Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Rock Köşesi 3

rdx

Yeni Üye
Üyelik
30 Tem 2007
Konular
3
Mesajlar
18
Reaksiyonlar
0
acaba buralarda pink floyd dinleyen birileri bulunabilinir mi?(bulunabilinmek...süper,yeni bi kelime yarattım..)
 
Birini mi aradın? ;)

Another Brick in the Wall



Valla işin doğrusu 'Pink Floyd'un başka hangi parçası var?' dersen onu bile bilmem. :oops: Varsa yoksa "The wall" :p

Ama bu parça Türkiye'de ilk çalındığından sonraki bir hafta, okulun yurdunda "Duvar" olmuştuk resmen.. Arkadaşlar radyo-teyp ile kayda almıştı ve 1 hafta boyunca başka bişey dinlememiştik.. :shock: Oooof ne günlerdi onlar bea.. :wink:
 
şimdi bikaç bilgi vereyim o zaman pink floydla alakalı:

pink floyd'u üç döneme ayırabiliriz

1.ilk iki albümdeki Syd Barret dönemi

2.dahiyane Roger Waters dönemi

3.mükemmel müzikaliteli David Gilmour dönemi

bahsettiğimiz The Wall albümü tarihteki ilk konsept albüm olarak geçer,albümdeki 26 şarkının toplamı tıpkı bir film gibi bir senaryoya sahiptir(ki albümün manyakça başarısının ardından bu senaryoya bir de film çekilmiştir)...

http://www.okeania.net/ adresinden pink floydun tarihçesini ve türkçe şarkı sözlerini bulabilirsiniz

şunu söylemeleyim ki..pink floyd çok felsefi bir gruptur..gerçek anlamda felsefeden bahsediyorum...iron maiden hafif kalıyor yanında..öle diyim...
 
Rock köşemiz hızla ilerliyor...

Sevgili rdx bilgiler için teşekkür ediyorum. Oldukça kapsamlı rock köşesinde Pink floyd da dahil olmak üzere daha bir çok rock sanatçısını görebilirsin. Aramıza hoşgeldin diyorum. :D

Ya bu arada ıssız bir adaya düşsem yanımda götüreceğim kişilerden bir tanesi olan kadın sanatçıyı hiç ele almamışız. Ayıp bana!!!

BJORK


21 Kasım 1965 yılında İzlanda’da doğan Björk’ün müzikle tanışması 11 yaşında piyano çalmasıyla başladı. Björk’ün söylediği Tina Charles’ın şarkısı “I Love to Love”’ın bulunduğu bir kayıt, öğretmeni tarafından keşfedildi ve o zamanlar İzlanda’nın tek radyosu olan RUV’a çalınması için gönderildi. Şarkı büyük ilgi gördü ve bir süre sonra Falkinn adında bir plak şirketi, Björk’le kontrat imzalamak için teklifte bulundu. Üvey babasının da yardımıyla kayıtlarına başladığı albümde çocuk şarkılarıyla The Beatles’ın “The Fool on the Hill”i gibi popüler coverlara yer verdi. Albüm platin olmaya yetecek kadar sattı.

14 yaşına geldiğinde punk rock’tan etkilenmeye başlayan Björk, tamamı kızlardan kurulan 'Spit and Snot' adında bir punk grubu kurdu. Kısa bir süre sonra bunu 'Exodus' adlı grubu takip etti. 15 yaşında müzik okulundan mezun oldu ve 1981’de bas gitarist Jakob Magnusson’la 'Jam-80' adında bir grup kurdu. Grubun adı daha sonra 'Tappi Tikarrass' olarak değişti ve ilk single yine aynı yılda “Bíti? Fast í Víti?” yayınlandı. 1983 yılında da “Miranda” adındaki ilk albüm çıktı.

Daha sonra İzlanda rock grupları Purrkurr Pillnikk ve ?eyr elemanlarıyla beraber çalışmaya başladılar. Iyi bir ekip olduklarını farkedip 'KUKL' (İzlandaca’da “büyü” demek) adında bir grup kurdular. İngiliz punk grubu Crass’ın İzlanda konserlerine eşlik eden KUKL, daha sonra İngiltere’de yine bir İngiliz punk grup olan Flux of Pink Indians’la konserler verdi. Bu çalışmaların ardından Crass Records’dan 1984 ve 1986 yıllarında iki albüm çıktı: “The Eye” ve “Holidays in Europe”. 1986 yazında 'Pukl' adlı bir grup kurmak isteyen grup daha sonra yollarında 'The Sugarcubes' olarak devam etti.

The Sugarcubes’un ilk single’ı "Ammæli" İngiltere’de büyük ses getirdi ve birçok plak şirketinden teklif aldı. Sonunda İngiltere’de One Little Indian plak şirketiyle, Amerika’da da Elektra Records’la anlaşan grup, ilk albümü “Life’s Too Good”u 1988 yılında çıkardı. İzlanda’dan çıkan ve bu kadar popüler olan ilk grup oldu. The Sugarcubes ününe ün katmaya devam ederken, Björk de bir yandan başka projelerde de yer aldı.


Grup elemanlarından (Purrkurr Pillnikk elemanı) Einar Örn’le aralarında başlayan ve gün geçtikçe artan gerginlik sonucunda The Sugarcubes dağıldı. Dağılmanın ardından Björk Londra’ya gitti ve solo albüm çalışmaları için Massive Attack’in eski yapımcısı Nellee Hooper’la bağlantıya geçti ve ardından ilk solo hit “Human Behaviour” çıktı. Haziran 1993’de NME tarafından yılın albümü seçilen albümü “Debut” çıktı ve Amerika’da platin oldu. Müziğe ilk başladığı yıllardan beri yazdığı şarkılardan oluşan albüm, aynı zamanda Hooper’la beraber yazdığı yeni şarkıları da içeriyordu. “Debut”ın başarısı Björk’ün Madonna, Tricky, Plaid ve David Arnold gibi çeşitli şarkıcı/gruplarla düet yapmasına da yardımcı oldu.


Yeni albümü için 1994 yılında stüdyoya giren Björk, Nelleee Hooper’ın yanı sıra, Tricky, 808 State’den Graham Massey ve Howie B. gibi isimlerle çalıştı. Haziran 1995’de çıkan “Post” albümündeki şarkılardan bazıları, yine Björk’ün geçmişte yazdığı şarkılardan, Ocak 1997’de çıkan “Telegram” albümü ise, “Post” albümündeki şarkıların remixleri ve “My Spine” adlı yeni bir şarkıdan oluşuyordu.

“Telegram”ın hemen ardından çıkan karışık ve elektronik soundlu “Homogenic” albümü, “Debut” ve “Post”dan alışık olduğumuz Björk’ün ‘küçük peri’ imajını biraz değiştirdi. Albüm, Björk’ün bağımsız, deneysel ve sert olarak tanımlanabilecek ilk albümü oldu. “Homogenic” şarkılarının akıllardan çıkmayacak kliplerine sahip olan Björk, “Dancer in the Dark” filmindeki Selma rölüyle başrol oynarken, soundtrack’i için de “Selmasongs” adlı şarkıyı yazdı.


2001 yılında çıkan “Vespertine” albümü, Björk’ün kişisel dünyasını ve içedönüklüğünü sakin ve minik ritmleriyle dinleyicilerine anlattı. Albümden çıkan üç single “Hidden Place”, “Pagan Poetry” ve “Cocoon” oldu ve ilk klip “Hidden Place”e çekildi. Ardından, 2. klip “Pagan Poetry”ye geldi ancak bazı sahnelerinin yayınlanmaya uygun olmaması yüzünden sansür kondu ve daha sonra yayınlanmaktan vazgeçildi. Ancak daha sonra klip, MTV2’nin gece 1:00 – 5:00 arası yayınlanan 'En Çok Tartışılan Videolar' programında gösterilmeye başladı.


6. stüdyo albümünden önce üç sene içinde üç tane toplama albüm çıkardı. Geçmişiyle ilgili, daha önce yayınlanmamış şarkıların olduğu “Family Tree”, solo kariyerindeki son 10 yılı kapsayan “Greatest Hits” ve 4 CD’lik bir toplama albüm “Live Box” (aynı zamanda 4 kliplik bir DVD’yi de içinde bulunduruyor) yayınlandı.


2004 Ağustos’unun sonlarına doğru 6. albüm “Medùlla” çıktı. Yunanistan’da düzenlenen 2004 Olimpiyatları’nın açılışında albümdeki “Oceania” adlı şarkıyı söyledi. Albüm kapsamında herhangi bir konser vermeyişini veya turneye çıkmayışını, bir an önce yeni albüm için çalışmaya başlamak istemesinden kaynaklandığını söyleyen Björk, Haziran 2004’de Rolling Stone’a verdiği ropörtajda şunları söyledi: “ Her albümünün çıkışının ardından kendimi daha da yenilenmiş hissediyorum ve kendi kendime ‘Evet, şimdi 5 dakika içinde bir albüm daha yapabilirim’ diyorum ve bunun gerçek mi yoksa hayal mi olduğunu görmek için hemen çalışmaya başlıyorum.”

2007 senesinde “Volta” adlı albümünü hayranlarına ulaştıran Björk, albümün prodüksiyonunda Timbaland, Mark Bell ve Danja gibi isimlerle biraraya geldi. Sanatçının plak şirketinin verdiği demeçle albümün sanatçının kariyerindeki en başarılı albüm olacağı belirtilirken, albümden ilk single “Earth Intruders” adlı parçaya seçildi. Albümden 2. single’ı “Innocence” adlı parçaya düşünen müzisyen, yakın zaman içerisinde turneye çıkarak hayranlarıyla buluşmayı planlıyor.

Kaynak

Evet bence son derece ilginç kişinin yaptığı müzik ne diye sorsanız kendisi de dahil olmak üzere tam bir cevabı bulabileceğimizi sanmıyorum.

geçmişinde rock tarzı hatta punk tarzı da olduğundan yeni bir başlık açmaktansa buraya eklemeyi uygun buldum.

Sadece şarkıcı olarak değil, oyuncu olarak ta benim favorilerim arasındadır. Çoğu kişi tarafından sevildiğini sanmıyorum. Bu kadın söz konusu olduğunda ortalarda bir cevapla henüz karşılaşmadım.

Ya ığğğğ nasıl seversin ya, şeklinde bir cümle, yada hadi be sende mi taparsın o kadına gibi bir başka cümleyle karşılaştım. :D

Bu soğuk ülkenin sıcacık kadınını çok başarılı buluyorum.



All is full of love

Çocuk gibi ama son derece güçlü bir ses.... :D

Bazı filimler vardır hani oturduğunuz yerden bir daha kalkamayacak gibi hissedersiniz kendinizi.

İşte dancer in the dark ta benim için öyle bir filimdi.Son sahne ve bence tüm filim boyunca gösterdiği performans inanılmazdı.

Dancer in the Dark : Bjork - I've seen it all
 
björk pek rock sayılmaz ama ya...tabi bunu söylerken black sabbath dinlediğim içinde böle düşünüyor olabilirim...
 
pink floyd...
müzikdeki nirvanamdır benim
yani ötesi yok...gelmedi ve gelmeyecek.
ve beni uçuşa geçiren albümü
Whish You Were Here daki WELCOME TO THE MACHINE i
youtube da bulamadım..bi şey koymuşlar ama o sadece girişten ufak bi bölüm
 
Animals favori albümümdür...bide The Division Bell...
 
WISH YOU WERE HERE --- tek kelimeyle muhteşemdir ..

So, so you think you can tell
Heaven from Hell,
Blue skys from pain.
Can you tell a green field
From a cold steel rail?
A smile from a veil?
Do you think you can tell?

And did they get you to trade
Your heros for ghosts?
Hot ashes for trees?
Hot air for a cool breeze?
Cold comfort for change?
And did you exchange
A walk on part in the war
For a lead role in a cage?

How I wish, how I wish you were here.
We're just two lost souls
Swimming in a fish bowl,
Year after year,
Running over the same old ground.
What have we found?
The same old fears.
Wish you were here.


Sanıyor musun ki gerçekten anlatabileceğini, cehennemin içinden cenneti,
acılar içindeyken masmavi göğü
Soğuk çelik tellerin arasından yemyeşil tarlaları,
Ya da bir peçenin ardındaki gülümsemeyi,
İnanıyor musun anlatabileceğine?

Ve kahramanlarını hayaletlerle
değiştirdiler mi senin?
Ağaçlarını sıcak küllerle?
Serin meltemleri,
kavurucu rüzgarla?
Ve değiştin mi,
savaştaki sıradan rolünü(yürüyüşünü),
Kafesin(kafesteki) hükümdarlığına.

Nasıl da isterim şimdi,
burda olmanı,
Bir akvaryumda yüzen,
yıllardır hep aynı yerde dönüp duran,
iki kayıp ruhtan başka bir şey değilmişiz biz. Ne bulduk, neyi?
Hep aynı korkulardan başka.
keşke yanımda olsaydın...
 
mecbur kalmadıkça googleyi gıdıklayıp ansiklopedik bilgileri
kopyala yapıştırla sayfalara aktarmayı sevmediğimden hafızamda kalan
bilgiyi aktarayım.
PF ilk kurulduğunda bi arkadaşları daha varmış yanlarında.
sonra bu ölür...garanti uyuşturucudandır ama günahına girmiim çocuğun.
sebebini hatırlamıyorum.
işte o arkadaşlarının anısına yapmışlarmış bu albümü.
whish you were here
keşke burada olsaydın..!
 
günahına girdin çocuğun bayke :)

"wish you were here" benim için özel bi parçadır. sözleriyle , müziğiyle hep asil gelmiştir bana. arkadaştan daha çok sanki sevgiliye yazılmış gibi geliyo kulağa.. üşenmedim şarkının hikayesini buldum :)

Rock efsanesi Pink Floyd'un 1965 yılında kuruluşunda yer alan ve ilk şarkıların sözlerini yazan Syd Barrett, daha sonra uyuşturucu kullandığı için gruptan ayrılmıştı.

1975 yılında Pink Floyd, Wish You Were Here albümünü kaydederken Shine On You Crazy Diamond (ki baş harfleri SYD olmaktadır) ve Wish You Were Here şarkılarını Syd Barrett için bestelemişlerdir. Shine On..'un kayıtlarında Syd saçları ve kaşları dökülmüş, kilo almış bir halde stüdyoya geldiğinde O'nu gören grup üyeleri ağlar. David Gilmour o kişinin hala Syd olduğuna inanmak istemese de Roger Waters onun Syd olduğundan emindir. Ona yazdıkları Wish You Were Here'i ona çaldıklarında ise Syd Barrett şarkıyı çok eski moda bulmuştur. Oradan ayrılan Syd Barrett ile grup üyelerinin bu son görüşmesidir... Syd Barrett de evinde inzivaya çekilmiş ve kendini kaybettirmiştir.

Artık sağlığı iyice bozulan Syd Barrett, Cabridgeshire'daki evinde inziva hayatı sürdürüyordu ve kendini resim yapmaya adamıştı. 7 Temmuz 2006 günü 60 yaşında iken, Cambridgeshire'daki evinde hayatını kaybetti.

kaynak
 
bayke' Alıntı:
mecbur kalmadıkça googleyi gıdıklayıp ansiklopedik bilgileri
kopyala yapıştırla sayfalara aktarmayı sevmediğimden hafızamda kalan
bilgiyi aktarayım.
PF ilk kurulduğunda bi arkadaşları daha varmış yanlarında.
sonra bu ölür...garanti uyuşturucudandır ama günahına girmiim çocuğun.
sebebini hatırlamıyorum.
işte o arkadaşlarının anısına yapmışlarmış bu albümü.
whish you were here
keşke burada olsaydın..!

Syd Barret'tan bahediyorsun,onun hikayesi biraz daha farklı anlattığından

altmışlı yıllarda Syd,Roger(dahi adam,solist,basçı) PFi kurarlar ve ilk iki albümde Syd vardır,daha sonra Syd aşırı uyuşturucu kullanımı ve zihinsel rahatsızlıklar sebebiyle gruptan ayrılır ve yerine ilahi gitarist david gilmour gelir,Syd'den 10 küsür yıl haber alınmaz taa ki Wish You Were Here albümünün kayıtlarına kadar, Syd çok yıkılmış haldedir ve bu grup üyelerini çok üzer. Albümü ve albümdeki müzik tarihinin en aşmış şarkılarından biri olan Shine On You Crazy Diamond'ı Syd'e adarlar,ve Syd'den bi daha haber alınmaz taa ki iki sene önceki ölümüne kadar..
 
sevgili roac mausu tuşlayan parmakların hiç dert görmesin
ömür boyu klavyene neskafe dökülmesin emi.
tembelliğime kılıf uydurmakta üstüme yoktur :lol:
 
valla ben de sevgiliye yazılmış bir parça sanıyordum "wish you were here" ı :) eline sağlık roac
 
Müzikleri ne kadar güzel fakat hayat hikayeleri bir o kadar üzücü :cry: Keşke gerçek yaşamlarıda şarkıları kadar güzel olsaydı...
 
Sadece pink floyd değil, Queen i de unutmamak gerekir bence
 
Evanescense Bring Me To Life

how can you see into my eyes like open doors
leading you down into my core
where i've become so numb without a soul my spirit sleeping somewhere cold
until you find it there and lead it back home wake me up inside
wake me up inside
call my name and save me from the dark
bid my blood to run
before i come undone
save me from the nothing i've become

now that i know what i'm without
you can't just leave me
breathe into me and make me real
bring me to life

wake me up inside
wake me up inside
call my name and save me from the dark
bid my blood to run
before i come undone
save me from the nothing i've become
bring me to life

frozen inside without your touch without your love darling only you are the life among the dead

all this time i can't believe i couldn't see
kept in the dark but you were there in front of me
i've been sleeping a thousand years it seems
got to open my eyes to everything
without a thought without a voice without a soul
don't let me die here
there must be something more
bring me to life

BAŞKA SÖZE GEREK WAR MI? 8)
 
ONU BUNU BİLMİYOM DA OLDUM OLASI PEK SEVMEM ÖLEE 8) NE BİLEYİM DELİSİ DEĞİLİMDİR GÜN GEÇTİKÇE TAMAMEN POP'A YÖNELMİŞ BİR KİMSE 1990 YILLLARINDA TANIŞMIŞTIK KENDİLERİYLE ( MECAZİ MANADA CANIM :p ) HEHEHEHE BİZDE NERDE ÖLE BOL KESEDEN :lol:
NEYSE KENDİLERİ AFROAMERICAN BİR KİMSE OLUP NEREDEYSE TAMAMEN GÖRSELLİĞE DAYALI AZCUKTA ROCK YAPAN BİR KİMSE.HİÇ ANLAMAM VE SÖZÜM MECLİSTEN DIŞARI AMA HATUNLAR NEREDEYSE YATIYA GİDECEKLER GÖRÜNCE :p YAHUU KISKANDIĞIMDAN FALAN DEĞİL AMA BAŞTA DA YAZDIĞIM GİBİ PEK DE SEVMEM BİR KAÇ PARÇASI DIŞINDA.BENCE KAYDA DEĞER BİR ÇALIŞMASI YOK GİBİ.KİMDENMİ BAHSEDİYORU :?: >>>LENNY KRAVITZ <<< BUNCA ROCK SAYFALARINA BAKTIM BİR ALLAHIN KULUDA YAZMAMIŞ BU VATANDAŞI. ÇOK TUTULMADIĞINDAN OLMASIN SAKIN :?:

NEYSE SEVGİLİ DOSTLAR ROCK SAYFALARIMIZDA BİR BU EKSİKTİ DEMEYİN ALIN SİZE LENNY DEDİK VE TAAA AMERİKANYALARDAN GETİRTTİK KENDİLERİNİ :lol:

BİRZAMANLAR AHMET SAN FELAN VARDI ARTIK ONLAR TARİH OLDU TABİİ YAŞASIN YOUTUBE :lol:

BAK BU PARÇA FENA SAYILMAZ :) ÇOK MERAK EDERİM KAFA O KADAR SALLANINCA DUMURA UĞRAMIYOMU ACABA :?: :?:

>>> ARE YOU GONNA GOMY WAY <<<

http://www.youtube.com/watch?v=T_dnWWnKCTk&mode=related&search=

HATUNSAL PARÇASI :p :) KÜPELERİNİ SEVSİNLERR SENİN :D

>>> IF I COULD FALL IN LOVE <<< OLURSUN OLURSUN :wink:

http://www.youtube.com/watch?v=8utX2InO0HE&mode=related&search=

RUHUNUZUN GIDASINI RUHUNUZDAN EKSİK ETMEYİN EFENDİM :twisted:
 
Kapalı ve birazda serin bir hava hakim, uzun ve sıcak geçen yaz günlerinden sonra böyle bir havayı özlemiş olduğumu hissettim :? Umarım arkasından yağmurda gelir,yağmur nasıl bir şeydiri özler olduk :( Rock köşesi ve ne alaka bu meteorolojik duygulanımlar :shock: Orasını bilmemde diğer rock köşelerinide inceledim neden hiç SCORPİONS dan bahsedilmemiş anlayamadım ama o kadar çok grup ve kişi var ki rock dünyasında sıra gelmemiş olabilir düşüncesiyle kendimi teselli ettim :roll: Biraz önce scorpions dinlemek geldi içimden ve scorpions un bence muhteşem şarkısı wind of change, bugünkü kapalı ama güzel havayla çok uyuştu :wink:

http://vdo.mynet.com/video.php?v=22960

WİND OF CHANGE

I follow the Moskva
Moskva`yı takip ediyorum

Down to Gorky Park
Gorky Park`a doğru

Listening to the wind of change
Değişim rüzgarını dinleyerek

An August summer night
Ağustos`da bir yaz gecesi

Soldiers passing by
Askerler geçiyor

Listening to the winds of change
Değişim rüzgarlarını dinleyerek

The world is closing in
Dünya içine kapanıyor

Did you ever think
Hiç düşünmüş müydün?

That we could be so close, like brothers
Bu kadar yakın olabileceğimizi, kardeş gibi

The future`s in the air
Gelecek havada

I can feel it everywhere
Onu her yerde hissedebiliyorum

Blowing with the winds of change
Değişim rüzgarlarıyla birlikte esiyor

Nakarat A :

[ Take me to the magic of the moment
Beni anın sihrine götür

On a glory night
Bir şanlı gecede

Where the children of tomorrow dream away
Yarının çocuklarının hayal kurduğu yere

In the winds of change
Değişim rüzgarlarında ]

Walking down the street
Yoldan aşağı yürüyorum

Distant memories
Farklı hatıralar

Are buried in the past forever
Sonsuza dek geçmişe gömülüler

I follow the Moskva
Moskva`yı takip ediyorum

Down to Gorky Park
Gorky Park`a doğru

Listening to the wind of change
Değişim rüzgarını dinleyerek

Nakarat B:

[ Take me to the magic of the moment
Beni anın sihrine götür

On a glory night
Bir şanlı gecede

Where the children of tomorrow share their dreams
Yarının çocuklarının hayallerini paylaştığı yere

With you and me
Sen ve benle ]

Nakarat A

The wind of change blows straight
Değişim rüzgarı dümdüz esiyor

Into the face of time
Zamanın yüzünün içine

Like a stormwind that will ring the freedom bell
Özgürlük zilini çalacak olan bir rüzgar fırtınası gibi

For peace of mind
Zihnin barışı için

Let your balalaika sing
Bırak balalaykan şarkı söylesin

What my guitar wants to say
Gitarımın söylemek istediklerini
 
çok sağol minerva...
hakikaten harika bir şarkı. hemen dinledim. aynı zamanda çok anlamlı.. tekrar tşk...
 
Şimdi bitkinsin...Uzay çağının yorgunluğundan,yoksa uğraşılarının zor yanı yok.
Uzan o zaman,ne dinlemek istediğini bilmiyorsun...

Bu gün listede 'God is an astronaut' var.

'Far from Refuge' 2007 nin Nisanında yayınlanmış yeni bir albümleri.
'God is an astronaut' İrlandalı Post-rock olarak lanse edilen bir grup.

neo-prog lar ve post rock ların dinginliğine ihtiyacımız var..Karmaşalardan sıkıldıkça rahatlayabilmek için.Rahatlarken hala karmaşaya karşı uyanık kalabilmek için.Kendimizi keşfedebilmek için.Uzanıp düşünenebilmek için.için...için...için..

'Far from Refuge'.Dinledikçe huzursuzlanıyoruz.Güvenli sığınaklarımızdan yoksunlaşıyoruz.Çıplak kalıyoruz gitgide.

Her an açığız her türlü olabilceğe.Peki hazır mıyız?


All Is Violent All Is Bright
 
Daha yeni haberim oldu..
God is an astronaut Barışarockda sahne alacakmış...

Önümüzdeki cumartesi gece 24.00 sahne alacaklarmış hatta..

Onlar "Dublinliler".:D
 
Hımm Pink Floyd mu ben burdayım sevdiğim okadar çok parçası varki ama ben içlerinden en çok Hey You ve Wish You were here parçalarını seviyorum

Odamda Koskaca bi posteri var çok güzel öyle değil mi 8)

pinkfloydfullnu7.jpg


soldan sağa:

Atom Heart Mother
Relics
Dark Side Of The Moon
Wish You Were Here
The Wall
Animals


kapakları onlar
 
Pink Floyd,Yes derken az buçuk bir bakıverdim buralarda hiç bahsetmemişiz onlardan tühhh :( Onlardan diyorum çünkü aslında her ikisi de aynı veyahut birbirlerinden kopup birleşmişler,yada onun gibi bir şey :shock:

ŞİMDİ ROCK ZAMANI DOSTLAR ROCK ZAMANI ..

1- 1967 Doğumlu >>>CREEDENCE CLEARWATER REVIVAL<<<
2- 1995 Doğumlu >>>CREEDENCE CLEARWATER REVISITED<<<

İsimleri kadar yukarıda da bahsettiğim gibi grup elemanları da birbirlerinden pek farklı sayılmaz.Bence durum şu; İlk kurulan Creedence Clearwater Revival'ın patronu,kurucusu,vokalisti ve de gitaristi >>>John Fogerty<<<yeni bir oluşuma hayır demiş sonuç revisited olmuş :?

Bütün bunları bırakıp,tarzlarına gelince baba rockçılar diyeyim ben.Belki amerikan country rock'a benzese de yaptıkları rock konusunda belli kalıpları aşamamış amerikalılar kendilerinden beklenin çok fazlasını vermekteler zaman zaman:)

Aslında o döneme ait her şey çok güzeldi hatta çiçekler bile farklıydı :?

Neyse Bahsetme işini o dönemin harbi müzisyenlerine, mesela alper ağbime yada ne bileyim sanem öğretmanime yada bayke ağbime bıraksam daha doğru olur kanımca.

Ama ben en çok >>> Creedence clearwater revival <<< in >>>SUZI Q<<< adlı parçası ile >>> Creedence Clearwater Revisited <<< Fortunate Son <<< adlı parçasını seviyorum.hehehe zamanın da Pearl Jam de söylemeye çalışmış idi pöhh ne diyeyim "sureti bırak aslına bak" :wink: Yanlış anlamayın sakın Pearl Jam'ı da çok severim ben.ama neden se her iki parçayıda bağımsız dinlediğim de birşeyler eksikmiş gibi geliyor.Ne bileyim Pearl'ın ki sanki çok elektronik,çok canlı, fazladan atılan sololar farklılaştırmış.Dışardan bakıldığında şarkının üzerine iyi bir cilaymış gibi görünebilir ama ben eski duygusallığını ve çoşkusunu daha çok seviyorum. Sanırım zaman her şeyim üstünü örtemiyor :wink: Örtmemeside benim için en makbul olanı.Bu arada tekrar söylüyorum cover parçalara zaman zaman ilgi duymuşumdur örneğin bazı metallica parçalarının Apocalyptica tarafından tekrardan yorumlanması gibi.

HAYDİ ARTIK ROCK ZAMANI HAYDİ! HAYDİ ! HAYDİ ! KOLTUKLARDA ZIPLAMACA ! KAFALARI SALLAMACA !



ORJİN FORTUNATE SON

http://www.youtube.com/watch?v=BM5pljlX9dQ

PEARL JAM FORTUNATE SON

http://www.youtube.com/watch?v=K1BGZ0gAw9M



ORJİN SUZIE Q

http://www.youtube.com/watch?v=FMJXYWOC68E

RUHUNUZUN GISADINI RUHUNUZDAN EKSİK ETMEYİN EFENDİM:twisted: :twisted: :twisted:
 
Bayrama bir kala, günü bitirmeye çalışırkan yapılacak en iyi şey müzik dinlemek, bugün ün en iyilerinden biri

PİNK FLOYD................HİGH HOPES

http://vdo.mynet.com/video/196

HİGH HOPES


Beyond the horizon of the place we lived when we were young
In a world of magnets and miracles
Our thoughts strayed constantly and without boundary
The ringing of the division bell had begun

Along the Long Road and on down the causeway
Do they still meet there by the Cut

There was a ragged band that followed our footsteps
Running before time took our dreams away
Leaving the myriad small creatures trying to tie us to the ground
To a life consumed by slow decay

The grass was greener
The light was brighter
With friends surrounded
The nights of wonder

Looking beyond the embers of bridges glowing behind us
To a glimpse of how green it was on the other side
Steps taken forwards but sleepwalking back again
Dragged by the force of some inner tide

At a higher altitude with flag unfurled
We reached the dizzy heights of that dreamed of world

Encumbered forever by desire and ambition
There`s a hunger still unsatisfied
Our weary eyes still stray to the horizon
Though down this road we`ve been so many times

The grass was greener
The light was brighter
The taste was sweeter
The nights of wonder
With friends surrounded
The dawn mist glowing
The water flowing
The endless river

Forever and ever
............................................................
Yaşadığımız yerin ufkunun ötesinde
gençtik
bir dünyanın, mıknatıs ve sihirlerin ...
Düşüncelerimiz serserice yolunu yitirdi kararlı
(serserisiz başıboş dolaştı, gene kararlı)
sınırdan yoksun ...
Pay edip bölme çanının çınlayışı (önceden) başlamıştı

Uzun Yol boyu Ve o sebep patikasından doğru aşağı,
onlar hala buluşurlar mı orada Kesik tarafınca.

Orada paçavraca bir topluluk, bir grup ahali vardı
adımlarımızı takibeden,
zamanın rüyalarımızı uzağa çalmasından önce koşan ...
Sayısız küçük yaratıkları bırakan;
bağlamayı deniyor bizi temele,
ağır bir çürüme tarafından tüketilmiş bir hayata ...

Çim, daha yeşil ...
Işık daha parlak,
arkadaşlar ile, çevrili.
Şaşkınlık ki merakın geceleri.

Bakıyorken ötesinde korun, közün,
ki köprülerinde sıcaklık verenin, arkamızdan;
.. ne kadar yeşil olduğuna dair öte yan`da, anlık bir görme`ye ...
Takınılan adımlar, ileride Fakat uyurgezerlik geri geldi;
çekilip sürüklenen, gücü`nde, daha iç bazı akınlarında .

Denizden daha yüksekçe bir mevkide ki bir bayrakla şemsiyelenen,
başdöndürücü yüksekliklere eriştik biz
dünyanın düş görülerinin ...

Arzu ve hırs ile
ayakbağı olan sonsuza dek
Hala bir açlık var tatmin edilememiş
Yorgun gözlerimiz hala başıboş, yolunu yitirebiliyor ufka doğru,
bu yolun diplerine çok seferler vurmuş olmamıza rağmen ...

Çim daha yeşil ...
Işık daha parlak,
( arkadaşlarımızla çevrilmiş..
`şaşırtmacanın merakında` geceleri
ya da merakı için sürpriz gelişlerin ...)
tatmak daha tatlı
geceleri merakın
arkadaşlarımızla çevrili
Şafak sisi, parlak, ateş ve çaba
ve akan su
bitişsiz bir nehir..

sonsuza ve sonsuza dek ...
 
Pink Floyd mu? ben bu başlığı neden görmedim bunca zamandır...
gençliğime yön veren bu efsane grubu halen yaşatırım içimde...
80'li yılların başında ilk kez dinlemiştim...
içimdeki çığlığı anlatıyordu her parçaları...

Comfortably numb..
Another break in the wall..
Goodbye blue sky...
Hey you..
Mother..
Is there anybody in there..
Vera..
Welcome to the machine..
Nobody home..
Outside the wall..
High Hopes..

... ve daha niceleri

ama 80'li yıllarda Roger Waters'ın kaprisleri sounucu grup dağılınca Pink Floyd ismini David Gilmour, Richard Right, Nick Mason ile devam ettirmeye çalışsa da Waters hep buna engel oldu...

en son 1981 yılında birlikte sahne alan grup üyeleri geçtiğimiz yıllarda (2005'te) Londra Hyde Park'ta düzenlenen Live 8 yardım konserlerinde (tam 24 yıl sonra) yeniden birlikte sahne aldılar... eski performanslarından çok şeyler kaybetmiş olsalar da ben onları tekrar bir arada görünce çok hüzünlenmiştim..

geçtiğimiz yıl Roger Waters'ın Kuruçeşme Arena'da konser vereceğini duyunca çok sevinmiştim..

1981'te onları ilk kez dinlediğimde 14 yaşındaydım ve ulaşılmazımdı onlar benim... o yıllarda henüz lisedeyken Pink Floyd'u anlatan The Wall filmine tam 4 kez gitmiştim..

ama Roger Waters'ın Kuruçeşme Arena'daki konserine çok istememe rağmen gidemedim.. çünkü konser 250 YTL idi.. evet yanlış okumadınız 250 YTL...

grup üyelerinin hepsi 60'ına merdiven dayamış durumdalar şu anda... ve bunlardan birisi bu yaşta bile turneye çıkıp paraları cebe indirmek için uğraşıyorsa ben o konsere gitmem...

grup zaten Waters'ın kaprislerinden dağılmıştı...

ama David Gilmour'u yaşantısıyla, kişiliğiyle ve o nefis gitar sololarıyla hep sevmişimdir.. 2 trilyonluk servetine rağmen mütevaziliği ve yardımseverliği ile benim gibi bir çok kişinin gönlünde taht kurmuştur..

son olarak ben de bir Pink Floyd parçası paylaşayım;
bunu dinleyip de hüzünlenmeyen kaç kişi vardır acaba merak ederim hep..
http://www.youtube.com/watch?v=76yQFV58-0o
 
Çok ama çok teşekkürler BlueSteel,

Gerçekten olağanüstü bir çalışma. Biliyormusun Eric Clapton deyince aklıma ilk sen geliyorsun artık.

Sohbet odasında Blue ile konuşurken Türkçenin bir azizliğini yaşadık.Blue ya ben geçen sene bizim öğrenciler Eric Clapton la sahne aldı dediğimde göremedim ama blue nun gözleri diğer tarafta fal taşı gibi açıldı. :D

Erin Türkiyeye geldi ve bir jest yapıp, yada bizim çocuklar öylesine olağanüstüler ki Eric le sahne paylaşıyorlarmış gibi algıladı.

Hala gülüyorum kendime. Oysa bizim çocuklar sahneye çıkarken fonda Eric çalıyordu. :D :D :D

Ne müthiş bir adam yaa. Çok seviyorum çokk..
 
Üst Alt