[size=6]20 Mayıs 2006 Cumartesi (2.gün) Türkü Cafe'deki Coşkumuz[/size]
Bir süredir işlerimin yoğunluğundan yazamadım kusura bakmayın arkadaşlar. Kaldığımız yerden devam edeyim meraklılarına. :wink:
Tekne turundan sonra oteldeydik. Otele erken geldiğimiz için akşama daha çok zaman vardı. Bu yüzden kimimiz bu vakti dinlenerek, kimimiz havuz kenarında, kimimiz denizde, kimimiz ise sohbet ederek geçirmeyi tercih etti. Su kuşları BLACK&WHITE , Burak ve Bursa ekibi biraz havuz biraz deniz tadını çıkarıyorlardı suyun. Ben Menekşe ve CinCin gizlice denize kaçtık. CinCin Sudoku çözmeyi yeğledi. Benle Menekşe de denizin güzelliğinden yararlandık. Artık akşam yaklaşıyordu hazırlanmamız gerekiyordu.Hızlı bir şekilde hazırlandık. Gün batımını yakalamaya koyulduk. Güneşin batışına kendimizi bıraktık. Çok güzel anları yakaladık. Güneş'te son gecemiz olduğunu biliyordu sanki bize tüm güzelliğini göstermekten çekinmedi ve yavaş yavaş bizi terk etti. Artık yemeklerimizi yiyip Türkü Cafe'de son gecemizi coşkuyla geçirmeyliydik.
Akşam yemeğimizi biraz uzunca tuttuk. Sohbetlerimizide.... Ve Türkü Cafe'ye gitmenin zamanı gelmişti. Üç arkadaşımız dışında tam kadro Türkü Cafe'ye yola koyulduk. Onlar çok yoruldukları için otelde kalmayı tercih ettiler. Bizde saygı gösterdik. Türkü Cafe'de yine sitemizin üyelerinde olan Nedim arkadaşımız da bizden önce yerini almıştı. Söke'den sadece bizlerle tanışmak için gelmişti arkadaşımız. Çok uzun kalmadı bizlerle ama bu küçük tanışma bile
www.engelliler.biz ailesinin büyüklüğünü gösteriyor arkadaşlar. Bize önceden hazırlanmış yerlerimizi aldık. Der demez daha masalarımıza yerleşmemiştik bile bizim hiperaktif Urfalı durur mu yerinde anında pistte. O ana kadar oturan milllet onun cesaretiyle yerlerinden kalkıp ona eşlik ettiler. Ve coşkulu bir halay başladı Sıla Türkü evinde. Sen çok yaşa emi Urfalı. :wink:
Bu Türkü evinin alanı çok büyüktü. Ve bu büyük alan tamamen doluydu o gece. Mekanın konukları ise sağlıkçılar ve bizlerdik. Sağlıkçılar toplanıp bu Cafe'ye gelmişlerdi. Ne tesadüf değil mi? Engelliler ve sağlıkçılar bir arada. :wink: Bizim Urfalı orada da boş durmadı. Üstündeki şeytan tüyleri uçup bir sağlıkçı bayanın üzerine kondu.
Gece boyunca bizim Urfalı'nın yanından ayrılmadı sağlıkçı bayan. Sürekli onu dansa, halaya kaldırıp durdu. :wink: Eğlencemiz doruktaydı. Hepimiz eğleniyorduk. Kimimiz yerlerinden, kimimiz halaya katılarak bu geceyi hatıralarımıza ekliyorduk birlikte olmanın mutluluğu ile.
Ama bir şey eksikti. Sadece benim farkında olduğum bir şey.
Bu Cafe ile geziden önce görüştüğümüz de Güven Kaya adlı bir sanatçılarının olduğunu ve onu bir kere dinleyenin hastası olacağını söylemişlerdi bana. Oysa Güven Kaya yoktu. Olur muydu bize yapılır mıydı bu? Hele de bana. :wink: Zehirlendiğini bugün bizlerle olamayacağını söyledi Cafe'nin sahibi. Açıkçası bu alışılmış mazereti pek kabul edemeyecektim. Öylede yaptım zaten. İlk görüşmem de bu santçıylada tanışmıştım ve oda mekanın diğer ortağı idi. Kendisinin telefonlarını o zaman almıştım. Hemen aradım bu mazareti bizim için delmesini hasta da olsa bu anı kaçırmamasını uygun ve birazda cadı bir dille anlattım. :wink: Gecenin ilerleyen saatlerinde cadılığımla Güven Kaya'nın evinden hasta hasta gelmesini sağladım. ( Ama hasta ama değil bilemem. Sanatçı mazareti diye düşündüm bunu ben. :wink: ) Tabii eksiklik sadece Güven Kaya değildi. Bize birde mekanın çiğ köfte sözü vardı. Ne hikmetse buda bizi bulmuştu. Çiğ köftecileri gelmemişti. "Ben anlamam"dedim aynı cadılıkla. "Nerden bulursanız bulun ama o çiğ köfte olacak." Çiğ köfteyide hiç sevmem aslında. :wink: Ee ne yapayım cadılık önceden bir söz verildiyse yerine getirilmeliydi hiçbir bahane beni tatmin edemezdi. Ve o çiğ köftede yapıldı çok geç saatlere denk gelsede ikramları yapıldı ve yerine getirildi. Çok mu cadıyım? Ne yapayım seviyorum cadılığımı. :wink:
Ve geceye Güven Kaya'nın türküleriyle devam ettik. Herşey çok güzeldi. Herkesin yüzü gülüyordu. Önemli olan kıstasta buydu. Gelen konuklarımızın, gezilerimize katılan üyelerimizin mutlu olması. Bunu sözlerden çok insanların yüzlerine yansıyan tebessümlerden ve gözlerdeki ışıktan çok iyi anlayabiliyordunuz. Bu gecenin sonuna gelmiştik 22.30 suları gibi gecenin başladığı bu mekanda saat dördü gösterirken gece bitiyordu bizler için. Yavaş yavaş vedalaştık mekandakilerle Urfalı da sağlıkçısıyla. :wink: Çıkarken güzel izler bıraktık her zamanki gibi bu mekanda da. Kapıda bizler gibi orada misafir olan bir iş adamı yanıma yaklaşarak şu sözleri sarfetti. " Böylesi şık bir organizasyonu hazırladığınız için , böyle güzel kendileriyle barışık insanları bir araya getirdiğiniz için kendinizle ne kadar gurur duysanız azdır. Bu gece bizlere çok şey kattınız hepinize teşekkür ediyorum." İşte bu sözler engelliler.biz'in farkını ve anlatmak istediklerimizi bu organizasyonlarda ki asıl amaçlarımızı gösteriyordu. Bir kez daha amaca ulaşmanın gururu ile otelimize döndük. Ezanın okuduğu saatlere kadar Alper abimiz de dahil ayaktaydık. O kadar yorgunduk ki tüm günün yoğunluğu üzerimize yorgunluk olarak yığılmıştı. Ama mutluyduk. Güzel dostluklarla ve güzel mesajları vererek insanlara bir gün daha geçirmiş, bu gezinin sona bir kala bir yaprağını daha koparmıştık. Artık yatmalı ve dinlenmeliydik. Hepimiz odalarımıza çekildik. Ertesi sabah erken kalkıp yine yoğun bir güne girecektik.
Son gün maceralarımızı da bir sonraki güne bırakıyorum arkadaşlar. Yarın son Final.... :wink: