KKELEBEKK,
Ne demek istediğini anladığımı düşünüyorum. Sadece şu konuda ayrışıyoruz sanırım seninle. Senin anlattıkların benim düşünceme göre sakat bebeklerin yok edilmesi fikrine daha da şiddetle karşı çıkmamız gerektiğini gösteriyor. Sense aynı noktadan yola çıkarak kürtaj ile sakat bebeğin alınması gerektiğini benimsiyorsun anladığım kadarıyla. Ben şöyle bakıyorum: Tüm bu saydığın sıkıntılar, erişilebilirlik sorunu, okula alınmamalar, saçmasapan müdürlerin saçmasapan tavırları, insanların dışlamaları vs. vs. ile "sakat bebek doğmasın" düşüncesini kafamıza kakan sistem öyle bir örtüşüyor ki...Aynı dili konuşuyorlar, aynı yerden bakıyorlar, sakatı istemiyorlar, "doğmasın bile..." diyorlar. Ben de buradan yola çıkarak diyorum ki "Kendimizle olmasın mücadelemiz. Kendimizle didişmeyelim. Bedenlerimizi yok etme fikrini savunmayalım. Onun yerinde bu b...'tan sistem ile mücadele edelim". Sanırım birbirimize ters düşmüyoruz aslında, sadece ortak yerden çıkıp farklı noktalara varıyoruz. Sistem zaten sakat beden yok olsun diye uğraşıyor. Ancak bu hiçbir zaman olmayacak. Sakatlar her zaman olacaklar. O halde sistemi dönüştürmemiz lazım. Var olan algıları, politikaları vs. Ve "sakatlar doğmasın" söylemi de bu algıların bir ürünü işte. Amacım senin saydığın sıkıntıları yok saymak değil. Lütfen yanlış anlama. Onlardan yola çıkarak farklı bir yere varmak. Kafamıza kakılanları içselleştirmemek.
BU arada tekrar ifade etmek isterim ki, sakat bebeğin kürtaj ile alınmasına karşı duruşum ne dini argümanlardan feyiz almaktadır, ne de bugün Türkiye'de var olan kürtaj tartışmalarından. BU iki konu da bence bambaşka çıkış noktaları olan konulardır. En temelde kadının kürtaj hakkı olmalıdır. BUnu yanlış anlaşılmamak adına belirtmek istiyorum. Ancak sakat embriyonun kürtaj ile alınmasının "normal" embriyoya göre daha meşru olduğu düşüncesine karşıyım ben. Burada çıkış noktam sakat haklarıdırı; dine dayandırılan argümanlar değil...
Ne demek istediğini anladığımı düşünüyorum. Sadece şu konuda ayrışıyoruz sanırım seninle. Senin anlattıkların benim düşünceme göre sakat bebeklerin yok edilmesi fikrine daha da şiddetle karşı çıkmamız gerektiğini gösteriyor. Sense aynı noktadan yola çıkarak kürtaj ile sakat bebeğin alınması gerektiğini benimsiyorsun anladığım kadarıyla. Ben şöyle bakıyorum: Tüm bu saydığın sıkıntılar, erişilebilirlik sorunu, okula alınmamalar, saçmasapan müdürlerin saçmasapan tavırları, insanların dışlamaları vs. vs. ile "sakat bebek doğmasın" düşüncesini kafamıza kakan sistem öyle bir örtüşüyor ki...Aynı dili konuşuyorlar, aynı yerden bakıyorlar, sakatı istemiyorlar, "doğmasın bile..." diyorlar. Ben de buradan yola çıkarak diyorum ki "Kendimizle olmasın mücadelemiz. Kendimizle didişmeyelim. Bedenlerimizi yok etme fikrini savunmayalım. Onun yerinde bu b...'tan sistem ile mücadele edelim". Sanırım birbirimize ters düşmüyoruz aslında, sadece ortak yerden çıkıp farklı noktalara varıyoruz. Sistem zaten sakat beden yok olsun diye uğraşıyor. Ancak bu hiçbir zaman olmayacak. Sakatlar her zaman olacaklar. O halde sistemi dönüştürmemiz lazım. Var olan algıları, politikaları vs. Ve "sakatlar doğmasın" söylemi de bu algıların bir ürünü işte. Amacım senin saydığın sıkıntıları yok saymak değil. Lütfen yanlış anlama. Onlardan yola çıkarak farklı bir yere varmak. Kafamıza kakılanları içselleştirmemek.
BU arada tekrar ifade etmek isterim ki, sakat bebeğin kürtaj ile alınmasına karşı duruşum ne dini argümanlardan feyiz almaktadır, ne de bugün Türkiye'de var olan kürtaj tartışmalarından. BU iki konu da bence bambaşka çıkış noktaları olan konulardır. En temelde kadının kürtaj hakkı olmalıdır. BUnu yanlış anlaşılmamak adına belirtmek istiyorum. Ancak sakat embriyonun kürtaj ile alınmasının "normal" embriyoya göre daha meşru olduğu düşüncesine karşıyım ben. Burada çıkış noktam sakat haklarıdırı; dine dayandırılan argümanlar değil...