecek 50-100 milyon spermden hangisini "öldürdüğünüzü" bilemezsiniz. Doğan bir bebek, babanın sağladığı milyarlarca olası, annenin sağladığı binlerce olası hayattan tesadüfen bir araya gelmiş bir eşleşmenin sonucudur. Bu ay değil de gelecek ay bebek sahibi olmayı planlıyorsanız, bu ay gerçekleşebilecek tüm olası bebekleri daha olmadan engellemiş olursunuz. Yani kimin doğup, kimin doğmayacağına sizin verdiğiniz çok basit bir karar neden olur. Bu ay "başınızın ağrıması", veya eşinizle kavga etmeniz tümüyle başka bir bebeği tercih ettiğiniz anlamına gelir.