Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Dualarım kabul edilmediği için Allah inancımı kaybetmek üzereyim!

Edilen hiçbir dua geri çevrilmez.. Müslümanların düştüğü en büyük hata şudur; ''Dualarım neden kabul olmuyor?''.. Neden kabul olmuyor açıklayayım..

Şimdi İnsan yaratıldığı günden itibaren Kader mevzusunu derinlemesine incelemiş ve birçok yorumlar yapılmıştır.. İnsan kendi kaderini yaptığı dualar ile ''çok çok azda olsa'' değiştirebiliyor.. Nasıl mı ? Tabikide ettiği dualarla.. Mesela Örnek verelim; ''Siz bugün bir kaza geçireceksiniz kaderinize siz doğmadan bu kaza yazılmıştır.. Fakat siz evden dışarı çıkmadan önce ''Ayetel Kürsi'' duasını okudunuz ve evden çıktınız.. bu sayede kaderinizde yazılmış olan bu kazayı Yüce Allah ettiğiniz dua karşılığında değiştirir ve sizi korumuş olur''..

İşte tamda burada sizin sözünü ettiğinizi ''dualarım kabul olmuyor'' mevzusuna gelelim.. Dualar kabul olmuyor diye birşey asla yoktur.. Hiçbir dua yoktur ki, ona ulaşmamış olsun'' o işitendir görendir. bütün yaptığımız duaları o noksansız olarak işitir görür..

Gelelim konunun en önemli kısmına; ''Dua ettiğinizde, o Dua hakkınızda hayırlısı değilse gerçekleşmez.. Biz Dua ederken ne söyleriz ? ''Allahım sen hakkımızda en ''''Hayırlısı'' ne ise onu ver'' deriz öyle değil mi ? işte tamda burada Siz Dua ettiniz fakat bu ettiğiniz veya istediğiniz şey Hakkınızda hayırlısı değilse dua kabul olmaz ve Allah sizi burada aslında bu hayırlı olmayan işten korumuş olur.. Fakat siz bunu ''Dualarım kabul olmuyor'' şeklinde algılarsınız..


2.ci kısım olarak ise Edilen her duanın bir yeri ve zamanı vardır.. ''ben dua ettim hemen kabul olsun'' demekle olmaz.. O istenilen dileğin bir gerçekleşme zamanı vardır Allah katında.. bunu sadece o bilir.. bu yüzden sabır sabır sabır (!)

Şunu asla unutmayın Allahın herşeyi yapmaya gücü sonsuz olarak yeter.. o sana birşey verdiğinde, onun ''Sonsuz'' zenginliğinden birşey eksilmez..
 
Tanrı! "Siz Dua ettiğinizde Önemsemeyen Yüce Güç", Ya da öyle mi?

Sorununuzun şizofreni olduğunu varsayarak cevap yazıyorum.


Sizin sorununuz dua değil mucize beklemek. Oysa Allah peygamber efendimize bile bir ayette "Sen istediğin zaman değil Allah istediği zaman mucize gönderir" buyuruyor. Yani bu dünyada peygamberlerin bile mucize istemeye hakkı yoktur.

Kendi yapabileceğiniz işleri Allah'a havale edip buna dua diyemezsiniz. Dua dağın zirvesine tırmanıp gücü kalmayan insanın zirvedekine elini uzatarak son bir hareket beklemesidir.

Aşağıdaki makaleyi okumanızı tavsiye ederim.

[FONT=arial]Bir film karesinde yeni klonlanmış olduğu için hiç bir şeyden haberi olmayan insanlara, Tanrı kelimesini "Dua ettiğinizde önemsemeyen yüce güç" şeklinde tanımlıyor başka bir film kahramanı...
İster inanın (inanan olun) ister inanmayın, hatta inancınızın fazlalığı sebebiyle sakallarınız bir karışı bulsun, hayatınızın bir döneminde, dışınızdan veya içinizden, bilincinizle veya bilincinizin bir seviyesinde aklınızdan geçirdiğiniz bir problemdir bu...
Dua edersiniz ve kabul olmaz. Sonra kara kara düşünürsünüz. Problem nedir diye?
Eğer daha önce bir yerlerden duyduysanız "Bu dünyada kabul olmayan duaların karşılığı öbür dünyadadır" diyerek kendinizi avutmaya çalışırsınız.
Suçu kendinize atmaya çalışır, dua adabına uymadığınızı söylersiniz.
Fakat yukarıdaki avuntulardan hiçbiri, içinizden-nefsinizden, "Allah dualarımı duymuyor, duysa da önemsemiyor" şeklinde kara bir duman gibi yükselen vesvese ve üzüntülerinizin cevabı olamaz.
Öyleyse şimdi vicdan koltuğuna oturup birlikte karar verelim. "Kullarıma söyle ben onlara yakınım, dua edenin (arapça dua- çağırma anlamındadır) davet edenin, davetine icabet ederim. Ya da daha açık bir tabirle, Allah'ım dediğinde ben karşındayım, mesafenin uzaklığı seni endişelendirmesin diyen Allah mı yalan söylüyor. Yoksa içimdeki vesveseler mi?
Bence bu sorunun kesin bir cevabı var ve bu cevap dünya üstündeki 7 milyara yakın dua etmeyi bırakmış insanın kafasında oluşmuş negatif anlamdan farklı...
Arkadaşınızla birlikte dağa tırmanıyorsunuz, siz düzlüğe çıkıp 5 m ileri gittiğinizde, tırmanırken ayağı kayan ve kenara tek eli ile tutunup düşmek üzere olan arkadaşınızın çığlığını duyuyorsunuz. Saniyeler içinde doğru kararı vermek zorundasınız. O sırada yapabileceklerinizden biri de dua, nasıl dua edersiniz?

İşte donup kaldığınız sırada inançlı biri olarak edebileceğiniz dualardan biri "Allah'ım arkadaşımı kurtar". Sonuç, arkadaşınız düştü, öldü ve siz de kabul olmayan duanız ile Allah hakkında suizan ederek önce Allah'a belki hayata küstünüz ve sarsılan imanınız ile allak bullak bir iç dünyaya sahip oldunuz. Bu olaysa sizin için iyileşmez bir yara olarak hatıralarınıza kazındı.
Doğru yolda mı gidiyorsunuz? Hayır! Oysa öyle bir yol vardı ki. %100 kar edecektiniz. Ancak siz %100 zarar edeceğiniz yolu seçtiniz.

Yapacağınız şuydu, arkadaşınız bağırır bağırmaz bütün gücünüzle ona doğru koşarken, bir yandan diğer ihtimalleri hesap edecek ve yetişememe ihtimalini de göz önüne alarak dağcı kancanızı arkadaşınıza savurarak onun tutunmasını sağlamak üzere harekete geçtiğinizde şöyle dua edecektiniz
"Allah'ım ben arkadaşıma ulaşıncaya kadar onun elinin kaymasına müsade etme"
Arkadaşınız kurtuldu, siz onu kurtarmanın ve Allah'ın yardımına nail olmanın büyük mutluğu içinde hayatınıza farklı bir anlam katan bu hatıra ile çok daha güçlü bir Mü'min olarak hayatınıza devam ettiniz.

Dua bir insanın irade ve gücünü maksimum düzeyde zorlamasından sonra elinin ulaşamadığı o son noktada, Allah'tan elini uzatmasını istemektir.
Bir insan irade ve çalışması ile, kısa veya çok uzun bir sürede elde edebileceği birşeyi Allah'tan isteyemez. Bu dua değil büyük bir saygısızlıktır.
Çünkü böyle bir istek ancak insanın uşağından isteyebileceği birşeydir.

İnsanlar sıklıkla zenginlik, başarı vb şeyleri Allah'tan talep ederler, akıllıca çalışarak, azim ve sebat ile yıllar da sürse elde edebilecekleri bu nimetin kendilerine Allah'tan bir lütuf olarak derhal verilmesini adeta haklarıymışçasına talep eder, ardından bu tembel talepleri kabul edilmeyince bir de Allah'a sırt çevirerek "dürüsttük de ne oldu" tavrına bürünüp, dinsiz ama zengin olan insanlara özenti içinde hayatlarını tüketirler.

Oysa "İnsan için çalıştığından başka ne var?" ayeti. Durumu özetler. İnsan her isteğinin oluvereceğini mi sandı ayeti de insanı uyarır.

Onların cenetteki dualarının sonu teşekkür ederim dir mealindeki ayet cennetteki insanların daha iradelerini o yöne sevk eder etmez isteklerine nail olup teşekkür ile dolacaklarını bize haber veriyor.
Ancak farkına varalım ki, cenneti hak etmek için çalışmak üzere gönderildiğimiz dünyadayız. Cennette değiliz. Ve Allah'ın her türlü lütfunu hakettiğimizi sandığımızın aksine fazlasını talep biryana verilene şükretmekten aciziz.

herşeyden önce Allah'ın bize tenezzül etmesini istiyorsak, kendi Tur*'umuzun tepesine tırmanmalıyız.

İstemekten haya edecek kadar, çalışıp hak etmiş olmanın lezzetini tatmak dileğiyle..

"Allah'tan birşey dileyecek olsam özür dilerdim."


*Hz. Musa'nın Allah ile konuşmak üzere Tur dağına tırmanışına atıf


[/FONT]
 
En hyırlı dua, Allahtan korkan ve temiz bir
kalbe sahip birinin yaptığı duadır.
 
Üst Alt