Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.
Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.
Devlet Personel Başkanlığı’nın 2002-2014 yılları rakamlarına göre kamudaki engelli kadın sayısının azlığı göze çarpıyor |
maşallah konu yine çok alakasız yerlere kaymış. birkere herkesin dini imanı dünyaya bakış pesfektifi var ne alaka, kim ne dert yanıp bir sey tartısacak olsa hooop din iman, pes artık. bu kadar da olmaz ki yeter gınna geldi. insanın bir dinin olması hayvancasına huşu içinde susması mı demek? insan hiç mi koca ömürde içini dökmek, hiç değilese boşalmak istemez. bir kere olsun isyan etmez insanlık için iyiyi, güzeli, doğruyu istemez, neden bu böyle düzeltemez miyiz allahım yeter demez? bu din denilen her taşın altından çıkan, recim gibi basımıza başımıza atılan taş gibi pencit pilavımıdır_ yoksa din sürekli insan olmamızın önüne konulan engel midir? bırakın insanca yasamayı istemenin adını isyan koymayı artık, dinı uyuzluklarımıza alet etmeyelim. çünki din esasında reformdur yozlaşma değil.
birileri karanlığa gömülmekten memmun aydınlıktan korkabilir, amenna kabul. ama aydınlığı özleyen hakıranlarında sesini yalancı din bezirganlıklarıyla boğmasına göz yumulmasını beklemesinler, yeter. uyduruk dininiz sizin olsun. gercek dinin ne olduğunu sizden daha iyi bilir yasarız. daha fazla karanlık çığırtkalığınızla boğmayın insanlığı...
şu bi gercek elbette ki engelli kadın olmak çok daha zor. "Ülkemizde zaten ‘kadının adı yok’, engelli kadının adı hiç yok. Toplumun hemen her ferdi kadar, -hatta daha da fazla- bizimde görünmez zincirlerimiz var. Ama zincirleri kırmak, ön yargıya karşı durmak öyle kolay değil: Zaten de bu yönde çabalar çok cılız. Peki birilerinin gölgesinde ‘korumalı’ bir yaşantı bize cazip geldiğinden olabilir mi? Kanımca hayır, bu kadar basit değil. Bir değerlendirme yapalım; hayatı paylaşmayı seviyoruz, duyarsız değiliz, bir duruşumuz, tavrımız var. Yani kendimiziz, çalışıyoruz (bir kısmımız için de geçerli olsa) ve yetersizse de ekonomik özgürlüğü olanlarımız var. Ama daima bir yanımız eksik, tüm bunlar yetmiyor. Sorun cesarette değil; sorun toplumun engelliyi ve kadını ayrı ayrı birer hayvanmışçasına zincire vurduğu, göz ardı edilemeyecek kadar laletli bir gerçekliktedir. Çünkü hala bir yerlerde, töre cinayetlerinin çözülemediği, baskı ve dayaktan kurulu bir gerçekliği sürüyor hayatlarımız. Kadın hala köle ve bunu görüp de umursamayanlarsa, bu işkenceye çanak tutanlardır. "
Engelli olmak nedir ki, işte toplum benim engelim ve bilinsin ki her halimle kendim olmak asıl gururum. Düşünen ve fikir üreten; tavırı ve duruşuyla hayatın içinde olan aydın bir bireyim!
Engelse bir çoklarının özünde pranga, oysa benim bedenimde o bile değil: Varsın engellerimiz mi varmış olsun, kırıp atalım zincirlerimizi, diyebiliyorsak gerçekte bizler engelsiziz.
Entelektüel anlamda düşünüldüğünde kadınların yarısı ‘toplum engelli’ ve bu öylesine benimsenmiş ki, görülemiyor! Özetle analitik düşünce, dolaysıyla algılama yetimizi kaybetmişiz.
'…Bütün zorba hükümdarlar hep dini alet edindiler; Hakiki ulema, dini bütün alimler hiçbir vakit bu zorba hükümdarlara boyun eğmediler. Fakat gerçekte alim olmamakla beraber, sırf o kılıkta bulundukları için alim sanılan, çıkarına düşkün haris ve imansız bir takım hocalar da vardır. Hükümdarlar işte bunları ele aldılar ve işte bunlar dine uygundur diye fetva verdiler. Gerektikçe yanlış hadisler uydurmaktan çekinmediler. Gerçek ve imanlı ulema her vakit her devirde bunların kinine hedef oldu.'...... Mustafa Kemal ATATÜRK
Yine haykırıyorum ki; SÖZ EYLEM DEĞİLSE NEYE YARAR? Biz kadınlar ezilerek sömürülüyorsak, bedenlerimizin kullanım hakkında, eğitimizde, bakışımızda, gülüşümüzde, günlümüzde vs vs yoksa söz hakkımız; elbetteki suç bizim demeye de dilim varmıyor ama, kabul edelim ki ŞUÇ BİZİM. Çünkü ÖRGÜTLÜ BİR TOPLULUK DEĞİLİZ.!
GARDİYANLARIMIZ; babalarımız, erkek kardeşlerimiz, sevgililerimiz,
dostlarımız, eşlerimiz, hatta çocuklarımız, özetle sevdiklerimiz.
Yani toplum öyle bir sistem kurmuş ki, kadına rağmen din, kadına
rağmen siyaset, kadına rağmen kadın ve açılımları gardiyanımız olmuş.
Biz kadınlarsa hala ve ısrarla kör ebeyi oynamakta diretiyoruz!
Mutlu değiliz, sevdiklerimiz örgütlüce ruhumuzu, kadınlığımızı çalıyorlar. Çok az erkek bir yanının, yani eşinin mutsuzken kendilerinin de asla mutlu olamayacağını görebiliyorsa da, bu görüş toplumun genel bakışınca bastırılarak hiçe sayılıyor.
Kadınlarımız ekonomik bağımsızlığı başta olmak üzere, türban gibi
bir çok sosyal olgu ve normlarca bağımsızlığı ellerinden alınarak, savunmasız erkeğe sunuluyor. Analar kendilerini şeytanla eş görerek, kızlarını mutlu olmak ve günaha girmemek adına; her ne olursa olsun, erkeklerine karşı koymamanın öğüdüyle büyütüyor. Yinede erkekler yetiniyor mu tabi ki hayır, çünkü tavizlerde daima bir sonraki adımlar vardır.
Cumhuriyetin kadını olarak eğer gerçek özgürlüğü tatmış olsaydık, emin olun ki BU CAHİLİYE GÜNLERİNİ YAŞAMIYOR OLURDUK: Çünkü o zaman ÖZGÜRLÜK BİZİM VAZGEÇİLEMEZ RUHUZ OLURDU.
Umutluyum yinede, çünkü; esaret kadar ruhumuzu hırsla kamçılayan
daha başka ne olabilir ki, esaret ruhumuzun kamçısı...
Yani demem o ki, kadın görmeye başlayıp da tavrını koymadıkça; birileri daima kadın adına, ama kendi yararına, karar verecek. Dolaysıyla bu tabu asla kırılamayacak.
Kadın önce, Atatürk’ünde ön gördüğü gibi; kendini eğitecek, aydınlanacak sonra bu aydınlık, erkeğe yansıyacak. Ancak o zaman bizlerde zincirlerimizi kırabiliriz. Toplumun geneli sosyo-ekonomik olarak gelişmedikçe, bizim sorunlarımız daima barınma, iş ve aş gibi temel sorunlarca perdelenmiş kalacak. Bu noktada; gelişmiş ulus ve gelişmekte olan ulus anlamında bakabilirsek ki, bende tarafım: Toplumun geneli ağlıyorsa bizim için gülmek, ne derecede gerçekçi demeden edemiyorum.
Gelecek kaygısıdır, bireyleri ve toplumları ileri taşıyan! ! Bir kez daha görüyorum ki, ulusumuz hala aydınlanma sürecini tamamlayamadı. Yine biliyorum ki, neyse güneş kara toprağa; gerçek aydınlanma odur, insanlığa. "
not: basılı yazımdan alıntıdır.
Hic bir modern toplum Islamin kadina,engellige,zayifa ve s.. verdigi hukuk ve dikkati veremeyib ve veremeyecek.Siz sahte muselmana bakib da"seriat budur,din budur"demeyin,dine dindara bakib da kiymet verilmez,dindar dine göre deyerlendirilir...Asl dini arasdirin,gerceyi goreceksiniz zaten.Olke gercek bir seriat duzenine gecse emin olun ne kadinlarin,ne de engellilerin haqqi tapdanamazdi.modern toplumlarda, yurdumuzun eski halinde kadin erkek farketmiyordu. zorluk her yerde ayniydi.ama ilkellesen, gericilige adim atan, seriat duzenine gecmesin ramak kalan turkiyemde artik engelli kadin lmak zor hemde cok zor olacak.cunku kadinlar is sahasinda Kabul edilmeyecek.toplum hizla erkek egemen topluma donusuyor. buda engelli kadinlar es bulamayacak, yani biryerlerde evlenmek erkek beslesin beni diyen kafalar varya onlar zaten secilmeyecegi icin ac kalacaklar, kendi kendilerine yetmeleinede firsat verilmeyecek, bu boyleartik engelli kadinlara hayat cok zor olacak turkiyemde.
tam benim düşüncemi ifade etmişsiniz bir ayrı mesele de birazda engeline görede değişebilirbence erkek olmak daha zor erkek çalışıp evine bakmak zorunda çoluğuna çocuğuna hiçbişeyi eksik etmek istemez ailesini hep 4x4 lük yaşatmak ister buda engelli olunca biraz daha zorlaşıyor hatta baya bi fazla zorlaşıyor kadın engelli olsada yine erkeğe göre fazla bir sorumluluk sahibi değil dediğim gibi erkek evin direği engeller direğin ayakta durmasını çok zorlaştırır