Merhabalar
Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.
Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.
Saplantılı olan kişiler bununla nasıl baş ediyorsunuz?
- Konbuyu başlatan sokr@t
- Başlangıç tarihi
sokrates
İnsanın takıntılı olmasının bir çok nedeni vardır .
Bunu çözmek için psikiyatristler kişinin çocukluk yıllarına eğilirler .
Çocukluğunda baskı altında yetişen kişilerde obsessiyonlar baş gösterir .
Aile baskısı , öğretmen baskısı vs bu durumun yaşanmasında çok etkindir .
Anne ve babalar çocuklarının kendileri gibi olmasını ister ve bu yönde baskı kurarlar
Öğretmenler de sisteme uygun bir kişi yetiştirebilmek için
öğrencinin itaatkar olması için onu hırpalarlar .
Birey büyüdüğünde en ufak bir şeyi yanlış yapsa toplum tarafından cezalandırılacağını düşünerekten
her şeyi titiz bir şekilde yapayım derken takıntılı biri olmaya başlar .
Obsession ,kapitalist sistemin sebep olduğu bir hastalıktır .
Ve hemen herkesin türlü takıntıları vardır .
Bu zamanda hiç baskı görmeden yetişen birey yok .
Ekonomideki bozukluğu dış güçlere
Psikolojimizde ki rahatsızlıkları şeytana bağlayarak
sadece kendimizi kandırmış oluruz .
Takıntılardan kurtulmanın bilinen en iyi yöntemi 21 gün boyunca takıldığımız konu aklımıza geldiğinde
güzel şeyler düşünüp o takıldığımız nokta hakkında hiç bir şey düşünmemektedir .
Psikolojide buna 21 gün kuralı diyorlar .
İnsan beyni 21 gün boyunca terkettiği bir alışkanlıktan 22 . günde tamamen kurtulur .
21 gün kuralı sigara ve alkol bağımlılıkları için de geçerlidir .
İnsanın takıntılı olmasının bir çok nedeni vardır .
Bunu çözmek için psikiyatristler kişinin çocukluk yıllarına eğilirler .
Çocukluğunda baskı altında yetişen kişilerde obsessiyonlar baş gösterir .
Aile baskısı , öğretmen baskısı vs bu durumun yaşanmasında çok etkindir .
Anne ve babalar çocuklarının kendileri gibi olmasını ister ve bu yönde baskı kurarlar
Öğretmenler de sisteme uygun bir kişi yetiştirebilmek için
öğrencinin itaatkar olması için onu hırpalarlar .
Birey büyüdüğünde en ufak bir şeyi yanlış yapsa toplum tarafından cezalandırılacağını düşünerekten
her şeyi titiz bir şekilde yapayım derken takıntılı biri olmaya başlar .
Obsession ,kapitalist sistemin sebep olduğu bir hastalıktır .
Ve hemen herkesin türlü takıntıları vardır .
Bu zamanda hiç baskı görmeden yetişen birey yok .
Ekonomideki bozukluğu dış güçlere
Psikolojimizde ki rahatsızlıkları şeytana bağlayarak
sadece kendimizi kandırmış oluruz .
Takıntılardan kurtulmanın bilinen en iyi yöntemi 21 gün boyunca takıldığımız konu aklımıza geldiğinde
güzel şeyler düşünüp o takıldığımız nokta hakkında hiç bir şey düşünmemektedir .
Psikolojide buna 21 gün kuralı diyorlar .
İnsan beyni 21 gün boyunca terkettiği bir alışkanlıktan 22 . günde tamamen kurtulur .
21 gün kuralı sigara ve alkol bağımlılıkları için de geçerlidir .
Saplantıdan kurtulmanın en iyi çaresi geçmişe sünger çekmek yaşananları bir ders olarak görüp önüne bakmak bu tarz durumların konuşma ,söz hatta yapılan haksızlık kötülük gibi şeylerin herkesin başına geldiğini ancak insanların büyük bir kısmının bunlara takılıp kalmadığını unuttuğunu ya da aklına gelse bile arada sırada acı hissetmediğini bilip belki daha hoşgörülü olmak ego ,kompleks gibi şeylerden olabildiğince arınmak hele ki başkalarının senin hakkında ne düşündüğünü hiç umursamamak en başta belki de sadece kendine değer vermek gerekiyor .Benim yapmam ve olmam gereken bu en azından .
sokrates , güzel özetlemişsin .
Yaklaşık on yıl önce çok kötü olduğunu bildiğim birisi mazlum birine kötülük yapmıştı .
İşinden etmiş ekmeğiyle oynamıştı .
Bu durum çok gücüme gitti .
O kötü insanı her görüşümde tansiyonum yükseliyor rahatsız oluyordum .
Çünkü yaptığı kötülükten dolayı , kendi içimde onu affedemiyordum .
Bir gün okduğum bir makalede , başkalarını affetmediğinizde
onları değil kendinizi cezalandırmış olursunuz
diye çok güzel bir cümle gördüm .
Evet dedim ben o kişiyi affetmiyorum diye iç sıkıntısı çekiyorum
onu sevmek zorunda değilim ama affedip kafamdan uzaklaştırmalıyım .
Çok işe yaradı bu taktik .
Affettiğin zaman o kişi kafandan gidiyor .
Yaklaşık on yıl önce çok kötü olduğunu bildiğim birisi mazlum birine kötülük yapmıştı .
İşinden etmiş ekmeğiyle oynamıştı .
Bu durum çok gücüme gitti .
O kötü insanı her görüşümde tansiyonum yükseliyor rahatsız oluyordum .
Çünkü yaptığı kötülükten dolayı , kendi içimde onu affedemiyordum .
Bir gün okduğum bir makalede , başkalarını affetmediğinizde
onları değil kendinizi cezalandırmış olursunuz
diye çok güzel bir cümle gördüm .
Evet dedim ben o kişiyi affetmiyorum diye iç sıkıntısı çekiyorum
onu sevmek zorunda değilim ama affedip kafamdan uzaklaştırmalıyım .
Çok işe yaradı bu taktik .
Affettiğin zaman o kişi kafandan gidiyor .
Ya da Allah'a havale et, geç
Şimdi başımdan geçen bir olayı anlatayım
Kiramı ödeyemiyorum , işsizim ,acilen iş bulmam lazım ne olur yardım et diyen bir arkadaşım için
gittim 15 yıldır tanıdığım mekanı olan bir abime yalvardım yakardım
lütfen onu işe al çok ihtiyacı var dedim .
Tamam dedi , seni mi kıracağım
yarın gelsin işbaşı yapsın .
Büyük bir sevinçle iş arayan arkadaşımı aradım ,yarın git işbaşı yapıyorsun dedim .
Sigortası , yolu ,yemeği var günde 8 saat çalışacak haftada 2 gün izin
bu vasıfsız arkadaşım , maaşı az ben orada çalışmam diyince
bir hayli gerildim .
Şimdi ne hali varsa görsün demek zorunda kaldım .
O iş için yalvardığım abime de rezil oldum .
Böyle dengesiz insanlar var işte
psikolojimi allak bullak etti sabah sabah
Ben işsiz kalsam aç olsam gider çöpten kağıt toplarım , kimseden 1 lira isteyemem .
Maalesef bizim insanlarımız çalışmadan başkalarının sırtından geçinmeyi , hayat sürmeyi seviyorlar .
Ne düşünürsen o olursun sevgi düşünürsen sevgi, nefret düşünürsen nefret.
Otokontrol senin elinde. seninki saplantı değil kendini dinleme hastalığı. kendini dinlediğin için sorunlar yaşarsın çevreni dinle, kuş sesi dinle, akan suyun sesini dinle. her şey insanlardan ibaret değil. eskiye dönük yaşarsan yenilikleri göremezsin.
Otokontrol senin elinde. seninki saplantı değil kendini dinleme hastalığı. kendini dinlediğin için sorunlar yaşarsın çevreni dinle, kuş sesi dinle, akan suyun sesini dinle. her şey insanlardan ibaret değil. eskiye dönük yaşarsan yenilikleri göremezsin.
Adamsın fuarcı; vallahi takdir ettim... Cins minssin ama hakikatlı adamsın vesselam...
Klavi zor durumda çok kaldığım için hayatta tek bırakılmanın ne olduğunu
çaresizliğin ,yoksulluğun hepsini biliyorum , yaşadım gördüm .
Fareler ve İnsanlar diye bir film var mutlaka izlemeni öneriyorum .
Bir insan kendisine yardım etmek istemezse ona hiç kimse yardım edemez .
Amerikalılarda LOOSER ''Kaybeden '' diye bir terim var .
Yoksulluktan aklını üşütmeye başlayan insanlar looser modunda yaşamaya başlıyorlar .
Bitirdiler bu halkı ,
İnsanların kursaklarından geçen kuru ekmekten de vergi mi alınır
Benim zaten tek sorunum o anda söylenilen laf ,söz her ne ise umursamamak gülüp geçmek ya da güzellikle cevap vermek ama sonradan bu söylenen her ne ise aklıma sürekli gelmesi takıntıya dönüşmesi ve sonrada hep pişmanlık keşke şöyle cevap verseydim ya da keşke hiç muhatap olmasaydım diye diye sinir olup tekrar aynı kişiyle işte bu sefer hak ettiği cevabı vereceğim diyerek muhatap olmak tam bir trajedi hatta komedi resmen trajikomik midir nedir işte ondan .
sokrates hazır cevap olmak bir meziyet. Senin de illa ki farklı bir meziyetin vardır, diğerlerinden seni ayyuka çıkaran. Yakacak değilsin ya kendini bu meziyetin yoksunluğuna binaen. Oluversin boş eyle zihni. O da onun özelliği de ve geç! İlla ki senin de sergilediğin bir meziyetin olur hayat denilen gailede... Bu sefer değil de...
Bazen sus pus da kalır insan; lal olur dil, sükut eder akıl... Konuşan galip midir? Ya da son sözü zikreden midir galip? Ya da her mevzuuda galip mi olmak elzemdir ya da gerek şart? Hatta daha da ileri taşırsak fikri; her mvzuunun afilli sözleri, bir galibi ve de bir mağlubu olması şart? Değil bence... Susmak nasıl ki mağlubiyet değilse, konuşmak da galibiyet emaresi değildir... An'ı arkada bırak! Takılma... Belki "aptala karşı en güzel cevaptır, o anki susman!" Kim bilebilir bunu... Zannetmek ve kin en zararlı alışkanlığıdı beşeri mahlukatın. Arındırmaya çalış bünyeni ve unut. Ki hafıza-ı beşer, nisyan ile malüldür... Umutma ikramını geri çevirme zihninin. En büyük nimettir, unutup geri bırakmak masivayı....
Oluversin boş eyle zihni. O da onun özelliği de ve geç! İlla ki senin de sergilediğin bir meziyetin olur hayat denilen gailede... Bu sefer değil de... Bazen sus pus da kalır insan; lal olur dil, sükut eder akıl... Konuşan galip midir? Ya da son sözü zikreden midir galip? Ya da her mevzuuda galip mi olmak elzemdir ya da gerek şart? Hatta daha da ileri taşırsak fikri; her mvzuunun afilli sözleri, bir galibi ve de bir mağlubu olması şart? Değil bence... Susmak nasıl ki mağlubiyet değilse, konuşmak da galibiyet emaresi değildir... An'ı arkada bırak! Takılma... Belki "aptala karşı en güzel cevaptır, o anki susman!" Kim bilebilir bunu...
Zannetmek ve kin en zararlı alışkanlığıdı beşeri mahlukatın. Arındırmaya çalış bünyeni ve unut. Ki hafıza-ı beşer, nisyan ile malüldür... Umutma ikramını geri çevirme zihninin. En büyük nimettir, unutup geri bırakmak masivayı.... @Klavyetor ben sohbeti muhabbeti sevilen biriyim aslında konuşkan biriyimdir sus pus değilimdir ama işte iğneleyici ,ukala hele ki fesat insanlara karşı cevabını o anda şak diye verip susturmak gerekiyor uzun uzadıya laf anlatmak boşa çaba bu tiplere neyse işte hazır cevap olmak gerçekten meziyet gerektirir ve bazılarına karşı da lazımdır lafı sokup susturacaksın dilinden hasedlik ve kibir akanı .Geçmiş ve unutmak konusunda da çok haklısın hele ki öfkeden,kinden beslenen takıntı insanın kendisini üzüyor sadece boşa ızdırap unutmak büyük nimet gerçekten.
Saplantılı düşüncelerden kurtulmanın en iyi ve tek yolu belki de insanın kendi nefsi ile mücadele etmesi galiba karşı tarafı başka insanları ya da yaşanan olayları kafaya takıp sinir olmaktansa ya da düşünüp durmaktansa olmuş bitmiş şeyleri aslında neden kafaya takıyorum ki ben bunları diyerek insan kendi egosunu,nefsini sorgulamalı, dizginlemeli en doğrusu bu yaşadıkça bunu daha iyi anlıyor insan . Nefsi yeme içme zevk v.s. her konuda dizginlemeli ama yoksa diğer öfke ,kin ,ego ,kibir gibi konularda da dizginlenmesi zor oluyor kısaca nasıl alıştıysa nefis öyle gidiyor ama dizginlenmiş ama başına buyruk .
Saplantılı olma durumu herkesin farklı olabilir mesela benim saplantı yaptığım konu büyük oranda karşımdaki kişinin rahatsız edici bir sözü , bakışı , mimikleri , karşımdaki kişinin üstünlük taslaması ,kendini bir b.k sanması ,yalancılığı ,ukalalığı gibi benim hiç haz etmediğim özellikleri genelde beni o an pek rahatsız etmese bile düzgünce konuşup gittikten sonra zaten bayan olsun erkek olsun pek bozmam insanları ama genellikle de bu tarz insanlar nedense hep sonradan aklıma gelir ve beni sinir eder "keşke ona şöyle deseydim keşke böyle davransaydım " gibisinden kendimi suçlar ve tekrar o insanla karşılaşmaya çalışır genellikle bulunduğu yere giderim hak ettiğini düşündüğüm muameleyi yapmaya çalışırım ama sırf saplantıdan kurtulmak için. Karşımdaki kişi alttan alır gibi yapar güzellikle konuşursa ben de yumuşarım bu sefer sinirim geçer o an için ama ufacık bir söz ,bakış, mimik yine kafama takıldıysa işte o zaman yandım o kişi bende saplantı haline gelmiş olur ne mi yaparım tekrar o kişiye bulaşırım . Bu duruma gelme sebebim yaşadığım bir olay ve tam da kafaya taktığım bu tarzda insanlarla bu olay yüzünden çok fazla yüz göz olmam ve sonrasında çok uzun süre kafaya takmam yaşananları ve bu kişileri bu durum bende resmen kötü bir alışkanlık (ya da saplantı ) haline geldi farklı kişilerle benzer şeyler yaşamaya başladım kişiler değişti ama yaşananlar aynı ya da benzer .
Yukarıdaki paragrafı yazmamın sebebi benim durumumda olan varsa bu durumda yapılması gereken asıl kafaya taksan bile o kişiyi seni sinir etse bile gidip tekrar yüz göz olmamak sinirin öfken birkaç gün ya da hafta içinde geçiyor silinip gidiyor o kişi ama sinirine yenilip tekrar muhatap olduysan saplantıya dönüşüyor kafaya taktığım kişi her kim ise kafama taksam bile uzak durmam gidip tekrar muhatap olmamam gerektiğini zaten hep sevmediğim tarz insanları kafaya taktığımı o tip kişilerden de mümkün olduğunca uzak durmam gerektiğini anladım uzak durdum mu yani kafaya takıp tekrar bulaşmadım mı o kişi zamanla daha az aklıma gelmeye başlıyor ve silinip gidiyor unutuyorum .
Bu duruma gelme sebebim yaşadığım bir olay ve tam da kafaya taktığım bu tarzda insanlarla bu olay yüzünden çok fazla yüz göz olmam ve sonrasında çok uzun süre kafaya takmam yaşananları ve bu kişileri bu durum bende resmen kötü bir alışkanlık (ya da saplantı ) haline geldi farklı kişilerle benzer şeyler yaşamaya başladım kişiler değişti ama yaşananlar aynı ya da benzer .Yukarıdaki paragrafı yazmamın sebebi benim durumumda olan varsa bu durumda yapılması gereken asıl kafaya taksan bile o kişiyi seni sinir etse bile gidip tekrar yüz göz olmamak sinirin öfken birkaç gün ya da hafta içinde geçiyor silinip gidiyor o kişi ama sinirine yenilip tekrar muhatap olduysan saplantıya dönüşüyor kafaya taktığım kişi her kim ise kafama taksam bile uzak durmam gidip tekrar muhatap olmamam gerektiğini zaten hep sevmediğim tarz insanları kafaya taktığımı o tip kişilerden de mümkün olduğunca uzak durmam gerektiğini anladım uzak durdum mu yani kafaya takıp tekrar bulaşmadım mı o kişi zamanla daha az aklıma gelmeye başlıyor ve silinip gidiyor unutuyorum .
