Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.
Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.
hele hele ilk bashtan senin de yöneticisi oldugun bu ayrimcilikla mücadele forumunu kaldirsin oturanboa... önce memleketteki namus cinayetlerini kaldiralim sonra engellilerin halini düshünürüs... ama lütfen kaldirimlar yapilirken neden biz düshünülmüos diye de yakinmialim o zaman... memleket düzelinceye kadar idare edelim köshelerimizde... evlenmiyelim de, eglenmiyelim de, hatta yashamialim en iisi... cünkü daha önemli sorunlari var bu ülkenin... ötv indirimi isterken iyi ama dimi?!... o zaman memleketin hali düshünülmüo, "araba bizim ayaklarimiz" diyebilios... halbuki o vergilerle kadin evleri yaparak kac tane kadini namus cinayetlerinden kurtarabiliris kimbili?!... ya da o paralari insanlara namus cinayetlerinin ne kadar yanlish oldugunu anlatma yollarinda harciyabiliris... keshke diskolarda, barlarda cilginca eglenen, mehmet ali erbilin shovlariyla "hosh" ve bosh vakit geciren insanlar da memleketi bizim düshündügümüz kadar düshünse... cok ii düshünüos ama köshelerimisden cikamios ki shu memleketi bi düzeltelim... ne cilginca eglenebilmek icin ne de memleket kurtarmak icin cikamios köshelerimisden... (sanirim gene bolca "engelli edebiati" yaptim, sevgili andante ) nerden nereye getirdin konuyu demeyin!Ayrimcilikla Mücadele, Insan, Toplum, Siyaset, Bugün, Yarin...
[size=2]SADECE VE SADECE engellilerle ilgili sosyal politikalar, toplumsal yaklasimlar, hükümet politikalari,
dünya politikalari ve insana/dogaya dair her konuda buraya yazabilirsiniz.
Aksi tüm mesajlar aninda silinecektir![/size]
[size=2]Forum Yöneticileri Pegasus, Sema[/size]
cok dogru demish bence neptune... bütün bu sorulari -neden namus cinayetleri var sorusu da dahil- bize sordurtan (yashatan) hep ayni zihniyet, ayni tutum... ama "sacmalama özgürlügü" bashligi "kaldirimlar neden tekerlekli sandalyelilere göre yapilmio" bashligindan daha cok ilgi cektigini de inkar edemeyiz...neptune' Alıntı:eger toplum geneli engelliye farkli gözle bakiyorsa bunu her noktada yapiyordur; çalisirken de, yagmur altinda yürürken de, eglenirken de, flört ederken de. Yani "ben neden saçmalayamiyorum" sorusu ile "neden kaldirimlarda tekerlekli sandalyelere uygun düzenlemeler yapilmiyor" sorusu ve tüm diger sorular aslinda ayni soru.
Lütfen sözlerimi tekrarlayıp polemik yapmaya kalkma
neptune' Alıntı:Yani "ben neden saçmalayamıyorum" sorusu ile "neden kaldırımlarda tekerlekli sandalyelere uygun düzenlemeler yapılmıyor" sorusu ve tüm diğer sorular aslında aynı soru
Pegasus' Alıntı:Sakatların maruz kaldığı ayrım tabiki farklı olacak. İşin doğası gereği farklı olmak zorunda zaten.
..........
Aynı şekilde Nisa süresi 34 de yazanları söylemeyecegim bile. En azından bizim için konulmuş böyle maddeler yok. Yani "benim uğradıgım ayrımcılık" muhabbetini bir kenara koymanın vakti geldi de geçiyor diye düşünüyorum. Bakılması gereken tüm bu kuralları ortaya koyan koşulların kendisidir.
......
Eğitimsiz kendini yetiştirmek olmaz ki!Baben' Alıntı:... O nedenle; "nicelik olarak" değil, sadece "nitelik olarak" ayrımcılığa karşı duruş olmalıdır! Yani beyin gücümüzle bu duruşu sağlayabiliriz ancak. Bu da kendimizi her alanda yetiştirmekle mümkündür.
...
Rekursion' Alıntı:...
tekrar ediom: biz TOPLUMUN önyargilarindan bahsedios burda TOPLUM={saglamlar} degildir, toplum={saglamlar, sakatlar, sihkolar, zayiflar, almanlar, türkler, yashlilar, gencler, zenginler, fakirler, ..., kadinlar, erkekler} dir (matematigi öslemishim )
...
Pegasus' Alıntı:...
Bir de burada babenin dedikleride biraz farklı algılanıyor. Evet Baben bireyin savasması gerektiğini söylüyor; ama felsefeyle ucundan ilgilenenlerin bildigi gibi varoluşsal bir perspektifle iplerin sadece bireyin elinde oldugunu savunmuyor. Bireyi içinde yasadıgı koşullardan soyutlamıyor ve birey bzzat içinde yasadıgı koşulların bir ürünüdür büyük ölçüde diyor. (Baben senin adına acıklama yaptıgım için kızarsan söyle ben kendimi tokatlarım)
...
[size=4]NESiLLER GiTGiDE ÇÜRÜYOR
Aşağıdaki imzasız mektubu bir öğretmen internetten gönderdi.
İstanbul'da modern bir alışveriş merkezine 5 dakika mesafedeki gecekondu mahallesinde 3 yıldır lise öğretmenliği yapıyor.
İnternetten gelen mesajlar konusunda temkinli olmaya çalışsam da mektupta anlatılanların son bir haftada yaşananlara benzerliği nedeniyle, sizlerle paylaşmak istedim:
***
"Biliyor musunuz,
bu yıl lise 1. sınıfta okuma yazma bilmeyen bir öğrenci var.
Çarpım tablosunu bilmiyorlar; 10 ve katlarıyla çarpma ya da bölme işlemi yaparken bile hesap makinesi kullanıyorlar.
1000 öğrenciden kütüphaneye üye olanların sayısı 7...
Öğrenci tanıma formlarındaki 'Çaldığınız müzik alet(ler)i' bölümüne 'radyo, teyp, walkmen' yazan çok sayıda öğrenci var.
Bir öğrenci okula satır getirmekten uzaklaştırma cezası aldı.
Okulda çıkan kavgada bir öğrencimin boynu döner bıçağıyla kesildi; 28 dikiş atıldı.
Derste sıkıntı yarattığı için öğretmeni tarafından cezalandırılan öğrencinin aşiret olan ailesi okulu bastı.
Kışın akşam 5'ten sonra kimse sokakta yalnız yürümüyor.
***
Biliyor musunuz,
öğrencilerimizin % 86'sı sigara, % 42'si hap kullanıyor.
Okulun etrafında hap satanları, okulda hap kullananları polis biliyor.
Öğrencilerimizin % 23'ü ensest ilişki mağduru... Çoğunun ailesinde kan davası, intihar, boşanma, dayak, kaçma, kaçırma, hapis gibi hikâyeler var.
Bir kız öğrencimizin babası, çocuğundan dayak yediği için okula sığındı.
Sorun çıkardığı için müdürün tartakladığı bir öğrenci, mahalleden topladığı tanıdıklarıyla müdürün odasını basıp tehdit savurdu.
Koridorda birbirlerine çarptıkları için kavgaya tutuşan 2 kız öğrencinin aileleri okulun önünde yumruk yumruğa dövüştü.
Bazı kız öğrenciler 100 kontör karşılığında minibüs şoförlerine, halı saha sahiplerine kendilerini kullandırtıyorlar.
Geçen yıl bir anne, kızının saçının boyalı diye okula çağrıldığında, kızını okula koca bulmak için gönderdiğini, bu nedenle de süslenmesi gerektiğini söyledi.
***
Biliyor musunuz;
Velilerimizin bir kısmı yoksulluktan 3-4 aile bir oda-bir salon bir evi paylaşıyor.
Her ay öğretmenler aramızda para toplayıp bir öğrenciye bot, palto veya okul araç gereçleri alıyoruz.
Maddi durumu iyi olan sayılı velilerden biri (notlarının hemen hepsi zayıf olan çocuğunun sınıf geçmesi şartıyla), akan damımızı onardı.
Kapanış töreninde bayılan bir öğrencinin 2 gündür hiçbir şey yemediğini öğrendik.
Öğrencilerimizin % 60'ı sağlıksız beslenmeden dolayı hasta, ancak % 90'ında son model, kameralı cep telefonu var.
***
Biliyor musunuz,
veliler toplantılara 'ocakta yemeklerini bırakarak', ayakkabılarının topuğuna basarak, mantolarını omuzlarına atarak geliyorlar.
Çoğu öğretmene nasıl hitap edileceğini bilmiyor ('Güzelim, hanım kızım, sen, hocaaaaa, ablası'...)
Sakallı, şalvarlı, cüppeli bir veli yalnızca erkek öğretmenlerle görüşüyor.
***
Biliyor musunuz,
her gün büyük bir çaresizlik ve endişeyle 'Acaba bugün ne olacak?' diye başlıyorum işime...
Ders anlatırken Atatürk'ün gözleriyle karşılaşmamaya çalışıyorum.
10 Kasım'larda, 29 Ekim'lerde şiir okunurken, marşımızı dinlerken ağladığımda herkes günün anlamına ağladığımı sanıyor; oysa çaresizliğe ağlıyorum.
"Muhtaç olduğu kudretin dolaştığı asil kan"ı uyuşturucuyla zehirleyen öğrencilerimi kurtaramıyorum.
Daha fazla yazamıyorum; yazdıkça yüreğim ağırlaşıyor."
CAN DÜNDAR[/size]
neptune' Alıntı:İkisi de aynı şey zatenandante' Alıntı:Neptün diyor ki;
Sıradan insanlar tarafından yapılınca dikkat çekmeyen ya da küçümsenmeyen davranışların engelliler tarafından yapılınca küçümsenmesi eleştiriliyor sadece.
Yağmur ise;
Ve sakat insan dilediği yerde dilediği saçmalığı yapma özgürlüğüne sahiptir.
Sakatlığınız bahane edilerek 'herkes gibi saçmalama özgürlüğü'nüzün kısıtlandığını düşünüyor musunuz? Sokakta bağırarak gülmek, eğlenmek, sevgilinizle sarmaş dolaş yürümek ya da kızmak, küfretmek, sarhoş olmak, kavga etmek.. Bu ve benzeri duygu taşmalarını özgürce yaşayabiliyor musunuz? Bu konuda toplumsal bir baskının olduğunu düşünüyor musunuz? Sakat olunca daha az göze batmak ya da daha "edepli" olmak gibi bir durum mu var acaba
İkinci husus da şu: Sizce bizler, sakat olmayanlarca belirlenen kalıplarda kalmak, onların belirlediği rolleri oynamak için mi birbirimizi motive etmeliyiz yoksa bu kısıtlamalara/rollere başkaldırmak için mi?
Çünkü normal insanlar, ''böyle havada senin dışarıda ne işin var be, otursana evinde'' Şeklinde bir düşünce yapısına sahipler
Sakat olmayanlara sakat bir kişiyle birlikteyken ne hissetikleri sorulmuş, ankete katılanların %60'ları aşan bir oranı "çok rahatsız" hissettiklerini söylemiş.