Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Biz, neyiz? Tanrı ve engelliler..? [Tartışma]

Biz bu dünyada emanetciyiz.Herkez rolünü oynuyor.İnsanoğlu, tırnağı acısa , ortalığı velveleye veririz.Bence en büyük sorun , farkındalık yaratmak.Engelli -engelsiz, zengin-fakir, siyah-beyaz. vb. bu tür şeyler hayatta hep olacaktır.Kader, hayır ve şehrin Allah tan olduğuna inanmalıyız.Allah c.c. herşeye sebeb vermiş,Rabbim , Azrail a.s ma görev vermiş, ölüm anında kullarımın canını sen alacaksın. Cebrail a.s. kulların bana küsecekler demiş.Rabbim demişki, Seninle kullarım arasında musibetler, hastalıklar perdesi bırakacağım, onlara sebeb gösterim sana küsmeyecekler dedi.
 
me te pe

konunun fazlasıyla evrildiğini, bambaşka mecralara kaydığını görüyorum. fakat yazdıklarınıza cevap verme gereği duyarak şunları söylemek istiyorum ki, bilimsel bilgi eğer doğrulanabilirse bilgi niteliği taşır ve yasalaşır. aksi takdirde bilgi değil teoride kalır ki evrim teoriside, teoriden öteye geçememiş hatta bizzat bu alanda çalışma yapanlar tarafından önemli ölçüde çürütülmüştür. simdi siz bu teoriyi insanlara bilim diye anlatabilirmisiniz hayır.ama sizin için doğru olması gerekmezmiş eğer bir bilgi doğru değilse yada bilimsel olarak doğrulanamamışsa bunu nasıl muteber karşılayabilirsiniz.

bir bilginin doğru veya yanlış olması gerekmez diyorsunuz üstelik bilime inanan biri gibi konuşuyorken...eğer bu teoriler kafadan uydurma değillerse bir amino asitin yada bir proteinin hatta bir hücrenin nasıl oluştuğunu açıklasınlar, açıklayamazlar çünkü onlara göre tüm bunlar tamamen tesadüf.

meseleye islami açıdan baktığım için diğer dinlerin ne dedikleriyle ilgilenmiyor, bu yüzden islami kaynaklara göre cevap yazıyorum. evet kur-an bir fizik matematik kitabı değildir. bahsettiğimiz konulara açıklık getirmez, dediğiniz gibi buna gerekte duymaz. fakat tek bir ifadesi bile bilime ters düşmemiş bilakis bir çok konuda bilime ışık tutmuştur eğer isterseniz bunu fazlasıyla açıkayabilirim.zaten islam insana merak ettiği bir çok konuda yeterli bilgi sunmuş aynı zamanda insanı bilime fenne yöneltmiştir.



şunları açıklayın o zaman


neden insanlar diğer canlılardan farklıdır. neden insanlar bir kültür oluştururken diğer canlılar kültürsüzdürler. ruh nedir. duygular nasıl oluşmuştur.neden küçük bir örümcek son derece tehlikeli olabilirken koskoca deve insanı sırtında taşıyor.bir anne (bu ister insan olsun ister hayvan) neden çocuğuna son derece düşkünken cocuk annesine aynı oranda düşkün olamıyor.daha binlerce buna benzer açıklanamayan ve açıklanması mümkün olmayan konu var fakat ben bu örneklerin yeterli olacağını düşünerek konuyu daha fazla uzatmak istemiyorum.
 
Sn. ergün32,

Ne yazık ki yazdıklarınızın neredeyse tamamı yanlış! :)

Teori ne demek bilmeden "teoriden öteye geçememiş" gibi bir ifade kullanıyorsunuz. "Yasa" diyorsunuz, "doğrulama" yani ispattan bahsediyorsunuz. Evrim teorisi çürütüldü diyorsunuz... :) Bu yazdıklarınızın tamamı anlambilimsel olarak ve içerik olarak hatalıdır!

Bakınız; doğrulama, yani ispat sadece ve sadece MATEMATİK'de vardır. Diğer hiç bir bilim dalında İSPAT olmaz. O yüzden matematikte TEOREM'den, bilimde ise TEORİ'den bahsedilir. Teori de bilimsel olarak doğruluğu neredeyse şüphe götürmeyecek derecede kabul edilen hipotez demektir. Yani TEORİ dediğimiz şeyler bilim dünyasınca muteber kabul edilir. İtibarlarını kaybettiklerinde artık teori olmazlar. Evrim teorisi de hala itibarı sonderece yüksek bir teoridir ve karşısında aksini söyleyen başka bir teori bulunmamaktadır. Çürütülmüştür dediğiniz sözün bilim dünyasında hiç bir kıymeti yoktur. Çürütülüp falan edilmemiştir. Dünyanın bütün saygın bilim okullarında, tıp fakültelerinde, fen bilimlerinde hala en geçerli teori olarak okutulmakta ve hala bu konuda binlerce bilimsel çalışma yürütülmektedir. Daha iyisi bulunana kadar bu teori geçerlidir.

Yasa dediğiniz şeyler de esasen teoridir. Örneğin Newton'un yerçekimi yasası, Einstein'in görelilik teorisinin basit halinden başka bir şey değildir ve çok büyük kütleler, ve hızlarda KESİNLİKLE YANLIŞ sonuç verir. Yani yasa olsa bile hatalı olduğu durumlar vardır.

Bir bilginin doğruluğu veya yanlışlığı sadece işe yaramaz hale geldiğinde anlamlıdır. Bilim hiç bir zaman ataletsiz, sabit bir şey değildir. 500 yıl önce insanlar dünyayı evrenin merkezi zannediyordu. Çünkü bu anlayış güneşin, ayın ve yıldızların dünya etrafında dolaşmasını açıklıyordu. Daha sonra Kopernik diye bir adam çıktı. Dünyanın güneş etrafında döndüğünü söyledi. Bu açıklama da aynı sonuçları daha doğru bir şekilde veriyordu. Bugün çok daha karmaşık bazı modeller evrenin, güneşin ve dünyanın hareketlerini çok daha iyi ve kesin açıklıyor. Yani, mutlak doğru bilgi diye bir şey yoktur. İşinize yarayan bilgi doğrudur. Siz daha iyisini bulana kadar doğru bilgi odur.

Şunları açıklayın dediğiniz şeylerin her biri bir makale olur. Dilerseniz pek çoğunu tek tek açıklarım. Ve emin olun neredeye hepsinin birden fazla açıklaması mevcuttur. Zaten sorularınız da doğru sorular değil! Örneğin "neden küçük bir örümcek tehlikeli olabilirken koskoca deve insanı sırtında taşıyor" demişsiniz. Şimdi devenin adam taşımasıyla örümceğin zehrinin ne ilgisi var? Örümcek küçük bir hayvandır. Kendini savunma araçlarından biri zehir kullanmasıdır. Bunun açıklaması sizin "çürütülmüş" dediğiniz evrim teorisinde mevcuttur. Devenin adam taşımasının ise atın, filin, eşeğin, lamanın, hatta hatta günümüzde bisikletin ve arabanın adam taşımasından farklı bir şey değildir. Develer, atlar ve eşekler doğuştan adam taşıyan canlılar değildir. Bunlar insanlar tarafından yakalanmış, ehlileştirilmiş ve belli amaçlar için kullanılmış hayvanlardır.

Örümcekler de adam taşıyabilseydi o amaçla kullanılırdı. Onun yerine örümcekler zehirlerinden panzehir üretmek için kullanılıyor.

Diğer sorularınızı da seve seve yanıtlayabilirim ama bu konuyu boşuna kalabalıklaştırarak arkadaşımıza saygısızlık etmek istemiyorum. Başka bir konu başlığı altında çoğuna açıklama getirebilirim. :)
 
Daha çok "Tanrı" kelimesini Hristiyanlar,"Allahı" kelimesini Müslümanlar kullanıyor.:):)

Freud, "Biyolojinin kader olduğunu ifade", ediyor. Bizim biyolojik yapımız nasılsa hayatımızda o yönde gidiyor.Bunu değiştirmek mümkün değil..
 
kendisi ee madem bize allah akıl vermişş kullanmazsak ayıp ederiz diyo hemde ateistmiş bilip bilmeden konuşma

Saptadığım şeylere yorum getirebildin mi?Hayır!İnsan kendi savunusunu layıkıyla destekleyemeyince, karşısındaki insana hakaret eder. Arkadaş git tanrına sığın. Benim yazımın açıklarına sığınma, boğuluverirsin.Ordaki nükteyi anlamaman benim sorunum değil senin sorunun:)


berfin,çok uzun bir yazı kopyalamışsın.tamamını okuyamadım.sıkıldım.merdoli çok fazla soru sormuş.hal böyle olunca herkes bir yada birkaç soruya takılmış.Allahın varlığını sorgulayanlara kadar vardı iş...ama bazı yazıları okuyunca iman sahibi olmama şükrettim binlerce kez...
Kopyalamış derken,hepsinin patenti bana ait,senin yaptığın gibi eski yeni ahitlerden alıntı naralar yok içlerinde ;)Uzun bir yazı olduğundan kaynaklı tamamını okuyamamış olman,bir kitap bile okumadığın anlamına gelmez umarım.Ayetlerden alıntılar yaptığına göre şimdi yazacaklarıma ne diyeceksin;Şuara suresine 221. ayetten itibaren baktın mı? Öyle internetten değil ama, kitabından bakıver. Orada görürsün ki, tanrına iman edip onu sıkça ananlar ve haksızlığa uğrayıp hakkını savunanlar dışında tüm şairler lanetlenmekte. Ne diyorsun buna?
En’am suresi 107. ayet: ”Tanrı dileseydi puta tapmazlardı” En’am suresi 111. ayet: ”Allah dilemedikçe inanmazlar” Şimdi bunu nasıl anlıyorsun? Bu ne yaman iştir. Tanrın dilemeseydi insanlar puta tapmazdı demeye geliyor bu.
En’am 106. ayet: ”puta tapanlardan yüz çevir” Tevbe 5. ayet: ” müşrikleri(puta tapanları) bulduğunuz yerde öldürün” Şimdi buna göre tanrın kitabında şunu yapmış: insanları hem putperest yapmış hem de putperesttir diye cezalandırmış.
En’am 125. ayet: “Allah kimi dogru yola koymak isterse onun kalbini islamiyete açar, kimi de saptirmak isterse… kalbini dar ve sıkıntılı kılar. Allah inanmayanlari küfür batakliginda birakir” Şimdi Allahın hem dilediğini inanan-inanmayan yapıyor hem de inanmayanları cezalandırıyor. Yoksa birileri insanlıkla dalga mı geçiyor? Ne dersin

Tanrın bile bile bizi putperest, ateist, dindar vs. yapabiliyormuş. Biz öyle olunca da korkunç cezalar veriyormuş. Ve bunu bizzat kendi kitabında söylüyor. Al sana çelişki. Ve yine kendi kitabının dosdoğru olduğunu, hiçbir çelişki içermediğini de söylüyor. Tanrın kendi kelamına göre, düşmanı düşman yapıyor, sonra da bağışlayacağını söylüyor. Bu yüzden de merhametli oluyor ha! Kader meselesi de tüm bu çelişkileri örtbas etmek için var zaten. Yani tanrı zaten senin ve benim akıbetimi bile bile bizi yarattı, ama biz gene de üç maymunu oynamalıyız öyle mi? Buna da kader diyoruz. Kadere de boyun eğmek gerek diyorlar bir de müminler. E tabi sen boyun eğersin, doğrusu budur dersin, ama ötekiler ne yapsın:)
Ergün arkadaşın sorularına bir iki alıntıyla cevap vereceğim ne de olsa metepe arkadaş yeteri kadar açıklamaya çalışmış tekrar etmeyeceğim o yüzden.Evrim hakkındaki tanıtıcı kitapların en iyilerinden birisinin yazarı olan Douglas J. Futuyma, şu yorumu yapmıştır:
Günlük konuşmada “teori” genellikle hipotez hata sadece spekülasyon anlamına gelir. Fakat bilim söz konusu olduğunda “teori” ” Oxford ingilizce sözlüğü tarafından “bilinen veya gözlemlenen bir şey hakındaki genel kanunların, ilkelerin ya da sebeplerinin ortaya konduğu bir ifade “ olarak tanımlanır. Evrim teorisi evrime sebep olduğu düşünülen doğal seçilim ve diğer süreçler hakkındaki birbirine bağlanmış ifadelerin bütünüdür, tıpkı kimyasal atom teorisi ve Newtonun mekanik teorisinin kimyasal ve fiziksel fenomenlerin sebeplerini betimleyen ifadelerin bütünü oldukları gibi. Bunun aksine, organizmaların ortak ataların değişmesi sonucu oluştuğu,—evrimin tarihsel gerçekliği –bir teori değildir. Bu bir gerçektir, tıpkı dünyanın güneş etrafında dönmesi gibi. Tıpkı heliosentrik güneş sistemi gibi, evirm bir hipotez olarak başladı ve “gerçeksellik” kazandı çünkü leyhine bulunan kanıtlar o kadar güçlü hale geldiler ki bilgili ve tarafsız hiç kimse onun gerçekliğini reddedemez hale geldi.
Darwin’in zamanından beri, evrim gerçeğini— günümüzde bulunan tüm canlı organizmaların dünyanın uzun tarihinin seyirinde bulunan önceki formlardan türediği —destekleyen yeni kanıtlar devasa boyutlarda toplanmıştır. Doğrusu, modern biyolojinin tamamı farklı türde yaşam formlarının birbiriyle bağlantılı olduğunu ve kademeli olarak ayrıştıklarını doğrular niteliktedir.Dünyanın sıvı su ile beraber, 3.6 milyar yıldan yaşlı olduğu bir gerçektir. Hücresel yaşamın en azından bu periyodun yarısı kadar ve düzenli çokhücreli yaşamın da en az 800 milyon yıllık olduğu bir gerçektir. Bu günkü dünyada ki başlıca yaşam formlarının tümünün geçmişte var olmadığı bir gerçektir. 250 milyon yıl önce ne kuşlar ne de memeliler vardı. Geçmiş zamandaki başlıca yaşam formlarının artık yaşamadığı bir gerçektir. Eskiden Dinazorlar ve Pithecanthropus’lar(insansı fosiller) vardı ve şimdi hiç biri yok. Yaşam formlarının önceki yaşam formlarından geldiği bir gerçektir. Sonuç olarak, günümüzde ki tüm yaşam formları şimdikinden farklı olan atasal formlar dan türemiştir. Kuşlar kuş olmayan canlılardan insanlar da insan olmayan canlılardan.Doğal dünyayı biraz bile anladığını iddia eden bir kişi bu gerçekleri inkar edemez, tıpkı dünyanın yuvarlark olduğunu, kendi ekseni etrafında ve güneş etrafında döndüğünü inkar edemeyeceği gibi..
Yine uzun bir yazı oldu kusura bakmayın...
 
size cevap yetmez siz tanrılarınızla yaşamaya devam edin ne desek boş
 
zamanında çok okudum filozofları,akımlarını.artık okumaktan sıkıldım.okuyuncada bir şey değişmiyor.yani istersen sayfalarca yaz ve bende okuyayım.imanım kabul etmiyor savunduklarınızı...burada kimse kimseye bişeyler kabul ettiremez yada fikrini değiştiremez zaten.konuyu açan merdoli nerde ben onu merak ediyorum asıl...
 
biz nemiyiz:confused: bizler kuluz ve allahın bize layık gördügü kaderi yaşamak zorundayız bunu kabullenerek ve severek yaşarsak ,biz allahtan razı olmuş oluruz,biz allahtan razı olursak allahda bizden razı olur , bu ayettir ,hiç bir şekilde sorgulama yada isyan etme hakkımız yok ya kabullenir bu dünyada ve öbür tarafda saadete ereriz yada .....
 
Başlığı andan itibaren birçok insan fikirlerini paylaştı ve tartışmaya destek oldu. Yardımları için öncelikle herkese teşekkür etmek istiyorum. Ancak yine de takıldığım ve düzeltmek istediğim bazı noktalar var:

Öncelikle ben ateist veya deist değilim zaten böyle bir beyanda da bulunmadım. İlk mesajı dikkatli okuyanlar anlayacaktır zaten. Ben sadece bu başlığı açtığımda insanların bana yakıştırabilecekleri sıfatlardan söz ettim. Fakat şunu da anladım ki dinle ilgili hiçbir şeyi kutuplaşmadan objektif bir şekilde tartışamıyoruz. Gerçi tartışmanın özünde zaten dogmatik bir olgu olduğu için bu durumdan dolayı kimseyi suçlayamayız. Ama ben yine de daha seviyeli şekilde bir tartışma olacağını ummuştum.

Tartışma sırasında şunu da anladım ki insanların uzun metinler yazacağına inanmıyoruz. Birisi size uzun cevap yazıyor, ancak siz cevabın uzun olduğundan dolayı baştan itibaren yarım yamalak bir şekilde (belki hepsini de okumadan ) klavyeye saldırıyorsunuz ayıp, çok ayıp...

Son olarak da ortaya atılan en saçma düşünceye değinmek istiyorum. Yahu kardeşim Allah, tanrı, ilah gott, god ... ne farkeder? Kalbinizde gerçekten temiz bir iman varsa hangi ismi kullandığınızın önemi yoktur. Zaten Allah(tanrı, ilah gott, god ...)'a biz kullarının vereceği ismin onu ne büyüteceğini ne de küçülteceğini biliyoruz. Lütfen isimlere bu kadar takılmayalım...

Herkese iyi geceler,
Mert
 
berfin ayet içinden bir cümleyle ayeti saptırma tevbe süresinin tamamını okuduğunda orda kimleri öldürün dediğini anlarsın öldüründen sonrakileride oku sığınanlar hakındaki emride anla allah dileseydi onlar putlara tapmazdı derken insanların hür iradesinden bahsediyor kaderin ne olduğunu zaten açıkladım ha sen bunları istediğin gibi yorumlamada özgürsün sonuçta kimseyi zorla dine getiremeyiz vede hiçbir dine inanmadığını söyleyenlere saygı göstermek zorundayız ama dine inanıpta evrime inanlar işte orda işler karışıyor hem müslüman olupta hem evrime inanamazsınız kurana göre ilk insan ademle havvadır ve insan olarak yaratılmıştır yine kurana göre kuranın söylediği birtek kelimenin dahi reddi veya tersini kabullenmek kafirliktir yanlış anlaşılmasın bu benim değil kuranın sözü

Allahla tanrı aynı anlamı ifade eder ama bizde tanrı kelimesi daha çok hristiyan inançını temsil ettiği için anlam kaymasına uğramıştır o nedenle hoş değildir örneğit gavat kelimesi hoş sohbet kişi anlamını taşırken şimdiki anlamı çok daha farklıdır
 
demirc;

Asıl tanrı kelimesi öz türkçedir orhun yazitlarinda bile "tengri" olarak geçer.
 
Allahla tanrı aynı anlamı ifade eder ama bizde tanrı kelimesi daha çok hristiyan inançını temsil ettiği için anlam kaymasına uğramıştır o nedenle hoş değildir örneğit gavat kelimesi hoş sohbet kişi anlamını taşırken şimdiki anlamı çok daha farklıdır

Bunu hiç duymamıştım... Sözlüklere baktım. Kelimenin doğrusu "kavat" mış... Arapça kökenli ve karısını pazarlayan anlamına geliyormuş. Hoş sohbet kısmı nereden geliyor?

Diğer taraftan tanrı sözcüğünün hristiyanlıkla hiç bir ilgisi yok. Tengri kelimesinden geliyor ve öztürkçedir. Sözcük kökeni tüm semavi dinlerden eskidir. Önemli olan içerdiği anlamdır ve bu anlam çok açıktır. Herhangi bir dine ait bir sözcük olmayıp, çok tanrılı dinlerden beri mevcuttur.

Ayrıca "Yaratan" (Halik) sözcüğü de Türkçe'dir. Nedense ona kimse tepki göstermez ama tanrı sözcüğüne tepki gösterilir.
 
Naçizane düşüncelerim:
Bir insan engelli doğuyorsa ya da sonradan engelli oluyorsa ki iki durumda da Allah'ın sevgili kulu olduğu anlamına gelir. Daha doğrusu şöyle diyim: EĞER ŞÜKREDİYORSAN; Allah seni engelli yarattı ise seni seviyordur. Allah sevdiği kullarına dert verir ve onların bu dertleri karşısında şükrederek bu hayatı tamamlamalarında mükafatını kat kat verecektir inşallah. Ve peygamberimizin hayatından bazı örneklerden yola çıkarak, şöyle diyeyim: Allah seni engelli bir insan olarak bazı fiziki uzuvlardan seni alıkoyuyorsa ve engelsiz insanları uzuv yönünden eksiksiz tam yaratıyorsa; tabiki ve muhakkak ki senin bu hayattaki çabaların daha büyük olduğundan ve bu şükredersen ahirette sağlıklı kişinin cennete yakınlığı ile seninki elbette farklı olucak. o lay lay lom gezip zahmetsiz bu dünyada dolaşırken sen bir şeylerden uzak ve dertle yaşıyorsan ve buna sükrediyorsan tabiki senin cennete yakınlığın diğer kişiden kat kat daha yakın olucak. Cennet kapıları sana ardına kadar açılacaktır engelsiz insana göre.
Allah sizin suretlerinize ve mallarınıza bakmaz kardeşim. Yüreklerinizin içine ve takvanıza bakar. Dış görünüş Allah katında kalp temizliğinden ve güzelliğinden üstün değildir. Ve sen bu dünyada şükrederek ve ibadet ederek hastalığına durumuna sabrediyorsan senin bu haline şükretmenin belkide bir dakikası ya da bir günü bir senelik ibadete karşı gelecek. Allah emekleri zayi etmez kardeşim. İnsanoğlu olarak biz hep bu dünyayı isteriz. başkalarının bedenlerine bakar imreniriz, sevgililerini görür kıskanırız, ve bu güzelliklerin neden şimdi bu anda ve bu dünyada bizim olmadıklarından yakınırız. Kısa ve sonu olan bir güzelliği sonsuz biz güzelliğe yeğleriz. Ama diğer dünya gerçek olandır. Bu dünya zahiridir sahtedir, ilizyondur aslında yoktur, yalandır, hakiki değildir.
Ve diğer dünyada sen engelli olmıycaksın. ve diğer dünyada şükretmişsen eğer inşallah belki cennetleri engensizlere karşı daha çok hak ediceksin ve kavuşacaksın ve sana bu dünyadan daha büyük ve daha güzel köşkler verilecek. Huriler hepsi gözlerinin içine bakacak seni mutlu etmek için. Sonsuz bir hayat olucak. Sıkılmayacaksın bu sonsuzluktan çünkü sıkıntı olmıyacak. iktisat olmıyacak.
Kardeşim ahiret var kesin var şüphe etme sen şükret ve ibadetini elinden geldiği kadar yap senin şükrederek bu engeline dayanman acıların varsa acılarına dayanmanın bir dakikası sana belki bir yıllık ibadet sevabı kazandıracak. sonsuzluğa ulaşacaksın. ve bu sonsuzluğun güzelliğini bir tasvir:
bazen piknikte veya ormanda rüzgarın ağaç yapraklarını kımıldatarak çıkardığı sesi duymuşsundur. Cennetteki rüzgarın cennetteki ağaçların yapraklarını hışırdatması ile oluşan o güzel sesi insanlar bugünkü kulakları ile duyabilselerdi hepsi ölürdü hepsi. neden biliyomusun o sadece yaprak hışırtısının sesinin melodisinin verdiği haz o kadar zevk verirki insanlar o ses karşısında bu kulakları ile zevke dayanamaz ölürlerdi. Bu sadece bir yaprağın hışırtısı. mükafat olarak verilecek hurileri düşün, sarayları ve engelsiz bir bedeni ve bunun sonsuz olduğunu...

Efendimizin, bazı bedenî kusurları olduğu için, toplum içinde bulunmaktan tedirgin olan ve bu yüzden çölde yaşamayı tercih eden Zahir isminde bir sahabeye çölden bazı meyve ve çiçekleri, şifalı bitkileri toplattırıp, Medine pazarında beraberce pazarlamayı önermesi ilginçtir. Pazardaki alışverişlerde Zahir’e yardımcı olan Peygamberimiz etrafına da “Zahir bizim çölümüzdür, biz de onun şehriyiz” diyerek sürekli iltifatlarda bulunmuştur. (Tirmizî, Şemâil, 120, Beyrut, 1406.)
Bir gün yine Zahir çölde topladığı bir kaç bitkiyi Medine pazarında satarken Efendimiz onu uzaktan görür yavaşça arkasından yaklaşır ve gözlerini kapatır. Bunu gören Medine halkı şaşırır zira Peygamber hiç kimseye bu kadar samimi yaklaşmamıştır ve şakalaşmamıştır.Zahir geçmişin verdiği tedirginlikle önce çırpınır ve sonra Efendimizin hoş kokusunu duyunca kendini Efendimizin sinesine bırakıverir ve Efendimiz şaka olarak : "Ey Medine halkı bir kölem var satmak istiyorum kaç para verirsiniz?" der. Zahir: "Ey Allah'ın Resulü bu sakat köleyi kim napsın?" der. O sırada Efendimizin yüzündeki şaka hali kaybolur ve oradaki bütün medine halkının da duyacağı bir sesle:" ALLAH'A YEMİN EDERİM Kİ ALLAH VE ALLAH'IN RESULÜ KATINDA YERİN VE SEVGİN ÇOK BÜYÜKTÜR" der.

Kıssadan hisseyi sen çıkar kardeşim...

Benim hadsizliğim yukarda kıt bilgimle tasvirimle sana bir şeylerin ip uçlarına anlatma çabamdır. Saygılarımla...
 
ben size tanrı türkçe değildir diye bir kelime kullandımmı kullandıysam gösterinde hatamı düzelteyim tanrıyla allah aynı anlama gelirden cümlesinden nasıl böyle bir anlam çıkardınız ben diyorumki size tanrı günümüz türkiyesinde hristiyanlığın yaradanı için kullanılır o nedenle hiçbir ilahiyatçı tanrı kelimesini kullanmaz kavat kelimesi eski arap dünyasında hurma çiçeğinin etrafındaki zar için kullanılırdı onların bu işi yapanlar için kullandığı kelime çok daha farklı şuan için araplarda bizle aynı anlamda kullanır yanlız kelimein G li hali 3. selim dönemlerinde bizden onlara geçmiştir bahsettiğim anlamı selçuklu dönemine aittir bende tarih hocamın yalancısıyım ha birde iran hükümdarlığı yapan bir aile sizin söylediğiniz anlamda olsa neden bu adı kullansın
 
Benim hadsizliğim yukarda kıt bilgimle tasvirimle sana bir şeylerin ip uçlarına anlatma çabamdır. Saygılarımla...
 
Ateşe tapan Persler'in iki İlah'ı vardı. Birisi iyilik putu Yezdan diğeri ise Ehremen. Ben Mehter Marşımızdan kırmızı rente bir alıntı yapayım:
[SIZE=2]''...Allah yoluna cenk edelim, şan alalım şan
Kur'anda zafer vaadediyor Hazret-i Yezdan[SIZE=2].''[/SIZE]
[/SIZE]
Burada Farsça Yezdan ile önüne Arapçadan alınan Hazret-i kelimesi modifiye edilerek kullanılmış. Ben bu tür tartışmaların siyasi olduğunu düşünüyorum.
Bizim insanımız çocuklarına: Allahverdi, Tanrıverdi, Çalapverdi, Hüdâverdi... isimlerini vermişlerdir.
Ben Allah'a, Cenab-ı Allah (c.c) derim. Tanrı kelimesinide kullanırım. Kime ne? Ve hatta Esma-ül Hüsna'da bulamadığım ama Kur'an-ı Kerim'de Allah kelimesinden sonra en çok geçenlerden olan Rabb kelimesini de kullanırım.''Ey Rabb'im beni iyilerle karşılaştır'' diye yakarışta bulunduğum çok olmuştur.
Osmanlıca'da 'Rabbülmal' kelimesi bildiğim kadarıyla işveren anlamına geliyor. Arapça'da Rabbülbeyt ev reisi Rabbetülbeyt ev hanım anlamına gelir.
*********************
Necip Fazıl Allah Tanrının belasını versin demiş mi bilemiyorum; ama Rahmetli Necip Fazıl'ın, ''Tanrı kulundan Dinlediklerim'' adlı bir kitabı olması lazım.
 
Sayın Tayanç,

Sanıyorum "tanrı" sözcüğüyle ilgili en güzel ve açık yorum sizinki olmuş. Açıklamanız için teşekkürler.
 
Alıntı yaparken daha dikkatli olursak iyi olur
 
Bu yumurtalardan hangisi daha büyükk?
Kabartma tozu pastayı nekadar kabartır?
Krema nasl böyle güzel kokarr ?
Babam böyle pasta yapmayı nerden öğrendi?
Bu timsahlar nehirden geçen antilopları yemek zorundamı ?
Niye ot veya et yiyoruzz ?
İlla ağlamak veya gülmek zrundamıyız?
Aslanlar ceylan yavrunu yemese ölürmü?
Ölürse niye ölüyo ki ,yokmu bi kurtarır yolu ?
Nefes almadan yaşmak neden mümkün deill

offff offf batsın bu dünya anasnı satimmm...:D
 
bence TANRI kelimesi türkcemi deyilmi diye tartışmaya gerek yok ,önemli olan biz kulların allahın varlıgını ve birligini kabul etmemizdir,önemli olan budur allah diyemeyen yada bunun önemini henüz anlayamayan TANRI da diyebilir ,koskoca allah ufak tefek hatalara bakmaz ,önemli olan niyettir ...
biz kullar zaten ne yapsak ona layık kulluk edemeyiz hatalarımızla günahlarımızla ,azımızı çoga sayan mevlam kullarını yakmak için deyil sevmek için yaratmıştır ....
 
çok tehlikeli konulardan bahsediyorsunuz dahil olmak istemiyorum sadece uyarmak istedim.
 
OnurcanG;

Kafanız mı güzel bana mı oyle geliyor,

"Özellikle batı toplumlarında yüce bir veya birkaç yaratıcı olduguna inanılmış ve bu yaratıcılarına tanrı denilmiştir."
biz müslümanız olamayanlar icin bişi diyemem biz tanrı diyemeyiz, gokturkler soyledemis boyle demis onların dedikleri zaman da muslumanlık mı varmıs yada muslumanlarmıymıs, carpıtmayın siz tanrı diye durun
 
burak insan özellikle din konusunda aşırı derecede saplantılı bir canlıdır mantık devrelerinin devreye girmesi çok ama çok zordur yüzlerce ilahiyatcı prof. var bunlar bir çok konuda bir birleriyle çelişirler hatta bazı konularda kafir diyecek kadar ileri giderler çelişirler ama bu güne kadar imamları felan bir yana bırakın hangi profun tanrı dediğini duydunuz
 
niyazi akturk;

Bazı şeyleri mantık çerçevesinde tartışmak , fikir alış verişi yapmak ne kadar tehlikeli olabilir ki? Düşünmek, fikir yürütmek Allah katında suç mudur?
 
(...) allahtan bize verilen özrün bir ödül olduğunu düşünüyorum sağlam olup hırsız tecavüzcü sapık kötü adam olmaktansa özürlü olmak benim için bir ödüldür (...)
:) öööyle bi yazmishin ki sanki engelli olmayan herkes "hırsız tecavüzcü sapık kötü adam" :)...

hem ne yani, ben sakatim diye "
hırsız tecavüzcü sapık kötü adam" olamicak miyim :)... istesem cinayet de ishlerim de istemiom, o ayri :)...
 
Görüşlerinizle ayırt etmeden süpürmüşsünüz. Mesela 9- 10 yaşına kadar sağlıklı giden bir çocuk bir den havale geçiriyor ve özürlü olarak yaşamını devam ettiriyor. Herşey insanın elindeymiş gibi sanki sizin söylediklerinizi yapanlar hiç sıkıntı çekmeyecekmiş gibi.Uzaktan yakından akrabalığı olmaya birçok insanında çocuğu sakat olabiliyor. bunları nasıl izah edeceksiniz aklınızla mı? Akıl herşeyi çözer ya hatta bizi yaratanı eleştirecek düzeye ulaşır. İşte akıl ve kibirin vardığı son nokta ?
 
merdoli;

Arkadaşım banane orhun yazıtlarından, hala diyorlar orhun yazıtı yok gokturk o zaman muslumanlık mı varmıs da adamlar tanrı demis, adamlar zaten musluman degillermis ki ben musluman isem tanrı diyemem demem de
 
Sen istemiyorsan tanrı deme arkadaşım... kimse senden zorla öyle demeni istemiyor zaten. Ama diyene de bu öfke niye onu anlamadım. Konunun başından itibaren içeriğe yönelik tek kelime yazmamışsınız. Tüm alıp veremediğiniz "tanrı" sözcüğü olmuş. Bu da enteresan. Ağaca bakarken ormanı gözden kaçırmak bu olsa gerek...

.Uzaktan yakından akrabalığı olmaya birçok insanında çocuğu sakat olabiliyor. bunları nasıl izah edeceksiniz aklınızla mı?

:)

Başka neyle izah edeceğiz? Falcılarla mı?

Doğuştan sakatlıklar için akrabalık şart değildir. Bu tür sakatlıkların nedeni genetik bozukluklardır. Çoğu genetik kusur sadece çift gen varsa ortaya hastalık olarak çıkar. Eğer kişiler akraba ise hem anne, hem babadan kusurlu genlerin gelme olasılığı daha yüksektir. Bu nedenle akrabalarda özürlü doğum oranı daha fazla olur. Ama şart değildir.

Akrabaların sağlıklı çocuğu olabileceği gibi, akraba olmayanların da özürlü çocuğu olabilir.

Şimdi bunların bilimini araştırmak akıl ve kibrin ulaştığı son nokta mı oluyor? Bu nasıl bir mantık? Bu hastalıkların nasıl olduğunu çözemezsek tedavisini nasıl bulacağız? Hocalara üfleterek mi?
 
O zaman ilaç da kullanmayalim sadece dua edelim olmaz mi ?
 
Üst Alt