Dünkü eleştiriler devam ediyor. Ona dair yazışmalar:
Merhabalar,
Eleştiri 1: "Her şeyden önce gönderilmesi istenen yazıda kullanılan üslubu yanlış buluyorum. Aynen şu ifade kullanılmıştır; "Biz sakatlığı olan vatandaşlar otomobil alımı, satımı ve kullanımı konusunda çok büyük zorluklar ve haksızlıklar yaşamaktayız." Daha sonrada maddeler halinde taleplere geçilmiştir. İfadede sakatların zorluk ve haksızlığa uğradıkları yuvarlak ve genel bir ifadeyle geçiştirilmiş, bazı maddelerde hangi sorunlar karşısında bu taleplerin olduğu belirtilmemiştir. Malesef açıklama yok, sadece engellilerin birçok zaman yaptığı gibi talep var. Bu üslubu yanlış buluyor ve dikkate alınacağını sanmıyorum."
Cevap 1: Bu girişim bir "bildiri" kıvamında yazılmış talepler listesidir. Ne konuyla ilgili olarak analiz yapmak ne de bir şeylere son noktayı koymak amaçlanmamıştır! Tek amacı vardır, konuyla ilgili siyasetçi ve bürokratlarla sakatlar arasında bir diyalog yolunu açmak ve araç kullanımı-alımı ve satımı ile ilgili olarak sakatların sorunlarını görünür kılıp, talepleri gündeme getirmektir.
Keza, yıllardır sürdüğümüz tartışmalar (tartışma linklerini bu paragrafın altına ekleyeceğim) ve bu girişimden önce başlattığımız Arabam Benim Bacaklarım isimli kampanya metni (bkz:
http://www.engelliler.biz/Sakatlar_ve_Otomobil.doc), sizin yukarıda eleştirdiğiniz detayları içinde barındırmaktadır. İncelemeye zamanınız olursa göreceksiniz ki tartışmalar çok verimli ve demokratik katılımla geçekleşmiştir. Ortaya çıkan metinler de herkesi tatmin etme iddiasıyla değil, olabildiğince geniş kesimleri kapsama amacını güden mutabakat metni şeklinde düzenlenmiştir. O girişimlerde ÖTV'nin ötelemeden çıkartılıp yeniden muafiyet haline getirilmesi, özel donanıma ihtiyaç duymayan sakatların salt otomatik vitesli araç kullanabilmelerinin sağlanması vb. kazanımlar elde edilmiştir. Ama halen bir çok eksiklikler olduğu için söylenmeye devam ediyoruz...
Hasılı, bu girişim metninin dili tam da bu şekilde kısa ve net olsun diye kaleme alınmıştır. Bundan önceki detaylı metin tartışmada kendisinden beklenen etkiyi kısmen yapmış ve şimdi süreç daha net taleplerle işlemeye devam etmektedir. Ve, Emniyet genel Müdürlüğü, Maliye Bakanlığı, Özürlüler İdaresi Başkanlığı dahil bir çok kurum bu tartışmalardan da, sorunlardan da, çözüm önerilerinden de haberdardır. Taleplerin ne kadarının karşılık bulacağı ise zamanla görülecek bir şeydir...
2005 yılında başlayan tartışma ve önceki girişimlere dair linkler (yeniden eskiye doğru):
1-
http://www.engelliler.biz/forum/gundem/2994-gundem-arabam-benim-bacaklarim-2-a.html
2-
http://www.engelliler.biz/forum/gundem/2733-gundem-arabam-benim-bacaklarim-1-a.html
3-
http://www.engelliler.biz/forum/gun...i-ile-ilgili-sorunlar-ve-cozum-onerileri.html
4-
http://www.engelliler.biz/forum/gun...siz-araclar-ve-h-sinifi-ehliyet-hakkinda.html
Daha fazlası da var, ama bunca link bile kalabalıkken fazlasını aktarıp yormaya gerek yok diye düşünüyorum.
Eleştiri 2: "Her yüzde 40 rapora sahip engellinin ö t v indiriminden faydalanması diye bir şey olamaz. Bu hak, fırsatçılık için değil engellinin yaşamını kolaylaştırması amacıyla sağlanmıştır. Bir kurumun personel alımında mülakat komisyonunda yer almıştım, şeker hastası, hatta obezim deyip yüzde 40 raporu eline geçiren ve fırsat kollayanları görmüştüm."
Cevap 2: Utanç verici bir bakış açısı! Kendi sakatlığını sakatlık sayıp başkalarını umursamayan, onlarla empati kurmak bir yana sakat olmayanların diliyle (hatta çoğu zaman onların olamayacağı kadar cesurca!) insanların yaşadığı zorlukları küçümseyen bir ifade. Sadece kendine Müslümanlık dedikleri işte bu olsa gerek. Siz bir obezin toplumda nasıl dışlandığını biliyor musunuz? Bir şeker hastasının yaşamının nasıl da zor olduğuna dair en küçük bir fikriniz var mı? Bu insanların çalışma yaşamından nasıl dışlandığını biliyor musunuz? Toplu taşıma araçlarını kullanmak konusundaki zorluklarından haberdar mısınız? Lütfen kendinize gelin. İnsanların çektiği zorluklardan bihaber olabilirsiniz, ama bu sizin için kolayca ayrımcı dile geçmek değil, araştırıp empati kuracak dile dönüşmek için fırsat olmalı.
Vergi muafiyetli otomobil satın almak için kriterimiz sakat olmak değil, sakatlığından/hastalığından dolayı toplu taşıma araçlarını kullanmakta zorluk yaşamak veya benzer şekilde gündelik yaşamda yürümek konusunda sıkıntıları olmak kriterini öngörüyoruz. Bu da "herkes" demek değildir.
Eleştiri 3: "7'nci maddede belirtilenin aksine görmeyenler eski raporlarıyla da araç alabiliyorlar ve bir sorun çıkmıyor."
Cevap 3: Burada bir yanlış anlama var sanırım. Zira anılan 7. Madde "görmeyenler eski raporuyla araç alamıyor" demiyor. "Vergi muafiyetli otomobil satın almak için gerekli sağlık kurulu raporunu bir kez alan kişilerden daha sonraki araç alımlarında yeniden sağlık raporu istenmemelidir" diyor. Bugün varolan uygulamaya göre, ben vergisini ödesem de ödemesem de, her ay bir otomobil alacaksam, her ay yeni bir sağlık raporu çıkartmak zorundayım. Bu madde, bu saçmalığın düzeltilmesini talep ediyor.
Eleştiri 4: "Plakadaki sakat damgasının niçin kaldırılmak istendiğini anlayamadım. Utanıyormuyuz? Bu damganın trafikte bize ne kadar ayrıcalıklar getirdiğinin farkındayız. İşimize geldiğinde ayrıcalık isteyecek, işimize gelmediğinde ayrımcılıktan mı bahsedeceğiz? Engelinden utanan ve dilemeyen öyle bir araca binmesin derim."
Cevap 4: Evet, sakatlığımdan utanıyorum. Ne olacak şimdi!? Sizin gibi muhteşem bir egom ve kendime güvenim yok. Pasif, utangaç, görünmez olmayı seven biriyim. Hiç olmazsa otomobil kullanırken herkes gibi olmak istiyorum. Herkesle aynı trafik kurallarına uyarken, herkesle aynı sürücü belgesi alım sürecini tamamlamışken neden trafikte damalı çiftlik ineği gibi görünür olmak zorunda bırakılıyorum? Sizin gibi süper insanlar bir metrelik damgayla ya da damgalı plakalı araçla gezsin, ama ben sakatlığımdan utanıyorum ve sakatlığımın görünür olmasını istemiyorum. Kadının, erkeğin, yaşlının, gencin, Türk'ün, Kürt'ün, Ermeni'nin, Alman'ın plakasında damga var mı da sakatın plakasında damga olsun?
"trafikte bize ne kadar ayrıcalıklar getirdiğinin farkındayız" diyorsunuz, bana sürüş halindeyken tek bir ayrıcalık örneği verir misiniz? Siz verin, sonra ben size trafikte aşağılanan, "git evinde otursana" diye küfürlere maruz kalan sakatların gündelik deneyimlerinden örnekler vereyim. Bakalım neymiş o muhteşem ayrıcalıklar!
Bir de o muhteşem sakat-olmayan ağzıyla diyorsunuz ki, "İşimize geldiğinde ayrıcalık isteyecek, işimize gelmediğinde ayrımcılıktan mı bahsedeceğiz?". Ya nasıl olacak? Ne isteyip istemediğimize başkaları mı karar verecek? Ya da pozitif haklar için yaşamımıza ipotek mi koyulacak? "Sen sakatsın, böyle böyle olacaksın, haddini de bileceksin" mi diyecek ceberrut-devlet bize!? Kaldı ki, varolan uygulamaya göre vergisini ödeyerek de otomobil alsam o damga plakada olmak zorunda. Yani ortada bir "işine gelirse" diye bir durum da yok. Devlet sakatsan damgalıyor, bu kadar basit. Bu acı, ama daha acısı, sizin gibi düşünen sakatların bu ayrımcı ve haksız tutumu olumlaması ve içselleştirmesi. Ne diyebilirim bilmiyorum...
Dagalı plaka ile ilgili çok geniş bir tartışma için bkz:
http://www.engelliler.biz/forum/ayr...erde-ozel-plaka-olmali-mi-neden-tartisma.html
Eleştiri 5: "Ö t v indirimi var zaten, şimdi de k d v isteniyor. Devletin her hizmetinden engelliler ücretsiz, argo deyimiyle beleş yararlanacak diyede bir zihniyet olamaz."
Cevap 5: Yine aynı ceberrut-devlet dili... Devlet dediğimiz mekanizma kimlere ne indirimler yapıyor hatta ne peşkeşler çekiyor, herhalde benim kadar biliyorsunuzdur. Mukayese etmeyi bile sakatlar için istenen pozitif haklara hakaret olarak görürüm. Kimse keyfinden istemiyor bu pozitif ayrıcalıkları. Tek istediğimiz herkes gibi olabilmek! Evimden çıkayım, metrobüse bineyim, istediğim durakta ineyim, caddeyi karşıya geçeyim, orda istediğim yere gideyim, oradan otobüse bineyim, Boğaz'da bi çay içeyim, metroya bineyim, evime döneyim... Bu temel yaşam hakkımı bana tanımayan devlet, benim bu en temel haklara erişebilmem için bana kolaylık yapmak zorunda olmalıdır. Öyle kolay değil "beleşçi" diye kestirip atmak! Devletsen eğer, hukukla yönetiliyor, uluslar arası sözleşmelere taraf oluyorsan, pozitif haklar düzenlemekle de yükümlüsün. Hatta, biri (o biri sakatsa da!) çıkıp "beleşçi" demeye cüret ederse, devlet o lafı o kişinin ağzına tıkmakla da yükümlü saymalıdır kendini. Ben sıradan bir vatandaşın sıradan bir gününü yaşamak istiyorum. Eğer buna engel düzenlemeler varsa, devlet bu engelleri kaldırmak ve benim herkes gibi yaşayabilmem için bana seçenekler sunmak zorundadır. Ben de seçenekler arasında işime geleni seçerim, işime gelene seçmem. Bu da birey olarak benim kişisel hakkımdır.
Eleştiri 6: "Peki madem 20 bin üyesi bulunan bir platformsunuz, bugüne kadar renault, tofaş veya diğer markalardan engellilere özel indirim veya uygulama istediniz mi? Yanıtı tahmin edebiliyorum, peki neden? Onların sosyal sorumlulukları yok mu? Devletten istemek daha mı kolay? Yurt dışından lüks araçlar getirebilirken yerli araçlarla kim mi ilgilenecek? Peki neden görme engellilerin yurt dışından araç getirebilmesi için bir maddeniz yok?"
Cevap 6: İstenebilir tabii ki. De, biri ticari bir kuruluştur, diğeri vatandaşın yaşam koşullarından sorumlu yapılanmadır/devlettir. Vatandaş elbette devletten talepte bulunacak, bu en temel konuda bile anlaşamıyorsak, ya da bu en temel konuda bile siz devlet ağzıyla konuşup taraf oluyorsanız, doğrusu söyleyecek sözüm yok. Sadece, konuşurken sakat olarak değil de, bürokrat olarak konuştuğunuzun altını çizmenizi rica edebilirim, o kadar. Böylece ben de aynı tarafta olan bir arkadaşımla konuşur/tartışır gibi değil, bir bürokratla konuşur gibi hareket ederim.
Şu anda yurt içinden araç almak yurt dışına göre çok çok çok daha avantajlıdır. Maliye'ye ve Gümrük müdürlüğüne sorma fırsatı olsa eminim bu alım-satım rakamlarıyla da çok net olarak ortaya çıkacaktır.
Bir de " Peki neden görme engellilerin yurt dışından araç getirebilmesi için bir maddeniz yok?" demişsiniz. İyi ama karar verin, beleşçi olmayı istiyor musunuz yoksa istemiyor musunuz?
Eleştiri 7: "Daha düne kadar tekerlekli sandalyelerin bakım merkezi yoktu ve elektrikçi, kaportacılarda bakılıyordu, yine bir görme engelli firması bunlarada sahip çıkarak Türkiye'de bir ilki başarmıştır."
Cevap 7: Bunu bir bilgi eksikliği olarak görüyorum. Tekerlekli sandalye bakımı on yıllardır gerek ilgili firmalar tarafından, gerek bu alanda faaliyet yürüten dernek merkezli atölyeler tarafından ve gerekse başka alanlarda faaliyet gösteren ama mekanik-elektronik konusunda uzman firmalar tarafından gerçekleştiriliyor. "bir görme engelli firması bunlarada sahip çıkarak" gibi bir böbürlenme hem dil olarak kötü hem de iddia bakımından mesnetsiz. 10 yıldır tekerlekli sandalye kullanıyorum, ve şükür ki bugüne dek "görme engelli firması"nın sahip çıkmasına ihtiyaç duymadım!
Eleştiri 8: "Şunuda belirtmeden geçemeyeceğim; bu yasa çıkmadan yıllar önce sayın lokman ayva'ya bu konuda bir mail göndererek, bu hakkın 5 yılda bir verilmesini, 1600 c c'den büyük araçlar için verilmemesini, araç trafikteyken engelli kişi araçta yoksa araca el konularak kişinin bu haktan bir daha yararlandırılmamak üzere mahrum edilmesini ben istemiştim"
Cevap 8: Ah ceberut-devlet, sen nelere kadirsin. Her şeyden önce bu yasa çıkmadan önce Sayın Lokman Ayva da AKP diye bir parti de yoktu. Demek sizden önce birileri söylemiş de 5 yılda bir yapmışlar... İkinci olarak, suistimallerin önlenmesi için elbette düzenlemeler yapılmalıdır, buna kimsenin itiraz olamaz. Ama sizin kullandığınız dil ve bakış açınız, bu haktan yararlanmak isteyen herkese potansiyel sahtekar olarak görmek ve beleşçi olarak muamele etmek üzerine kurulu. Oysa olması gereken sizin tam zıddınızdır. Önce bu hakkın gerekliliği konusunda hiçbir şüpheye yer olmadığının altını çizmek, sonra suistimaller varsa bunun haklara halel getirmeyeceğinin altını çizerek adli takip yapılacağının altını çizmek. Ama, neyleyelim ki devlet de sizin gibi düşünmüş, o yüzden tüm beleşçi-sahtekarları görünür yapmak için sakat damgalı plakayla belirginleştirmiş. Ve halen potansiyel sahtekar-beleşçiler trafikte sergilenmeye devam ediyor. Gurur duyulacak bir adli tedbir!
Eleştiri 9: ". Çok yakında isim vermeden passatın tarifi yapılır ve bu özellikte talepler doğar"
Cevap 9: kjfweh hg WHOwhg oWHOHWou!