05 Haziran 2006 Pazartesi 15:14
Sevgili Bülent;
Sitelerdeki yazıları takip etme imkanım olmadığını için engelliler.biz'deki yazını da arkadaşım bana iletti. Senin bu konudaki sorunu da cevaplamıştım, yanlış hatırlamıyorsam. Bundan önce de sağlam gerekçeleri olmayan çeşitli eleştiriler olduğunu ve onları da cevapladığımı hatırlıyorum. Yazıyı okudukça anladım ki, bu da önceki alışkanlıklarda olduğu gibi hazırlanmış bir yazı. Bu yazıdaki yanlış ve haksız ifadeleri de önceden olduğu gibi detaylı olarak değerlendirmek istiyorum, zira arkadaşlarımızın yanlış bilgi ve düşüncelerle örülmüş bir hayatları olması bundan sonraki ahlaki değerlerini de etkileyecektir.
Öncelikle yazıyı iyi okuduğumda hissettiğim duyguları şu şekilde paylaşmak isterim: Önce şaşırdım. Sonra üzüldüm daha sonra da derin bir iç çektim. İç çektim ve nedenlerini detaylarda anlatacağım.
1- TÜRK HAVA YOLLARI İŞE ALIMLARINDAN PİS KOKULAR GELİYOR!
Değerlendirme: THY'nin çalışmalarını, oradakilerin niyetlerini, çabalarını düşündüm ve "pis koku" ifadesini yanına koydum ve açıkçası midem bulandı. Bu durumu anlatmak için öncelikle son zamanlarda bana ulaşan şu fıkrayı anlatayım: Adamın birisi karısının az işittiğini, duyma güçlüğü çektiğini arkadaşı kulak burun boğazcı doktora anlatır telefonda. O da bir test önerir: Önce 40 adımdan normal sesle karısına bir şey soracaktır, karısı cevap vermezse 30 adımdan soracaktır, yine karisi cevap vermezse 20 adımdan, yine cevap vermezse 10 adımdan, yine cevap alamazsa yakınından soracaktır. Karısının duymadığını görünce en yakından tekrar sorar, "akşama yemekte ne var?" Karısı cevap verir, "beşinci defa cevap veriyorum akşama tavuk var!"
2- 18.05.2006 tarihli ilanla uzun süreden beri ilk defa sakat statüsünde 100 eleman alımı yapacağını duyuran THY'nın, bu işe alımları, sadece ve sadece FEV ve Beyaz Ay gibi Hükümete yakın örgütlerin inisiyatifiyle yaptığı iddia ediliyor...
Değerlendirme: İddiaların bini bir para. Kimisi AK PARTİ’nin Özürlüler Koordinasyon Merkezleri'ni dernekleri yok etmek için kurduğunu iddia ediyor, kimisi sakatlık taban oranlarının %45'e çıkarıldığını iddia ediyor. Kimisi özürlü çalıştırmak için gerekli çalışan sayısının sosyal güvenlik reformuyla 50'den 100'e çıkarıldığını iddia ediyor. Kimisi benim özürlü derneklerine pislik böcekleri dediğimi iddia ediyor. Böyle kime faydası olacak bunların. Neye varılmak isteniyor. İstihdamda rekor bizim dönemimizde kırıldı, en büyük kaynak aktarma bizim dönemimizde oldu. Özürlünün en doğal temel hak ve hürriyetleri bizim dönemimizde tanındı Netice?
Senin serdettiğin iddialar:
1- İlan tamamen formaliteden (yasal zorunluluktan) verilmiştir. İlan yayınlandığı tarihten önce işe kimlerin alınacağı zaten belliydi.
Cevap: Bilmem sunu biliyor muyuz: THY her ne kadar halka arz edilmiş bir kuruluş ise de kamu kurulusu statüsündedir ve zaten doğal olarak ilan vermek zorundadır. THY bu konularda ciddi bir sınırlandırmayla yüz yüzedir. Hem ulusal, hem de uluslararası rekabet içinde olmasına rağmen mesela, karşısındaki ne kadar kaliteli olursa olsun KPSS sınavına girmemiş kimseyi ise alamaz. Ama, bir Onur Air veya Air France böyle bir sınırlandırmayla karşı karşıya değildir. Ayrıca, THY'nin bir proje kapsamında bu çalışmayı yaptığını daha önceden de söylemiştim. Bu projeye göre THY özürlüleri laf olsun torba dolsun diye değil, en üst düzeyde verimli olarak çalışabilmeleri için böyle bir projeyi hayata geçiriyor. Biz yıllardır kurumların bizleri ise aldığını ancak is vermediklerini söyledik. THY de son derece medeni bir yaklaşımla özürlüleri ise alıp, verimli olarak çalışmaları için çalışma yapıyor. Bu yolla da hem sosyal sorumluluğunu yerine getiriyor, hem ortaklarının parasını çarçur etmiyor, hem de özürlülere onurlu bir ortam sunuyor.
2- Nasıl belliydi? Şöyle: İş başvurusu için "MEB Onaylı İş ve İnsan İlişkileri Eğitim Sertifikasına Sahip Olmak" şartı öne sürülüyor. Ve fakat bu sertifika, bugüne kadar hiç bir kurs ya da kurumda verilmemiş! Bu sertifika hakkında ne THY'nin, ne Türkiye İş Kurumu Eminönü Şube Müdürlüğü'nün, ne MEB'nın ve ne de diğer kurumların bilgisi var(dı). Konuyla ilgili tek bilgi, İstanbul Belediyesi ve Hükümete yakınlığıyla bilinen Fiziksel Engelliler Vakfı (FEV) ve Genel Başkanlığını İstanbul Milletvekili Sayın Lokman Ayva'nın yaptığı Beyazay Derneği'nde var.
Cevap: Bu sertifikayı bilmeyenler olarak kuruluşları zikretmişsin. O kuruluşlardan kastin orada çalışan bazılarımı yoksa onların tüzel kişiliklerimidir bilmiyorum. Ancak, sertifika ile ilgili bilgileri bulabileceğin bir adres vereyim: MEB Çıraklık ve Yaygın Eğitim Genel Müdürlüğüne Bağlı Halk Eğitimi Merkezlerince Açılabilecek Kursların İsimleri, Süreleri Kitapçığı (Kurslar Şubesi 2005 Baskısı) Kurs Kodu: Sİ006
Hükümete yakınlık olarak ben de bütün kuruluşlara eşit yakınlıktayız. Mesela, TSD Genel Merkezi'nden arkadaşlar geçenlerde beni orada çok görmekten dolayı doğal üye yapalım gibi espiriler yapıyorlardı. Senin yazdığın mektuplara cevap vermek, Selen (derinsu) arkadaşımızın (engelliler.biz'den olduğu için belirtiyorum) sorularını cevaplamak pek de uzaklık emaresi olmasa gerek.
Öte yandan beni Beyazay Derneği Genel Başkanı olarak ilan etmişsin, henüz değilim. Sade bir üyeyim. Eğer arkadaşlarım bana böyle bir teveccühte bulunurlarsa başım gözüm üstüne.
3- A) Bu sertifika için gerekli eğitim, bu ilan yayınlanmadan önce, FEV-THY "işbirliğiyle" başlatılmış! Yani kimsenin fikri dahi olmadığı bir konuda:
Cevap: (Aradaki ithamları da cevaplamak için soruyu boldum) Bu eğitim MEB denetiminde verilmiştir. "Kimsenin fikrinin olmadığı bir konuda" ifadeni yadırgıyorum. "Kimse" den kastin nedir? O kursun
Gerekliliğine karar veren MEB senin bahsettiğin "kimse" ler arasında anlaşılan değil. Yine bu kursu organize edenler de anlaşılan "kimse" ler arasında bulunmuyor. Pekiyi O MUBAREK "kimse" ler kim Allah Aşkina? Bu mantıkla yarin, Lokmanla Bülent'in fikri yok diye Amerika'nın Uzay'a astronot göndermesini protesto ederiz artık. Bülentçiğim eleştirilerimizi yaparken bence mantık hatası da yapmamalıyız.
3- B) birileri, kendine yakın kişilere bu eğitimi verip, iş başvurusunda bulunma, daha doğrusu işe alınma garantisi sağlamış oluyor.
Cevap: İnsan hayatında çeşitli önyargılarla karşılaşıyor. Özürlü bir birey olarak bunlarla karşılaştım. Öncelikle özürlülerin hiç bir ise yaramadığı önyargısı. Bülent bugün senden de bu kursu alanların ve THY'de ise gireceklerin imalarından yola çıkarak söylüyorum benim yakınlarım olduğudur. Bu özürlü arkadaşlarımızın benim yakınım olduğuna dair elinde her hangi bir delilin var mi? Yakınlıktan kastın nedir bilemem ama, ülkemizde bundan kasıt, akraba, partili, hemşehri, anlaşılır. Hemen sunu söyleyeyim benim milletvekilliğim döneminde veya öncesinde AYVA soyadı taşıyan hiç kimse ise girmemiştir. Hiç bir Konyalıyla böyle bir is ilişkim olmamıştır. Is sahibi olan vatandaşlarımızdan da kimin AK PARTİ'ye oy verdiğini oy kullanma yöntemi nedeniyle bilmem mümkün değildir. Bu konularda bir bildiğin varsa lütfen bana da söylemini istirham ediyorum. Haaa! "özürlülük bir yakınlık ise, yani özürlü kardeşlerim benim yakınım kabul edilirse (bundan ayrıca memnun olurum) bütün yakınlarımın is sahibi olması için sonuna kadar mücadelemi yapacağım. Ne gerekiyorsa, yaparım. Sadece FEV, Beyazay, sadece AK PARTI, CHP değil, Konfederasyon, Federasyon, dernek, vakıf, ve bütün partilerle işbirliği yaparım. Sadece bunlar mi, şirketler, web siteleri, cami, kilise örgütleriyle de beraber çalışmaya varım. Benim bu talebime cevap vermeyen utansın. Bence bir özürlünün eğitim, is, yuva ve ev sahibi olması kadar kutsal ne olabilir ki... Ben Allah'ın izniyle bütün bu konularda tek başıma bile kalsam devam ederim.
3- C) Zira işe başvurmak için önkoşul olarak sunulan "MEB Onaylı İş ve İnsan İlişkileri Eğitim Sertifikasına Sahip Olmak" kriterine bir tek FEV bünyesindeki (hükümete yakın) kişiler sahip olabiliyor.
Cevap: Böyle bir şart yok. Türkiye'nin her yerinden herkes kendi il ve ilçelerinde bu kursu alabilir, verebilir. Bu kursla ilgili mevzuatı yukarıda söylemiştim. FEV bu kursu ilk defa veren bir kuruluşsa kendilerini tebrik ediyorum. Dilerim en kısa zamanda diğer dernek ve vakıflarımız da böyle güzel hizmetleri verirler. Şahsen inanıyorum. Çünkü, bu alanlarda da özürlü kardeşlerimizin yetişmelerine ihtiyaç var.
4- Sonuç olarak THY ilan vermeden önce (FEV aracılığıyla) kimin işe alınacağı belliydi. Bu ilan için uydurulan/yaratılan "MEB Onaylı İş ve İnsan İlişkileri Eğitim Sertifikası" sayesinde FEV dışında kalan kişilerin iş ilanına müracaatları daha en baştan engellenmiş oldu.
Cevap: Bu
1. Doğru değil. Neden? Çünkü, bu eğitimi herkes alabilir. Nasıl alacaklarıyla ilgili kaynak mevzuatı yukarıda söylemiştim.
2. Doğru değil çünkü, diyelim ki Türkiye'de bir tane tip fakültesi var. "Tek okuldan olmuş olmasın diye gemi inşaat mühendisliğinden de elemanların başvurmasına fırsat verelim" diyebilir misin?
5- Bu iddiaları temellendirecek argümanlar aşağıda sıralanıyor. Bunun dışında, özel görüşmelerimde öğrendiğim bilgiler de konunun tam da bu yönde olduğunu destekler mahiyette.
Cevap: Bunun dışındaki bildiklerin varsa onları da cevaplamaya hazırım.
6- Şimdi herkesi duyar gibiyim, "Ne sandın Bülent, bugüne kadar da böyle yürümüyor muydu bu işler!". Biliyorum, evet, bugüne kadar da böyleydi bu işler.
Cevap: Pek çok konuda bugüne kadar böyle geldi fakat böyle gitmediyse özürlüler alanında da geldiği gibi gitmeyecek. Nasıl nedenini hala bilemediğimiz bir şekilde 3 tane sosyal güvenlik kurumumuz vardı da ve 30 senedir birleşemiyordu ve biz birleştirdiysek, nasıl hastaları SSK hastane ilaç kuyruklarında süründürüyorlardıysa ve artık ortadan kalkmışsa özürlülerin sorunları da böyle bir bir ortadan kalkacak.
7- Ama olsun, biz yazalım, biz haykıralım! Böylece en azından bu işleri gördüğümüzü, kimin ne olduğunu bildiğimizi, sözde eşitlikçi söylemlerin ardından bu tür entrika ve adam kayırmacılığın kabak gibi göründüğünü, yüzlerine ayna tutarak gösterelim.
.İlan edilen "özürlüler istihdam yılı" fiyaskosunu;
.adam kayırmayı önleyecek iddiasıyla çıkarılan yönetmeliklerin nasıl da bu tür ayak oyunlarıyla aşıldığını;
."siz iyi eğitim alıp kendinizi geliştirin. size her yerde iş var" mealinde büyük laflar edip, sonra bir de "bizden" olun diye kıvırttıklarını ve bu "bizden"liği önkoşul olarak şart koştuklarını;
adam kayırmanın önüne geçtik diye her yerde söylendiklerini, buna karşın bal gibi ve kayıtsız şartsız kendi adamlarını kayırdıklarını vs. gördüğümüzü haykıralım arkadaşlar.
Suratlarına ayna tutalım ve gördükleri ikiyüzlülükten utanmalarını umalım ve onlara yukarıdan bakıp güldüğümüzü gösterelim. Ve günü geldiğinde bu gördüklerimize unutmayacağımızı da...
Cevap: Simdi senin ürettiğin veya sana iletilen iddialarını birer birer hatta arada kalmış olanları bile teker teker cevapladım. Bütün bu sözleri unutmamanı rica ediyorum. Çünkü, nasıl diğer iddialardaki yanlışlıklar ortaya çıkmış, nasıl durum aydınlık ile karanlık gibi apaçık hale gelmişse ise böyle iftira ile gerçekler de apaçık hale gelmektedir. Ben inanıyorum ki, benim ülkemde gerçeğe saygı kavramına değer verecekler. Tahmin, yorum, suizan, duyum dediğimiz bilgi türlerin aslında gerçek ile ilişkisinin olamayabileceğini öğrenecekler. Bu yanlış bilgileri üretenler, yayanlar dilerim bir gün apaçık gerçeklerle karşılaştıklarında "keşke duyumlarımız gerçek olsaydı" diye dua etmezler ve aslında bunun bir psikolojik beklenti veya tatminin sonucu olduğu gerçeğini de fark ederler.
Bütün bunlarla ilgili olarak kesinlikle kırgın, darılmış veya hizmetlerimi vermeye devam etmekten kaçınacak değilim. Eğer bir hak geçmesi de söz konusuysa hakkimi helal ediyorum. Dilerim ben de bir haksızlığa yol açmamışımdır. Kalp kırma veya haksızlığa yol açmış isem özür dilerim.
Bütün arkadaşlara selam ve sevgiler. Hoşça kalın.
Lokman AYVA
ISTANBUL MILLETVEKILI
AK PARTI MKYK UYESI
www.akparti.org.tr/okm
www.lokmanayva.net