kendisi ee madem bize allah akıl vermişş kullanmazsak ayıp ederiz diyo hemde ateistmiş bilip bilmeden konuşma
Saptadığım şeylere yorum getirebildin mi?Hayır!İnsan kendi savunusunu layıkıyla destekleyemeyince, karşısındaki insana hakaret eder. Arkadaş git tanrına sığın. Benim yazımın açıklarına sığınma, boğuluverirsin.Ordaki nükteyi anlamaman benim sorunum değil senin sorunun
berfin,çok uzun bir yazı kopyalamışsın.tamamını okuyamadım.sıkıldım.merdoli çok fazla soru sormuş.hal böyle olunca herkes bir yada birkaç soruya takılmış.Allahın varlığını sorgulayanlara kadar vardı iş...ama bazı yazıları okuyunca iman sahibi olmama şükrettim binlerce kez...
Kopyalamış derken,hepsinin patenti bana ait,senin yaptığın gibi eski yeni ahitlerden alıntı naralar yok içlerinde
Uzun bir yazı olduğundan kaynaklı tamamını okuyamamış olman,bir kitap bile okumadığın anlamına gelmez umarım.Ayetlerden alıntılar yaptığına göre şimdi yazacaklarıma ne diyeceksin;Şuara suresine 221. ayetten itibaren baktın mı? Öyle internetten değil ama, kitabından bakıver. Orada görürsün ki, tanrına iman edip onu sıkça ananlar ve haksızlığa uğrayıp hakkını savunanlar dışında tüm şairler lanetlenmekte. Ne diyorsun buna?
En’am suresi 107. ayet: ”Tanrı dileseydi puta tapmazlardı” En’am suresi 111. ayet: ”Allah dilemedikçe inanmazlar” Şimdi bunu nasıl anlıyorsun? Bu ne yaman iştir. Tanrın dilemeseydi insanlar puta tapmazdı demeye geliyor bu.
En’am 106. ayet: ”puta tapanlardan yüz çevir” Tevbe 5. ayet: ” müşrikleri(puta tapanları) bulduğunuz yerde öldürün” Şimdi buna göre tanrın kitabında şunu yapmış: insanları hem putperest yapmış hem de putperesttir diye cezalandırmış.
En’am 125. ayet: “Allah kimi dogru yola koymak isterse onun kalbini islamiyete açar, kimi de saptirmak isterse… kalbini dar ve sıkıntılı kılar. Allah inanmayanlari küfür batakliginda birakir” Şimdi Allahın hem dilediğini inanan-inanmayan yapıyor hem de inanmayanları cezalandırıyor. Yoksa birileri insanlıkla dalga mı geçiyor? Ne dersin
Tanrın bile bile bizi putperest, ateist, dindar vs. yapabiliyormuş. Biz öyle olunca da korkunç cezalar veriyormuş. Ve bunu bizzat kendi kitabında söylüyor. Al sana çelişki. Ve yine kendi kitabının dosdoğru olduğunu, hiçbir çelişki içermediğini de söylüyor. Tanrın kendi kelamına göre, düşmanı düşman yapıyor, sonra da bağışlayacağını söylüyor. Bu yüzden de merhametli oluyor ha! Kader meselesi de tüm bu çelişkileri örtbas etmek için var zaten. Yani tanrı zaten senin ve benim akıbetimi bile bile bizi yarattı, ama biz gene de üç maymunu oynamalıyız öyle mi? Buna da kader diyoruz. Kadere de boyun eğmek gerek diyorlar bir de müminler. E tabi sen boyun eğersin, doğrusu budur dersin, ama ötekiler ne yapsın
Ergün arkadaşın sorularına bir iki alıntıyla cevap vereceğim ne de olsa metepe arkadaş yeteri kadar açıklamaya çalışmış tekrar etmeyeceğim o yüzden.Evrim hakkındaki tanıtıcı kitapların en iyilerinden birisinin yazarı olan Douglas J. Futuyma, şu yorumu yapmıştır:
Günlük konuşmada “teori” genellikle hipotez hata sadece spekülasyon anlamına gelir. Fakat bilim söz konusu olduğunda “teori” ” Oxford ingilizce sözlüğü tarafından “bilinen veya gözlemlenen bir şey hakındaki genel kanunların, ilkelerin ya da sebeplerinin ortaya konduğu bir ifade “ olarak tanımlanır. Evrim teorisi evrime sebep olduğu düşünülen doğal seçilim ve diğer süreçler hakkındaki birbirine bağlanmış ifadelerin bütünüdür, tıpkı kimyasal atom teorisi ve Newtonun mekanik teorisinin kimyasal ve fiziksel fenomenlerin sebeplerini betimleyen ifadelerin bütünü oldukları gibi. Bunun aksine, organizmaların ortak ataların değişmesi sonucu oluştuğu,—evrimin tarihsel gerçekliği –bir teori değildir. Bu bir gerçektir, tıpkı dünyanın güneş etrafında dönmesi gibi. Tıpkı heliosentrik güneş sistemi gibi, evirm bir hipotez olarak başladı ve “gerçeksellik” kazandı çünkü leyhine bulunan kanıtlar o kadar güçlü hale geldiler ki bilgili ve tarafsız hiç kimse onun gerçekliğini reddedemez hale geldi.
Darwin’in zamanından beri, evrim gerçeğini— günümüzde bulunan tüm canlı organizmaların dünyanın uzun tarihinin seyirinde bulunan önceki formlardan türediği —destekleyen yeni kanıtlar devasa boyutlarda toplanmıştır. Doğrusu, modern biyolojinin tamamı farklı türde yaşam formlarının birbiriyle bağlantılı olduğunu ve kademeli olarak ayrıştıklarını doğrular niteliktedir.Dünyanın sıvı su ile beraber, 3.6 milyar yıldan yaşlı olduğu bir gerçektir. Hücresel yaşamın en azından bu periyodun yarısı kadar ve düzenli çokhücreli yaşamın da en az 800 milyon yıllık olduğu bir gerçektir. Bu günkü dünyada ki başlıca yaşam formlarının tümünün geçmişte var olmadığı bir gerçektir. 250 milyon yıl önce ne kuşlar ne de memeliler vardı. Geçmiş zamandaki başlıca yaşam formlarının artık yaşamadığı bir gerçektir. Eskiden Dinazorlar ve Pithecanthropus’lar(insansı fosiller) vardı ve şimdi hiç biri yok. Yaşam formlarının önceki yaşam formlarından geldiği bir gerçektir. Sonuç olarak, günümüzde ki tüm yaşam formları şimdikinden farklı olan atasal formlar dan türemiştir. Kuşlar kuş olmayan canlılardan insanlar da insan olmayan canlılardan.Doğal dünyayı biraz bile anladığını iddia eden bir kişi bu gerçekleri inkar edemez, tıpkı dünyanın yuvarlark olduğunu, kendi ekseni etrafında ve güneş etrafında döndüğünü inkar edemeyeceği gibi..
Yine uzun bir yazı oldu kusura bakmayın...