İnsan çaresiz kaldığında her şeyi dener. Denemekte son derece haklıdır. Ama bu kullanılan her yol ve yöntemin doğru olduğunu göstermez.
Bilim her şeyi bilemez, her şeye çare bulamaz. Ancak en önemli özelliği bizi doğru yolda tutmasıdır.
Fizik okuduysanız, her şey için bir nedensellik ilişkisi kurulması gerektiğini bilirsiniz. Yani hiç bir tez kafadan sallama temeller üstüne kurulmaz. Tezinizi doğru kılacak teorilere ve gözlemlere, gerekirse deneylere ihtiyaç vardır.
Refleksoloji gibi bir iddianın her şeyden önce sağlam bir teorik temeli yoktur. Kafadan sallama, varlığı hiç bir şekilde gösterilememiş, dolaylı olarak dahi ima edilememiş qi enerjisi denilen bir iddiaya dayanır. Temeli olmasa dahi, uydurma tezler bile gözlem ve deneye muhtaçtır. Deneysel olarak, şu ana kadar bu iddianın bazı psikosomatik rahatsızlıklar dışında (anksiyete ve hipertansiyon gibi) işe yaradığı hiç bir çalışmada gösterilememiştir. İşe yaradığına dair emareler taşıyan çalışmalarda bile bu yararlılık o kadar küçük çıkmaktadır ki, yöntemin bir fiyat/performans verimliliği olduğundan bahsedilemez.
Hayatım boyunca insanların şarlatanlarca sömürülmesinden, yanıltılmasından, dolandırılmasından rahatsızlık duydum. Bunu "bilimsel" kisvesi altında yapanlardan daha da rahatsız oldum. Refleksoloji de bu şekilde sömürüye, yanıltmaya ve dolandırmaya son derece açık bir yöntemdir.
Her insanın iyileşmek için farklı yöntemler arama hakkı vardır. Bu hakkı suistimal eden kişiler ise tartışmasız olarak şarlatan diye adlandırılır. Bugün de bu şarlatanlıkla servet kazanan ve hastalara hiç bir yarar sağlamayan yüzlerce kişi mevcuttur.