Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Gülümse..

cok güzel paylasim oldu Allah razi olsun ...
 
gülümse..
 
ah annem garip annem sen de gülüse..

 
images
 
bankalarla ilişkilerde acı gülümsemeler..:eek: sözleşme faslı..

images
 
gülümseten bir hikaye..

[FONT=Palatino Linotype][SIZE=3]Ben yedi yaşıma gelmeden evvel üç kere evlenmiştim. Düğün törenlerini ağabeyim Gary evimizin bodrum katında düzenlerdi. Gary yaratıcı fikirleriyle komşu çocuklarını ve bizi çok iyi eğlendirirdi. Grubun en küçüğü ben olduğumdan onun yaratıcı fikirlerinden en az nasibi ben aldım.

Evde düzenlenen düğün törenleriyle ilgili en çok hatırladığım şey evlendiğim bütün kızların benden en az beş yaş küçük oldukları ve güldükçe güzelleşen kocaman gözleri olduğu. Bu düğün törenleri günlerden bir gün hayatımın kadınını bulduğumda kendimi nasıl hissedeceğimi hayal etmeme ve onu gözlerinden tanıyacağıma yardımcı oldular.

Ergenlik beni geç vurdu. On beş yaşıma geldiğimde karşı cinsten hâlâ korkuyordum. Geceleri evlenmek istediğim kız için dua ediyordum. Nerede olursa olsun kim olursa olsun Tanrıya onun derslerin [/SIZE][SIZE=3]Başarı[/SIZE][SIZE=3]lı olması mutlu olması ve enerjik olması için yalvarıyordum.

İlk defa bir kızı öptüğümde yirmi yaşındaydım. O zamandan bu yana çocukken Tanrı'dan istediğim gibi bir kız bulabilmeyi umut ederek ve onu gözlerinden ayırt edeceğimden emin olarak çok güzel ve yetenekli bayanlarla çıktım.

Bir gün telefonum çaldı. Annemdi. ''Sana yanımıza taşınan Addison'lardan söz etmiştim hatırlıyor musun Don? Clara Addison seni bir gece evlerine davet etmek istiyor.''

''Üzgünüm anne ama o gece başka sözüm var.''

''Nasıl olabilir? Daha hangi gece olduğunu bile söylemedim.'' Dedi annem şaşkınlıkla.

''Ne zaman olduğu önemli değil. Addison'ların hoş insanlar olduklarından eminim ama bana uygun kızları olmadığından emin olduğum insanlarla kaynaşmak amacıyla boşa harcayacağım bir gecem yok.''

İşte böyle inatçıydım. Addison'ları ziyarete gitmem için hiçbir neden olmadığından çok emindim.

Yıllar geçti. Yirmi altı yaşına geldim. Sürekli benim için randevular ayarlıyorlardı. Bu randevuların çoğu fiyaskoyla sonuçlandı. Artık özel hayatıma iyice burunlarını sokmuşlardı. Bu tür randevularla ilgili olarak birtakım kurallar koymuştum:

1. Annemin ayarladığı randevulara hayır (Anneler seksapelden anlamıyorlar)

2. Bayan bir arkadaşın ayarladığı randevulara hayır (Hemcinslerini abartıyorlar)

3. Bekar erkeklerin ayarladığı randevulara hayır (O kadar dayanılmaz bir kadın olsaydı onunla kendisi çıkardı.)

Üç basit adımla eski arkadaşım Karen'in önerdiği dahil olmak üzere randevuların yüzde doksanını baştan iptal etmiş oldum. Bir akşam beni aradı ve ona beni hatırlatan güzel bir kızla arkadaşlık kurduğunu söyledi. Birbirimize vurulacağımızdan emin olduğunu söyledi.
Konunun Orjinal Adresi (www.hayatimdegisti.com): hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri http://www.hayatimdegisti.com/forum/showthread.php?t=618667

''Üzgünüm'' dedim sen iki numaralı kurala giriyorsun.

''Don sen çılgınsın. Aptalca kuralların nedeniyle hayatının kadınını kaçırıyorsun. Sen bildiğini yap. Sana onun adını ve telefonunu vereyim fikrini değiştirirsen ararsın'' dedi.

Karen beni daha fazla rahatsız etmesin diye olur dedim. Kızın adı Susan Maready idi. Onu hiç aramadım.

Birkaç hafta sonra üniversitenin kafeteryasında eski dostum Ted ile karşılaştım. ''Ne o Ted havalarda uçuyor gibisin.''

Gülerek ''Ayağımın altındaki yıldızları görebiliyor musun?'' dedi. ''Şaka bir yana geçen hafta nişanlandım da.''

''Tebrikler!''

''Otuz iki yaşında bir adamı hangi kadın alır diye merak ediyordum'' dedi ve cüzdanını çıkardı. ''Bak'' dedi aniden ciddileşerek ''sana ne göstereceğim.''

Kurabiyenin içinden çıkan falda yazanı gösterdi: ''Bu yıl içinde evleneceksin.'' ''Bu saçma'' dedim. ''Genellikle herkese uyan şeyleri yazıyorlar. Çok etkileyici bir kişiliğiniz var türünden cümleler herkese söylenebilir. Dikkati böyle çekiyorlar.''
''Olur mu hiç '' dedi ''bana baksana.''

Birkaç hafta sonra oda arkadaşım Charlie ile birlikte Çin restoranında yemek yiyorduk. Ted'in kurabiye falıyla ilgili öyküsünü ve ardından nişanlanmasını anlatıyordum. Biraz sonra garson yemek sonrası ikram edilen içinde fal olan kurabiyeleri getirdi. Kurabiyelerin içini açarken Charlie rastlantıya gülüyordu. Benimkinde ''Çok etkileyici bir kişiliğiniz var'' yazıyordu. Charlie'ninkinde ise ''Siz
bir yıl içinde evleneceksiniz ya da yakın bir arkadaşınız bir yıl içinde evlenecek'' yazılıydı. İçimden bir şey aktı. Bu gerçekten tuhaftı. Charlie'den bu kağıdı saklamak üzere bana vermesini rica ettim. Gülümseyerek verdi.

Çok geçmeden sınıf arkadaşım Brian beni Susan Maready adında genç bir bayanla tanıştırmak istediğini söyledi. Bu adı daha önceden duyduğumdan emindim ama nereden ve nasıl duyduğumu çıkaramadım. Brian evli olduğu ve kurallarıma uygun olduğundan Susan'la tanışma önerisini kabul ettim.

Susan'la telefonda konuştuk ve bir turu ve yemek ayarladık. Onunla karşılaştığım anda kalbim küt küt çarpmaya başladı. Büyük yeşil gözleri ifade edemeyeceğim şeyleri hissetmeme neden odu. Bunun ilk görüşte aşk olduğuna emindim.

O mükemmel geceden sonra beni Susan'la daha önceden başka birinin de bir araya getirmeye çalıştığını hatırladım. Uzun zamandır her yerde onun adı vardı. Brian'la konuşma fırsatını yakaladığımda ona bunu sordum. Üf püf etti ve konuyu değiştirmeye çalıştı.

''Söylesene Brian'' diye üsteleyince de ''Sen bunu en iyisi Susan'a sor'' dedi. Ben de öyle yaptım.

''Hadi Susan anlat. Bu kadar atlatmaya dayanamayacağım'' dedim.

''Ben sana yıllardır aşığım'' dedi. ''Seni Addison'ların oturma odasının penceresinden gördüğümden beri. Seni tanıştırmak istedikleri kız bendim. Sen kimsenin bizi tanıştırmasına izin vermedin. Addison'ların randevu ayarlamalarını istemedin. Karen birbirimizi seveceğimizi söylediğinde aldırmadın. Bir ara seninle hiç tanışamayacağımızı düşündüm.''

Yüreğim aşkla dolmuştu. Kendime gülmeye başladım. Karen haklıydı. Çok aptalca kurallar koymuştum.

''Sinirlendin mi?'' diye sordu Susan.

''Dalga mı geçiyorsun? Büyülendim. Randevular konusunda artık tek bir kuralım var'' dedim.

Bana tuhaf tuhaf baktı. ''Neymiş o?'' diye sordu.

''Bir daha hiç kimseye randevu vermeyeceğim dedim ve onu öptüm.

Yedi ay sonra evlendik.

Susan'la ben aradığımız insanları bulduğumuza inanıyoruz. Ben on beş yaşında hayatımın kadınını bulmak için dua ediyordum. O da on dört yaşında hayatının erkeğini bulmak için dua ediyormuş.

Evlendikten birkaç ay sonra Susan bana ''Tuhaf bir şey duymaya hazır mısın?'' diye sordu.

''Evet tuhaf şeyler duymaktan hoşlanırım.''

''Yaklaşık on ay kadar önce arkadaşlarımla bir Çin restoranına gitmiştik ve…'' Cüzdanından kurabiyesinden çıkan fal kağıdını çıkardı. ''Bu yıl içinde evleneceksin…''

Don Buehner[/SIZE][/FONT]
 
en güzel bulaşıcı hastalık gülümseme hastalığı olsun..kimse sıyımasın..:p
 
gülümseme hastalığı,:) kimse tedavi olmak ister mi acaba?
 
valla en güzel hastalık bu olsa gerek bu öyle bir hastalık ki bütün savaşları durdurur.
 
boşluğa gülümsemek: Onat bahadır

[FONT=Palatino Linotype]Boşluğa Gülümsemek okurların kaçırmaması gereken bir kitap.

"Toprak kulaklarımızı patlatan bir sesle yarılmaya başladı. Tanrım! Bütün şehir sisle beraber dönüyordu, birkaç saniye içinde evrenin merkezine bir delik açıldı sanki. Şehir kayboluyordu. Arkadaşlarımdan bazılarının çığlık atarak çökmekte olan sise fırladıklarını gördüm. Artık hiçbir şey düşünemiyordum, kulaklarımdan sıcak birşey sızıyordu, sonra her şey bitti."
[/FONT]
 
kansere gülümsemek

sinel atasoy un kitabı..
''
''Hiç kimse başkasının nasıl acı çektiğini bilemez asla. Kansere gülümsemek; yazarın fırtınalı hayat öyküsünü anlatıyor. Sokrat 'Kendini Tanı', diye öğüt vermiş. Ne kadar doğru bir söz, insanın en gerçek yardımcısı yine kendisi galiba. Bu kitabın birinci bölümü hastalığın başlangıcını anlatmaktadır. İkinci bölümde yer alanlar ise, okuyucunun çok sık ya da çok az fakat belki de hiç duymadığı en önemli kanser belirtilerini anlatan ve en iyi uzman görüşlerin bulunduğu bölümden oluşmaktadır. Yazarın amacı bu hastalığın karşısında, okuyucuya yeni bir bakış açısı kazandırarak, belirtileri yorumlamaktır. Bu kitap yolun kenarında oturarak, gösterişli ve bol sözlerle zamanını geçirenler için değil, hedefi aydınlanma olan insanlar için yazılmıştır. Kendi rahatsızlıklarını zamanında anlayabilen bir insan, kendine daha iyi bir yol bulmuş demektir. Hayatınıza ve size ait olan tüm güzel şeyler siz değiştiğinizde sizinle birlikte değişirler. Yüreğine ve kalemine sağlık biricik eşim...

Senin yanında öyle bir güzellik var ki, bazen her şeyin bir rüya olduğunu sanıyorum.''
 
gülümsemek bir sanattır

lee L. Jamposki nin eseri..

davranışsal iyileştirme metodu olarak 12 ilkeden bahseder. Lee nin yaklaşımı harika..gülümsemenin bir mutluluk kaynağı olduğundan bahseder..
 
Gülümsemeyi unutanlara…
vitrin12.jpg

Öykücü Funda Özsoy Erdoğan, Sana Yazdığım Bir Mektup Olsam adlı ilk öykü kitabının ardından yeni bir öykü demeti ile çıkageldi: Gülümsemeyi Unutma. Kitapta dokuz öykü yer alıyor, Mine Anne, Kibritçi Kız, Yirmi Beş Yıl Sonra, Fotoğraflarda Yaşamak, Trajik, Timuçin Bey’in Annesi, Âdem’in Hikâyesi, Eski Bayramlar Eskiyen Zamanlar… Neredeyse her birinde hüzünlü bir öykü anlatılıyor. Aldatılan eşler, kibritçi kızın hikâyesiyle birleşen bir hayat, eski bayramlara duyulan özlem… Her şeye rağmen ‘Gülümsemeyi Unutma’ dercesine kitaba adını veren hikâye ise son sayfalara mekân tutmuş
 
[h=1]Gülümseyen Anılar[/h]
( Yeni İçerikle Eski Dostlar )
spacer.gif
Hıfzı Topuz

Remzi Kitabevi

» Anı

Fiyatı : 17,50 TL
ilknokta : 14,00 TL
% 20 indirim
spacer.gif
Ekim 2010, 312 sayfa, ISBN: 9789751414052
Temin süresi: 1-3 iş günü
Gülümseyen Anılar, Hıfzı Topuz'un 1950'li yıllarda Babıâli anılarından, 1960'lı ve 1970'li yıllarda Paris'teki dostlarıyla konuşmalarından, TRT'deki bazı söyleşilerinden ve sıcak dostluklardan arta kalan ilgi çekici anılardan oluşuyor. Anılarıyla kitaba renk katan ünlülerin pek çoğu artık aramızda değil. Hıfzı Topuz'un altmış yıllık anıları yalnızca belleklerde, sararmış yapraklarda, fotoğraflarda ve ses bantlarında kalmıyor; bunlar bir yandan bizi hüzünle gülümsetirken, bir yandan da içimizde özlemle sarmalanmış burukluk yaratıyor.

 
Gülümsemeyi Unutma Açıklama
Roman / Edebiyat


"...Her şey geçmişte kaldı evet; unutmalı. (Psikiyatrın söylediklerini boş ver; eşi tarafından aldatılmış mı ki onu anlayabilsin.) Aldatılmak. Aldatmak fiiline konu olmak. "Bu duygu başka hiçbir duyguyla kıyaslanamaz Burcu Hanım. Bir insana en yakınının ölümü bile aldatılmak ka-dar acı vermez. (Bak işte bu çok doğru.) Ölüm doğal bir haldir. Üzüntü verir ama tabiatın getirdiği bir şeydir. Zaman içinde de aşılır. Aldatılmak öyle değildir. Bunda kızgınlık, öfke, terk edilmişlik, ihmal var. (Hep onun yüzünden, hep onun yüzünden!) Bin tane karmaşık duyguyla uğraşır insan. Bu yüzden çok yıpratıcıdır. Kişi buna takılmışsa, ruh kendi kendini yenileyemiyorsa ömür boyu da devam edebilir. Bu soruna takılı kalmak istemiyorsanız, suçlamaktan vazgeçin lütfen." (Nasıl peki, nasıl?) Unut diyor, kadının, bir ölüye merhamet ve saygı gösterilmesi gerektiğine inanan yanı. Unutma diyor, içinde bir parlayıp bir sönen, onu zehirlemeye devam eden nefret."


gülümsemeyi unutma : funda özsoy erdoğan
 
Üst Alt