Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Siyasette ve Karar Alma Süreçlerinde Sakatları Sakatlar mı Temsil Etmeli?

İki kelime yeter uzatmaya gerek yok ! Tok açın halinden anlamayor, insanlar başına gelmeden umursamıyorlar. Sakatları sakatlar mı temsil etmeli evet hatta omurilik felçliler temsil etmeli çünkü en ağır komplex tahribat türlerinden biri ağır engelli kafası çalışan biri sakatları en iyi anlayabilecek kişidir.
 
Başımıza taş düşse yerimizde sayıyoruz; işte bütün mesele bu. Devekuşu gibi başını kuma gömmek ve elini taşın altına koyamamak... Böyle yapınca ne örgütlenmeye, ne meydanlara dökülmeye, ne sesini yükseltmeye, ne de yumruğunu masaya vurmaya gerek kalıyor. Bu yüzden dilencilik ve birilerinden bir şeyler ummak, %70 sakatlarımızın yaptığı en iyi iş oluyor.
 
Herkese iyi Pazarlar arkadaşlar.

Engelli bir milletvekili olmasını desteklemek, o milletvekili seçilirse bütün sorunlar bir anda uçar gider demek değil. Tabii ki politikalar ancak daha örgütlü bir siyasetin iktidara gelmesiyle değişebiliyor. Ancak burada kendimize sorabileceğimiz bir soru, kendi siyasi görüşümüze yakın siyasi partiler içerisinde ne kadar örgütlenebiliriz? Ya da derneklerimiz yoluyla bu siyasi partilere nasıl baskı yapabiliriz? Tek başına bir engelli milletvekili tüm sorunları çözemez. Ancak o milletvekili kendi partisinde güçlü bir engelli kitlesi tarafından destekleniyorsa, partisinin dışında engelli hareketi ile ilişkileri kuvvetliyse, diğer partilerin engelli milletvekilleriyle engelli hakları ortak paydasında çalışabiliyorsa, o zaman o milletvekilinin siyasi ağırlığı olabilir diye düşünüyorum.

Engelsizbiz, bence çok önemli bir meseleye parmak basmışsınız. Engelli denince büyük çoğunluğumuzun aklına engellilerin çeşitliliği gelmiyor. Engelli engelliyi temsil edecek de, nereden bilecek görme engelli milletvekili omurilik felçlinin ihtiyacını? Burada da bence engelli hareketinin, engellilerin örgütlenmesinin önemi devreye giriyor. Eğer yalnızca engeli olan bir milletvekili değil de, engelli hakları perspektifi olan bir milletvekiliyse, o kişiden yalnızca kendi ihtiyaçlarını ve deneyimlerini seslendirmesinden daha fazlasını bekleyebiliriz. En azından bir karar alınırken (partide, mecliste vs.) yahu diğer engelliler nasıl düşünüyor onlara sormak lazım demesini bekleyebiliriz.

Engelli hakları perspektifi olan bir milletvekili ya da bir grup milletvekili olsa mecliste bu durum yalnızca engellilere yönelik politikalar ile ilgili değil, ülkenin diğer meseleleri ile ilgili de acaba yeni bir perspektif getirebilir mi dersiniz? Örneğin Şafak Pavey de Lokman Ayva da bir çok azınlık grubunun hakları tartışma konusu olduğunda benim bildiğim kendi partilerinin çizgilerinin dışında da kalsa çok olumlu tepkiler verdiler. Ben bunun çok da tesadüf olmadığı kanısındayım. Biraz olumlu yanımdan kalktığım bir güne de rastgelmiş olabilir bu yazdıklarım :)

Sevgiler.
 
Sakıp Sabancı inşaat mühendisi miydi? Değildi... ama binalar yaptı.
Elektrik mühendisi miydi? Değildi ama santraller yaptı.
Makina mühendisi miydi? Değildi ama arabalar yaptı.

Üniversite mezunu bile değildi ama pek çok şey yaptı.

Siyasette ve karar alma süreçlerinde, sürecin içinden gelen kişilerin temsil etmesi mi gerekir? Bence gerekmez. Sakatların milletveki olması son derece sıradan ve doğal bir süreç olmalı... ama sakat bir milletvekili niye İşçileri temsil etmesin? Demek ki burada sakatları sakatların temsil etmesinden daha geniş bir perspektife ihtiyaç var.

Siyaset üretmek için milletvekili olmak gerekmez. En önemli siyasi güçlerden biri STK'lardır. Yeterli etkinlik ve güçte olan STK'lar diledikleri kişiye temsil yetkisini devredebilirler. Bu kişinin sakat veya sağlam olması da önemli değildir. Arkasında yeterli gücün olması önemlidir.

Diğer bir sorun ise, herhangi bir özüre sahip kişilerin beklenenin aksine her özür grubunu temsil edip edemeyeceğidir. Daha önce örnek gösterilen Lokman Ayva görme engellidir. Bir ortopedik engelliden ancak benim anladığım kadar anlar. Şafak Pavey ortopedik engellidir. İşitme engellinin halinden ancak benim anladığım kadar anlar. Bu durumda kim kimi temsil edecek?

Yukarıdaki gerekçeler doğrultusunda düşünülecek olursa konu 2 ana başlığa indirgenebilir.
1. Temsil yetkisi, sakat olup olmadığına bakılmadan bu yetkiyi doğru ve tkili kullanabilecek kişide olmalıdır.
2. Sakatların temsil yetkisini sadece sakatlar için kullanması gerektiği, başkaları için kullanamayacağı algısı ortadan kaldırılmalıdır. Görme engelli birisi avukatlık yapabiliyorsa, çok rahat milletvekilliği de yapabilir. Ama milletvekilliğinin görme engellilerin sorunlarıyla sınırlı olması temsil yetkisini sakatlar.

Gelişmiş ülkelerin parlementolarında çeşitli engelli kişiler bulunur. Bunlar meclise engellileri temsil etmek için değil, siyasetçi oldukları için girerler.

ABD'nin en uzun süre başkanlığını yapmış olan Franklin Roosevelt polio felçi geçirmiş ve hayatı boyunca tekerlekli sandalyede yaşamıştır. Başkanlık yaptığı dönemde sakatları değil, tüm ABD ulusunu temsil etmiştir. Önemli olan, engelli siyasetçilere bu imkanı verebilmektir.
 
2008 yılının sonlarında forumların Ayrımcılıkla mücadele, insan, toplum, siyaset kısmında Engelliler parti kurup siyasallaşamazlar mı? Haklarımızı bu şekilde elde edemezmiyiz"" başlığı altında bir forum konusu açmış idim. Meraklıları orada yapılan tartışmaları takip edebilir.. Şimdi sene 2013 yani aradan 4 yıl geçmiş ama ortada bir tık yok. Yani demek istediğim bizlerde laf çok ama icraat yok. Ben de ilk zamanlarda çok idealist idim ancak benim de içinde bulunduğum bu sakatlar camiasını tanıdıkça doğruyu söylemek gerekirse bizleren bir halt olmayacağı kanaati iyice yerleşti bende.
Bunu söylemek pek hoş değil lakin maalesef durum da bu işte. Umarım günün birinde yanılırım.
 
çok ama çok duyarlı olunması gerektiğini düşünüyorum, bu sadece engelli değil engelli yakını da olabilir onunla çok zorluk çekip bütün düşüncesi ile olması gerekiyor, bu zorrluklardan yorulmuş halden anlayarak milletvekili olması gerekiyor ,
görme engelli bir aday gelip bir toplantı yapmıştı millet vekili adayı çok da sempatik gelmemişti direk gözüme çarpan yerimi yer edeyim edasıydı, yada koltukda bir hikmet var oturan anında değişiyor yada oranın zorlukları bilemiyorum ama ben bile olsam belki o mecliste deiğişirim diyorum ortamı yönlendiriyor belkide,
benim arkadaş asla oy vermeyeceğim bir partiden adaydı ama onun seçilmesi için gözüm kapalı o partiye oy vermeye hazırdım ama olmadı .
yani sakat yada sağlam bizi çok iyi anlaması gereken birinin milletvekili olması gerek diyorum ben...
 
Güzel Kardeşlerim; yazdıklarınızdan çıkarabildiğim sonuç özet olarak "engellinin vekil olup-olmaması" çok şeyi değiştirmiyor. Bu durumu sendika başkanlarının vekil olmalarıyla daha somut olarak görüyoruz. Seçimlerde fazla engelli müracaatının temel nedeni, müracaatların ücretsiz oluşuyla izah edilebilir belki. Kanaatimce önemli olan bu alandaki hukuksal ve akademik çalışmalar ve bunların sonuçlarının uygulamaya yansıtılmasıdır. Elbetteki lokman Ayva ve benzeri arkadaşların emekleri inkar edilemez. Elbetteki bunları engelli hakları konusundaki girişimleri, gerektiğinde kavgaları olmuştur. Hepsinin katkısı için öncelikle teşekkürü hak ettiklerini belirtmek isterim. 1997 li yıllarda MHP milletvekili Muharrem Şemsek tekerlekli sandalyedeydi veya merhum Aydın Menderes, onların emekleri olmadı mı , bilemiyoruz çünkü duymadık ve görmedik. Ama Sayın Ayva'nın yaptıklarını(az-çok) bütün Türkiye biliyorsa gelin haksızlık etmeyelim. Etmeyelim ki, insanların çalışma şevkini de kırmayalım.
 
Engelliler siyaseti bukadar dar bir parlementoya sığdırılmamalı zihinlerde, çünkü siyaset sadece parlementoyla sınırlı değil. siyaset devlete kurumlarına yasalara bağlı olmadanda yapılabilen bir pratik alan. illaki sviltoplum örgütlerine vakıflara federasyonlara derneklere hareketlere partilere bağlıolarakda yapılabilen bir pratik değil. sen siz biz ben o öteki beriki şurdaki itilen ezilen engelli bireysel olarak haksızlık ve yanlış olarak gördüğü yaşadığı birşeyi protesto ederek aktif biçimde sürekli eylem gerçekleştirebilir ve bu eyleminin siyasi savunmasını teorisini edebiyatını yapabilir. yazılı basında yada görsel basındada siyasetini yapabilir. siyasal yaptırım gücü sadece yasaları araçları kamuyu gücü ekonomiyi ellerinde tutan zümrelerin tekelinde değil. bu tarihlerde iletişim çağı yaşanıyor , siyasi fikirlerinizi eylemlerinizi yayıp paylaşıp sizin seningibi düşünenlerle biraraya gelerek örgütlenip kritik bir sorun üzerinden kkamuoyu oluşturup gündemde kalabiliyorsun, o sorunun konuşulup tartışılıp çözülmesine yolaçabiliyorsun. bunun gibi birçok yol yordam yöntem biçim var siyasetini yapmak için. etkili eylem biçimleriyle parlementoda vekil olup önerge vermedende tüm parlementoda kendi siyasetini çözümünü oylatmaya, genelgeleştirmeye vardırabiliyorsun. ki eğer gerçekten sözkonusu engellilerin sakatların siyasetiyse , aiyleleleriyle, gönüllü destekçileriyle büyük bir kitle gücü engellenenler. kamuoyu medyada yeredecek kadar geniş bir çevreye sahip.

engellinin siyasetçinin sorunları çözmek için ünvanı illaki vekil bakan olmak zorunda ? belediye başkanı kaymakam muhtar sanatçı sağlıkçı işçi engellide sorunları çözebilir gündem oluşturabilir ülkede. baktığımızda sağlam bakanlar başbakanlar vekiller dünyada parlemento aracını kullanarak toplum sorununu sınıflar çelişkisini çözemiyor. engelliler parlementoyla sorunlarını çözebilirlermi hayır. sorunları çözmek için yasaları devlet erkini elindebulundurmak yetmiyor. dünyayla dünya ekonomisiyle bağlantılı olgu, sorunların kaynağını ekonomi oluşturuyor. 30 bin engelliyi kamuya aldığınızda bütçe daralıyor borsaya hisseye vs yansıyor. engelli maaşlarına zam yine yansıyor. kapitalist sistem ekonomisi kontrolederken kara dayalı düzenliyor herşeyi, sattığı üründen senin emeğinin işgücünün kira saatinden nekadar kesip kara geçiririm muhasebesini yaparak hesap yapıyor kesiyor. bunu yapmassa sosyal sosyalist ekonomiye önverirse sistemi çöker krize girer. bu genel toplumun herkesimi için geçerli. senin sosyal yaşamını rahatlatmak için fazla para verirse , çalışma saatini düşürürse , haklarını geçişletirse, herşeyin nerdeyse bedava gelirse karedemez, karedemeyince siyasetinide yürütemez siyasi ekonomik kriz yaşar. buyüzden kapitalist toplumda sorunlar çok olur, çözüm noktasındada yaşlılar, sakatlar yetim öksüzlerin sorunlarının çözümleri engeriye atılır. sınıfsal çözümsüzlük siyasi buhran rehavet yaratır sürekli seninle uğraşmak istemez başından savar.

siyasi sorunumuza bakarken diyalektik bağlantıları gözardı ediyoruz. türkiyede siyaset ekonomi hazır paket dosyalarıyla uygulanıyor, ekonomik paket dosyaları, siyasi dosyalar amerikadan geliyor. sen iradi olarak kararalamıyorsun. dosyalardardaki yönergeler parlementoda onaylanıp yürürlüğe sokuluyor. bağımsız değilsin bağımsız kararalamıyorsun ekonomin siyasetin bağımlı. dünya ölçeğinde aldığın karar diğer ülkeleride etkiliyor. sen böyle bir işleyişte engelli siyaseti yapabilirmisin parlementoda ? 30 vekil olsan engelli yasasına onayvermesen diğervekiller mecburen onaylıyor. çünkü sen sağlıksal grupsun getirin az götürün çok kapitalizm seni sırtındaki noterdamın kamburuolarak görüyor. kamuda sokakta yolda ulaşımda toplumda aiylede ayakbağı olarak görüyor senin sorunlarını çözmek istemiyor çözmüyor. bugünlerde gezi parkına uygun birsözün yeri aslında karl marx - kapitalitalizm kölgesini satamatığı ağacı keser. iste o ğaç birazda biziz ne gölgemizi satabiliyor nede nede bizden kar eldeedebiliyor. siyasi ekonomik sosyal yaşam sorunlarımızla bizi başbaşa bırakıp bize yardımetmeyip bizi engelleyip kesiyor.

engelli siyaseti kapitalizm koşullarında çok zor bedeller ödemeniz gerekiyor. eylem protestolarda basın açıklamalarındada engelleniyorsunuz. engellerini aşmak çok zor. tekel medyaları tvleri gazeteleri sizin sorunlarınızı haber değeri olarak görmüyor yayınlamıyor magazin yayınlıyor. emliyet savcılık devlet çıkarına tersse basınaçıklaması için izinistemeye gittiğinizde izni vermiyor., izinsiz gösteri eylem protesto yaptığınızda ya saldırıyor yada engelliyor. derneklerle sivil toplum örgütleriyle birşey yapmayaçalışşsanız ki bu kurumlar örgütler zaten devlet tarafından kurdurulmuş sizi yıldırmak pasifleştirmek asalaklaştırmak dilendirmek yalvartmak pesettirmek için tuzaklar.

sol sosyalist hareketler partiler sendikalar hakarama mücadelesinde uzmanlar ancak bu tarihde engellileri özürlüleri sakatları örgütleyip harekete geçirebilecekkadar güçlü ideolojik altyapıya sınıf desteğine sahipdeğiller. sağ patilere örgütlere gelince zaten kapitalizm taraftarılar onlar sadace 1 veya 6 kişilik medyada göstermek için halkımıza sempatik şirin vicdanlı gözükmek için eli yüzü düzgün modeller arıyorlar.

engellilerin sorunlarını göstermelik olarak çok sıkmadan tepki büyümemesi için sürekli çözümlerini az az enjekte ediyor nabza göre sınırdatutuyor sürekli böyle götürüyor ne doyuruyor nede öldürüyor süründürüyor kapitalizm. işte gerçekçi nesnel durum budurumun sosyo ekonomik siyasalı bu bizimtaratan bizim cepheden bakınca.

umarım sosyal devlet değilde sosyalist bir devlet sistem için sınıf bilincine ulaşıp sosyalizmde sorunlarımızın tam çözümü olduğunu görürüz ve sosyalizm için mücadele ederiz devrimi isteriz.
 
Hep mevcut STK'ların, derneklerin yaptığından yapamadığından bahsedilmiş. Büyük kitlelere sahip olan dernekler, cemaatlar vs. yaptıkları nedir. Seçim zamanı partilerle görüşmler yaparlar, hangi parti daha çok destek vereceğini ve ilk sıralardan içlerinden 1 veya daha fazla vekil adayını ilk sıralardan göstereceğini taahhüt eder ve gösterirse onu desteklerler. Sonuuç olarak hem mecliste vekilleri hem de haklarını savunacak bir partileri ve hemde il ve ilçe meclislerinde içlerinden birileri olmuş olur. Şimdi biz çok sağlak bir dernek kursak ve görüşmeler yapıp hakkımızı burada aramış olsak hiç de fena olmaz. ( mevcut derneklerin hiç biri şu ana kadar hakkımızı tam olarak aramadı.)
 
biz hiçte öyle 8 milyonluk bir aile değiliz timura çıkan nasrettin hoca gibi yanındayız arkandayız die gaz verenler kayboluolar bir engellinin başına bişi gelse yalllnız bırakılıo ömss de nara atanlar nerde bilmiş bilmiş ötenler 2022 hepten yanlış ama kimin umrunda bana bişi olmuo diyolar o zaman ssorun yok sanıolar ama başlarına gelince basıyolar yaygarayı burda siyasi görüşler çok fazla sağlıkla siyaset ayrılmalı nasılki laiklik varsa sağlıkla siyaset ayrışmalı
 
"Ağlamayan çocuğa meme vermezler." diye bir atasözümüz var. Hakkımızı arayacağımız yer elbetteki siyaset, ya direk siyasette olarak yada siyasette olan birilerine destek vererek. Yoksa sonra yok benim şu hakkım nerede bu hakkım nerede diye ancak ve ancak forum sitesinde mızmızlanırız dururuz.
 
Bence bu tartışma sakatların siyasetteki rolleri nedir ve ne olmalı gibi daha geniş bir başlık altında yapılmalı. Çünkü sorun sadece kendi kendimizi temsil edebilmek ve sorunlarımıza ilk elden sahip çıkmak değil. Bundan çok daha önemlisi var. Kendi sorunlarımıza hapsediliyor olmak. Tıpkı siyaset yapan kadınların toplumsal cinsiyet rolleri gereği aileden sorumlu bakan yapılarak diğer icracı bakanlıkların erkeklere bırakılması gibi siyasetçi sakatlarda yalnızca sakatlık rolüne ilişkin konularla sınırlandırılıyor. Oysa dünya siyasetinde bunun aksi örneklere rastlayabiliyoruz. Sakat bir siyasetçi olan Roosevelt'in ikinci dünya savaşı süresince ABD 'yi yönetmiş olması yada kör bir avukat olan david blunkett 'in İngiltere de çalışma ve içişleri bakanlıkları yapmış olması gibi. Demem o ki sakatların sadece kendi sorunlarıyla ilgilenerek var oldukları bir siyaset yaşamı eksiktir. Ve kesinlikle gerçek bir temsil sayılmamalıdır.
 
Siyaset yapabilen engellilerin mevcut rölü nedir ve ne olmalıdır?

Engellilerin siyasette yine engelliler tarafından temsil edilmesi mutlaka gerekli olmakla birlikte yeterli değildir. Sadece bununla yetinmek mevcut durumda olduğu gibi kendi sorunlarına hapsedilmiş engelli siyasetçiler ortaya çıkarır.(Kadın siyasetçi= Aile bakanı örneğinde oldu gibi)Oysa ortaya konulması gereken vizyon engelli siyasetçilerin de türkiyenin tüm sorunlarıyla ilgili söz söyleyebilen, eylem ortaya koyabilen ve gereginde karar alıcı pozisyonlarda görülebilen gerçek siyasetçiler olarak varolabilmeleridir. Bunun örnekleri dünyanın gelişmiş ülkelerinde mevcuttur.İkinci dünya savaşı zamanında amerikayı yöneten roosevelt engelli bir siyasetçiydi. Görme engelli bir avukat olan david bulunkett ise inlgilterede çalışma bakanlığı yapmıştır. Bizde ise Chp üst yönetiminde yer alan şafak paveyi saymazsak böyle bir örnek yoktur. Bu engelli sorunlarının siyasal ve toplumsal sistemle bağlantılarının yeterince kavranamamış olmasından kaynaklanan bir sorundur. Bu yüzden tartışmamıza sorusu ile başlamalıyız.Siyaset yapabilen engellilerin mevcut rolleri nedir ve ne olmalıdır?
 
Bizde Şafak Paveyi saymazsak, siyasette başka örnek yok demek, yakın siyasi tarihimizi bilmemek anlamına gelir. MHP'nin hükümet ortağı olduğu 2000 yıllarında genelbaşkan yardımcısı ve çorum milletvekili Muharrem Şemsek, tekerlekli sandalye kullanırdı. Lokman Ayva ciddi emek sarfetti. Aydın menderes'te milletvekili iken engelli olanlardandır.
 
Bu örneklerin hepsi biliyorum. Ama gözden kaçırdığınız birşey var. Saydıklarınızın lokman ayva dışındaki hepsi siyasette belli bir yere geldikten sonra kaza , yaranlama v.s nedenlerle engelli olmuş insanlar. Şemsek gençlik yıllarından beri mhp teşkilatında etkin olmuş biri. Aydın menderesin durumu ise konumuzla tamamen ilgisiz.Çünkü onun gördüğü itibarda adnan menderesin oğlu olmasının rolünü hiç unutmamak gerek. Benim söylemek istediğim şey bir engellinin siyasi kariyer süreciyle ve siyasette kendisine biçilen rollerle ilgili. Ayrıca örnek gösterdiğiniz lokman ayva türkiyenin hangi önemli sorunu ile ilgi söz söylemiş ve parti içinde türkiye siyasetine yönelik hangi görevleri üstenmiştir. Sormak isterim.
 
chatir: Öncelikle yazdıklarınız için teşekkür ediyor ve birçoğuna katılıyorum. Lokman ayva'ya gelince onun avukatı filan değilim. Yaptıklarının bir çoğunu da bilmem. Fakat engelli siyasetçiler içinde en aktifi olarak göze çarpmış olup, birçok konferans ve çalıştaya imza atmıştır. Şu anda engellilere yönelik uygulamaların birçoğunun hayata geçirilmesinde de onun emeğini inkar etmemek gerekir. En basitini söyleyeyim. "Türkiye Engelliler Vakfı" onun sayesinde kuruldu. Başkanı da Başbakanın kendisidir. Bu vakıf hakkında internette bilgi vardır. Siz kendinizi onun yerine koyunuz. Acaba hangi önemli sorunu nasıl çözerdiniz? Kaldı ki size göre önemli olan sorunu, engelli olmayan birisi çözemez mi? Demek istediğim bu iş engelli olup olmama meselesi değil, anlayış meselesi. Öreneğin 1970 li yıllarda ilk kez bir ilçede Reh. ve Arş Merkezi ve yine aynı ilçede zihinsel engellilere yönelik özel okul kuruldu.(Karabük) Kim niçin kurdu. Zihinsel engelli çocuğu olan bir baba bunları kurdu. Demek istediğimi anlatabiliyor muyum. Bu iş zihniyet işi, anlayış işi. Yoksa engelli olup olmama işi değil. Hatta laf aramızda engelli arkadaşların doğrudan kendisi ile ilgili olmayan sorunlara uzak durduklarını müşahade ediyorum. Örneğin bedensel engelli, görme engellinin yaşadığı sorunlarla hiç de alakadar değil. Ya da sen, kaç tane zihinsel engelli çocuğu ziyaret ettin, ilgilendin! Onun için bu konuda toplumsal farkındalık oluşturmak en doğru adım olur diye düşünmekteyim. Esenlikler dilerim.
 
sağlam vatandaşları temsıl edecem dıye çıkıp..şuan vatandaşları temsıl eden mıllet vekılı varmı...???ki de.... engelileri temsil edecek millet vekilini tartışıyoruz.....siyasete bulaşan herkes....siyaset yapar..siyaset demek hizmet olmadığına göre turkıyede...gersisi ni siz duşunun.....ayrıca engel sadce fızıkı olmuyor...
 
dünyayı yöneten sakat..

1921 yılında, 39 yaşında çocuk felcinden sakat kaldı. o andan itibaren her yere tekerlekli sandalye ile gitti.

bundan 7 yıl sanra vali secildi, 4 yıl bu görevde kaldı. (1928)

1932 de başkan seçildi. bu sırada büyük buhran yaşayan, % 25 i işsiz olan, 2 milyon evsizi olan ülkede. ''yeni düzen'' adıyla yaptığı reformlarla ülke ekonomisini düzeltti.

bu sakat adam ölüm tarihi olan 1945 yılına kadar
ülkesinde 4 defa üst üste seçilerek, 2. dünya savaşını yönetti ve galip geldi. bu kişi, amerikanın 32. başkanı FRANKLİN D. ROOSEVELT


sakat bir adamı başkan seçen o halkı düşündüm, sonrada yurdum insanının sakat'a bakış açısını düşündüm.

nereden çıktı bu şimdi derseniz. HUDSON'DAKİ HYDE PARK filmini izledim. sanırım etkisinde kaldım.



 
Engellileri engelli temsil etmeli.Bir çoğumuz önceden engelli değildik ve sorunları bilmiyorduk şimdi öylemi?Her birimiz sağlık sorunlarımızdan yaşam koşullarına kadar bilgi sahibiyiz.Kısaca yaşamayan hatta çekmeyen bilmez.
 
Merhaba. Aranıza yeni katılan bir arkadaşınız olarak selamlıyorum sizi. Hepinizi HOŞ buldum. konuyla ilgili yorumuma geçmeden önce kendimle ilgili bir kaç hususu paylaşmak istiyorum. Ben belki bir çoğunuza kıyasla biraz daha şanslı bir engelliyim. Tip 2diyabet, ve bay-pas ameliyatı olmuş kronik kalp hastalığı yanında ortopedik olarak sadece kalça kireçlenmesi hastasıyım. Yani yardım almadan ve FİZİKİ engellere takılmadan hayatımı sürdürebiliyorum Artı, daha önce 6 yıl öncesine kadar engelsiz yaşayan birisi olarak toplumun engellilere (maalesef çok duyarlılık göstermeyen) GENEL bakışını da biliyorum. Ayrıca sosyal bilimlere vakıf, siyasete de ilgili birisiyim.

Bu uzun sayılacak girizgahtan sonra şunu çok rahatlıkla ifade edebilirim; Engellilerin problemlerini ENGELLİLER ve onlar ile aynı sıkıntıları yaşayan ENGELLİ YAKINLARI konuşup tartışabilir, ve çözüm önerilerini de ancak onlar geliştirebilir. Dolayısı ile yalnız SİYASETTE değil, bütün toplumsal platformlarda engellileri..ENGELLİLER temsil etmelidir. Zaten felsefi olarak da TEMSİL aidiyet içinden yapılması öngörülen bir aksiyondur. Ait olmadığınız bir sınıfı, zümreyi, kesimi TEMSİL kabiliyetine sahip olmanız da mümkün değildir.

Elbette, bütün toplum kesimleri ile DAYANIŞMA içinde olmalıyız. HAK mücadeleleride toplumun her kesimi ile birlikte olmalıyız. Ancak konu TEMSİL noktasına geldiğinde,kendimize, sorunlarımıza, haklarımıza ve sorumluluklarımıza sahiplenme bilinci ile hareket etmeliyiz. Ancak; örneğin bir hristiyanın sorunlarına duyarlı olmak, haklarını savunmak başka şeydir...Bir Müslüman olarak onlaraın kliselerinde pazar ayinlerini yönetmeye kalkışmak başka bir şeydir. Sağlıkla kalın.
 
Her kim gelirse gelsin Allah korkusu olması lazım önce. 578 TL malül maaşıyla bir ev geçindirilemeyeceğini bilecek ve bu duruma karşı duracak kapasitede birinin olması lazım.
 
Tabiki de her alanda engel teşkil eden engelliler kadro doldurur mentalitesi.

Bu tür engellilik çalışmalarına bu tür kurumlarda gönüllülük esası değil,rahat iş gözüyle bakılıp uygun kadro olarak görüp koltuk işgalcileri el atmakta. Dolayısıyla engelli arkadaşların bu tür taleplerinin artma sebebide bu işgalciler diye düşünüyorum
 
bana göre gereksiz..şafak payev,lokman ayva milletvekili oldular da ne yaptılar.

özürlü partisi kurulsa,oy vermem.
 
Uzun bir aradan sonra tekrar merhaba.
Öncelikle yazı için Syn. Volkan Yılmaz'a teşekkür etmek istiyorum. Yerinde bir çıkarım yaparak nokta atışı bir yazı yazmış. Bende şahsi düşüncem olarak engelli bireylerin; siyasette veya temsili söz konusu olan bir durumda, engelli bir birey tarafından temsil edilmesi kanaatindeyim. Lakin.. Lakin bu temsilde tek ağızdan değil de, Söz konusu temsil edecek kişinin de tüm engel gruplarının sözlerini ve düşüncelerini taşıyabilmesi için tüm engel gruplarından birer yada ikişer adet üyesi olan bir komisyona ihtiyacı olduğunu düşünmekteyim. Aksi taktirde ortak paydada buluşulabileceğini sanmıyorum.
Durumu örneklendirmek gerekirse; bundan daha önceki siyasi oluşumlarda engelli bireyler bizleri temsil etti. Ancak kendisinin kas rahatsızlığı veya görme engeli olduğu için bu rahatsızlığı taşıyan bireyleri daha iyi anladı ve buna göre adım atıldı.Öte yandan diğer engel gruplarına giren bireylere; yine kalıplaşmış çözümler eleştirme veya değişim süreçleri uygulanmadan direkt olarak sunuldu.
Bu durumu şu şekilde aşabileceğimizi düşünüyorum. Belli başlı ana engellilik durumları söz konusu. Bu ana engelli guruplarından bir yada yada ikişer adet seçilen üyelerce kurulacak komisyon, siyasi iradeye sahip yetkili kişi (vekil,bakan vs.) ile direkt olarak fikir alış verişinde bulunarak ilgili kurumlara veya karar mercilerine görüşlerini iletebilir. Böylelikle hem karar alma süreci kısalmış hem de daha geniş bir kitleye; nokta atışı çözümler üretilerek ihtiyaçların ve standartların karşılanması sağlanabilir diye düşünüyorum. Saygılar selamlar..
 
Arkadaşlar sinekten yağçıkarır casına baskı altında kalmıyalım başkalarının esiri ayak takımı olmuyalım
Asla ama asla Engelliyi bir başka engelli temsil etmemeli bu haksızlığı kendimize yapmamalıyız ancak bizi bir engelli anlıya bilir bir engelli temsil edemez
 
burhanettin
user-offline.png
ancak bizi bir engelli anlıyabilir bir engelli temsil edemez.!!!!

Bana bunun mantığını açıklayabilirmisiniz lütfen.
 
Üst Alt