Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne hepimiz adına açtığım davada önemli bir gelişme

Oya Hanım, tüm basın duyurusu hakkında verilen bilgileri okudum, bende Ankara Belediyesine açacağım, ama önce sizin dava sonucunu bekliyorum. Hakkımızda hayırlısı olsun.
 
Kimisi vardır tek başına güçlüklerle mücadele eder,
kimisi binlerce kişilik bir topluluktur, habire olduğu yerde patinaj yapar durur kuru gürültü çıkarır.
Oya hanım herzaman olduğu gibi kendine yakışanı yapmış.

Oya hanımı tebrik ediyor, azmini kutluyorum.
 
Tekrar tebrikler sizi kutluyorum oya hanım. Azminizi sabrınızı zahmetine değeceğine inanıyorum. İnşallah başarıyla sonuçlanacaktır.
 
mrb oya kardeşim fazla söze gerek yok sana çok tşk ve tebrik ederim.Birde arkadaşlar tanışmalar oluyor bu genelde izmir dışında oluyor. daha merkezi yerde olsa ve herkez gelse ben izmire yani taşındım ve buradaki arkadaşlarla tanışmak isterim şimdeiden tşk eder saygılarımı sunarım
 
Önemli bir gelişmeyi sizlerle paylaşmak istiyorum arkadaşlar. Bilindiği gibi İzmir Büyükşehir Belediyesi engelli kartlarına 750 konturluk bir sınırlama ve refakatçi kartlarıyla alakalıda Zihinsel Özür, Görme, Ortopedik, Spastik, Otistik, Down Sendromu rahatsızlığı bulunup, Özür oranı %70 ve üzeri olanlar refakatçi kartından yararlanabilirler demişti.

O dönemde refakatçi kartının usulsüz olduğunu belediyenin belirttiği gibi sadece sayılan özür gruplarıyla sınırlı olmadığını belirtmiştim gerek basın duyurularımda gerekse açtığım davada.

Bu konunun peşini bırakmayıp o günden beride belediyeye gerekli baskıları yaparak durumun düzeltilmesi için çalışmalar yaptık Avukatımla.

Bu konuda ağır kalp hastası olan bir arkadaşımızın da bireysel girişimleriyle sorun çözülmüştür. Bugün gelinen noktada belediye geri adım atmış refakatçi kartlarıyla alakalı yasanın belirttiği gibi hareket etmektedir. Yani mevzuat uyarınca ağır özürlü olarak kabul edilen ve refakatçi yardımına muhtaç olanların bir kişi ile sınırlı olmak üzere refakatçisi, kamu kurum ve kuruluşları ile belediyeler ve bunların kurdukları birlik, müessese ve işletmelerce yürütülen toplu taşıma hizmetlerinden yararlanmada 8/1/2002 tarihli ve 4736 sayılı Kanunun 1 inci maddesinden muaftır.”

Burada Belediye bu arkadaşımızın ilk başvurularına %100 ağır özürlü ibaresi olduğu halde bu arkadaşımıza ret cevabı vererek belirtilen özür gurubuna girmediği için vermemiştir. Daha sonra bu maddeyle yeniden yaptığımız başvuruyla bugün refakatçi kartı hakkını kazanmıştır. Burada özellikle altını çizmek istediğim bir nokta var ağır özürlü ibaresi olsun ya da olmasın refakat gerektiriyor ibaresi ekli ise hangi özür gurubuna bağlı olursak olalım bu haktan yararlanıyoruz. Çünkü belediye yine yasayı kendine göre esnetiyor bu yüzden başvuru yapan arkadaşlar raporlarında buna dikkat etsinler, bu ibare yok ise de refakatçi kullanmaları gerekiyor ise raporlarında bu ayrıntıyı ekletsinler. Yani hastalıklarının tanımlarını doğru yaptırsınlar.

Biliyorum diğer konuyu da merak ediyorsunuz biliyorsunuz araya adli tatil girdiği için adli tatilin bitmesini bekledik şimdilik 750 kontur ile ilgili bir gelişme yok mahkeme hala devam ediyor. O konuyla alakalı bir gelişme olur olmaz sizlerle paylaşacağım. Şimdilik kararı bekliyoruz.
 
Bende kutluyorum kardeşim vermiş olduğun mücadeleden dolayı umarım son olmaz önümüze gelen bütün ENGELLERİ aşacağız düşünce engeli olanlar dahil olmak üzere hep savaşacağız ve kazanacağız rabbim cümlemize sağlık sıhat afiyet ve huzur versin....
 
İzmir Büyükşehir Belediyesi ve CHP İzmirde neden hezimete uğradığını kimbilir nerelerde nelerde arıyordur.
Zahmet etmesin kendini yormasın kısaca yaptığı götürdüğü hizmetlere baksın hatalarını oralarda bulabilir.
 
Bence işi chp ye veya herhangi bir partiye yüklememek gerekir ona bakacak olursanız 8 yıldır iktidar partisi bugüne kadar anasayasal olarak meclisden dahi geçebilecek bir paketi referandumda kendi ihtiyacı olan yasalarla süsleyip millete sundu ancak görüyoruzki bizim için ilgili anayasa maddesi bekletilmekdeve zamanla uygulamaya geçirilebilri yorumları yapılmakda ancak imralı için geçerli ve ihtiyaç duyulan maddeler hemen hükümet sözcüleri ve adalet bakanı tarafından ele alınmaktadır bence yerelde başlayan mücadelemiz hiçbir parti olmaksızın devam etmelidir yanlış yanlışdır a partisi b partisi farketmez....
 
Yok yaaaaa?
CHP firesiz onay verdiği engelli kartına kısıtlama maddesine, diğer partiler itiraz etti.
Hatta mecliste tartışmalar çıktı.
Seçimden önce sandalyeli engellileri iteleyerek afiş bastırmasını biliyordu ama chp?
Pekii neden seçimden 3 ay sonra aldılar kararı? Sıkıyosa önceden alsalardı ya?
Ben şu parti bu parti savunmuyorum, bizim karşımızda el kaldıranların topunun canı cehenneme...
Ama bu kontör olayını yapan chp dir, o kadar....
 
Arkadaşlar sizlere müjdeli haberi getirdim. Birkaç ay önce demorilize olmayın dava devam ediyor demiştim. Şimdi dava sonuçlandı. Ve ve veeeeeeeeeeeeeeeeee hepinizin beklediği müjdeli haberi getirdim. Davayı kazandıkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkk. Bununla ilgili tüm basına gönderdiğim duyuruyu ve yeni asır gazetesinde yarın çıkacak ( bu saatle bugün) haberi paylaşmak istiyorum. ( Bülent bu konuyu ayrı başlıkla mı verir bilemediğim için aynı başlığa ekliyorum ama konunun sadece İzmir'i bağlamadığını düşünürsek daha görünür kılınmalı diye düşünüyorum. Top Bülentte.:) )

Engelliler artık Türk Yargısı sayesinde kırılmaktan korkmuyor?

Konu; İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne 11.03.2010 tarihinde avukatım Seher Delibayır aracılığı ile Özürlü Kartlarına 01.02.2010 tarihinde belediye tarafından getirilmiş olan, 750 biniş hakkı yüklenmesi ve 90 dakika içerisinde sınırsız aktarma hakkı verilmesine ilişkin kararın hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle iptali için açmış olduğumuz davayla ilgili İzmir 3. idare mahkemesinin aldığı işlemin iptaline yönelik kararı basın aracılığı ile kamuoyunu duyurmak.

Hatırlanacağı üzere, Engellilerin toplu ulaşım kartlarıyla ilgili İzmir Büyükşehir Belediyesi 01.03.2010 tarihinde UKOME( Ulaşım Koordinasyon Merkezi ) kararı ile yeni bir düzenleme yapmıştı. Bu düzenleme ile engellilerin ulaşım kartlarında daha önceden sınırsız olan ulaşım hizmeti 750 kontör uygulaması ile sınırlandırılmış, yani bir gidiş bir dönüş hakkı ve 90 dakika sınırsız aktarma hizmeti vermişti.

Ben de Belediye’nin almış olduğu bu kararının hukuka aykırı ve mağduriyet doğurucu nitelikte olduğu önceki uygulamaya göre kısıtlamaya gidildiğini ileri sürerek İzmir 3. idare mahkemesine 11.03. 2010 tarihinde Avukatım Seher Delibayır aracılığı ile yürütmeyi durdurma ve iptal istemiyle dava açmıştım.

Yine hatırlanacağı üzere 18.05.2010 tarihinde İzmir 3. Bölge İdare Mahkemesi talebimizi haklı bularak hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle yürütmeyi durdurma kararı vermişti.

Alınan bu kararla İzmir Büyükşehir Belediyesi bir üst mahkemeye yürütmeyi durdurma işlemini kaldırtmak için itiraz etmiş ve kaldırtmıştı. Ancak mahkeme devam etmekteydi.

İzmir 3. İdare Mahkemesine açmış olduğumuz bu dava yine İzmir 3. İdare Mahkemesinin vermiş olduğu kararla lehimizde sonuçlanmıştır. Yüksek mahkeme heyeti açmış olduğumuz davada gerekçelerimizi haklı bularak dava konusu işlemin Kanuna ve hukuka aykırı bularak iptaline karar vermiştir.

Bugün bu mahkemenin sonucuyla ilgili İzmir 3. İdare Mahkemesinin bize tebliğ edilmiş sonucunu sizlerle paylaşıp kamuoyunu bilgilendirmek istiyoruz.

Biz bu davayı açarken en büyük dayanağımız 4736 sayılı yasa idi. Çünkü bu yasa gereği özürlüler şehir içi toplu ulaşım araçlarından ücretsiz olarak yararlanabilmekte ve herhangi bir sınırlandırılmaya tabii tutulmamaktaydı.

İzmir Büyükşehir Belediyesi UKOME ( Ulaşım Koordinasyon Merkezi ) yönetmeliğine dayanarak böyle bir karar aldıklarını ileri sürmekteydiler.

Oysaki 2002/3654 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla 4736 sayılı Kanunun kapsamında engelliler ulaşım hizmetlerinde muaf tutulmuştur. 5378 sayılı Kanunla ( Özürlüler Kanunu) ile de koruma altına alınmıştır. Bakanlar kurulunun almış olduğu bu karar doğrultusunda yönetmeliklerle alınmış olan düzenlemeler ya da kararlar geçerli değildir.

Dolayısıyla yasalaşan bu kanun kapsamıyla muaf olarak görülen özürlüler sınırlandırılması, kısıtlanmasını öngören UKOME kararlarının hiçbir yasal dayanağı yoktur.

Diğer yandan İçişleri Bakanlığı Büyükşehir Koordinasyon Merkezleri Yönetmeliğinde UKOME’nin görev ve yetkilerini tanımlarken engellilere yönelik hiçbir maddesinde özürlüleri ücretlendirmesine ilişkin bir madde de yoktur.

Bu yönetmeliğe göre UKOME’nin engellilerle ilgili izin verilen otoparklar ile karayolu üzerindeki park yerlerinde özürlüler için işaretlerle belirlenmiş bölümler ayrılmasını sağlamaktan başka, engellilerle ilgili karar verme yetkisi yoktur.

Milletlerarası Engelli Hakları sözleşmesine göre de eksiksiz olarak yaşama katılmasının önündeki engeller kaldırılmalıdır der.

Tüm bu nedenlerle de görüldüğü gibi Belediye yapmış olduğu uygulamayla engellilerin hayatını zorlaştırmaya katkı sağlamaktan başka bir şey yapmamıştır almış olduğu bu kararla.

Davanın önemini bir kez daha anlatırsak bu dava her ne kadar İzmir’de açılmış olan bir dava olsa da tüm Türkiye genelinde ki engellileri bağlamaktadır. ha önceki basın açıklamalarıma gerekçesiyleti açmış olduğumuz davada gerekçelerimizi haklı bularak dava konusu işlemin iptalin

Engelliler yıllardır, dolaylı ya da doğrudan ayrımcılıkla karşı karşıya gelmektedir.

Ayrımcılık, erişilebilirliği engelleme, sosyal yaşama katılımını engelleme sağlığını riske atma, daha birçok konuda yapılmaktadır…

Uluslararası sözleşmelerde, bildirgelerde, anayasalarda, yasalarda ne kadar aksine hükümler bulunsa da engelliler; şu veya bu biçimde görmezden gelinen, dolayısıyla hesaba katılmayan bir kesim olarak ötekileştirilmişlerdir.

Yaşanan tüm ayrımcılıklara karşı hukuksal girişimlerde de bulunsalar henüz Türkiye’de çok yeni gelişmekte olan engelli hukuku karşısında kendilerini yeterince anlatamamaktadırlar. Bu yüzden de davayı kaybetmek bir engelli için kırılmaktır. Kaybettiklerinde çok kırılıyorlar çünkü bir kez daha kendilerini ifade edememiş, anlatamamış oluyorlar, bir kez daha haksızlığa uğramış, reddedilmiş oluyorlar.

Ret edilme korkusunun ne demek olduğunu hepimiz biliriz. İşte bu Ret edilme korkusuyla da Anayasayla güvence altına alınmış olan ayrımcılığa karşı bile dava açmaktan geri durmaktadırlar. Yani dava açmaktan değil kırılmaktan korkuyorlar.

İşte bu dava engelliler açısından bu yüzden önemlidir. İzmir 3. İdare Mahkemesi heyetinin vermiş olduğu bu kararla kendilerini yalnız hissetmeyeceklerdir. Her şeyden önce hukuka olan inançları güçlenecek, kendilerini anlayan, anlatabildikleri, anlatabilecekleri tek sistemin hukuk sistemi olacağına olan inançları güçlenecek, pekişecektir.

Zira biz bu davayı açarken tek güvencim, güvencimiz olan hukuk sistemi beni yanıltmadı.

Biz bu davayı açarken meselemiz 750 konturun yetip yetmeyeceği meselesi değildi. Asıl meselesinin engellinin erişim hakkına yapılan bir kısıtlama olduğunun engellinin neden ulaşımda sınırsız ve ücretsiz binmesi gerektiğinin anlaşılmasını sağlamaktı. İşte yüksek yargımız bu nokta da bizleri çok iyi anladı ve hukuksal açıdan da bir ihlal olduğu kanaatine vararak engelliler lehine kararını verdi. Bu yüzden basın yoluyla Yüksek mahkemeye sonsuz teşekkürlerimizi sunuyor bu davanın birçok konuya oluşturacağı emsal adına önemli buluyoruz ve önemli olduğunun anlaşılmasını istiyoruz.

Biz bu davayı açarken pilot olmayı hedeflemedik, ortada olan mağduriyetin doğuracağı hasarların bilinciyle açtık bu davayı. Kaybetme riskini göze alarak açtım bu davayı. Bir kez daha engelliyi anlatamama riskini göze alarak açtım, açtık bu davayı. Çünkü biliyordum, biliyorduk galiptir bu yolda mağlup. Biz bunu kaybetsek dahi en azından bu konuyu tartışmaya açarak bir sonraki açılacak olan davanın kazanılmasının önünü açacaktım, açacaktık. İşte bu yüzden diyorum galiptir bu yolda mağlup.

Ama biz mağlup olmadan galip olduk. Çünkü kendimizi, engelliyi, mağduriyetini anlayacak birilerini bulduk karşımızda. Dinleyenin olmadığı yerde anlatmanın önemi yoktur. Ama bizi dinleyen yüksek yargımız vardı ve bizde anlattık. Ve anlaşıldık.

Bu davada anlaşılması gereken en önemli şey şudur; Neden engelliler ücretsiz ve sınırsız olarak ulaşımdan yararlanmalıdır?

Gelişmiş ülkelerde 1990 yılında başlayan başta Amerika’da ADAF ve İngiltere’de DAN olmak üzere başlamış olan sakat hareketleriyle kabul edilmiş Engelli hakları, Engelli Hakları Sözleşmeleriyle de sakatlar güvence altına alınmış sosyal hayata katılımlarının önündeki tüm engellerin kaldırılması tam katılımın sağlanması istenmiştir. Tam ve etkin katılımındaki istemin nedeni ise görünülebilirlikleridir.

Çünkü özürlüler görünmedikleri, göz önüne çıkmadıkları için toplumun hemen her katmanında dikkatlerden kaçmakta, gündemlerden dışarıda kalmaktadırlar.

Toplumda özürlülük yoksullukla, cahillikle ilintili olarak görülüyor, gösteriliyor. Yani bu vatandaşların da benim gibi hakları vardır, benim gibi ihtiyaçları vardır, biçiminde değil de acıma hisleri ile engelliye bakmaktadırlar. Oysaki ona acıyarak bakmak yerine onun da ihtiyaçları olduğu düşünülmelidir. Çünkü acımak hiçbir problemi çözmüyor. Bu yüzden engellinin toplumla ve toplumun da engelli ile bağının çok iyi kurulması gerekmektedir. Bunun içinde engellinin mümkün olduğu kadar halkın içinde, gözler önünde olması şarttır.

Özür kişinin kendisinden değil toplumun kişiye yaşattığı engeller sonucu oluşur. Çevresel düzenlemeler yeterince gerçekleştiğinde sakatlarında diğerleri gibi sosyal yaşamdan faydalanabileceği ortamlar oluşacaktır. Başka bir değişle engellenmemiş olacaktır.

Sadece ortalama insan düşünülerek yapılan düzenlemelerin değişmesi gerekmektedir.

Ülkemizde mimari engelleri tamamlanmamış, rampa asansör, yönlendirici yer döşemeleri, uyarıcı zemin dokuları, ses sistemleri gibi daha sayısız erişim engeline neden olan koşullar tam kalkmadan bir de üzerine ulaşım sınırlaması getirilmesi engellileri hayattan uzaklaştırmaktan başka bir şey değildir.

1990’lı yıllarda sokaklarda engelli göremediğimizi hatırlarsak ulaşımdaki sınırsızlığın engelliler için ne anlam taşıdığı daha iyi anlaşılır.

Engelliler zaten sakat bedenlerinde oluşan kısıtlamayla özgürlüğü fiziksel anlamda sınırlıyken kendini bir kez daha sınırlayan sistemlerle iç dünyasına gömülerek gözden uzaklaşacaktır. Ki yapılan uygulamanın işlediği sürede engellilerin nasıl gözden kaybolduğu ortadadır.

Ortopedik özürlü bir birey bırakın bir durak yürümeyi elli metre bile yürürken zorlanmaktadır. Bunun içinde otobüse binmek zorundadır tek durak için bile olsa. Kendini güvende hissetmesinin yürürken yaşayabileceği zorlukların ya da tehlikelerden korunmanın en güvenli yoludur çünkü otobüse binmek. Bu düşünülmeden daha doğrusu engelli ne hisseder ne yaşar düşünülmeden bir karar alınmıştır sana 750 biniş hakkı veriyorum ve 90 dakika da sınırsız ulaşım denmiştir.

Sağlıklı bir birey bile 90 dakika koşturmasında birçok tehlike ile karşı karşıya iken engelli bir bireyin yaşayacağı tehlikeleri düşünün…

Otobüse yetişmek için koşan bir engelli düştüğünde protezine gelebilecek hasarı belediye mi karşılayacaktır?

Ya da örneğin ben her ne şekilde düşersem, düşeyim bir daha yürüyememe riskiyle karşı karşıyayken bu uygulamanın koşturmasında düştüğüm takdir de belediye benim için ne tür bir mucizeyi bu meclis kararı dosyasında koruma altına almıştır?

Görme engelli bir arkadaşımız 90 dakika koşturmasında hangi yöne savrulacağını kestirmek için belediyeden ne tür bir yardım alabilecektir?

Epilepsi nöbeti geçiren bir birey bu koşturma stresiyle nöbeti tetiklendiğinde hangi ilk yardımla belediye nöbetlerini güvence altına alacaktır?

Ya da tekerlekli sandalye ile ulaşımdan yararlanan kaç tane 90 dakika otobüsü vardır belediyenin?

Zaten her alanda korkularla yaşayan engelliler bir de böyle bir korkunun içine hapis edilerek sindirilmeye çalışılmaktadır, çalışılmıştır.

Bugün verilen konturların çoğu harcanmamıştır engelliler tarafından bunun asıl nedeni işte bahsettiğim bu korkulardır. Kaldı ki engellinin günde ne kadar otobüse bindiği değil bilinçaltında yaşayacağı korkulara sebebiyet vermemek bu korkulardan arınmasını sağlamak gereklidir.

Söylenecek çok şey olmakla beraber bu davadaki tek ve önemli gerçek şudur. Belediye bu kararı alırken durumun ciddiyetini tam araştırmadan almıştır. Sakatların özgürleşmesine yönelik politika geliştirmek yerine onları yok sayarak zaten kısıtlı olan yaşam koşullarına bir kısıtlama daha getirerek onları hayatın içinden dışlama yoluna gitmiştir. Bir anlamda empati kurmamıştır.

Bugün sağlam bireylere 24 saatlik bir süre için sakat olsaydınız neler yapardınız diye bir soru sorulmuş olsaydı hiçbir sağlam birey bu soruya cevap veremezdi. Oysaki soru ters çevrilip sakatlara sorulmuş olsaydı 24 saate sığmayacak sağlam olma hayallerini anlatırlardı. Çünkü sakat olmak bir tercih değildir ama sağlam olmak bir tercihtir. Yani sakatlar istedikleri için sakat olmamışlardır doğanın öngörüsüyle bu yaşam koşuluyla yaşamak zorunda kalmışlardır.

Ama insan gibi yaşamak herkes gibi yaşamak bir tercihtir ve her insan gibi onlarında hakkıdır.
Tüm bu hukuksal ve sosyal nedenlerden açtığım dava insanca yaşama mücadelesinde ötekileştirilmeye bir başkaldırıştı.

“Engelliler üzerinden siyasi emelleriniz için ellerinizi çekiniz, onların insanca yaşama hakkını gasp etmeyiniz, toplumla aralarına kendi siyasi ve ticari emelleriniz için uçurumlar koymayınız” demenin yasal mücadelesiydi bu dava.
Bir engelli olarak hiçbir derneğe bağlı olmadan bireysel hak mücadelesi yapılabilineceğinin bir örneği olsun istemiştim bu davayı açarken.
Yine bu dava sadece İzmir Büyükşehir Belediyesi değil tüm bu tarz uygulamaları uygulayan belediyelere de örnek teşkil edecek bir dava olması adına açmıştım bu davayı.

İşte biz başından beri bu davada bunları anlatmak istedik ve yüce Türk adaletine bunu anlatmayı başardık.

Zayıf ama haklı olanların en güçlü olmaları adliyemizin en belirgin özelliği ve ülküsüdür diyen İzmir adliyesi bunu almış olduğu bu olumlu kararla bir kez daha ispatladı ve engellileri kırılma korkusundan, ret edilme korkusundan kurtardı.

Tekrar yüksek mahkeme heyetine teşekkür ediyor almış oldukları bu kararla engellilerin hayata katılımlarında ki bir engelin daha kalmasında ki katkının önemini herkes tarafından iyi anlaşılmasını diliyorum, diliyoruz.

Tüm kamuoyuna bu dava ile ilgili bilgilendirmeği basın aracılığı ile bildirir, ilgilerinize sunarım.

Oya Tekin
30.01.2011

Yeni Asırda çıkan Haber tıklarsanız haberin detayına ulaşabilirsiniz.
 
Oya hanım sayen şayenizde bir kez daha görmüş olduk haklarımızın ısrarla geri alabileceğimizi.Umarım yaptığınız şey insanlara örnek olur ve hakları için bıkmadan usanmadan çaba gösterirler.Ben ne kadar izmirde yaşamasamda dediğiniz üzere bu sonuç bütün Türkiye de hak arama noktasında yargı da örnek teşkil edecektir.Teşekkür ederim şahsım ve tüm engelli arkadaşlarım adına.
 
Oya sana ne diyeceğimi bilemiyorum. Gözlerinden öperim, helal olsun sana, helal olsun...
Bu kart olayına en baştan beri isyan edenlerdeniz. Engelliler yılı diye 1 sene boyunca yerel gündem toıplantıları yaptılar (İBB) orada kart dedikçe bizi susturdular, mimlediler, cephe aldılar. Büyükşehirde engellileri savunsun diye kurulmuş birimin başında olan İzmir Büyükşehir Belediyesi Engelliler Merkezi Sorumlusu Serkan Aydoğan bey başka illeri örnek gösterip bizleri sırtımızdan vurmuştu. Meclis üyeleri, başkan, tüm yetkililer bizleri dilenci gibi görüp, 750 kontorü bitiren gelsin ben vereceğim ona diyerek makamlarına yakışmayacak beyanlarda bulunmuşlardı.
Maksat bu sayının yetip yetmeyeceği değil, kısıtlama tamamen onur kırıcı bir durum oluşturmuştu.
Sanki otobüslerin maddi zararı bizler yüzünden oluyor gibi önümüze set çekilmek istenmişti.
Benim 11 ayda 240 kusür kontörüm kalmış, demekki fazla bile geliyor ama kısıtlanmış olmamı bilmek kabüllenir bir durum değildi.
Yeri geldi 1-2 durak için otobüse binmedim yürüdüm, yeri geldi 2 kere kontör basmaması (15 dakika içinde binişlerde 2 kere alır kontörü)için durağa gelen arabaya binemedim.
Böyle böyle kontörüm azalmasın diye yıl boyunca önlemler aldım. Ne oldu? ESHOT zarardan kara mı geçti?
"Size çok bile" sözünü kullanıp, kendi mersedes otomobili ile seyehat eden, gün içerisinde resmi araçlarla işlerini yapabilen, devletten aldığı maaş artı belediye maaşı ile bir eli yağda, bir eli balda, akşama kadar bilgisayarında fenerbahçe sitelerini gezen, bizleri sözde temsil eden İzmir Büyükşehir Belediyesi Engelliler Merkezi Sorumlusu Serkan Aydoğan beye kapak olsun.
Bu karar otobüs kullananalr için bayram havasında bir karardır.
Keşke İnciraltı mekeze bugün gidip, herkesten önce bu haberi oradakilere verebilseydim.
Fincanı taştan oyarlar, içinede bade koyarlar.......
 
İzmirli deilm ama çok güzel bir gelişme teprkler Oya hanım helalsınz azminizden dolayı sizi kutluyorum....hak arama mücadelesine çok güzel bir örnek sonuna kadar gitmşsnz işin..helalsınz.:))
 
Tebrikler Oya Hanım.

Bir haksızlığa daha dur denilmesi çok güzel.
 
Şokkk şokkkk şokkk!
Geçen sene 1 şubatta kartlara sınır getiren kararı otobüslerdeki ilanlarda okumuştuk.
365 gün sonra, alınan mahkeme kararına rağmen, sınırlama hikayesi devam ediyor.
Sabah otobüste gördüğüm duyurunun resmini çektim.
Hiç bir karar umurlarında değil. Bildiklerini okumaya devam ediyorlar.
Seçim zamanı bu yapılanları unutan kızartma yağında pişsin.

Haaaaa bir de ilginç notum olacak;
2010 senesini engelli yılı ilan eden belediye başkanı ve meclisi, yapılan toplantılarda "özürlü" kelimesini yanlış gördüklerini, bu sebeble engelli yılı dediklerini bla blaa blaaa blaaaa sayfalar dolusu konuşma ile başımızı ütülemişlerdi.
İşte görülüyor ki, anlatırken kendilerini aman ne güzel şeyler yaptık biz diye öven zaatı muhteremler, uygulama gelince banane lennnn cilik yapıyorlar.
Hani özürlü değil engelliydi?
Yada özürlü olsun tamam no problem, o zaman sanki mattah birşey yapıyormuş gibi neden övünüp durdunuz "özürlü" kelimesi değilde"engelli" kelimesini kullanacağınızı?
Hehehehe, dostlar alışverişte görsün...



Uploaded with ImageShack.us
 
Bu kararı uygulamamak için ellerinden geleni yapacaklardır. Hatta geçen yıl uyguladıkları 2006 öncesi yüzde 70in üzerinde raporu olanlara verdikleri refakatçi kartlarına bu yıl ağır engelli ibaresinin zorunlu olduğunu getirmişler ilanda okuduğuma göre. Geçtiğimiz yıl refakatçi kartı kullanan çoğıu engellinin refakatçi kartı bu yıl geçersiz olacak anlamına geliyor bu.
 
%70 + ağır engelli adamın otobüsle nereye gideceğini düşünüyorlarsa...........
 
Arkadaşlar belediyenin açıklamaları sadece kafa karıştırmak ve zaman kazanmak için yapılan açıklamalar. Onlar şu an 30 günlük olan yasal sürelerini kullanırken bu süreçte kafaları bulandırmak istiyorlar. Bu dava yargıyla kazanılmış bir haktır diğer davanın kaybedilmesinin ehemmiyeti yoktur çünkü diğer davanın eksik yönleri çok olduğu için haklı olan mücadeleye olumsuz sonuç getirmiştir. Belediyenin bunu öne sürmesi hiçbir şey değiştirmez. Ortada benim açtığım davanın sonucu vardır ve kesindir. Bununla ilgili 30 günlük belediyeye tanınan sürenin bitmesini bekliyoruz o sürenin sonunda yasal yollarla kararı uygulamaya sokacağım. Şimdi sizlerden sakin bir şekilde sabırlı olarak biraz daha beklemenizi istiyorum. Yasal yolların işleyiş süreçleri var bu yüzden öyle pat olmuyor. Sadece biraz daha sabır az kaldı.
 
Arkadaşlar bir önceki yorumumda Belediye kafa karıştırıyor demiştim. Bunun nedeni işte bu haberde detaylı verildi. Bunu ne kadar çok engelli arkadaşa ulaştırabilirseniz o kadar anlaşılır olacaktır Büyükşehir'in aslında engellilere ne yapmak istediği gerçeği anlaşılacaktır. Siz sadece şunu bilin bu dava kazanıldı temyiz sonucunda olumsuz birşey çıkmadığı sürece bu dava bir ay içinde mahkemenin istediği şekliyle uygulanmak zorundadır aksi mümkün değildir. Süreç nasıl işleyecek, ne yapacağım sizler sadece biraz daha sabr edin bekleyin. İlerleyen günlerde haklı kazancımızı birlikte yaşayacağız. Şekil itibariyle bu davayı ben kazandım belki ama hepimizin kazanımı ve hepimizin zaferi.

Bahsettiğim haber:
Buda belediyenin çelişkisi
 
Oya ;

cabaların için kendi adıma teşekkür ediyorum.

Arkadaşlar dün fark ettim metro,otobüs geçişlerinde artık kalan kontör miktarı gösterilmiyor. metroda işlem gerçekleşiyor uyarısı veriyor otobüste sona anda farkettim tarih uyarısı çıkyor.
 
Kontör düşme oluyorsa da görünmüyor, okuyucularda sadece 01/03/2011 tarihine kadar geçerlidir yazısı çıkıyor.

Dün İnciraltı Engelli Merkezi içinde vefat eden engelliler hayrına lokma döküldü. Herkesin konuştuğu tek konu, kartların ne olacağı idi.
Geçtiğimiz sene 8 Şubat'ta kartları pretosto için Büyükşehir binası önünde eylem yapmıştık. Herkes senesi devriyesi olan 8 Şubat 2011 günü tekrar kontör pretostosu yapmak için sözleşiyordu. Bu sefer eylem yeri Cumhuriyet Meydanı olacakmış. Mahkeme kararını görmezden gelmemesi için, bir kez daha engelliler sesini duyurmaya çalışacak.
Dernekler zaten sesini çıkarmıyor, yada çıkaramıyor, bir avuç dernekle alakası olmöayan engelli sesini duyurmaya çalışacak.
Bu arada, engelli merkesinin içine kadar giren otobüs artık anayolda kalıyor. Sebebini öğrendiğimde bir kere daha büyükşehire lanet ettim.
Orada kaza olmuş, o sebeble dışarda kalacakmış otobüs.
Senelerce kaza olmadı, 1 sefer kaza olunca sistemi değiştiriyorlar. Allahım düşünceye bakarmısınız.
O zaman geçtiğimiz günlerde Ülkü sinemasının orada otobüs birisini ezdi, kaldırın tüm hatları iptal edin o caddeden hadi?
Bir sefer kaza oldu diye, bu eziyet yapılırmı?
Neler oluyor bu belediyeye?
Geçtiğimiz aylarda denize sıfır olan engelli kafeyi kapatıp, 80m. içeriye orman içine bina yaptı.
Allah'tan engelli yılı ilan ettiler ha, birde etmeseler ne olacaktı halimiz?

 
Cem haberi yayınlaman iyi olmuş. Ben çıkan tüm haberleri ekleyemiyorum. Zaten zamanımda yok. Çünkü kazanılmış yargıyla kesinleşmiş bu hakkımızın gasp edilmemesi için uğraşıyorum. Bunda kazanan biz olacağız ben buna inanıyorum sizde inanın demorilize olmayın. Evet engelli yılı ilan edildi doğru bir açıklama çünkü gerçekten bizlere engelli yılını yaşattılar. Ha şöyle denilseydi engelliler için engelsiz bir yıl olacak bu yıl o zaman zaten yılda engelsiz olurdu inanırdım. Ama zaten en başında demişler engelli yılı yani size engelleyeceğiz bu yılı burnunuzdan getireceğiz. Gerçektende getirdiler. Yani onlarda haklı kendince.:) Of of söyleyecek çok şey var aslında da neyse sadece İzmir'de ki STKlara kızıyorum güç olmaktan aciz oldukları için belediye ile olan çıkarları yara almasın diye sessizlikle izliyorlar onlarda haklı olduğumuzu biliyor ama çıkarları için koltuklarından olmamak için susmayı tercih ediyorlar. Neyse dediğim gibi demorilize olmayın bu davayı açarken tek başına da kalsam sonunu getirmeye ant içtim ki geçmişte açtığım ve de istediğimiz gibi kazandığım davaya yakından şahit olan sen sonunu görmeyeceğim bir işe soyunmayacağımı en iyi bilenlerdensin. Ama bugün ama yarın hak gaspına izin vermemek için elimden gelen herşeyi yapacağım. Bu yolda tek olsamda. Çünkü sonuç hepimizin. Beni her zaman genelin hakları bağlamıştır tek başına girsemde genel için mücadele etmişimdir bu da öyle. İzmir'de başlasada Türkiye genelinde herkesi ilgilendiriyor. Bu yüzden bu davayı önemsiyorum ve açtım.

Bu açıklamaları neden yaptım demorilize olmayın istiyorum, pazartesi basın açıklamamdan sonra belediyenin yaptığı yeni uygulama ve basına yaptığı açıklamalar hepinizi şaşkına çevirdi görüyorum,duyuyorum ama bunlar beni yıldırmıyor, demorilizede etmiyor sizleri de etmesin. Hep beraber bekleyip sonucuda hep beraber kazanacağız. Ben buna inanıyorum siz de inanın.
 
Belediye yandı. Kimle uğraştıgını bilmiyor:)
Emeğine ve yüreğine sağlık Oya Tekin... Sonuç alacagına inanıyorum. Herşey için teşekkürler.
Dilerim sizdeki azimden ders alır herkes...
 
Bu gün Posta gazetesinde bizim haber işlenmiş.
Yerel basın ve ulusal basının ege ekleri bizden yana tavır alarak haber veriyor.
Bu gazeteleri her gün okuyan başkan ve havarisi nedense inat etmeye devam ediyor.
Üstelik bunu seçim arefesinde yapmaktan hiç çekinmiyor bile. İnsanların diğer parti gelirse özgürlüğümüz gidecek, rakı içilemeyecek, askılı gezilemeyecek korkusunu el altından devam ettiren zihniyet, seçimden zaferle çıkacağına o kadar emin ki...
Kordon esnafı ile, Hatay esnafı ile, İzban trenleri için demir parmakların içine hapsettiği Gürçeşme halkı ile, engelliler ve yaşlılarla kavga etmeye, inatlaşmaya korkusuzca devam ediyorlar.
Resmin Büyük Hali İçin Tıkla

 
Oya Tekin'in tuttuğu ışık sayesinde İzmir Büyükşehir Belediyesi'ni hayretle izlemeye devam ediyoruz!

Burada yazılanlar da ayna olur inşallah, ve İzmir BB kendine gelir! :)
 
Bülent sağ ol ana sayfada dikkat çekmişsin bu konuya.

Ben de bir şeyler eklemek istiyorum. Aslına bakarsanız süreç hakkında da yazmak istiyorum birçok arkadaşın merak ettiği konu bu ama bunu daha sonra detaylı bir şekilde anlatacağım dünden bugüne nasıl geldik duruşma da neler oldu bu dava nasıl hangi haklarımızla koruma altında mahkemeye ne anlattım hepsini anlatacağım sorulara da cevap vereceğim. Ancak şu an değil. Hem 01.03.2011 tarihini beklediğim için hem de şu an 14 Şubat öykü günü için şiddete ve ayrımcılığa tepki olarak 23 kadın yazarla beraber çıkardığımız bir kitabımız var bununla uğraştığım için. Kitabın mı var derdin var diye bir yazar arkadaşımın lafı vardı aynen o durumdayım.:)

Neyse söylemeye çalıştığım ilk fırsatta detaylı bir şekilde sizlere buraya kadar olan süreci yazacağım. Hem bir konuda dava açarken nasıl bir yol izlemek gerektiği açısından bilgi olur hem de idari davaların işleyişi hakkında nasıl davranmamız gerektiğini biliriz. Çünkü gelecek yıl resmi kurumlara dava açmamız için yedi yıllık süre doluyor. Ve eminim birçok mağdur arkadaşımız yıllardır bugünü bekliyor ve ne yapacaklarını nasıl hareket etmeleri gerektiğini bilmiyor.

Örneğin apartmanına rampa yaptırmak istiyor dava açsa da şimdiye kadar kat mülkiyeti yasasıyla açtığı dava haklıda olsa haksız hale geliyor. İşte tüm bunların önü açılacak seneye tabii doğru yol izlenirse bu konuda davalarda istenilen şekilde sonuçlanacak.

Örneğin İzmir'de geçen yıl bir arkadaşımız apartman girişine rampa yaptırdığı için apartman sahipleri Balçova Belediyesi'ne şikâyet etmişler ve o şikâyet üzerine Belediye rampanın kaldırılmasına karar vermiş. Oysa izlenen yolu bilseydi o aile, rampa konusunda belediye kat mülkiyetini öne süremezdi. Vs.Vs. Burada Belediye'den çok İzmir'de ki dernekler suçlu her zamanki gibi. Bu yaşanandan ben dernek başkanı olmadığım halde haberdarken üstelik o tarihte İzmir'de bile değilken kendileri ne haberdarlar ne de haberdar olduktan sonra çözüm için kıllarını kıpırdattılar.

Sebep çok açık hemen hemen her dernek İzmir olsun olmasın ama özellikle İzmir’i konuştuğumuz için söyleyeyim belediye ile hem organik hem de duygusal bağlar içerisindeler. ( Hani Cem Yılmaz’ın söylediği duygusal bağ.:)) Bu yüzden üyelerine göstermelik hizmetler yaparken belediyenin karşısında kuzu oluyorlar.

Şu an bu davanın kazanıldığını haklarımızı geri aldığımızı bile üyelerine tam anlatmadıkları gibi belediyenin yasal olarak bu hakkımızı aslında 31.01.2010 tarihinde uygulamaya koyduklarını bile bilmiyorlar. Benim basın duyurumun hemen ardından akşam saat 8.30’da yargı kararı uygulamaya konuldu yani kartlarımızdan kontur düşmüyor ancakkkkkk ESHOT yaptığı açıklamayla yuvarlak bir konuşma ile kafa karışıklığı yaratıyor.

Çünkü 01.03.2011 tarihinde kararı uygulamayacak. Bunu resmen açıklamadılar ama basın açıklamaları dikkatli irdelendiğinde bu anlama gelen ifade açıktır. Bir aylık zamanda Belediye neler yapabileceğini düşünecek, düşünüyor. Engellinin tepkisini çekmemek içinde yuvarlak açıklamalarla diyor ki bir dava kazandık, diğerini kaybettik. Bu yüzden ….. Sebeplerden hukukçularımızla oturup yol haritası belirleyeceğiz diyorlar.

Ama bu arada kartlarımızı sıfırladılar ve şu an kontur düşmemesinin nedeni bu ancak engelliler tam kavrayamasın diye konturlarımızı görmüyoruz 01.03.2011 tarihinde vize sinyali alıyoruz. İşin tuhaf yanı ise her zaman vize dönemlerinde sesli uyarı verirlerken şimdi bu uyarı yok. Görme engelliler sesli uyarı almadıkları için kontur düşüyor mu uyarı mı var farkında bile değiller.

Aslında mesele iki davanın birinin kazanılması diğerinin kaybedilmesi değil belediye kazanılan davayı uygulamamak için acil önlem almış. Yıl başı gecesi hem de.:) Bir çeşit şark kurnazlığı.

İşte özetle yaşadığımız durum bu. Bu yüzden sakin olun ve sabr edin diyorum. Ama bu arada mağdur olmamak için vize tarihinizi atlamayın.

01.03.2011 tarihinde neler olacak görelim ondan sonra zaten ben yapılması gerekeni de yapacağım, sizlerinde yapması gereken olursa söyleyeceğim.

Bu konuyu irdelemesi için güçlü bir kaleme ilettim. Sanırım bu hafta köşe yazısında yayınlayacak.

Zaten geçen hafta basında çıkan haberler de benim gönderdiğim metinler doğrultusunda işlendi. Çok fazla basın önünde olmak istemiyorum bu yüzden arayarak duruma dikkat çekiyor onların haberleştirmesini sağlıyorum.

Özetle bu hakkımızı yargı oluyla da geri aldım, aldık ve hiç kimsenin bunu gasp etmesine izin vermeyeceğim. Sizden tek istediğim kafalarınızın karıştırılmasına izin vermeyin bu hak yargı yoluyla alındı zaten bizimdi bize geri döndü. Hiç kimse hukuktan üstün değildir olamazda. Ayak oyunları kendi derneklerine ve onların yarattığı engellilere söker onları durdurur ama beni durdurmaz. Durdurmayacakta.

Baştan beri amacın bir sonraki adımda engellilerin ulaşımdan yararlanmasını engellemek diyordum işte bugün bu gelişmelerde bunu gösteriyor hala meselenin 750 kontur yeter meselesi olmadığını anlamayanlar ESHOT’un sitesini iyi okusunlar bir gece UKOME yeni bir karar alarak bu yıl bunu uygulayacağız diyorsa seneye tamamen kaldıracaktır. Hem de yargı kararına rağmen. Bunun yolunun açılması için geçen sene bunu yaptılar birden yaparak tepki çekmek yerine yavaş yavaş yaparak hissettirmemeye çalışıyorlar. Ve eğer dava Danıştay da kanunlaşırsa ki baştan beri bu davayı açış nedenim buydu o zaman kimse şehir içi ulaşımda engelliler üzerinde oynayamayacak. Tüm Türkiye’de dava açılmadan kazanılmış bir hak olacak. Bu yüzden bu davanın önemi iyi kavransın rapor yönetmelikleri çıkmadan önce de söylemiştik yavaş yavaş sakatlıktan çıkarılmak asıl hedef diye o zaman yok canım diyenler bugün gerçekle karşı karşıyalar bu yüzden bu dava neden sadece İzmir’i bağlamıyor diyorum baştan beri belki herkes şimdi daha iyi anlayacaktır.

Yarın bir gece operasyonu ile sabah şehrinizde ulaşımdan yararlanamazsanız mağdur olursanız yok canım sosyal belediyecilikte olur mu diyenler ve de başka şehirlerde olup da dua edin arkadaşlar biz ona bile sahip değiliz diyenler 1990 yılında ki ve öncesinde ki gibi sadece ve sadece kendi hayatlarının içine mahkûm kaldığında her şey için çok geç kalınmış olur.

Bir engelli her yerde engellidir bugün İstanbul’dan ya da Ankara’dan gelen bir engelli birey hangi şehirde olursa olsun başbakanlık kartı ile misafiri olduğu kentin ulaşımından yararlanabilmelidir. Oysa her şehirde uygulama farklı olduğu için daha Türkçesi Belediyelerin oyuncağı edildiğimiz için siyasi çıkar hesapları yüzünden İstanbul’da engelli olan İzmir’de engelli sayılmıyor, İzmir’de ki İstanbul’da ( gerçi İstanbul uzun kalanlara misafir kartı vererek sorunu çözüyor ama İzmir onu da yapmıyor) İşte bu yüzden bu davayı açtım. Şeklen İzmir görünse de en başından beri hedefim buydu. Bundan sonraki aşamada kanunlaşması için mücadele edeceğim ama ona zaman var daha şimdilik bu kısmı hal edelim önce.:))) Ve engelli her yerde engellidir hakları her yerde geçerlidir geçerli olmak zorundadır adlı bu davamızın gelişmelerini ve anlamını şimdilik burada bitiriyorum. İlerleyen günlerde yeni gelişmelerle sizleri haberdar edeceğim. :)
 
dün eshot bürosuna gittim. memura,''dava acıldığını,kazanılan dava ile 750 geçiş hakkı yüklemesi engelliler için artık geçerli olmayacağını duyduğumu , 750 geçiş hakkı yüklemesi için asılan bilgiler hala geçerli mi yani yükleme zorunluğumuzun olup olmadığını ''sordum . memur ise '' bize öyle bir bilgi gelmedi 1 marta kadar yükleme yapmanız gerekiyor yoksa 1 marttan sonra kartınız hata verir sorun yaşarsınız''dedi.
 
Konuyla ilgili bir yazı dizisi yayınlıyorum. Oradan takip etmek isteyenler için linki veriyorum. Daha sonra burada gelişmeler ve yapmamız gerekenlerle ilgilide bilgilendirme de bulunacağım ayrıca. Ve bir de özellikle tekrarlıyorum mağdur olmamak için konturlarınızı doldurun ve sakin olun arkadaşlar. Ayın bitmesine birşey kalmadı. O yazının linki.
"Mümkünlü kasabasında İzmir ESHOT"
 
Üst Alt