tartışmadan çekilmeyi düşünmüştüm. Ayrı dillerden konuşuyormuşuz gibi geldi.. Ama andante'nin dünkü yazısında aktardığı mailden sonra fikrimi değiştirdim..
Ağabeyim de lise öğretmeni.. Belki o kadar olmasa da, o mailde anlatılanları üç aşağı beş yukarı yaşadıklarını söylüyor. Yıllar önce bana bir şey daha söylemişti. "Lise eğitimiyle yönetim arasında 30 yıl vardır." demişti. Yani bugünün lise öğrencisi kuşak 30 yıl sonra "yönetici" olacak.. Bugünün yöneticileri 30 yıl önce lise öğrencisi idi. Araya 12 Eylül'ü de katarak varın siz hesaplayın gerisini. :evil:
"Dibe vurmak" diye bir deyim vardır. Batmakta olan bir şey, dibe vurarak hız alır ve tekrar yukarı çıkar. Ama bataklığın dibi olmaz! Ya da dibe canlı olarak asla varılamaz! Belki çok karamsarım, umarım yanılıyorumdur: Biz bataklığa düşmüşüz ve orada çırpınıyoruz!
Sevgili Rekursion Türkiye'de değil. Yaşadıkları ülkelerde çözülmüş olan bazı problemlerden sonra "saçmalık da yapabilmeliyiz" diye düşünebilmelerini çok görmem onlara.. Ama Türkiye'de yaşayanlara "işte tablo, zaten boğazımıza kadar saçmalığın içerisindeyiz, daha ne saçmalığı istiyorsunuz?" diye sorarım. :evil:
Değişim konusunda 4 ay yazdım, 3 ay tartıştık. O nedenle kendimi tekrar etmek istemiyorum burada. Ama gözden kaçırdığın bir kaç şey var Bülentçim, Birincisi, olayları zaman ve mekân boyutları içerisinde değerlendirmek, diğeri, evrim ya da nicel birikim olmadan, nitel sıçrama (devrim, değişim) olmaz!
Ensest konusuna ben de deyineyim biraz:
Son olarak.. İstatistik bazen tehlikelidir! Önceki iletilerimin birinde yazdım: "doğru rakamlarla yalan söyleme sanatıdır." diye. Kabaca bilgi verebilir ama yanılmalara da neden olabilir. Bu yüzden ısrarcı olmamak gereklidir!
Bugün de yeteri kadar saçmaladım mı acaba?
Ağabeyim de lise öğretmeni.. Belki o kadar olmasa da, o mailde anlatılanları üç aşağı beş yukarı yaşadıklarını söylüyor. Yıllar önce bana bir şey daha söylemişti. "Lise eğitimiyle yönetim arasında 30 yıl vardır." demişti. Yani bugünün lise öğrencisi kuşak 30 yıl sonra "yönetici" olacak.. Bugünün yöneticileri 30 yıl önce lise öğrencisi idi. Araya 12 Eylül'ü de katarak varın siz hesaplayın gerisini. :evil:
"Dibe vurmak" diye bir deyim vardır. Batmakta olan bir şey, dibe vurarak hız alır ve tekrar yukarı çıkar. Ama bataklığın dibi olmaz! Ya da dibe canlı olarak asla varılamaz! Belki çok karamsarım, umarım yanılıyorumdur: Biz bataklığa düşmüşüz ve orada çırpınıyoruz!
Sevgili Rekursion Türkiye'de değil. Yaşadıkları ülkelerde çözülmüş olan bazı problemlerden sonra "saçmalık da yapabilmeliyiz" diye düşünebilmelerini çok görmem onlara.. Ama Türkiye'de yaşayanlara "işte tablo, zaten boğazımıza kadar saçmalığın içerisindeyiz, daha ne saçmalığı istiyorsunuz?" diye sorarım. :evil:
Değişim konusunda 4 ay yazdım, 3 ay tartıştık. O nedenle kendimi tekrar etmek istemiyorum burada. Ama gözden kaçırdığın bir kaç şey var Bülentçim, Birincisi, olayları zaman ve mekân boyutları içerisinde değerlendirmek, diğeri, evrim ya da nicel birikim olmadan, nitel sıçrama (devrim, değişim) olmaz!
Ensest konusuna ben de deyineyim biraz:
[size=4] Ensest ve yakın akraba evliliklerinin tedavisi günümüzde dahi olanaksız hastalıklara hatta üreme olayının körelmesine neden olduğu ilk kez anlaşıldığında bu yolda ilk düzenleme yapılmış, çok yakın kan bağı olan ana-baba ile çocuklar ve kardeşler arası cinsel ilişkilerde (ensest) kesin YASAK konulmuştur.
...
Toplum içinde ilk yasak, cinsel ilişkiler üzerine konmuştur. Bu yasak Tarihöncesinin sosyal hayatında düşlenemeyecek ölçüde büyük ve geniş sonuçlar yaratmıştır. Toplumun bütün üstyapısında ‘insanı insan yapan bu yasaktır’ denilebilir. Totem ve Tabu gelişirken, insanın içinde: Bir bilinen Bilinç, bir de bilinmez Enkonsiyon (bilinçaltı) ikiliği ve çelişiği yaratarak her türlü Yüceltim (Sublimation)lere olanak verir. “Psikoloji” dediğimiz şey, bu sosyal yasağın yaratığıdır. Dinlerden, güzel sanatlara kadar bütün ülkücülüklerin kaynağı da budur. Bilinç dışı, bilince rağmen en gerçek etki-tepki yapan mekanizmaların başında gene bu yasak gelir. Bu kadarla da kalmaz. Bütün o yasakların toplum emrine verdiği sosyalize yüceltimler, Toplum’dan kaynak almış dinamizmlerle kişi içine işleyip kişiyi insanlaştırırlar.
...
Bugün Tıp bilimi, yakın akraba arasındaki evlenmelerin, çok defa cılız, (dejenere) döl yetiştirdiğini (kapalı Yahudi ve hükümdar [firavun y.n.] ailelerindeki örnekleriyle) ispat etmiş bulunuyor. İlk insanın işlek zekâsı da bunu sezmekte gecikmemiş. Sağlam nesil için evlenme yasaklarını gittikçe sıkılaştırmış.
...
[/size]
Son olarak.. İstatistik bazen tehlikelidir! Önceki iletilerimin birinde yazdım: "doğru rakamlarla yalan söyleme sanatıdır." diye. Kabaca bilgi verebilir ama yanılmalara da neden olabilir. Bu yüzden ısrarcı olmamak gereklidir!
Bugün de yeteri kadar saçmaladım mı acaba?