Ben teşekkür ediyorum Züleyha.. Güzel yorumlarınla verdiğin destek çok ayrı bir güzelliktir.
----------
Bir ilkbahar sabahında çiçeklerle bezenmiş, yapraklarla yeşermiş, tertemiz su misali berraklığını içinde hissetmiş, o güzel havasını ciğerlerine kadar çekek yüreğine işlemiş, güneşin ışığındaki sıcaklığın şavkı yüzüne bir umut gibi vururken, çiçeklerin kokusu içindeki bütün hüzünleri alırken, heyecan dolu bir güne bütün dertlerden sıyrılarak başlarken, bir çobanın kuzularını severcesine şefkatle büyüttüğü, bir ağacın meyve vermek için dallarını rengarenk çiçeklerle donattığı, yemyeşil çimlerin üzerindeki papatyaların hayata heyecan kattığı, yüce dağların zirvesinden bembeyaz karların sularının eriyerek şırıl şırıl aktığı, o akan suyun insanın ruhunu rahatlattığı, içimden koparak gelen bir ateşin sanki bütün dünyayı ısıttığı, sana kendimi anlatmak için bütün cesaretimle yüreğimi topladığım bir günde başlamıştı bizim sevdamız.
En büyük heyecanların seninle başladığı, kalbimin senin aşkın için sevda ahengiyle attığı, umut dağlarının seninle aşıldığı, sevginin yüreğimde sınırsızca yaşandığı, bütün gururların bir kenara atılarak kamçılandığı, sevdanın yüreğimde tanımlanamaz bir duyguyla başladığı, sevgiye yüreğimde bir anlam daha katıldığı, ışık olup hayatımın aydınlatıldığı, rüzgâr olup bütün bedenimi kapladığı, yağmur olup iliklerime kadar ıslandığım, bulut olup hayallere tozpembe daldığım, bir gündü.
Bir yavrunun annesine muhtaçlığı, sevda şiirlerinin okunduğu, senden gayrı her şeyin ne varlığı ne yokluğu, bir katibin yazan kaleminin mürekkebindeki solukluğu, ulaşılmaz semada bir bulutun yumuşaklığı, Zühre gibi yükseklerdeki karanlığın parkalığıdır.
Aslında ikimizde aynı duyguları hissederek başladık sevda denilen sonunu bilmediğimiz meçhul yola… Kimilerine göre mutluluk vardı bu yolun sonunda, kimilerine göre ise çile, dert, kederin başlangıcıydı sonsuzluğa, böyle sarp kayaların meşakkatli çıkmazında… Biz herkesten farklıydık, yıkılmamaya kararlıydık, kopmamak adına dimdik duracaktık, bizim için aşılmayacak engel, yıkılmayacak tabu olmayacaktı, yollar ne kadar yokuş olsa da aşacaktık, bir uçurumun kenarında da olsa kavuşacaktık, bir ateşin korunda da olsa sevdamız alışacaktık, okyanusun en derin noktasında da olsa bizden kaçan o mutluluk bulacaktık… Sebep neden ne olursa olsun ayrılmayacaktık… Çünkü biz sebepsiz nedensiz sevdalandık…
İmkânsız bir sevdanın, olmayacak hayallerin, bitmeyecek çilenin, henüz mutluluk aşamasındaydık kendi halimizde. Biz böyle sevdik böylede alışmalıydık birbirimize, böyle tanıdık böylede yaşamalıydık benliğimizde, birbirimize sevmek yeter mi diye sorduk durduk kendimize? Oysa biliyorduk sevmek yetmezdi birleşmemize, bütün bunlara rağmen sevda denilen duyguyu en yürekten yaşıyorduk her zerremizde. İçimizden buluyorduk her tanemizde, ne biz atmak istiyorduk içimizden, nede o gidiyordu yüreğimizden… Sevda mı bizi esir almıştı, biz mi sevdayı bilemiyorduk gönlümüzde…
İmkânlar imkânsız yaşananlar umutsuzdu. Lakin ne o mutsuzdu neden ben umutsuzdum. Yaşanan sevdaya engel olunmuyorsa eğer, ne eğmeye gerek var, ne de bükmeye değer, sevgin için yüreğini ortaya koymuşsan eğer ne keder söker ne de ecel… İşte bu bizim sevda türkümüzün mısralarındaki sözler, ne türkü yakmayla geçer, ne umut ekmeyle biter, sevda içimizde yaşadığımız duygularsa eğer, bu bizimle ölüme kadar gider. Ölüme kadar gidecek sevda yaşamaya da değer ölmeye de gider.
Sen ben yoktu bizim sevdamızda bizdik, sevdaya sıkılacak her bir kurşuna kendimizi siper ettik, biz sadece birbirimiz için nedensizce sevdik. Sevda bizim için dikenli bir yolda olsa vazgeçmedik, çile ise hay hay dedik, bütün mânilere inat olsun diye sevdik, ayrılıklara meydan okuduk, biz birbirimizi sevmek için değil ölmek için sevdik, biz ayrılmak için değil kenetlenmek için sevdik…
Her bir tarafı erişilmez dağlar gibi bent olarak konulsa, dört bir tarafı denizlerle çevrili küçücük ada da yaşansa, her bir yanımız ateşle çevrili çorak bir toprak parçası da olsa, bir bardakta ki öldürücü zehri de anımsatsa, sevdasız mutluluk altın bir tasta da sunulsa… Ayrılık ne bana mutluluk getirir ne seni saadete eriştirir. Bizim sevdamızı ulaşılmazlar pekiştirir, yaşananlar özdeşleştirir…
Her umut bir sevdaysa seninle umut dolu yarınlara, sevda dolu mutluluklara açtığım bir yelkenle bekliyorum ben, en geniş ufuklara, uçsuz bucaksız hayallerde seninleyim ben, kavuşmak yarın mı yarından daha yakın mı bilemem ben? Ayrılığa bir kurşun atmaya hazırım ben…