Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Dernekler haklarımızı yeterince savunuyor mu? [Tartışma]

nayır. onlar ancak aç karınlarını doyurmakla meşguller. dernek başkanlarının çoğu % 95 i böyledir. başkada bişey demicem.

buraları geçiş noktası olarak kullanmaktalar.
merdiven basamakları olarakta diyebiliriz.
 
kuyucak teşekkürler.
12 Eylül tüm halk kesimlerini DKÖ'lerini vb cenderesinden geçirdi.
Tüm bu politikaları meyvesi verdi veriyor.
söylemek istediğim engelli dernekler federasyon ve konfederasyon tepeden oluşturuldu Şirin gözükmek kendi yüzlerini gizleyebilmek için kullandıkları maskeye malze yapıldı.
Engelli derneklerin Demokrasi mücadelesinin neresinde olup olmadığına bağlı olarak değişiyor.
Dernekleri dernek yapan tabela derneklerinden uzaklaştıran onun anlayışı ürettiği politikalarla düzenin neresinde olup olmadığına bağlıdır.
Ne beklediğine ve bu beklentisi karşısında Üyelerinden ne istiyor. Üyelerinden sorgulamayan üretmeyen herdediğine Evet denilmesini bunun karşılığında koltukta oturmayı hedef kılmışsa ki bir çoğu böyle sadece birparmak bal sürerek kimi zaman tekerlekli sandelye kimi zaman bir tatil vb sunarak düzenini devam ettirecektir.
Oysa tek tek ağaçlar gibi durulaçağına ağaçları birleştirerek ORMAN oluşturulabilir.O zaman yağmur bile yağdırılır.O zaman şimşekler çakar.
Gözler kamaşır.
 
derneklerin amacı..

Ewt bence de bir koltuk savaşı dernektekilerin amacı...
Bu arada tabiki hepsini aynı kefeye koymamak gerekir.
Ama genelde bizlerin ( özürlü ve engellilerin ) adı altında gelir sağlanıp o gelirin nerede...
Hanği ( engelli ve özürlü ) için kullanıldıgının belirlenmesi gerekir, bir derneğin giderleri belediye ve devlet tarafından karşılanıyorsa toplanan adımız altında toplanan yardım ve gelir, nerede...

( bu arada ben acemiyim bunuda belirtim 8 aydır drnegin üyesiyim izlenimim bu )

Görüşümü yazmak istedim.
 
03.09.2007 tarihinde çalıştığım belediyede gece bekçiliğine verildim. engelim merkezli can güvenliği ve kanuni sebeplerle bu görevi yapmayı reddettim. iş akdimi feshettiler. hukuki mücadele başlattım. adım adım gidiyorum.

yaklaşık mücadeleyi başlatalı 8 ay oldu. Samsun'da kurulu bulunan yaklaşık 14 engellilerle ilgili stk'lardan bir teki bile destek olmadı. demeç vermedi. söz söylemedi. yanımda olmaya bile korktular.

korkmakta haklıydılar. çünkü beslenme kaynağı belediyeydi. belediyeden gelecek sadaka karşılığında onurlarının çiğnenmesine göz yumdular. nitekim bu sebeple Türkiye Sakatlar Derneği Samsun Şubesi üyeliğinden istifa ettim.

Samsun kamuoyunda benim mücadelem takdirle karşılandı. Bir engelli olarak yıllardır toplumda yer bulma mücadelemi birey olarak ben kazandım. herkes bana saygı duyuyor. ama diğer engellilere halen "ZAVALLI" gözüyle bakıyorlar.

şayet engellilerle ilgili stk'lar benim mücadeleme destek vermiş olsalardı aynı saygınlığı kendileri üzerinden tüm engelliler kazanacaktı.

Samsun Yerel Gündem 21 Engelliler Konseyinin Nisan ayı toplantısında şu görüşü önerdim. "Arkadaşlar! Gelin ortak olarak şöyle bir açıklama yapalım. Engellilere hizmet veren Sivil Toplum Kuruluşları olarak bu sene 10-16 Mayıs Sakatlar Haftasında engellilerin içinde yaşadığı olumsuzlukları protesto amacıyla hiç bir etkinlik düzenlemeyeceğiz. Hiç bir siyasi ve bürokratı ziyaret etmeyecek ve ziyaretini kabul etmeyeceğiz. Buna varmısınız? Cevap maalesef hayır oldu.. Hem de oybirliği ile.

Şimdi Samsun'da dev bir sirk çadırı kurulacak. 10-16 Mayıs tarihleri arasında. Siyasiler ve bürokratlar tribünlere oturacaklar. ve derneklerin etkinlik adı altında sergileyecekleri cambazlıklarla gönül eğlendirecekler. Ne kadar onur kırıcı bir durum değil mi?

Derneklerle ilgili daha ne söylenebilir ki? İnanın yazmak istediğim daha çok şey var. Ama yazamıyorum. Çünkü bundan sonrası daha sert olacak. Bu sebeple bu kadar diyebiliyorum...

Hüseyin Kılınç
Ekspres Engelliler Gençlik ve Spor Kulübü Başkanı
 
Re: derneklerin amacı..

Teşekkürler aynen katılıyor, ama.

Benim SESİ'mi, tek başıma, kimse duymaz nice engelliler.
Duyuramazken diye, susmam benim için daha iyi diyorum ...
Arkadaşlar kısacık süre içinde tanık olduğum ve çok zoruma giden.
Hepimiz adına üzüldüğüm bazı olaylara tanık oldum..!!!
Adımız kullanılıyor.....!!!
Ama bize faydası yokkkkkk!!!
 
Başka ne bekleniliyorki şu derneklerden anlamıyorum insan neden derneğe ihtiyaç duysunki hakkını kendi savunsun kendisi bilsin bir dernek işini doğru dürüst yapıyorsa ne yazıkki 99 tanesi yapmıyor çok kötü bir durum.
 
derneklerin amacı..

Kimse derneklerden hayrına, hiç birşey beklemiyor tabiki..
Ama bizlerin adı altında kendilerine çıkar sağlamalarına ne demeli.
Bir ikisi aynı durumda olmayabilir, .
kimseninde hakkını yememek lazım tabii
 
OKADAR ÇOK DERNEK VARKİ,BİR OKADARDA ÜYELERİ FAKAT BUNA DENK FAALİYETLERDE YOK.DEMEKKİ BİRŞEY YAPMAK GİBİ NİYETLERİ YOK. :x
 
derneklerin sadece adı var ya yaptırım güçleri yok yada kendi işlerini çekip çevirmek için kullandıkları bir koltuk
 
Ben engelli derneklerine karşı değilim aksine bir hak mücadelesi yapacaksak, bu toplumda bir yer edineceksek, toplumumuza kendimizi kabul ettireceksek, bunu yapabileceğimiz tek yer engelli dernekleridir yani bunları sivil toplum hareketi içerisinde başarabiliriz . benim eleştirim veya ters düşdüğüm nokta, derneklerimizin bir kaç kuruş için belediyeye cicili bicili görünme istegidir. bir kaç kuruş için valiliğe, kaymakamlığa veya bir kaç zengin züppesine gıkını çıkarmamasıdır. bunlarıda ekonomik nedenlerle yaptığını biliyorum. bu zihniyetle ne kadar dernekçilik yapılabilir? bizim haklarımız ne kadar korunabilir? haklarımız ne kadar geliştirilebilir? hiç!..
çünkü daha bölgemizdeki engelliler lehine kötü bir uygulamayı dahi dile getirmiyorlar ki, hatta getirmekten korkuyorlar; aceba güzüde memleket kurumlarımızı küstürürmüyüz sözlerimizle diye düşünmekten dernekçi olmaktan çıkmış adeta korkak iş birlikçilere dönüşmüşler. örnegin engelliler haftasında bile, dernek başkan ve yöneticilerinin bir tek olumsuz konuyu veya bir tek eleştiriyi, bu kurumlara doğrudan, gözlerinin içene baka baka yapabildiklerini ne gördüm nede duydum. bütün bürokratların ve seçilmişlerin adları atlanmadan teşekkür gününe ve törenine dönüştürüveriyorlar bu gibi günleri. neden? bunun altın yatan zihniyet nedir?
bence ekonomiktir, üyesine sırtını dönmekten kaynaklanan bir sorundur. derneklerin parasal kaynakları biz engelliler olursak ancak derneklerimizin bize teşekkür edeceklerini düşünüyorum. ancak ekonomik özgürlük sağlanırsa derneklerimiz bizim derneklerimiz olabilir diye düşünüyorum.
saygılar
 
Dernekler hakkımızı savunuyormu derken dernekler belirli isimler altında kurulduğu tabiiki bizlerinde ismi altında dernekler kurulmuş bu dernekler toplumsal kitlelere bazen veya kısmen hizmet götürmezse gelir kaynağı halka vede belediye destekli olduğu için aksamalar olacağı heralde düşün ülmüş olacakki kimisi az kimi az kimi çok kimileri hiç fayda görmez benim kanaatim yeterli değil
 
Yaklaşık altı senedir bir derneğe üyeyim ve son senelerde dernekten şahsi hiç bir beklentim yok.Aksine derneği daha aktif hale getirecek fikirler bulmaya çalışıyorum.Ama kafam ne kadar az çalışıyor olmalı ki,ortaya tutarlı bir şey koyamıyorum.
Düşünürken bulduklarım ise maddi sorunlar nedeniyle pek olası gelmiyor.
Bir çok kimse burada dernekler kapansın demiş,bunu diyenler ne yaptıklarını bilmiyorlar derneğe sık sık gidip,ortamı gözlememişler.Yada dernek olmasa bir çok engelli arkadaşın eve kapanıp kalacağını düşünmemişler...
Üyesi olduğum dernek,her yıl çeşitli kurslar düzenliyor.Ben dahil bir çok arkadaşımız bunlara katıldı.
En azından bu kursların bize neler verdiğini size kısaca anlatayım:her şeyden önce beraber birşeyler yapabileceğimiz öğrendik,el becerilerimizi geliştirdik,okuma yazma bilmeyen arkadaşlarımız okuma öğrendi,bu nedenle çoğumuzun özgüveni arttı.
Bütün bunlardan başka dernekte çok güzel sohbetlerimiz ve eğlencelerimiz oluyor.Ve şimdiye kadar derneğimiz senelik aidattan(cüzzi miktarda) başka üyerinden bir şey talep etmedi...
Bütün bu anlattıklarımla derneklerin mükemmel olduğunu belirtmek değil amacım,daha aktif olabileceklerini düşünüyorum,çoğumuz bunu düşünüyor zaten ve ardından hemen şu soru geliyor akla nasıl?İşte işin asıl can alıcı noktası da bu nasılda yatıyor.Biz üyeler nasılları cevaplamakta yetersiz kalıyoruz.
 
YABANİ

KOLTUK SEVDASI NA KAPILMIŞ BAŞKAN ÇOK
 
Öncelikle bu bölüme yazı yazmış ya da yazacak olan arkadaşların derneklerle ilgiili iyi ve kötü görüşlerini bildirirken somut örnekler vermesinin daha akılcı ve faydalı olacağı kanısındayım. Çünkü genellemeler yaparak ve kalıplaşmış cümleleri ifade ederek bir yere varabileceğimizi düşünmüyor. (Eğer bir yere varmak istiyorsak.)

Ben Altı Nokta Körler Derneği'ne üyeyim. Dernekle tanışma hikayemi kısaca anlatayım. Üniversiteyi kazanıp Ankara'ya gittiğimde boş vakitlerimde bir sivil toplum örgütüne yardım etmek için Altı Nokta'ya gittim. (Bu arada ben bir az görenim ve bunun engellik olarak değerlendirildiğini bilmiyordum.) Derneğe nasıl yardımım dokunabilir diye sorduğumda gönüllü kitap okuyucusu olabileceğimi, görme engelli arkadaşlara derslerinde yardımcı olabileceğimi ve de derneğin yararına satılan ürünlerin satışını yapabileceğimi söylediler. Ben de ürün satışı yapabileceğimi söyledim ve 2,5 senedir bu konuda derneğe katkım bulunmaktadır. Daha sonra (geçen sene) engelli olduğumu öğrennce derneğe kayıt oldum. Yani yaklaşık 1 yıldır üyeyim ve dernek benim cep numaramı derneğin toplu kısa mesaj (SMS) listesine ekledi. Dernekle ilgili gündemi ve etkinlikleri bu şekilde takip edebiliyorum. Ayrıca derneğe üye olurken doldurduğum formda ilgi alanlarımı işaretlemiştim. Bununla ilgili de bir kurs ya da bir çalışma olduğunda beni arayıp bu çalışmaya katılmak isteyip istemediğimi soruyor ve beni çalışmayla ilgili bilgilendiriyorlar.

Belki dernek hikayemi sıkıcı bulmuşsunuzdur. Ama isteyince ve destekleyince sivil toplum örgütlerinin güzel şeyler yapabileceğini somut bir örnekle dile getirmem gerekiyordu.
Derneğin böyle etkin olduğunu gördükten sonra, elimden geldiğince derneğe daha fazla yardımcı olmaya heveslendim ve başladım.

Ayrıca ister engelli, ister özel bir meslek grubu, isterse ayn yöreden gelmiş insanlar olalım aynı özellik ve sıfata sahipsek ve hakkımızı daha rahat arayabilmek isityorsak bir dernek/vakıf/sendika... altında toplanmak zorundayız.

Hepimize iyi günler diliyorum. :)
 
teknolojik gelişmelere paralel olarak dernekler varoluş amaçlarını iyice yitirdiler...

bir derneğin amacı sakat insanların toplumdaki haklarını aramak ve yaşam standartlarını yükseltmekse bizim sitemizin amacı da bu değil mi?

gereğinde burada herhangi bir eylem için birlikte organize olup hareket etmiyor muyuz?

kaldı ki ben derneklerin ya da (bir dizi derneğin oluşturduğu) konfederasyonların bu işleri gereği gibi yaptığına hep kuşku ile bakmışımdır..

amaç örgütlenip sesimizi duyurmaksa, 14000 üyemizle devasa bir örgütlenmeye sahibiz diye düşünüyorum..

buradan Lokman Ayva'ya binlerce mail gittiğini biliyorum..

herhangi bir dernek yetkilisi kaç kez görüşmüştür Lokman Ayva ile bunu da merak ediyorum..

benim gözümde dernekler işlevselliklerini yitirmiştir arkadaşlar..

internet gibi bir iletişim aracı dururken (şahsen ben) gidip bir derneğe üye olmayı aklıma bile getirmiyorum..
 
Herhangi bir etkinlik, duyuru vs yaparken herhangi bir dernek ya da kuruma ihtiyacmızı yok. Yani sitemiz yeterli. Bu konuda Anti Oksidan'a katılıyorum.
Ancak bir düzen ve oluşturmak adına resmi ve hukuki olarak varlığı kabul edilmiş bir kurum altında toplanmamız gerektiği kanısındayım.
 
teknolojik gelişmelere paralel olarak dernekler varoluş amaçlarını iyice yitirdiler...
Yok.. henüz o aşamada değiliz Sevgili Anti, ;)

"Sanal Dünya" ile "Reel Dünya"yı birbirine karıştırmayalım, lütfen.. İkisinin de yeri ayrı..

Derneklerin önemi teknolojiden değil, 80 sonrası apolitizasyon vb. uygulamalardan azaldı, sen de bilirsin..

14000 üye yanıltmasın seni.. Bunlardan kaç tanesi aktif ve ciddi forumlara/başlıklara yazı yazan kaç kişi var? Yani "hadi" deyince bizimle birlikte hareket edecek kaç arkadaşımız var? :roll:

1,5 yıldır süren Arabam Benim Bacaklarım! kapanyamıza bugün itibariyle 3818 kişi katılmış. :(

Burası sadece bir FORUM ve burada "bilgi paylaşılır!" Daha başka şeyler yapılmasını istemeyelim, şimdilik..

Ha, bir dernek/vakıf ya da parti gibi bir organizasyon olsaydı da onun yan kuruluşu durumunda olsaydı burası, o zaman daha değişik olurdu. Ama değil! ;)
 
öncelıkle herkese merhaba

konuya şöyle bir üsten baktımda alevler yükseliyordu bende odunu vermeden geçmek istemedım :)) huyum kurusun hareketı severim


dernekler konusunda söylenecek o kadar cok söz varki

genel olarak gerek derneklerin gerekse sosyal yaptırımı sağlayan sosyal gurupların ve lobilerin oluşmasının temel sebebı azınlık haklarının savunulması çoğunluğa ezdirilmemesi ve everensel yaşamda
kural ve duzenlemelerin tekduzenliğine karşı çıkılmasıdır, tarıhte acığa çıkan tarihi magna carta olayından bu yone en azından bıze bıldırılen ve mevcut dunya ülkelerinin siisteminin çekirdeği sayılan tarıh bu yakın tarih olarak daha gecmışe zaten inmiyrum bıle
şimdi derneklere genel olarak bakıldığında dernekler yanlız değil tüm sivil örgütlerinin yaptırırmı malesefkı ülkemızde elle tutulur derecede değildir .bunun temel nedenı olarak kurulan bu sosyal oluşumların kururluş amacalarına hızmet etmemesı vede ettirilmemsidir varın gerisini düşünün ufkunuz yettiğince.,


ENGELLİLER BİZ PLATFORMU

bu forum ile 2003-2004 yılından beri tanışıyoruz
böyle bir oluşumun burdan çıkabıleceğine inanıyorum ancak;kesinlikle yıne kendını ıfade edemeyn kısımlar dışarda kalacaktır uye ve paylaşımcılar ; mevcut oluşumlardan pekte farklı olmayacaktır

Forumların kuruluş ve işleyiş amacı bılgı tartışımı ve paylaşımıdır engelliler.bizde bunu çok güzl yerine getirmektedir ve böyle devam etmesi gerekir diye düşünüyorum ... wesselam :)))
 
.
Çok Haklısın Anti teknolojik gelişmelere paralel olarak dernekler varoluş amaçlarını iyice yitirdiler bu konuda sana sonuna kadar katılıyorum.

Türkiyede bir çok dernek ve örgütün üyeleriyle tam bir iletişim içinde olduğuna ve tam bir bilgi aktarımı yaptığına inanmıyorum.Ancak çok küçük bir kesim bu dernek çalışmalarına katılmakta , büyük bir kısmı imkansızlıklar yada habersizlikten dolayı derneğin yerini bile bilmemktedir.

Ama bu site herkese bir tuş kadar yakın..Gerek arkadaş ortamı gerek bilgi edinme gerek kanuni hakları öğrenme şu an sayamayacağım kadar ..her türlü bilgiye her türlü imkana kolayca ulaşabiliyor.
Burada sadece bilgi paylaşımı yapılıp forumlara yazı yazılmıyor.Burada bir hayat yaşanıyor..

Ama bu olanağı bir dernek veremiyor.En başta dernek üyelik ücretleri..
Bu ücreti ödeyemeyecek çok engelli var türkiyede
Bir derneğin üyelerine ulaşıp onlara bilgi aktarımı , bu sitenin üyelerini bilgilendirme imkanları yanında çok çok sınırlı kalıyor.

Gerek derneklerde görev alan arkadaşlarım, gerekse dernek ziyaretlerim aracılığıyla, bir çok derneğe üye olmak için araştırma ve inceleme imkanı buldum. Engellilerin hakkını savunan ,onlara imkanlar sağlayan ve engellinin arkasında tam olarak yer alan hiç bir derneğe rastlamadım.
Şu an hiç bir derneğe de üyeliğim yok çünkü inanmıyorum haklarımızı savunacağına..
Olsaydı bu kadar çok dernek yıllardır ne yapmış..Engelliler haftasında konferanslar düzenlemek , sokakta engellileri toplayıp yürütmek , yılda bir iki defa kermes düzenlemek değildir engelli hakkını savunmak..

Ama dernek değince aklıma,aidat , kermes , ilgili günlerde düzenlenen konferanslar , etkinlikler ve dernek yemeklerinden başka bir şey gelmiyor .
Amaç sadece bunlar olmamalı diye düşünüyorum..sizce? ...

Engelliler yada herhangi konudaki bütün derneklerin Türkiye de ne amaçlarla kurulduğunu az çok biliyoruz. üyeleri için bir şeyler yapan değil de , sadece o derneğin kurucuları ve çevresinin maddi çıkarları için çalışan bir topluluk dışına çıkamıyor.Belki tamamı değil ama genelleme yapacak kadar çok böyle derneklerin sayısı...

Ki konu Engelliler olunca bu derneğin sorumlulukları ve bu derneklerden beklentiler daha da artıyor .
Eğer dernekler beklentileri karşılamış olsalardı , hala elde edemediğimiz bu kadar çok hakkımız olmazdı diye düşünüyorum..



..
 
Re: Özürlü derneklerinin yeterliliği nedir?

tolga CANER' Alıntı:
Özürlü derneklerine üye olunmalımı ?
İlgisiz kalınmalımı?
Aklım karıştı o kadar mesajdan sora ne yapacgımı şaşırdım üye olunmalımı? olunmamalımı? :shock:
 
yukarda belirtiğiniz nedenlerden dolayı

OLAĞANUSTU BİR DURUM OLMADIKÇA
ENGELLİLER.BİZ PLATFORMU
mevcut durumunu koruması herkes için hayırlı olacak kanatindeyim...vesselam
 
Bence çok yanlış düşünülüyor her zamanki gibi genellemelerle.Madem dernekleri o şekilde kullananları görüyorsunda neden müdahale etmiyorsun,sende onlar kadar suçlusun bence..Böyle konusarak çözümcülüğe katkıda bulunduğunuzu mu sanıyorsunuz arkadaşım.Bir işe sebebiyet veren onun kadar mesuldur.Ben 11 yıldır TSD ERZURUM ŞUBESİ yönetimindeyim.Erzurumda şu anda ciddiye alınan Valilik dahil bütün kurumların referans gösterdiği, ciddiye aldığı,ve engellilerle ilgili bir organizasyon yapılmak istenildiğinde yönlendirilen tek derneğiz.Neden? çünkü yönetimdeki tüm arkadaşlarla dostuz ve konusarak girdik bu işe.İlkeli ve dürüst çalışmayı hedef edindik.
Biliyormusunuz,işden çıktıktan sonra derneğe geçiyoruz,ve saat 10 lara kadar da orada çalısıyoruz arkadaşlarla.Ne için.Bir arkadaşımızın derdini dahi çözebilirsek o gün kendimizi çok huzurlu hissediyoruz.

SAKIN DERNEKCİLİK YAPTIĞIM İÇİN BUNLARI SÖYLEDİĞİMİ DÜŞÜNMEYİN LÜTFEN.AMA BUNLAR GERÇEKLER.BİR ŞEYLERİ GÖZ ÖNÜNE KONULMASI GEREKİYOR.BİRAZCIK EMPATİİİ YAPALIM SADECE..
En son yaptığımız 4 şeyi söyleyecem size son 6 ay içinde.Yaklaşık 4 yıldır Halk eğitim ve İŞKUR la ortaklaşa sürdürdüğümüz "Ahşap Rolyef ve Aliminyum Folyo kursu Mayıs ayında kapanışını yapar yapmaz.Yine İŞKUR la ortaklaşa yine Bilgisayarlı muhasebe ve Büro elemanı yetiştirme kursunu gerçekleştirdik ki bu 2 yıllık bir proje başvuru olduğu taktirde kurslar sürecek.5 ay önce yine yurt dışından hibe yoluyla sandalye dağıtımı yaptık. Şu an 200 ü aşkın sandalye dağıtımımız 3 aralıkta yapıldı.Şu an İŞ_KUR la yine ortaklaşa Web tasarımı kursu açma arifesindeyizHer kurs sonrası 10 arkadaşımızın sertifikası oluyor ve İstihtam ilanlarında istenen belgeler bunlar..Bunlar yabana atılır şeylermi sizce..Bakın son 6 ay içerisinde dedim buna dikkat edilsin lütfen..

Ama yinede Nasrettin Hoca misali bir yere toplu katılım sağlanılması gerektiğinde arkanızı bir dönüyorsunuz kimsecikler yok.Neden insani bir durum olarak nankörlükler ve bilinçsizlikler ruhumuza işlemiş artık.

Bizler şunu biliyoruz itiraf edemesekte.kendini kurtaran engelli arkadaşların derneklerle ilişkisi kesiliyor,çünkü bu tür işler zaman istiyor,özveri istiyor,maddiyat istiyor,idealistlik istiyor,en önemlisi GÖNÜLLÜLÜK istiyor.Eğer gönlünüzden birinin elindende ben tutayım düşüncesi geçmiyorsa malesef zorla yaptıramazsınız.Ama sizler yapmazsanız;suistimallere açık olan genelgeleri kullanmaya çalışan sahtekarlar mutlaka çıkacaktır.Bu işe bilgili ve bilinçli ve aynı zamanda da ALLAH korkusu taşıyarak çalışan kişiler lazım.BEN de bazan nefret ediyorum gördüğüm şeylerden dolayı..Ama onlar öyle diye de kendi üzerime düşenleri yapmamazlık etmiyordum.Ve her zamanda yinelerim hatırlatırım.öyle kişilere fırsat vermeyelim verdirtmeyelim..

Eğer dediğiniz yerlerin çalışmalarını tazvip etmiyorsanız,o zaman siz gideceksiniz onların yaptıklarını takip edeceksiniz,yanlışlık varsa müdahale edeceksiniz yoksa da yardımcı olacaksınız.Yoksa öyle anlayıp dinlemeden veya "ya onlar şöyle,onlar böyle"diyerek bu işe katkıda sağlayamayacağınızı bilmeniz lazım artık.
Ha soruyorum Türkiyede kaç dernek gerçek amaçlarına uygun çalışıyor..Tartışılır..Ama eğer bunlar amaçları dışındalarsa ona müdahale etmeyenler oldukçada onların önü her zaman açık olacaklardır.
Ama şunu unutmayın bir kaç derneğin yaptıklarını da genelleme yaparak bütün hepsine malederseniz kul hakkına girmiş olursunuz.

Kusura bakmayın ama bir şey yapmadan eleştirmek çok kolay ama işin içine bir girinde, bakalım yapmak çalışmak ne kadar kolaymış
Kolay elbette diyorsanız,NEDEN? SİZLER YOKSUNUZ O İŞLERİN İÇİNDE.şÖYLE BİR DÜŞÜNÜN BENCE BU YORUMLARI YAPMADAN ÖNCE.BEN NE YAPTIM Kİ ELEŞTİRME HAKKINI BULUYORUM KENDİMDE DİYE..
YANİ BİRAZ ÖZELEŞTİRİ ARKADAŞLAR...HERKESDE BİRAZCIK YOKMU SORUMLULUKLAR VE VURDUMDUYMAZLIKLAR..
Bizler şu "BANANE"cilikten bir kurtaralım lütfen.Bir silkelenenelim kendimize gelellim artık..Zamanımız kötüye gidiyor,herşeyde dejenerasyon varsa,her şeyde vardır demektir.Özellikle ahlaki, manevi ve sosyal çöküntü yaşayan toplumların sonu bellidir.Bizlerde bananecilikle bu çöküntüye katkıda bulunmayalım lütfen..

Klavye ağalığı yapmak kolay,hadi bakalım gerçek ağaları,gerçek hayatta çalışmalarıyla görelim bakalım.Görelimki, bu eleştiren karşı olan kişileri, burada artık yaptığı çalışmalarda da okuyalım görelim de örnek teşkil etsinler.
 
Kimse yanlış anlamsın kimseye değil sözüm ama ECE cim şu söz herşeyi bitiriyor kanun önünde vs evet sende suçlusun denilir ama "minareyi çalan kılıfını hazırlar" deyimi le başlarlar izlerini yok ederler bu 1.siydi 2.si ise "SANA NE" karşısında cevap bulunacak çok zor bir cümle olur ve verdiğin her cevabın bir sana ne si olur

kimse alınmasın herhangi birisi için değil sadece Ece nin sende suçlusun kelimesi için bir açıkmalam bu gibi bir durum varsa Allah görüyor allah biliyor onlar bu dünyada sefasını sürsünler ahrette de cefasını
 
Elbette YOLCU Suçu olan bu dünyada da diğer dünyada da cefasını da çekecek hesabını da kat be kat verecek.Sefası diye bir şey nasıl olabilir haram olan bir yolun onuda anlamam..Ama burada karşıyı suçlayarak suçlusun diyen kişi "Sebebiyet veren kadar mesuldur"le onun kadar suçludur.Minareye dikilen kılıf o minarenin görünmediği yada bilinmediği anlamınada gelmiyor..Sonunda kılıftanda o minare görünüyor..Başını kuma gömen deve kuşu misalidir bu düşünce.

Evet bu "sana ne " ye cevap vermiyorum.Çünkü insanlar özgürdür düşüncesi dahilinde sana ne diyenler olur.O gitmez yada istemez ayrıdır.Ama gitmek isteyipte sebeplerini hep olumsuz yazan yada karşıyı sürekli suçlayanlar içindi bu yazım.Dediğin gibi verdiğim her cevaba ve verilen her cevaba SANA NE söylenilir.Sana ne yi çok rahat kullanıyorsa herkes,o zaman çok duyarsızlaşan bir toplum haline gelmişiz demektir ki o zaman hiçbir şekilde doğacak olumsuzluklardan ve yıkımlardan şikayet hakkımız doğmuyor..
 
Dernekler sorunlarımıza çözüm bulabiliyor mu?

Dernekler sorunlarımıza çözüm bulabiliyor mu?
Ben engelli derneklerinin genelde engellilerin sorunundan çok kendi menfaat ve çıkarları peşinde koşan bir kaş kişinin yönetiminde olan yerler olarak değerlendiriyorum.(İstisnalar kaideyi bozmaz.)

Fakat dernekler konusundaki görüşüme gelince engellileri tek çatı altında toplanacak, birlik ve beraberliğini sağlayacak yer olarak ta dernekleri görüyorum.

Belki derneklerin yönetimlerini beğenmeyebiliriz ve hatta onlara güvenmeyebiliriz. O zaman biz neden yönetimde olmayalım. Bazı arkadaşlar bunun zor olduğunu düşünebilir evet zordur. Ama hayatta kolay bir şey yok ki bunun alt yapısını hazırlayıp mücadele etmek gerekir. Bu mücadelemiz ne kadar samimi ve içten olursa başarımızda o kadar güzel olur.

Çünkü; bireysel olarak ne kadar mücadele edebiliriz? Veya ne reye kadar gidebiliriz? Örneğin bir Vali bir Belediye Başkanı ile görüşmek istesek bireysel olarak ne kadar başarılı olabiliriz? Bizi ne kadar dikkate alırlar?

Ama bir dernek yöneticisi olarak dernek adına daha rahat görüşebiliriz. Kısmen de olsa sorunlarımızın çözümü için bir adım olabilir. Diye düşünüyorum.

Ayrıca; Türkiye’de ki engellilerde derneklere üye olan engelli sayısı maalesef oransal olarak çok az bunun sebebinin ise insanların derneklere güvenmemesi derneklerin insanların sorunlarını çözmekte atıl kalmaları v.b gibi sorunlar diye düşünüyorum. Bunun için dernek yönetimlerinde bulunan kişilerin bunu daha iyi analiz ederek bu sorunları çözmelidirler.
 
dernekler

gerçekten büyük şehirlerin dışındaki derneklerde fazla çalışma olmadıgını düşünüyorum
 
Ankara Büyük Şehir Belediyesinin alacağı otobüslerden sadece 50 tanesinin engelilere hitap eden otobüslerden olması nedeniyle yapılan eleştirilerle ilgili üyesi olduğum bir siteye yazdığım yazı aşağıdadır:
Tabii ben Ankara’da oturmuyorum, bu nedenle de Ankara için ahkam kesmem mümkün olamaz ama benzer bir durum İstanbul için söz konusu olmuş olsaydı biraz mukayese yapalım, yapmakta fayda var derdim. Ne mukayesesi olduğuna gelince; bundan 35 yıl, 30 yıl, 25 yıl, 20 yıl, 15, yıl öncesi ile günümüzün mukayesesi derdim. Bir çoğumuz benim bu mesajımı yanlış anlayacaktır eminim, ama samimiyetimden kimsenin şüphe etmemesini özellikle istirham ederim. Bundan 20-25 yıl öncesine baktığımızda ben özürlüler için mimari anlamda veya onların hayatlarını kolaylaştırma manasında bir şeyler yapıldığını göremiyordum. Tabii bütün bu dediklerimin İstanbul için geçerli olduğunu tekrar hatırlatırım. Ne göstermelik de olsa otobüsümüz vardı, ne de kaldırımların başlangıç ve sonlarında tekerlekli iskemle için rampalarımız. Sinema salonlarımız veya lokantalarımızda bizler için bir düzenleme söz konusu muydu? Peki ya benzincilerde bizler için ayrı wc var mıydı? Ben olduğunu hatırlamıyorum. Biz sakatlar bundan yıllar önce vardık, bizi yöneten idareciler bundan yıllar önce de vardı, dernekler yine vardı, demokrasi ve farklı isim altında olsa da Avrupa Birliği yine vardı. Yani bugün ne varsa hemen hemen geçmişte de vardı. Ama o zaman haklarımızı aramak aklımıza gelmiyordu. Ya başımızdakiler? Onlar bizi sakatları/özürlüleri/engellileri fazla önemseyip “onlar için de biraz düzenleme yapalım” diyorlar mıydı? Nasıl enim vergi muafiyeti hakkım 12 Eylül’de geri alındıysa aynı şekilde belki sizler içinde de bu mağduriyeti yaşayanlar vardır. Çıkartılan kanunun olumsuz manada makable şamil olmaması kuralını tanıdı mı 12 Eylül? Demek istediğim eskiyi -eski derken bir asır öncesini kastetmiyorum- unutmadan yapalım tenkitlerimizi. Ben bundan 20-30 yıl öncesi ile hatta o kadar geri bile gitmeden 10 yıl öncesi ile şimdiyi mukayese ettiğimde yine güzel işler görüyorum. Görüyorum ama yeterli mi bunlar? Tabii ki değil. Hem yasal düzenlemeler konusunda yeterli değil hem de sosyal yaşantımız umduğumuz kadar düzelmedi. Mesela bundan yıllar önce tekerlekli iskemleye bağımlı yaşayan arkadaşlarımızın kullanabileceği kaç tane otobüsümüz vardı İstanbul’da? Hiç yoktu. Ben bilirim çünkü kaç kere şahit oldum, o eski Magirus marka otobüslerin arka sahanlığına koyarlardı iskemleyi, rahatsız olan arkadaşımızı da kucakta indirir bindirirlerdi. Şimdi ise durum farklı sanırım değil mi? Geçmişte kaç benzinci de bizler için ayrı wc vardı acaba? Şimdi hepsinde zorunlu bu. Mevzuatımızda da olumlu yönde düzenlemeler var, avukat arkadaşımız bunu benden daha iyi bilir. Geçenlerde Avusturya’da ikamet eden bir arkadaşımız ile laflıyorum da bize hayran. Özürlü konularında her açıdan kendilerinden çok daha ileri olduğumuzu söylüyor, bize gıpta ediyor biz halimizi beğenmezken. Ama bir konuda ben de sizlerle hemfikirim bunların hiç biri yeterli değil. Mesela bir arkadaşımız 50’si engelli 500 araç almak yerine 450 tane alıp da hepsi engellilerin kullanımına uygun olsaydı daha iyi olmaz mıydı diye sormuş. Çok güzel demiş bunu, akıl sahibi her insan bunun daha mantıklı olduğunu kabul edecektir şüphesiz. Peki bizler bu yaptırtacak güze sahip miyiz? Yapılan işlerin yetersiz olduğunu dile getirelim tabii ki ama bence asıl tartışılması gereken konu biz engellilerin/sakatların/özürlülerin 8,5 milyonluk bir nüfusa sahip olmamıza rağmen neden işe yarar bir baskı grubu oluşturmayı beceremediğimizdir, asıl biz bunu tartışmalıyız ve acilen bunun tedbirlerini almalıyız. Şimdi ben soruyorum arkadaşlarıma “genel durumdan memnun musun, haklarımız veriliyor mu, iş bulma da sıkıntımız var mı” diye ve kimse halinden memnun değil. İlaç parasından, mimari engellerden, emeklilik haklarından vs vs gibi bizleri ilgilendiren tüm hususlarda kimse halinden memnun değil,ama kimse kılını kıpırdatmıyor, biliyor ki birey olarak bir şey yapılması mümkün değil. O zaman ne yapılması gerek, örgütlü hareket etmemiz gerek. Mesela nasıl bir örgüt, T.Skatlar Derneği gibi bir örgüt olabilir mi? Bence olabilir, haklarımızı arayacak bir dernek olabilir burası. 8,5 milyonluk bir grubu temsilen yumruğunu masaya vurdu mu ses getirtecek bir örgüt olabilir burası, olması da gerekir zaten. Ama bakıyorsunuz öyle mi? Bence değil hiç değil. Aramızda cehalet diz boyu maalesef. Adam profesör, aynı okul mezunu olduğumuz için samimiyetten gelen bir laubalilikle “ne halt etmeye kaçıyorsunuz da meselelerle uğraşmıyorsunuz” bakim diye soruyorum. Aldığım cevap “oğlum sen hasta mısın” oluyor yani söyleyecek çok şeyi var belli de demiyor şimdilik. Ama anladığım kadarıyla “siz sakatlardan bir halt olmaz, zira birlik yok sizde” demeye getiriyor lafı. Açıkçası ben de bizlerden umudumu kesiyorum zira dert yanmakta ustayız da hadi ellerimizi taşın altına sokalım dediğimizde herkes çil yavrusu gibi bir kenara kaçıyor. Kısacası olumsuzlukları dile getirelim, davalar da açalım elbette ama asıl neden birlik değiliz, neden beraber hareket edemiyoruz, neden bizim doğru düzgün bir örgütlenmemiz yok, neden var olan örgütün, derneği daha iyi ellere teslim etmiyoruz, neden ehil insanlar yok bu sivil toplum örgütlerinin başında gibi konuları asıl bizler tartışalım. Sadece tartışmakla da kalmayıp harekete geçelim derim ben. Bunu beceremediğimiz takdirde, ciddi ve sözü geçer bir baskı grubu oluşturmadığımız takdirde 450 tane tam donanımlı otobüs alınmak yerine sadece 50 tane alınır ve bu propaganda malzemesi olur veya işveren temsilcisi telefon açıp da “biz seni iş yerimizde çalışıyor göstereceğiz ama aslında seni bilfiil çalıştırmayacağız, maaş da vermeyeceğiz, sadece SSK yapacağız” demeye cesaret edebilir.
Kafanızı şişirdim kusura bakmayın. Kalın sağlıcakla ve afiyetle.
UNQUOTE

Yorumumu işbu forum başlığı ile ilgilendirecek olursak birey olarak tek başımıza bir şey yapamayacağımızı, bunu ancak birlikte beraberce hareket edebilirsek başarabileceğimizi dile getirmeye çalışıyorum.Bunun için de T.Sakatlar Derneği gibi bir örgütlenmenin şart olduğunu ama bu derneğin ehil kişiler tarafından yönetilmesi gerektiğine dem vuruyorum. Her yöneticiyi hırsız diye suçlamak hoş olmaz. Mesela Rıdvan Ege. Bu zat seksen küsur yaşında bazılarınız adını duymuştur eminim. Biz sakatlar özellikle de ortopedik rahatsızlığı olanlar için bir efsanedir kendisi. Trafik kazalarında uğranan kayıplar konusunda çok çalışmıştır, birçok yere trafik ilk yardım tesislerinin yapılmasını sağlamıştır bu muhterem profesör. Şimdi kalkıp da kimse bu adama hırsız uğursuz diyemez. Ama bir dernek düşünün ki yıllardır bu derneğin başındasın ama bu derneğin doğru düzgün bir faaliyeti yok göstermelik bir iki kıpırdanmalar dışında. O zaman sorarlar elbette sen ne yapıyorsun orda diye. Sorarlar adama orda neden bulunuyorsun, menfaatin ne diye.
Nitekim bizim yaptığımız da sadece sormak, sadece tenkit etmek. Bizlerde hareket yok, hakkımızı aramak yok. Arkadaş “hiç bir derneğe üye değilim” diyor. Olmayabilirsin elbette kimse kimseyi kolundan zorla tutup da gel üye ol demiyor. Ama bizler kendi işimize sahip çıkmaz isek, elimizi taşın altına sokmaz isek, sorumluluklarımızdan kaçar isek ağlayıp sızlanmaya da hakkımız yok diye düşünüyorum. T.Sakatlar Derneğinden mesela çok kişi memnun değil. O zaman bu derneği neden hepimizin memnun olacağı bir dernek haline getirmeye gayret etmiyoruz da sadece burada veya başka sitelerin forumlarında ağlaşıyoruz?
Önce biz kendimizi sorgulayalım, ben davama hizmet ediyor muyum, hakkımı aramak için üzerime düşen vazifeyi yapıyor muyum sorularını kendimize yöneltelim. Yöneltmekle de kalmayalım üzerimize düşeni de yapalım, biraz canlanalım yani pısırıklığa son verelim.
Saygılar herkese.
 
Derneklere güç veren biz üyeleriz(!) Üyeler olarak derneğimize sahip çıkalım.

Başından sonuna kadar yazılmış olan tüm görüşleri okudum. Öncelikle burada görüş belirten tüm arkadaşlarımın düşüncelerine saygı duyuyorum ve vakit ayırıp görüşlerini bizlerle paylaşma nezaketinde bulundukları içinde teşekkür etmek istiyorum.

Ben 1990'lı yıllarda Türkiye Sakatlar Derneği ile tanıştığımı, sokağa ilk kez tek başıma çıktığımda, gittiğim ilk yerinde burası olduğunu belirtmek istiyorum.

Türkiye Sakatlar Derneği üyesi olan engelli arkadaşımla Alisamiyen Stadyumunda halka verilen bir konserde tanışmıştım, o gün daha yeni bir tekerlekli sandalyeye sahip olduğum için annemle ilk kez katıldığım bir etkinlikte ve biz tanışmamızdan 1 yıl sonra (ben evden annem olmadan çıkmıyordum) annem müsait olmadığı için gelemediğimi söylediğimde, bin taksiye gel demişti. Taksiye binip ilk gidişimde annem arkamdan taksinin plakasını almış, oradaki çayçıya da beni bindirdiği taksi plakasını alması için tembih etmişti. (annelik işte korkuyor birşey olur diye) Nasılda heyecanlıydı benim için evden taksiye binerek çıkıp TSD'ye geldiğim o zamanlar(!) Yavaş yavaş özgürlüğü tatmaya başlamıştım. Sonra benim gibi engelli birçok arkadaşımlada tanışmaya başladım. Herkesin bir yaşam öyküsü vardı ve TSD'ye gelebilmeyi başaran hemen hemen herkeste zamanla hayatta başarılar kazanıyorlar ve bunu yeni gelenlerle paylaşıyorlardı. Ben burada öğrendim bir engellinin neler yapabileceğini, ev işlerinde anneme nasıl yardımcı olacağımı bile burada öğrendim, okuduklarını gördüm şaşkınlıkla, merdivenlere rağmen okula gidilmesi gerektiğini de öğrendim, engeli kişinin çalışabileceğini, bir engellinin sevebileceğini-sevilebileceğini de yine burada öğrendim, evlenebileceğini, çocuğu olabileceğini, hayatın engelli olmayanlar gibi yaşanabileceğini de yine TSD'de öğrendim.

Ben bu öğrendiklerimi kendi hayatıma da uygulamaya başladım. Öyle hızlı değişmeye başladı ki hayatım. Engelli olduktan sonra evinden 8 yıl hiç çıkmamış bir kişiydim ben, hayata dair hiç bir umudu olmayan, yaşamın biran önce bitmesini bekleyen biriydim ama kuruyan tüm umutlarım dernek sayesinde yeşerdi. Yarım kalan tahsilimi tamamladım (Üniversite bitirdim), çalışıyorum, evliyim, çocuğum var, otomobil sürüyorum, istediğim yere gidiyorum, üretiyorum ve diğer engelli arkadaşlarıma faydalı olabileceğim sosyal çalışmalar içinde yer alıyorum.

Başka derneklerlede tanıştım tabi zamanla ama ilk göz ağrım TSD olmuştu. Dernekler ile ilgili yazılan tüm görüşler değerli, sonuçta insanlar kötü tecrübe yaşamışsa kötü düşünüyor, benim gibi güzellikler yaşamış kişide dernekler için güzel düşünüyor. Dernek yöneticiliğinde de bulundum bir dönem o zamanda derneklerin hayatta kalmak için ne tür zorluklar çektiğini görmüş oldum. Ekonomik nedenler en başta geliyor tahmin ettiğiniz gibi...

Dernekleri güçlendirmek için bizde birşeyler yapmalıyız. İster üye olalım, ister yönetici mutlaka yapacaklarımız var. Bir dönem yöneticiydim, şimdi yalnızca üye olarak çalışmalarına destek verdiğim dernekler var. İyi şeyler yapılmaya çalışıyor eldeki olanaklar ölçüsünde ben henüz tanışmadım dernekten menfaatlanan kişilere ama bahsettiğiniz gibi çıkan birkaç kişiyi tümüne mal etmemek lazım. Gönüllükle yapılan bu çalışmalarda büyük özveriler var. Dernek yöneticiliği dönemimde bizler derneğin masrafları için olsun, üyelerin menfaatlerine yönelik yapılan etkinlikler için olsun kendi cebimizden para veriyorduk, arabamıza benzin yetiştiremiyorduk. Derneğin gelirleri öyle düşündüğünüz kadar çok fazla değil, kendi masraflarını bile gelirleri çıkarmıyor. Yada benim yöneticilik yaptığım dernekte öyleydi bilmiyorum ama sivil toplum kuruluşlarını güçlü kılacak olan yine bizleriz ve bizler daha çok derneğimize gider, çalışmalarına katılır,katkı sağlarsak arzu ettiğimiz gibi bir derneğin olmasını da sağlamış oluruz. Yanlış insanlar ise biz işin içine girdikçe uzaklaşır.

Saygılarımla,
 
Dernekler kötü yönetiliyor veya haklarımızı korumuyor diye derneklerden vazgeçmemeliyiz.
Derneklere üye olalım ve buralardaki olumsuzluklarla mücadele edip yeni ufuklar açmaya çalışalım.
 
Üst Alt