Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Ötenazi isteyen Tuğrul Hoca ve duyarsızlığımız... [Tartışma]

Sevgili Rekursion Kuyucak kolaycılığa kaçmış deme lütfen;
Çünkü senin baktığın kültür ile benim yaşadığım gerçek yaşam uyuşmamaya başladı kafamda.. Senin oradan tartışmaya kattıkların elbet yapılması gereken, tartışılması gereken , ve de işin belki Avrupa’daki engelli yaşamları için gerekli olanlardır.. Fakat burada başka sorunlar var ..
-Türkiye yada doğu toplumlarına özgü, sorunu görmemek, tartışmamak, saklamak, duyarsız olmak vede yalan söyleme sorunu yok oralarda.. En azından engelliler olabildiğince toplum içinde, sosyal yaşam içindeler.. Devlet yada yerel yönetimler ellerinden geldiğince destek oluyorlar.. Toplum içinde engelli fobisi yok en azından.. Burada engellilerden öcü gibi korkulmakta, uzak durulmakta, ölüm engellilikten daha iyi görülmekte.. Olayın püf noktaları burada yatmakta.. Toplum zaten senin ısrarla vurguladığın noktayı içselleştirmiş.. Ancak her alanda olduğu gibi statik, durağan, gelişimi asırlar önce sekteye uğramış kültürler kendilerini sorgulamazlar, kendilerini tartışmazlar.. O toplumlar kendilerini iyi, doğru ve cennete gidebilmek için gerekli olan duygulara sahip olduklarına inanmak için sürekli yalan içinde yaşarlar.. Yalan içinde yüzerler demek daha doğru bu konuda.. Ama unutmayalım her alanda böyledir bu.. Sürekli geçmişten bahsederler ve bu günkü kötü durumda olmayı bozulma olarak algılarlar.. Geçmişteki şanlı günlere dönmek için bu günkü kültürden kurtulmak gerektiğine inanırlar.. Bizim içinde yaşadığımız kültür de sadaka kültürüdür.. Sadaka kültüründe veren vardır, alan vardır.. Sadaka adı üstünde dilenciye verilir ve alan tarafın ihtiyaçları belirlemez miktarını.. Oysa Batıda Vatandaşlık hakkı vardır.. Vatandaşlık hakkında asgari yaşam koşulları belirlenir ve ister üretime katılsın ister katılmasın, asgari yaşamı sağlamak devletin görevidir.. Toplum bunu ister, devlet yapar.. Gerektiğinde devlet toplumu sorgular, yön verir, gerektiğinde toplum devleti HİZAYA sokar..
-Türkiye’de bu böyle olmuyor.. Toplum engellilere verilenleri HAK olarak algılamıyor.. Devleti yönetenlerin iyi yada daha iyi olduklarının bir kriteri olarak algılıyor.. Onu HAK olarak algılasa belki de isyan eder.. Ne yazık ki doğru duydun ne yaptılar da engellilere böyle kalıcı haklar verdin diye isyan eder toplum devlete..Duyarsız kalarak idare ediliyoruz toplum tarafından bizler.. Birkaç gelişmekte olan kafaya da engelli hakları konusunda durmadan yasalar çıkarılıyor, durumları GEÇMİŞ DÖNEMLERE göre iyileştiriliyor mavalı okundu mu iş bitiyor.. Toplum çok rahat olarak kendini İYİ görüp uyuyabiliyor..
-Türkiye’de hiçbir gelişme toplum dinamiklerine göre olmaz.. Dışarıdan bazı zorlamalar yada telkinler sonucunda değişim ve gelişmeler gerçekleşir ülkemizde..
-Bütün bunların ışığında bakmak lazım Tuğrul Hocanın bu eylemine.. Engelliler lehine var denilen tüm yasaların içi boş.. Ulaşması mümkün değil.. Aksine git gide eriyen, eritilen engelli hakları var.. Ortez protez yardımı kuşa çevrildi.. Emeklilik yasasıyla oynayıp engelliler aleyhine değişiklikler yaptılar.. Raporları AB standartlarına çektik maskaralığı altında işin suyunu çıkardılar.. ÖTV konusunda yaşananları biliyorsunuzdur, nerdeyse oto alımında hiçbir farkımız kalmadı engelsiz insanlarla.. Çok lazım çünkü engelliden alınan KDV ler bir yerlere hortumlanırken.. Bırakın vergilendirmeyi bence büyük oranda destek olması gerekir devletin..
-Tuğrul Hoca burada ezber bozuyor.. Topluma ayna tutuyor.. Devlete ayna tutuyor.. Kendinize bakın diyor.. Avrupa ve dünya üzerinde kültürü ve prestiji sarsılan ülkemiz yöneticileri olayı BİR SAKATIN ÖTENAZİ İSTEMESİ olarak göstermeye çabalıyorlar. Ancak bir
Yandan da ‘’Aman hocam istediğin yasalar çıkacak.. Şu işten vazgeçtiğini açıkla’’ diye de telkinde bulunuyorlar.. Kişisel olarak ona eminim ki çok şey teklif edilmiştir.. Ancak o bunları bireyselleştirirse kendisine saygısı kalmayacaktır..
-Elbet bir eylemişin tek bir sonucu olmaz.. Belki senin korktuğun şeylere de yol açar.. Ancak şimdilik değil Rekursion.. Şimdilik değil.. Biz keşke senin yaşadıklarını yaşayıp, senin taşıdığın endişeleri taşısaydık.. Biz yalan çemberini kırmaya çabalıyoruz şimdilik..
 
Farklı yönünden bakmak için zihin egzersizi yapabilir miyiz?

Düşünün ki evrim insanları farklı bir şekle soktu. Bir çoğu uçmaya başladı. Düzenlemeler de çoğunluk için, yani uçabilenler için yapılmaya başlandı.

Şimdiki değerlendirmemizde engelli olmayan ama o gelecekte uçamayanlar için yaşam çekilmez olur mu, olmalı mı? Neden?


[SIZE=-2]Not: Kuyucak'dan açık liberalizm övgüsü. Bir yaşıma daha girdim. :) :) [/SIZE]
 
Düşünün ki evrim insanları farklı bir şekle soktu. Bir çoğu uçmaya başladı. Düzenlemeler de çoğunluk için, yani uçabilenler için yapılmaya başlandı.

Şimdiki değerlendirmemizde engelli olmayan ama o gelecekte uçamayanlar için yaşam çekilmez olur mu, olmalı mı? Neden?


[SIZE=-2]Not: Kuyucak'dan açık liberalizm övgüsü. Bir yaşıma daha girdim. :) :) [/SIZE]

o kadar da değil neptune:)
uçamayanlar en azından her ihtiyacını karşılayabiliyor. o kadar da olmaz:)
ama sakatlar her ihtiyaçlarını kendileri karşılayamıyor. başkalarına bagımlı yaşıyorlar.


Her ihtiyacın karşılanabilmesi göreceli bir kavram. Ayrıca kim her ihtiyacını kendisi karşılıyabiliyor ki? Belki yine uçuk bir örnek olacak ama, uygarlıktan uzak bir kara parçasına bıraktığını düşündüğün engelsizlerin kaçı birkaç hafta sonra sağ kalabilir dersin? Her insan birçok yönden başkalarına muhtaç değil mi?

Dediğim gibi bir düşünce egzersizi de olsa, çok uzun yıllar sonra hemen bütün insanlar uçabiliyor olsa, binalarda merdiven, asansör olmasa, evlerde küvetler bayonun en üstüne asılırsa,vs, O takdirde uçamayanlar her ihtiyaçlarını karşılayabilir mi olacak? Şu anda engelsiz diye düşünebildiğimiz uçma hariç tüm bedensel fonksiyonlarını rahatça kullanabilen kesime o zaman engelli diye bakılmayacak mı?

Standartları kültür, bir başka deyişle toplum da belirliyor. İşte uygarlık kavramı bu standartlar yanında, bu standartların tüm kesimler tarafından ne ölçüde ulaşılabilir olduğu, tüm kesimlere ne ölçüde uyumlu olduğu ile de bir tanım kazanıyor. İşte bu yüzden Kuyucak o liberalizm övgüsünü yapıyor.

Yine bu yüzden engellilik kavramı da insanlar için bir yönünden göreceli. İçinde mutluluğu ve mutsuzluğu belirleyen; sistemin yaşamı kelime anlamı ile sürdüren donanımı yerleştirmiş olduğu kesime göre yapılan bir kıyas kavramı da var.

Burada asıl anahtar "her ihtiyacın karşılanabilmesi" değil, yaşama adapte olabilme ve bu doğrultudaki "mutluluk, yaşama sevinci" olmalı. Bunun engellilik kavramındaki temeli ise kişiden değil sistemin tüm kesimleri düşünen mekanizmalarla çalışmasından geçiyor.

Tabii en önemlisi de sistemi insandan soyutlamadan düşünmek, sistemi oluşturanın da toplum olduğunu bilmek gerek. Pratik olarak bunun karşılığı, sistem dinamiklerinin, uygulamaların ayırımcılığından şikayet etmek değil, toplumun ayırımcılığının farkında olmaktan; önce kendimizden başlayarak toplumun değişmesini istemekten geçiyor. Aksi halde engellilere kapıyı açmadı diye bir otobüs şöförünün ceza alması gibi göz boyayıcı birkaç yaptırımdan başka kimsenin eline birşey geçmez, herşey eskisi gibi sürer, Tuğul hoca için de insanlar "ihtiyaçlarını bile karşılayamıyor, tabii mutsuz olacak, ölsün de kurtulsun bari" diye iç rahatlığı ile düşünmeye devam eder.
 
Rekü diyor ki:

bana kalirsa tugrul cankurt'un durumunda olan sakatlar "unutularak", gözardi edilerek kendilerine insanca yashama olanaklari sunulmuyosa, bunun en büyük nedeni, onlarin "kolsuz bacaksiz" berbat mi berbat bedenleriyle sürdürdükleri rezil mi rezil yashamlarinin da degerli olabileceginin bi türlü akillara getirilememesidir zaten...

Monalisa diyor ki:

[FONT=Verdana]Ben insanların bir organlarının olmaması ya da eksik çalışmamasının insanı insan yapan niteliklerden biri olduğuna inanmıyorum. Bunu da bulunduğum her yerde haykırıyorum. Haykıramadığım yerde, yazılarımla insanlara ulaşmaya çalışıyorum. [/FONT]

[FONT=Verdana]İnsanı insan yapan, kendi kişiliğini oluşturan değerlerdir. Yine, Türkiye’de engellilerin yaşadığı zorlukların temelinde bedenin engelli olması değil, engellin yarattığı bahanelerle toplumsal yaşamın engellilere göre düzenlenmemesi vardır. [/FONT][FONT=Verdana]Dolayısıyla, engelli yaşamı değersizdir gibi bir düşüncem olamaz. [/FONT]
[FONT=Verdana][/FONT]
[FONT=Verdana]Her [/FONT][FONT=Verdana]canlının yaşamı değerlidir. [/FONT]

[FONT=Verdana]Yine, iletinizden genel olarak şu sonucu çıkardım. İnsanlara ötenazi hakkı verilirse bu insanlarca kötüye kullanılabilir. Bu kaygınızda haklısınız. Yine bu konuyla ilgili olarak şöyle demişim. [/FONT]

[FONT=Verdana]
[FONT=Verdana]Ötenazininde ne şekilde, nasıl, hangi koşullarda uygulanacağı konusunda yöntem geliştiren ülkeler var. O yöntemler incelenir, hangi koşullarda yapılacağı belirlenir. Ötenazi çok istisnai durumlarda söz konusudur. Bu konuda genellemeler yaparak bunu tüm yaşlılara, tüm sakatlara, tüm zeka engellilere v.b. gibi yüklemek yanlıştır. [/FONT]

Ötenazinin doğru/yanlış olduğuyla ilgili olarak da söz ettiğiniz yazıyı okumadım. Zamanım olursa okuyacağım. [/FONT]
 
Üst Alt