Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Türkiye Sakatlar Derneği ve faaliyetleri hakkında düşünceleriniz, deneyimleriniz..? [Araştırma]

Sakatlığa Dair Çalışan Akademisyen ve Öğrenciler

arkadaşlar tsd ben de üye oldum tsd fakat tsd başkanı sen ilçede oturuyorsun diye yardım etmedi il ve ilçe ayrılıyormu birde devlet özürlü işci alıyor telefon ettim başkana öyle bir şey yok dedi ben faydasını görmedim faydasını gören varmı arkadaşlar
 
1) Sizce bu kopukluk neden var?

TSD ile kopukluk istabulun mimari engellerinden kaynaklanıyor. ulaşım büyük bir sorun. bu da sürekli gidip gelmeleri büyük ölçüde kısıtlamaktadır.bu nedenle dernekle istenilen sosyal bağı yakalamıyı engellemektedir. ikincisi herhangi cazip bir sosyla hareketlilik, faaliyet v.b. şeyler olmamaktadır.Olmayınca da gidecek bir neden de olmuyor. yönetim etken ve pozitif bir nitelik sergilese belki üye ile dernek arasındaki bağı zorunlu kılabilir.

2) TSD üyelerinin yönetim üzerinde bir baskı unsuru oluşturmaya çalıştıkları oluyor mu? (Yani, "Haydi meclise yürüyelim, haklarımızı arayalım, otoparkla, seçimlerle uğraşmayalım!" gibi bir söylemle yöneticilerin kapısını zorladıkları oluyor mu?)

Malesef yönetim üzerinde baskı oluşturabilecek böyle bir nitelik gözlemleyemiyorum. Derneğe gidiş daha çok ihtiyaca göredir. burs, iş, malzeme talepleri için genelde gidilmektedir. sosyal amaçla giden insanlar da ya tavla , okey oynamaya ve ya kız erkek ilişkileri bakımından kendini tatmin etme amaçlı gidilmektedir. kendini geliştirme , hakkını arama gibi kendini bu duruma getirme kaygısı pek yoktur. Daha çok başkalarından bir beklenti olmaktadır. Bu yazdıklarım benim yaşayarak gözlemlediğim düşüncelerimdir.
3) Oluyorsa, bunun dernek üzerindeki etkisi üzerine ne söyleyebiliriz?

Olmadığı için pek fazla söylenecek bir şey olduğunu sanıyorum. Saz çalar otururuz derim sadece.
 
TÜRKİYE SAKATLAR DERNEGİ VE MİSYONU

Türkiye Sakatlar Dernegi ve diğer dernekleri neler yaptıgı yada yapmadıklarından ziyade neden eksik kalındıgını kendimce şöyle dile getirmek istiyorum.
1-TSD yeterince reklam ve kanpanya calışması yapamıyor.
2-TSD gerekli yerlere işin ehli kimseleri koyamamış
3-TSD yeterince engelli insanları orgutleyememiş.
4-Davasına sahip cıkacak insanları kurumsal işlev içine almalı hatta istihdam etmeli ve rolleri paylaştırmalıdır.

Ayrıca sunuda belirtmeden gecemeyecegim.Biz engellilerinde derneklerimize sahip cıkmamız ve kollamamız gerekiyor.Dernekler bizleriz.Bizim için vardırlar Maddi ve manevi olarak sürekli iç içe olmalıyız.Çalışan engellilerimizin kactanesi ekonomik katkı yapıyor allah aşkına.......... selam ve dua ile
 
Bu konuyu seçerek böyle bir çalışma başlattığı için bu iki değerli arkadaşa teşekkür etmek istiyorum.

Ama, sanırım (yanılıyorsam beni düzeltsinler) konuyu seçen arkadaşlar teknik anlamda ufak bir soru yanlışı yapmışlar.

soru şu mu: "Türkiye de Sakatlarla ilgili Derenekler ve faaliyetleri hakkında düşünceleriniz ve deneyimleriniz."

yoksa; "Türkiye Sakatlar Derneği ve faaliyetleri hakkında düşünceleriniz, deneyimleriniz..?" bu mu.

ben birincisini anladım. çünkü ikincisi çok dar kapsamlı bir soru.(o olmasın demiyorum sadece anlamaya çalışıyorum).

çünkü Türkiye Sakatlar Derneği türkiyedeki yüzlerce engelli derneğinden sadece bir tanesi. adı bütün engelli derneklerini kapsıyormuş imajını veriyor. ama öyle değil. eğer sizin sorduğunuz şekildeyse soru o zaman sadece TSD ile ilişkisi olmuş kişileri ilgilendiren onların olumlu olumsuz görüşlerini içeren cevaplar verilebilir. ama birinci şekildeyse o zaman türkiyedeki sakatlar(engelliler vs...) derneklerini kapsayan tüm engelli STK larının faaliyetlerini içine alan cevaplar verilebilir.

bu konuda bir açıklık getirebilirseniz sevinirim.
 
Teşekkürler cevabınız için...Aslında biz burada temel olarak Türkiye Sakatlar Derneği'ne odaklanmak istedik. Yani genel anlamda sakatları temsil eden bütün derneklerden söz etmemiştik. Ama, diğer derneklerle ilgili vereceğiniz tüm bilgiler de bizim için çok değerli olacak. Çünkü çalışmanın ikinci aşamasında diğer dernekleri araştırmaya başlayacağız. Ne anlatabilrseniz, bizim için değerlidir. Boşa gitmez:)

Teşekkür tekrar...
 
Bizlere ulaşmanın en kolay yolu olan TSD'nin internet sitesi bile doğru düzgün çalışmazken bizlere nasıl ulaşıp dertlerimize çözüm bulacak.
Yönetim değişikliği şart diye düşünüyorum.
 
görüş

merhabalar,
ben türkiyede sadece tsd de dahil olmak üzere ,diğer tüm derneklerin de yaptırım,ifade,kendini tanıtma vb konularda yetersiz oldukları görüşündeyim.
içlerinde inanılmaz bir şekilde çalışanların olduğu kadar,mağalesef bir okadarda makam ve koltuk sevdası olan çalışanlarıda göz ardı edemeyiz.
ancak bu konu bence bir devlet görüşü ,siyasi irade olayıdır.diğer kısımlar birer basamak olmalı.
ne zaman (BEN) demeyi bırakıp,(BİZ) DEMEYİ öğrenirsek işte ozaman çok şeyi aşmış olacağız.
saygılarımla
ergün
 
Ben almanyadan katiliyorum:

Konu ilgimi cekti ve bütün mesajlari okudum. Üzüldüm, hic kimse positif birsey yazmamis. Ülkemi cok severim ama biliyormuki engelli oldun mu türkideye yasamak cok zor. Her zaman Allahima sükür ediyorum, iykide almanyaya getirmis babam bizi.

Cam kemik hastasiyim. Dört yasindan beri almanyada yasiyorum. Cocukken cok güzel tedaviler gördüm. Simdi yürüye biliyorum ve kendi ayarkalarimin üsütünde duruyorum.
Bir kac yil önce burda Cam kemik dernegine üye oldum.

O kadar güzel bir organizasiyonlu bir dernekki anlatamam. Hangi konuda ne olursa olsun, bas vurdummu yardimci oluyorlar. Iste ben buna dernek derim. Insallah birgün bizim ülkedede basaririli böyle güzel organisazyonlu dernek yönetilir.

Ben konuyla ilgili bakislarini yazan, elestiren tüm arkadaslara sevgi, saygilarimi cani yürekten iletiriyorum.

Selamlar Fadime
 
fadime72, teşekkürler Almanya'dan verdiğin örnek için...

Belki birkaç örnek daha verebilirsin bize orada yapılanlara dair. Karşılaştırmalı düşünebilmek açısından yararlı olabilir. Var mı aklına gelebilen örnekler? Mesela birlikte düzenlediğiniz bir yürüyüş, bir organizasyon, bu derneğin etkinliklerine dair örnekler vs.? Teşekkür...
 
bende türkiye sakatlar derneğinin bir şey yaptığına inanmıyorum hiç bir faliyeti yok neden derseniz özürlülerin brükraside çok engeli var bir raporu dahi kaç defa tekrar tekrar aldırıyorlar halbuki türkiye sakatlar derneği kaç yıllık bir dernek ?
emekli olurken dahi ne zorluklarla karşılaşılıyor bir daha bir daha rapor al

eşim araba alacak ama ben eşimin arabasını kullanamıyacağım
 
Fadime arkadaşım "cam kemik " hastası. Ben de cam kemik hastasıyım. Fadime'nin Almanya'daki dernekle ilgili yazdıklarını okuyunca kendim için çok çok üzüldüm. :cry: Türkiye'de "cam kemik" hastalığına özel bir dernek yok. Genel olarak TSD 'ler var.

Derneklerle ilgili şunu söyleyebilirim: Dernek değil kahvehane , kafe olduklarını düşünüyorum. Hiçbir sosyal faaliyet yok. Üç beş kişinin toplanıp ; televizyon karşısında çay , kahve içtikleri ,dedikodu yaptıkları bir mekan :!:

Derneklerle ilgili son anım şu : Cam kemik hastalığı olan bir arkadaşıma iş bulmaları için sakatlar konfederasyonuna gittik. Sayın yetkili bizi dinledi. Ve cevabı şu oldu : Evde oturarak sana iş gelmez. Oysa ki ; arkadaşım hastalığına rağmen uzun yıllardır çalışan yönetici pozisyonunda görev alan kalifiye bir bayandı :) Bilmeden , etmeden , tanımadan ön yargı ile sayın yönetici bu cevabı verdi. Ve kendisinin iş bulma konusunda bişey yapamayacağını da ekledi.

Daha sonra içeriye engelli başka bir arkadaş girdi. Bu arkadaş gittikten sonra sayın yöneticim aynen şunu dedi : İşte evlen bunlardan biriyle bunun da hayatını kurtar sen de kurtul !!!!!!!!!! İş arama derdin de olmaz. :? :shock:
 
Türkiye Sakatlar Derneğine bir iş başvurunda bulunmak için üye oldum. Başvuru şartlarında vardı üye zorunluluğu. Sonraki ay bir mektup geldi dernekten. Üyelik aidatı ödeyecekmişim.

Ben zaten muhtaçken benden aidat istediler. Yoksa faaliyetlerden yararlanamayacakmışım falan filan. Bende o günden sonra ilişkimi kestim. aradan 2 yıl geçti ramazan bayramından önce bir kağıt daha geldi. Dernekte seçimmi ne varmış. Oy kullanmak istiyorsam geçmiş bütün aidatları ödemem geekiyormuş gibi salakça birşey.

Bizim haklarımızı korumak için para istiyorlar resmen. Hiç bir şekilde sağlam bi dernek değil bence
 
Sevgili Akasya,

Yazdıklarını, gerçekten canım çok sıkılarak okudum. Denilecek birşey yok bence. Deneyimlerini paylaşan arkadaşlara teşekkürler tekrar...
 
arkadaslar oncelikle londradan sevgi ve saygilarimle..burdan yazilan yazilari bir titizlikle okuyorum,vede ben londrayla TC iicinde olan farkliliklari gundeme getirmek,istemiyorum,ama Tr de gecen gunlerimi gozden gecirdim,1989 yillarinda mersinde yurume englliler dernegimiz yoktu,acabilmek iicn cok giriismlerde bulundum..TV,radyodan cagriismlar yaptim,ama malesef sunu belirtmem gerekirki,hic bir yurume engelli kisnin beni bile aramamasina yurekten uzulmutstum,ama su anda sunu dusnuyorum,her seyden once egitim,egitim yetersizligimiizn olduguna inaniyorum.vede onecilik ,bana karismayan bin yasasin sozu gibi,ama her ne olursa olsun bir sey yapilacaginda el birligiyle her seyin ustesinden gelinecegine eminim,ama Tr deki bu alt yapi olmadigindan,bu yapinin olusmasini saglayacak,malesef biz yurume engellerin biraz duyarlilaga davet ediyorum..saygilarimla ben kazim....
 
1990 yıllarında Türkiye Sakatlar Derneği’ne geldim, üye oldum. Derneğe geldiğimde bireysel olarak bir beklentim yoktu. Eğitim görmüş, meslek sahibi olmuştum. Yalnızca bu derneklerin ne iş yaptığını, engelli sorunlarının çözümüne katkıda bulunup bulunmadıklarını merak etmiştim. Acaba ben de bir şeyler yapabilir miydim? Kafamda bu sorularla derneğe geldim.

Şimdi sorduğunuz sorulara gelince…

Türkiye’de hak söylemli sakat hareketinin olup olmamasından ne anlıyoruz? Bana göre, dernekler kuruldukları günlerden bu yana tam anlamıyla kitle örgütü olamamışlar ve neticede hükümetler üzerinde baskı grubu oluşturamamışlardır. Nedenlerine gelince…

1)Engellilerin genel yapısına baktığımızda, engellilik ile yoksulluk arasında bir koşutluk vardır. Araştırmalara göre engelliler daha çok yoksul kesimden gelmekte ve yoksulluk içinde yaşamaktadırlar. Bir de buna eğitimsizlik eklendiğinde engelliler mesleksiz, işsiz ve ailesine bağımlıdır. Böyle bir toplumu örgütlemek son derece güçtür.

2)Dernekler bu toplumun aynasıdır. Toplumumuzun her kesiminde olduğu gibi bu toplulukta da bir güven bunalımı sorunu vardır. Ne üyeler dernek yöneticilerine ne de yöneticiler kendi üyelerine güvenmektedir. Bu da engellilerin tam olarak örgütlenememesine yol açmaktadır. Kişiler birbirleriyle uğraştıklarından engelli sorunlarını gözardı etmekte ve dernekler kişisel çatışmaların olduğu örgütlere dönüşmektedir.

3) Ne yazık ki, Türkiye’de demokrasi bilincinin yerleşmemiş olmamasını derneklerde çok açık seçik görebiliriz. Evet, bugün Türkiye Sakatlar Derneği’nde muhalefet yoktur. Bugün Türkiye Sakatlar Derneği İstanbul Şubesi lokali bomboştur. Doğalgaz yanmıyor, gittiğinizde üşüyorsunuz. Bilindiği üzere, derneklerin belirli gelirleri yoktur. Dernek yöneticileri, gelir elde etmek, dernek faaliyetlerini yürütmek için gerek hükümet yetkilileri gerekse yerel belediyelerin yöneticileri ile iyi geçinmek zorundadırlar. Bu ise, belirli bir amaç için özgürce kurulmuş olan dernekleri hükümete ya da belediyelere bağımlı kılmaktadır. Bir dernek düşünün ki, hem o hükümete bağımlı olsun, hem de o hükümet üzerinde baskı oluştursun. Bu mümkün müdür? Demek ki, derneklerin en büyük çıkmazı, ekonomik sorunlardır. Üyeler, çorap satarak modern dilencilik yapmaktadır. Sonra da o dernek yöneticileri, radyolara ve televizyonlara çıkıp hak arama bilincinden söz etmektedirler. Eylemleriyle yaptıkları birbirini tutmayan dernek yöneticileri, bu şekilde üyelerin güvenini zedelemektedirler.

4)Dernek yöneticileri her ne kadar seçimle işbaşına gelmiş gibi gözükse de, demokrasi kuralları işlememektedir. Dernek yöneticileriyle ters düşenler, susturulmakta, sindirilmektedir. Çünkü, çok hızlı değişen toplumlarda değer yargıları değişime uğramakta, doğru ile yanlışın çizgisi belirlenemez duruma gelmektedir. Türkiye Sakatlar Derneği’nde de bu yapı mevcuttur.

5) Derneklerin bağış ve yardımlardan başka hiçbir geliri yoktur. Bunun içindir ki, kendilerine uygun ulaşılabilir özellik taşıyan merkezler bulmakta ve kiralamakta zorluklar yaşanmaktadır. Sürekli dernek giderlerine gelir kaynağı bulma sorunu bir kısırdöngüye yol açmaktadır. Maddi yetersizlikler engellilerin örgütlenme ve eğitim çalışmalarına engel oluşturmaktadır.

6) Derneklerdeki yapılanma yanlıştır. Şubeler üyelerinin sorunlarını önce genel merkeze, genel merkezler federasyonlara, federasyonlar ise konfederasyona ileterek çözmektedir. Bu düzenlemeyle dernekler bir kıskaca alınmış ve önlerine bürokratik engeller konulmuştur. Bırakın bir sorunu çözmeyi, bizzat işlemlerin kendisi bile sorun olmaktadır.

7) Engelli dernekleri arasında bir bütünleşme olmadığı gibi çok dağınıktır. Bu dağınıklığa dernekler arasındaki uzlaşmazlık eklendiğinde bu yapılanma daha girift bir durum almaktadır. Öte yandan, kimi yöneticiler, bir diktatör gibi kendilerinden bağımsız gelişen, kendi adaletsizliklerine ters düşen etkinlikleri denetim altına almaya çalışmaları da demokrasi açısından kabul edilemez bir durum olduğu gibi üyelerle yöneticiler arasında iletişim kopukluğuna neden olmaktadır.

8)Engelli üyeler, bireysel olarak kendi yaşamlarını idame ettirmeleri ile birlikte derneklerden kopmakta, kendi sorunlarına sahip çıkmamaktadırlar. Ne yazık ki, engelliler engelli sorunlarının toplumsal niteliğini görmemekte, bunun tüm engellilere katkı niteliği taşıdığında bir görev olduğunun bilincinde değildirler.

Tüm bunların yanında, Türkiye Sakatlar Derneği’nin üyelere hiçbir katkısı yoktur gibi bir değerlendirme nesnel değildir. Ancak bunlar, daha çok bireysel anlamda bir önem taşımaktadır.

1)Türkiye Sakatlar Derneği, üyelerine bugün bilgisayar muhasebe v.b. kurslar vererek engellilerin eğitimine katkıda bulunmaktadır. Ayrıca, yoksul üyeler için tatil olanakları sunmaktadırlar.

2)Ayrıca, sakatlık kompleksini aşamamış engelliler, burada diğer engellilerin yaşama sımsıkı sarıldıklarını görünce, terapi görüyormuş gibi hem sakatlığını kabullenmekte hem de üyeler arasında bir dayanışma oluşmaktadır.

3) Sanat, insanı değiştirir, dönüştürür. Bu amaçla Türkiye Sakatlar Derneği’nde bir tiyatro topluluğu kurulması amaçlanmaktadır.

4) Bireysel sorunları olup gelen üyelere gördüğüm kadarıyla yardımcı olunmakta, Türkiye Sakatlar Derneği bir danışmanlık hizmeti sunmaktadır.

Ancak, tüm bunlar Türkiye Sakatlar Derneği’nin ya da diğer derneklerin engellilerin sorunları konusunda bir kitle örgütü olup kamuoyu oluşturduğu söylenemez. En büyük sorun, niçin insan yetiştiremiyoruz sorunudur. İnsan olmayı öğrendiğimiz gün, kavramların içini dolduracağımıza inanıyorum.
 
merhaba kardelen,yazinizi dikkatle okuudm,umarim bu yazi dizizinin bir gun ulkemzde gereceklesir,tum engelliler,el ele vererek,bir seyler yapmak iicn mucadele verir,tek tememmnim bunun farkinda olurlar el ele .umuz omuza mucadele verilir..
saygilarimla,kazim
 
Sevgili Kardelen,

Ayrıntılı bilgilendirme için çok teşekkürler, çok aydınlatıcı olmuş...Elinize sağlık...
 
Re: Türkiye Sakatlar Derneği ve faaliyetleri hakkında düşünceleriniz, deneyimleriniz..? [Araştırma]

Merhaba Sayın Hocam.

İlkönce çalışmalarınızda başarılar diliyorum.

26-27 Haziran 2008 günleri arasında düzenlenen ENGELSİZ ÜNİVERSİTELER ÇALIŞTAYI’na Kırıkkale Üniversitesi’ni temsilen katıldım. Çalıştay boyunca akademisyenler arasındaki kavram çelişkili tartışmalar, Engelli Dernek ve Dernekçilerine olan saygımı bir kat daha artırdı. Tartışmalar o kadar kısır bir döngü içerisindeydi ki; bir ara kendimi denek olarak hissettim. İnsanların hizmet anlayışının birbirlerine karşı bilgi hegemonyası kurma yarışına dönüştüğünü üzülerek takip ettim.

Sevgili RÜZGARGÜLÜ rumuzlu arkadaşım “…bizi bizden iyi kimse anlamaz” diyor. Her ne kadar “biz-onlar” kutuplaşması gibi tehlikeli noktalarda düşünülebilecek bir söylem olsa da; katıldığım Engelsiz Üniversiteler Çalıştayı’ndan bir an kendimi böyle bir kutuplaşmanın varlığına inanacak kadar korkunç fikirlerle ayrıldım. Ne zaman ki Kırıkkale’ye dönüp, başkanlığını yürüttüğüm dernekteki üye arkadaşlarımla bir araya geldim; işte o zaman kendimi tekrar hayata dönmüş buldum.

Yaptığınız makale çalışmanızın konusunu “…Yani “Türkiye’de hak söylemli bir sakat hareketi var mı? Yok mu? Yoksa, neden yok? vs gibi bir takım soruların yanıtlarını arıyoruz.” şeklinde açıklamışsınız.
Sayın hocam, “Türkiye’de sakat hareketi var mı, yok mu? Yoksa neden yok?” şeklindeki konu açıklamanızda zaten soruya cevap vermişsiniz. Cevabını bildiğiniz bir konuyu mu araştırıyorsunuz, yoksa bildiğiniz cevabı başkalarına tanıtmak/empoze etmek mi amacınız? Bu noktada çelişkiye düştüm.

Türkiye’de Sakat Hareketi olduğunu düşünmüyorum. Türkiye’de “ENGELLİ HAREKETİ”ni araştıracak olursanız, inanıyorum ki buradan bilgi paylaşımı konusunda çok büyük ilgi ve destek göreceksinizdir. Çünkü Türkiye’de birçok alanda son derece pozitif ve olumlu ENGELLİ HAREKETLERİ var. Bunlardan birisi, şu an iletişim kurduğumuz mevcut “engelliler.biz” sitesi.

Her sivil toplum hareketinde birtakım eksiklikler, birtakım artniyetliler mevcuttur. Hiç şüphem yok ki; engellilerle ilgili faaliyetlerde de bu tür aksaklıklar mutlaka vardır. Konuyu körü körüne ve önyargı ile değerlendirerek bir yere varamadığımız gibi; ateşe körükle gitmiş olacağımız gün gibi aşikardır.

Sayın hocam taktir buyurursunuz ki; çözümün parçası olmayan, sorunun parçasıdır. Bu anlamda Engelli Hareketi’nin içinde bulunduğu kısır döngüden kurtuluşu varlık-yokluk tartışmalarından değil; pozitif çözüm önerilerinden ve aktif katılımdan geçmektedir.

Sevgili DOĞANCAN rumuzlu arkadaşımın göndermiş olduğu mail, bu alandaki aksaklıkları tam manasıyla ortaya koymaktadır. Bir tarafta derneği ve dernekçiliği eleştirirken, diğer taraftan hedef kitlenin duyarsızlığını da göz ardı etmemek gerektiği düşüncesindeyim.

Üyelerin, belirli gün ve dönemlerde derneklere akım ettiği, diğer günlerde de tüm zamanlarını dernek ve dernekçileri eleştirmeyi alışkanlık haline getirmesi, eleştirilere maruz kalan dernek ve dernekçilerin başarı seviyesini nasıl etkileyeceğini vicdanlarınıza sunuyorum. Bu eleştirilerin, muhatap olunacak makam ve mevkilerde ne tür bir etki sağladığını anlatmaya gerek görmüyorum. Önce eleştirilerimizle, duyarsızlıklarımızla Dernek ve dernekçileri yalnız bırakacağız; sonra tribüne geçip yuhalayacağız. El insaf arkadaşlar!

İÇİNDE HİÇ BİR KATKI MADDESİ BULUNMAYAN SELAM, SEVGİ VE SAYGILARIMLA...

NOT:Türkiye'nin hemen hemen her iline şube açmış, Engelli ve Engellilik ile ilgili her platformda kendisini kabul ettirmiş olan TÜRKİYE SAKATLAR DERNEĞİ ile ilgili yorum yapma hak ve yetkisini kendimde görmediğim için bu konuda görüş beyan etmeyeceğim.
 
Merhaba Bülent_7340,

Yorumunuz için teşekkürler... Satır aralarınızda yoğun eleştiriler sezinliyorum. Madem buradaki arkadaşların bilgilerini, zamanlarını, enerjilerini alıyorum, belki benzer kaygıları olan arkadaşlar vardır diye düşünerek, eleştirilerinize yanıt vermeye çalışmak istiyorum. Sırayla gideyim:

1) Akademik camiada bazen nasıl da kısır döngüler yaşandığını, iktidar sağlama çabalarının nasıl da her türlü kaygının üzerine çıkabildiğini bilirim. Aynı başka bilimum farklı ortamlarda olduğu gibi...Anladığım kadarıyla sizin katıldığınız toplantıda da böyle bir durum söz konusu olmuş, gerçekten üzücü, denebilecek birşey yok, tabii ki üzücü. İşte bu yüzden –her tarafta gördüğümüz iktidar kavgaları nedeniyle- mağduriyet üzerine çalışmak önemli, ister sakatlar olsun, ister kadınlar olsun, ister başka kesimler...(ama ben o toplantıda yoktum, sizi temin ederim :) )
2) “Hak söylemli bir hareket yoksa” derken, bir tahminden bir var sayımdan, bir hipotezden yola çıkıyorum. Belki bilirsiniz, bu tür çalışmalarda önce bir tahmin yürütürsünüz, sonra onu araştırmanızla test edersiniz ve doğru mu yanlış mı emin olmaya çalışırsınız. Ben de bu sitedeki arkadaşların fikirlerini alarak hipotezimi test etmeye çalışıyorum. Amaç elbette birşeyleri empoze etmek değil. Bizlerin tahmini tamamen yanlış da çıkabilir, o zaman araştırma bambaşka bir çerçeveye oturur. Empoze etmek değil amaç, amaç yürümediğini tahmin ettiğimiz, ama yürümesini gönülden arzuladığımız bir sistemin sorunlarını gözler önüne sermek. Ve engelliler.biz’in burada ne kadar farklı bir noktaya oturduğunu biz zaten biliyoruz. İnanın bundan da söz edeceğiz zaten.
3) “Sakat hareketi” yerine “engelli hareketi” dememi uygun buluyorsunuz yanlış anlamadıysam. Ama neden? “Sakat” demek neden kötü olsun ki? Mülakatlarım sırasında beni bu konuda birçok insan eğitti ve politik duruşları açısından onlara son derece katılıyorum. Sakat kelimesini kullanmakta hiçbir sakınca görmüyorum.
4) “Çözümün parçası olmayan sorunun parçasıdır” demişsiniz. Ayy, Bülent Bey, bu biraz Bush’un “Ya bizdensin ya teröristlerden” demesi gibi olmuş :) Çözümden ne anladığımız önemli bence burada. Çözüm, illa da “en kısa zamanda kaldırımların erişilir olması” gibi somut gözle görünür şeylerden geçmez ki. Farkındalık yaratmak, sorunlu alanlara dikkat etmek de çözümün parçasıdır. Sizi temin ederim ki, sırf bu araştırmaya başladığımdan beri bile, etrafımda birçok insanın sakatlık konusundaki hassasiyeti çok artmış durumda. Bu beni ancak mutlu edebilir. İşte tam da bu yüzden “biz-onlar” ayırımının gerçekten zararlı olacağını düşünüyorum.

Umarım kaygılarınıza cevap verebildim. Aslında ben bu tür yanıtlarla burada yer kaplamak istemiyorum. Bilmiyorum, kimseye çok yararı olmaz gibi geliyor. Yine de araştırmaya yönelik her türlü kaygıya elimden geldiğince yanıt vermeye çabalarım elbette. Hoşça kalın...
 
Sn. Dr. Dikmen BEZMEZ

Sayın Dikmen,
yaptığınız araştırmayı nerede, nasıl, ne zaman, neden kullanacağınız konusunda bilgi verebilirseniz, size TSD'de olan 10 yıllık önce üyelik, sonra yöneticilik haklarımla olumlu ve olumsuz olabilecek tüm bilgi birikimimi aktarabilirim.

Binnur Semiz
TSD Genel Bşk. Yard.
02125214912-02126311195

www.tsd.org.tr

www.dezavantaj.org

*tüm web sayfalarını kontrol etmemde zorluk olacağından daha hızlı cevap alabilmek için binnursemiz@tsd.org.tr adresinden bana ulaşabilir, vereceğim cevapları ise bu web sayfası dahil olmak üzere tüm kamuoyu ile paylaşabilirsiz...

*ayrıca bu web sayfasının yöneticisi sevgili bülent'ten ise özel iletişim bilgilerimide alabilirsiniz.

Saygılarımla...
 
TSD Avşa adasına engellileri götürüyordu. Ben de 3 kişi olarak müracaat ettim. Ve bana Kemal Başkanın sekreteri "Ali bey kampımız bedava . ancak denizyolları ile görüştük gidiş dönüş 120 ytl olan ücret için 3 kişi oldugunuzdan yarısını verin dediler ve ben de 60 ytl yi verdim. kampa gittim. Aynı gün akşamı kemal başkan 3 kişilik yer yatagını cadırda görünce hayı cocuklara yatak yok diyerek yatmakta olan cocugun altındaki yatagı aldı. Ve gece saat 2 de diskotekten gelen kemalin sabah altında 2 aget yatak oldugunu gördüm. Ve oradaki konuşmalardan da denizyollarının bedava ulaşım sagladıgını duyunca hemen kampı terkettim. kendi imkankarımla başka vapurka istanbula döndüm hemen dernege giderek. 60 ytl yi geri istedim. Kemal başkanın sekreteri hayır alamazsın dediler.
Neden dedigimde ise o parayı gelir kaydedeceklerini söylediler. Bunun üzerine dernekler masasına içişleri bakanlıgına , federasyona birer dilekce ile makbuzsuz tahsilat yapıldıgını bildirecegimi söyleyince tutuştular ve kemal başkan için burada yok parayı veremeyiz dedikleri halde 10 dakikada parayı iade ettiler. yorumu sizlere bırakıyorum.
 
Daha önce yine bu sitede derneklerle ilgili bir başlığa şunları yazmıştım.
http://www.engelliler.biz/forum/viewtopic.php?t=13187

''Ne diyeyim dernekler haklarımızı savunmuyor mu diye soran kafalara bilmem ki? Orda kimse yok, diyeyim mi? Orası boşaltıldı diyeyim mi? Orada senin olman lazımdı değil mi, diyeyim mi?
Sen kendine dön de sor bu soruyu,diyeyim mi? Yani ben kendi haklarımı biliyor muyum, onları savunuyor muyum diye kendine sor, diyeyim mi? Sen sadece hesap sor, çünkü onlar senin eşşeğin, senin uşşşağın nasıl olsa, diyeyim mi? Sen kendine soramadığın soruları, veremediğin cevapları başkalarından nasıl istersin? Senin orada olmaman için milyon tane nedenin olabilir... Saygı duyarım... Ama orada olanın da seni eleştirmek içinde milyon tane nedeni olacaktır... Sense tam tersini yapıp, arsızlık yapıp onu eleştiriyorsun... Hem orada ne işin var diye? Hem de haklarımızı yeterince savunamıyorsunuz diye? Bu nankörlüktür... Saygı beyler, saygı gösterin... Yada buyrun siz öne geçin... Örgütlenmenin önü,önemi en azından kafalarda açılmalıdır…

Sanal alemin alternatifi değildir dernekler... Derneklerin de alternatifi sanal alem değildir.. İş çıkışı tanıdığın, çıplaklık derecesinde bildiğin insanlarla bir çayın tadı başka olur... Onlardan mutlaka birinin, birilerinin olacağı yer derneklerdir... En kötüsü bu işe yarar...''

TSD içinde büyüdüm sayabilirim kendimi.. Hem içinde kalmayı başardım hem de eleştirel bakmayı öğrendim oraya.. Öğrendiğim kesin şeyleri başlıklar altında toplayayım isterseniz..

- Dernekler üyelerinin kalitesiyle doğru orantılı olarak prestije sahiptir.. Kalitesizlik her zeminde olduğu gibi kalite olanı ortadan kaldırmaktadır.. Sonuçta her üyenin bir oyu vardır..

- Üyeler, dernekleri devletin resmi bir kuruluşu sanmaktadır.. Oralara bir takım paraların aktarıldığını, bu paralarında yöneticler tarafından talan edildiği sanılmaktadır..Y ok böyle bir şey.. Kendin temin et, kendin pişir
ve kendin ye sistemi geçerlidir derneklerde.. Yöneticilerin en büyük kabusu, kapıya kilit vurmayı önlemektir..

- Dernekler bütün diğer derneklerde olduğu gibi, bir çıkar birliğini, düşünce birliğini temsil eden insanlar tarafından kurulur ve maddi külfeti de üyeler tarafından üstlenilir.. Bildiğim kadarıyla bu külfet aylık 2 ayıllık 24 ytl dir..

- TSD her nedense kendi adından da kaynaklanan bir hata ile tüm Türkiye'nin sakatlarını kucaklıyor sanılmaktadır.. Oysa TSD ortopedik engellilerin bir örgütlenme çatısıdır.. Avşa kampı adı sık sık geçen Dostum Kemal bey de sadece sadece TSD İstanbul Şube Başkanıdır ve kendi üyeleri için o kampı yaşatmaya çalışmaktadır.. Bu alanda açlık ve boşluk o kadar fazladır ki kendisini diğer illerden gelenlerede hizmet vermek zorunda hissetmektedir..
Kemal Bey o kampı yaşatmak için sponsor firmaları tek tek arayarak, ayaklarına giderek iaşe temin etmektedir..

- TSD engelli örgütlenmeleri içinde ilktir ülkemizde.. Çıkan pek çok yasada onun hizmetleri olmuştur.. Çıkarılan pek çok yasada onun düşüncesine başvurulmuştur..

- TSD'nin başınada, pek çok derneğin başına gelen gelmiştir.. Ekonomik zorlukların içine devlet atmıştır dernekleri.. Amaç pasifize etmenin bir yoludur..

- Orada yetişen nitelikli pek çok insan derneği terketmek zorunda kalmıştır..

- Dernek yöneticileri, dernek yönetmeyi bir meslek haline getirmiştir.. Derneklerini bir iş yeri, dükkanları gibi görmeye başlamıştır.. Çünkü oraları sayesinde sosyal bir statü sağlamış genellikle eğitimsiz insanlardır..
Çürüme demesekte, durgunluk ve gerileme böyle başlamıştır.. Tüzüklere ilk konacak madde yöneticlerin iki dönemden fazla yöneticilik yapamayacağı olmalıdır.. Şu anki Genel Başkan aşağı yukarı 30 yıla yakındır değişik kademelerde yöneticilik yapmaktadır.. Ve kendisi istemedikçede onu oradan alacak güç yoktur.. Demokrasi aynı Türkiye'de olduğu gibi işlemektedir.. Başkan kendini seçenleri seçer.. Başkanı da onlar seçer..

- Şu yanılgıya düşmeyin sakın.. Derneklere şu iletişim çağında ihtiyaç yoktur.. Tam tersi derim hep.. Yasalarımız kişileri değil, tüzel kişileri muhatap kabul eder.. Kişileri yada sahip olduğu güçleri kuşkuyla karşılar yasalar..
 
Vallahi ben ülkemizdeki bir çok engelli derneklerini biliyorum ve çalışmalarını yakından biliyorum ama tümününde çalışmalarını yetersiz görüyorum, yinede bunların içinde en iyi çalışan derneklerden TSD ve OFD bunları görüyorum ama bir çok derneklerde olduğu gibi çıkar davası peşinden koşturanlar malesef engellileri kullanarak onlardan kendi ceplerini doldurmaya çalışan bir sürü dernek biliyorum ve bu durumları çok üzücü olarak görüyorum onun içindirki engelliler arasında koordinasyonu ve birlikteliği sağlayarak işsizlik başta olmak üzere bir çok sorunlarımıla ilgili devlete baskı yapacak bir ne derneklerimiz nede federasyon ve konfederasyonlarımız vardır. TSD ninde engelliler konusundaki çalışmalarını yetersiz olarak görmekteyim, dürüstçe gerçekçi olarak çalışan bir dernek üzülerek ifade ediyorumki malesef yoktur.
 
TSD'nin durumu çok üzüntü verici ve bir o kadar da enteresan

Merhabalar,
Doğruyu söylemek gerekirse bu soru ile %100 gollük bir pas atmışsınız bana, ben de bunu gole çevireyim bari.T.Sakatlar Derneği kanaatimce biz sakatların (isteyen engelli veya özürlü desin, ben kendimi sakat olarak adlandırmaktan korkmadığımdan genelde sakat tabirini kullanırım) amiral gemisi konumunda olmak zorunda. Nasıl Arçelik Koç grubunun içerisinde öne çıkan ve Koç Holding denildiğinde ilk akla gelen marka ise, sakatlar/engelliler/özürlüler denildiğinde de T.Sakatlar Derneği ilk akla gelen dernek olmak zorunda. Ama öyle mi? İşte sorun burada. Anlatacak çok ama çok şey var da anlatmaya kalksam burada buna sayfalar yetmez, sizler de okumaktan İllallah dersiniz sonunda. Maalesef hoş olmayan bir durum. Bu durum kimden veya neden kaynaklanıyor? Ben bu sorunun cevabını eğitimsizlik olarak düşünüyorum. Eğitimsizlik her yerde birçok olumsuzluğun baş nedeni değil midir zaten? T.Sakatlar Derneğine de “alifatih1958” lakabı ile üyeyim, çeşitli forum konularında naçizane olarak ben de bir şeyler karaladım ve yazdıklarımın bir kısmı da dernek yöneticileri veya üyeleri tarafından olumlu veya olumsuz ciddi manada tepki ve cevap verilmesi gereken yazılar ancak ne dernek yöneticilerinden ne de üyelerden tek kelime çıt çıkmıyor. Yapabileceklerimiz hakkında düşünelim diyorum, baskı grubu oluşturalım ve bunun için de hangi görüşten olursak olalım kendi hak ve menfaatlerimizi elde etmek amacıyla siyasallaşalım diyorum, çeşitli partilere yamanarak bir iki göstermelik vekillik uygulamasını bırakalım diyorum, bir arkadaş yazmış yaklaşık 8 milyon engelli var demiş, bu sayı az bir rakam değil, düşünün diyorum. Nasıl mecliste partiler birbirlerini yiyor ama konu Kıbrıs gibi Türkiye’nin milli bir davası olunca hepsi didişmeyi bırakıp birleşiyorsa biz sakatlar da siyasi görüşlerimizi bir kenara bırakıp kendi haklarımızı elde etmek için bir oluşuma gidelim diyorum ama kardeşim kimseden tek ama tek kelime ciddi ve mantıklı bir tepki yok. Susarsanız tepki vermezseniz halinizden şikayet etmeye hakkını yok, biz bu kadar aciz ve korkak mıyız diye soruyorum, millet sus pus. Birkaç kişi çıkıyor “haklısınız-çok güzel bir düşünce-evet birleşelim-güzel yazmışsınız” gibi şeyler yazıyor ama bize bu tür pohpohlamalar lazım değil, bize artık hareket lazım, bize ciddi manada öneri lazım, bize ciddi manada “bu iş olmaz kardeş nedeni de şunlar şunlar” şeklinde tenkitler lazım. Üyeleri bırakın dernek yöneticilerinden de tık yok. Ama Seda Sayan kimle kırıştırmış gibisinden eften püften konular olunca millet asılıyor kaleme ve döktürüyor da döktürüyor. Kısacası T.Sakatlar Derneğindeki üye arkadaşlar sağ olsunlar çok tepkisiz kişiler, herhalde hallerinden çok memnunlar. Yöneticiler için ne diyeyim bilemiyorum ki. Dernek dediğin insanı alır sürükler, insan koşa koşa, bastonu veya değneği ile ya da tekerlekli arabasıyla peşinden gider derneğin, ama nerde? Ya hocam dedim ya söyleyecek anlatacak o kadar çok şeyim ve hatıralarım var ki inan sayfalar tutar. Yine de derneğin üyesiyim, paramı pulumu borcumu aidatımı yatırıyorum. Ama o dernekten kesinlikle ümidimi kestim zira bunu söylemek hiç hoş değil ve söylerken de aslında üzülüyorum ama söylemek de gerek “T.Sakatlar Derneğinden hiçbir şey olmaz”. Sakatların amiral gemisi olması gereken bir dernek böyle pısırık olmamalı.
Geçenlerde burada sohbet kanalına girdiğimde bir bayan bana bu sitedekilerin kariyer sahibi öğretim görevlisi olup olmadıklarını sordu. Öyle duymuş bayan. Ben de bilmediğimi söyledim. Ben bu siteye de uzun zamandır üyeyim ama daha yeni yeni aranıza girmeye başladım desem yalan olmaz. Umarım bu site sakinleri ve yöneticileri de sakatların sorunlarına vurdumduymaz değildirler de Seda Sayan’ın sorunları yerine kendi dertlerimiz ile ciddi ve gerçekçi manada ilgilenirler. Unutmayın T.S.Derneği de yıllar önce kahve müdavimi 3-5 kişi tarafından kuruldu. Dernek doğru düzgün bir şey yapıyor mu yapmıyor mu onu tartışıyoruz zaten ama demek istediğim umarım bizler de hep beraber bu derneği o veya başka dernekler bünyesinde daha ciddi ve oturaklı oluşumlara taşırız ve ciddi manada bir ağırlık unsuru oluştururuz.
Herkese sonsuz selam ve hürmetler
Fatih ÖZDÜR
 
Uzun uzun yazmışsınız arkadaşlar,

Zamanınız ve emeğiniz için teşekkürler...Okumaya devam...
 
arkadaşlar bu forma yorum yazmak için 29 kasım biz engellilerin kuştepe kültür merkezinde ki görüşmesinin bitmesini beklioyrdum ve bitti. sadece şunu söylemek istiyorum. tsd den direk ayrılıyorum. daha önce de ayrılmayı düşünüyordum ama bir arkadaşımızın isteği üzerine 29 kasım görüşmesine kadar bekeldik ama sonuç aynı. arkadşlar nasıl ourdu biz engellilerin engelliler görüşmesinde herhangi bir kuruluşun başkan yada başkan yardımcısı katılmaz. özellikler bunu tsd'ne söylüyorum. tsd den hiç kimse yoktu. bizler onlarla dertlerimizi - sevinçlerimizi paylaşmak isterlken onların bizleri dinlemeyi bırak bizlarler görüşmeye bile üşeniyorlar mı yoksa ??? görüşmeye herhangi bir engelli derneğinin yada kuruluşunun sekreteri gelmişti. sekretere saygımız sonsuz ama neden sekreteri gönderiyorlar. neden kendileri yada yardımcıları gelmiyor. bundan sonra kendi sorunlarımızı kendimiz çözmeye çalışacaz galiba arkadaşlar. pardon bundan sonra demişim. bundan sonra değil bundan önce de bizler çözmeye çalışıyorduk. bu site ve sitede ki arkdşlar sağolsun herhangi bir sorun olursa ellerinden geldiği kadar bilgi veriyor ve yardımcı oluyorlar. şunu da söylemeden geçemicem tsd den c.tesi günü ayrılıcam hatta telefon ile oluyorsa telefon açıp ayrılıcam. tşkler..
 
dernekler bir kamu kuruluşu degidir tabiki. Ancak bulundugu ilin valilig,ne baglı ve dernekler yasasına istinaden kurulurlar ve denetimleri de valilige baglı dernekler tarafından yapılır.
Derneklerin gelir ve giderleri kesinlikle makbuzla yapılır yani kasaya giren ve cıkan tüm paralar belge ile olur ve bu belgeler ise ne sekreter nede başkan tarafından onaylanır. Bu belgeler haftalık olarak tolanan yönetim kurulunca her evrak karar defterine işlenip ve arkası imzalandıktan sonra muhasebe kayıtlarına işlenir.
Başkaları gibi demagoji yapmayı beceremem ama belge ile konuşmayı severim. Evet benden 60 ytl alındıgında makbuz verilmemiştir.bu hareketi savunan arkadaşları da takdirinize bırakıyorum
 
Türkiye Sakatlar Derneğinin hayatımızdaki önemi:))

Evimizden çıkmaya ilk başladığımızda gözümüzü açtığımız arkadaşlar edindiğimiz, engelimiz ile barışmaya başladığımız mekanlardır dernekler.

Ben Türkiye Sakatlar Derneğinin üyesiyim. Derneğimde bugüne kadar birçok aktiviteler oldu. Çok yoğun dönemlerde yaşadık, sakin, kimselerin uğramadığı dönemlerde. Bazen insanlar kurumlara değilde kişilere küser ve bundan dolayıda kurumunu ihmal eder. Kalbi olarak orada olmak ayrı birşey.

Bence dernekler olmalı, Türkiye Sakatlar Derneği var olmalı. Burada yazılan yorumları okudum ve insanların biryerlere geldikten sonra nankör olduklarını da gördüm. Aynen ilk yürümeyi öğrendiğimiz yer olan aile ortamızı büyüyüp kendi yuvamızı kurduktan sonra tanımamak gibi... aynen anne ve babamızın bizim için ne yaptılar dediğimiz gibi birşey bu olumsuz yaklaşımlar. Biz TSD sayesinde yürümeyi öğrendik. Engelli arkadaşlarımız sayesinde engelli olmak nasıl birşeymiş onu anladık, engelimizle yaşamı, engelimiz ile birşeyler başarmayı öğrendik. Canımız sıkıldığında gidecek yerimiz olmadığında gittiğimiz, dernek aktivitelerine katılarak toplum içine girmeye başladığımız, engelli haklarını öğrendiğimiz, engellilerin engellerine rağmen neler yapabileceklerini öğrendikleri, engelli olmamıza rağmen dans etme cesaretini gösterdiğimiz, ilk ben sakatım, özürlüyüm, engelliyim diye kendimizi kabul ettiğimiz bir yer, bir yuvadır tsd.

Eğer Tsd ileriye gitsin isteniyorsa bir yerlere geldikten sonra sırtını dönenler bir daha düşünmeli. Ben ne verdim ileriye gitsin diye, hangi projemi uyguladım, hangi konuda destek verdim diye düşünmeli!... Dernek kapatılsın diyenler bir kez daha düşünsünler. İlk sokağa çıktıkları anı düşünsünler. İlk engellilerle tanıştıkları mekanı(düşünün engelli arkadaşlarımızla nasıl tanışırdık), ilk tekerlekli sandalyelerini aldıkları yeri, bir engelli olarak neler yapılabileceğini, haklarımızın öğrenildiği, ilk toplum içine girdikleri o anları düşünsünler, yoksa bunları tek başımıza mı başardık?
 
Üst Alt