O benim sesimi telefonda duymuş ve çok etkilenmişti.Daha sonra tanıştık.Minyon tipli,çıtı,pıtı güzel bir kızdı.19 yaşındaydı, ben 27 ve tekerlekli sandalye bağımlısı.Oysa o sapasağlam bir genç kız.Flört etmeye başladık.Ben o yıllarda Fransa da ekonomi mastırı yapıyordum.Yani onunla tanıştığımda tatildeydim.Tatil bitti,ben Parise döndüm.Mektuplaşmaya başladık bu kez.Sevgi dolu mektuplardı ama aşk yoktu,sevgi vardı,anlayış vardı.Birlikteliğimizin zor olacağı belliydi.O halde bu birlikteliği mantık zeminine oturtup sevginin ve saygının ürünü yapmamız ve etraftakilere bu şekilde kabul ettirmemiz gerekiyordu.
Öyle yaptık;çok itirazlarla,dedikodularla ve çirkin sözlerle karşılaştık.Ama tınmadık,umursamadık.Evlendik.Ve ilk dansımızı ben tekerlekli sandalyede o etrafımda dönerek ve düşman çatlatarak yaptık.Sonra Ülkeme döndüm.Bir kamu kuruluşunda çalışmaya başladım.Çocuklarımız oldu.İki oğlan ve bir kız.Üçü de üniversiteyi bitirdi.Evlendirdik.Çocukları oldu yani torunlarımız.Evlat sevgisinin rafine edilmiş halidir torun sevgisi,süzülmüşü,damıtılmışı.
Sevgili Arkadaşlar yukarıda anlattıklarım benim öykümdür,yaşam öyküm.Sizlerden bir hayli büyüğüm sanırım.Yani bu öykü yıllar önce sakatlığın Tanrı cezası gibi telakki edildiği bir zamanda yaşanmıştır.Bu nedenle asla kötümser ve çekimser olmayın.Özellikle erkek arkadaşlara şunu belirteyim ki;bir kadın öncelikle yürek dolusu sevgiye,ilgiye,saygıya ve şefkate ihtiyaç duyuyor.Siz bunları ona verirseniz elin,ayağın vesairenin çok ta önemli olmadığını göreceksiniz.Ancak şunu unutmayın!Kendinize güvenecek,kültürlü olacak ve ister tekerlekli sandalyede ister koltuk değneği ile,illaki dimdik olacaksınız.Kadınına güven veren bir erkek olacaksınız.
Bunlar bir büyüğünüzün erkek arkadaşlara tavsiyesidir.Bayan üylerimize öneriler ise eşim tarafından gelecektir,elbette ilginç gelirse sizlere.
Selam ve sevgilerimle.